Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Aynı taşınmazın harici satışla farklı kişilere satılması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-05-2007, 13:58   #1
Aybüke Kağan

 
Varsayılan Aynı taşınmazın harici satışla farklı kişilere satılması

Selamlar,

Müteahhit A, 2004 yılında henüz inşaat ruhsatını almadan proje üzerinden müvekkile yapılacak binanın 2 nolu ve 5 nolu bağımsız bölümünü satar.Herhangi bir sözleşme düzenlenmez.Müvekkil,bedelin bir kısmını banka havalesiyle,bir kısmını elden ve çek vererek öder.Bina tamamlanır.Müteahhit işleri kötüleşince üzerindeki taşınmazları yanında sigortalı çalışan işçisi B'ye devreder.İşçi B 2006 Aralık ayında müvekkil adına tapu devrini gerçekleştirir.Müvekkil yatırım amaçlı aldığı dairelerden 5 nolu olanı satar.Buraya kadar hiçi bir sorun yok.Ancak şimdi müvekkil aleyhine tapu iptali ve cebren tascil davası açıldı.Şöyleki;Müteaahhit ,harici satış sözleşmesiyle aynı binadaki 3 nolu bağımsız bölümü 2005 yılında yabancı bir şahsa satar.Ancak bina bittiğinde 2006 yılı Haziran ayında müvekkile ait 2 nolu daireyi bu şahsa teslim eder.Müvekkil başka bir şehirde yaşadığı için bu olaylardan habersizdir.evine geldiğinde evdeki eşyaları görür.Müteahhit eşyalar bizim burayı boşaltacağız der.Müvekkil itimat eder.Şimdi açılan davada
- Müteahhit A,işçi B ve müvekkilim hemşeri oldukları için muvazalı satış ve devir nedeniyle tapu iptali ve tescil talep edilmekte.
- Ayrıca satış bedeli tamamen ödenip fiili teslimde gerçekleştiği için bu durumda harici satış sözleşmesi geçerli hale gelmiştir deniliyor.Ancak özellikle belirtiyorum sözleşme 3 nolu bağımsız böülümün satışına ilişkin.

Konuyla ilgili yagıtay kararı ve bilgilerini paylaşan meslektaşlara şimdiden teşekkürler.
Old 01-05-2007, 14:52   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Aşağıdaki Yargıtay kararı soru hakkında açıklamaları içermektedir.
Özet olarak, “ tapu ile daire satın alan kişi bu dairenin daha önce bir başkasına haricen satıldığını bilmiş olsa dahi, bu husus tapunun iptali için yeterli sayılmaz. Tapuda satın alan kişinin haricen satın alan kişiyi zararlandırma amacıyla hareket ederek geçersiz bir alımda bulunduğunun ispat edilmesi gerekir “ diyebiliriz
Saygılarımla.

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/142

K. 2001/419

T. 29.1.2001



DAVA : Da
vacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23. 1 2.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 5.4.2000 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR :
Davacı, davalılardan Mustafa G...'in yüklenici olduğunu, kat mülkiyetine tabi olmak üzere inşa ettiği binadan nizalı daireyi haricen kendisine sattığını, satış bedelini ödediğini, nizalı dairede 1985 yılından beri oturduğunu, bütün bunlara rağmen satıcı yüklenicinin aynı daireyi tapudan; daha sonra diğer davalı İsa G...'e muvazaalı olarak sattığını iddia ederek tapu iptali ve tescil istemiştir.

Mahkeme 25.12.1997 tarihinde davanın kabulüne karar vermiş, hükmü davalılar vekili temyize getirmiştir.

Temyiz istemi üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda bu karar yüklenicinin sözü edilen inşaatı dava dışı kişilerle yapmış olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapmakta olduğu ve çekişmeli dairenin inşaat sözleşmesi ile yükleniciye ayrılan yerlerden bulunduğu iddia edildiğine göre, inşaat sözleşmesinin celbi ile bu dairenin gerçekten yükleniciye verilen yerlerden olup olmadığının saptanması gerekir. Yükleniciye ayrılan yerlerden ise, onunda inşaat sözleşmesinden kaynaklanan şahsi hak niteliğindeki bu tescil isteme hakkını Borçlar Kanununun 162. vd. maddeleri uyarınca "yazılı olmak" koşulu ile üçüncü kişiye temliki mümkündür. Ancak davacının anılan madde de belirtildiği şekilde yazılı bir temlik belgesi bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacının temlik hükümlerinden yararlanması mümkün değildir. Öte yandan, 30.9.1988 tarih, 1987/2-988/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kat mülkiyetine tabi olmak üzere yapımına başlanılan Taşınmazda bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi, satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının uzun süre malik gibi kullanması halinde satıcı tapuda devre yanaşmaz ise, alcının cebri tescil davası dinlenir. Sözü edilen; İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için taraflar arasında bağımsız bölüm satımına ilişkin olarak geçersiz de olsa bir sözleşme bulunduğunun öncelikle kanıtlanması gerekir. Medeni Kanunun 6. maddesi uyarınca; böyle bir geçersiz sözleşmenin varlığını bunu iddia eden davacı kanıtlaması gerekir. Davacı bu iddiasını, yazılı olarak kanıtlamak durumundadır. Satım sözleşmesinin varlığını açıklanan biçimde kanıtlayamayan davacı böyle bir, sözleşmenin var olup olmadığı hususunda diğer tarafa ancak yemin teklif edebilir. Olayda davalı harici satış sözleşmesinin varlığını usulünce, kanıtlayamadığı halde böyle bir sözleşmenin varlığı kabul edilerek ne kadar olduğu belirlenmemiş olan harici satış bedelinin bütünüyle ödenip ödenmediği hususunda mahkemece re'sen davacıya tamamlayıcı yemin teklif edilerek bunun sonucuna göre İçtihadı Birleştirme Kararında sözü edilen unsurların gerçekleştiğinin kabulü doğru görülmemiştir. Öte yandan çekişmeli daireyi sonradan satıcı yükleniciden tapu ile satın alan diğer davalı İsa G...'in aynı binanın başka bir dairesinde kiracı olarak oturuyor olması ve çekişmeye konu dairenin daha önce davacıya haricen satıldığını bilerek tapudan iktisap etmesi, tapusunun iptali için başlı başına bir neden teşkil etmez. Şayet davacıyı zararlandırma kastı ile hareket ederek, gerçek olmayan bir alımda bulunursa ancak o zaman bir iptal nedeni olabilir. Yeni malikin zararlandırma kastı bulunduğu kanıtlanamadığına göre, davanın reddine karar vermek gerekirken..." gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozma kararından sonra davacı taraf nizalı yerin inşaat sözleşmesinde yüklenici Mustafa'ya ait olduğunu gösterir sözleşmeyi dosyaya ibraz etmiştir. Mahkeme bozma kararında belirtilen belgelerin celbi hususundaki bozma kararına uyulmasını, bunun dışındaki bozma kararına ise davacı elinde yazılı bir belge olması halinde 1988/2-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına dayanmasına gerek bulunmadığı ve bu belgeye dayanarak her zaman tapu iptali ve tescil davası açabileceği, taraflar arasında harici fiili teslim ve kullanmaya dayalı satış sözleşmesinin kabul edildiği, bu sözleşmenin, artık geçersizliğinin ileri sürülmesinin hukukta eşitlik prensibi ve Medeni Kanunun 2. maddesine göre mümkün olmadığı, eylemli durum karşısında davalı yüklenici ile davacı arasında satış ilişkisinin bulunmadığının ispatının davalı yükleniciye düştüğü, davalı İsa'nın iktisabının uzun süre aynı binada kiracı olarak oturduğu ve nizalı yerin davacı tarafından haricen satın alındığının Somut olayda, kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre binayı yapan yüklenici davalı Mustafa G... binayı tamamlamış ve kat irtifakı kurularak 1985 yılında nizalı yerin tapusunu adına devralmış, bu arada kendisinden diğer daireleri satın alan kişilere tapularını vermiştir. 25.10.1996 tarihinde ise nizalı daireyi tapudan diğer davalı İsa G....'e satmıştır. Bu süre içinde nizalı yerle ilgili resmi işlemler önce malik Mustafa adına yapılmış, yeni malikini satın almasından sonra ise onun adına devredilmiştir. Davacı, yeni malik kendisine ihtarname gönderdikten sonra iş bu davayı açmış, 1985 senesinden itibaren davalı yükleniciden bu dava tarihine kadar nizalı yerin tapusunu istememiştir Açılan bu dava sırasında ise, yükleniciden nizalı yeri satın aldığını iddia etmesine rağmen bu iddiayı ispatlayacak herhangi bir belge ibraz edememiştir. Yargılamanın son aşamasında mahkemeye sunulan makbuz ise İçtihadı Birleştirme Kararında, taşınmaz satımına ilişkin geçersiz bir sözleşme olarak kabul edilen belgelerden değildir. Ayrıca, dava açılmadan önce nizalı yer tapudan 3. kişiye devredilmiştir. Dayalı İsa nın daha önce aynı apartmanda başka bir daire de kiracı olarak oturması, nizalı dairenin davacıya haricen satıldığını bilerek bu daireyi tapudan satın alması tapusunun iptali için başlı başına bir neden teşkil etmez. Yeni malikin davacıyı zararlandırma kastı ile gerçek olmayan bir alımda bulunması gerekir. Yeni malik davalı İsa'nın dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna göre davacıyı zararlandırma kastının varlığı kanıtlanamamıştı. Bütün bu hususlar ve yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında; somut olayda 1988/2-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının koşullarının gerçekleşmediği ve yeni malik İsa'nın nizalı yeri tapudan satın almasının, davacıyı zararlandırma kastı ile yapıldığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, peşin harem istek halinde iadesine, 29.1.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi. bilmesi nedeniyle iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle direnilmesine karar vermiştir.

Bu kar
ar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından "...kısa kararda hüküm fıkrasının oluşturulmamasının HUMK. nın 388. maddesine aykırılık oluşturduğu..." gerekçesi ile bozulmuştur. Bu aşamada davacı mahkemeye, alıcısı Mustafa G... olarak belirtilen 20 ve 21 nolu dairelerin satım bedeli ""800.000.TL. yazılı 2.9.1983 tarihli bir makbuz ibraz etmiştir. Davalı duruşmada, yeni delil ibrazına muvafakatları olmadığını bildirmiş, mahkeme, bu makbuzdan da bahsederek ve yukarıda yazılı nedenlerle aynı kanaatte olduğunu belirterek davanın kabulüne karar vermiş, bu hükmü davalılar temyize getirmiştir.

Yerel mahkeme, 22.9.1998 tarih 1998/3679-6379 sayılı bozma ilamında belirtilen belgelerin getirtilmesi kısmındaki bozmaya bu yönden uymuş ve bu belgelerin toplanmasına karar vermiş, daha sonra da bu belgeleri de dikkate alarak yeni bir karar vermiştir. Mahkemenin bu tutumu bozma ilamına eylemli bir uymadır. Ve aynı gerekçeyle dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca incelenmek üzere Dairemize gönderilmiştir. Mahkemenin eylemli olarak bozmaya uyması ile bozma kararı lehine olan davalılar yönünden usuli kazanılmış hak oluşmuştur.

Bozma kararından önce yargılama sırasında, taraflara delillerini ibraz etmeleri için kesin mehil verilmiştir. Bildirilen davacı delilleri arasına nizalı bağımsız bölümün satımına ilişkin yazılı bir belgenin varlığından bahsedilmemiştir. Davalı taraf bozma kararından sonra davacı tarafından yeni delil ibraz edilmesine onayları olmadığını belirtmiştir.

30.9.1988 tarih 1988 /2-2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı daha önceki bozma kararında bahsedildiği gibi, taraflar arasında taşınmaz satımına ilişkin geçersiz bir sözleşmenin varlığı halinde uygulanabilecektir. Davacı, yüklenici davalı Mustafa G.... ile aralarında böyle bir sözleşmenin olduğunu ispatlayam
amış, yazılı bir belge ibraz edememiştir. Bozmadan sonra mahkemeye sunulan 2.9.1983 tarihli makbuz ise İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen geçersiz bir sözleşme niteliğinde değildir. Ayrıca, bu İçtihadı Birleştirme Kararında belirlenen cebri tescil istemi, ayni bir hak değil; kişisel bir haktır. Geçersiz bir sözleşmeye dayanılarak tescil talebinde bulunan kimsenin davasının kabul edilebilmesi için, dava açılmadan veya tescil kararı verilmeden önce taşınmazın mülkiyetinin 3. kişiye geçmemiş olması gerekir. Başka bir deyişle kural olarak ifa geçersiz sözleşmenin tarafları arasında olacaktır. Tapu Sicilindeki kayda güvenerek iyi niyetli 3. kişiye tescil kararından önce taşınmazın mülkiyeti geçirilmiş ise, elbette geçersiz söyleşmeye dayanan kişinin tescil isteminin yasal dayanağı kalmayacaktır.

Somut olayda, kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre binayı yapan yüklenici davalı Mustafa G... binayı tamamlamış ve kat irtifakı kurularak 1985 yılında nizalı yerin tapusunu adına devralmış, bu arada kendisinden diğer daireleri satın alan kişilere tapularını vermiştir. 25.10.1996 tarihinde ise nizalı daireyi tapudan diğer davalı İsa G...'e satmıştır. Bu süre içinde nizalı yerle ilgili resmi işlemler önce malik Mustafa adına yapılmış, yeni malikin satın almasından sonra ise onun adına devredilmiştir. Davacı, yeni malik kendisine ihtarname gönderdikten sonra iş bu davayı açmış, 1985 senesinden itibaren davalı yükleniciden bu dava tarihine kadar nizalı yerin tapusunu istememiştir. Açılan bu dava sırasında ise, yükleniciden nizalı yeri satın aldığını iddia etmesine rağmen bu iddiayı ispatlayacak herhangi bir belge ibraz edememiştir. Yargılamanın son aşamasında mahkemeye sunulan makbuz ise İçtihadı Birleştirme Kararında, taşınmaz satımına ilişkin geçersiz bir sözleşme olarak kabul edilen belgelerden değildir. Ayrıca, dava açılmadan önce nizalı yer tapudan 3. kişiye devredilmiştir. Davalı İsa'nın daha önce aynı apartmanda başka bir daire de kiracı olarak oturması, nizalı dairenin davacıya haricen satıldığım bilerek bu daireyi tapudan satın alması tapusunun iptali için başlı başına bir neden teşkil etmez. Yeni malikin davacıyı zararlandırma kastı ile gerçek olmayan bir alımda bulunması gerekir. Yeni malik davacı İsa'nın dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna göre davacıyı zararlandırma kastının varlığı kanıtlanamamıştır. Bütün bu hususlar ve yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında; somut olayda 1988/2-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının koşullarının gerçekleşmediği ve yeni malik İsa'nın nizalı yeri tapudan satın almasının, davacıyı zararlandırma kastı ile yapıldığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.1 .2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
( KAZANCI )
Old 01-05-2007, 15:19   #3
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Yüklenci ve 3 . şahıs hakkında muvazaalı bir satış var ise, muvazaa nedeni ile tapu iptal ve tesçil, bu mümkün olmazsa ( terditli talep ) yükleniciden taşınmazın dava tarihinde ulaştığı değer ( fazlaya ilişkin haklarınızı saklı tutarak ) tazminat olarak istenebilir.

Ayrıca yüklenicinin bedelini aldığı ve fiilen teslim ettiği taşınmazı 3. şahsa satması dolandırıcılık suçunu oluşturacağından, savcılığa suçduyurusunda bulunulabilir.
Old 01-05-2007, 15:49   #4
Av.Turan

 
Varsayılan

hülya hanıma aynen katılıyorum.bence hemen savcılığa dolandırıcılktan şikayette bulunun.
Old 01-05-2007, 15:58   #5
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Yargıtay 6. Ceza Dairesi ,
5.12.1991 T. 1991/ 6837 E, 1991/ 8086 K.

" Sanığın, gümrükten ithal tekstil malı alacağı vaadi ile mağdurdan para almak ve malı ya da parayı geri v ermemek eyleminde hile ve saniaların neler oldukları karar yerinde açıklanıp tartışılmalıdır."
Old 02-05-2007, 00:03   #6
Heybe Hukuk

 
Varsayılan

Ben, somut olayınızda dolandırıcılık suçunun unsurları bakımından oluşmadığı kanaatindeydim. Kanaatimi gerekçelendirmek için karar taradığımda da aynı doğrultuda kararlar buldum ve bu kararları paylaşmak istiyorum. Faydalı olması dileği ile... Kolay gelsin..

T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas: 1987/496
Karar: 1987/583
Karar Tarihi: 07.12.1987
ÖZET: Müşteki F..., tarlanın bir kısım hissesini olaydan dört yıl kadar önce harici senetle sanık M... den satın aldığını, satıcının tapuda kendisine ferağı istediği zaman verebileceğini söylemesine rağmen bu sözünde durmayarak olay tarihinde bu yeri diğer sanık M. Ö... ye satıp teslim etmek suretiyle dolandırıldığını iddia ederek davacı olmuşsa da; tapulu taşınmazların harici satışı hukuken geçerli olmayıp alıcısına mülkiyet hakkını geçirmeyeceğine göre; bilahare satıcının bunu bir başkasına satması ve ferağ ilk alıcıya tazminat talep etme hakkı bahşeden hukuki bir ilişki olup müsnet suçu oluşturmadığı ortadaır.
(765 S. K. m. 503)


Dava: Doland
ırıcılıktan sanıklar Mustafa Önder ve arkadaşlarının beraetlerine ilişkin Manisa 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen hükmü inceleyen Özel Daire;
"Sanık Mehmet Bozkurt ve oğlu tanık Ahmet Bozkurt'un kabul ve anlatımlarıyla, sanık Mustafa Önder ve Baki İlhan'ın anlatımları arasındaki çelişki giderilmeden ve hangi tarafın beyanına hangi sebeple itibar edildiği açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliğiyle bozmuş Yerel Mahkeme ise; suç oluşturacağı iddia olunan işlemlerin tapu memuru huzurunda bizzat memur tarafından yapıldığı, yapılan işlemler hakkında ilgililere huzurda bilgi verilip işlemin tamamlandığı, bu halde iddia edildiği gibi müştekinin hulus ve saffetinden yararlanılarak çıkar sağlanamayacağı, kaldıki memurun işlemlerini usulüne aykırı olarak yaptığına dair bir iddia ileri sürülmediği, bu sebeple yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.
Müdahil Fatma Önder'in sanıklardan Baki İlhan Somer hakkındaki kamu davasına katılmadığı, bu sanıkla ilgili olarak verilen ilk hükmü temyiz etmediği gibi son olarak verilen direnme kararını da temyiz etmediğinden müdahilin temyizinin, sanıklar Mustafa Önder ile Mehmet Emin Bozkurt'a hasren yapılmasına karar verildikten son ra yapılan incelemede;
İncelenen dosyaya, delillere ve oluşa göre;
Müşteki Fatma Önder, Yağcılar Köyü Kumtepe mevkiinde tapunun 518 parselinde tescilli tarlanın 15/60 hissesini olaydan 4 yıl kadar önce harici senetle sanık Mehmet Emin Bozkurt'tan 15.000 liraya satın aldığını, satıcının tapuda kendisine ferağı istediği zaman verebileceğini söylemesine rağmen bu sözünde durmayarak olay tarihinde bu yeri diğer sanık Mustafa Önder'e satıp teslim etmek suretiyle dolandırıldığını iddia ederek davacı olmuşsa da; tapulu taşınmazların harici satışı hukuken geçerli olmayıp alıcısına mülkiyet hakkını geçirmeyeceğine göre; bilahare satıcının bunu bir başkasına satması ve ferağ ilk alıcıya tazminat talep etme hakkı bahşeden hukuki bir ilişki olup müsnet suçu oluşturmayacağı cihetle Yerel Mahkemece verilen ve direnilen hüküm, usul ve yasaya uygun bulunduğundan C.Savcısı ve müdahil vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Savcısı ve müdahil vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle uzul ve yasaya uygun olan yerel mahkeme direnme hükmünün ONANMASINA, 7.12.1987 gününde oybirliği ile karar verildi.

Old 02-05-2007, 00:06   #7
Heybe Hukuk

 
Varsayılan

Ayrıca somut davada bahsi edilen "hemşehrilik" ilişkisinin tek başına, iddiayı kanıtlar nitelikte olduğundan bahis edilemez. Karşı taraf iddiasını ispatlamak mecburiyetindedir. Bu hususta Sayın Yüksel Kocabaş'ın yanıtına aynen katılıyor ve ekli kararın da oldukça aydınlatıcı olduğunu düşünüyorum. Tekrar kolay gele...
Old 02-05-2007, 09:07   #8
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Yüklenici müteahittir - tacirdir. Konut satışı inşaatın devamı sırasında yapılan adi satış sözleşmesi ile müteahitin arsa sahibi nezdinde doğmuş, gelecekte doğacak hak ve alacaklarının temliki niteliğindedir ve alıcıya tapu iptal ve tesçil talep hakkı verir.
Satıcı müteahit daha önceden devrettiği, temlik ettiği ve bu nedenle gerçekte sahip olmadığı, olmayan bir hakkını 3. şahsa 2. kez devir ve temlik etmiştir.
Alıcı ile müteahit arasında düzenlenen bu sözleşmelere hukuken geçerlik sağlanmasının amacı, güncel hayatta taşınmaz satın almanın her zaman peşin ve nakit para ile mümkün olmaması,zamana yayılan ödemelerin hem alıcı,hem de inşaat sektörüne olan yararları nedeni ile hukuken geçerlik tanınan sözleşmelerdir.

Aynı daireyi birkaç kişiye satan müteahitler hakkında yakın bir tarihte televizyonda ana haber bültenine konu olan bitmemiş evlere sırf diğer alıcıların girmesini önlemek için kapısız dairelere yerleşip, zor şartlarda yaşayan insanların yaptığı suç duyurusu ile tutuklanan bir müteahit hatırlıyorum.( İstanbul 'da )
Old 02-05-2007, 12:58   #9
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

yanıt veren tüm meslekteşlerıma çok teşekür ederim.Özellikle sayın Kocabaş'ın eklediği karar için ayrıca teşekkür ederim.
Old 03-03-2013, 02:41   #10
Mustafa BARAN

 
Varsayılan

Hülya ÖZDEMİR hanımefendinin yazdıklarına aynen katılıyorum ve bu beyanını destekler Yargıtay dairesinin kısa gerekçeli kararını ekliyorum.11.Ceza Dairesinin 02.11.2010 tarihli ve 2010/8465E ve 2010/1216K sayılı içtihadına göre, Olay tarihinde Ö... İnşaat Taahhüt ve limited Şirketi yöneticisi olan sanığın, Dışkapıda yaptıracağı daireden birer daire satacağına dair müştekilerle protokol imzalayıp inşaatı yapmadan peşinatı alıp kaçmaktan ibaret dolandırcılık suçunda Türk Ceza Kanunu'nun 158/1(h) maddesinin uygulanması gerekir. Kanun açık ve sarih ozaman sen noterden yapmadın diye taraflar arasında iradeleri ile düzenlenen belgeye itibar edilmeyecekmi birisi resmi belge diğeri ise adi belge bunun neresinde farklılık var.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aynı Olay Farklı İki Karar Kavaz Meslektaşların Soruları 18 12-05-2008 16:35
harici satım sözleşmesiyle satılan taşınmazın durumu av.sinem Meslektaşların Soruları 3 01-03-2007 17:10
Aynı isimle, farklı illerde, tamamen farklı kişiler limited şirket kurabilirler mi genchukuk Hukuk Soruları Arşivi 8 21-07-2006 14:24
Anonim şirket'in gerçek kişilere borçları... yusuf223345 Hukuk Soruları Arşivi 2 21-04-2006 11:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05595708 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.