Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kapora

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-09-2008, 08:07   #1
umutlaw

 
Varsayılan Kapora

Sayin Meslektaslarim,

X satim alacgi gayri menkul icin satici ve araci olan emlakci ile anlasmistir. Emlakci islemlerin baslatilmasi icin mutlaka bir kapora birakilmasi gerektigini soylemektedir nitekim x kapora degil ancak yazili bir sozlesme yapabilecegini belirtmistir.

Kapora istemenin hukuken dogru olup olmadigi hakkinda bilgilerinizi ve var ise Mahkeme Kararlarini paylasmanizi saygiyla dilerim.
Old 24-09-2008, 08:41   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Örnek bir karar, ödenen kaporanın iadesinin gerektiğine ilişkin.

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/15376
Karar: 2005/18319
Karar Tarihi: 28.12.2005

ÖZET: Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır.

(4721 S. K. m. 2, 706) (818 S. K. m. 213) (2644 S. K. m. 26) (1512 S. K. m. 60)

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar

Davacı, mülkiyeti davalıya ait dairenin 60.000.000.000. TL bedel ile satışı hususunda anlaştıklarını, 1.000.000.000.TL kaparo verdiğini, yeterli parası olmadığından kredi için bankaya müracaat ettiğini, kredinin çıktığını, bu sırada davalının daireyi satmaktan vazgeçtiğini ileri sürerek, sözleşme sırasında verdiği 1.000.000.000.TL kaparo, sözleşme metninde yer alan 1.000.000.000.TL tazminat, 5.000.000.000.TL cayma tazminatı, emlakçıya ödediği 3.600.000.000.TL ile 150.000.000.TL kredi ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 10.750.000.000.TL. nin tahsilini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu taşınmazın davalı adına tapuda kayıtlı olduğu yönünde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (MK.634,Yeni MK.706, BK.213, Tapu K.26 ve Noterlik K.60 maddeleri). O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler.

Ne var ki hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın haksız iktisap kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle haksız iktisabın kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında zaruret vardır.

Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.

Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir.

Bu güne kadar uygulanan kurallara göre geçersiz sözleşme gereğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılmıştır. Hukuk kuralları, gerçek hayata uygun olduğu, toplumun adalet ihtiyacına cevap verebildiği sürece hayatiyetini devam ettirip saygınlık sağlar ve hukuk kuralı olma özelliğini korur. O nedenle hukuk kuralları, görevli organlarca değiştirilince bu konuda yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar zedelenmeden gerçek hayata uygun olarak yorumlanıp uygulanmalıdırlar. Bu görevin ise yargıya ait olduğunda duraksamaya yer yoktur. Nitekim gerek Yargıtay kararlarında ve gerekçe öğretide bu görüşe paralel düşünceler bulunmaktadır.

Akit öncesi sorumluluk kurallarının geçersiz sözleşmelerde de uygulanması gerektiği, geçersiz sözleşmelerden dolayı olumsuz zararın istenebileceği, bu zarar kapsamında kaçırılan fırsat karşılığının da bulunduğu, olumsuz zararın bazı özel durumlarda olumlu zarar kadar dahi olabileceği, MK.nun 2. maddesine göre akdin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği hallerdeki zarar kavramları, hep bu zaruretin sonucu ortaya konulan düşünce ve uygulamalardır. Yargının asıl görevi toplumun huzurunu sağlamaktır. Bunun için uygulanması gereken kurallar, mevcut yasaların ışığında bu yasa hükümlerine aykırı düşmeyecek şekilde yorumlanıp uygulanmalıdır.

Hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır.

Somut olayda, davacı satıma konu sözleşme sırasında 1.000.000.000.TL kaparo verdiği tartışmasızdır. Davacı talebinde verdiği kaporayı istediğine göre, yukarıdaki esaslar çerçevesinde mahkemece kaporanın tahsiline karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)


Kaporanın alacak hakkı olarak istenebilmesine ilişkin ikinci karar.


T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 1986/2720
Karar: 1986/3690
Karar Tarihi: 24.06.1986

ÖZET: Mahkeme, davalının mütemerrit olmadığını ancak, kiralananın baca sorunu halledilmediğinden dolayı davacının tek taraflı olarak sözleşmeyi fesih etmiş olduğunu kabul etmiştir. Protokolda, davacının sözleşmeden vazgeçmesi halinde başlangıçta kapora olarak verdiği 1.000.000 lira ile 2.000.000 lira tutarındaki senedin iade edilmeyeeceğine dair bir hüküm yoktur. Öte yandan davalı, kararın verildiği tarihe kadar sözleşmenin feshinden dolayı bir tazminat davası açmamış ve bir alacak talebinde bulunmamıştır. O halde davacı uygulanmayan bu sözleşme dolayısıyla ödediği 1.000.000 liranın ve 2.000.000 liralık senedin geri verilmesini isteyebilir.

(818 S. K. m. 274, 289)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalıya ait dükkanı kebapçı dükkanı olarak kiralamak için kendisine 1.000.000 TL. nakit ve 2.000.000 TL.'lık senet vediğini, yapılan protokol gereğince dükkanın 1.6.1985'de teslimin davalıca taahhüt edildiğini, aksi halde hiç bir ihtar ve ihbara hacet kalmaksızın 4.500.000 TL. cezai şart ödemeyi kabul ettiğini, dükkan teslim edilmediği gibi, baca yerinin bulunmadığının ve sonradan baca tesisinin mümkün olmadığının anlaşıldığını ileri sürerek, kira için ödenen 1.050.000 TL.'nın % 30 faizi ile davalıdan tahsiline, 200.000 TL.'lık senetin iadesine, keza cezai şarttan 2.000.000 TL.'nın dahi davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davacının dükkanı teslim almaktan kaçındığını açıklamıştır.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı yanca temyiz etmiştir. 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2 - Mahkeme, davalının mütemerrit olmadığını ancak, kiralananın baca sorunu halledilmediğinden dolayı davacının tek taraflı olarak sözleşmeyi fesih etmiş olduğunu kabul etmiştir. Protokolda, davacının sözleşmeden vazgeçmesi halinde başlangıçta kapora olarak verdiği 1.000.000 lira ile 2.000.000 lira tutarındaki senedin iade edilmeyeeceğine dair bir hüküm yoktur. Öte yandan davalı, kararın verildiği tarihe kadar sözleşmenin feshinden dolayı bir tazminat davası açmamış ve bir alacak talebinde bulunmamıştır. O halde davacı uygulanmayan bu sözleşme dolayısıyla ödediği 1.000.000 liranın ve 2.000.000 liralık senedin geri verilmesini isteyebilir. Mahkemenin yazılı gerekçe ile bu konudaki isteği de red etmesi yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 6570 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, istek halinde peşin harcın iadesine, 24.6.1986 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 24-09-2008, 08:54   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sözleşme serbestisi, iyiniyet ilkeleri doğrultusunda, tarafların karşılıklı olarak özgür iradelerince yaptıkları hukuki işlemler geçerlidir.

Kapora istenebilir, karşı taraf verir ve ya vermez.Verir ise bu meblağı yazı ile belgelendirmesinde yarar vardır.

Aksi bir durum olduğunda tahsil edebilmesi açısından. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre de geri istenebilir.

Böyle düşündüm.

Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kapora Alacağı - Husumet - Şirket mi Şahıs mı yetkili KAANKAL Meslektaşların Soruları 12 26-02-2008 14:37
kapora parası iadesi akgnc Meslektaşların Soruları 2 06-02-2007 13:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12828803 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.