Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Taşeron'un Taşeron'u - Görevli Mahkeme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-02-2008, 18:34   #1
avukatcivanım

 
Varsayılan Taşeron'un Taşeron'u - Görevli Mahkeme

Değerli Meslektaşlarım;

A oteli, lobisinin malzemelerinin imalat ve montajı için B firması ile anlaşıyor. B firması malzemelerin imalatı ve montajı için C şirketi ile anlaşıyor. Son olarak C şirketi müvekkilim M ile sadece montajı yapması için belli bir ücret karşılığında anlaşmaya varıyor. Ve müvekkilim M de elinin altında bulunan birkaç işçi ile birlikte montajı yapıyor. Ancak montajı yaptığı halde parasının tamamını alamıyor.

Bu para için dava açacağız. Ancak şunu belirteyim ki müvekkilimin ne şahıs olarak ne de şirket olarak hiçbir ticari kişiliği resmen yok. Müvekkilimi C ye karşı işçi konumuna koyabilir miyiz? Fakat aynı zaman da müvekkilim işi yaparken kendi işçilerini de kullandığı için işveren konumunda da değil mi. (Müvekkilim aldığı kısmı paraları kendi işçilerine ödediği için onların alacaklarında sorun yok, dava sadece M nin alacakları için açılacak)

SORU: C ye karşı açacağımız davada görevli mahkeme iş mahkemesi mi olur, asliye hukuk mu, ticaret mi, yoksa tüketici mi?...
Old 01-02-2008, 18:39   #2
avukatcivanım

 
Varsayılan

Ayrıca müvekkilim M sadece C ile muhatap olduğu halde husumeti A ya ve B ye de yöneltebilir mi?
Old 01-02-2008, 18:51   #3
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Sayın Avukatcivanım, kanaatimce;

1- Müvekkilinizin yaptığı iş istisna akdi kapsamında olduğundan olaya BK'nun 351 ve devamındaki ilgili hükümler uygulanacaktır. Ki bu durumda, müvekkiliniz müteahhitin alt taşeronu olarak değerlendirilecektir.

Bu nedenle de, eğer karşı taraf tacir olarak nitelendirilebiliyorsa davayı Ticaret Mahkemesinde, yok o da sizin gibi şahıs ise -şahıs firması bile değilse yani- Asliye/Sulh Hukuk mahkemesinde açmalısınız diye düşünüyorum.

2- Yanlış hatırlamıyorsam, BK'nun ilgili maddeleri gereğince normal kural sizin ancak muhatap olduğunuz şahsa karşı talepte bulunabilmenizdir. Diğer üst işverenlere başvurabilmeniz için İstisnai durum ise, üst işverenlerin de size karşı müştereken ve müteselsilen muhatap olacağına dair aranızda bir sözleşme olmasıdır.

3- Ayrıca, yine aynı kurallar gereğince aranızdaki sözleşmenin yazılı olarak kanıtlanması gerekecektir. Karşı taraf, sizin işi yapmadığınızı iddia eder ve bu sözleşmenin sözlü olarak yapıldığına dair tanık dinletilmesine de muvaffakat etmez ise bu durumda davayı direkt olarak da kaybedebilirsiniz. Ki, söylediğinize göre müvekkiliniz şahıs veya tüzel kişiliğe sahip değil ve yazılı delil sunabilecek bir defter, fatura v.s.'ye de sahip değil.

Bu nedenle önerim, öncelikle karşı tarafa bir ihtarname çekmeniz ve cevaba göre gardınızı alıp iddianızı oturtmanızdır.

Saygılarımla,
Old 01-02-2008, 19:03   #4
avukatcivanım

 
Varsayılan

Sayın Av. Murat Kalkan;
Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. Esasında davayı sadece C ye karşı açmayı düşünüyoruz. Arada yazılı bir sözleşme olmasa da işin müvekkilim ve işçileri tarafından yapıldığına başta ilk iş sahipleri olan otel personelinin tamamı şahittir ve ayrıca bu iş için kısmi ödemeler dahi almıştır müvekkilim. Ben neden tanık göstermemizin karşı tarafın muvafakatine bağlı olduğunu anlayamadım. Yoksa bu hususu C için değil de diğerleri için mi yazdınız.

Alıntı:
Yazan av.murat kalkan
Sayın Avukatcivanım, kanaatimce;

1- Müvekkilinizin yaptığı iş istisna akdi kapsamında olduğundan olaya BK'nun 351 ve devamındaki ilgili hükümler uygulanacaktır. Ki bu durumda, müvekkiliniz müteahhitin alt taşeronu olarak değerlendirilecektir.

Bu nedenle de, eğer karşı taraf tacir olarak nitelendirilebiliyorsa davayı Ticaret Mahkemesinde, yok o da sizin gibi şahıs ise -şahıs firması bile değilse yani- Asliye/Sulh Hukuk mahkemesinde açmalısınız diye düşünüyorum.

2- Yanlış hatırlamıyorsam, BK'nun ilgili maddeleri gereğince normal kural sizin ancak muhatap olduğunuz şahsa karşı talepte bulunabilmenizdir. Diğer üst işverenlere başvurabilmeniz için İstisnai durum ise, üst işverenlerin de size karşı müştereken ve müteselsilen muhatap olacağına dair aranızda bir sözleşme olmasıdır.

3- Ayrıca, yine aynı kurallar gereğince aranızdaki sözleşmenin yazılı olarak kanıtlanması gerekecektir. Karşı taraf, sizin işi yapmadığınızı iddia eder ve bu sözleşmenin sözlü olarak yapıldığına dair tanık dinletilmesine de muvaffakat etmez ise bu durumda davayı direkt olarak da kaybedebilirsiniz. Ki, söylediğinize göre müvekkiliniz şahıs veya tüzel kişiliğe sahip değil ve yazılı delil sunabilecek bir defter, fatura v.s.'ye de sahip değil.

Bu nedenle önerim, öncelikle karşı tarafa bir ihtarname çekmeniz ve cevaba göre gardınızı alıp iddianızı oturtmanızdır.

Saygılarımla,
Old 01-02-2008, 19:13   #5
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Sayın avukatcivanım, alttaki karardan da açıkça anlaşılacağı üzere; sizin C ye direkt açacağınız davada, Eğer C aranızda sözleşme olmadığını iddia eder ve tanık dinletmenize muvafakat etmezse akdi ilişkiyi ancak yeminle ispatlayabiliyorsunuz

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/5307
K. 2005/2018
T. 5.4.2005
• ESER SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK TALEBİ ( Davalının Akdi İnkar Etmesi ve Tanık Dinlenmesine Muvafakat Etmemesi - Senetle İspat Kuralı )
• TANIK DİNLENMESİNE MUVAFAKAT EDİLMEMESİ ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak Davasında Yazılı Akit Bulunmaması - Tanık Dinlenememesi/Kesin Delillerle İspat Şartı )
• SENETLE İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Yazılı Olmayan Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak Davasında Davalının Tanık Dinlenmesine Muvafakat Etmemesi - Mahkemece Kesin Delille İspat Edilemeyen Davanın Reddi Gereği )
• YAZILI OLMAYAN ESER SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK DAVASI ( Davalının Tanık Dinlenmesine Muvafakat Etmemesi - Mahkemece Kesin Delille İspat Edilemeyen Davanın Reddi Gereği )
818/m.364
1086/m.288,289
ÖZET : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Medeni Usul Hukuku'muzda miktarı belli bir meblağı aşan ( 14.7.2004'ten önce 40 milyon TL, bu tarihten sonra ise 400 milyon TL )hukuki işlemlerin kural olarak senetle ( kesin delille )ispatlanması gerekmektedir. Kesin delille ispatı gereken bir hususun takdiri delille ispatı, karşı tarafın açık muvafakatı olmadıkça mümkün değildir(HUMK.md.289 ). Somut olayda davacının iddiasını ispatlayacak güçte davalının imzasını taşıyan bir belge ya da sözleşme sunamadığı, davaya ilişkin bir ikrarın veya kesin hükmün de bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalı vekili ise verdiği dilekçe ile davacının tanık dinletmesine muvafakat etmediklerini bildirmiştir. Buna göre, davacının davasını ispat için elinde bulunan tek imkan -dava dilekçesinde her türlü yasal delile dayanmış olmasına göre- yemin delilidir. Hal böyle iken mahkemenin davacıya yemin teklif hakkını hatırlatarak sonucuna göre karar vermesi gerekirken, davanın ispat edilememiş olmasını nazara almadan kısmen kabulüne karar vermesi yerinde olmamıştır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı şirket vekili, davalı şirket yetkililerinin Mayıs 2001 başlarında 1 adet alüminyum bron pervanenin kırık olan iki kanadının kaynak işlerinin yapımı için müvekkili şirkete başvurduğunu, tarafların şifahi olarak anlaştığını, kırık pervane kanatlarının tamirinin yapılarak pervanenin gemiye takıldığını, buna rağmen davalı şirketin iş bedelini ödemediğini, keşide edilen faturayı almadığını, noter vasıtasıyla gönderilen ihtarnameye verdiği cevapta ise iş ilişkisini reddettiğini ileri sürerek, 2.761.200.000 TL alacağın 24.9.2001 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise ilk duruşmaya gelerek davanın reddini talep etmiş; daha sonra vekilinin verdiği dilekçede ise sözleşmenin yazılı delille ispat edilebileceği, tanık dinlenmesine muvafakat edilmediği, diğer delillerin de dinlenemeyeceği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur. Mahkemece, dosya kapsamına, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna dayanılmış, Türk Loydu'ndan gelen cevaba göre 2001 Mayıs ayında dava konusu işin yapılmadığı bildirilmişse de davacının anılan işi yaptığına kanaat getirildiği açıklanmış, davanın kısmen kabulü ile 2.000.000.000 TL alacağın dava tarihi olan 5.4.2002'den itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Medeni Usul Hukuku'muzda miktarı belli bir meblağı aşan ( 14.7.2004'ten önce 40 milyon TL, bu tarihten sonra ise 400 milyon TL )hukuki işlemlerin kural olarak senetle ( kesin delille )ispatlanması gerekmektedir(HUMK.md.288 vd. ). Kesin deliller; ikrar ( md.236 ), kesin hüküm ( md.237 ), senet(md.286 vd. )ve yemin(md.377 vd. )delillerden ibarettir. Kesin delille ispatı gereken bir hususun takdiri delille ispatı, karşı tarafın açık muvafakatı olmadıkça mümkün değildir(HUMK.md.289 ). Somut olayda davacının iddiasını ispatlayacak güçte davalının imzasını taşıyan bir belge ya da sözleşme sunamadığı, davaya ilişkin bir ikrarın veya kesin hükmün de bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalı vekili ise verdiği dilekçe ile davacının tanık dinletmesine muvafakat etmediklerini bildirmiştir. Buna göre, davacının davasını ispat için elinde bulunan tek imkan -dava dilekçesinde her türlü yasal delile dayanmış olmasına göre- yemin delilidir. Hal böyle iken mahkemenin davanın ispat edilememiş olmasını nazara almadan davanın kısmen kabulüne karar vermesi yerinde olmamıştır. Burada yapılması gereken iş, davacıya yemin teklif etme hakkını hatırlatıp, bunun sonucuna göre karar vermektir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararı yerinde görülmemiş, bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 5.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Saygılarımla,
Old 02-02-2008, 16:11   #6
avukatcivanım

 
Varsayılan

Acaba müvekkili salt işçi konumuna koyamaz mıyız. Çalışmış ama parasını alamamış. Acaba böyle bir yola baş vurulursa iş mahkemesine gidilebilir miyiz. Yoksa 3 aylık bir çalışma karşılığı ücret alacakları iş mahkemesinin görev alanına girmez mi?
Alıntı:
Yazan av.murat kalkan
Sayın avukatcivanım, alttaki karardan da açıkça anlaşılacağı üzere; sizin C ye direkt açacağınız davada, Eğer C aranızda sözleşme olmadığını iddia eder ve tanık dinletmenize muvafakat etmezse akdi ilişkiyi ancak yeminle ispatlayabiliyorsunuz

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/5307
K. 2005/2018
T. 5.4.2005
• ESER SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK TALEBİ ( Davalının Akdi İnkar Etmesi ve Tanık Dinlenmesine Muvafakat Etmemesi - Senetle İspat Kuralı )
• TANIK DİNLENMESİNE MUVAFAKAT EDİLMEMESİ ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak Davasında Yazılı Akit Bulunmaması - Tanık Dinlenememesi/Kesin Delillerle İspat Şartı )
• SENETLE İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Yazılı Olmayan Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak Davasında Davalının Tanık Dinlenmesine Muvafakat Etmemesi - Mahkemece Kesin Delille İspat Edilemeyen Davanın Reddi Gereği )
• YAZILI OLMAYAN ESER SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK DAVASI ( Davalının Tanık Dinlenmesine Muvafakat Etmemesi - Mahkemece Kesin Delille İspat Edilemeyen Davanın Reddi Gereği )
818/m.364
1086/m.288,289
ÖZET : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Medeni Usul Hukuku'muzda miktarı belli bir meblağı aşan ( 14.7.2004'ten önce 40 milyon TL, bu tarihten sonra ise 400 milyon TL )hukuki işlemlerin kural olarak senetle ( kesin delille )ispatlanması gerekmektedir. Kesin delille ispatı gereken bir hususun takdiri delille ispatı, karşı tarafın açık muvafakatı olmadıkça mümkün değildir(HUMK.md.289 ). Somut olayda davacının iddiasını ispatlayacak güçte davalının imzasını taşıyan bir belge ya da sözleşme sunamadığı, davaya ilişkin bir ikrarın veya kesin hükmün de bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalı vekili ise verdiği dilekçe ile davacının tanık dinletmesine muvafakat etmediklerini bildirmiştir. Buna göre, davacının davasını ispat için elinde bulunan tek imkan -dava dilekçesinde her türlü yasal delile dayanmış olmasına göre- yemin delilidir. Hal böyle iken mahkemenin davacıya yemin teklif hakkını hatırlatarak sonucuna göre karar vermesi gerekirken, davanın ispat edilememiş olmasını nazara almadan kısmen kabulüne karar vermesi yerinde olmamıştır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, eser sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı şirket vekili, davalı şirket yetkililerinin Mayıs 2001 başlarında 1 adet alüminyum bron pervanenin kırık olan iki kanadının kaynak işlerinin yapımı için müvekkili şirkete başvurduğunu, tarafların şifahi olarak anlaştığını, kırık pervane kanatlarının tamirinin yapılarak pervanenin gemiye takıldığını, buna rağmen davalı şirketin iş bedelini ödemediğini, keşide edilen faturayı almadığını, noter vasıtasıyla gönderilen ihtarnameye verdiği cevapta ise iş ilişkisini reddettiğini ileri sürerek, 2.761.200.000 TL alacağın 24.9.2001 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise ilk duruşmaya gelerek davanın reddini talep etmiş; daha sonra vekilinin verdiği dilekçede ise sözleşmenin yazılı delille ispat edilebileceği, tanık dinlenmesine muvafakat edilmediği, diğer delillerin de dinlenemeyeceği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur. Mahkemece, dosya kapsamına, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna dayanılmış, Türk Loydu'ndan gelen cevaba göre 2001 Mayıs ayında dava konusu işin yapılmadığı bildirilmişse de davacının anılan işi yaptığına kanaat getirildiği açıklanmış, davanın kısmen kabulü ile 2.000.000.000 TL alacağın dava tarihi olan 5.4.2002'den itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Medeni Usul Hukuku'muzda miktarı belli bir meblağı aşan ( 14.7.2004'ten önce 40 milyon TL, bu tarihten sonra ise 400 milyon TL )hukuki işlemlerin kural olarak senetle ( kesin delille )ispatlanması gerekmektedir(HUMK.md.288 vd. ). Kesin deliller; ikrar ( md.236 ), kesin hüküm ( md.237 ), senet(md.286 vd. )ve yemin(md.377 vd. )delillerden ibarettir. Kesin delille ispatı gereken bir hususun takdiri delille ispatı, karşı tarafın açık muvafakatı olmadıkça mümkün değildir(HUMK.md.289 ). Somut olayda davacının iddiasını ispatlayacak güçte davalının imzasını taşıyan bir belge ya da sözleşme sunamadığı, davaya ilişkin bir ikrarın veya kesin hükmün de bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalı vekili ise verdiği dilekçe ile davacının tanık dinletmesine muvafakat etmediklerini bildirmiştir. Buna göre, davacının davasını ispat için elinde bulunan tek imkan -dava dilekçesinde her türlü yasal delile dayanmış olmasına göre- yemin delilidir. Hal böyle iken mahkemenin davanın ispat edilememiş olmasını nazara almadan davanın kısmen kabulüne karar vermesi yerinde olmamıştır. Burada yapılması gereken iş, davacıya yemin teklif etme hakkını hatırlatıp, bunun sonucuna göre karar vermektir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararı yerinde görülmemiş, bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 5.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Saygılarımla,
Old 04-02-2008, 09:22   #7
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Sayın avukatcivanım, kanaatimce olayın özelliklerine göre bu hususu iyi değerlendirmenizde fayda olacaktır. Şöyle ki;
bildiğiniz üzere, iş mahkemesinde açacağınız davada 3 aylık ücret isteyeceksiniz ve fakat o sırada sigortalı değil iseniz bu davanın yanında hizmet tespit davası da açmanız gerekecek zannımca. Çünkü, o sırada müvekkilinizin büyük ihtimalle sigortası yapılmamıştır. Ki, bu durumda hem o sırada işçi olarak orada bulunduğunuzu ve hem de paranızı alamadığınızı ispatlayacaksınız. Bu halde de, o sırada sgortalı olarak müvekkiliniz ile aynı anda çalışan en az 2 işçiyi şahit olarak göstermeniz ve hem de ücretinizin asgari ücret üzerinde olduğunu kanıtlamanız gerekecektir diye düşünüyorum. O sırada orada işçi olarak çalıştığınızı ispatlayabilseniz bile maaş meselesini ispatlayamazsanız, en fazla asgari ücret üzerinden maaş hakedebilirsiniz kanaatindeyim.

Bu nedenlerle de, olayın özelliklerini iyice tartıp öncelikli olarak karşı tarafa bir ihtarname keşide etmenizde fayda var diye düşünüyorum.

Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
görevli mahkeme Av.Gamze Korkmaz Meslektaşların Soruları 14 08-03-2013 00:15
görevli mahkeme hukukii Meslektaşların Soruları 2 20-06-2012 06:47
Görevli mahkeme? Avukat Kamer Akgül Meslektaşların Soruları 2 30-05-2007 13:36
Soybağının Reddine İlişkin Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması - Görevli Mahkeme seyitsonmez Meslektaşların Soruları 3 05-01-2007 10:22
İİK 331 / İİK 346 Görevli mahkeme avunzilekucukoner Meslektaşların Soruları 3 21-04-2006 23:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05581093 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.