I.i.k. 89.md'ye Istinaden Açilan Menfi Tespit Davasi

Kıymetli meslektaşlarım.

Müvekkile, İ.İ.K. 89.md gereği birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderilmiş olup icra müdürlüğünce gönderilen bu haciz ihbarnameleri Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı şekilde tebliğ edilmiş.

Bu kapsamda icra mahkemesine, tebligatların usulsüz olduğundan bahisle yapmış olduğumuz şikayet kabul edildi. Lakin işi sağlama almak adına yargılama devam ederken menfi tespit davası da açtık.

İcra mahkemesinin, müvekkile gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun olmadığından bahisle iptal edilmesi (lakin icra mahkemesince verilen karar henüz kesinleşmedi) menfi tespit davasını nasıl etkileyecektir? Açılan menfi tespit davasında izlenmesi gereken yol nedir? İlginize ve kıymetli yorumlarınıza teşekkür ederim.

Açmış olduğunuz menfi tespit davası, o davayı bekletici mesele yapar ve karar kesinleştiğinde davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verir.

Bu durumda yargılama giderleri davanın açılmasına sebebiyet veren tarafa yükletileceğinden ve alacaklı taraf da bu davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden, bu giderlerin üzerinizde bırakılması durumu ile karşı karşıya kalabilirsiniz.

İyi seneler dilerim.

Alıntı: Yazan just-ice Bu durumda yargılama giderleri davanın açılmasına sebebiyet veren tarafa yükletileceğinden ve alacaklı taraf da bu davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden, bu giderlerin üzerinizde bırakılması durumu ile karşı karşıya kalabilirsiniz. İyi seneler dilerim.

icra takibi vekil marifetiyle takip ediliyorsa, usulsüz tebligata rağmen 2. ve 3. haciz ihbarnamesini gönderilmesini talep eden alacaklı taraf menfi tespit davasının açılmasına sebebiyet vermiş olabilir diye düşünüyorum. Ayrıca icra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden, icra mahkemesi icranın durdurulması kararı vermediyse, davacı menfi tespit davası da açmak zorunda kalmış olarak değerlendirilebilir.

Eğer tebligatın usule uygun olup olmadığını kontrol etme yükümlülüğünü kabul edersek, burada vekil-asil ayırımı yapılmasını doğru bulmuyorum. Sonuçta icra takibi vekil marifetiyle takip edilse bile yargılama giderlerinden kendisi değil, müvekkili sorumlu olacak.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta alacaklı yana tebligatın usulsüz olduğunu gözetme yükümlüğü yükletilebilir mi, örneğin şirketin daimi işçisine yapılan bir tebligat üzerine, alacaklı yan, tebligatın usule uygun olup olmadığını anlamak için bu şirketin sigorta hizmet listelerini mi celbetmelidir ?

Saygılarımla;

Müvekkilde hatası sebebiyle ödemek zorunda olduğu bedeli vekile rücu edebilir, hatası varsa.
Tebligatın ne sebeple usulsüz olduğunu bilmiyoruz, ancak usülsüzlüğü bariz belliyse (doğrudan daimi çalışana yapılmışsa) vekilin ihmalinin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.

Alıntı: Yazan Av.Doğanay İĞDE Kıymetli meslektaşlarım. Müvekkile, İ.İ.K. 89.md gereği birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderilmiş olup icra müdürlüğünce gönderilen bu haciz ihbarnameleri Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı şekilde tebliğ edilmiş. Bu kapsamda icra mahkemesine, tebligatların usulsüz olduğundan bahisle yapmış olduğumuz şikayet kabul edildi. Lakin işi sağlama almak adına yargılama devam ederken menfi tespit davası da açtık. İcra mahkemesinin, müvekkile gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun olmadığından bahisle iptal edilmesi (lakin icra mahkemesince verilen karar henüz kesinleşmedi) menfi tespit davasını nasıl etkileyecektir? Açılan menfi tespit davasında izlenmesi gereken yol nedir? İlginize ve kıymetli yorumlarınıza teşekkür ederim.

Dar yetkili bir mahkeme olan icra mahkemesinin, tebliğ tarihine lişkin şikayeti kabul etmiş olması, menfi tespit davası neticesinde, borçlunun, davacıda (3. şahıs) herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını tespit ettirmekte hukuki yararı vardır.

Davaya, (icra mahkemesinin kararına rağmen) devam edilir ve esas hakkında karar verilmelidir.

Hukuki menfaat ile usul ekonomisi çatışırsa, menfaate üstünlük tanınmalıdır.

Faydalı olması dileğiyle...