Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ticari işletmede temsil

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-02-2009, 15:28   #1
av.güven

 
Varsayılan ticari işletmede temsil

Sayın meslektaşlarım, olay şu;İşletme şahıs firması ve vergi levhası baba adına, ancak işletmede oğlu oturuyor ve tüm evrakları hem kendi adına hem de babası adına kendi imzalıyor, yani verdiği senette hem kendisinin hem de babasının adı var ancak imzalar işletmeyi fiilen işleten oğula ait.Babanın oğluna verdiği bir vekalet var ancak vekaletnamede senet/çek imzalama yetkisi yok, ahzukabz yetkisi var.Takip konusu bir sennetten kaynaklı imza itirazında bulunuldu, menfi tespit davası devam ediyor.Bu fiili durumu ticari işletmede temsil/ticari mümessil olarak değerlendirebilir miyim, bu olaya benzer elinde emsal karar olan meslektaşlarım benimle paylaşırsa çok sevinirim, saygılarımla,
Old 16-02-2009, 15:53   #2
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan

Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
E.2006/18970
K.2006/21740
T.21.11.2006

TİCARİ MÜMESSİLİN İMZALADIĞI BONODAN ŞİRKETİN SORUMLULUĞU

TİCARİ MÜMESSİLİN VEKİL OLARAK İMZALADIĞI TAKİBE KONU BONODAN DOLAYI ŞİRKET SORUMLU OLUP BONONUN VEKALETTEN AZİL TARİHİNDEN SONRA TANZİM EDİLDİĞİ DE İİK'NIN 169/A MADDESİ UYARINCA YAZILI BELGE İLE İSPATLANAMADIĞINA GÖRE, İTİRAZIN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİR.

2004/md. 169, 366
818/md. 449, 450

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK'nın 438. ve İİK'nın 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:

2- Borçlu S. Turz. İnş. Pey. Tem. Ltd. Şti. hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçildiği ve borçluya örnek 10 nolu ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal sürede icra mahkemesine başvurarak, şirket adına bono düzenleyen S.'nin şirket adına vekaleten bono düzenleme yetkisinin olmadığı, S.'nin 19.7.2004 tarihinde vekaletten azledildiği, bononun sonradan düzenlendiğini belirterek borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.

Takip dayanağı bononun S. Turz. İnş. Pey. Tem. Ltd. Şti.'ye vekaleten S. tarafından keşide edildiği ve keşide tarihinin 2.6.2004 olduğu görülmüştür.

Yargılama sırasında dosyaya sunulan G. 4. Noterliğinin 28.2.2002 tarih ve 05219 yevmiye numaralı vekaletnamesinde bonoda keşideci olarak yazılı olan S. Turz. İnş. Pey. Tem. Ltd. Şti.'nin çek düzenleme yetkisini de içerecek şekilde S.'yi vekil tayin ettiği tespit edilmiştir.

Öte yandan, S., Ş. 4. Noterliğinin 19.7.2004 tarihli azilnamesi ile vekaletten azledilmiş ise de, azil bononun tanzim tarihinden sonradır.

Bu vekaletname kapsamına göre S., borçlu şirketi ticari işlerinde ve bankalarda temsil etmektedir. Vekaletnamede öngörülen kapsamlı yetki nedeniyle S.'nin şirketin ticari mümessili olduğu kabul edilmelidir. Borçlar Kanununun 449. maddesine göre ticari mümessil bir ticarethane veya fabrika ve ticari şekilde işletilen diğer müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak vekaleten imza koymak üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir.

Aynı Kanunun 450/1. maddesinde de ticari mümessilin, hüsnüniyet sahibi 3. şahıslara karşı, müessese sahibi hesabına kambiyo taahhüdünde bulunmak ve onun namına müessesenin gayesine dahil olan bütün tasarrufları yapmak selahiyetini haiz sayıldığı belirtilmiştir. Ticari senetlerin ticari işletme ile olan ilgisi iyiniyetli 3. kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından ticari mümessilin imzaladığı senetlerin iyiniyetli 3. kişiler bakımından işletmeyi bağlayacağı öngörülmüştür. (HGK 30.1.1980 tarih, 1979/1692 Esas, 1980/170 Karar) O halde, ticari mümessil S.'nin vekil olarak imzaladığı takibe konu bonodan dolayı şirket sorumlu olup bononun vekaletten azil tarihinden sonra tanzim edildiği de İİK'nın 169/a maddesi uyarınca yazılı belge ile ispatlanamadığına göre, Mahkemece itirazın reddi yerine, kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) no'lu bentte yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--------o---------
Old 16-02-2009, 15:54   #3
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan

Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
E.2006/20711
K.2006/23553
T.12.12.2006

TİCARİ MÜMESSİLİN İMZALADIĞI SENETLERİN BAĞLAYICILIĞI

TİCARİ SENETLERİN TİCARİ İŞLETME İLE OLAN İLGİSİ İYİ NİYETLİ 3. KİŞİLERCE KOLAYLIKLA ANLAŞILAMAYACAĞINDAN TİCARİ MÜMESSİLİN İMZALADIĞI SENETLER İYİ NİYETLİ 3. KİŞİLER BAKIMINDAN İŞLETMEYİ BAĞLAR.

818/md. 449, 450

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçlu Ş. çekteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürerek imzaya itiraz etmiştir. Yargılama sırasında muhatap banka tarafından dosyaya gönderilen Kumluca Noterliğinin 20.4.2005 tarihli ve yevmiye nolu vekaletnamenin incelenmesinde, borçlu Ş.'nin çek keşide etme yetkisini de içerecek şekilde H.'yi vekil tayin ettiği tespit edilmiştir.

Bu vekaletname kapsamına göre H. borçluyu ticari işlerinde ve bankalarda temsil etmektedir.

Vekaletnamede öngörülen kapsamlı yetki nedeniyle K.'nin borçlunun ticari mümessili olduğu kabul edilmelidir. Borçlar Kanunu'nun 449. maddesine göre ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika ve ticari şekilde işletilen diğer müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak vekaleten imza koymak üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir. Aynı kanunun 45011. maddesinde de ticari mümessilin, hüsnüniyet sahibi 3. şahıslara karşı, müessese sahibi hesabına kambiyo taahhüdünde bulunmak ve onun namına müessesenin gayesine dahil olan bütün tasarrufları yapmak selahiyetini haiz sayıldığı belirtilmiştir. Ticari senetlerin ticari işletme ile olan ilgisi iyi niyetli 3. kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından ticari mümessilin imzaladığı senetlerin iyi niyetli 3. kişiler bakımından işletmeyi bağlayacağı öngörülmüştür (HGK. 30.1.1980 tarih, 1979/1692 Esas, 1980/170 Karar). Kaldı ki; somut olayda borçlu tarafından vekile, açıkça çek düzenleme yetkisi verilmiştir. Çekin "vekaleten" imzalandığı yazılmasa dahi yukarıda açıklanan kurallara göre vekalet veren bu çekten dolayı sorumludur. Her ne kadar borçlu tarafından Kumluca Noterliğinin 16.5.2005 tarih ve ... yevmiye nolu azilnamesi ile H. vekaletten azledilmiş ise de, çekin keşide tarihi azil tarihinden önce olduğundan, anılan azilname borçlunun sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Alacaklı vekili takip dayanağı çekin H. tarafından vekaleten keşide edildiğini ileri sürdüğüne ve borçlu vekilince çekteki keşide imzasının vekil H.'ye ait olmadığı yönünde bir iddiada da bulunmadığına göre mahkemece itirazın reddi yerine kabulü isabetsizdir.

Kabule göre de; İİK 'nun 170/3. maddesi gereğince inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığı, mahkemece aynı kanunun 68/a maddesine göre yapılan inceleme sonucunda anlaşılmış ise, itirazın kabulü ile birlikte takibin durdurulmasına karar verilir. Mahkemece anılan yasa hükmüne aykırı olarak takibin durdurulması yerine iptaline karar verilmesi doğru değildir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 12.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--------o---------
Old 16-02-2009, 15:55   #4
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan

Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
E. 2000/4199
K. 2000/5864
T. 13.4.2000

TİCARİ MÜMESSİLİN KAMBİYO TAAHÜDÜNDE BULUNMASI
TEMSİL YETKİSİ
ÖZEL YETKİ

TİCARİ MÜMESSİL ÖZEL BİR YETKİSİ OLMADAN KAMBİYO TAAHHÜDÜNDE BULUNABİLİR. VEKALETNAMENİN KAPSAMINA GÖRE VEKİLİN ASIL BORÇLUNUN TİCARİ MÜMESSİLİ OLDUĞU KABUL EDİLMELİDİR. TEMSİL SELAHİYETİNİN GERİ ALINMASI, TİCARET SİCİLİNE KAYIT VE İLAN EDİLMEDİKÇE İYİNİYETLİ 3. ŞAHISLAR HAKKINDA GEÇERLİ OLACAĞINDAN VEKİLİN AZLEDİLDİĞİNDEN BAHİSLE TAKİBİN İPTALİ YASAYA UYGUN DEĞİLDİR.

818/md. 388, 450, 452, 453

Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 9.3.2000 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosyaya sunulan 7.8.1980 gün, .... yevmiye nolu ve Ankara Birinci Noterliğince düzenlenen vekaletnamede borçlu tarafından vekile kambiyo taahhüdünde bulunmak üzere özel yetki verildiği görülmektedir. BK.nun 388. maddesi gereğince vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için özel yetkiyi haiz olması gerektiği gibi, ticari vekilin böyle bir taahhüt altına girmesi de aynı kanunun 453. maddesinde özel yetkinin bulunması koşuluna bağlanmıştır. Ancak, BK. 450. maddesine göre ticari mümessil böyle özel bir yetkisi olmadan kambiyo taahhüdünde bulunabilir. Kaldı ki, yukarıda belirtilen vekaletnamede sözü edilen özel yetki vardır. Somut olayda borçlunun adına senedi ciro eden kişiye verdiği vekaletname gereği borçlu, bütün ticari işlerinde vekilinin imzası ile temsil edilmektedir. Vekaletnamenin açıklanan kapsamına göre Asıl borçlunun ticari mümessili olduğu kabul edilmelidir. ( HGK 30.1.1980 tarih 1692-170 SK) BK.nun 452. maddesi gereğince mümessil tayin edilirken tescil edilmemiş olsa bile, temsil selahiyetinin geri alınması halinde keyfiyetin ticaret siciline kayıt edilmesi zorunludur. Temsil selahiyetinin geri alınması, ticaret siciline kayıt ve ilan edilmedikçe bu selahiyet iyiniyetli 3. şahıslar hakkında geçerlidir. Bu itibarla vekilin azledildiğinden bahisle takibin iptali yasaya uygun bulunmamaktadır. Mercice yapılacak iş borçlunun sair itiraz nedenleri incelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 13.4.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.

--------------o------------------
Old 16-02-2009, 15:56   #5
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan

Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
E.2000/19-818
K.2000/816
T.26.4.2000

MENFİ TESPİT DAVASI
TİCARİ MÜMESSİL

TİCARİ MÜMESSİL İYİ NİYET SAHİBİ KİŞİLERE KARŞI TÜM İŞLEMLERİ YAPMA YETKİSİNE SAHİPTİR.

2004/md. 72

Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; K. 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 20.10.1998 gün ve E.97/701-K.98/1197 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 22.2.1999 gün ve E.99/87 - K.99/1017 sayılı ilamıyla; (....Davacı vekili, müvekkili şirketin muhasebecisi olan dava dışı N. tarafından şirket kaşesini kullanarak keşide ettiği ve arkasına ciro imzası koyduğu beş adet çekin davalı hiçbir akdi münasebetleri olmamasına rağmen verildiğini ve davalı tarafından icra takibine konulduğunu iddia ederek söz konusu çekler ile borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında, çekleri keşide eden dava dışı N.'nin davacı A.Ş.'yi temsile yetkili olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, temsilcinin yetkisini aşarak yaptığı işlemlere, temsil edilenin icazet vermesi halinde işlemlerin geçerlilik kazanacağı davacının temsilcinin yetkisini aşarak keşide ettiği başka çeklere ödeme yapmak suretiyle icazet verdiği bu nedenle şimdi yetki itirazında bulunmasının MK.’nun 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davaya konu çeklerdeki keşideci ve ciro imzasının, davacı şirketin 75.000.000 TL.'na kadar çek keşide etme yetkisi verilen N.'ye ait olduğu çekişmesiz olup, bu durumda davacı şirketin her çek yaprağı için 75.000.000 TL.'nın üstünde kalan miktar yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde temsilcinin yetki sınırlarını aşarak dava dışı üçüncü kişilere keşide ettiği çeklerden bir kısmının davacı şirketçe ödenmiş olmasının dava konusu çeklerin düzenlenmesi yönünden vekile icazet verilmesi niteliğinde görülerek davanın reddine isabet görülmemiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı vekili Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, davacı şirket temsilcisinin yetkisini aşarak keşide ve ciro ettiği 5 adet çekler ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin ilk kararı Özel Dairece yukarıdaki gerekçelerle bozulmuştur.

Mahkeme, davacı şirketin yetkisiz temsilcisinin görev yaptığı süre içinde 250 adet çek keşide ettiğini; bu çeklerden 195 adedinin davacı şirket tarafından benimsendiğini, diğer bir anlatımla onay verildiğini; bu haliyle davacının yetki aşımı ve yetkisiz temsilcinin keşide ettiği çeklerin geçersizliğini ileri sürmesinin M.K. 2. maddesi ile bağdaşmayacağını öne sürerek önceki kararında direnmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle çekleri keşide ve ciro eden N.'nin B.K. 449. maddesinde düzenlenen ticari mümessil hükmünde bulunup; aynı yasanın 450. maddesi gereğince ticari mümessilin, iyiniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı şirket hesabına kambiyo taahhüdünde bulunmak ve şirket hesabına şirketin gayesine dahil bütün tasarrufları yapma yetkisinin bulunmasına, vekaletnamedeki kısıtlamanın ticaret sicilinde kayıt ve ilan edilmemiş olmasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 26.4.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.

---------- o----------
Old 17-02-2009, 00:49   #6
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Ticari mümessil ile ilgili bir soruda konu ile ilgili son Yargıtay kararlarını alıntılayarak hukuk problemini çözmüş olmuyoruz maalesef.

Öncelikle oğul, "ticari mümessil" sıfatına sahip mi onu belirlemek gerekir.

"İşletme şahıs firması ve vergi levhası baba adına". Bundan şunu anlıyoruz: Tek kişi işletmesi var ve gerçek kişi tacir de baba.

"Babanın oğluna verdiği bir vekalet var ancak vekaletnamede senet/çek imzalama yetkisi yok". Halbuki ticari mümessilin en tipik yetkisi "kambiyo taahhüdünde bulunmak" (BK.m.450/I).

Eğer vekaletnamede oğulun "ticari mümessil" sıfatıyla görevlendirildiği açık olarak belirtilmiş olsaydı o zaman kanun (BK.m.450/I) gereği çek-senet düzenleme yetkisine de sahip olacaktı.

Acaba oğul "ticari vekil" sayılamaz mı?
BK.m.453/III hükmü gayet açık: "Ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe ... kambiyo taahhütlerinde ... bulunamaz".
Old 23-03-2010, 17:28   #7
av.g.yıldırım

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım;
Konunun üzerinden uzun zaman geçmiş ama ben nasıl sonuçlandığını merak ettim.Benzer bir durumla karşı karşıyayım tecrübelerinizden faydalanmak isterim.Borçlu şahıs şirketi bu şahıs kardeşine vekalet veriyor fakat vekalette çek ve senet verme yetkisi bulunmuyor, bu yetkisiz kardeş senette kaşenin üzerine imza atıyor, diğer şahsın yani vergi levhasında adı geçen şahsın sennette imzası bulunmuyor.Takip açmam gerekiyor, fakat sadece yetkisiz fakat senette imzası bulunan kardeşe mi yada senette imzası bulunmayan asıl şirket sahibi ile yetkisiz kardeşe beraber mi bilemiyorum.Yardımlarınız için teşekkür ederim.Saygılarımla.
Old 23-03-2010, 17:31   #8
SKARA

 
Varsayılan

Merhaba benim ise farklı bir sorum var ŞİRKET TEMSİLCİSİ sirket borcuna karşılık şahsı adına şirket namına senet alıyorsa esasında yapılan işlemin şirket lehine bir kazandırma olduğuna dair karine destekleyici yargıtay kararı var mı
Old 23-03-2010, 17:45   #9
lehdar

 
Varsayılan

sayın Av.G.Yıldırım. kambiyo senetlerinde sahte imza atan kişi evraktan doğan borçtan mesuldür.
Ticaret Kanunu
II - SALAHİYET OLMAKSIZIN İMZA:
Madde 590 - Temsile salahiyetli olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatiyle bir poliçeye imzasını koyan kimse, o poliçeden dolayı bizzat mesul olur ve poliçeyi ödediği takdirde temsil olunan haiz olabileceği haklara sahip olur. Salahiyetini aşan temsilci için dahi hüküm böyledir.

TTK.m.690/II hükmüne göre yukarıdaki madde bonolar hakkında da geçerlidir.

sahte imza halinde şirket kaşesi bulunsa dahi bu durum şirketi borçlandırmaz. imzaya itiraz edildiği anda, kambiyo senetlerindeki katı şekilcilik sebebiyle ve HUMK hükümleri karşısında senetteki geçersiz imzanın kabullenildiğini ya da temsilciliği ispat etmeniz zor, hatta imkansız olabilir.

sonuçta imza sahibine takip yapmanız en doğru yol olur kanaatindeyim
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Limited Şirketi Temsil oguzate Meslektaşların Soruları 10 08-05-2007 02:39
Dernek ticari işletmesinin vakıf ticari işletmesinden farkı Av. Mesut Meslektaşların Soruları 0 17-04-2007 12:22
ipotek, vekil ile temsil Av.mdogan Meslektaşların Soruları 2 16-03-2007 16:48
ben çözemedim ticari vekil mi ticari mümessil mi? evora Hukuk Soruları Arşivi 6 05-01-2007 03:36
Çifte Temsil S. Uluköklü Meslektaşların Soruları 12 28-01-2004 17:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04831004 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.