Borçlunun mirasçılarının reddi miras yapması sonrası murisin mallarını intikal ettirmesi?

Borçlunun mirasçılarının reddi miras yapması sonrası( red kararı kesinleşti )murisin malların üzerlerine intikal ettirmesi sonucu reddin iptali davası açacağım davanın dayanağı
TMK 618 mi? TMK 610/2 mi?
Olmalı?

Kanaatimce tmk m.617 hükümleri doğrultusunda mirasın reddinin iptali istenmelidir. Bu hususta Yargıtay 2 hukuk dairesi 2012/23145 E. - 2013/15700 K. Sayılı kararını inceleyebilirsiniz.

Borçulumuz muris! Meslektaşım

Sorudaki olayda , mirası reddeden mirasçı redden önce intikali yaptırıp ondan sonra mirası ret etmiş ise ; ret hakkından mahrum olduğu halde bu hakkı kullandığından reddin iptali talep edilebilir ve açılacak davanın dayanağı TMK.m.610/2 olur. Fakat redden sonra hernasılsa intikali yaptırmış ise bu maddeye göre iptal davası açılamaz.

TMK m.618 uygulamasında ise, reddin iptali yada ret hakkından mahrum olduğunun tespiti zorunluluğu olmadan , maddedeki koşulların oluşması halinde, mirası reddeden mirasçı aleyhine geri verme (istirdat) davası açılabilir. Diye düşünüyorum.

Meslektaşım ikinci kısımdaki gibi olmuş.
Mirası red ettikten sonra murisin malını intikal ettirip bir mirasciya satmışlar.

Bende 610/2 uygulanamaz diye düşünüyorum.

618 .madde de yazan "mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü.... ibaresi olayı karşılar diye düşünüyorum!
Siz ne dersiniz?

TMK 618'de geçen " …ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer... " sözcüğü ile anlatılmak istenen husus; mirasbırakanın ölümünden önceki son 5 yıllık süreç içinde, mirasçı lehine karşılıksız kazandırma (bağışta) bulunmasının gerekli olduğudur. Bu şartın yanısıra tereke mallarının borcun ödenmesine yeterli gelmemesi, alacağın mirası ret etmeyen mirasçılardan tahsilinin mümkün olmaması şartları da aranır. Bu şartların oluşması halinde, mirası reddeden mirasçı aleyhine TMK 618 m. göre geri verme (istirdat) davası açılabilir.

BAM kararından alıntıdır;

Davacı taraf mirası reddin iptalini talep etmiş, yerel mahkemece de yazılı şekilde bir kısım davalılar yönünden hak düşürücü süre nedeniyle sair davalı yönünden esastan davanın reddine karar verilmiş ise de, eldeki davada davacı, davalıların murisinin alacaklısıdır. Kanun koyucu murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanımıştır. Mirasbırakanın alacaklılarının açtığı mirası reddin iptali davasında ise hak düşürücü süre söz konusu değildir. Bu halde yerel mahkemece çelişkili gerekçe ile bir kısım davalı yönünden hak düşürücü sürenin geçirildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacı tarafça dava dilekçesinde TMK.nın 618. maddesi kapsamında mirasın reddi talep edilip bilahare sunulan dilekçelerde TMK.nın 610/2 maddesi gereğince açıklamalar yapılarak reddin iptali talebinde bulunulduğu anlaşılmakla, yerel mahkemece davacı vekiline dayandığı hukuksal neden açıklattırılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi de isabetli olmamıştır.

Sayın meslektaşım sailor1981.
Ben olayınızı farklı bir açıdan değerlendirmek istiyorum. Borçlu murisin yasal mirasçıları mirası ret ederek mirasçılık sıfatını yitirmişlerdir.dolayısıyla mirasçılık sıfatını yitiren mirasçıların terekeye ilişkin olmak üzere tasarruf ehliyetleri bulunmamaktadır. Bu hukuki duruma rağmen yasal mirasçıların mirası ret ettiklerine dair ortada geçerli bir şekilde hüküm ve sonuç doğuran bir mahkeme kararı olmasına rağmen sanki hiç mirası ret yoluna gitmemişler gibi murisin malını kendi üzerlerine intikal ettirmeleri hukuken yolsuz bir tescil mahiyetindedir.yine bu malı başkasına temlik etmeleri de temlik alan 3.kişi yönünden yolsuz tescil mahiyetindedir.çünkü yasal mirasçıların bu mala ilişkin tasarruf ehliyetleri bulunmamaktadır. Özetle bu mal kaç defa el değiştirirse değiştirsin kimin adına kayıtlı olursa olsun süre kaydı olmadan şeklen malik gözüken her kişiye karşı tapu iptali ve tescili davası açılarak geri alınabilir.

Tereke malı yolsuz olarak 3.kişinin adına tapuda kayıtlı olduğundan tapu iptali ve tescili davasını kim açacaktır sorusu karşımıza çıkar. Çünkü bütün yasal mirasçılar mirası ret etmiştir. Muris borçlu olduğuna ve terekenin de sahibi olmadığına göre tereke başıboş bir şekilde ortada bırakılamaz. Bu nedenle sulh hukuk mahkemesi terekenin Resmen tasfiyesine karar vermeli ve bunun içinde terekeye tasfiye memuru/tasfiye heyeti atamalıdır.

Sulh hukuk mahkemesinde görülen bu tasfiye davasına alacaklı sıfatı ile müdahil olarak katılıp bu durumu mahkemeye anlatmak ve tereke malının şeklen dava dışı 3.bir kişinin üzerinde bulunduğunu ve bu malın aslında tereke malı olduğunu mahkemeye bildirmek gerekir. Çünkü sulh hukuk mahkemesi terekenin mevcut durumuna göre tasfiye nin basit tasfiye veya iflas hükümlerine göre olup olmayacağına karar verecektir. Bu nedenle terekenin aktif ve pasiflerinin bilinmesi gerekmektedir.

Sulh hukuk mahkemesi bakmakta olduğu bu tasfiye davasında davayı sonuçlandırmadan önce tereke malının terekeye geri dönmesi yani muris adına yeniden tescili için tapu iptali ve tescili davası açmak için tereke önlemleri kapsamında terekeye tems ilci atamalıdır. Tereke temsilcisi de tereke adına tapu iptali ve tescili davası açmalıdır.

Tasfiye davasına bakan sulh hakimi de tereke temsilcisinin açtığı bu davanın sonucunu bekleyerek ortaya çıkacak sonuca göre terekenin basit veya iflas hükümlerine göre tasfiyesi ile tasfiye memuru/heyeti atanmasına karar vermelidir.
Yasal mirasçılar mirası ret ettiğinden sizinde muhatabınız artık yasal mirasçılar değil tereke olmalı dolayısıyla tasfiye memuru / heyeti olmalıdır.

Ayrıca şunuda belirtmek isterim. Mirası ret eden yasal mirasçı mirasçılık sıfatını kaybettiğinden terekeye karşı 3.kişi durumundadır. Bu yasal mirasçı olmayan 3.kişinin tereke malını saklaması zimmetine geçirmesi zarar vermesi vb davranışları haksız fiil hükümlerine tabidir. Çünkü tereke malı üzerinde hiçbir hakkı yoktur.

Bu nedenlerle mirası ret eden mirasçılara karşı yasal şartları bulunmayan reddin iptali( m. 610) ve iade davası (m. 618) açılamayacağı kanaatindeyim. Saygılarımla.

Üstadım iptal kararı verilen emsal Yargıtay kararları mevcut, işimize yarayan reddin iptali olacaktır,zira bu durumda davalılar takibin muhatabı olacaklardır