mirasçıların ölümden 7 murisin taşınmazını satıp 8. ayda borcabatıklığı ileri sürmesi

(murisin ölümünden 5 ay sonra murisin taşınmazını satıp daha sonra haksız bir şekilde borcabatıklık (hükmen red) karinesinden yararlanmak istemeleri)
Bütün aramalarıma rağmen bu konuda bilgi bulamadım. Elinde içtihat ya da bilgi olan arkadaşlar yardımcı olurlarsa sevinirim.

Muris hakkında ölmeden kesinleşmiş bir icra takibi vardır. Muris öldüğünde hakkında 3-4 icra takibi bulunmaktadır. Mirasçılar mirası red etmemişlerdir. Ancak kabul ettiklerini bildiren beyanları da yoktur. Mirasçılar, muris adına kayıtlı değerli bir taşınmazı murisin ölümünden 5 ay sonra tapuda kendilerine intikali yaptırıp 3.bir şahsa satmışlardır. (Bu taşınmaz üzerinde dosyamızdan haciz yoktur) Takibin mirasçılara karşı devamını istedik. Mirasçılar terekenin borca batık ve şayi olmasından dolayı (TMK 605 md.) hükmen red edilmiş olduğunu ileri sürdüler. Alacaklı taraf olarak biz de (TMK 610/2 md.) gereğince murisin ölümünden sonra 5.inci ayda tapuda borçlu-murislerinin adına kayıtlı taşınmazı 3.kişiye satmalarını delil gösterip (-bunun mirası kabul anlamına geldiği yönünde) mirası kabul ettikleri savunmasını yapabilir miyim? Bu konuda mümkünse Yargıtay kararları ve doktrin metinleri ile yardımcı olmak isteyenlere şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla

MADDE 618.- Ödemeden âciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle âdet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.
Borçlu icra takibi sırasında ölürse icra takibine terekeye karşı kaldığı yerden devam edilir.ancak miras şirketinin tüzel kişliği olmadığından icra takibinin kural olarak ya bütün mirasçılara veya tereke temsilcisine karşı devam ettirilir.BUNDAN BAŞKA borçlunun sağlığında başlamış olan icra takibine borçlunun mirasçılarına karşıda devam ettirilebilir.
BORÇLUNUN ÖLÜMÜNDEN SONRA Borçlunun alacaklıları yalnız mirası kabul etmiş olan mirasçılara karşı yeni icra takibi yapabilirler.Borçlunun ölümünden sonra,borçlunun alacaklıları terekeye karşı yeni icra takibi yapamazlar çünkü miras şirketinin tüzel kişiliği yoktur!Konusu paradan başka bir şey olan ilamlı takiplerde mesela taşınır veya taşınmaz teslimi alacaklının bütün mirasçılara karşı birlikte takip yapması zorunludur.
Tereke alacaklılarının hakları:MADDE 530.- Mirasın açılması anında tereke, borçları karşılayamıyorsa ve borçlar mirasçılar tarafından da ödenmiyorsa, feragat eden ve mirasçıları, alacaklılara karşı feragat için ölümünden önceki beş yıl içinde mirasbırakandan almış oldukları karşılıktan, mirasın açılması anındaki zenginleşmeleri tutarında sorumludurlar.MADDE 599.- Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.. Ret beyanı 1. Ret hakk:MADDE 605.-Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.MADDE 606.- Miras, üç ay içinde reddolunabilir.Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar
MADDE 610.- Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.
Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez.
Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebrî icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.

mirasçıların murisin veraset intikal beyannamelerini vermeleri ve murise ait taşınmazı satmaları mirası zımnen kabul yerine geçer. Bu işlemleri ölümden sonra 3 aylık red süresinden sonra dahi yapmaları zımnen kabul anlamına gelir mi sorunun kritik noktası burası.

evet aynen öyle bay avhaga

bu yönde bir yargıtay içtihatı ya da doktrin yazısı biliyor musunuz? Saygılar.