Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İstinaf aşamasında munzam zarar talebi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-10-2022, 08:03   #1
Fazladanödemeyeçözüm

 
Varsayılan İstinaf aşamasında munzam zarar talebi

Merhaba meslektaşlarım, kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi gereği yüklenicinin temerrudu ve ayıplı ifa sebebiyle alacaklarımiz 2019 yilinda hüküm altına alındı ancak henüz istinaf aşamasında iken paranın değer kaybı ve yüksek enflasyon koşulları sebebiyle hukmolunan tutar kuş kadar bir paraya düşmüş oldu,bu tutar ile artık ayıplı işlerin yüzde 10unu bile yaptirabilmek imkansız, bu aşamada henüz dosya kesinlesmemisken istinaf aşamasında iken ek bir dava açıp birleştirme talep edilerek istinaf mahkemesinden hesaplamalarin munzam zarar doğrultusunda yeniden hesaplanmasini talep edebilir miyiz,değerli görüşlerinize ihtiyacımız var. Teşekkürler.
Old 24-10-2022, 11:30   #2
av.hyurdakul

 
Varsayılan

Açacağınız ek dava ile munzam zararları isteyebilirsiniz. Fakat burada dikkat etmeniz gereken nokta yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek olması gibi sebepler başlı başına munzam zararın oluştuğuna delalet etmez. Ayrıca müvekkilinizin uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorunda olduğunuz kanaatindeyim. Bu konu hakkında; 11. HD., E. 2018/1512 K. 2019/3201 T. 29.4.2019 ve AYM, 2014/2267 Başvuru Numarası Yayımlandığı RG-25.01.2018/30312 kararlarına göz atmanızı tavsiye ederim.
Old 24-10-2022, 20:09   #3
Lord Mozart

 
Varsayılan

Munzam zarar kavramı Yargıtay tarafından somut olgulara dayalı net bir şekilde ortaya konulması gereken zarar olarak yorumlanmaktadır. Aşağıya bir karar bırakıyorum meslektaşım konu ile alakalı kararların bir çoğu bu yönde. Bana göre yapılması gereken müteahhitten alınan para ile giderilebilen zararlar giderilip bakiye kalanlar için faturalarla birlikte munzam zarar talebinde bulunmaktadır.

HGK 2017/18-2800 E, 2021/1629 K

Dava konusu edilen zararın yasal dayanağını oluşturan Borçlar Yasasının 105. maddesi hükmüne göre, borcun ödenmemesi veya geç ödenmesi nedeniyle alacaklı -geçmiş günler için öngörülen faizle karşılanamayacak- bir zarara uğramış ise, borçlu, geç ödemeden dolayı kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlamadıkça bu zararı da karşılamak zorundadır. Yasa bu hüküm ile alacaklıya temerrüt faizini aşan zararını borçludan isteme olanağı tanımıştır. Ancak bunun için uğranılan zararın varlığı ve miktarının alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir. Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın (somut olayda kamulaştırma bedelinin) gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Açıkçası alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır. Hal böyle olunca davada istenen zararı doğuran somut olayın ve bu nedenle uğranılan zararın kanıtlanması gerektiği duraksama yaratmayacak denli açık bir olgudur.

Munzam zararın tazmini konusuyla ilgili olup Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Dairemizin 22.03.1994 gün ve 1994/2060-3571 Sayılı kararı ve bunu izleyen kararlarında belirtildiği gibi; alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu somut olgulara dayanarak inanılır, kesin ve net bir biçimde kanıtlamak zorundadır. Genel ve soyut nitelikteki enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. Burada davacının kanıtlaması gereken husus, enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Örneğin, alacağını zamanında tahsil edememekten ötürü başkasına olan borcunu ödemek için daha yüksek oranda faizle borç aldığını; alacaklı olduğu parayı zamanında alsa idi, yabancı para ile ödemek durumunda olduğu borcunu, geçen süre içinde gerçekleşen bu fark nedeniyle daha yüksek kurdan ödemek zorunda kaldığını; borçludan alacağını zamanında tahsil edeceğine güvenerek üçüncü kişilere karşı bir takım yükümlülükler altına girip, borçlunun borcunu geç ödemesi yüzünden bu üçüncü kişilere karşı edimini yerine getiremediği için cezai şart ya da vergi cezası ödediğini, mallarının haczedildiğini veya yüksek faizli kredi almak zorunda kaldığını kanıtlamak durumundadır. Yoksa soyut ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen, genel ekonomik konjöktürel olgular Borçlar Yasasının 105. maddesinde sözü edilen munzam zararın tazminini gerektirmez.

Öte yandan, borçlunun borcunu ödemede temerrüde düşmesi durumunda, alacaklının başkaca bir hususu kanıtlamadan salt ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar (enflasyon, yüksek faiz, döviz kur farkı, paranın değerindeki düşüş vb. gibi olgular) Borçlar Yasasının 105. maddesindeki munzam zararın kanıtları olarak gösterilip, bunların doğurduğu olumsuzluk gerçek zarar olarak gösterilemez. Bunu kabul etmek hukuk tekniği bakımından da olanaklı değildir. Çünkü, alacaklının somut olarak herhangi bir zarara uğradığını kanıtlamaksızın salt enflasyon (ya da onun yarattığı diğer olumsuzluklar) oranında bir zarara uğradığını varsaymak, yasal faiz oranını enflasyon oranına çıkarmak olur ki, bu yetki yalnızca Yasa koyucuya verilmiştir. Yasa koyucunun amacı, vadeli mevduat ya da enflasyon oranını aynen yansıtmak olsaydı, temerrüt faizini de bu unsurlara bağlardı ve 3095 ve 4489 Sayılı Yasalarda yaptığı gibi belli bir oran belirlemezdi. Yasa koyucu tüm bu ekonomik olumsuzlukları değerlendirip, bunların yaratacağı zarar dolayısıyla tazminat oranını -Anayasadan aldığı yasa yapma yetkisine dayanarak- belirlemiş iken, bu yasal düzenleme gözardı edilip, aynı ekonomik göstergelere dayanılarak tazmin edilecek zararın -temerrüt faizinden- daha fazla olduğu kabul edilemez.

Bu durumda Borçlar Yasasının 105. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan-munzam zararın, Ülkede varlığı kabul edilen genel ekonomik olumsuzlukların (enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri vb. gibi) “malum ve meşhur” olgular olarak kabulüyle değil, bunlar dışında davacının durumuna özgü somut olaylarla kanıtlanması gerekir. Bu konularda alacaklı, önemli bir kanıtlama külfeti altındadır. Kanıtlama yükünü yerine getirirken, kural olarak her hangi bir kanıtlama kolaylığından yararlanabilir. Örneğin enflasyon, somut olguların kanıtlanmasında özellikle zararın miktarının saptanmasında kolaylık sağlayabilir ise de, kanıtlama zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Zararın varlığı ileri sürülerek somut olgular ile kanıtlandıktan sonra miktarının belirlenmesinde -yukarıda açıklandığı gibi- zamanında ödeme yapılmadığı için alınmak zorunda kalınan borca ödenen yüksek faiz oranının, malvarlığında oluşan azalmanın veya dövize ödenen yüksek kurun ve ülkede geçerli diğer ekonomik göstergelerin dikkate alınacağı doğaldır.

Bundan ayrı, uğranılan zararın, borçlunun ve alacaklının dışında gelişen Ülkenin ekonomik politikasına bağlı verilere endekslenmesi durumunda, bunlardan hangisinin uygulanacağı konusu da ayrı bir kargaşa yaratmaktadır. Örneğin zararın hesaplanmasında TEFE mi, TÜFE mi, döviz mi, mevduat faizi mi, yoksa Devlet Tahvili mi esas alınacaktır! Nitekim somut olayda bilirkişi, davacının zararını yıllık yasal faiz oranlarına göre hesaplamış mahkemece de bu miktar esas alınmıştır. Bu da gösteriyor ki, davacı ileri sürdüğü munzam zararını somut olgularla kanıtlamadıkça zarar miktarının saptanması gerçekçi olmayacak, bir bakıma varsayıma dayanacaktır.

Yukarda ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere; davada somut olaylara dayanılarak bir zararın gerçekleştiği ileri sürülüp, yöntemince kanıtlanmış bulunmadığı cihetle, Borçlar Yasasının 105. maddesi gereğince tazminata hükmedilemeyeceği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Old 24-10-2022, 20:31   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

AYM 2014/2267 sayili kararini da inceleyiniz. Olumlu bir karardir.
Old 24-10-2022, 20:50   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Yargitay 13 HD 2010/28-6526 sayili karari konu ile ilgili olumlu bir karar.
Old 24-10-2022, 20:54   #6
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Yargitay 11 HD 2008/4799 esas 2010/1264 karar.Konu ile ilgili bir diger olumlu karar.
Old 13-10-2023, 17:43   #7
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

2014/2267 sayili karariyla Anayasa Mahkemesi munzam zararin somut olarak ispati sartinin mulkiyet hakkini ihlal edecegine karar vermis olsa da HGK 2021/928 esas 2022/401 karar sayili karariyla munzam zararin davaci tarafindan somut olgularla ispat edilmediginden davanin reddi kararinda direnen yerel mahkeme kararini onamistir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aşkın (Munzam) Zarar ve görevli mahkeme Köylühukuk Meslektaşların Soruları 1 08-03-2015 21:31
İtİrazin İptalİ Ve Munzam Zarar kilit27 Meslektaşların Soruları 5 02-08-2011 12:10
Munzam Zarar - İcra takibi altınhukuk06 Meslektaşların Soruları 2 19-10-2009 11:15
Munzam Zarar Av.Mehmet Yılmaz Meslektaşların Soruları 6 15-03-2007 16:38
Munzam Zarar ? bedrettin Meslektaşların Soruları 3 31-05-2002 13:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05345798 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.