19-10-2006, 00:46 | #1 |
|
Cam Tavan Sendromu
''Bir Şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden
imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir Şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar" Dr. David J. Schwartz Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler. Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı 'hayat dersi'ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30cm'den fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmektedir.Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir. Bu pirelerin yaşadıklarına 'cam tavan sendromu' denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır. Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir. İnsan inandığına denktir. Yapabileceğini düşündüğü kadardır. Umarım cam tavanınız en yükseklerdedir.İyi çalışmalar |
19-10-2006, 14:14 | #2 |
|
teşekkür ederim ,
tam ihtiyacım olduğu bir anda bu hikaye geldi aynı iyi dilekler hepimiz için saygılar |
19-10-2006, 22:50 | #3 | |||||||||||||||||||
|
Zavalli pireler... |
19-10-2006, 23:33 | #4 |
|
Kobay olmak böyle bir şey işte.
|
26-10-2006, 01:15 | #5 | |||||||||||||||||||
|
Sadece tek tek insanların mı cam tavanları vardır? Toplumların nesilden nesile aktardıkları cam tavanları yok mu? Hangimizin kafasında, genlerinde bu cam tavanlardan var. Yükseklikleri kaç santimetre? Toplumumuzun genelinin cam tavan yüksekliği ne kadar? Cam tavansız bir toplummuyuz yoksa? Saygılarımla |
14-11-2006, 02:15 | #6 | |||||||||||||||||||
|
Merhaba.Bana göre cam tavanlı topluların arasında 1.sırada yer almaktayız.Dışarıdan bakıldığında kendine yüzde yüz güvenen ancak içinde fırtınalar kopan bir topluluğuz.Bunun nedeni küçüklüğümüzden beri omuzlarımıza yüklenmiş olan baskılar;karşılaştırmalar;yakıştırmalar;yakıştırma malar.Toplum olarak hep iyi bir şeyin arkasından kötü bir şey geleceği korkusu yerleştiriliyor beynimize,hayatımızın her yerinde her zaman karşımıza çıkıyor camdan tavanlarımız;Bal demekle ağız tatlanmaz , çabuk parlayan çabuk söner ,çok gülme çok ağlarsın..Bütün bunların sonucu olarak tavanlarımızı yükseltmekten korkuyoruz,vazgeçiyoruz..Oysa o kadar çok özelliğimiz var ki;tarihi mirasımız,güzelim yurdumuz...En önemli destekçimiz her zaman yanımızda,yeter ki görmek isteyelim,cam tavanlarımızı yoketmek için gözlerimizi yukarı çevirelim:"Türk milleti çalışkandır,Türk Milleti zekidir","Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur" Geç bir yanıt oldu.Saygılar ,iyi çalışmalar.. |
14-11-2006, 16:58 | #7 |
|
Bizim cam tavanlarımız var.
Biz, işimizi ve eşimizi seçmekte asla özgür olamadık bu nedenle hep mutsuzluğa mahkum olduk. İşimizi seçemedik biz.Hangimizin küçük yaşta yetenekleri keşfedilebildi ve olması gereken alana yönderildi?Hangimiz kendi alanında iş bulabildi?Ekonomik sıkıntıları olan insanların, uzmanlaştığı alanda çalışmakta ısrar etmek gibi bir hakkı olabilir mi?Akşam eve götüreceği ekmeğin derdinde olan insan kendisini manevi anlamda tatmin etmeyi, kültürel ve sanatsal açıdan geliştirmeyi ne kadar önemser? Eşimizi seçemedik biz.Başlık paraları vardı önce; sonra , görücü usulü evlilikler!Akraba evlilikleriyle, mezhep evlilikleriyle, mantık evlilikleriyle seçtik hep hayat eşimizi...Haremlik selamlık büyüdük ve yaşadık, ne karşı cinsi tanıyabildik ne de kendimizi! İşimizi ve eşimizi seçemedik biz.Ayağa bile kalkmaya cesaret edemez olduk , başımız cam tavanlarımıza çarpar korkusuyla. İşimizde mutsuzduk, verimli olamadık.Kısa yoldan zengin olma sevdalarıyla oyaladık kendimizi,üretmeyen varsıl olma hayallerinde, hep tüketen yoksullar olarak kaldık. Eşimizle mutsuzduk.Sevemedik;ve onun da sevilme hakkını ondan aldık.Kalıtımsal yalnızlığımızı ve cam tavanlarımızı çocuklarımıza da miras bırakmayı görev bildik. Ne mutlu, cam tavanlarının olmadığını görebilecek mutlu ve umutlu gelecek nesillere... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Büyümek üzerine bir pazar sendromu.. | NİLGÜN SEYMEN | Site Lokali | 0 | 29-04-2006 11:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |