Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

10 milyar dolarlık davada Türkiye’yi savunacak avukatlar sınavla belirlendi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-10-2006, 10:46   #1
ahmetsacit

 
Varsayılan 10 milyar dolarlık davada Türkiye’yi savunacak avukatlar sınavla belirlendi

Çukurova Elektrik ve Kepez’e ortak olduğunu savunan Güney Kıbrıs kökenli Libananco şirketinin açtığı 10 milyar dolarlık tazminat davasında Türkiye’yi Enerji Bakanlığı’nın sınavla seçtiği avukatlar savunacak.
Bunun için açılan ihaleye yaklaşık 20 firma başvuruda bulunurken, 5 firma kısa listeye girdi. İhaleyi İngiliz Freshfield Avukatlık Bürosu ile İstanbul’dan Coşar Hukuk Bürosu ortaklığı kazandı.
Bakanlık, Uzan Grubu’nun şirketleri işletmek için devletten aldığı ‘imtiyaz sözleşmesi’ni, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği ve vergi ödemediği gerekçesiyle iptal etmişti. Gruba ait Rumeli Holding bünyesindeki şirketlerin kanun gereği elektrik iletim hatlarını devlete iade etmesi gerekiyordu. Enerji Üst Kurulu’nun ikazlarına rağmen buna yanaşmayan grubun imtiyaz sözleşmesi, Enerji Bakanlığı tarafından iptal edilmiş, mal varlıklarına da 12 Haziran 2003’te el konulmuştu. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun batık İmar Bankası ve Adabank’tan alacakları çerçevesinde el koyduğu şirketlere bu arada sürpriz bir şekilde Lefkoşa merkezli Rum firması Libananco ortak olduğunu iddia etmiş ve yapılan işlem yüzünden uğradığı zararın tazmini için Dünya Bankası Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi’ne (ICSID) başvuruda bulunmuştu. Rum firmanın, Uzanlar’ın tabela şirketi olduğu ileri sürülüyor.
ÇEAŞ ve Kepez Elektrik’in halka açık hisselerinin yüzde 66’sını elinde tuttuğunu ve Türkiye’nin imtiyaz sözleşmelerini iptal etmesi yüzünden zarara uğradığını ileri süren Libananco, 10 milyar dolar tazminat talep ediyor. 19 Nisan 2006’da yapılan tahkim başvurusunu kabul eden ICSID de Türkiye’ye hazırlıklarını en kısa sürede tamamlaması çağrısında bulunmuştu. Bunun üzerine harekete geçen bakanlık, kendi avukatları olmasına rağmen işi sıkı tutarak davayı özel bir hukuk bürosuna vermek için ihaleye çıktı. Bu süreçte en iyi savunmayı hazırlayan ve komisyonun testinden geçen avukatların işi üstlenmek için geçen mayıs ayında yarışmaya tabi tutulduğu öğrenildi. Alınan bilgilere göre müsteşar Sami Demirbilek başkanlığında Müsteşar Yardımcısı Selahattin Çimen, bakanlık avukatları ve bazı bürokratlardan oluşan komisyon öncelikli olarak firmaları inceledi ve hazırladıkları sorulara verilen cevaplar doğrultusunda tercihte bulundu.
İngiliz büro ‘köpekbalığı’ diye tanınıyor Sonucun belirlenmesinde firmaların kaç tahkim davasına girdikleri ve sektör ile ilgili sonuçlandırdıkları davalar etkili oldu. Fiyat ise saat ücreti ve çalıştırılacak eleman sayısına göre belirlendi. Üst düzey bir bakanlık yetkilisi, Coşar’la çalışma sebeplerini Libananco davasında ön plana çıkan yabancı firmaların da aynı hukuk bürosuyla çalışmayı tercih etmelerinden kaynaklandığını belirtiyor. Coşar, Çukurova ve Kepez’de Uzanlar’la olan davalarda da Enerji Bakanlığı’nı temsil ediyor. Aynı yetkili, “Bu yüzden söz konusu süreçte 5-6 bin dosyayı incelediler ve deneyim sahibi oldular.” diyor. Hukuk bürosu, bakanlıkta konuyla ilgili herkesle görüş alışverişinde bulunurken, dava ile ilgisi olabilecek her türlü belgeyi de topluyor. İhaleyi kazanan İngiliz firması Freshfield de uluslararası hukuk büroları arasında ‘köpekbalığı’ lakabıyla biliniyor.
http://www.zaman.com.tr/?bl=ekonomi&...1007&hn=356849
Old 10-10-2006, 21:26   #2
Çaba

 
Varsayılan

Benimki si sadece merak.Acaba Loizi du davasındada bu titizlik gösterilmiş miydi?
Old 11-10-2006, 00:01   #3
Av.Selim Balku

 
Varsayılan gelde utanma şimdi

Sayın Sacitte nerede beni rahatsız eden bir haber varsa onu ekliyor ancak ders çıkartılması gereken bir haber diğerlerinde olduğu gibi

Rahatsız eden husus şudur; İngiliz hukuk şirketinin internetteki sitesine girdim, çat pat ingilizcemle anladığım kadarıyla adamların dünya çapında 28 ofisi ve 2500 hukukçusu var, adamlar işi o kadar iyi yapıyor ki, Türkiye Devletide avukat olarak onları uygun görmüş, bunun yanında da Uzanların davasını başından itibaren südüren Türk Hukuk Bürosunu uygun görmüş...

Şimdi burada milliyetçi söylemlerde bulunmayacam, neden Türkiye, Türk avukatlar varken İngiliz şirketi seçti diye... Ancak yinede rahatsız oluyorum kardeşim, ülkemi neden yabancı avukat savunuyor diye, bir zamanlar Fransa da Türkiye yi savunacak Fransızca bilen avukat bulamadığımız gibi...

Kimse kendini dev aynasında görmesin arkadaşlar, BİZ KENDİ ÜLKEMİZİ BİLE ULUSLARARASI DÜZLEMDE SAVUNAMAYACAK KADAR KÖTÜYÜZ...( doğrusu da bu)

Bunda devletimizin olduğu kadar, öğrencisinden, avukatına kadar biz hukukçularında payı var...
Old 11-10-2006, 01:21   #4
ibreti

 
Varsayılan

İstanbul Barosu genel sekreteri Av.Hüseyin Özbek'in türkdirlik sitesinde çıkan KONSOLOSLUK MAHKEMESİNDEN SÖMÜRGE YARGISINA başlıklı yazısı bu durumu açıklar sanırım;
----

KONSOLOSLUK MAHKEMESİNDEN SÖMÜRGE YARGISINA

Tanzimat öncesi Osmanlı İmparatorluğunda üç çeşit mahkeme vardı: Müslümanların kendi aralarındaki anlaşmazlıklara bakan, geleneksel kurumlar olan Şer’i mahkemeler, gayri müslim tebaanın kendi aralarındaki davalarda yetkili Cemaat mahkemeleri (Kilise mahkemeleri), üçüncü olarak ta; yabancıların aralarındaki uyuşmazlıklara bakacak olan Konsolosluk mahkemeleri.

Konsolosluk Mahkemeleri, giderek Osmanlının ekonomik ve siyasal prangasına dönüşen kapitülasyonların ürünü idi. Bilindiği gibi kapitülasyonlar emperyalist batı devletlerinin kendilerine ve uyruklarına Osmanlı ülkesinde sağladıkları ekonomik, ticari, siyasi ayrıcalıklardır. Osmanlının çöküşüne koşut olarak aleyhimize hükümleri ağırlaştırılan kapitülasyonlarla ülkede yabancı girişimciler Türklerden daha fazla ticari ayrıcalıklar edindiler. Sonuç yerli burjuvazinin gelişememesi, sermaye birikiminin sağlanamaması oldu. Devletin intiharı anlamına gelen kapitülasyon süreci sonunda Osmanlı ekonomisi tamamen çöktü, ülke yarı sömürge haline geldi.

Batının dayatmaları sonucu Osmanlı mülkünde, Osmanlının denetimi dışında oluşturulan bu mahkemelerin yargı alanı süreç içinde genişledi. Yabancılarla Türk ( Müslüman ) tüccarların davalarına da bu mahkemeler bakmaya başladı.Her nedense konsolosluk mahkemelerinin baktığı davalar çoğu kez Türk tüccarların aleyhine sonuçlanıyordu:

“Osmanlı tebaası olan tüccarların çoğu ticaret kanun ve usullerine vakıf olmadıklarından pek çok zarara uğramışlardır.Hele İslam tüccarlarıyla ecnebiler arasında geçen ticaret davaları ekseriya avukatları ve tercümanları vasıtasıyla ecnebiler kazanarak ve Müslüman tüccarların müdafaaya vukuflu vekilleri bulunmadığından İslam ticaretine halel gelmiştir. Bundan başka Müslüman olmayan teb’amızdan bir çoğu dahi yabancı devletlerin himayesine girip o vesile ile işlerini becermişlerdir…” (1)

1839 Tanzimat fermanı sonrası hukuk alanında çeşitli düzenlemeler yapıldı. Osmanlının iyi niyetle, safça, batının önerdiklerini yapması durumunda egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün onlar tarafından garanti edileceğine ilişkin inancı boşa çıktı. 1856 Islahat Fermanı, 1876 I. Meşrutiyet ve Kanuni Esasi, 1908 II. Meşrutiyet denemeleri Batı emperyalizminin Osmanlıyı parçalama, coğrafyasını paylaşma düşüncesini zerrece etkilemedi. Osmanlının en uzun yüzyılı olarak nitelenen 19.asır boyunca, Osmanlının, çözülüş, çöküş, sömürgeleşmesi artarak devam etti.

Osmanlının sonu, iç dinamiklere, öz kaynaklara, ulusal çıkarlara dayalı bir ekonomik model ve hukuksal düzenleme yerine, emperyalist devletlerin reçetelerine dayanan yol haritasının hazin örneği olarak tarihteki yerini aldı. Emperyalistlerin ekonomik kıskacın yanında, hukuk prangalarını da kullanarak mazlum ulusların sömürülmesini sürekli kılmak istedikleri çok açıktır. Birinci Dünya Savaşı sonunda, çok önceden verdikleri idam hükmünün infazına hazırlanan emperyalistlerin oyunları, ulusumuzun Mustafa Kemal önderliğinde verdiği savaşla boşa çıkarıldı. Sömürgecilerin ulusumuza biçtiği kefen parçalandı.

Sömürgenlerin ekonomik dayatmalarının, tuzaklarının tarihin tozlu sayfalarında kaldığını, yeni dünya düzeninde bunların yerinin olmadığını düşünmek yanılgıdır. Emperyalizm dayattığı yeni dünya düzeninde uzun deneyimlerinin birikimiyle sömürüsünü yasallaştırmakta, hukuksallaştırmakta, tahkim etmektedir. Dünün konsolosluk yargısının yerine günümüzde, nalıncı keseri gibi hep kendilerine yontan yeni enternasyonal hukuk kurumları yaratmakta, bunları ulusal yargının üstüne çıkararak muhkemleştirmektedir.

Küreselleşme masalıyla mazlum uluslara dayatılan hukuk sistemi ülkeyi kalkındırma, çağdaşlaştırma bir yana, emperyalist sömürüye karşı direnmenin ulusal hukuk zeminini yok etmektedir. Ulusal pazarın ekonomik, finansal denetiminin yabancıların eline geçmesinin benzeri, iç hukuk düzenini çökertip,ulus üstü hukuk denetimine açarak gerçekleştirilmektedir.

Günümüzde bize çok ırak olmayan Irak’ ta hukuka, insan haklarına, evrensel değerlere saygılarına yakından tanık olduğumuz (!) işgalcilerden, Sevr’in baş mimarı İngiltere’nin mütareke dönemi İzmir’indeki hukuksal uygulamalarından kısa bir kesit sunalım: Mondros Ateşkesi imzalanmıştır ama, Yunan Ordusunun İzmir’e çıkmasına daha 3 ay vardır. İşgale direnmeyi düşünen Kolordu Komutanı-Vali Nurettin Paşa görevden alınır.Yerine koyu İtilafçı Ahmet İzzet Paşa atanır.Bu atama sonrasında İşbirlikçi Hürriyet ve İtilaf Partisi İzmir şubesi, daha da pervasızlaşır. Ulusal direnişe hazırlananları işgalcilere ve saraya ispiyon eder. Hatta bazıları işgalden sonra Yunan yönetimiyle açıkça işbirliğine gider:

”Mütareke döneminde, ceza ve infaz sistemine yapılan müdahaleler de, devletin meşruiyetini ciddi bir şekilde yaralamıştı. Adliye Nezaretinin, cinayetten tutuklu bulunanlardan “sadece Ermeni ve Rum’ların” serbest bırakılmasına ilişkin, cezada eşitlik ilkesine aykırı kararını, I.Dünya Savaşından önce İngiltere’nin İzmir konsolosu olup, mütarekeden sonra albay rütbesiyle vilayet’e gelen Smith’in işleme koymasına razı olmak büyük bir hataydı. 20 Martta yanında Rum avukat Athinogenini olduğu halde, İzmir Merkez Hapishanesine gelen Smith 1250 Hıristiyan’ı serbest bıraktırmıştı”.(2) Aynı durumda bulunan Türk/Müslüman tutuklular da tahliye isteminde bulunurlar.”Padişahım çok yaşa” diye bağırarak bazı Rum-Ermeni mahkumları rehin alırlar. Bunun üzerine cezaevinin etrafı çevrilir, yapılan müdahale sonucu bir Türk mahkum ölür, bir diğeri yaralanır. Daha sonra Smith aynı avukatla Urla hapishanesindeki mahkumları da bıraktırır. Çeşme cezaevinde hayvan hırsızlığı ve eşkıyalıktan mahkum iki Rum’u da, savaş sırasında İngiliz Ordusunda hizmet ettikleri gerekçesiyle bıraktırmak ister.

Çeşmede bazı Rum ileri gelenleriyle birlikte, baskın verir gibi küstahça girdiği Hükümet konağında kaymakam Tahir Beyi , yolda otomobilinin çamurlandığından bahisle azarlar. Bozuk Türkçesiyle “İşitiyoruz ki teşkilat yapıp, silahlanıyormuşsunuz! Türkiye’yi müttefikleriyle birlikte yendik, top ve tüfeğinizi aldık. Neyinize güveniyorsunuz? Yaptıklarınız hükümetinizin programına da aykırıdır.Sizi medeniyete davet ederim.Vahşete devam ederseniz mahvolacaksınız.” diyerek tehdit eder.

Irak’ ı özgürleştirme ( ! ) gayretlerini büyük bir özenle aksatmaksızın sürdüren günümüz Smithleri , dünkü Smith’lerin izinden gidiyorlar. Dünün Smith’lerinin bu topraklarda Türk ulusundan, Atatürk’ten aldıkları dersi ardıllarına yeterince anlatmadıkları anlaşılıyor.

Hüseyin Özbek
Avukat, 6 Haziran 2006

1) Prof. Dr. Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi TTK
2) Doç.Dr.Engin Berber, Bir İzmir Kabusu Mütareke ve İşgal Dönemi Üzerine Yazılar
3) Doç. Dr. Durmuş Yılmaz, Cumhuriyetimizin Fikri Temelleri
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ticari davada tanık delili belle Meslektaşların Soruları 1 18-06-2006 17:39
İdari Davada Davalı muratozsa Meslektaşların Soruları 1 22-07-2004 17:10
10 Milyar Tl Ve Üzerindeki Ödemelerin Banka Kanalıyla Yapılması- İspat Sorunu Av.Mehmet Saim Dikici Meslektaşların Soruları 3 07-08-2003 17:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04546189 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.