Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

tebligat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-11-2009, 14:02   #1
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan tebligat

Arkadaşlar tebligat ile ilgili olarak;
13.10.1965 tarih ve 2/793-360 sayılı ve 16.09.1981 tarih 7/2371-604 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararlarına ihtiyacım var. Teşekkürler.
Old 21-11-2009, 14:07   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:1980/7-2371
K:1981/604
T:16.09.1981

TEBLİGAT HÜKÜMLERİ
TEBLİGATIN KOŞULLARI
TEBLİĞ VE BELGELENDİRME [TEVSİK]

1 - Tebliğ ile ilgili yasa ve tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısiyle ispat olunabilir.

2- Yazılı tebligat; bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce yasaya uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemidir.

3- Tebligat Yasası ile tüzüğünde öngörülen yolda işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz.

4- Durum; tebliğ mazbatasına nedenleri ile birlikte açık bir şekilde yazılmadıkça, komşulara haber vermenin olanaksız Olduğu şeklinde bir yoruma ve kabule gitmek mümkün değildir.

7201 s. Tebligat K m. 21, 23/7, 32/2
[Tebligat Niz. - 4/12059 s. (20.8.1959 Ta.)

Taraflar arasımbakı davadan dolayı, bozma üzarine direnme yoluyla (Geyve Tapulama Hakimliği)nden verilen 15.8.1978 gün ve 119-162 sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çı:kan 7.5.1980 gün ve esas 179-1957 sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı Mustafa tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, Hukuk Genel Kurulunca; dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Kanun ve Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi, kanun ve tüzükte emredilen şekillerle ispat olunabilir. Anılan kanun ve tüzüğün bu konuda etkili önlemler almış olmasının tek amacı, tebliğin muhatabina ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Zira; yazılı tebligat, bir davaya ilişkin işlemleri o davayla ilgili kişilere bildirmek için, mahkemelerce kanuna uygun biçimde yapılan bir belgelendirme işlemidir. 0 halde kanun ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Çünkü, mahkemelerce ve taraflarca yapılan yargılamaya ilişkin işlemlerin geçerliği, genellikle bunların ilgililere kanun ve tüzük hükümlerinin öngördüğü şekilde bildirilmesi ile sağlanacaktır.

Dosyada bulunan tebligatlar arkasına basılan damgasının içeriğinden, direnme kararının her üç davacıya 7201 sayılı Kanunun 21. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Anılan Kanunun 21. maddesine göre; kendisine tebliğ yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin 1. fıkrası uyarınca da. tebliğ memuru muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komşu, kapıcı gibi kimselerden veya o yerin muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden veyahut zabıta amir veya memurlarından soruşturarak, vaki olacak beyanı tebliğ mazbatasına yazıp altını imzalatması gerekir. Bu yön ozelikle Tebligat Kanununun 23. ve Tüzüğün 33. maddeleri hükmunde de ayrıca vurgulanmıştır.

Direnme kararının davacılara tebligine ilişkin olan tebligat parcasının arkasına basılan "damga" seklindeki yazı incelendıkte, sadece "... köyünde tebliğ edildiği sırada adresle kimse 'bulunmadı, muhtar.......na tebliğ edildi... " şeklinde bir açıklama yapılmakta yetinildiği ve bu açıklamanın muhtara imzalatıldığı saptanmıştır.

Görülüyor 'ki tebliğ işlemi kanun ve tüzük hükmüne uygun yapılmamıştır. Çünkü, yukarıda da açıklandığı üzere, tüzükte belirtilen kimselerden gerekli soruşturmanın yapılıp yapılmadığı tebliğ mazbatasında belirtilmemiş en önemli olarak da, tebliğ olgusunun, en yakın komşulardan birisine bildirilmesinin neden mümkün olmadığı hususu açıklanmamış ve böylece bütün bu yönler tevsiksiz bırakmıştır. Oysa, tüzüğün 28. maddesinin 1. fıkrası hükmünün aynen yerine getirilmesi halinde tebliğ memurunun gerçekten muhatabın evine gittiği ve fakat evinde bulamadığı tevsik edilmiş olur. Öte yandan, durum tebliğ matbaasına nedenleri ile birlikte açık bir sekildi yazılmadıkça, komşulara haber vermenin olanaksız olduğu seklinde bir yoruma gitmenin de; az yukarıda anılan yasa ve tüzük hükümlerinin niteliği ve gerçekleştirmek istediği amaç bakımından imkanı yoktur. 0 halde anılan yolda işlem yapılmış olmadıkca tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve bu durumda Tebligat Kanununun 21. maddesinde öngorulen koşullar tevsik edilmiş sayılamayacağından (mad. 23/7), yapılan teblig ıslemi geçersiz duruma düşer. Bu ilkeler HGK.nun 13.10.1965 gün ve D-2/793 E. ve 360 K. sayılı kararında da dile getirilmiş bulunmaktadır.

Bu durumda tebliğ geçersiz bulunduğuna göre, anılan Kanunun 32. maddesinin 2. fıkrası hükmü karsısında, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ günü olarak kabulü zorunludur.

Davacılar, direnme kararının tebliğine iliskin evrakın, muhtar tarafından kendilerine 18.1.1479 günü akşamı gönderildiğini ileri sürdüklerine göre, bu tarihin tebliğ günü savılması kanunun anılan hükmü gereğidir. Temyiz dilekçesi ise 2.2.1979 günü mahkeme kalemine havale edildiğine nazaran temyiz istemi süresindedir ve davalının "direnme kararının süresinden sonra temyiz olunduğuna ve bu durumda direnme kararının kesinleşmiş bulunması nedeniyle HGK.nun bozma kararının kaldırılmasına" ilişkin karar düzeltme isteği yersizdir ve anılan nedenlerle reddedilmelidir.

Sonuç : Yukarıda ayrıntıları ile açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteğinin süresinden sonra yapılmış olduğu iddiasına dayandırılan karar düzeltme isteminin (REDDİNE), HUMK.nun 442/3 ve 2248 sayılı Yasanın 23. maddesiyle değişik 5435 sayılı Yasanın 2.maddeleri uyarınca takdiren 500 lira para cezasının ve 1.000 lira harcın karar düzeltme isteminde bulunandan alınmasına 16.9.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:1964/793
K:1965/360
T:13.10.1965

Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 18 inci Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 21/11/1963 gün ve 636/682 sayılı hükmün incelenmesi davalı avukatı tarafından istenilmiş olmakla Yargıtay İkinci Hukuk Dairesince ( Hadisemizde gıyap kararının Tebligat Kanununun 21 inci maddesi hükümlerine göre tebliğine mesağ yoktur. Bu itibarla gıyap kararı kanun hükümlerine aykırıdır ve bu şekilde usulsüz yapılan tebligata müsteniden duruşmanın davalının gıyabında bitirilmesi yolsuz olduğundan hükmün bozulmasına ve bozmanın mahiyetine nazaran sair hususların tetkikine mahal olmadığına ) karar verilip yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; bazı sebep ve düşüncelerle eski hükümde direnmeye karar verilmiştir.
Duruşma yapılması için 29/Eylül/1965 Çarşamba günü belli zamanda temyiz eden davalı adına avukat Hakkı Dağdeviren ile karşı taraf adına avukat Osman Özatay geldiler; temyiz süresi hakkında bir diyeceği olmadığı karşı taraf vekilinden sorularak ve temyiz dilekçesinin süresinde verilip kaydedildiği incelenerek anlaşıldı.
Hukuk Genel Kurulunca, gelen avukatların sözlü açıklaması dinlendikten sonra vaktin yetersizliğinden ötürü işin incelenerek karara bağlanmasının başka güne bırakılması uygun görüldü.
Bugün dosyadaki kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davalının yokluğunda ( gıyabında ) verilen boşanma kararı, özel dairece, gıyap kararının 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı bir şekilde tebliğ edildiği sebebiyle bozulmuş, mahkeme eski hükümde direnmiştir.
Anılan Kanunun 21 inci maddesine göre, kendisine tebliğ yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin Muhtar veya İhtiyar Kurulu üyesinden birine veyahut zabıta amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder ve alanın adresini kapsayan ihbarnameyi gosterilen adreste binanın kapısına yapıştırmakla beraber tebliğ olunacak kişiye keyfiyetin haber verilmesini mümkun oldukca en yakın komşularından birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıstırıldığı tarih, teblig tarihi sayılır.
Teblıgat tüzüğünün 28 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca da, tebliğ memuru adresinde bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komşu, kapıcı gibi kimselerin veya o yerin muhtar veyahut da İhtiyar Kurulu üyelerinden veyahut zabıta amir veya memurlarından soruşturarak vaki olacak beyanı tebliğ mazbatasına yazıp altını imzalatması gerekir.
Mahkemece usulüne göre tebliğ edildiği kabul edilen gıyap kararı tebliğ kağıdında --- muhatap tevziat saatlerinde hanede bulunamadığından evrak 28 Ekim 1963 günü bağlı bulunduğu Pangaltı mahallesi Muhtarı Bahtiyar Kışlı'ya tebliğ edilmiştir. Ayrıca kapısına ihbarname yapıştırılarak en yakın komşusu Nuri Gökbay'a da haber verilmiştir." Denilmiş, adı gecenin imzası alınmıştır. Görülüyor ki, tebliğ işlemi kanun ve tüzük hükmüne uygun yapılmamıştır. Mahkemenin, tüzüğün 28 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, teblig memurunun davalının gosterilen adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komsu, kapıcı gibi kimselerden veya o yerin Muhtar veyahut da ihtiyar Kurulu uyelerinden veyahut zabıta amır veya mumurlarından gerekli soruşturmayı yapıp yapmadığı tebliğ mazbatasında belirtilmemiş veya ayrıca tevsik edilmemiştir. Tüzüğün 28 inci maddesinin birinci fıkrası hükmünün aynen yerine getirilmesi halinde tebiğ memurunun gerçekten muhatabın evine gittiği ve fakat evinde bulamadığı tevsik edilmiş olur. O yolda işlem yapılmış olmadıkça muhatabın evinde bulunmadığı yolundaki beyan tebliğ memurunun mücerrret sözünden ibaret kalır. Tebligat Kanununun 21 inci maddesinde öngörülen şartlar tevsikedilmedikçe bu madde uyarınca yapılan tebliğ muteber sayılmaz. Bozma ilamına uyulmayarak tebliğ kağıdındaki "en yakın komşusuna haber verilmiştir" kaydiyle yetinilerek eski hükümde direnilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle, direnme kararının gösterilen sebepten, Usulün 429 uncu maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda yazılı örnek harcının ilerde haksız çıkacak taraftan alınmasına ve davalı taraf yararına ( 400 ) lira avukatlık parasının avukatlık ücret tarifesi gereğince diğer tarafa yükletilmesine 13/10/1965 gününde oyçokluğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tebligat kanunun 35. maddesine göre yapıalan tebligat iade edilebilirmi ridvaneroglu Meslektaşların Soruları 6 20-12-2010 14:51
tebligat yapılacak şahıs o an için adreste bulunamazsa tebligat nasıl yapılır? Av. Aylin Kaya Meslektaşların Soruları 10 10-03-2010 12:18
Boşanma Davasında Tebligat Kanununun 35. Maddesine Göre Tebligat avk-e Meslektaşların Soruları 17 01-06-2009 16:56
tebligat kanunun 35. maddesine göre yapıalan tebligat iade edilebilirmi ridvaneroglu Meslektaşların Soruları 3 14-11-2008 10:08
tebligat kanunu 35.maddeye göre tebligat hırs Meslektaşların Soruları 2 13-03-2008 16:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04775596 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.