Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Çocukları Tarafindan Evden Atılan Anne!

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-05-2008, 13:02   #1
TRINITY

 
Varsayılan Çocukları Tarafindan Evden Atılan Anne!

Sayın Meslektaşlarım,
Büroma gelen bir bayan ve kızı, eşinin 1 yıl önce öldüğünü, eşinden kalan ve intikal yapılmamış dairede kızıyla birlikte oturmaktayken, iki oğlu ve gelini tarafından evden atıldığını söyledi. Bir yıldır evine gitmemiş ve yazlıkta kalmış en son geçen hafta gittiğinde ise oğulları ve gelini tarafından kızıyla birlikte dövülmüş ve sokağa atılmıştır. Savcılık ve karakola başvuran anne-kız, oğulları ve gelininden şikayetçi olmuşlar ve bir daha eve gitmemişlerdir. Adli Tıptan alınan raporlar ise olayın basit yaralama olduğunu göstermektedir.
Vekalet alarak bu davayı üstlendim fakat ceza davası çok sık almadığım için bazı sorularım olacak:

1-Söz konusu ev annenin eşiyle birlikte uzun süredir yaşadığı ev olduğu ve sanıkların TCK md 154 HAKKI OLMAYAN YERE TECAVÜZ suçundan ceza almaları için sağ kalan eşin MK 194 ve 240 maddeleri gereğince tapuda aile konutu şerhi veya intifa hakkı tanınmasını istemesi gerekir mi yoksa tapu kaydı yeterli midir?

2-Oğullar işsiz oldukları için amaçları bu evi satıp yemek fakat intikal yapılmadığı için müvekkillerden habersiz bunu yapmaları imkansız. Müvekkil anne evdeki eşyalarının da satılmasından korkuyor bunun için -tespit dışında- herhangi bir yol hukuki ya da cezai anlamda var mıdır?

3-Evde oturmakta olan bekar kız için de sanıklar hakkı olmayan yere tecavüz suçundan ceza alırlar mı yoksa hukuken evde oturmak annenin hakkı olduğu için beraat mi ederler?

4-Olay, aile içinde yaşandığı ve sanıklar sabıkalı olduğu için mahalleden kimse tanıklık yapmak istememektedirler. Olayda tanık olmaması ceza almalarını engeller mi?

Saygılar...
Old 29-05-2008, 18:34   #2
Akheront

 
Varsayılan

Sayın TRINITY, anlattığınız olayda 154 den dava açıldı mı bilmiyorum. Bence burada hukuki bir niza var olup , oğulların sözkonusu evde bir hakları var. Zira baba ölmüş ise ve ev baba adına kayıtlı ise, babanın ölümü ile birlikte miras kendiliğinden mirasçılara intikal edeceğinden şahısların ev üzerinde yasal anlamda hakları mevcuttur. Böyle olunca da 154.madde de belirtilen "bir hakka dayanmaksızın" şartı bence gerçekleşmemiş oluyor.
Ceza yargılamasında hakimler vicdani kanaatlerine göre karar verirler ve yasak deliller müstesna olmak üzere herhangi bir delil kısıtlaması mevcut değildir. Yani mahalleden kimsenin tanıklık yapmaması işi zorlaştırabilir ama sonuca varmayı engellemez ki zaten çocukların sabıkalarının olması hakimde ciddi bir kanaat oluşturacaktır.
Bana katılan arkadaşım olacak mı bilmiyorum ama sizin olayınızda TCK m.116 da yer alan konut dokunulmazlığını ihlal suçu gerçekleşmiş olabilir. Hem bu halde herhangi bir mesken kaydına da gerek yok. Sonuçta eve zorla giren çocuklar anne ile birlikte yaşamayan, muhtemelen bağımsız meskenleri olan kişiler. 116 nın 4. fıkrasında cebir şiddet halinde cezanın artırılacağıda yazılmaktadır.
Diğer taraftan TCK m.86/3-a ya göre basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek dahi olsa şikayete gerek kalmaksızın kasten yaralamadan kamu davası açılabilecektir. Yani hiç bir şekilde bu elemanlar kurtulamayacaklardır (hoş muhtemelen barışacaklardır ve eğer ücretini vermemişlerse yokuş yapacaklardır ama neyse).
Aceleden herşeyi darmadağın anlattım ama umarım bir fikir verebilmişimdir. Yanlışlarımın düzeltilmesi beni memnun edecektir.

Saygılar
..............
Old 29-05-2008, 23:22   #3
TRINITY

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
TCK 116'ya baktım fakat 1.dereceden kan bağı olunca bu suçun oluşmayacağını düşünüyorum. Çocuklar yasal olarak mirasçı olsalar dahi, o evde annenin oturma hakkı olduğunu düşünüyorum ki; anne de mirasçı.
Büroma çat kapı gelen bu kişiler, dediğim üceti ve vekaletnameyi aynı gün getirerek beni şaşırttılar bu nedenle yokuş yapacaklarını sanmıyorum.
Old 30-05-2008, 23:45   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Son zamanlarda okuduğum en ilginç Yargıtay kararı,aynı evin farklı odalarında yaşayan iki kardeşten birinin,diğerinin rızası hilafına odasına girmesi eyleminin,konut dokunulmazlığını bozma suçunu teşkil ettiği halde, mahkemenin, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle verdiği beraat kararını bozan; sanırım geçtiğimiz aylarda yayınlanan YKD de yeralan bir karardı.

Konut dokunulmazlığını bozma suçu tek konut için tek suç olarak gerçekleşir,evde oturanlar sayısınca suç oluşmaz. Annenin şikayetçi olması ve kızın tanık olması mümkündür.
Old 31-05-2008, 10:23   #5
TRINITY

 
Varsayılan

Sayın Olguner,
Sanırım aşağıdaki karardan bahsediyorsunuz ama bahsettiğinizin tam tersi yani kardeşler arasında konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşmayacağı yönünde.
Saygılar...
Alıntı:
T.C. YARGITAY
2.Ceza Dairesi

Esas: 2007/13957
Karar: 2008/1503
Karar Tarihi: 31.01.2008

ÖZET: Katılanın, sanığa odasına girmemesi konusunda rızasının bulunmadığını önceden açıkladığına ilişkin bir iddiası ve bu yönde bir kanıt bulunmaması karşısında, sanığa atılı konut dokunulmazlığını bozmak suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmelidir. Ayrıca yeni kanunda Cumhuriyet Savcısının hükümlüye ödeme emri tebliği üzerine belli süre içerisinde ödenmeyen para cezalarına gecikme zammı uygulanacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı gözetilmelidir.

(5237 S. K m. 116) (647 S. K. m. 5)

Geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal suçundan sanık Ertan'ın yapılan yargılaması sonucunda; mahkumiyetine dair Havsa Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 31.03.2006 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenmekle ve dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 27.07.2007 tarihli tebliğnamesiyle Dairemize gelmekle yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü.

Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1- Oluşa ve dosya içeriğine göre katılan ile sanık kardeş olup, aynı evde ayrı ayrı odalarda oturmaktadırlar. Olay gecesi sanık katılanın kullandığı odaya girmiştir. Sanık ile katılanın ayrı ayrı kullandıkları odalara, birinin diğerinin odasına girmeyeceği konusunda açıkça iznin bulunmadığı belirtilmediği sürece, yaşamın doğal akışına göre birbirlerinin odalarına girmelerinde rızanın var sayılması gerekir. Katılanın, sanığa odasına girmemesi konusunda rızasının bulunmadığını önceden açıkladığına ilişkin bir iddiası ve bu yönde bir kanıt bulunmaması karşısında, sanığa atılı konut dokunulmazlığını bozmak suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

2- Kabule göre de; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yasa'da Cumhuriyet Savcısının hükümlüye ödeme emri tebliği üzerine belli süre içerisinde ödenmeyen para cezalarına gecikme zammı uygulanacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığından, 647 sayılı Yasa'nın 5/5. maddesi uyarınca gecikme zammına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 31.01.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 31-05-2008, 11:04   #6
Av. Murat Safkalp

 
Varsayılan

bence doğru madde üzerinden gidiyorsunuz kısmi malik sıfatı ile işgal ettiği alan arasında fark açıktır. Hakkının fazlasını kullanmaktadır. Bence bu şerhlere hiç gerek yok kanuni suç unsurları arasında bulunmuyor. Ceza kanunu bu suçun sadece aileye karşı işleneceği konusunda bir özel suç biçimi oluşturmamış.
Old 31-05-2008, 11:34   #7
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Evet,sanırım okuduğum karar buydu.Ama aklımda karşıt anlamı kalmış : Yani aynı evde yaşamakta olup odasına girilmemesini önceden isteyen ve açıklayan kişinin bu rızasızlığına rağmen odasına girilmesi halinde konut dokunulmazlığını bozma suçunun oluşacağı sonucuna bu karar ile ulaşılabiliyor.
(Bana ilginç gelen de bu sonuca ulaşan yorumdu) Soruya konu olayda da aralarında husumet bulunan annenin rızasının bulunmadığı açık olmasına göre,hasmane duygu ve eylemlerle konuta giren failler bakımından konut dokunulmazlığını bozma suçu oluşacaktır. Yani okuduğum kararın karşıt kavramı kalmış aklımda,ama kararın karşıt kavramından hareketle olay ile ilgili hukuki değerlendirmenin suçun oluştuğu yönünde olduğunu düşünmek yine mümkün.
Old 31-05-2008, 11:39   #8
TRINITY

 
Varsayılan

Sayın Olguner,
Yaptığınız değerlendirmeyi ben de düşündüm fakat bu noktada karardan da anlaşılacağı üzere rızasızlığı ispatlama güçlüğü karşımıza çıkıyor. Annenin kızıyla birlikte 1 yıldır ıssız bir yazlıkta kalması acaba bunun için bir delil olabilir mi? Aksi taktirde tanık olmayışı işimi biraz zorlaştırıyor.
Old 31-05-2008, 13:52   #9
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ben aynı endişeyi taşımıyorum. Zira yeni TCK nun uygulamasında,işlenen bir suçun,başkasının konutunda işlenmesi,başka bir deyimle birine veya başkasına karşı, onun konutunda, başka bir suç işlenmesi halinde,başka suçun amaçlanmış olmasına rağmen,aynı zamanda konut dokunulmazlığını ihlal suçunun da oluştuğu kabul edilmekte ve hiç kimsenin kendisine veya başkasına karşı bir suç işlenmesi amacıyla konutuna girilmesine izin ve rızasının bulunacağının mantıken kabul edilemeyeceği gerçeğinden hareketle,önceden konulabilecek bir rızasızlık aranmamakta -ki öyle bir rızasızlığı aramak hayatın olağan akışına aykırı olur-;bilakis mefruz/varsayımsal bir rızasızlık hali yargısal olarak kabul edilmektedir. Örneğin birinin konutunda hırsızlık suçu işlenmesi halinde hem hırsızlık hem de konut dokunulmazlığını bozmak suçundan ceza verilmektedir ve bu uygulama yargısal olarak artık yerleşmiştir. Soruya konu olayda da konutta yaralama suçu işlenmiş olduğuna göre,böyle bir amaçla konutuna girilmesine rıza ve muvafakatının bulunduğunu kabule olanak bulunmayan mağdur annenin konut dokunulmazlığının bozulduğunun ve şikayet hakkının bulunduğunun kabulü olanaklıdır ve hukukidir.

Ayrıca kızının tanıklığı yeterlidir. Hatta her ikisi hem mağdur hem de tanık sıfatıyla ifade vereceklerinden ve ayrıca darp raporları da güçlü delil olduğundan ifade ve beyanlarının samimi ve tutarlı bulunacağını ve kanıt sorunu yaşanmayacağını düşünebiliriz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması adilane Meslektaşların Soruları 1 18-05-2007 09:10
Zorunlu avukatlık çocukları vurmasın özge_law Hukuk Haberleri 2 11-04-2007 13:39
boş çeke atılan imza ve dolandırıcılık Av. Ahmet GÜÇ Meslektaşların Soruları 13 24-03-2007 16:24
Hiv taşıyıcısı anne "kötü" anne midir? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 14 15-02-2007 16:34
İmzasız Mektuplarla Atılan İftiralar caballero Hukuk Soruları Arşivi 1 20-12-2004 11:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05419111 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.