Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

anonim şirket - Şube Vekaletnamesı

Yanıt
Old 15-02-2007, 11:20   #1
av.pınar

 
Varsayılan anonim şirket - Şube Vekaletnamesı

merhabalar,

anonim şirket te sigortalı çalışan bir avukat olarak , anonim şirketin bir şubesine karşı açılmış olan takibe karşı merkezden çıkan genel vekaletnamemle dava açtım. Ancak karşı taraf vekilinin vekaletnamemin şubeyi kapsamadığını ve bu nedenle de geçerli olmadığından bahisle davanın reddi ile karşı karşıyayım.
Kural olarak , şubelerin tüzel kişilikleri yoktur ve merkez ticaret ünvanı ile birlikte ticari hayatta iş yaparlar. Merkezde sigoratalı avukatın genel vekaletnemesi, de o şirketin ve şubelerinin temsilini kapsar diye düşünüyorum.
duruşmaya sadece dört gün var ve hakimi ikna edemiyorum. Konu ile ilgili yargıtay kararı ya da başka fikri olan var mı ?
Old 15-02-2007, 11:45   #2
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

Buyurduğunuz gibi şubelerin tüzel kişiliği yoktur. Açılan dava da "tüzel kişiyi temsilen şube" şeklinde açılmıştır -şube davalı değil, temsilci konumundadır-. Tüzel kişinin vekili siz olduğunuza göre, her şube ile ilgili açılan davada tüzel kişiyi temsil edebilirsiniz kanısındayım. (Yarg.kararı bulamadım maalesef!) Saygılar...
Old 15-02-2007, 12:09   #3
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

T.C.YARGITAY HUKUK DAİRESİ 6
Esas No.
1997/10235
Karar No.
1997/10463
Tarihi
11.12.1997
ÖZET
DAVAYI AÇMAK ÜZERE GÖREVLENDİRİLEN AVUKATIN, İLGİLİ ŞİRKETİN VEKİLİ OLDUĞUNA DAİR VEKALETNAMESİNİN OLMADIĞI, MEVCUT VEKALETNAMENİN DAVACININ KENDİ ADINA VERİLDİĞİ ANLAŞILMIŞTIR. BUNA RAĞMEN VEKALETNAME İBRAZI İSTENMEDEN DAVAYA DEVAM OLUNMASI DOĞRU DEĞİLDİR.
Old 15-02-2007, 13:20   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar(1)

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/18004
K. 2002/19322
T. 1.10.2002
• TÜZEL KİŞİLER ( Hükmü Şahsın veya Müessesenin Merkez veya Şubelerine Haciz İhbarnameleri Çıkarılması Mümkün Olup Beyanda Bulunma Yükümlülüğü Yalnız İhbarnameyi Tebliğ Eden Şubeye Ait Olduğu )
• HACİZ İHBARNAMELERİ ( Hükmü Şahsın veya Müessesenin Merkez veya Şubelerine Haciz İhbarnameleri Çıkarılması Mümkün Olup Beyanda Bulunma Yükümlülüğü Yalnız İhbarnameyi Tebliğ Eden Şubeye Ait Olduğu )
• ŞİRKETİN ŞUBESİNE ÇIKARILAN HACİZ İHBARNAMESİ ( Hükmü Şahsın veya Müessesenin Merkez veya Şubelerine Haciz İhbarnameleri Çıkarılması Mümkün Olup Beyanda Bulunma Yükümlülüğü Yalnız İhbarnameyi Tebliğ Eden Şubeye Ait Olduğu )
2004/m.89/7
6762/m.42
ÖZET : İİK.nun 89/7. maddesi gereğince hükmü şahsın veya müessesenin merkez veya şubelerine haciz ihbarnameleri çıkarılması mümkün olup, beyanda bulunma yükümlülüğü yalnız ihbarnameyi tebliğ eden şubeye aittir. Bu nedenle şikayetçi şirketin şubesine haciz ihbarnamesi çıkarılmasında usulsüzlük bulunmamaktadır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : İİK.nun 89/7. maddesi gereğince hükmü şahsın veya müessesenin merkez veya şubelerine haciz ihbarnameleri çıkarılması mümkün olup, beyanda bulunma yükümlülüğü yalnız ihbarnameyi tebliğ eden şubeye aittir. Bu nedenle şikayetçi şirketin şubesine haciz ihbarnamesi çıkarılmasında usulsüzlük bulunmamaktadır.

Ancak sözü edilen şubenin TTK.nun 42/3, 4. maddelerinde öngörülen biçimde müstakil sermayesi, müstakil muhasebesi bulunan veya muhasebesi merkezde tutulduğu ve müstakil sermayesi olmadığı halde kendi başına ticari muamele yapan ve ayrıca bulunduğu yerin ticaret siciline tescil edilen nitelikte bir yer olması gerekir.
Mercice, anılan doğrultuda araştırma yapılıp haciz ihbarnamesinin gitti yerin yasal anlamda şube olup olmadığı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile ve yazılı gerekçe ile şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 01.10.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 15-02-2007, 13:21   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar(2)

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/1300
K. 2004/10248
T. 25.10.2004
• ŞİRKET ŞUBESİNİN TİCARET SİCİLİNE RE'SEN TESCİLİ TALEBİ ( Mahkemece Yapılacak İnceleme ve Araştırmalar - Muhasebe İşlemlerinin Merkezden Yapılmasının Şubenin Ticari İşletme Niteliğinin Araştırılmasında Ayırıcı Kriter Olmaması )
• TİCARET SİCİL MEMURLUĞU'NUN RE'SEN TESCİL TALEBİ ( Şirketin Şubesi İçin - Mahkemece Şubenin Ticari İşletme Niteliğinin Araştırılması Gereği/Muhasebe Kayıtlarının Şubede veya Merkezde Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olmaması )
• MUHASEBE KAYITLARININ ŞUBEDE VEYA MERKEZDE TUTULMASI ( Şubenin Ayrı Ticari İşletme Niteliğinin Tesbitine Etki Etmeyeceği - Şubenin Ticaret Siciline Re'sen Tescili Talebiyle Açılan Davada )
• ŞUBENİN TİCARET SİCİLİNE RE'SEN TESCİLİ TALEBİ ( Şubenin Ticari İşletme Niteliğinin Araştırılması Usulü - Muhasebe Kayıtlarının Merkezde veya Şubede Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olmaması )
• TİCARİ İŞLETME NİTELİĞİNİN ARAŞTIRILMASI GEREĞİ ( Şubenin Ticaret Siciline Re'sen Tescili Talebiyle Açılan Davada - Muhasebe Kayıtlarının Merkezde veya Şubede Tutulmasının Ayırıcı Kriter Olmaması )
5590/m.9
6762/m.14,42
ÖZET : Dava, Ticaret Sicili Memurluğu'nca yapılan ihtara rağmen ticari işletmeyi ticaret siciline tescil ettirmeyen davalının ticaret siciline resen tescili istemine ilişkindir. Davalı vekili, dava konusu işyerinin şube olsa da, ayrı bir sermayesi ve bağımsız muhasebesi bulunmadığını, dolayısıyla ticaret siciline tescili gereken bir ticari işletme olmadığını savunmuştur. Şirket şubesinin ticaret siciline tesciline ilişkin davalarda mahkemece, öncelikle dava konusu işyerinin TTK.nun 14 ve 5590 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinde olup olmadığının araştırılması, bu araştırma sonucunda davalı yerin ticari işletme ya da bunun bir şubesi olduğu anlaşılırsa davalının TTK.nun 42. madde hükmü uyarınca ticaret siciline tesciline karar verilmesi gerekir. Mağazanın kendi başına ticari muamele yapıp yapmadığı kriterinin yeterince araştırılması ve tescil için asıl önemli olan bu yön üzerinde özellikle durulması gerektiği halde yazılı gerekçelerle davanın reddi yerinde görülmemiştir. Kaldı ki, günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubeler de dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesi' nce verilen 23.10.2003 tarih ve 2003/60-2003/442 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı temsilcisi, davalı şirketin Merzifon Şubesinin ticaret siciline tesciline ilişkin yaptığı davete davalının uymadığını ileri sürerek, şubesinin ticaret siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu mağazanın bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, Ticaret Sicili Memurluğu'nca yapılan ihtara rağmen ticari işletmeyi ticaret siciline tescil ettirmeyen davalının ticaret siciline resen tescili istemine ilişkindir.

Davalı vekili, dava konusu işyerinin şube olsa da, ayrı bir sermayesi ve bağımsız muhasebesi bulunmadığını, dolayısıyla ticaret siciline tescili gereken bir ticari işletme olmadığını savunmuştur.

Bu tür davalarda mahkemece, öncelikle dava konusu işyerinin TTK.nun 14 ve 5590 sayılı Kanun'un 9 ncu maddesi uyarınca bağımsız bir ticari işletme veya şube niteliğinde olup olmadığının araştırılması,bu araştırma sonucunda davalı yerin ticari işletme ya da bunun bir şubesi olduğu anlaşılırsa davalının TTK.nun 42 nci madde hükmü uyarınca ticaret siciline tesciline karar verilmesi gerekir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulunun raporundaki bazı tespitlerden yola çıkılarak verilen ret kararı yerinde değildir. Bu konuda ticaret hukuku, işletmecilik, muhasebe alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak kurul ile 5590 sayılı Kanun'un 9 ncu maddesinde öngörülen ve özellikle davalı şirkete ait mağazanın müşteriye icapta bulunduğunun ve bu icap üzerine müşterinin de kabulü ile ticari ilişkinin kurulduğunun bir gerçek olduğu göz önüne alınarak, mağazanın kendi başına ticari muamele yapıp yapmadığı kriterinin yeterince araştırılması ve tescil için asıl önemli olan bu yön üzerinde özellikle durulması gerektiği halde yazılı gerekçelerle davanın reddi yerinde görülmemiştir.

Kaldı ki, günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubeler de dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 15-02-2007, 13:23   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar(3)

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/12-419
K. 1990/542
T. 31.10.1990
• ŞİKAYET ( Vekaletsiz Verilen İtiraz Dilekçesinin İİK 169/A Maddesi Gereğince Duruşma Açılması ve Duruşmada Muteriz Vekilinden Vekaletname İstenip İbrazı Halinde İtiraz Nedenleri Hakkında Bir Karar Verilmesinin Gerekmesi )
• EVRAK ÜZERİNDE KARAR ( Vekaletsiz Verilen İtiraz Dilekçesinin Bu Sebeple ve Evrak Üzerinde Red Edilmesinin İsabetsiz Olması )
• VEKALETNAME İBRAZ EDİLMEMİŞ OLMASI ( 2004 Sayılı Yasanın 169/A Maddesi Gereğince Duruşma Açılması ve Duruşmada Muteriz Vekilinden Vekaletname İstenip İbrazı Halinde İtiraz Nedenleri Hakkında Bir Karar Verilmesinin Gerekmesi )
2004/m.18,169/A
ÖZET : Vekaletnamesiz verilen itiraz dilekçesinin, bu sebeple ve evrak üzerinde red edilmesi isabetsiz olup; iik. 169/a maddesi gereğince duruşma açılması ve duruşmada muteriz vekilinden vekaletname istenip ibrazı halinde itiraz nedenleri hakkında bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İSTANBUL 1.İcra Tetkik Mercii'nce davanın reddine dair verilen 16.1.1990 gün ve 1989/1565, 1990/19 sayılı kararının incelenmesi davacı şikayetçi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 9.4.1990 gün ve 1990/2201-4061 sayılı ilamı:

( ... İİK. 169/a maddesi gereğince duruşma açılmak ve duruşmada muteriz vekilinden vekaletname istenip ibrazı halinde itiraz nedenleri hakkında bir karar verilmek gerekirken itiraz dilekçesine vekaletname asıl ve örneğinin ibraz edilmediğinden bahsiyle ve evrak üzerinde karar verilmesi isabetsizdir ... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle mercii hakimliği davayı şikayet olarak nitelendirmiştir. Şikayetlerde kesin olarak duruşma yapılmasını önleyen bir kural da yoktur. İİK. md. 18. Kaldıki davacının dilekçesi incelendiğinde talebinin şikayet değil borca itiraz olduğu açıklıkla anlaşılmaktadır. Bu itibarla istek borca itiraz bulunduğuna göre duruşma yapılması gerekir. O halde Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 31.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 15-02-2007, 13:25   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar(4)

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/7149
K. 2005/629
T. 3.2.2005
• MENFİ TESPİT DAVASI ( Davacı Adına Kayıtlı Olup Davalı Tarafından Kullanılan Telefon Borcu Nedeniyle Borçlu Olmadığının Tespiti Talebi )
• MEHİL ( Gecikmesinde Zarar Umulan Hallerde Verilecek Kesin Süre İçinde Vekaletnamesini Getirmek Şartıyla Vekilin Dava Açmasına veya Usul İşlemleri Yapmasına İzin Verilebilmesi )
• VEKALETNAME İBRAZI İÇİN MEHİL VERİLMESİ ( Bu Hususun Hakimin Takdirinde Olması-Takdir Hakkının Kayıtsız Gerekçeye Dayanmayan Halin Özelliğine Uymayan Şekilde Kullanılmaması )
• VEKALET ÜCRETİ ( Vekaletnamesini İbraz İçin Mehil Verilmeyen Vekile Yeterli Sürenin Verilmesinin Gerekmesi-Bu Süre Verilmeden Hüküm Kurularak Vekalet Ücretine Takdirine Yer Olmadığına Karar Verilememesi )
2004/m.72
1086/m.67
ÖZET : Vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil dava açamaz ve yargılama ile ilgili hiçbir görev yapamaz. Şu kadar ki gecikmesinde zarar umulan hallerde mahkeme vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini getirmek şartıyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verebilir.Anılan madde içeriğinde vekaletnamenin ibrazı için gerekli sürenin verilmesi hakimin takdirine bırakılmıştır. "Bu takdir hakkın kayıtsız, gerekçeye dayanmayan, halin özelliğine uymayan bir şekilde kullanılmamak gerekir. O halde mahkemece, davalı Türk Telekom Şirketi vekiline vekaletnamesini ibraz için süre verilmeli ve sonucuna göre bir karar oluşturulması gerekirken, yazılı gerekçe ile talebin reddi doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, 0216 337 23 67 nolu telefonun abonesi olduğunu, telefonun uzun süredir davalı M.Nizamettin tarafından kullanıldığını, telefonun borcu olduğunu öğrendiğini belirterek borcun davalı M.Nizamettin Uludağ'a ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 6.10.2003 tarihli dilekçesi ile abonman sözleşmesinin iptalini istediğini 41.853.451.-TL.yi Telekom'a ödediğinden bu tutarın davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı M.Nizamettin Uludağ, davanın reddi gerektiğini savunmuş, diğer davalı şirket vekili, vekaletnamesini ibraz ve davaya cevap için süre verilmesini istemiştir.Mahkemece, dosya kapsamına göre davanın reddine, davalı şirket vekilince vekaletname ibraz edilmediğinden lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş, karar davalı şirket vekilince müvekkiline mahkemece vekaletname ibrazı için süre verilmeyip, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle temyiz edilmiştir.

Davalı vekili, 13.10.2003 tarihli oturuma katılmış, beyanda bulunarak vekaletnamesini sunmak üzere mehil talep etmiştir.

Mahkemece, HUMK.nun 67. maddesi uyarınca vekaletname ibrazı için vekile mehil verilemeyeceğinden bahisle davalı Türk Telekom şirketi yararına vekalet ücreti takdir edilmemiştir.

HUMK.nun 67. maddesi "vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil dava açamaz ve yargılama ile ilgili hiçbir görev yapamaz. Şu kadar ki gecikmesinde zarar umulan hallerde mahkeme vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini getirmek şartıyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verebilir" hükmünü getirmiştir.

Karardan sonra dosyaya ibraz edilen davalı Türk Telekom şirketi vekilinin vekaletnamesi 14.7.2003 tarihli olup, dosyanın kararla neticelendiği tarih ise 13.10.2003'dir. Vekaletnamenin karar tarihinden önce var olduğu da anlaşılmaktadır.

Anılan madde içeriğinde vekaletnamenin ibrazı için gerekli sürenin verilmesi hakimin takdirine bırakılmıştır. "Bu takdir hakkın kayıtsız, gerekçeye dayanmayan, halin özelliğine uymayan bir şekilde kullanılmamak gerekir. Aksi halde bu hükmün diğer esaslarla birlikte beliren amacına aykırı bir sonuç doğar ve bu sonuç hukuk düzenince asla benimsenemez. ( 4.HD. 6.3.1967 tarih, 10654/1995- B.Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü C-1 Sh. 820 ).

O halde mahkemece, davalı Türk Telekom Şirketi vekiline vekaletnamesini ibraz için süre verilmeli ve sonucuna göre bir karar oluşturulması gerekirken, yazılı gerekçe ile talebin reddi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 3.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 15-02-2007, 14:04   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.pınar
merhabalar,

anonim şirket te sigortalı çalışan bir avukat olarak , anonim şirketin bir şubesine karşı açılmış olan takibe karşı merkezden çıkan genel vekaletnamemle dava açtım. Ancak karşı taraf vekilinin vekaletnamemin şubeyi kapsamadığını ve bu nedenle de geçerli olmadığından bahisle davanın reddi ile karşı karşıyayım.
Kural olarak , şubelerin tüzel kişilikleri yoktur ve merkez ticaret ünvanı ile birlikte ticari hayatta iş yaparlar. Merkezde sigoratalı avukatın genel vekaletnemesi, de o şirketin ve şubelerinin temsilini kapsar diye düşünüyorum.
duruşmaya sadece dört gün var ve hakimi ikna edemiyorum. Konu ile ilgili yargıtay kararı ya da başka fikri olan var mı ?

Sayın av.pınar,

Kazancı'da yaptığım araştırmada olayınıza tıpatıp benzeyen bir karar bulamadım. Ancak yukarıya 4 adet karar aktardım. Bu kararların işe yarayıp yaramayacağını tartışabiliriz.

1 no.lu kararda
Alıntı:
Ancak sözü edilen şubenin TTK.nun 42/3, 4. maddelerinde öngörülen biçimde müstakil sermayesi, müstakil muhasebesi bulunan veya muhasebesi merkezde tutulduğu ve müstakil sermayesi olmadığı halde kendi başına ticari muamele yapan ve ayrıca bulunduğu yerin ticaret siciline tescil edilen nitelikte bir yer olması gerekir.
denilmekteyse de, Yargıtay 2002 yılından sonra verdiği benzer kararlarda kalıplaşmış bir gerekçe kullanmaktadır:
Alıntı:
Kaldı ki, günümüzdeki elektronik iletişim olanaklarının gelişmesi nedeniyle, ticari işletmeye ilişkin muhasebe işlemlerinin şubeler de dahil olmak üzere bir merkezde bilgisayar ortamında tutulabilmesi imkanlarının bulunması karşısında, şubeler açısından ticari işletme niteliğinin belirlenmesi noktasında muhasebe işlemlerin şubede veya merkezde tutulmasının artık ayırıcı bir kriter olarak belirlenmesi ve uygulanması doğru olamaz.

Kanaatimce, icra takibi faturaya veya senede dayalı olarak yapılmıştır. Sizin şubenin borçlu olarak gösterilmesine bir itirazınız olmadığına göre şube tek başına ticari muameleler yapabilmektedir.Dolayısıyla merkezden ayrı bir vekaletname gerekir, diye düşünmekteyim.Bu konuda TTK 14 ve 42 inci maddeleri inceleyebilirsiniz.

Bence asıl sorun buna rağmen dava red edilmeli midir? Yukarıda 3 ve 4 numaralı kararlara bakılınca(Ki bu yönde bir çok karar mevcuttur)vekaletnamesiz dava açabilmek mümkündür. Sorun hakimin size şube vekaletnamesi için mehil verip vermeyeceğidir.Müstacel hallerde hakimin bu izni vereceği HUMK 67 inci madde ve Yargıtay kararlarıyla hüküm altına alınmıştır. Benim başımdan geçen bir olayda, davacı vekili şirket yerine asilin vekaletnamesi ile dava açmıştı.67 inci maddeyi anımsattım ama hakim kesin süre dahi vermedi. Asıl vekaletname ibraz edildi ve dava hala derdesttir.

Son karara dikkatinizi çekerim.
Alıntı:
Anılan madde içeriğinde vekaletnamenin ibrazı için gerekli sürenin verilmesi hakimin takdirine bırakılmıştır. "Bu takdir hakkın kayıtsız, gerekçeye dayanmayan, halin özelliğine uymayan bir şekilde kullanılmamak gerekir. Aksi halde bu hükmün diğer esaslarla birlikte beliren amacına aykırı bir sonuç doğar ve bu sonuç hukuk düzenince asla benimsenemez. ( 4.HD. 6.3.1967 tarih, 10654/1995- B.Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü C-1 Sh. 820 ).

Bence bu karar işinize yarayabilir.Davayı açarken şirket merkezinin verdiği vekaletnamenin yeterli olduğunu düşündüğünüz için sözkonusu vekaletname ile dava açmış oldunuz. herhangi bir kötüniyetiniz bulunmamaktadır. O halde şubenin vekaletnemesini ibraz etmek için mehil talep etmeniz mantıklı olacaktır.

Değişik görüş veya Yargıtay kararı sunacak olursa ben de sevinirim.

Saygılarımla
Old 07-04-2008, 11:23   #9
av.cemile

 
Varsayılan

Şubelerin yetkileri kısıtlanmışsa ve vekaletname veremiyorlarsa ne olacaktır? Şubelerin yetkileri kısıtlıdır ve ayrı tüzel kişilikleri yoktur malum. Bence meslekdaşımızın vekaletnamedeki ifadeleri genişletip ......A.Ş. genel merkezi ve tüm şubelerinin..........işlerini yapmak üzere vekaletname sunması yeterli olmalıdır.Vekaletnamede muhtemelen şubeler adına iş takip edeceğine dair ibare bulunmamaktadır.Sorunun bundan kaynaklanabileceğini düşünüyorum.
Old 16-01-2009, 13:32   #10
av.pınar

 
Varsayılan sonuç

merhabalar,

olayın yaşandığı dosyada , hakim vekaletnamemi yeterli gördü ve sıkıntı yaşnmadı. Dosya yargıtauy'a da gitti. Karşı tarafın bu yöndeki itirtazı dikkate alınmadan onanarak döndü.
İlginiz için teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yabancı vakıflar şube açabilecek Seyda Hukuk Haberleri 0 04-11-2006 12:56
Merkezi yurt dışında bulunan kartlı sistem kuran kuruluşların Türkiye'de şube açmaları tkaraaslan Hukuk Soruları Arşivi 0 31-03-2006 12:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05824590 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.