Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

muris muvazzası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-02-2008, 15:00   #1
Av.H.AtılAyaydın

 
Varsayılan muris muvazzası

sayın meslektaşlarım , benim muris muvazaası na dayalı tapu iptali ve tenkisi davasına yönelik Yargıtay kararlarına ihtiyacım var. Forumda araştırma yaptım benim konuma uygun karar bulamadım. Bizim olayımızda mahkeme davamızı reddetti, muris çocuklarından birine malını çok cüzi fiyatla satış göstermiş, murisin o dönemde hastaymış ve bakıma ihtiyacı varmış, tek gelir kaynağı olan taşınmazı yaklaşık 1/10 bedelle çocuklarından birine satış göstermiş, satın alan çocuğun murisin bakım masraflarını karşıladığı iddia ediliyor, mahkemede davamızı reddetti, kararın bozulması için temyiz ettik,ben birkaç karar buldum ama , daha fazla karara ihtiyacım var, elinde bu tür bir yargıtay kararı olan arkadaşların yardımını bekliyorum.

Saygılar
Old 05-02-2008, 15:08   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/11449
Karar: 2006/13212
Karar Tarihi: 28.12.2006

ÖZET: Somut olayda, bakım akdine konu 679 parsel sayılı taşınmazın daha sonra yapılaşmaya açıldığı ve üzerinde 3 bloktan oluşan çok sayıda bağımsız bölümlerin inşa edildiği anlaşılmaktadır. Taşınmazın belirtilen bu niteliğine göre, bakım akdine ivaz olmaktan öte bir değer taşıdığı sonucuna varılmaktadır. Öyle ise, taşınmazın temlikinin akit karşılığı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Miras bırakanın bu temlikteki amacının, diğer mirasçılardan bu taşınmazı kaçırmak ve muvazaalı işlem yapmak olduğu kuşkusuzdur.

(818 S. K. m. 18, 512)

Dava: Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, ortak miras bırakanın 679 parsel sayılı taşınmazını "ölünceye kadar bakma akdi" şeklinde davalıya temlik ettiğini, 765 parsel sayılı taşınmazının ise üçüncü kişi aracılığıyla davalıya intikalini sağladığını, yapılan tüm işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürüp, tapu iptali ve miras payları oranında tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır.

Davalı, 765 parsel sayılı taşınmazı miras bırakandan satın almadığından olayda 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı' nın uygulama yeri bulunmadığı gibi, miras bırakanın 765 nolu parseli G.'ye satışının ve kendisinin de G.'den alımının "gerçek satış" işlemlerine dayalı bulunduğunu, miras bırakanın 679 parsel sayılı taşınmazını da gerçekten bakılma amacıyla kendisine devrettiğini, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı temliklerin söz konusu olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, tapu iptal ve tescil yönünden iddialarının ispatlanamadığı, tenkis bakımından ise hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S.T.'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın 679 parsel sayılı taşınmazını 25.12.1997 tarihli akitle ve ölünceye kadar bakma kaydıyla davalı oğluna temlik ettiği, 765 parsel sayılı taşınmazını ise 03.04.1998 tarihli sözleşmeyle dava dışı G. isimli şahsa satış yoluyla intikal ettirdiği, onun da taşınmazı 16.02.1999 tarihinde davalıya temlik ettiği görülmektedir.

765 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan tarafından petrol istasyonu yapılmak üzere dava dışı G.'ye temlik edildiği tanık anlatımlarıyla sabittir. Bu olgu, davacılardan F. tarafından da ifade edilmiş ve doğrulanmıştır. Öyle ise; miras bırakanın ilk işleminin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilemez. Taşınmazın sonradan davalıya intikal ettirilmiş olması da, belirtilen bu olgu nedeniyle muvazaalı olarak nitelendirilemez. O halde, anılan taşınmaz bakımından davanın reddedilmiş olması doğrudur. Davacıların 765 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının reddine.

Ölünceye kadar bakma akdi ne konu olan 679 parsel sayılı taşınmaza gelince; bir kimsenin bakım akdiyle bir taşınmazını temlik konusu yapması için akit tarihi itibariyle bakıma muhtaç olması şart değildir. İleride oluşabilecek bakım ihtiyaçlarının giderilebilmesi için de böyle bir akitle taşınmaz temliki olanaklıdır. Bu tür akitlerde aslolan, verilen şeyin elde edilecek yararı karşılar nitelikte ve dengeli olmasıdır.

Somut olayda, bakım akdine konu 679 parsel sayılı taşınmazın daha sonra yapılaşmaya açıldığı ve üzerinde 3 bloktan oluşan çok sayıda bağımsız bölümlerin inşa edildiği anlaşılmaktadır. Taşınmazın belirtilen bu niteliğine göre, bakım akdine ivaz olmaktan öte bir değer taşıdığı sonucuna varılmaktadır. Öyle ise, taşınmazın temlikinin akit karşılığı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Miras bırakanın bu temlikteki amacının, diğer mirasçılardan bu taşınmazı kaçırmak ve muvazaalı işlem yapmak olduğu kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca; 679 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.

Sonuç: Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 05-02-2008, 15:09   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/5498
Karar: 2006/8009
Karar Tarihi: 06.07.2006

ÖZET: Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.


(818 S. K. m. 18, 511, 514) (1086 S. K. m. 74)

Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, ortak miras bırakanları Zekeriya'nın tapuda adına kayıtlı taşınmazdaki payını davalı 3. eşine mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürüp, payları oranında tapu iptal, tescil olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır.

Davalı, taşınmaz üzerindeki binanın yapımı sırasında murise maddi olarak katkıda bulunduğunu, ayrıca yıllarca murise baktığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabu­lüne karar verilmiştir.

Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre; davacıların temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,

Davalının temyizine gelince;

Davacıların 21.03.2002 tarihinde vefat eden miras bırakan Zekeriya'nın ilk ve ikinci eşinden olma çocukları, davalının da 3. eş oldukları, davaya konu 185 ada 3 nolu parselin halen muris adına kayıtlı bulunduğu, murisin tapunun 05.06.1978 tarih 2 numarasında kayıtlı taşınmazının 1/2 payını 05.10.1970 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, anılan tapu kaydının kadastroca 292 ada 32 nolu parsele revizyon gördüğü ve 32 nolu parselin komisyon kararı ile l/2'şer pay olarak miras bırakan ve davalı adına tescil edildiği, taşınmazda 08.10.1986 tarihinde kat mülkiyeti kurulduğu, 1 nolu meskenin muris, 3 nolu meskenin davalı, 2 nolu meskenin de 1/2'şer paylı olarak muris ve davalı adına tescil edildiği, miras bırakanın 2 nolu meskendeki 1/2 payını 17.12.1986 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devrettiği, taşınmazın bilahare imar uygulamasına tabi tutulduğu, 16 nolu imar parselinin muris davalı ve dava dışı kişiler adına paylı olarak yazıldığı, kaydın beyanlar hanesine <üzerindeki apartman ve ağaçlar yarı yarıya Zekeriya ve Birsen'e aittir. 7 portakal, 4 mandalina ağacı 1/2'şer pay Zekeriya ve Birsen'e aittir> şerhinin konulduğu anlaşılmaktadır.

Dinlenen tanıklar, miras bırakanın malı satmaya ihtiyacı olmadığını, davalının da ev kadını olup alım gücü bulunmadığını bildirmişlerdir. Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalıya satış suretiyle temlik edilen pay bakımından muvazaa olgusunun gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır. Akitle gösterilen bedel ile saptanan gerçek bedel arasındaki aşırı oransızlık da bu olguyu doğrular niteliktedir.

O halde, satış suretiyle davalıya aktarılan pay yönünden iptal tescil isteğinin kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

Ne var ki, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır (BK m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (BK m. 514). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzen&shy;lendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da ala&shy;caklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (BK m. 18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu tak&shy;dirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı, olayda uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

Somut olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca bakıldığında, murisin davacı çocukları ile bir probleminin olmadığı, 32 sayılı parselin 2 nolu meskenindeki 1/2 payını gerçekten bakım karşılığı davalıya aktardığı, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği, dolayısı ile bakım akdi ile yapılan temlikin muvazaalı olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, ölünceye kadar bakım sözleşmeleri ivazlı akitlerden olup, tenkise de tabi değildir.

Hal böyle olunca, 16 nolu parseldeki davalıya ait 457/1200 ne kadarının ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen paya karşılık geldiğinin bilirkişi aracılığı ile saptanması, saptanacak bu pay ayrık tutulmak suretiyle iptal tescile karar verilmesi gerekirken davanın tümden kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, davada tapu kaydındaki şerhle ilgili bir istek bulunmadığı halde istek aşılmak suretiyle şerhin hüküm kapsamına alınması isabetsizdir.

Sonuç: Davalının temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nın 428. maddesi uyarınca BO&shy;ZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.07.2006 tari&shy;hinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
muris muvazaası av.tuğbabal Miras Hukuku Çalışma Grubu 50 09-09-2016 17:50
Muris muvazaları Yusuf ayık Meslektaşların Soruları 26 25-03-2010 13:39
Muris Kıbrıs'lı Olursa Av.Suat Ergin Meslektaşların Soruları 3 14-02-2008 14:55
Muris Muvazaası Sayılabilir mi? av.emel Meslektaşların Soruları 13 22-02-2007 10:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05610204 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.