Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Bam Karari

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-02-2019, 10:45   #1
Av.Tuğba Göktepe

 
Varsayılan Bam Karari

Sayın meslektaşlarım,
Bursa Bölge Adliye mahkemesi 7.Hukuk Dairesi 2018/986 E. sayılı karara ulaşmam için yardımcı olabilecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
Old 29-03-2019, 19:09   #2
Av.Honoré

 
Varsayılan

Saygıdeğer Meslektaşım;


Aradığınız Bursa BAM, 7. HD., E. 2018/986 K. 2018/1078 T. 31.10.2018 tarihli karara linkten ulaşabilirsiniz. Umarım yardımcı olur.



İyi çalışmalar.
Old 30-03-2019, 14:25   #3
tiryakim

 
Varsayılan

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonunda incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı dava dilekçesinde, 12/4/2017 tarihinde çok gürültülü bir ortamda kimyasal ve psikolojik presle sözleşme, senet ve evrak imzalatıldığını, sözleşmede yazılı olan 11.000,00.- TL'nın tamamını banka hesabından şirketin vermiş olduğu hesaba ödediğini, daha sonra davalı şirket temsilcisini telefon ile arayarak sözleşmeden caydığını ve ödenilen paranın iadesini istediğini, paranın iade edilmeyeceğinin ve 400,00.-TL yatırılması halinde tapunun verileceğinin bildirildiğini, 18/04/2017 tarihli ihtarname ile cayma bildirimi gönderdiğini belirterek sözleşme ve senetlerin iptali ile ödenen 11.000,00.-TL’nın yasal faizi ile ihtarname bedeli olan 368,02.-TL'nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, fesih gerekçelerinin gerçeğe aykırı olduğunu, tesisin tamamlandığını ve faaliyetine devam ettiğini, süresi içinde tapu devri yapıldığını, dava açmakta davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacının cayma hakkının bulunmadığını, sözleşmenin kapıdan satış sözleşmesi olmayıp Kat Mülkiyeti Kanunu’na tabi gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, davacının kendi iradesi ile imzaladığı davacının sözleşme bedelini ödeme yükümlülüğünden kaçınmak istediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın devre mülk satışından kaynaklanması nedeniyle tüketici mahkemesinin görevli olduğu, sözleşmede bedelin 11.000,00.-TL olup tapu müdürlüğünün resmi akit tablosundan da 11.000,00.-TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, davalı tarafça bunun aksinin ispatlanamadığı, sözleşmenin kapıdan satış şeklinde yapıldığı, bu nedenle cayma hakkının ancak hizmetin ifasından sonra işlemeye başlayacak olduğundan sözleşmenin askıda olduğu, davacının, sözleşmeye uygun kullanımı bulunmadığından cayma hakkını kullanma süresinin başlamadığı, 6502 sayılı TKHK'nun 47/4 ve 5 maddelerine göre satıcı ve sağlayıcının sözleşme tarihi ile "sözleşmenin bir nüshasının elden aldım ve 14 gün içinde satıştan vazgeçme hakkımın olduğu konusunda bilgilendirildim" ibaresini tüketicinin el yazısı ile yazmasını sağlamak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre davacı tüketiciden böyle bir ibare alınmadığı, davacı tüketicinin süresi içerisinde cayma hakkını kullandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, sözleşmenin feshine, davacı tarafından ödenen 11.000,00.- TL'nın davalıdan tahsiline, davacı adına olan tapu kaydının iptali ile önceki malik adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, bu nedenle genel mahkemelerin görevli olduğunu, davalının tapu devrini gerçekleştirdiğini, adi yazılı olarak yapılan sözleşmenin tapu devri ile geçerlilik kazanacağını, mahkemenin sözleşmenin feshine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı hususunda inceleme yapmadığını, keşif taleplerinin değerlendirilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, sözleşmede cayma hakkının düzenlenmediğini, davalının bütün edimlerini yerine getirdiğini, tesisin tamamlanmış olup faaliyete başladığını, davacının tesisten yararlanmadığı için cayma hakkının başlamadığının kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davacının giderilmesi gereken bir mağduriyetinin bulunmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili istinaf başvurusuna karşı cevabında, taraflar arasında devre mülk sözleşmesi olduğunu, 6502 sayılı Kanun gereğince cayma hakkının hizmetin ifasından sonra işlemeye başlayacağından bu süre içinde sözleşmenin askıda olduğunu, sözleşmede 6502 sayılı Kanunun 47/4 ve 5.maddelerine göre bulunması gereken ibarelerin bulunmadığını belirterek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.

Dava, devre mülk sözleşmesinin ve senetlerin iptali ile ödenen bedelin istirdatı talebine ilişkindir.

İstinaf incelemesinin duruşmalı yapılması istenilmiş ise de, dosya kapsamı ve istinaf nedenlerine göre incelemenin dosya üzerinden yapılması mümkün hallerden olduğu anlaşıldığından inceleme dosya üzerinde yapılmıştır.

Taraflar arasında 12/4/2017 tarihinde 11.000,00.-TL bedelli devre mülk satış sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı, A1sindeki 424 ada 27 parsel 1. kat 10 numaralı bağımsız bölümün 10/5/2017 tarihinde vekaleten Yeliz Turinay aracılığı ile davacı adına tescil edildiği, davacının sözleşmenin iptalini talep ettiği anlaşılmaktadır.

Devre mülk hakkı 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nda özel olarak düzenlendiğinden sözleşmenin geçerli olarak kurulması için anılan Kanunda belirtilen koşullara uyulması zorunludur. Devre mülk satın alan kişinin tüketici, diğer tarafın satıcı olduğu durumlarda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 50.maddesi ile ilgili yönetmelikteki hükümlere uyulması da gerekecektir. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 57. vd maddeleri ile 6502 sayılı Tüketicinin korunması Hakkındaki Kanun’un 50’nci maddesi ve Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin 8.maddesi ile devre mülk hakkının, 15 günden az olmayan bir süre için imzalanan devre mülk sözleşmesinin resmi senede eklenip tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesiyle kurulacağı, aksi resmi senette kararlaştırılmadıkça devre mülk hakkının bağlı olduğu pay, devrelerinin sayı ve süreleri esas alınarak eşit bir biçimde belirleneceği, sağlayıcı veya satıcı tarafından bir ön bilgilendirme formunun tüketiciye verilmesinin zorunlu olduğu, tüketicinin cayma hakkını noterlikler aracılığıyla satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmesinin gerektiği düzenlenmiştir.

Mahkemece,sözleşmenin kapıdan satış şeklinde yapıldığı, bu nedenle cayma hakkının ancak hizmetin ifasından sonra işlemeye başlayacak olduğundan sözleşmenin askıda olduğu, davacının, sözleşmeye uygun kullanımı bulunmadığından cayma hakkını kullanma süresinin başlamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme yeterli değildir. Davalının tüm edimlerinin yerine getirdiği, tesisin tamamlandığı savunulduğuna göre öncelikle taraflar arasındaki devre mülk sözleşmesinin zorunlu unsurları içerip içermediği değerlendirilmeli, sözleşmenin başlangıçta resmi şekilde yapılmamış olmasına rağmen sözleşme sonrasında davacı adına yapılan pay devri nedeniyle devir yapılan bağımsız bölümün beyanlar hanesini ve aynı bağımsız bölümün diğer maliklerini de gösterir şekilde tapu kayıt örneğinin ve devre ilişkin dayanak sözleşme örneği, yönetim planı gibi ilgili belgelerin getirtilerek bu devrin 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na uygun şekilde yapılıp yapılmadığı belirlenmeli, sözleşmeye uygun devir bulunması halinde devri yapılan bağımsız bölümün bulunduğu tesisin hangi parsel sayılı taşınmazlar üzerine kurulduğu, inşaatın tamamlanıp tamamlanmadığı, tesisin faaliyete geçip geçmediği, iskan ruhsatının bulunup bulunmadığı araştırılarak gerektiğinde keşif yapılıp tapu devrinin sözleşmeye ve devre mülk sisteminin ilkelerine uygun olup olmadığı, belirtilen isteme uygun devir işlemi var ise sonradan tapu devri ile geçerli hale gelen sözleşmede diğer fesih koşullarının bulunup bulunmadığı belirlenerek, ayrıca davacı sözleşmenin iptali ile birlikte tapunun da iptalini ve davalı adına tescilini de istediğinden davacıya devredilen tapudaki hisse devir öncesi dava dışı Geo Turizm İnşaat Oto Kiralama Ve Danışmanlık Hizmetleri Ticaret A.Ş adına adına kayıtlı olup, bu şirket dava da taraf olmadığından gerektiğinde tapu maliki adına usulüne uygun dava açılması sağlanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin diğer istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ise de sözleşmenin feshi koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılmaması ve davada taraf olmayan eski tapu maliki ile ilgili karar verilmesi hatalı olup hükmün bu yönden kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 4. Tüketici Mahkemesi'nin 17/05/2018 tarih 2017/103-2018/162 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,

Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak işlem yapılarak bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

2-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,

3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,

4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK'nun 353/1-a.6 hükmü uyarınca kesin olmak üzere 31/10/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
önceki Hagb Karari Yeni Hagb Karari Verilmesine Engel Mi Av. Şükrü Bülbül Meslektaşların Soruları 3 08-12-2014 14:26
Kik Karari Lazim avktderya Meslektaşların Soruları 0 07-05-2014 13:55
GÖrevsİzlİk Karari Av.Zeynep Sevgi Meslektaşların Soruları 3 05-01-2010 20:47
Yargitay Karari balturk Meslektaşların Soruları 1 31-12-2009 14:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04659390 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.