Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

menfi tespit davsında dava dilekçesi kime tebliği gerekir

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-03-2011, 16:48   #1
Avguler

 
Varsayılan menfi tespit davsında dava dilekçesi kime tebliği gerekir

Merhaba Arkadaşlar.
Mevzu şu; Senede dayalı keşideci ve ciranta lehtar aleyhine icra takibi başlatılıyor. keşideci daha sonra menfi tespit davası açıyor lehtar ve alacaklıya karşı. fakat burda dava dilekçesi alacaklı vekiline tebliğ ediliyor, alacaklı vekili de dosyada vekaleti olmadığından dava dilekçesinin alacaklı asile yapılması gerektiğinden dava dilekçesini vebligat parcasını mahkemeye iade ediyor. hakim de bu durumu gözetmeden yargılamaya devam ediyor.

bu durumda tebligatın avukata yapılması usulen doğrumudur yoksa alacaklı asile mi yapılması gerekir.

Teşekkürler..
Old 24-03-2011, 18:05   #2
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

Her ne kadar aşağıda paylaşacağı Yargıtay Kararında vekile tebligat yapılması durumunda vekilliğin icazet ile geriye doğru hüküm ifade edeceği ifade edilmekte ise, şayet somut olayda vekil tebligatı iade etmişse davalı asile tebligatın yapılması gerektiği kanaatindeyim. Zira ayrı bir dava söz konusu ve vekil icra takibinden sonra istifa etmiş ya da azledilmiş olabilir. Ancak Yargıtay Kararındaki gibi davaya katılsaydı Yargıtay Kararı'na göre bu tebligat ve vekillik hüküm ifade edecekti, diye düşünüyorum.


T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 1994/7408
Karar: 1994/7250
Karar Tarihi: 07.09.1994

ALACAK DAVASI - YETKİ İTİRAZI - DİLEKÇENİN VEKİLE TEBLİĞ EDİLDİĞİ TARİHTE YETKİ İTİRAZINA İLİŞKİN SÜRENİN İŞLEMEYE BAŞLAMASI - YETKİ İTİRAZININ SÜRESİNDE OLMAMASI - YETKİSİZLİK KARARI VERİLMESİNİN USULE VE YASAYA AYKIRILIĞI

ÖZET: Davalı, Türk Mahkemelerinin uluslararası yetkisine ilk itiraz olarak itiraz etmezse Türk Mahkemesinin uluslararası yetkisini kabul etmiş sayılır. Şu durum karşısında, yetki yönünden sorunun çözümlenmesi davalı tarafından Türk Mahkemesinin uluslararası yetkisine süresinde itiraz edilip edilmediğinin tespitinde toplanmaktadır. Dava dilekçesinin vekile tebliğ edildiği tarihte yetki itirazına ilişkin sürenin işlemeye başladığı ve 10 günlük süre geçirildikten sonra yetki itirazında bulunduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan bu yönler gözardı edilerek yetki itirazının süresinde olduğu kabul edilip yetkisizlik kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır.


(1086 S. K. m. 23, 187)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı Alman uyruklu İ. K. H.’a Almanlarla kira sözleşmeleri yapmak ve kira paralarını tahsil etmek amacıyla vekalet verdiğini davalının tahsil ettiği paralar yönünden hesap vermekten kaçındığını öne sürerek 100.000 DM’ın fiili ödeme günündeki resmi kur üzerinden yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Dava dilekçesinde davalı vekili olarak Avukat Ş. Döşkaya gösterilmiş dava dilekçesi bu vekile tebliğ edilmiştir. Anılan vekil 15.12.1993 tarihli tedbire itiraz koşulu dilekçesinde vekile dava açılamayacağını davada dayanılan vekaletnamenin Alman yasalarına göre düzenlendiğini davalının Alman Vatandaşı olduğunu o nedenle davaya bakmaya Alman Mahkemelerinin yetkili olduğunu savunmuştur.

Mahkemece yetki itirazının süresinde olduğu benimsenmiş HUMK. 9. maddesine dayanılarak davaya bakmaya davalının ikametgahı Alman Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Öncelikle belirtelim ki, dava vekile değil Alman Vatandaşı İ. K. H.’a açılmıştır. Anılan davalının vekilinin avukat Ş. Döşkaya olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerle sabittir. Gerçekte de, Türk Mahkemelerinin (taşınmaz mal davaları dışındaki) konusu mal varlığı hakkı olan davalardaki uluslararası yetkisizliği kesin değildir. Diğer bir anlatımla kamu düzenine ilişkin değildir. O nedenle mahkeme uluslararası yetkisizliğini doğrudan gözetemez. Davalı, mahkemenin uluslararası yetkisizliğini ancak ilk itiraz olarak ileri sürebilir. (HUMK. m. 187/2) Davalı Türk Mahkemelerinin uluslararası yetkisine ilk itiraz olarak itiraz etmezse Türk Mahkemesinin uluslararası yetkisini kabul etmiş sayılır (HUMK. m. 23). Şu durum karşısında, yetki yönünden sorunun çözümlenmesi davalı tarafından Türk Mahkemesinin uluslararası yetkisine süresinde itiraz edilip edilmediğinin tespitinde toplanmaktadır.

Mahkemece, davalı vekilinin 8.4.1994 tarihli oturumda müvekkilime tebligat yapılmamıştır, bunun tamamlanmasını talep ederim şeklindeki isteğini esas almış davalıya tebligat yapılmaması evvelce vekile yapılan tebligatın da usulüne uygun olmaması nedeni ile süresi geçmiş davalı vekilinin yetki itirazının süresi içinde yapıldığı benimsenerek yetkisizlik kararı verilmiştir.

Oysa davalı vekili avukat Ş. Döşkaya’ya dava dilekçesi 5.11.1993’de tebliğ edilmiştir. Anılan vekil 15.12.1993 tarihinde mahkemeye verdiği tedbire itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş 3.3.1994 günlü dilekçesinde bunu yinelemiştir. 15.12.1993 tarihli oturumda anılan vekil vekaletnamesini oturum arasında ibraz edeceğini açıklamış ve ibraz etmiş ve mahkemece de duruşmaya kabulüne karar verilmiştir.

Şu durum karşısında avukat Ş. Döşkaya’nın vekilliği ve yaptığı işlemler icazet kuralları altında geriye doğru (dava dilekçesinin tebliğ edildiği tarihte)hüküm ifade eder ve hukuki sonuçlar doğurur. O nedenle davalı yabancı uyruklu I. K. H.’in Türkiye’deki vekili avukat Ş. Döşkaya olduğunun dava dilekçesinde bu vekile tebliğ edilmesinde usule aykırı bir yön olmadığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca dava dilekçesinin vekile tebliğ edildiği tarihte yetki itirazına ilişkin sürenin işlemeye başladığı ve 10 günlük süre geçirildikten sonra yetki itirazında bulunduğunun kabulü zorunludur.

Mahkemece açıklanan bu yönler gözardı edilerek yetki itirazının süresinde olduğu kabul edilip yetkisizlik kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. Öyleyse işin esasına girilmeli delil ve karşı deliller toplanmalı hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.

Sonuç: Temyiz olunan yerel mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.09.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.
(¤¤)
Old 24-03-2011, 18:15   #3
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Yukarıdaki karar arkadaşımızın sorunu ile ilgili değildir. Kararda yetki itirazı aşamasında vekaletnemsi olmayan vekil avukatın daha sonradan vekaletname sunması halinde yaptığı işlemlerin geçerli olacağı açıklanmış.

Oysa olayda icra dosyasında alacaklı vekili olan avukata borçlunun açtığı menfi tespit davası dosyasından dava tebligat çıkarılmıştır. Yapılan işlem kesinlikle yanlıştır.

Yeni ikame edilen davada daima asile tebligat çıkarılır. Davanın mevcut bir icra dosyası ile ilgili olması önemli değildir. Bir dava dosyasında vekaletnamesi olmayan avukata yapılan tebligat usulsüzdür.

Zira bir avukat icra takibinde vekil iken ilerleyen zamanda vekaletten istifa etmiş veya azledilmiş olabilir. Veya bu avukatın müvekkili avukatın menfi tespit davasına girmesini istemeyebilir veya buradaki müvekkil bu dava için başka bir vekil tayin etmiş olabilir. İhtimalleri sonsuz çoğaltabiliriz.

Tebligat Kanununda sadece vekille takip edilen dosyalarda vekile tebligat çıkarılmasının zorunlu olduğu yazılıdır. Herhangi bir dosyada vekilllik vekaletname belgesine göre tespit edilir.

,Dosyada vekaletname var ise vekile yapılan tebligat usulüne uygundur, yoksa değildir.

Mahkeme yanlış yapmıştır..

Saygı ve selamla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
hatır çeki menfi tespit husumet kime yöneltilecek ALAMUT Meslektaşların Soruları 14 25-03-2015 13:57
icra hukk mahkmsinde temyiz süresi ve menfi tespit davsında usul ve zamnaşımı sorunu asyadan Meslektaşların Soruları 1 12-06-2010 17:10
menfi tespit davası -dava açma süresi mevzu hukuk Meslektaşların Soruları 4 16-10-2007 16:22
Ölü Kimseye Dava Dilekçesi Tebliği Ap_aydın Meslektaşların Soruları 1 04-11-2004 10:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03013301 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.