Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

idarenin kusurlu eylemi sonucu meydana gelen ölüm

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-07-2012, 12:38   #1
doğru hukuk & danışmanlık

 
Varsayılan idarenin kusurlu eylemi sonucu meydana gelen ölüm

Sayın Meslektaşlarım,

İdare köy yolunu yapmak için köy deresinden kum çıkarıyor. Yapılan kazı sonucu kum çıkarılan yerde 3,5 metrelik bi çukur oluşuyor ve suyla doluyor. Normalde dereden o tarihlerde çok az su geçiyor. 8 yaşındaki bir çoçuk oynarken ayağı kayıp suya düşüyor ve ölüyor. Dere köye 300- 400 metre mesafede, hiç bir uyarı-önlem alınmamış. İdare işi taşeron firmaya yaptırmış. Olayın üzerinden 4 ay geçmiş. Anne baba cahil olduğu için, savcılık soruşturmasında kimseden şikayetçi olmamış. Olay tutanaklarda basit bir suda boğulma vakası olarak gösterilmiş. Bu durumda;

1) Hangi süre içerisinde tam yargı davası açılmalıdır ?
2) Taşeron firmada taraf olarak gösterilmeli midir?
3) Dava açmadan önce hangi idari makama, nasıl başvurulmalıdır ?
4)Anne ve baba için toplam ne kadar tazminat istenebilir ?

Yanıtlarınız için şimdiden teşekürler.
Old 16-07-2012, 13:16   #2
Aydinho

 
Varsayılan

Kanımca burada idarenin işlemi yerine taşeron firmaya dava açmanız gerekmektedir. Zira söz konusu kuyu idarenin talimatı ile değil firmanın fiiliyle açılmıştır. Ayrıca gerekli uyarıcı ve koruyucu tedbirlerin alınması da taşeron firmanın sorumluluğundadır. İdari değil adli yargının görevli olduğu kanısındayım.
Old 16-07-2012, 14:49   #3
yeditepelişehir

 
Varsayılan

İdarenin de sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.Sonuçta taşeron firma durup dururken değil idarenin bir işini yerine getirirken o kuyuyu açmıştır.İdarenin de taşeronu belirlerken özenli davranması ve iş yürütülürken de denetim vs. gibi yükümlülükleri olması gerekir.Sanırım kusursuz sorumluluk hallerinden bahsetmeye çalışıyorum ama emin olamıyorumAnne baba için ne kadar tazminat istemeniz gerekir sanırım kimse bunun için birşey söyleyemez.Manevi tazminatı yüksek istemenizde fayda var ama maddi tazminat hesaplanırken zaten belli bir yaşa kadar ailenin çocuğa bakacağı da gözetileceğinden çok yüksek miktarlar çıkmaz.Ayrıca ailenin de olaydaki kusuru araştırılacaktır.Gözetim yükümlülüğü? sanırım dile getirilir.Sonuçta çocuk evinin önünde değil köye 300-400 metre mesafede oynarken ölüm gerçekleşmiş.
Old 16-07-2012, 14:57   #4
av.buğra

 
İnceleme

İdarenin sorumluluğu devam etmektedir, asıl işverende müteselsilen sorumludur.....

T.C. Danistay
10.Dairesi

Esas: 2002/7475
Karar: 2003/5193
Karar Tarihi: 16.12.2003

ÖZET : Yol genişletme ve iyileştirme çalışmaları sırasında meydana gelen patlamalar nedeniyle davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği zararın rücuan tazmini istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğü'ne karşı açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerekir. Her ne kadar idare mahkemesi kararında zararın, davalı idare ile özel bir şirket arasında imzalanan "Taşeron İşlerine Ait Anlaşma" hükümleri gereğince hizmetin gördürülmesi sırasında haksız fiilden kaynaklandığı belirtilmekte ise de; hizmetin özel bir şahsa yaptırılması idarenin hizmeti yürütme görev ve tazmin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

(2709 S. K. m. 125, 5/1-b) (2577 S. K. m. 2/1-b) (5539 S. K. m. 2)

İstemin Özeti : ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... mevkiinde davalı idarece müteahhide yaptırılan yol genişletme ve iyileştirme çalışmaları sırasında meydana gelen patlamalar nedeniyle davacı sigorta şirketinin sigortalısının uğradığı 19.377.550.000. TL. zararın, idarenin hizmet kusuru nedeniyle sigortalıya ödendiği öne sürülerek bu zararın reeskont faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonunda, davanın görev yönünden reddine karar veren Muğla İdare Mahkemesinin 13.3.2002 tarih ve E: 2001/317, K: 2002/125 sayılı kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

D.Tetkik Hakimi: Ergün Özcan

Düşüncesi: Davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne 5539 sayılı Yasa ile verilen görev nedeniyle kamu hizmetinin yürütümü sırasında meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden davanın görev yönünden reddine karar veren idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: Mehmet Karaoğlu

Düşüncesi: Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan turistik tesisin, davalı idarece müteahhit firma aracılığıyla yapılan yol genişletme çalışmaları sırasındaki patlayıcılardan zarar görmesi nedeniyle ödenen sigorta bedelinden dolayı uğranıldığı öne sürülen 19.377.550.000.- TL. zararın davalı Karayolları Genel Müdürlüğünden tazminen tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın; özel hukuk hükümlerine göre müteahhit şirketin sorumlu olduğu, ortadan idari yargıya konu olabilecek sorumluluk türlerinin bulunmadığı, davanın görüm ve çözümünün adli yargıda olacağı gerekçesiyle görev yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Kamu idarelerinin yürütmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini gereği gibi yapmak, bu hizmetin işleyişini sürekli olarak kontrol etmek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğu, hizmetin kötü veya geç işlemesi, gereği gibi işlememesi nedeniyle meydana gelen zararı tazminle sorumlu bulunduğu; ayrıca, idarenin yapmak zorunda olduğu kamu hizmetinin özel bir şirket aracılığı ile yürütülmüş olmasının ve zararın bu sırada meydana gelmiş olmasının idarenin tazmin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı kuşkusuzdur.

Dosyanın incelenmesinden, davanın konusunun yol genişletme çalışması sırasında hizmet kusurundan kaynaklandığı öne sürülen zararın idarece tazmini istemi olduğu, bu davanın görüm ve çözümünün; 2576 sayılı yasanın 5/1- ( b ) maddesiyle 2577 sayılı İYUK.nun 2/1- ( b ) maddesi hükmü uyarınca İdare Mahkemesine ait bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bu nedenle, davanın görev yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:

Karar: Dava, ... ili, ... İlçesi, ...köyü, ... mevkiinde davalı idarece müteahhide yaptırılan yol genişletme ve iyileştirme çalışmaları sırasında meydana gelen patlamalar nedeniyle davacı sigorta şirketinin sigortalısının uğradığı 19.377.550.000. TL. zararın, idarenin hizmet kusuru nedeniyle sigortalıya ödendiği öne sürülerek bu zararın reeskont faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Muğla İdare Mahkemesince; dava konusu olayda zararın davalı idarenin yol genişletme ve iyileştirme çalışmaları konusunda müteahhit firma ile özel hukuk hükümlerine tabii olarak yaptığı "Taşeron İşlerine Ait Anlaşma" gereğince haksız fiil sorumluluğundan kaynaklandığı ve davacı sigorta şirketinin müteahhit firma aleyhine Asliye Ticaret Mahkemesinde tazminat davası açtığı dikkate alındığında ortada idari yargıya konu olabilecek sorumluluk türlerinin bulunmadığı bu haliyle davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı, zararın 5339 sayılı Yasa uyarınca idareye verilen yasal görevin yerine getirilmesi sırasında meydana gelmesi nedeniyle davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerinin görevine girdiği iddiasıyla idare mahkemesi kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.

Kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağandışı zararların idarece tazmini; Anayasanın 125. maddesi gereği ve Türkiye Cumhuriyetinin "Sosyal Hukuk Devleti" niteliğinin doğal bir sonucudur.

İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, "hizmet kusuru" veya "kusursuz sorumluluk" ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.

Ayrıca idarenin yapmak zorunda olduğu kamu hizmetini özel ve tüzel kişilere yaptırması ve zararın bu hizmetin yürütümü sırasında meydana gelmesi yürütülen hizmetin kamu hizmeti niteliğini değiştirmeyecek idarenin tazmin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.

5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 2. maddesiyle karayollarının yapım, bakım, onarımı görevi Karayolları Genel Müdürlüğüne verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... mevkiinde, davalı idarece özel bir şirketle yapılan Taşeron İşlerine Ait Anlaşma hükümleri gereğince yol genişletme ve iyileştirme çalışmaları sırasında işi üstlenen firmanın 28.4.1998 tarihinde gerçekleştirdiği patlamalar nedeniyle yol güzergahında bulunan ve davacı sigorta şirketinin sigortaladığı "..." adlı turistik tesisin zarara uğradığı, anılan turistik tesisin hasarı olan 19.377.550.000. TL.nın davacı sigorta şirketince 17.7.1998 tarihinde sigortalıya ödendiği ve sigorta şirketince sigortalıya ödenen zararın, idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı öne sürülerek Türk Ticaret Kanununun 1301. maddesinde düzenlenen "Halefiyet" kuralı gereğince tazmini istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu olayda uyuşmazlık, 5539 sayılı Yasanın davalı idareye yüklediği görevin gereği olarak kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında meydana gelmiş olup yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında meydana gelen zararların tazmini istemiyle açılan tam yargı davalarının görüm ve çözümü idare yargı yerlerinin görevine girmektedir.

Her ne kadar idare mahkemesi kararında zararın, davalı idare ile özel bir şirket arasında imzalanan "Taşeron İşlerine Ait Anlaşma" hükümleri gereğince hizmetin gördürülmesi sırasında haksız fiilden kaynaklandığı belirtilmekte ise de; hizmetin özel bir şahsa yaptırılması idarenin hizmeti yürütme görev ve tazmin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Bu durumda, davanın bir rücu davası olmadığı hususu da dikkate alındığında idare mahkemesince davanın görüm ve çözümü gerekirken zararın haksız fiilden kaynaklandığından bahisle görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulüyle, Muğla İdare Mahkemesinin 13.3.2002 tarih ve E: 2001/317, K: 2002/125 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 16.12.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 17-07-2012, 09:37   #5
Aydinho

 
Varsayılan

anladığım kadarı ile burada hangi davayı açacağınız size kalmış idari yargıda tam yargı davası, adli yargıda tazminat davası açabilirsiniz. Genelde taşeron firmalarla yapılan sözleşmelerde denetim yükümlüğü idarede olmuyor. Ama yukarıda verilen danıştay kararını değerlendirebilirsiniz. Ben olsam böyle bir karar varsa İdari Yargı'da açarım davamı. Ama tazminat miktarı adli yargıdakinden büyük bir ihtimalle daha az çıkacaktır kusurun niteliğine göre.
Old 17-07-2012, 12:33   #6
gülten

 
Varsayılan

İptal davalarında olduğu gibi, ilke olarak, tam yargı davalarında da bir ön karara gereksinme duyulur.Ön karar ile davacı dava açılmadan önce, yönetimin tutumunu saptama , davanın içeriğini ve kapsamını belirgin bir duruma getirebilme olanağına kavuşur.Ön karar sadece idari eylemler için söz konusu olur.Ön karar, öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl ve her halde eylemin vuku bulduğu tarihten itibaren 5 yıl içinde alınmalıdır.Yasanın öngördüğü süre içinde, yönetime başvurarak alınacak ön karar üzerine tam yargı davası 60 gün içinde açılabilir.Ön karar alınmadan dava açılırsa, yönetsel yargı yeri, dava dilekçesini," idari merci tecavüzü" nedeni ile ilgili yönetsel yere gönderir .Ön karar ile amaç, idare ile olan uyuşmazlığı ortaya koymaktır.Ön karar "Türk hukukunda pratik bir fayda ve olumlu bir sonuç sağlayamaz."Zira Devlet idari teamül ve tadbikatımıza göre, tazminat taleplerini kabulden hazer ve imtina ederler;kabule temayül etseler bile, bütçelerinde bunu karşılayacak tahsilat bulunmadığından,tahakkuk ve tediye ettiremezler.

Burada idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan hizmetin kötü işlemesi mevzubahistir.Bir Danıştay kararında belirtildiği gibi,"hizmet kusuru sebebiyle idare aleyhine tazminata hükmolunabilmek için,idarenin ifaya mecbur olduğu hizmetin idarece yapılmaması,geç yapılması veya kusurlu ifası"gerklidir.Dava konusu olayda da, gerekli özeni ve dikkati göstermeyip tehlike önleyici tedbir almayan idare, meydana gelen zararı tazminle yükümlüdür.
Old 17-07-2012, 13:14   #7
doğru hukuk & danışmanlık

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım hepinize teşekür ederim.A Ancak olayda şöyle bir durum söz konusu; tutanaklarda olay normal bir suda boğulma gibi gösterilmiş.Ayrıca taşeron firmanın bilgilerine ulaşamadık.Muhtar bile kim olduklarını bilmiyor, ya da söylemek istemiyor. Bu durum davamızı etkiler mi ? Ayrıca elinde örnek idareye başvuru dilekçesi olan varsa paylaşabilir mi. Hiçbir yerde bulamadım.
Old 17-07-2012, 18:10   #8
gülten

 
Varsayılan

Tutanaklarda ölümün çukura düşülmesi neticesinde gerçekleştiği belirtilmiştir.Böyle bir dava karşıma gelmemekle birlikte yapılması gereken bir dilekçe formatında idareye hitaben,gerçekleşen olayı anlatıp belirlenen maddi ve manevi zararın talep edilmesi yeterlidir.60 gün içerisinde talep ya kabul edilir ya reddedilir veyahut cevap verilmez.Reddi veya zımmen reddi halinde 60 gün içerisinde İdare mahkemesinde davanızı açabilirsiniz.Tazminat mikatrı konusunda daha ehli birinden bilgi alırsanız daha iyi olacaktır.
Şunu da önemle belirteyim.Danıştay,zarar tutarını saptarken ,sorumluluğu doğuran işlem,ya da eylemin gerçekleştiği andan geçerli olarak yürütülecek faizi de dikkate alır.Bunun için de,davacının açıkça zararın doğduğu andan itibaren faize hükmedilmesini istemesi gerekir.Eğer dava dilekçesinde faiz istenmemiş ise,Yönetsel yargı yeri kendiliğinden faize hükmedemez.
Old 02-08-2012, 22:35   #9
doğru hukuk & danışmanlık

 
Varsayılan idareye başvuru dilekçesi hakkında

Alıntı:
Yazan gülten
Tutanaklarda ölümün çukura düşülmesi neticesinde gerçekleştiği belirtilmiştir.Böyle bir dava karşıma gelmemekle birlikte yapılması gereken bir dilekçe formatında idareye hitaben,gerçekleşen olayı anlatıp belirlenen maddi ve manevi zararın talep edilmesi yeterlidir.60 gün içerisinde talep ya kabul edilir ya reddedilir veyahut cevap verilmez.Reddi veya zımmen reddi halinde 60 gün içerisinde İdare mahkemesinde davanızı açabilirsiniz.Tazminat mikatrı konusunda daha ehli birinden bilgi alırsanız daha iyi olacaktır.
Şunu da önemle belirteyim.Danıştay,zarar tutarını saptarken ,sorumluluğu doğuran işlem,ya da eylemin gerçekleştiği andan geçerli olarak yürütülecek faizi de dikkate alır.Bunun için de,davacının açıkça zararın doğduğu andan itibaren faize hükmedilmesini istemesi gerekir.Eğer dava dilekçesinde faiz istenmemiş ise,Yönetsel yargı yeri kendiliğinden faize hükmedemez.

değerli meslektaşım, normal bie dilekçe formatında idareye başvurumu yaptım. idare bana gönderdiği cevapta, 2012 yılında İL ÖZEL İDARESİ'nin söz konusu köyde böyle bir yol yapım çalışması yapmadığından bahisle olumsuz yanıt verdi. bu durumda ne yapmam lazım, direk dava açabilir miyim. şimdiden teşekür ederim.
Old 03-08-2012, 07:54   #10
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan doğru hukuk & danışmanlık
bu durumda ne yapmam lazım, direk dava açabilir miyim.
Dava açmak en kolay ve en son iştir: Öncelikle açacağınız davanın kanıtlarını toplamanız gerekir:
1- Çukur hâlâ yerinde duruyorsa mahkemeden tespit yaptırarak çukurun varlığını kanıtlayınız.

2- Ölüm olayının dereden kum alınması sonucu oluşan çukur nedeniyle olduğuna ilişkin tutanak var mı? Tutanak yoksa tanık var mı? Bu husus kanıtlanmadan diğer kanıtlar işe yaramayacaktır.

Bu konuda C.Savcılığı ile işbirliği yapınız: Ölüm olayı ile soruşturma olup olmadığını öğreniniz. Bu soruşturmada "çukur" incelenmemişse çukur ile ilgili tespitinizi kanıt göstererek C.Savcılığına TCK 83 veya 85.maddelerindeki suç işlendiğinden şikayette bulununuz. C.Savcılığının toplayacağı kanıtlar hukuk davasında işinize yarayacaktır.

Ayrıca İl Çevre Müdürlüğü ile işbirliği yapınız: Çevre Kanunu ve Kum Çakıl ve Benzeri Maddelerin Alınması, İşletilmesi ve Kontrolü Yönetmeliği gibi mevzuat çerçevesinde olayı ihbar ediniz.

Ayrıca İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu'na ihbarda bulunarak il özel idaresinin dereden kum alması işlemini ihbar ediniz.

Bütün bu soruşturmalarda elde edilecek bulgular davanızda kanıt olabilir.


3- İdare o köyde yol çalışması olmadığı yolunda yanıt vermiş ama yol inşaatı başka köyde de olabilir. Bilgi Edinme Kanunu ve avukatların bilgi-belge isteme hakkına dayanarak, ilgili idareden ilgili tarihler arasında o ilçedeki yol inşaatlarının tümünün listesini ve bu inşaatları yapan yüklenicilerin ve alt yüklenicilerin isim ve adreslerinin listesini isteyiniz. Aynı dilekçe ile ilgili idareden inşaatlarda kullandıkları kumu nereden temin ettiklerini sorunuz.

4- Çevrede bu konuda araştırma yaptığınızı duyurunuz. Bilgisi olanların size başvurmalarını sağlayınız.

5- Bu dava sizin sabrınızı da kanıtlamanızı gerektirecektir.

Kolay gelsin. Saygılarımla
Old 03-08-2012, 22:27   #11
doğru hukuk & danışmanlık

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Dava açmak en kolay ve en son iştir: Öncelikle açacağınız davanın kanıtlarını toplamanız gerekir:
1- Çukur hâlâ yerinde duruyorsa mahkemeden tespit yaptırarak çukurun varlığını kanıtlayınız.

2- Ölüm olayının dereden kum alınması sonucu oluşan çukur nedeniyle olduğuna ilişkin tutanak var mı? Tutanak yoksa tanık var mı? Bu husus kanıtlanmadan diğer kanıtlar işe yaramayacaktır.

Bu konuda C.Savcılığı ile işbirliği yapınız: Ölüm olayı ile soruşturma olup olmadığını öğreniniz. Bu soruşturmada "çukur" incelenmemişse çukur ile ilgili tespitinizi kanıt göstererek C.Savcılığına TCK 83 veya 85.maddelerindeki suç işlendiğinden şikayette bulununuz. C.Savcılığının toplayacağı kanıtlar hukuk davasında işinize yarayacaktır.

Ayrıca İl Çevre Müdürlüğü ile işbirliği yapınız: Çevre Kanunu ve Kum Çakıl ve Benzeri Maddelerin Alınması, İşletilmesi ve Kontrolü Yönetmeliği gibi mevzuat çerçevesinde olayı ihbar ediniz.

Ayrıca İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu'na ihbarda bulunarak il özel idaresinin dereden kum alması işlemini ihbar ediniz.

Bütün bu soruşturmalarda elde edilecek bulgular davanızda kanıt olabilir.


3- İdare o köyde yol çalışması olmadığı yolunda yanıt vermiş ama yol inşaatı başka köyde de olabilir. Bilgi Edinme Kanunu ve avukatların bilgi-belge isteme hakkına dayanarak, ilgili idareden ilgili tarihler arasında o ilçedeki yol inşaatlarının tümünün listesini ve bu inşaatları yapan yüklenicilerin ve alt yüklenicilerin isim ve adreslerinin listesini isteyiniz. Aynı dilekçe ile ilgili idareden inşaatlarda kullandıkları kumu nereden temin ettiklerini sorunuz.

4- Çevrede bu konuda araştırma yaptığınızı duyurunuz. Bilgisi olanların size başvurmalarını sağlayınız.

5- Bu dava sizin sabrınızı da kanıtlamanızı gerektirecektir.

Kolay gelsin. Saygılarımla


Değerli Meslektaşım,
Öncelikle ilginiz ve önerileriniz için çok teşekür ederim.
1.Olayımızda olay tutanaklarda basit bir boğulma vakası olarak belirtilmiş, savcılık soruşturma başlatmış, takipsizlik kararı vermiş. biz olayla ilgili yüklenici firma için taksirle ölüme sebebiyet vermekten, idare hakkında da denetim ve gözetim yükümlülüğünü ihlalden dolayı şikayette bulunduk.
2. Köy muhtarının verdiği bilgiye göre değişik tarihlerde üç farklı firmanın söz konusu yerden kum aldığını öğrendik. Muhtar firmalarının kim olduğunu bilmediğini beyan etti, ya da söylemek istemedi.
3.Ayrıca idareye başvuru dilekçemizde anne baba için 35'er bin maddi, kişi başı 80 bin de manevi olmak üzere toplam 230 bin tazminat talebinde bulunduk. Bu durumda asıl davamızı açarken kısmı dava açıp fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutmamız mümkün mü ?
4. İdarenin verdiği cevap üzerine asıl davayı hemen açmak gerekiyor mu ?

İlginize şimdiden teşekür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Old 04-08-2012, 00:36   #12
Av. SEZGİ SARISALTIK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan doğru hukuk & danışmanlık
Değerli Meslektaşım,
Öncelikle ilginiz ve önerileriniz için çok teşekür ederim.
1.Olayımızda olay tutanaklarda basit bir boğulma vakası olarak belirtilmiş, savcılık soruşturma başlatmış, takipsizlik kararı vermiş. biz olayla ilgili yüklenici firma için taksirle ölüme sebebiyet vermekten, idare hakkında da denetim ve gözetim yükümlülüğünü ihlalden dolayı şikayette bulunduk.
2. Köy muhtarının verdiği bilgiye göre değişik tarihlerde üç farklı firmanın söz konusu yerden kum aldığını öğrendik. Muhtar firmalarının kim olduğunu bilmediğini beyan etti, ya da söylemek istemedi.
3.Ayrıca idareye başvuru dilekçemizde anne baba için 35'er bin maddi, kişi başı 80 bin de manevi olmak üzere toplam 230 bin tazminat talebinde bulunduk. Bu durumda asıl davamızı açarken kısmı dava açıp fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutmamız mümkün mü ?
4. İdarenin verdiği cevap üzerine asıl davayı hemen açmak gerekiyor mu ?

İlginize şimdiden teşekür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
sayın meslektaşım. öncelikle bildiğim kadarı ile idari yargıda kısmi dava türü yoktur. yani az veya çok bir miktar belirleyip o miktar üzerinden dava açmanız gerekmektedir.
muhtarın firmaları bilip bilmemesi idari yargı süreci için çok fazla önem arz etmemektedir. zira taşeron firma ya da firmalar bu davada taraf olamayacaklardır. ancak idare tazminat ödediği takdirde bu firmalara rücu edebilir ama o da sizin probleminiz değildir.
idarenin verdiği cevap üzerine 60 gün içinde dava açmanız gerekmektedir.veyahut başvurunuza 60 gün içinde cevap vermez ise zımnen red işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren 60 gün içinde dava açmanız gerekir.
ayrıca nacizane bildiğim kadarı ile idareye başvuru yaparken miktarı yüksek belirtmenizde bir zarar görünmemektedir. belirttiğiniz miktarın altında bir bedelle dava açabilirsiniz. ancak üstüne çıkamayacağınız için miktarı iyi belirlemenizi tavsiye edebilirim.
Old 04-08-2012, 00:59   #13
doğru hukuk & danışmanlık

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. SEZGİ SARISALTIK
sayın meslektaşım. öncelikle bildiğim kadarı ile idari yargıda kısmi dava türü yoktur. yani az veya çok bir miktar belirleyip o miktar üzerinden dava açmanız gerekmektedir.
muhtarın firmaları bilip bilmemesi idari yargı süreci için çok fazla önem arz etmemektedir. zira taşeron firma ya da firmalar bu davada taraf olamayacaklardır. ancak idare tazminat ödediği takdirde bu firmalara rücu edebilir ama o da sizin probleminiz değildir.
idarenin verdiği cevap üzerine 60 gün içinde dava açmanız gerekmektedir.veyahut başvurunuza 60 gün içinde cevap vermez ise zımnen red işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren 60 gün içinde dava açmanız gerekir.
ayrıca nacizane bildiğim kadarı ile idareye başvuru yaparken miktarı yüksek belirtmenizde bir zarar görünmemektedir. belirttiğiniz miktarın altında bir bedelle dava açabilirsiniz. ancak üstüne çıkamayacağınız için miktarı iyi belirlemenizi tavsiye edebilirim.

sayın meslekteşım, idare bize verdiği cevapta 2012 yılında söz konusu köyde böyle bir yol çalışmalarının olmadığı bahisle olumsuz cevap verdi. biz kazı çalışmalrını ne zaman olduğunu bilmiyoruz, daha önceki bir tarihte de olabilir. ayrıca civar bir köy adına da bu çalışmalar yapılmış olabilir. bu durum davamızı etkiler mi ? saygılarımla.
Old 04-08-2012, 01:53   #14
Av. SEZGİ SARISALTIK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan doğru hukuk & danışmanlık
sayın meslekteşım, idare bize verdiği cevapta 2012 yılında söz konusu köyde böyle bir yol çalışmalarının olmadığı bahisle olumsuz cevap verdi. biz kazı çalışmalrını ne zaman olduğunu bilmiyoruz, daha önceki bir tarihte de olabilir. ayrıca civar bir köy adına da bu çalışmalar yapılmış olabilir. bu durum davamızı etkiler mi ? saygılarımla.
açacak olduğunuz davanın sebebini 2012 yılında ve adı geçen köy adına kazı yapıldığını sormanız teşkil edeceği için dava da sıkıntı yaşanabileceğini düşünüyorum. ancak yapılan kazının tarihini belirtmeksizin olayın gerçekleştiği civarda bir kazı işlemi yapıldığı gerekçesi ile başvurmuş iseniz sorun yaşanmayabilir. sonuçta mahkeme resen araştırma ilkesi gereği o civarda ölüm olayından önce bir çalışma yapılıp yapılmadığını idareye soracak ve belgelerini isteyecektir.
bu iki durum karşısında birinci hale istinaden dava açacaksanız bir daha düşünüm derim. ancak 2. ihtimalde çok fazla sorun olacağını düşünmüyorum tabi gerçekten böyle bir işlem tesis edilmişse... iyi çalışmalar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
iş kazası sonucu meydana gelen ölümden sorumlu olunmayacağına dair kayıt salihay Meslektaşların Soruları 2 06-01-2012 11:02
kiralananda meydana gelen değişiklik av.kadirpolat Meslektaşların Soruları 1 08-12-2011 14:18
Binaya Uydu Sistemi Döşenmesi Esnasında Meydana Gelen Ölüm Av.Olcay Pehlivanlıoğlu Meslektaşların Soruları 2 21-12-2010 20:04
Yurtdışında meydana gelen işkazası mustafaaladag Meslektaşların Soruları 0 29-03-2007 23:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07751107 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.