Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Reşit olmayanın kira sözleşmesi imzalaması - Bono

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-05-2014, 13:04   #1
A.O.D.

 
Varsayılan Reşit olmayanın kira sözleşmesi imzalaması - Bono

Olayda 17 yaşında bir öğrenci yurtta kalmak için kira sözleşmesi yapıyor ve ayrıca yıllık kira karşılığı olarak tek bir senet düzenleniyor. Öğrenci 6 ay gibi bir süre kaldıktan sonra yurttan ayrılmak istemektedir. Ne sözleşmede ne de bono üzerinde velinin iznini gösterir bir kayıt yok. Bu durumda;

1- her ikisinde de izin gösterir kayıt olmadığından hem bono hem de kira sözleşmesi geçersiz midir?
2- Küçüğün 6 aydır yurtta kalıyor olması velilerinin zımni kabulünü gösterir mi?
3- Eğer bono ve sözleşme küçüğü bağlamayacaksa, ev sahibinin zararı nasıl karşılanacaktır ve uygulama buna nasıl çözüm getirmektedir? Teşekkür ederim.
Old 22-05-2014, 14:36   #2
kubrick

 
Varsayılan

TMK m.16: Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler.

TTK m.670:Sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kişi, kambiyo senetleri ile borçlanmaya da ehildir.

Olayda reşit olmayan kişi söz konusu olduğundan ve velinin rızası mevcut bulunmadığından bu kişinin tek başına borç altına girme imkanı bulunmamaktadır. Bu sebeple işlem askıda hükümsüz olup velinin izni de söz konusu değilse kesin olarak geçersizdir. Alacaklı taraf rıza konusunda reşit olmayan kişinin velisine rızası olup olmadığı hususunda başvurabilir. Eğer kişi kendini tam ehliyetli gibi göstererek borç altına girdiyse karşı tarafın sözleşmeye duyduğu güven çerçevesinde zararlarını tazmin etmekle mükellef olabilir.
Old 22-05-2014, 14:59   #3
A.O.D.

 
Varsayılan

Sayın Kubrick öncelikle yanıtınız için teşekkür ederim. ancak benim kafamı asıl karıştıran kısım, 17 yaşındaki şahsın 6 ay gibi bir süre ile söz konusu yurtta kalmış olmasıdır. sözleşmeyi imzalayan küçüğün 6 ay boyunca sözleşmeyi ayakta tutmak istemesi ve işi bitince geçersizliğini ileri sürmesi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmez mi?
Ayrıca veli her ne kadar izin vermemiş olsa da 6 ay boyunca orada kalmasına ses çıkarmamıştır. ( Velinin izin vermediğini ileri sürdüğü durumda) Bu durumda küçük açısından bir sorumluluk doğmasa bile veli açısından bir sorumluluk doğmaz mı?
Old 23-05-2014, 09:14   #4
kubrick

 
Varsayılan

17 yaşındaki çocuk bono ve kira sözleşmesi imzalamaya yetkili olmadığını bilmeyebilir ve imzalamak zorunda bırakılmış olabilir. neticede yurtta kalması gerekmekte. o yüzden ben burada çocuğu borç altına sokan kişinin bu durumu bilmesi gerektiği kanısındayım. veli 6 ay boyunca ses çıkarmamış olabilir. zımni icazet olarak değerlendirildiğinde, velinin çocuğun yurtta kaldığını bildiğinin ve bu sebeple çocuğunun borç altına girdiğinin ispatını alacaklı nasıl yapacaktır? veli tarafından yapılmış kısmi bir ödeme var mı mesela?
Old 23-05-2014, 10:09   #5
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan A.O.D.
Olayda 17 yaşında bir öğrenci yurtta kalmak için kira sözleşmesi yapıyor ve ayrıca yıllık kira karşılığı olarak tek bir senet düzenleniyor. Öğrenci 6 ay gibi bir süre kaldıktan sonra yurttan ayrılmak istemektedir. Ne sözleşmede ne de bono üzerinde velinin iznini gösterir bir kayıt yok. Bu durumda;

1- her ikisinde de izin gösterir kayıt olmadığından hem bono hem de kira sözleşmesi geçersiz midir?
2- Küçüğün 6 aydır yurtta kalıyor olması velilerinin zımni kabulünü gösterir mi?
3- Eğer bono ve sözleşme küçüğü bağlamayacaksa, ev sahibinin zararı nasıl karşılanacaktır ve uygulama buna nasıl çözüm getirmektedir? Teşekkür ederim.

Hukukta bir örnek vardır: Zengin bir deli, fakirin harmanını yakmasından sorumludur, diye...
Çocuk 17 yaşında,akıllı, genç.
6 ay, başkasının yerinde kalmış.
Bonoyu bırakın da, kira, sebepsiz zenginleşme ve sair hukuki sebepler üzerinden gidiniz.
Old 23-05-2014, 10:13   #6
olgu

 
Varsayılan

yurt ile aralarında yapılan sözleşme kira değil Tüketici Sözleşemesi niteliğinde (Yargıtay bu şekilde kabul ediyor)
bu durumda aylık yurt ücreti yerine yıllık bedelden düzenlenen bono geçersiz.

ancak Sayın C_OKYAY'ın da belirttiği gibi sebepsiz zenginleşme hükümlerinden olaya bakmak gerek. borçtan tamamen kurtulmanın mümkün olmadığı hatta yasal temsilcinin icazeti olmadığı savunmasının da MK 2 ye aykırılık oluşturacağını düşünüyorum.
Old 23-05-2014, 10:42   #7
kubrick

 
Varsayılan

Alıntı:
yurt ile aralarında yapılan sözleşme kira değil Tüketici Sözleşemesi niteliğinde (Yargıtay bu şekilde kabul ediyor)

Sayın olgu,
ilgili Yargıtay kararını paylaşabilir misiniz?
Old 23-05-2014, 10:45   #8
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kubrick
Sayın olgu,
ilgili Yargıtay kararını paylaşabilir misiniz?

Bononun geçersizliğine ilişkin mi Tüketici Sözleşmesi olduğuna ilişkin mi?
Old 23-05-2014, 11:01   #9
kubrick

 
Varsayılan

Alıntı:
Bononun geçersizliğine ilişkin mi Tüketici Sözleşmesi olduğuna ilişkin mi?

Tüketici sözleşmesi olduğuna ilişkin kararı paylaşırsanız sevinirim.
Old 23-05-2014, 11:02   #10
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kubrick
Tüketici sözleşmesi olduğuna ilişkin kararı paylaşırsanız sevinirim.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/1975

K. 2012/9298

T. 5.4.2012

• BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ ( Davacı Kızının Davalıya Ait Yurtta Kalması İçin Sözleşme Yaptıklarını ve Davalının Senet İmzalatması/Kızının Sadece 2 Hafta Yurtta Kalıp Ayrılması - Davanın Tüketici Mahkemesinde Görüleceği )

• YURTTA KALMA KARŞILIĞI SENET İMZALANMASI ( Davacı Kızının Sadece 2 Hafta Yurtta Kalıp Ayrılmasına Rağmen Davalının Senetleri İade Etmediğini Belirterek Borçlu Olmadığının Tespitini İstediği - Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )

• GÖREV ( Borçlu Olmadığının Tespiti - Davacı Kızının Davalıya Ait Yurtta Kalması İçin Sözleşme Yaptıklarını ve Davalının Senet İmzalatması/Kızının Sadece 2 Hafta Yurtta Kalıp Ayrılması - Davanın Tüketici Mahkemesinde Görüleceği/Yargılamanın Her Aşamasında Resen Gözetileceği )

• TÜKETİCİ MAHKEMESİ ( Yurtta Kalma Karşılığı Senet İmzalanması/Davacı Kızının Sadece 2 Hafta Yurtta Kalıp Ayrılması/Borçlu Olmadığının Tespitini İstediği - Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )

4077/m.4/A,23

ÖZET : Davacı, kızının davalıya ait yurtta kalması için sözleşme yaptıklarını, davalının kendisine 9 adet senet imzalattığını, kızının sadece 2 hafta yurtta kalıp ayrılmasına rağmen davalının senetleri iade etmediğini belirterek davalıya borçlu olmadığının tespiti ile ödenen 4 adet senet bedelinin istirdatını talep etmiştir. Taraflar arasındaki ilişki hizmet ilişkisidir ve uyuşmazlık 4077 sayılı kanunun 4/A maddesi kapsamındadır. Bu nedenle davada tüketici mahkemeleri görevlidir. 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, kızının davalıya ait yurtta kalması için sözleşme yaptıklarını, davalının kendisine her biri 325 TL değerinde 9 adet senet imzalattığını, kızının sadece 2 hafta yurtta kalıp ayrılmasına rağmen davalının senetleri iade etmediğini belirterek davalıya borçlu olmadığının tespiti ile ödenen 4 adet senet bedelinin istirdatını talep etmiştir.
Davalı görev itirazında bulunmuş, esas yönünden ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılan davada; davacının tüketici olmaması nedeniyle genel mahkemelerin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine üçüncü maddenin ( ı ) bendinde, İmalatçı-Üretici: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal veya hizmetleri y ada bu mal veya hizmetlerin hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine kendi ayırt edici işaretini, ticari markasını veya unvanını koyarak satışa sunanlar olarak tanımlanmıştır.
4077 sayılı kanunun 06/03/2003 - 4822 S.K./5. md. İle değişik 4/A maddesi hükmüne göre ayıplı hizmet tarifi ve sorumluluk;"Sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilanlarında veya standardında veya teknik kuralında tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler, ayıplı hizmet olarak kabul edilir. Tüketici, hizmetin ifa edildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde bu ayıbı sağlayıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, sözleşmeden dönme, hizmetin yeniden görülmesi veya ayıp oranında bedel indirimi haklarına sahiptir. Tüketicinin sözleşmeyi sona erdirmesi, durumun gereği olarak haklı görülemiyorsa, bedelden indirim ile yetinilir. Tüketici, bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 4. maddede belirtilen şartlar çerçevesinde tazminat da isteyebilir. Sağlayıcı, tüketicinin seçtiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Bu hükümler, hizmet sağlamaya ilişkin her türlü tüketici işleminde de uygulanır.'' şeklinde düzenlenmiştir.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Her ne kadar mahkemece davacının tüketici sıfatı olmadığı belirtilmiş ise de taraflar arasındaki ilişki hizmet ilişkisidir ve uyuşmazlık 4077 sayılı kanunun 4/A maddesi kapsamındadır. Bu nedenle davada tüketici mahkemeleri görevlidir.
4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18.40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 05.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 23-05-2014, 11:03   #11
A.O.D.

 
Varsayılan

Yardımları için tüm üstadlarıma teşekkür ediyorum. Ben de Sn. Olgu ve Sn. C__Oktay gibi düşünüyorum ve hiç bir karşılık ödemeksizin sözleşmenin geçersiz olacağının kabulünün hakkaniyete aykırı olacağını ve bu sebeple küçüğün bundan bu işlemle bağlı olması gerektiğini düşünüyorum.
Ancak aradaki sözleşmenin bir tüketici sözleşmesi olduğu görüşüne katılmıyorum.
Borçlar Kanunu'daki tanımda "kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." Bu sebeple ev kiralanması ile yurtta oda kiralama arasında bir fark olduğunu düşünmüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
bonoda imzaya itiraz edenin, bono arkasına "2000 tl ödendi" yazıp imzalaması GECE Meslektaşların Soruları 8 03-01-2012 19:48
Kira kontratı imzalamaya yetkili kişi - kira sözleşmesini malik yerine babasının imzalaması Av.Gizem Meslektaşların Soruları 2 29-03-2011 22:25
reşit olmayanın çekilişe katılması ACİL Av.Selim Demircan Meslektaşların Soruları 2 11-11-2010 16:27
reşit olmayanın ssk ya taahhüdü geçerli mi?(yersiz ödeme) yargıtay kararı lazım Av.Mehmet Ali Meslektaşların Soruları 0 15-03-2010 18:54
Yetkisiz kişinin bono imzalaması, şirket kaşesi, aval. Hasan Bahadır Büyükavcı Meslektaşların Soruları 5 12-05-2009 17:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06364393 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.