Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

M. B. B. Davası Esnasında Mal Beyanında Bulunmak Mümkün müdür?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-09-2007, 13:31   #1
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan M. B. B. Davası Esnasında Mal Beyanında Bulunmak Mümkün müdür?

Dün bir meslektaşım sordu:

Borçlu kendisine gönderilen ödeme emrinden sonra mal beyanında bulunmamıştır. Daha sonra hakkında açılan M.B.B. davasının icra ceza mahkemesindeki duruşması esnasında mal beyanında bulunmak istediğini söylemektedir.

Mümkün müdür?

Saygılarımla
Old 07-09-2007, 13:43   #2
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Konu İİK.m.60, 74 ve 76 çerçevesinde düşünüldüğünde, özellikle de mal beyanında bulunmama suçunun şekli bir suç olduğu gözetildiğinde, icra mahkemesine verilecek beyan, mahkumiyete engel olamaz. (Olmuşsa da, olmamalıdır )

Saygılarımla...
Old 07-09-2007, 14:02   #3
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

Sn. Ergin , konu ile ilgili bşr yargıtay kararı ekleyeceğim aşağıya. Ancak 5358 s yasa m7/2 ile (31.05.2005 RG 01.06.2005 ;25783) İİK337maddesinde yapılan yeni bir değişiklikle borçlunun haklı bir mazereti varsa on günlük sürenin dışında da yasanın olanak tanıdığı koşullarda yeniden mal beyanında bulunulabilecektir. Ancak bu sunacağım içtihattan ayrı bir durumdur. Burda ki ayrım İİK 76 ve 337 /1 den kaynaklanır. Borçlu hakkında açılan dava İİK 76 ya göre talep içeriyor ise sanık duruşmada dahi mal beyanında bulunabilir diye biliyorum. Saygılar

T.C.
YARGITAY
Sekizinci Ceza Dairesi
Esas No
: 1993/10485
Karar No
: 1993/11958
Tarih
: 25.11.1993

MAL BEYANINDA BULUNUNCAYA KADAR HAPİS İLE TAZYİK
ÖZET:
Şikayet dilekçesinde, sanığın mal beyanında bulunmasını temin amacıyla İİK.nun 76. maddesinde öngörülen biçimde üç aya kadar hapisle tazyiki islenilmiş olmakla, istek dışına çıkılarak İİK.nun 337/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilemez.
İİK.nun 76. maddesi uyarınca mal beyanında bulununcaya kadar hapsen tazyiki istenilen Ayşe'nin yapılan yargılanması sonunda; İİK.nun 337. maddesi uyarınca 10 gün hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair, (İstanbul Yedinci İcra Ceza Mahkemesi)nden verilen 13.04.1993 gün ve 3045 esas, 2044 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 10.11.1993 günü Daireye gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü:

23.06.1992 tarihli şikayet dilekçesinde, sanığın İİK.nun 76. maddesinde öngörülen biçimde mal beyanında bulununcaya kadar üç aya kadar hapisle tazyiki istendiği halde, istek dışına çıkılarak yazılı biçimde İİK.nun 337/1. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı (BOZULMASINA), 25.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
------------------------------------------------------------------------------
Sayın Ergin, şunu da belirtmek isterim , dava 337 gereği açılmışsa , borçlunun duruşmada sunacağı mal beyanının dava sonucuna bir etkisi olmaz.Saygılar
Old 07-09-2007, 14:28   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

ADANA
5.İCRA CEZA MAHKEMESİ

2006/3068
2007/2028

HÜKÜM :

" Sanığın müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti de olmadığı halde icra dairesine gelmediği ve yazılı beyanda bulunmadığı anlaşıldığından eylemine uyan 5358 sayılı K.nun 7.maddesi ile değişik İİK m 337 gereğince on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına,
...
İİK nun 354.maddesi gereğince alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmesi veya müştekinin feragat etmesi halinde bütün neticeleri ile birlikte cezanın düşürülmesine..." 29.6.2007

denilerek,hükümden sonra dahi,borcu karşılayacak oranda malın haczedilmesi halinde cezanın düşürülmesi gerekeceği ve düşürüleceği belirtilmiş. Burada önemli olabilecek husus,alacaklı tarafın kötüniyetle haciz istememesi halinde,İİK na göre borçlunun da haciz talebinde bulunma hakkından hareketle,borçlunun, icra dairesinden, kendi mallarının borca yeter kısmının haczini talep etmesi ve yeterli malının haczedilmesini müteakip mahkemeye müracaat ederek cezasının düşürülmesini talep edebilecek olmasıdır.
Old 07-09-2007, 15:21   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

31.5.2005 tarihli, 5358 Sayılı Yasa İle değişik İİK m 337/2.Fıkrası :

" Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilemez."

Bu fıkradaki anlatım,yukarıdaki İCM kararına,borçlunun malbeyanında bulunmama eyleminden sonraki bir tarihte borca yeter malının haczedilmesi halinde cezanın düşürüleceğini hükme bağlamakla,alacaklının MBB suçundan zarar görmemesi halinin özel bir şekline işaret etmiş oluyor. Fakat,hüküm daha geniş bir uygulama imkanına sahip : Alacaklının suçtan zarar görmediğinin ispat edilmesi haline uygun düşebilecek her ihtimalde ve seçenekte borçluya ceza verilememesi sözkonusu.
Old 07-09-2007, 15:32   #6
Av. Salim

 
Varsayılan

DAVANIN VE CEZANIN DÜŞMESİ

MADDE 354 - Kanunun bu babında yazılı suçlardan takibi şikâyete bağlı olanların müştekisi feragat eder veya borcun itfa edildiği sabit olursa dava ve bütün neticelerile beraber ceza düşer.

Burada borcun itfa edildiği diyor, sanırım borca yetecek haciz uygulaması yargıtayın yorumu. Bir de kararda bunun açıkça borçlulara yol gösterir biçimde yazılması ilginç. Yani borcunu ödeme, git kendin haciz yaptır, cezayı kaldırt.

Aman borçlular duymasın. (bereket bizim buradaki mahkeme bunu böyle karara yazmıyor.)
Old 07-09-2007, 15:45   #7
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

5358 Sayılı yasa ile değişik İİK m 337/2.fıkrası açık :

Yukarıda yazılı metinde, " alacaklının suçtan zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilemez" diyor.

Bu durumda,süresinde malbeyanında bulunmayan,ancak daha sonra alacaklı tarafın talebi ile veya kendi talebi üzerine yeterli malı haczedilen borçlu/sanık,alacaklının suçtan zarar görmediğini savunarak beraat edebilecek. Bu hüküm,yerinde ve adil aslında. Amaç,alacaklının alacağına kavuşması olduğuna göre,alacağına yeter mal haczedilmesi halinde,alacaklı, suçtan zarar görmemiş olmakla,borçluyu cezalandırmanın hukuk ve adalet önünde dayanağı kalmamış oluyor. Alacaklının suçtan zarar görmemesi haline uyabilecek değişik ihtimal ve seçenekler karşısında,borçlunun bu savunmayı yaparak beraat talep etme ve beraat etme imkanını savunmalarda kullanmak ve MBB ya ait "şekli suç" vasfını böylece değiştirmek mümkün görünüyor.

Adana 5. İCM,borçlu/sanık öyle bir savunma yapmadığı halde,kendiliğinden m 337/2 fıkraya uyabilecek bir "alacaklının zarar görmemesi haline" örnek olarak,borçlunun yeterli malının haczedilmesi halinde cezanın düşürülmesi kararı vermiştir. Borçlunun haciz talep edebileceğine dair bilgiyi ve yorumu ben ekledim. Zira,uygulamada yalnızca alacaklı tarafın haciz talebinde bulunabileceği görüntüsü var. Oysa ki,borçlu da haciz talebinde bulunabilir.(Madde numarasını şu an hatırlayamadım)İİK da hüküm var.
Old 07-09-2007, 20:56   #8
bozoli

 
Varsayılan

Aslında kanun çok açık. İster yargıtay, isterse başka kurum ne derse desin. Mal beyanında bulunmak için süre 10 gündür. Alacak miktarının da (şimdilik) sınırı yoktur. Eğer usulsüz tebligat iddiası varsa; mahkemeye yine öğrenme tarihinden itibaren 10 gün içinde mal beyanında bulunabilmek mümkün. Mazeretler tabi ki neden sayılabilir; ancak mazaretlerin de HUMK çerçevesinde olması gereklidir. Borca yetecek miktarda haciz mal beyanı davasından beraate yol açar. Mal beyanından da hapis cezası verilmesin de borçluların hiç biri borcunu ödemesin o zaman. Miktar sınırı getirilmesi son derece mantıksız. Sırf hakimlerin işi hafiflesin diye tüm alacaklılar cezalandırılamaz. Daha başka bir sürü gerekçe daha saymak mümkün ancak, burası Türkiye kanuna aykırı içtihatlar oldukça hukuk sistemimiz işlememeye devam edecektir elbette.
Old 08-09-2007, 12:27   #9
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

İİK m 337 ye 31.5.2005 tarihli yasa değişikliği ile eklenen 2.fıkra,MBB suçunun şekli suç olarak kabulünden ve uygulanmasından doğan,hukuka aykırı sonuçlardan ve hukuka aykırılıktan sanıkları ve hukuk sistemini koruma amaçlı ve çağdaş ceza hukuku ilkelerine uygun bir normdur. Hukuk düzeni yalnızca alacaklıları değil , borçluları da korumak zorundadır. Süresinde malbeyanında bulunmayan,ancak daha sonra malbeyanında bulunarak yasal yükümlülüğünü yerine getiren ve haczi kabil malları böylece alacaklının bilgi alanına giren borçlunun bu davranışı ile,alacaklının suçtan zarar görmesi böylece bizzat borçlunun eylemi ile engellenmiş olduğuna göre,kanunun amaçladığı sonuç ta bu olduğuna ve İİK m337/2 fıkradaki "borçluya caza verilemeyecek hal" gerçekleştiğine göre,10 günlük süreyi geçiren.ancak bilahare malbeyanında bulunan borçluya ceza verilmemesi ve beraatine karar verilmesi yasaya uygun çözümdür. Sanırım sorunun asıl konusu da,bu noktaya ilişkin. l0 günlük süreyi kaçıran,daha sonra daireye veya MBB suçu ile ilgili yargılama yapan mahkemeye malbeyanı dilekçesi veren borçlunun beraatine karar verilmesi gerekeceğine ilişkin,İİK m 337/2 nin bu yöndeki yorum ve uygulamasının başlayıp başlamadığına ilişkin bir soru.
Uygulamadan örnekler araştırılabilir.
Old 05-10-2007, 16:57   #10
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

SUAT BEY ;

16. HD. 1.3.2007 tarihli ve 2007/438-419 Sayılı İçtihadı,
bu konuyu,5358 Sayılı yasa ile MBB suçuna getirilen "disiplin hapsi"cezasının niteliğine göre çözmüş : "Disiplin hapsinin tanımı ve amacı,kişiyi,yükümlülüğünü yerine getirmeye zorlamak olup,bu yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde disiplin hapsi uygulanabilir ve yükümlülüğünü yerine getirmesi halinde ise,hapis cezası verilemez,hapsen tazyik başlamışsa derhal son verilir" yorumunu da içeren konu ile ilgili içtihadı Adalet Org sitesinde okudum. Konuyu tamamlayan ve aydınlatan bir içtihat.

Not : Bu içtihat,Bakırköy 3. İcra Mah. 26.6.2006 T 2005/1020-2006/705 Sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair olan Bakırköy 1. Ağır Ceza Mh. 5.7.2006 T 2006/173 D. İş. Sayılı Kararının ,Adalet Bakanlığının, Kanun Yararına Bozma İstemi üzerine verilmiştir.
Old 05-10-2007, 19:15   #11
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. Olguner'in bahsettiği kararın tam metni..

Tarih:01.03.2007
Esas No:2007/438
Karar No:2007/419
Kaynak:
İlgili Maddeler:İİK.337
İlgili Kavramlar:MAL BEYANINDA BULUNMAMA


Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Süleyman Sadî Kaya hakkında yapılan yargılama sonucunda, takibe konu alacağın günün ekonomik koşulları ve paranın satın, alma gücü karşısında bu miktar borcu karşılayacak para veya malın herkesin ev veya üzeRinde bulunmasının doğal sayılması gerektiğinden bahisle, İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1-son maddesi uyarınca sanık .hakkında ceza tertibine yer olmadığına dair Bakırköy 3. İcra Mahkemesinin 26.6.2006 tarihli ve 2005/1020 esas ve 2006/705 sayılı kararına yönelik İtirazın reddine dair, Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.7.2006 tarihli ve 2006/173 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi
Tebliğname ile; sanık hakkında Bakırköy 4.İcra Müdürlüğünün 2005/5379 sayılı dosyası üzerinden icra takibinde bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilip, takibin kesinleştiği, ancak borçlunun borcunu ödemediği ve icra iflas Kanunu'nun. 74.maddesine göre mal beyanında bulunmadığı ve alacağı karşılayacak miktarda malın da hacizedilmediğinin anlaşılması karşısında., 4.10.2005 olan suç tarihine göre mal beyanında bulunmayan borçlunun eyleminin 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun ile değişik İcra ve İflas Kanunu'nun 337.maddesine göre suç teşkil edip anılan madde de öngörülen 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, 5358 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükmün öngördüğü şekilde, takibe konu alacağın günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü karşısında, bu miktar borcu karşılayacak para veya malın .herkesin ev veya üzerinde bulunmasının doğal sayıldığı gerekçesiyle ceza tertibine yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK.nun 309..maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 25.12.2006 gün ve 61633 sayıh kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 31.1.2007 gün ve 2007/2094 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, mal beyanında bulunmamak eylemi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337.maddesinin 1.fıkrasında, "müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular, alacaklının şikayeti üzerine, icra mahkemesi tarafindan on günden bîr aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar, Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde yahut borcu karşılayacak miktarda malın haczedilmesi halinde borçluya ceza verilmez." şeklindeki düzenleme ile yaptırım altına alınmış iken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 saydı Kanun'un 7.maddesiyle değişik 2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu'nun 337.maddesinin 1.fıkrası, "müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlu, alacaklının şikayeti üzerine, on gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılır. Alacaklının alacağım karşılayacak miktarda malın haczedilmesi veya borcun ödenmesi halinde, bU ceza düşer," ifadesi ile müeyyide altına alınmak suretiyle değiştirilmiştir.
Görüleceği üzere önceki düzenlemede bulunan "Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde" ifadesine, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasa ile değişik İcra ve İflas Kanunu'nun 337.maddesinde yer verilmemiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 2.maddesinin 1.fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; "Kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi ifade eder." şeklinde yapılmıştır.
Disiplin hapsi için yapılan bu tanım, hapsen tazyik yaptırımını da kapsar niteliktedir.
Konu öğretide ele alınmış ve disiplin hapsinin niteliği şu şekilde açıklanmıştır. "Kişinin yükümlülüğe aykırı davranmamak konusunda mecburiyeti bulunmamaktadır. Ancak, kişi bazı durumlarda bir yükümlülüğe uygun davranmaya belli ölçüde icbar edilebilmektedir. Başka bir deyişle kişi, bazı durumlarda yükümlülüklerinin gereğini yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebilmekte ve bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilmektedir. Bu hürriyetten yoksun bırakma olgusu, bir disiplin hapsi niteliği taşımaktadır. Ancak, yükümlülüğün yerine getirilmesi halinde, bu yaptırımın uygulanmasına derhal son verilmektedir. Bu bakımdan söz konusu disiplin hapsine ilişkin olarak kanunda sadece azami bir süre belirlenmektedir. Kişi kendisine terettüp eden yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlamak amacıyla ancak belli bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilecektir. Bu sürenin dolması halinde; kişi, yükümlülüğünün gereğini yerine getirmemiş olsa bile hürriyetinden yoksun bırakılmasına ilişkin yaptırım uygulanmasına son verilerek serbest bırakılacaktır. Bu nedenle söz konusu disiplin hapsine, kanunda tazyik hapsi denilmiştir. (Doç.Dr.İzzet Özgenç, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3.Bası,Sh.623)
Bu çerçevede, 1.6.2005 tarihinden sonra mal beyanında bulunmamak fiilini işleyen borçlu sanık hakkında; önceki düzenlemede bulunan "borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde" ifadesine 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı yasa ile değişik İİK.nun 337.maddesinde yer verilmediği gözetildiğinde, kişinin yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebileceğinin, bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabileceğinin kabulü gerekir.
Somut olayımızda, Bakırköy 3.İcra Mahkemesinin 26.6.2006 tarih ve 2005/1020 esas ve 2006/705 sayı île verilen, takibe konu alacağın günün ekonomik koşullan ve paranın satın alına gücü karşısında bu miktar borcu karşılayacak para veya malın herkesin ev ve üzerinde bulunmasının doğal sayılması gerektiği gerekçesiyle ceza tayinine yer olmadığına dair karara karşı itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görüldüğünden Bakırköy l.Ağır Ceza Mahkemesinin 5.7.2006 tarih ve 2006/173 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 1.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Alıntı: http://www.adalet.org/forum2/karar1/...n.php?id1=2688
Old 05-10-2007, 20:57   #12
üye15755

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Dün bir meslektaşım sordu:

Borçlu kendisine gönderilen ödeme emrinden sonra mal beyanında bulunmamıştır. Daha sonra hakkında açılan M.M.B. davasının icra ceza mahkemesindeki duruşması esnasında mal beyanında bulunmak istediğini söylemektedir.

Mümkün müdür?

Saygılarımla


Malum olduğu üzere, ödeme emrini tebellüğ eden bir borçlunun tebellüğ tarihinden itibaren 10 gün içinde icra dairesine gelip mal beyanında bulunmaması eylemine İcra ve İflas Kanunu 76. ve 337. maddeleri, iki ayrı tanım ve ceza öngörmüştür.
Mal Beyanında bulunmayan borçluya karşı tek bir dilekçe ile İcra Ceza Mahkemesinde şikayette bulunarak Borçlunun İ.İ.K. 76. madde ve 337. madde mucibince cezalandırmasını istemek mümkün. Fakat bu maddelerdeki suç tanımlamaları, ceza ve infaz farklılık arzettiği için ayrı ayrı ele almak lazımdır.

1-) İ.İ.K. 76. madde hiç mal beyanında bulunmamayı cezalandırmıştır. Bir kimse 10 günlük süre içerisinde mal beyanında bulunmaz ise, mal beyanında bulnana kadar hapisle tazyik edilir. Bu süre üç ayı geçemez. Bir kimse 10 günlük süre içerisinde mal beyanında bulunmazsa, fakat bu süre geçmesine rağmen hakkında dava açıldığında duruşmada veya ceza verildikten sonra infaz esnasında mal beyanında bulunursa İ.İ.K. 76. madde mucibince verilmiş/verilecek ceza tüm sonuçları ile ortadan kalkar.

2-) Fakat 337. madde yönünden durum böyle değildir. 337. maddede, 76. maddede olduğu gibi hiç mal beyanında bulunmamayı değil, süresinde (10 gün içinde) mal beyanında bulunmamayı cezalandırmıştır. Borçlu eğer ki ödeme emrini tebellüğ ettikten sonra 10 gün içinde mal beyanında bulunmamışda, isterse 11. gün mal beyanında bulunsun, süresinde mal beyanında bulunmadığı için 10 günlük disiplin hapsi cezasını alacak demektir.
İstinsa : 337. maddeye göre, 10 günlük süresinde mal beyanında bulunmamaktan dolayı cezayı kaldıran tek unsur ya borçlunun borca kafi malının haczedilmesi ya da dosya borcunun tamamen ödenmesidir. yani süresi geçtikten sonra, ister duruşmada, isterse dava bittikten sonra mal beyanında bulunmak değil, sadece borçlunun kafi malının haczedilmesi ya da dosya borcunun ödenmesi 337. maddeye göre cezayı kaldırı.

Netice : Somut hadisede, hem İ.İ.K 76. madde hem de 337. madde mucibince bir dilekçe ile İcra Ceza davası açmış iseniz, borçlunun duruşmada mal beyanında bulunması ancak 76.madde mucibince üç aya kadar hapis cezası almasına mani olur; ama 337. madde mucibince 10 günlük disiplin hapsi almasına mani olmaz. 337. madde mucibince verilen/verilecek cezaya da maruz kalmak istemiyorsa bunun için ancak ya boçlunun borca yeter malı haczedilmeli ya da dosya borcunu tamamen ödemelidir.

saygılarımla...
Old 06-10-2007, 21:24   #13
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Yukarıda yazılı içtihadın aşağıya alıntılanan son paragrafındaki şu cümlesinde, "sanığın (malbeyaninda bulunma) yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlamak için" (dolayısı ile malbeyanında bulununcaya kadar) disiplin hapsi ile cezalandırılabilecegi ifade edilmiş :

"Bu çerçevede, 1.6.2005 tarihinden sonra mal beyanında bulunmamak fiilini işleyen borçlu sanık hakkında; önceki düzenlemede bulunan "borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde" ifadesine 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı yasa ile değişik İİK.nun 337.maddesinde yer verilmediği gözetildiğinde, , bu kişinin yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebileceğinin,bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabileceğinin kabulü gerekir."
Old 06-10-2007, 22:09   #14
Hak Hukuk

 
Varsayılan Mal Beyanı

Konuyu okuyunca aklıma iki soru geldi:
1-10 gün disiplin hapsiyle cezalandırılan mahkum, cezanın tamamını mı yatmak zorundadır?Yoksa diğer cezalar gibi 2/3 sini mi yatacaktır?
2-Hakkında Mal Beyanında Bulunmamaktan dava açılan borçlu, duruşma gününün tebliği üzerine gelip verdiği dilekçede "Haczi kabil bir malım yoktur;iş bulup çalışarak borcumu ödeyeceğim" şeklinde beyanda bulunursa, mal beyanında bulunmuş sayabilecek miyiz?Veya borca kısmen yetecek miktarda mallarını göstererek evinde veya işyerinde haciz yaptırırsa, ceza almaktan kurtulabilecek midir?Çünkü borcun tamamına yetecek mal gösterip haczettiren borçluya hiçbir zaman disiplin hapsi verilemeyecektir.Bu ise, disiplin hapsinin sadece fakirler için olacağı sonucuna götürecektir.
Old 06-10-2007, 23:06   #15
avangardea

 
Varsayılan

Peki acaba takip ilamlı ise ve bu arada ilamı veren mahkeme kararı temyiz edilmiş olup borçlu zamanında mal beyanında bulunmamışsa fakat M.B.B. davası açıldıktan sonra borçlu bu durumda yukarıdaki açıklamalar haricinde mahkumiyete engel olunabilinir mi? aslında ilamsız icra ile ilamlı icra arasındaki farkını sormak istiyorum.
Old 06-10-2007, 23:32   #16
sailor1981

 
Varsayılan

bence sonuçta süresinde mal beyanında bulunmayan sanık cezalındırılmalı aksi takdirde 10 günlük süre niye verilmiş olsun.Tazyik hapsi olması mal beyanında bulunmaya zorlanmak olarak düşünülmemesi gerekir.
Diğer yandan 10 günlük ceza 6-7 gün olarak infaz ediliyor sanırım nedeni ctesi-pazar ın 2 gün sayılması...
Old 07-10-2007, 11:30   #17
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Hak Hukuk"un aklına takılan iki sorudan ilki,Av.Can Doğanel"in,disiplin hapsine ilişkin tanımları içeren bir mesajında yazılı idi,cevabı verilmiş bir soru. İkinci soru ise.eski tarihli bir Yargıtay Kararı ile cevaplanmış :

" Hiç malı bulunmadığını,geliri de bulunmadığını,parası olunca borcu ödeyeceğini dilekçesi ile belirten borçlunun usulüne uygun malbeyanında bulunmuş olacağının kabul edilmesi gerekeceği ve bu nedenle beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinin bozma sebebi olduğu" na dair içtihat var. Bu içtihat ile yaptığım itiraz sonucu.benzer dilekçesi usulsüz bulunarak mahkum edilen bir borçlu*sanık hakkında,Ağır Ceza Mh. beraat kararı vermişti.
Old 07-10-2007, 11:41   #18
avangardea

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hatun Olguner
Hak Hukuk"un aklına takılan iki sorudan ilki,Av.Can Doğanel"in,disiplin hapsine ilişkin tanımları içeren bir mesajında yazılı idi,cevabı verilmiş bir soru. İkinci soru ise.eski tarihli bir Yargıtay Kararı ile cevaplanmış :

" Hiç malı bulunmadığını,geliri de bulunmadığını,parası olunca borcu ödeyeceğini dilekçesi ile belirten borçlunun usulüne uygun malbeyanında bulunmuş olacağının kabul edilmesi gerekeceği ve bu nedenle beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinin bozma sebebi olduğu" na dair içtihat var. Bu içtihat ile yaptığım itiraz sonucu.benzer dilekçesi usulsüz bulunarak mahkum edilen bir borçlu*sanık hakkında,Ağır Ceza Mh. beraat kararı vermişti.

Sayın OLGUNER rice etsek, eğer bahsettiğiniz içtihat elinizin altında ise yayınlıyabilirmisiniz.
Old 07-10-2007, 11:44   #19
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

İçtihat işyerinde ve kitapta,özet şeklinde. Özeti,yazılı olduğu gibiydi;tarih ve nosunu,hafta içinde yazarım.
Old 07-10-2007, 22:07   #20
Hak Hukuk

 
Varsayılan Mal Beyannda Bulunmamak

Sayın Olguner'in yol göstermesi isabetli olmuş, teşekkürler.
İkinci sorunun cevabı ile lgili belirtilen içtihat ise sanırım, yasal sürede yapılan mal beyanının hangi hallerde "mal beyanı" sayılıp sayılmayacağı ile ilgili görünüyor.Yani, şikayeti öğrenen borçlu, aynen "Hapsen Tazyik Suçu"nda olduğu gibi, gelip (yasal sürede verilseydi mal beyanında bulunmuş sayılacağı bir) beyanda bulunursa, disiplin hapsine mahkumiyetini önleyebilir mi?
Sayın Olguner, sürekli içtihatlarla olan katılımlarınız önemli faydalar sağlıyor hepimize;Tekrar teşekkürler
Old 08-10-2007, 00:38   #21
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Dün bir meslektaşım sordu:

Borçlu kendisine gönderilen ödeme emrinden sonra mal beyanında bulunmamıştır. Daha sonra hakkında açılan M.M.B. davasının icra ceza mahkemesindeki duruşması esnasında mal beyanında bulunmak istediğini söylemektedir.

Mümkün müdür?

Saygılarımla


Değerli meslektaşlarım,

Toplumbilimcilere göre, suç o insan toplumu tarafından yaratılır.

Bu tez uyarınca, gerçekten de MBB. suçu bizim toplumumuzda suç olarak tanımlanarak genel suç bölümünde yer almaktadır. Buradaki amaç, alacağına kavuşmak için "cebr-i icra" yoluna başvuran alacaklının takibinin kesinleşmesi durumunda haczi yapacak olan icra görevlisinin YALNIZCA BORÇLUYA AİT OLDUĞU TARTIŞMASIZ OLAN MALLARI HACZETMESİNİ SAĞLAMAK üzere borçlunun mallarının bilinmesini; borcu nasıl ödeyeceği konusunda da bilgi vermesini sağlamaktır.

Bu amaç ögesi açısından bakarsak, soruya olumlu yanıt verilebileceği ve ayrıca bu konuda "içtihad" Yargıtay İnancı taşıyan kararlar bulunabilir.
Old 08-10-2007, 10:11   #22
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

MBB suçuna ait ceza yargılaması sırasında mal beyanında bulunulabileceğine dair bir yorumun izlerine ve ifadesine rastlayabildiğimiz,1.3.2007 tarihli,16.H.D. içtihadının özet ve tam metni yukarıdaki mesajlarda yazılı. İçtihat, disiplin hapsinin tanımı,amacı,kapsamı ve niteliğini bilimsel görüşler eşliğinde irdelemiş ve "sanığın yükümlülüğünü yerine getirmesi amacıyla ve yerine getirinceye kadar" disiplin hapsine tabi kılınabileceği görüşüne vararak;bu ifade ve kabulün karşıt anlamından da :
Yükümlülüğünü yerine getiren,yani süresinden sonra,örneğin duruşma sırasında malbeyanında bulunan sanığın artık cezalandırılamayacağı,disiplin hapsinin infazına başlanmışsa da, malbeyanında bulunduğu takdirde ve anda infaza son verilmesi gerekeceği anlaşılmaktadır. İçtihadın okunması ve irdelenmesi ile bu mantıksal ve hukuki çıkarımlarda bulunmak mümkün.

Hak/Hukuk isimli meslektaşımız,yukarıdaki mesajlarında, malı mülkü olmayan,fakir kimselerin malbeyanında bulunamayacağı ve böylece,süresinden sonra malbeyanında bulunma imkanı olabileceğini kabul etsek bile,malı olmayanların böyle bir imkanı(bildirecek malı) olmadığı için hapse maruz kalacağı ve yasanın böylece sonuç itibariyle fakirler aleyhine sonuç doğuracağı kaygısını dile getirmişti.

İİK m 74 te,malbeyanının kapsam ve içeriği üç unsur halinde gösterilmiş(1--Varsa-Menkul,gayrımenkul malları ile,başkalarındaki hak ve alacaklarını bildirmek,2- Geçim Kaynaklarını bildirmek,3-Borcu ne surette ödeyeceğini bildirmek):bu üç unsuru taşıması halinde,hiç malı bulunmadığını belirten borçlunun(geçim kaynaklarını ve borcu nasıl ödeyeceğini bildirmesi koşulu ile) malbeyanı dilekçesinin usulüne uygun sayılacağı ve ceza verilemeyeceğine dair içtihatlardan :

1- " Haczi kabil malları olmadığını belirten borçlu hakkında hükümlülük kararı verilemeyeceği"
(Sanığın,süresi içinde,icra memurluğuna verdiği "haczi kabil malları olmadığını"belirten 18.7.1986 tarihli dilekçesinin malbeyanı niteliğinde bulunduğu gözetilmeden mahkumiyetine karar verilmesi)yasaya aykırı bulunduğundan hükmün BOZULMASINA. 8 CD 6.3.1987 818/1899
--------------------------------------------------------
" Takip konusu borcu ödeyecek gücü bulunmadığını bildiren borçlu hakkında hükümlülük kararı verilemeyeceği"

İstanbul 1. İcra Ceza Mh.nin 4.11.1986 T. 1060/949 sayılı ilamı ile hükümlülüğüne karar verilen Sami Bayramoğlu"nun temyizi üzerine :

Sanığın 14.7.1986 tarihli dilekçe ile "takibe konu borcu ödemeye gücü bulunmadığını"açıkça ifade etmiş bulunmasına göre yüklenen suçun oluşmayacağı gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması isabetsiz olup hükmün BOZULMASINA.
8 CD 25.2.1987 536/1046
-------------------------------------------------------
"Sanığın malbeyanı dilekçesinde,sadece taşınır ve taşınmaz malının bulunmadığını belirtmiş olması ve geçim kaynaklarının ne olduğunu göstermemiş bulunması karşısında
İİK nun 74.maddesine uygun bir malbeyanında bulunduğu kabul edilemeyeceğinden,tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemeiş,hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir." 8 CD 15.5.1996 6046/6952
----------------------------------------------------------
Old 09-12-2007, 20:45   #23
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Yukarıdaki mesajlarda iki noktada hata var,sonra farkettim,düzeltmek gerekli :

31.5.2005 Tarihli ve 5358 Sayılı yasanın 7. maddesi ile değişen İİK m 337 nin metninden,malbeyanında bulunma süresinden ve hatta ceza verildikten sonra,borçlunun borca yeter malının haczedilmesi halinde ceza verilmeyeceği/verilmiş cezanın düşeceği açıkça anlaşılıyor. Böylece süresi içinde malbeyanında bulunmayan borçlunun,bu süre geçtikten sonra,MBB davası sürerken borca yeter malının haczedilmesi halinde ceza verilemeyeceğine,ceza verilmiş ise de borca yeter malın haczedilmesi halinde cezanın ortadan kaldırılacağına dair bu değişiklik (tabii borçlunun talebi ile de haciz yapılabilir) , MBB süresinde beyanda bulunmamış olan borçluya bu yasa değişikliği ile cezadan kurtulma imkanı veren bir yenilik.

Yani,örnek olarak yazdığım Adana 5. İcra Mahkemesi kararında ,hakim tarafından " alacaklının zarar görmemesi haline" bir örnek olmak üzere kararında yer vermiş olduğunu düşündüğüm " borçlunun yeterli malının haczedilmesi halinde cezanın düşürülmesine" dair kayıt,yasa metninden kaynaklı bir düşme sebebi olarak karara yazılmış oluyor.

Ayrıca,alacaklının bu suçtan zarar görmediğini kanıtlayan borçluya ceza verilemeyeceğine dair ikinci fıkra da, İİK m 337 ye değil,İİK 337/A maddesine ait.

Forum konusunu okurken,tesadüfen MBB suçu ile ilgili,aktardığım karar, bir borçlunun karara itiraz etmek için yardım istemesi üzerine o anda elime geçince,acele ile karardan hareketle ve iki madde metnini ve bu iki noktayı hafifçe karıştırarak yazmışım.

Bu durumda,MBB ya dair ceza yaptırım kararından sonra borçlunun borca yeter malının haczedilmesi halinde.yasa gereği cezası ortadan kaldırılacaktır.

MBB süresi geçtikten sonra MBB imkanını ise, yine yukarıdaki meajlarda metni yazılı olan,Yargıtay 16.HD nin,
disiplin hapsinin amacının yükümlülüğün yerine getirilmesine icbar etmek,yükümlülüğünü yerine getirinceye kadar hapsen tazyik etmenin mümkün bulunduğuna dair ifadesini içeren içtihadını bu
yönü ile savunmalarda kullanmak ve bu konunun açılımını sağlamaya yarar savunma ve yargı yollarını işletmek ile gelişecek uygulamalara ve arayışlara bağlı görünüyor.


İİK nun 337. Maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir : ( 31.5.2005 T Ve 5358 Sayılı Yasa İle )

Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi:

Madde 337. – Müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlu, alacaklının şikâyeti üzerine, on gün disiplin hapsi ile cezalandırılır. Alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmesi veya borcun ödenmesi hâlinde, bu ceza düşer.

162, 209 ve 216 ncı maddeler hükümlerine muhalefet edenler hakkında da iflas idaresinin vereceği müzekkere üzerine, aynı ceza verilir. Bu maddelerde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi hâlinde, verilen ceza düşer.

MADDE 8. — İcra ve İflas Kanununun 337/a maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 337/a. – 44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez.

Borçlunun iflası halinde, birinci fıkradaki durum ayrıca taksiratlı iflas hali sayılır.
Old 09-12-2007, 22:12   #24
ali ekmekçi

 
Varsayılan

Zaten Sayın Ergin bu sefer ödeme veya icra emirlerindeki ihtarın içeriği de anlamsız olacaktır.Böyle bir imkan yok gibi görünmektedir ve olmamalıdır da düşünsenize MBB davası açmışsınız duruşmada borçlu gelip basit bir mal beyanıyla hatta malım yokdur demekle bile davayı düşürebilecektir.Ayrıca Usul Yasasına göre o ana dek yapılan masrafı kim ödeyecektir bu da bir sorun olurdu
Old 11-12-2007, 20:29   #25
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ben ise borçlunun malbeyanında bulunmadığı için hapsedilmesine karşıyım. 20 yılda en fazla iki şikayette bulunduğumu hatırlıyorum. Borçlunun malbeyanını duruşmada veya sonra öğrensem ne olur?Önemli olan öğrenmek;malı mülkü,parası varsa zaten borcunu öder. Malı ve parası yoksa da hapsetmeyelim bence. Amacımız alacak tahsil etmek,borçluyu hapse atarak intikam almak değil,olmamalı.
Hatta ben,aleyhine icra takibi açtığım borçlularla görüşürken öncelikle içinde bulundukları ekonomik zorluklarını anladığımı,üzüntülerini paylaştığımı, öncelikle bu zorluklardan aileleri ve çocukları adına kurtulmalarını dilediğimi,borcu ne zaman ve hangi koşullarda ödeyebileceklerini bana bildirmelerini isterim. Yani bana malbeyanında bulunmaları yeterli. Bu içten ve insancıl yaklaşım % 90 oranında olumlu sonuç verir,vaadettikleri şartlarda öderler.Yıllar önce şehir dışındaki bir alacak için hacze gitmiştim. Karı koca birlikte tüm zorluklarını ve şartlarını açıkça anlattılar. Kasalarındaki para ile kısmi ödeme yapıp bakiye için taahhüt verdiler,ağır aksak öderken bir aksama üzerine aradım : Borçlu koca,eşinin hasta olduğunu,hasta yatağında yattığını anlattı,geçmiş olsun o zaman,kapatayım,iyileşsin,taksidinizi ödersiniz der ve telefonu kapatırken,"kapatmayın lütfen,eşim çok hasta ve eğer sizinle konuşursa iyileşmesi daha kolay olacak,ona iyi gelecek" diye ricada bulundu,telefonu verdi,konuştuk.Sonraları başkasının adına tapuya yazmış oldukları yazlıklarını satıp borçlarını ödediler.

İcra takibini alırken,işi kabul ederken,alacağın ve senedin sıhhatini,tahsil imkanını sorup öğrenmek ve gözetmek,alacağı MBB tehdidi ile tahsil etme amacı ile yetinmemek,alacaklıdan tahsil garantisi veya en azından yüksek tahsil olasılığı istemek bizim için daha verimli iş takibi sağlar. Hayali ve batık işleri mümkün oldukça almamak,emek ve masraf kaybını da önler. Hakiki,ticari,kaliteli alışverişlerden kaynaklı alacaklarda takip ve tahsil kolaylığı da olur.

Parası ve malı olmayan,mağdur,kötüniyetli de olmayan borçluların malbeyanında bulunmamaktan ötürü cezai yaptırım almamaları için yukarıda yazılı 16 HD kararını ve bu düşünceden kaynaklı hukuki mücadeleyi etkin bir şekilde denemeye kararlıyım. Arasıra,malbeyanında bulunmamaktan yargılanan borçlu şahıslar yardım istemeye gelir,bu yönde savunmalara ve itirazlara yönelip, bu doğrultuda sonuç almağa çabalayacağım.

İİK da 2005 yılında yaplan bu değişikler,hiç kimsenin para borcu nedeniyle özgürlüğünden yoksun kılınamayacağına dair ilkenin,(yasalarımızın Avrupa Birliğine uyumunu sağlamaya yönelik olarak) yasalarımıza kazandırılması amacı ile yapılmıştı. Yasa değişikliğinin amacı bu olduğu içindir ki,İİK m 337 ve m 337/A da,malbeyanında bulunmayanların cezalarının,alacaklının suçtan zarar görmediğinin ispat edilmesi;borçlunun borca yeter malının haczedilmesi;borçlunun bu maddelerdeki yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde ceza verilemeyeceği yolunda fıkralar eklenerek, mümkün oldukça para borcu için özgürlüğün kısıtlanmaması amacı güdülmüştür.
Yasal değişikliğin asıl amacı budur.Amaç ve gerekçe birlikte değerlendirildiğinde,borçlunun,duruşma sırasında veya ceza kararından sonra dahi malbeyanında bulunması (yasal yukumluluklerini yerine getirmesi)halinde artık ceza verilmemesi/cezanın ortadan kaldırılması gerektiğini düşünmek hukuka daha uygun olacaktır. Yasanın amacı budur. 16. HD ,yukarıda yazılı kararı ile bu amacı gözeten ve bu yönde bir uygulamaya geçileceğini işaret eden dolaylı anlatımda bulunmuştur. Bu düşünce ve çözüm modern ceza hukuku ilkelerine ve anlayışına da uygundur. Hapis tehdidi ile ticari ve medeni ilişkileri/alışverişlerin ödeme dengesini yönlendirmeye yönelik uygulamalar uygar açılımlar ve görüntüler taşımaz.
Ticari ve medeni bilinci ve kaliteyi yerleştirmek,artırmak asıl çözümdür. Borcunu ödemeyeni hapsetmek artık ilkel bir yol olarak terkedilmelidir.10 gün hapsi göze alarak çok büyük borçlara,ödememek üzere girmeye hazır kötüniyetli vatandaşlarımız çoktur;yasa,iyiniyetli kişileri korumayı amaçlamaktadır. Zaten kötüniyetli kişiler,her türlü ekonomik suçu, karlılık hesabını önceden yapıp hapsi de göze alarak, işlemekten kaçınmamaktadır.
Old 31-01-2008, 10:55   #26
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Mal beyanında bulunmamaktan ötürü aleyhine 10 gün disiplin hapsi cezası kesinleşip infaza verilen bir müvekkilim bu aşamada müracaat ederek,borcu kısa vadede ödeme gücü olmadığını,hapis yatmadan borcunu ödemek için süreye ihtiyacı olduğunu belirtti.Alacaklı banka aslında borca yeter mal da haczetmiş,muhafaza altına almış,ancak satışa çıkarmamış. Müvekkil de,borca yeter malının haczedilmiş olduğunu bu nedenle beraat etmesi gerektiğini savunmasında bildirmemiş,daha doğrusu hiç savunma yapmamış. İİK m 337 hükmüne göre borca yeter haczin yapılmış olması halinde ceza verilemez ve verilmiş ceza düşer oysa ki. Ancak savunma yapılmadığı ve mahkemenin dikkatinden kaçtığı için ceza verilmiş,sanık ta süresi içinde itirazda bulunmadığı için hüküm kesinleşmişti.
Bu nedenle hükme itiraz etme imkanı da olmadığından,şöyle bir yol izledim : Borçlu vekili olarak icra dairesinden borçlunun gayrımenkulünün haczini istedim ve bu talebim üzerine borçlunun gayrımenkulünün haczi için tapu dairesine müzekkere yazıldı. Böylece,hükümden sonra yapılan borca yeter haciz nedeniyle cezanın ortadan kaldırılmasını istemek imkanı doğdu. Bu yeni duruma göre cezayı veren mahkemeye dilekçe ile müracaat ederek,hükümden sonra borçlunun borca yeter malının haczedildiğini İİK m 337 hükmüne göre cezanın ortadan kaldırılmasını istedim. Mahkeme,icra dosyasını celbederek,hem hükümden önce yapılan,hem hükümden sonra yapılan hacizlerin borca yeter olduğunu görmüş ve "borçlunun borca yeter malının iki haciz işlemi ile haczedilmiş olduğunun anlaşılması" nedeniyle cezanın ortadan kaldırılmasına dair karar vermiş. Kararı bugün tebliğ ettiler. ( Adana 1. İcra Mahkemesi 24.1.2008 T. 2//7/546-1188 Sayılı dosyaya ilişkin Ek Karar İle.)

Daha önce, " borcu ödeyecek gücüm ve malım,param yoktur,iş bulup çalışacağım ve elde edeceğim gelirlerden tasarruf yapıp borcumu ödeyeceğim " şeklindeki malbeyanlarını usulüne uygun bulmayıp ceza veren mahkeme kararlarına karşı süresinde Ağır Ceza Mh.ne itiraz ederek cezaların ortadan kaldırılması yolu ile birkaç cezanın ortadan kaldırılması ile sonuçlanan itirazlarım olmuştu.

Ancak,bu foruma konu soruya yanıt ararken,MBB suçunu düzenleyen İİK m 337 de değişiklik yapan 5358 sayılı yasanın getirmiş olduğu bu yeni düzenlemeyi ve hükümden sonra dahi yeterli haciz yapılması halinde cezanın ek kararla ortadan kaldırılması gerektiğini,öğrendim.Böylece borcu ödeme niyeti olan,ancak kısa sürede nakit para ile ödeyemeyecek borçlunun,gayrımenkulünün,diğer mallarının haczedilmesini kendisinin talebi ile sağlayıp cezayı ortadan kaldırmasına ve ödeme için süre kazanma imkanı bulmasına yardımcı olabildim.Bu nedenle,bu güzel soruyu sorarak konuyu incelememe,yeni ve faydalı bir uygulamaya dönüştürmeme vesile olan Suat Bey"e teşekkür ederim.
( Başvurduğum mahkeme ilk kez böyle bir karar vermiş.)
Old 31-01-2008, 11:51   #27
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
...ancak kısa sürede nakit para ile ödeyemeyecek borçlunun,gayrımenkulünün,diğer mallarının haczedilmesini kendisinin talebi ile sağlayıp cezayı ortadan kaldırmasına ve ödeme için süre kazanma imkanı bulmasına yardımcı olabildim

Bu kısa filmlerde alacaklı acımasız kötü adam, borçlu mağdur iyi adam rolünü oynamaya ne kadar devam edecek, bilmiyorum.

Eskiden, hani epey eskiden, borçluların telefonlarını konuşmaya kapatırdık, hacze gitmemize bile gerek kalmadan, bazen aynı gün, bazen ertesi gün borç ödenirdi. Sonra bu uygulama yakışıksız (?) bulunarak kaldırıldı, esasen kurumun baskısı. Oysa son derece nazik ve bir o kadar da etkili bir yöntemdi.

Sonra bir müddet ceza dosyaları birer ikişer beraatle sonuçlanmaya başladı, öğrendik ki ekonomik suça ekonomik ceza uygun görülmekteydi, hapsen tazyik ilkel bir yöntemdi... Gün döndü yeniden ceza kararları verilmeye başlandı. Ama gün geçmiyor ki (Bkz: Ödeme şartının ihlali dosyaları) görüşler ve baz alınan kriterler değişmesin...

Ve diyoruz ki varsın, borçlusunun borcunu zamanında ödememesi nedeniyle , alacağını beklediği tarihte alamayan alacaklı, icra hukukunun ve sürekli değişim, gelişim, gerileme, ilerleme (???) gösteren kriterlerin ezgileri arasında boğuşmaya devam etsin.

Borçlu süreler kazanmaya, alacaklı gayrimenkul hacizlerinin satış aşamasına gelmesine engel olacak icra hukukunun bilumum incelikleri arasında alamadığı parası için para harcamaya ve zaman kaybetmeye devam etsin.

Alacaklının kötü adam rolünden çıkması için daha etkili düzenlemeler getirilecek umarım.

Saygılarımla...
Old 31-01-2008, 12:24   #28
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ferda Hanım ;

Kötüniyetli borçlular için çekincenize ben de katılıyorum. Ama iyiniyetli,borcunu inkar etmeyen ve ödeme niyetinde samimi olan borçlunun borca yeter malının haczedilmesi,böylece alacağın güvence altına alınması halinde hapis cezası ile cezalandırılıp hapsedilmesi de hukuka uygun değil. Para borcundan ötürü insanların özgürlüğünün kısıtlanmaması ve ticari yaşamın hapis tehdidi ile değil,yanların ortak uygarlık değerleri ile yönlenmesi için hapis tehdidinden vazgeçilmesini çağdaş dünyanın gereklerinden ve normlarından kabul ediyorum. İnsanlar,çeke ve hapis cezasına güvenip hesapsız, basiretsiz,ölçüsüz,satış/kar hırsı ile satış yapmasın; bir ticari yaşam düşünebilir miyiz ki,"nasıl olsa ödemezse hapse attırırım" düşüncesi ile mallarımızı satalım ? Bence sadece karşılıklı güven,liyakat ve ödeme gücünün satıcı tarafından kontrol edildiği ve araştırıldığı,hapis tehdidinden medet ummaya değil,kendi ticari tecrübe ve bilgisine,satış ve tahsilat becerisine güvenden güç ve yön alan bir ticari yaşam gelişmeli. Ben,müvekkillerime," batmak istemiyorsanız sağlıklı satışlar yapın,avukata ve mahkemelere güvenip tahsil edemeyeceğiniz hayali satışlar yapmayın,işletme kültürünüzü ve düzeyinizi yüksek tutun,bana da tahsil kabiliyeti olan evraklar getirin" diyerek doğru olduğuna inandığım, hem ticari yaşamın kalitesini,hem bizim iş kalitemizi artıracağına inandığım önerilerde bulunurum.

Ayrıca,bu yolu kötüniyetli olduğunu bildiğim,sezdiğim borçlular için de kullanmam.Bu ayırım,meslek ahlakı ve genel ahlak ölçülerinde somut olaya göre adalete hizmet etmek babında yapılmalı. Bu nedenle anlattığım olayı ve hukuki değişimi kısa bir film olarak yorumlamak,izlenen hukuki yolun,hukuktaki çağdaş değişimin,somut olaya göre adalete uygun çözümlerin hafife alınması veya en azından adalete önyargılı bir bakışı ortaya koyar. Çünkü, borçlunun kötüniyetli olanı gibi,alacaklının da kötüniyetli olanı,mesela olayımızda olduğu gibi,yeterli mal haczettiği halde şikayette bulunanı var. Bir mahkeme kararına kısa film demek,bu karara katılan hukuki çabalara ve temelindeki haklı yönlere,yaptığı her hukuki çalışmada yalnızca haklı ve iyiniyetli çabalarda bulunan, doğruluktan ayrılmamaya daima özen gösteren ve adaleti yanıltmaktan şiddetle sakınan bir meslektaşınıza haksızlık teşkil eder. Çok yönlü ve haklı yanları gözardı eder. Eminim ki Ferda hanım,yalnızca kötüniyetli borçluları düşünerek yorumunu yapmıştır.

Ve yine ayrıca hatırlatmak isterim ki,icra takiplerinde alacaklı olduğum dosyalarda da borçlularımı MBB tan şikayet etmem. Yani MBB tan ötürü hapse karşı olduğum için,kötüniyetinden emin olmadığım hiçbir borçlumu şikayet etmedim bugüne kadar,20 yılda iki veya üç şikayetim olmuştur. Bu konudaki tutum ve tercihim kişiye ve çıkarlara değil,ilkelere ve inançlara dayalıdır,izlenen yol film senaryosuna değil,kendi inançları ve tercihleri ile çalışan bir hukukçu kimliğine aittir.
Old 31-01-2008, 12:54   #29
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Borcunu ödeyen veya ödeme niyetine girip,bunu teşebbüs aşamasında bırakmayan iyi niyetli oluyor.Aksi davranan da,niyeti neyse akibeti o oluyor.Taahhüdü ihlallerin neredeyse müeyyidesiz kaldığı,karşılıksız çeklerin adli para cezasıyla müeyyide altına alındığı durumda kala kala mal beyanları kalıyor.Bunun için mal beyanlarına devam...
Old 31-01-2008, 13:03   #30
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ergün Bey ;

İİK m. 337, 31.5.2005 tarihinde değişerek,borçlunun, alacağı karşılayacak oranda malının haczedilmiş olması halinde artık MBB tan ceza verilemeyeceğini,verilmiş ve kesinleşmiş cezadan sonra yapılmış yeterli haczin varlığı halinde ise cezanın ortadan kaldırılacağını hükme bağlamış.
Eğer borçlunun yeterli malı haczedilmişse( haczi borçlunun kendisi de talep edebilir biliyorsunuz) bu durumda MBB davasına nasıl devam edilecek ? Cezanın ortadan kaldırılması yasa gereği.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
boşanma davası esnasında tazminat talebi! egelihukukcu Meslektaşların Soruları 7 20-11-2009 15:41
gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak Av.Çağlar Şener Meslektaşların Soruları 10 28-02-2008 13:48
Ihtirazi Kayıtla Kira Ödeyip kiracı olarak Kira Tespit Davası Açmak Mümkün müdür? üye14072 Meslektaşların Soruları 1 14-02-2007 12:40
Vasıyetnamenin Tenfızı mümkün müdür? ad-hoc Meslektaşların Soruları 1 22-01-2007 17:19
Tenfiz de cayma mümkün müdür? Brusk Meslektaşların Soruları 2 14-03-2006 17:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08147407 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.