Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tebligat yapılmadan evvel haricen öğrenilen borca karşı itiraz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-05-2009, 17:47   #1
av.sgenc

 
Varsayılan Tebligat yapılmadan evvel haricen öğrenilen borca karşı itiraz

Borçlu (A) şahsı ve (B) şirketidir.
(B)n şirketine tebliğ yapılıyor. Ancak şirket sahibi (A)ya tebliğ yapılmıyor.
Borcu bu sayede öğrenen (A) şahsı hem kendi adına hem de borçlu şirketi adına borca itirazda bulunuyor.
Daha sonra borçluya tebliğ yapılıyor. AncaK Borçlu (A) nasıl olsa daha önce itiraz yaptım diye borca ikinci bir ekz itiraz etmiyor.
Borçlu (A)nın yapmış olduğu itiraz geçerli olur mu?
Old 28-05-2009, 18:21   #2
AV.BİLGE KALAYCI

 
Varsayılan

Tabii ki geçerli olur. Zira zaten icra dairesinin itiraz eden birine tebligat gönderilmesi talebinin reddine karar vermesi gerekirdie. Doğrudan ıttıla nedeniyle itirazın kaldırılmasını veya iptalinin ( duruma göre ) isteyebilirdiniz.
Old 29-05-2009, 15:45   #3
Av.Özlem Ay Bilgin

 
Varsayılan

Bence de yapılmış itiraz geçerlidir, neticede söz konusu takipten haberdar olmuş ve itirazlarını da yapmış artık tebliğ almış sayılır. Ama yine de, daha önce borca itiraz etmiştik şeklinde bir dilekçe verebilirsiniz.
Old 30-05-2009, 11:32   #4
av.sgenc

 
Varsayılan

Görüşlerinize ben de katılıyorum.
Ancak;
Zamanında daha tebligat yapılmamış bir dosyada borçlu borcu haricen öğreniyor. Dosyaya mal beyanında bulunuyor. Bunun üzerine yedi gün sonra dosyanın kesinleştiğinden bahisle işlem yapmak istiyorum.Fakat icra müdürü malum, daha tebligat gitmemiş ne yapıyorsun diyor.
Ama ben derdimi anlatamıyorum..
Syg.
Old 30-05-2009, 12:06   #5
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan Tebligat

Somut olayda, hukuki altyapıya ve vizyona sahip olunmamasından kaynaklı bir durum ortaya çıkmış. Tebliğ , TDK sözlüğünde bildirme, haber verme anlamına gelmektedir. "Tebliğ" kelimesinin bırakın hukuki anlam ve içeriğini, sözlük anlamını dahi kavrayamamış ve fakat bu konuda bilgi sahibi olması, mesleği gereği kendisinden beklenen kamu çalışanları, zaman zaman buna benzer hatalı uygulamalara imza atabiliyorlar. Bu tip sorunlarla karşılaştığımızda hukukçu kimliğimizden sıyrılmadan ısrarcı olmamız gerekir, ki böylelikle benzer vak'alarda yaşanan sorunlar karşısında aynı hatalar tekrarlanmasın. Öncelikle kendimiz emin olacağız ki, ihtilaf noktasında inandırıcı ve etkili olabilelim.
Old 30-05-2009, 12:11   #6
Adli Tip

 
Varsayılan

Yargıtay'ın şu şekilde bir kararı olduğunu duymuştum: "İtiraz hakkı tebliğle başladığından ve bir hakkın doğmadan kullanılması mümkün olmadığından itiraz geçersizdir." (kelime kelime bu şekilde olmayabilir ama aklımda kaldığı kadarıyla böyle bir şeydi.)

Ancak, bana da enteresan gelen! bu kararı Kazancı'da bulamadım.
Old 30-05-2009, 12:23   #7
av.sgenc

 
Varsayılan

Ben de şöyle bir yargıtay kararı gördüğümü hatırlıyorum.
"Eğer borçlu dosya üzerinde bir işlemde bulunmuşsa artık borca muttali olmuş sayılır.Ayrıca tebligata gerek yoktur"
Zaten dosyalara yapılan itirazlar eğer taraflara tebliğ edilmemişse, itiraz tebliğ edilecek taraf eğer dosyada itirazdan sonra bir işlemde bulunmuşsa, talepde bulunmuşsa artık o taraf itiraza muttali olmuş kabul ediliyor. İtirazın iptali açma süresi bu tarihten sonra işlemeye başlıyor.Bu konuda tebligat kanunu açık diye biliyorum.
SYG.
Old 01-06-2009, 09:42   #8
Adli Tip

 
Varsayılan

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

Esas Numarası: 1993/12-578

Karar Numarası: 1993/797

Karar Tarihi: 08.12.1993



BORCA İTİRAZ DAVASI

ÖDEME EMRİ

TEBLİGAT



2004 s. İİK/169



ÖZETİ: Borçlu adına çıkarılan 163 örnek ödeme emri tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edilmiştir. Borca itiraz hakkı ödeme emrinin tebliği ile doğar. Henüz itiraz hakkı doğmadan merciye başvurulduğundan itirazın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.



Taraflar arasındaki "borca itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9. İcra Tetkik Mercii’nce davanın kabulüne dair verilen 23.10.1992 gün ve 538-721 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 15.2.1993 gün ve 13317-2670 sayılı ilamı: (...borçlu adına çıkarılan 163 örnek ödeme emri tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edilmiştir. Borca itiraz hakkı ödeme emrinin tebliği ile doğar. Henüz itiraz hakkı doğmadan merciye başvurulduğundan itirazın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Alacaklı İ.S. vekili tarafından borçlu N.C. hakkında, 962.500.000 TL. asıl alacağın tahsili için kambiyo senetlerine mahsus özel yol ile icra takibine geçilmiş ve borçluya anılan takip şekli için düzenlenen örnek-163 no.lu ödeme emri gönderilmiştir. Borçlunun takip talepnamesindeki adresine gönderilen ödeme emrinin, "tanınmadığından" bahisle tebliğ edilmeden iade edildiği anlaşılmaktadır. Bu aşamadan sonra alacaklı vekilinin icra müdürlüğüne başvurarak borçluya yeniden ödeme emri tebliği için herhangi bir işlem yapmadığı görülmektedir. Genel Mahkemelerde dava açıldıktan sonra, davayı takip ve onu sonuçlandırma, münhasıran alacaklıya ait olmayıp, davalı da yargılamayı sürdürüp sonuçlandırabilirse de, takip hukuku açısından, icra takibini devam ettirmek ve sonuçlandırmak genelde alacaklının inisiyatifindedir. Somut olayda alacaklı, yeniden masraf yatırıp borçluya ödeme emri göndermemekle, iradesini, takibi sürdürmeme şeklinde ortaya koymuştur. Bu nedenle borçlunun henüz itiraz hakkının doğmadığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü ve borçluya itiraz hakkının tanınması, takibi devam ettirmek istemeyen alacaklı İİK.nun 169a/6. maddesi gereğince inkar tazminatı ile sorumlu kılar ki, bu sonuç takip hukuku ile bağdaşmaz.

Özel Daire bozmasından sonra alacaklı vekilinin talebi olmaksızın borçlu vekilinin 15.3.1993 tarihinde icra dairesine başvurarak daha önce tebliğ edilmeyen ödeme emrinin kendisine tebliğini istemesi ve bunu sağlaması da sonuca etkili değildir. Merci Hakimliği’nin direnme kararına gerekçe yaptığı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin ise olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Zira, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin uygulanabilmesi, tebligatın yapılmış ve fakat tebliğ işleminin usulsüzlüğünün tespit edilmiş olması halinde söz konusudur. Yoksa, tebligat işlemi hiç yapılmamış ise, bunun öğrenilmesinden ve usulsüzlüğünden kesinlikle söz edilemez.

Bu durumda, Özel Daire Bozma Kararı’nda da değinildiği üzere, borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ edilmediği için ve borca itiraz hakkının ödeme emrinin tebliğ ile doğacağı düşünülerek, borçlunun itiraz hakkı doğmadan İcra Tetkik Merciine yaptığı itirazın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmalıdır. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan Özel Daire bozma kararındaki nedenden dolayı BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Alacaklı, 23.7.1992 tarihli bonoya dayanarak mahkemeden aldığı 27.7.1992 tarihli ihtiyati haciz kararı üzerine aynı gün icra takibi talebinde bulunmuş ve borçluya çıkarılan ödeme emri, gösterilen adreste tanıyan bulunmadığından bahisle bila tebliğ iade edildikten sonra da alacaklı icra takibine devam etmiş, borçlunun istihkakları üzerine haciz konulmuş; borçlu 4.8.1992 tarihinde İcra Tetkik Merciine başvurarak; 2.500.000 TL.’lık bononun alacaklı tarafından tahrif edilerek 962.500.000 TL.lık senet halinde getirildiğini ileri sürerek takibin iptalini ve takibin teminat karşılığında durdurulmasını istemiştir. Mercii Hakimliği’nce 5.8.1992 tarihinde teminat karşılığında takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Alacaklı vekili, davaya karşı koyarak reddini istemiştir. Mercice, senedin 960 milyon TL.lık kısmının sahte olarak düzenlendiği kabul edilerek bu kısım alacakla ilgili takibin iptaline ve 384 milyon TL. tazminatın tahsiline 23.10.1992 tarihinde karar verilmiş; alacaklı, tebligattan önce itiraz edilemeyeceği ve senedin doğru olduğundan bahisle kararı temyiz etmesi üzerine 12. Hukuk Dairesi’nce; ödeme emri tebliğ edilmeden itiraz hakkı doğmayacağı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Borçlu, 15.3.1993 tarihinde icraya başvurarak, ödeme emrini tebellüğ etmiştir. Alacaklı vekili bozmadan sonra, senette tanzim ve vade tarihi bulunmadığından ve sonradan atıldığından bahisle, kambiyo senedine dayanarak yapılan takibin iptalini ve haksız takip tazminatının kaldırılmasını istemiştir.

Görülüyor ki alacaklı, hiçbir şekilde icra takibinden vazgeçmemiş ve takibini geri almamıştır. Haksız takip tazminatından kurtulmak için bozmadan sonra, senedin kambiyo senedi vasfında olmadığını ve takibin bu nedenle iptalini istemiştir. İcra takibine maruz kalan borçlu, henüz kendisine ödeme emri tebliğ edilmemiş olsa bile, takip devam ettiği sürece takibe itiraz edebilir. Ödeme emrinin tebliği, ancak itiraz süresinin işlemeye başlaması için gereklidir. Takibe devam eden ve takipten vazgeçmeyen alacaklının, bu yoldaki savunması, çelişkili davranış olup M.K.’nun 2. maddesindeki iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Aksi halde davalı alacaklı, haksız takibinin sonuçlarından kurtulmuş ve haksız takibini sürdürmeye teşvik edilmiş olur.

Bu nedenlerle, itirazın usulüne uygun olduğu kabul edilerek işin esası incelenmek üzere dosyanın Daireye gönderilmesi görüşünde olduğumdan, itiraz hakkı doğmadığından merci kararının bozulması yolundaki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Mustafa Sadrettin Aykonu

15. Hukuk Dairesi Başkanı
Old 01-06-2009, 09:56   #9
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

USULÜNE AYKIRI TEBLİĞİN HÜKMÜ:
Madde 32 - Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır.
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur
Old 01-06-2009, 11:13   #10
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet_Ali
USULÜNE AYKIRI TEBLİĞİN HÜKMÜ:
Madde 32 - Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır.
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur

Alıntı:
Yazan HUKUK GENEL KURULU

Zira, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin uygulanabilmesi, tebligatın yapılmış ve fakat tebliğ işleminin usulsüzlüğünün tespit edilmiş olması halinde söz konusudur. Yoksa, tebligat işlemi hiç yapılmamış ise, bunun öğrenilmesinden ve usulsüzlüğünden kesinlikle söz edilemez.


Saygılar,
Old 01-06-2009, 14:11   #11
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

Evet haklisiniz maddeyi tebligat yapılmamış olsa dahi borçlunun tebligatı öğrendiği dosyadan yapilan işlemle sabit olduğundan tebligat yapılmış sayılır şeklinde bir düşünerek alintilamışim.32. Madde usulsuz tebligat halinde muhatabın öğrenmesiyle ilgili.
Old 01-06-2009, 15:07   #12
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın sgenc,

Ödeme emri ve borçluya yapılan diğer tebligatların usulsüz olması halinde borçlunun ödeme emri ve bu diğer belgelere muttali olduğunu bildirdiği tarihin geçerli olduğunun kabulünde ve benzer diğer düzenlemeler ve içtihatlarda "borçluyu koruma" amacının ön plana çıktığı kanaatindeyim. Sorunuzdaki durumda da borçluyu korumak amaçlı davranılıyor aslında.

Şahsi görüşüm, artık dosyadaki belgelerden borçlunun ödeme emrine muttali olduğu belli olması sebebiyle buna göre işlem yapmak gerektiği yönünde ise de Yargıtay da size zorluk çıkaran icra memuru gibi düşünüyor

Haricen öğrenme ve takibin kesinleşmesine dair Yargıtayın şu şekilde bir kararı var:

Yargıtay 19 HD, 8.5.1997 T., 1997/2424 E., 1997/4677 K.: "...Borçlu, 24.6.1997 tarihinde icra dairesine gelerek takibi öğrendiğini, borcu kabul ettiğini belirterek gerekli tebligatların gösterdiği adreslere çıkarılmasını bildirmiştir. İİK'nin 60. maddesi uyarınca alacaklının takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenecek ödeme emrinin borçluya aynı kanunun 61. maddesindeki esaslar doğrultusunda Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde tebliği gerekir. Ödeme emrinin Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine göre borçlununu kabulü halinde icra dairesinde de tebliği mümkündür. Kural olarak ödeme emri tebliğ edilmeden ve ödeme emrindeki süreler dolmadan haciz yapılması mümkün değildir. Ödeme emri tebliğ edilmedikçe haricen öğrenme ile takip kesinleşmeyeceğinden, borçlunun takibe muttali olduğuna ilişkin beyanı yeterli değildir. Mercii hakimliğinin ödeme emri tebliğ edilmeden konulan haczin geçersiz olduğuna ilişkin gerekçesi bu nedenle isabetlidir..."


Saygılarımla...
Old 21-08-2010, 14:07   #13
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

• ‘’Dairemizin önceki içtihatları icra mahkemesinin kararında yer verilen ve ödeme emri tebliği edilmeden borçlunun itiraz hakkının bulunmadığı yönünde ise de, sonradan oluşan ve usul ekonomisine de uygun olan yeni uygulamasında, (… alacaklının ihtilafı sürdürdüğünün…) anlaşılması halinde (örneğin borçlunun yeni adresinin tesbitinin istenmesi veya adres bildirilerek takibin devam ettirilmesi gibi…) ödeme emri tebliğ edilmese bile itirazın geçerli olduğu görüşü benimsenmiş ve süreklilik kazanmıştır. (12. HD. 2004/12634 E. 2004/16444 K. 22.06.2004)’’

• ‘’Borçlu, yapılan haciz üzerine kendisine ödeme emri tebliğ edilmeden itiraz etmiş ise de daha sonra ödeme emri adı geçene 24.2.1999 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda Dairemizin yerleşmiş içtihatlarında kabul edildiği veçhile itiraz hakkı doğmuş olması nedeniyle itiraz nedenleri incelenerek neticeye göre bir hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.(12. HD. 1999/6620 E. 1999/7394 K. 03.06.1999)’’

• ‘’… nitekim borçlu vekilinin itiraz ederken takibe 06.07.2005 tarihinde ıttıla kespettiklerini açıkça bildirdikleri, bu tarihin artık tebliğ tarihi sayılacağı ve bu durumda süresinde yapılan itirazın da yasal sonuç doğuracağı açık olmakla; takip dosyasında yapılan işlemler usul ve yasaya ve Yargıtay 12. H.D. nin süreklilik arzeden görüşüne uygun bulunduğundan…(İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi 2007/256 E. 2007/222 K. 14.03.2007)’’
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Davalılardan birine tebligat yapılmadan ilamın kesinleşmesi Av_Burcu Meslektaşların Soruları 15 27-05-2009 15:51
borca itiraz angela Meslektaşların Soruları 3 08-01-2008 11:53
tahliye-borca itiraz Nuriye Değer Meslektaşların Soruları 1 04-11-2007 22:37
Borca itiraz - Yorumsuz Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 1 28-05-2007 17:30
borca kısmi itiraz aes Meslektaşların Soruları 3 29-03-2007 15:21


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07849407 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.