Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

BANKALAR ve VARLIK YÖNETİMİ YARGI HARCINA TABİDİR

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-12-2009, 10:14   #1
Site Ziyaretçisi

 
Varsayılan BANKALAR ve VARLIK YÖNETİMİ YARGI HARCINA TABİDİR

ÖZET: Yerel Mahkeme; …5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesi ve atıf yaptığı maddelerde temlik alacaklısı şirketin FON’a tanınan harç istisnasından yararlanacağına dair açık bir hüküm olmadığı gibi,
5035 sayılı Kanun ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123. Maddesinde yapılan değişikliğin de yargı harçlarını kapsamadığı, Harçlar Kanunu’na göre hazırlanan (1) Sayılı tarife gereğince Yargı Harçlarının, dolayısıyla İİK. nun 15. maddesi uyarınca sonuçta borçluya yüklenecek olan harçların alınması gerektiği, dair şikayetin ise reddine karar vermiş; davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire, karar düzeltme aşamasında bu kararı metni yukarıda bulunan ilamla bozmuş, Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayarak ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.
Yerel Mahkemenin paralel bir gerekçeye dayalı bulunan direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.


YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas Numarası: 2008/12-715
Karar Numarası: 2008/717
Karar Tarihi: 03.12.2008

VARLIK YÖNETİM ŞİRKETLERİNİN DAVA ve TAKİPLERİ YARGI HARCINA TABİDİR.
BANKA TAKİP ve DAVALARI (5035 sk değişik 492 sk. Md. 123’de, Bankaların takip ve davaları yargı harcından istisna-muaf olmadığından) HARCA TABİDİR
492 s. HarçlarK/28, 32, 123, 128, 2004 s. İİK/12, 15, 5411 s. BankacılıkKanunu/143

ÖZET: Yerel Mahkeme; …5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesi ve atıf yaptığı maddelerde temlik alacaklısı şirketin FON’a tanınan harç istisnasından yararlanacağına dair açık bir hüküm olmadığı gibi,
5035 sayılı Kanun ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123. Maddesinde yapılan değişikliğin de yargı harçlarını kapsamadığı, Harçlar Kanunu’na göre hazırlanan (1) Sayılı tarife gereğince Yargı Harçlarının, dolayısıyla İİK. nun 15. maddesi uyarınca sonuçta borçluya yüklenecek olan harçların alınması gerektiği, dair şikayetin ise reddine karar vermiş; davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire, karar düzeltme aşamasında bu kararı metni yukarıda bulunan ilamla bozmuş, Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayarak ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.
Yerel Mahkemenin paralel bir gerekçeye dayalı bulunan direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.

DAVA: Taraflar arasındaki “şikayet (harç iadesi)” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 4.12.2006 gün ve 2006/1176-1210 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 13.11.2007 gün ve 2007/18376-21125 sayılı ilamı ile;
(... Şikayetçi vekili İstanbul 2. İcra Müdürlüğü’nün 1999/19 esas sayılı dosyasından tasfiyesi yürütülen müflis Mehmet Oktay A. masasında fon alacağı olarak sıra cetvelinin 4-5-6-7-18-19-20-21. ve 22 numaralarında kayıtlı alacakları temlik aldıklarını, 5411 sayılı Bankacılık Yasasının 143/5. maddesi uyarınca müvekkili şirketin harçtan muaf olduğunu, harç kesilmeksizin müvekkili şirkete ödeme yapılması gerektiğini, ancak, kendilerinden bu harcın tahsil edildiğini öne sürerek bu harcın iadesine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece 5411 sayılı Bankacılık Yasasının 143. m. ve atıf yaptığı maddelerde temlik alacaklısı şirketin fona tanınan harç istisnasından yararlanacağına dair açık bir hüküm olmadığı gibi, 5035 sayılı Yasayla değişik 492 sayılı Harçlar Kanununun 123. maddesinde yapılan değişikliğin de yargı harçlarını kapsamadığı gerekçesiyle şikayetin reddedildiği görülmektedir.
Konu ile ilgili Bankacılık Yasasının 143. maddesi, (Bankalar ve fon dahil diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla kuruluş ve faaliyet esasları kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabilir....Bu kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri.... 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan ... istisnadır.) hükmünü içermektedir.
Maddenin gerekçesinde de, (... yetkisi dışında fonun sahip olduğu tüm ... istisna ve muafiyetlerden aynı şekilde yararlanma imkanı tanınarak, alacakların takip ve tahsilinin kolaylaştırılması amaçlanmıştır.) denilmiştir. (Bknz. Bankacılık Kanunu Şerhi. C.2.Prof. Dr. Seza Reisoğlu S.1583)
Yukarıda açıklanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesi “varlık yönetim şirketi” başlığını taşımaktadır. Bu durumda anılan madde metninden gerekse buna ait gerekçeden anlaşılacağı üzere şikayetçinin yargılama harçlarından 5 yıl süre ile istisna tutulduğu tartışmasızdır. Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla şikayetçinin karar düzeltme talebinin kabul edilmesi uygun görülmüştür...),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: Dava (şikayet) kanuna aykırı olarak tahsil edildiği ileri sürülen harcın iadesi istemine ilişkindir.
Davacı R.. Varlık Yönetim A.Ş.vekili, dava dışı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF), ortaklık hakları ile yönetim ve denetimine el konulan ve tasfiyeye tabi tutulan bankalardan devraldığı alacakları, ihale yoluyla Ocak 2006 tarihinden itibaren davacı şirkete devir ve temlik ettiğini, bu kapsamda, müflis Mehmed Oktay A.'dan olan tüm hak ve alacakların da davacı Şirkete geçtiğini, temlik sözleşmeleri doğrultusunda sıra cetvelinin 4, 5, 6, 7, 18, 19, 20, 21 ve 22 numaralarında kayıtlı alacakların davacı şirket adına kaydedildiğini, iflas idaresinin 6.1.2006 ve 11.9.2006 tarihli kararları uyarınca davacı şirkete net olarak 633.407,42 YTL'den ödenmesi gerekirken, 07.11.2006 tarihinde bu tutardan %3.6 tahsil harcı karşılığı 22.802,60 YTL kesilerek toplam 610.604,82 YTL. ödeme yapıldığını, bu haliyle ödemenin hatalı ve eksik olduğunu, zira, Varlık Yönetim Şirketi olan davacının 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143/5 maddesiyle her türlü harçtan muaf tutulduğunu ileri sürerek; İflas Müdürlüğü'nce kanuna aykırı olarak kesilen, %3.6 karşılığı toplam 22.802,60 YTL. tahsil harcının ve ayrıca mükerrer olarak kesilen 58,51 YTL tahsil harcının davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel Mahkeme; şikayetçi alacaklının mükerrer olarak kesilen miktar yönünden şikayetinin yasal ve yerinde olduğu, ancak, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesi ve atıf yaptığı maddelerde temlik alacaklısı şirketin FON’a tanınan harç istisnasından yararlanacağına dair açık bir hüküm olmadığı gibi, 5035 sayılı Kanun ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123. Maddesinde yapılan değişikliğin de yargı harçlarını kapsamadığı, Harçlar Kanunu’na göre hazırlanan (1) Sayılı tarife gereğince Yargı Harçlarının, dolayısıyla İİK. nun 15. maddesi uyarınca sonuçta borçluya yüklenecek olan harçların alınması gerektiği, davacı şirketin yararlanabileceği açık yasal düzenleme ve istisna bulunmadığından, alacaklıya ödenen para üzerinden tahsil harcı kesilmesinin yasal ve yerinde olduğu gerekçesiyle, mükerrer tahsil harcı kesildiğine ilişkin şikayetin kabulüne, mükerrer kesilen 58,51 YTL. harcın iadesine, alacak üzerinden tahsil harcı kesilemeyeceğine dair şikayetin ise reddine karar vermiş; davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire, karar düzeltme aşamasında bu kararı metni yukarıda bulunan ilamla bozmuş, Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayarak ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.
Dava dışı TMSF ile davacı (şikayetçi) RCT Varlık Yönetim A.Ş. arasındaki “Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi”yle, İstanbul 2. İflas Müdürlüğünün 1999/19 esas sayılı dosyasından tasfiyesi yürütülen müflis Mehmet Oktay Acar masasında TMSF alacağı olarak sıra cetvelinin 4 ila 7 ve 18 ila 22 numaralarında kayıtlı toplam dokuz adet alacağın şikayetçi şirkete temlik edildiği, İflas İdaresinin, mevcudun dağıtılması konusunda düzenlenen bilirkişi raporunu esas alıp, 06.01.2006 ve 11.09.2006 tarihli kararlarıyla toplam 631.840,76 YTL.nin harçsız ve net olarak, toplam 1.625,17 YTL.nin ise %3.6 oranında tahsil harcı kesilmek suretiyle şikayetçi şirkete ödenmesine karar verdiği, İstanbul 2. İflas Müdürlüğünün, 7.11.2006 tarihli sayman mutemedi alındısıyla 633.407,42 YTL’den %3,6 oranında 22.802,60 YTL. Tahsil Harcı keserek, aynı tarihli reddiyat makbuzuyla şikayetçi vekiline 610.604,82 YTL. ödediği dosya kapsamıyla sabit ve çekişmesizdir.
Yine, şikayetçi şirketin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143/1. maddesi çerçevesinde ve 2005 yılında kurulmuş bir “varlık yönetim şirketi” niteliğinde olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın aynı maddenin 5. fıkrasında öngörülen beş yıllık süre içerisinde gerçekleştiği de uyuşmazlık konusu değildir.
Bu noktada, konuya ilişkin kanuni düzenlemeler ve Yargıtay uygulaması hakkında genel bir açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
Öncelikle belirtilmelidir ki; Harç, yapılan bir hizmet karşılığı olarak Devletin aldığı paradır. Medeni Usul Hukukunda olduğu gibi, İcra Hukukunda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/b maddesine göre, Tahsil Harcı alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 15. maddesi ise, kanunda tersine hüküm bunmadıkça, bütün harç ve masrafların borçluya ait olduğunu, bunların neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunacağını öngörmektedir.
Harçlar Kanunu’nun 32. maddesine göre, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf ödeyebilir ve ödenen bu para sonuçta ayrıca bir isteğe gerek olmaksızın hükümde nazara alınır.
Değinilen bu kanun hükümlerine göre, tahsil harcının sorumlusu daima borçludur (İcra ve İflas Kanunu, md.15). Bu harcın, Kanun (492 sayılı Harçlar Kanunu, md.28/b) gereği İcra Dairesince alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilmesi, sorumlusunun borçlu olduğu yönündeki düzenleme bakımından sonuca etkili değildir; borçlunun söz konusu sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. İcra ve İflas Kanunu’nun 12. maddesi hükmü de gözetildiğinde, borçlunun borcu, yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar devam edeceğinden, alacaklının ödediğini zannettiği harç miktarı kadar takibe devam hakkı vardır. Yani, alacaklı, gerçekte borçlunun sorumluluğu altında bulunan ve ancak yatırılan paradan kesilen tahsil harcını borçludan alma hakkına sahiptir. Zaten alacağın tamamı karşılanana kadar tahsilata devam edilir.
Bu düzenlemelere paralel olarak; Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2004 tarih ve E:2004/12-491 K:2004/413 sayılı kararında da, paranın tahsili anında Devletin harçla ilgili kaybını önlemek ve Harçlar Kanunu’nun 128. maddesindeki memur mesuliyetini azaltmak amacı ile ilerde borçludan alınmak üzere, tahsil harcının, alacaklıya ödeme yapıldığı sırada alacaklıdan alınacağı belirtilmiştir.
Davacı (şikayetçi) şirketin yasal statüsü yönünden konunun değerlendirilmesine gelince: 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143/5. maddesi, varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemleri ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtları, kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, maddede sayılan diğer vergilerden ve kesintilerden istisna tutmuştur. Görüldüğü üzere, bu hüküm, varlık yönetim şirketlerinin vergiden istisna olacağı halleri -istisna kurumunun doğasının da gereği olarak- kendilerinin yaptıkları işlemlerden ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan dolayı, hükümde sayılan kanunlar uyarınca vergi, harç veya kesinti borçlusu durumunda bulunacakları hallerle sınırlamıştır.
Somut olayda, davacı (şikayetçi) Şirketin yaptığı bir işlem veya bununla ilgili düzenlenmiş bir kağıt söz konusu olmadığından, uyuşmazlığın anılan hüküm kapsamında değerlendirilmesi de hukuken mümkün değildir.
Temlik nedeniyle alacaklı konumunda bulunduğu dava konusu olayda, İcra ve İflas Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca gerçekte borçluya ait olan tahsil harcının, konuya ilişkin bir başka düzenlemeyi içeren 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/b maddesindeki hüküm çerçevesinde yatırılan paradan alınmış olması, sonuçta bu miktarın borçludan alınıp kendisine ödenmesine olanak veren yasal düzenlemeler karşısında, hukuka aykırı değildir.
Yerel Mahkemenin paralel bir gerekçeye dayalı bulunan direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.
SONUÇ: Davacı (şikayetçi) vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 03.12.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak : Y. Hukuk Genel Kurulu
Old 06-12-2009, 12:40   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Teşekkürler.

Türk Hukuk Sitesinin Bankacılık Kanunu Şerhine söz konusu kararı ekliyorum. Siteye üye olduğunuz takdirde http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?kid=53 adresinde bulunan Bankacılık Kanunu şerhimizden yararlanabilir ve doğrudan şerhe katkı da sunabilirsiniz. Tekrar çok teşekkür ederim. Varsa eğer sizdeki başkaca kararları da bizimle paylaşırsanız seviniriz.
Old 07-12-2009, 18:29   #3
radikal

 
Varsayılan

04.06.2008 tarih ve 5766 sayılı yasanın 11/ç maddesi ile 492 Sayılı Harçlar Yasasının 123 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan "harca tabi tutulmaz." ibaresi "bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır." şeklinde değiştirilmiştir.

Buna göre yukarıda eklenen Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı yasa değişikliğinden sonradır.

123.maddenin son fıkrasındaki değişiklikle kredilerin geri dönüşümü ile ilgili işlemlerin bu kanunda yazılı harçlardan müstesna tutulmuştur.( Muafiyet şahsa, istisna ise işleme ait olduğu ise başka bir yargıtay kararı ile açıklanmıştır.) Sonuç olarak, bankaların kredilerin geri dönüşümü ile ilgili icra takiplerinde (başvurma, peşin ve tahsil harcı) alınmamalıdır. Bu konuyla ilgili Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin güncel kararı aşağıdadır.

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/22509
K. 2009/3340
T. 19.2.2009
• BANKALARIN HARÇTAN MUAF TUTULMASI ( Kullandırılacak Kredilerin Temini ve Bunların Teminatları İle Geri Ödemelerine İlişkin İşlemler )
• KREDİ ALACAĞININ TAHSİLİ AMACIYLA İCRA TAKİBİ ( Bankaların Harçlar Kanunu Gereğince Harçtan Muaf Tutulması Gerektiği )
• HARÇTAN MUAFİYET ( Bankaların Kredi Alacaklarının Tahsili Amacıyla Başlatacak Oldukları İcra Takipleri )
• İCRA TAKİBİ ( Bankaların Kredi Alacaklarının Tahsili Amacıyla Başlatacak Oldukları - Harçtan Muaf Olduğu )
492/m.2,123/3
ÖZET : Bankalar tarafından kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödemelerine ilişkin işlemler Harçlar Kanunu'nda yazılı harçlardan muaftır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı banka borçlu; şirket hakkında taraflar arasında imzalanan genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan kredi borçlarının ödenmemesi üzerine genel haciz yolu ile icra takibi başlattıklarını takip açılırken harçlar Kanunun 123. maddesi uyarınca harçtan istisna oldukları halde icra memurluğunca harç tahsil edildiğini icra takibi açılırken yatırmak zorunda kaldıkları harçların iade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı bankaca İstanbul 6 icra Müdürlüğünün 2008/18516 esas sayılı takip dosyası üzerinden borçlu hakkında kredi alacağına ilişkin olarak takip başlatıldığı takip talebinde bankanın bu alacağa ilişkin olarak harçtan muaf olduğunun belirtildiği ancak İcra Müdürlüğünce harcın tahsil edildiği anlaşıldı.

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 2. maddesinde belirtildiği üzere bu kanuna bağlı 1 sayılı tarifede yazılı olanlar yargı harçlarına tabidir.Dolayısı ile icra takibi de bu yasa uyarınca harca tabidir. Ancak "genel muaflıklar ve istisnalar" başlığını taşıyan aynı yasanın 04.06.2008 tarihli 5766 sayılı kanunun 11. maddesinin ( ç ) bendi ile değişik 123. maddesinin 3. fıkrasında bankalar tarafından kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödemelerine ilişkin işlemlerin Harçlar Kanunu'nda yazılı harçlardan muaf olduğuna ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme ile yasa koyucu daha önce kredi alacağının geri dönüşümünü harca tabi tuttuğu halde son yapılan yasal düzenleme ile artık bu tür alacakların tahsili harçtan muaf tutulmuştur.

Somut olayımızda alacaklı banka ödenmeyen kredi alacağının geri ödenmesini sağlamak amacı ile bu icra takibini kanunun yayınlanmasından sonra 01.08.2008 tarihinde başlattığından uygulamaya uygun olarak yeniden oluşturulan içtihatlarımız doğrultusunda yukarıda belirtilen yasa değişikliği sebebi ile takip harcından muaf olacağından kendisinden bu konuda ödeme yapılması istenemeyeceği gibi yapılan ödeme var ise kendisine geri ödenir.

Mahkemece yukarıda belirtildiği üzere şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünce takip harcı alınmasına ilişkin memur işleminin iptaline karar verilmesi gerekir iken şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 19.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-12-2009, 18:50   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Teşekkür ederiz Savaş Bey (Radikal)

Eklediğiniz karar bankaların kredi sözleşmeleri için geçerlidir. Varlık Şirketleri için durum biraz farklıdır. Varlık şirketleri banka değil. Ancak söz konusu değişiklik nedeniyle TMSF bünyesindeki bankaların kredi alacaklarının temliki noktasında dolaylı olarak bu hükmün uygulanıp, uygulanamayacağına dair Harçlar kanunundaki değişikliği de gözden geçirip, Bankacılık Kanunu 143. maddeye bilgi notu olarak ekleyeceğim.

Tekrar teşekkürler, ilgi ve katkınız için.

Benim ulaştığım metin şu şekilde:

Alıntı:
BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Muaflıklar ve İstisnalar

ÖZEL KANUNLARDAKİ HÜKÜMLER :

MADDE 123 - (Değişik: 2430 - 20.3.1981) Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz.

Ancak, İş Kanununa tabi işçilerin ve çırakların iş mahkemelerindeki dava ve bu mahkemelerden almış oldukları ilamların takiplerinde harçtan muafiyet (Değişik ibare: 5281 - 30.12.2004 / m.43/3-j - Yürürlük m.45/11) "gündelikleri veya aylık ücretleri 16 yaşını doldurmuş işçiler için belirlenen asgari ücreti geçmeyen" işçiler ve çıraklar hakkında uygulanır.

(Ek fıkra: 4684 - 20.6.2001 / m.23 a) Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin birleşme, devir ve bölünmeleri nedeniyle yapılacak işlemler harca tabi tutulmaz. (Değişik 3. fıkra: 4842 - 9.4.2003 / m.26 - Yürürlük m.39 d) Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin birleşme, (Değişik ibare: 4962 - 30.7.2003 / m.17/C) "devir, bölünme ve nev'i değişiklikleri" nedeniyle yapılacak işlemler ile yurt içi ve yurt dışı kredi kuruluşlarınca kullandırılan ve ortalama vadesi bir yıl ve daha uzun süreli nakdi yatırım kredileri nedeniyle verilen teminatlarla ilgili işlemler harca tabi tutulmaz. (Değişik son fıkra: 5035 - 25.12.2003 / m.31 - Yürürlük m.50 b) Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev'i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler ile (Ek ibare: 5615 - 28.3.2007 / m.16) "Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler dahil)" bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler (Değişik ibare: 5766 - 4.6.2008 / m.11/ç) "bu Kanun'da yazılı harçlardan müstesnadır."

Harçlar kanunu 123. maddedeki son değişiklik sizin de belirttiğiniz 4.6.2008 tarihinde olmuş olsa bile, Hukuk Genel Kuurlu kararı 3.12.2008 tarihli olduğundan ve HGK'nda Harçlar kanunu 123. maddede yapılan son değişikliğin Varlık şirketlerinin açtığı davaları kapsamadığı aynen
Alıntı:
5035 sayılı Kanun ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 123. Maddesinde yapılan değişikliğin de yargı harçlarını kapsamadığı
şeklinde açıkça yazılı olduğundan Varlık şirketleri bakımından değişen bir durumun olmaması gerekir gibi bir hal var.

Gerçi 5035 sayılı kanun 25.12.2003 tarihinde yapılmış. HGK.'nun atıf yaptığı değişiklik 2008, 6.ayda olan değişiklik değil... Ancak Hukuk Genel Kurulu Kararı 4.6.2008 tarihindeki son değişiklikten de yaklaşık 6 ay sonra 03.12.2008 tarihinde verilmiş...

O halde HGK kararında yer alan, Varlık Şirketlerinin harçtan muaf olmadıkları yolundaki tespitin tek gerekçesi Harçlar Kanunu 123. madde olamaz. Kaldı ki HGK. kararı dikkatli okunduğunda aynen:


Alıntı:
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143/5. maddesi, varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemleri ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtları, kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, maddede sayılan diğer vergilerden ve kesintilerden istisna tutmuştur. Görüldüğü üzere, bu hüküm, varlık yönetim şirketlerinin vergiden istisna olacağı halleri -istisna kurumunun doğasının da gereği olarak- kendilerinin yaptıkları işlemlerden ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan dolayı, hükümde sayılan kanunlar uyarınca vergi, harç veya kesinti borçlusu durumunda bulunacakları hallerle sınırlamıştır.

Oysa Temlik alınan Kredi sözleşmesi alacakları, Varlık şirketlerinin kendilerinin yaptıkları işlem olmadığı gibi, bu işleme dayalı düzenlenmiş kağıt da değildir.

O halde Varlık şirketleri bakımından da değişen bir şeyin olmaması gerekir... (Diye düşünüyorum)

Not: Bu arada benim de kafamı bu konuda iyice karıştırdınız.
Old 22-12-2011, 17:12   #5
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2009/12-529 Karar No: Karar: 2009/549 Karar Tarihi: 25.11.2009


Dava: Taraflar arasındaki <şikayet> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin reddine dair verilen 10.05.2007 gün ve 2007/472-413 sayılı kararın incelenmesi şikayetçi/temlik alacaklısı ____Yönetim A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 13.11.2007 gün ve 2007/18380-21124 sayılı ilamı ile;

(... Şikayetçi şirket vekili, icra dosyasındaki alacağın müvekkil şirket tarafında TMSF'den devir ve temlik alındığını, kendilerinden yenileme harcı alınamayacağını öne sürerek icra müdürlüğünün işleminin iptalini istemiştir.

Konu ile ilgili Bankacılık Yasası'nın 143. maddesi, (Bankalar ve fon dahil diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla kuruluş ve faaliyet esasları kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabilir... Bu kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri.... 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre ödenecek harçlardan .... istisnadır.) hükmünü içermektedir.

Maddenin gerekçesinde de (.... yetkisi dışında fonun sahip olduğu tüm .... istisna ve muafiyetlerden aynı şekilde yararlanma imkanı tanınarak, alacakların takip ve tahsilinin kolaylaştırılması amaçlanmıştır.) denilmiştir. (Bknz. Bankacılık Kanunu Şerhi. C. 2. Prof. Dr. Seza Reisoğlu S. 1583)

Yukarıda açıklanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesi "varlık yönetim şirketi" başlığını taşımaktadır. Bu durumda anılan madde metninden gerekse buna ait gerekçeden anlaşılacağı üzere şikayetçinin yargılama harçlarından 5 yıl süre ile istisna tutulduğu tartışmasızdır. Şikayetin kabulü gerekirken yukarıda açıklanan yasa maddesine ve ona ait gerekçeye uygun düşmeyen bir kabul ile şikayetin reddi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Şikayetçi/temlik alacaklısı ____ Yönetim A.Ş.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:

İstek, icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir.

18.03.1997 tarihinde alacaklı ____ Bankası T.A.Ş. tarafından borçlular aleyhine umumi kredi taahhütnamesi, ihtarname ve hesap ekstresine dayalı olarak ilamsız genel haciz yolu ile takibe girişilmiş, 02.02.2001 tarihinde dosyada borç ödemeden aciz belgesi düzenlenmiş, dosyadaki alacağı, önce dava dışı TMSF; daha sonra da TMSF' den ____ Yönetim A.Ş. devir ve temlik almıştır.

Bu şirket tarafından 24.04.2007 tarihinde dosyanın yenilenmesi talebinde bulunulmuş ve müdürlüğün 30.04.2007 tarihli kararı ile harç alınarak dosyanın yenilenmesine karar verilmiştir.

Yenileme harç miktarı şikayetçi tarafından 01.05.2007 tarihli makbuzla yatırılmıştır.

Ardından eldeki şikayet yoluna başvurulmuştur.

Eldeki şikayet dosyasında hakim evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda şikayetin reddine karar vermiş; şikayetçi vekilinin temyizi üzerine karar yukarıda özel daire kararında yer alan nedenlerle bozulmuştur.

Mahkemenin direnmeye ilişkin kararını şikayetçi/şirket vekili temyiz etmiş; gerekli harçları (temyiz peşin ve temyiz başvuru) yatırmamıştır.

Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelemesine geçilmezden evvel temyiz edenin gerekli temyiz başvuru ve karar harcını yatırması gerekip gerekmediği ön sorun olarak irdelenmiştir.

Ön sorunun konusunu oluşturan olgu şudur:

Şikayetçi ____ Yönetim A.Ş., 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinden olup; eldeki dosyada alacaklı durumunda bulunan ____ Bankası T.A.Ş.' nin kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağını daha önce devralan dava dışı TMSF ile aralarında düzenlenen <Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi> ile devir ve temlik almıştır.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesi uyarınca <Bu kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri kuruluş işlemleri de dahil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen 5 yıl süresince 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre ödenecek harçlardan istisnadır> hükmü ile her türlü harçtan muaf tutulmuştur.

Diğer taraftan, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun, 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 11. maddesinin (ç) bendi ile değişik 123. maddesinde:

<Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz.

Ancak, İş Kanunu'na tabi işçilerin ve çırakların iş mahkemelerindeki dava ve bu mahkemelerden almış oldukları ilamların takiplerinde harçtan muafiyet gündelikleri veya aylık ücretleri 16 yaşını doldurmuş işçiler için belirlenen asgari ücreti geçmeyen işçiler ve çıraklar hakkında uygulanır.

(Değişik fıkra: 25/12/2003 - 5035 S.K./31. md.) Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev'i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler ile (Ek ibare: 28/03/2007-5615 S.K./15. mad.) Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler dahil) bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler bu kanunda yazılı harçlardan müstesnadır.> hükmüne yer verilmiş;

Bu maddede değişiklik yapan 5766 Sayılı Kanunun 11. maddesinin gerekçesinde ise:

<492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 123'üncü maddesinde kredilere ilişkin istisna hükmünün yargı harçlarını da kapsamı içine aldığı hususu açıklığa kavuşturularak uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır> denilmiştir.

Bu düzenlemeler ile açıklanan değişiklik gerekçesi karşısında ve özellikle istek ve temyiz talebinin şikayetçi temlik alacaklısı varlık yönetim şirketinin alacaklı olduğu kredi sözleşmesinden kaynaklanmasına göre direnme kararını temyizinde gerekli temyiz başvuru ve temyiz peşin karar harçlarını yatırmasının gerekmediği, oybirliği ile karara bağlanarak ön sorun bu şekilde aşıldıktan sonra işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

İşin esasına gelince:

Uyuşmazlık, şikayetçi ____ Yönetim A.Ş.' nin işlemlerinin icra harçlarından müstesna olup olmadığı; dolayısıyla, somut olay itibarıyla kendisinden icra yenileme harcının tahsil edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Dava dışı TMSF ile şikayetçi ____ Yönetim A.Ş. arasındaki <Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi>yle, takibe konu sözleşmesinden kaynaklanan alacağın şikayetçi şirkete temlik edildiği, takibin yenilenmesi sırasında icra müdürlüğünce yenileme harcı tahsiline karar verilerek bu harcın _____ Yönetim A.Ş. tarafından yatırıldığı, dosya kapsamıyla sabit ve çekişmesizdir.

Yine, şikayetçi şirketin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143/1. maddesi çerçevesinde ve 2005 yılında kurulmuş bir <varlık yönetim şirketi> niteliğinde olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın aynı maddenin 5. fıkrasında öngörülen beş yıllık süre içerisinde gerçekleştiği de uyuşmazlık konusu değildir.

Bu noktada, konuya ilişkin kanuni düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır:

Öncelikle belirtilmelidir ki, harç; kanunda yazılı belirli mercilerin, kanuna dayanarak yaptıkları belirli işlemler için, ilgililerin yine kanunda yazılı tarifelere göre yerine getirmek zorunda bulundukları akçalı bir yükümlülüktür.

Diğer bir söyleyişle, yapılan bir hizmet karşılığı olarak Devletin aldığı paradır.

Medeni Usul Hukuku'nda olduğu gibi, icra Hukukunda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir.

2.7.1964 günlü 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 1. maddesiyle harç kapsamına alınan dokuz konudan hiçbiri, bu yönden ötekine göre değişik durumda değildir. Sözgelimi yargı harçları da, tapu ve kadastro harçları, trafik harçları gibi, yasada belirtilen mercilerin harç tarifelerine giren birtakım işlemlerden dolayı, yine bu mercilerce ödettirilen paradır.

Bununla birlikte, bu işlemler hiçbir vakit kendiliğinden oluşmaz; harç konusu işlemin yapılmasını isteyen veya tutumu, davranışı ile böyle bir işleme yol açan bir ilgilinin varlığı, yani görevli merciin yapacağı işlemle gerçek veya tüzel kişi arasında bağlantı bulunması şarttır. İşbu bağlantı o kişiye ilişkin <muamele>yi oluşturur.

Öte yandan harç alınmaması; kişiler yönünden ise, <muafiyetten> işlemler yönünden ise <istisna>dan söz edilebilir (24.12.1970 gün ve 1970/36 Esas, 1970/50 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı).

01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesi ile <varlık yönetim şirketleri>nin kurulmasına imkan tanınmıştır.
Kanunun 143. maddesinde;

<Bankalar ve fon dahil diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla, kuruluş ve faaliyet esasları kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabilir, varlık yönetim şirketleri alacaklarının tahsili ve alacakların ve/veya diğer varlıkların yeniden yapılandırılması kapsamında alacak tahsili amacıyla edindiği gayrimenkul veya sair mal, hak ve varlıkların işletilmesi, kiralanması ve bunlara yatırım yapılması ve yine alacaklarını tahsil etmek amacıyla borçlularına ilave finansman sağlamak veya sermayelerine iştirak etmek dahil olmak üzere her türlü faaliyeti gerçekleştirmeye yetkilidir.

Fon kurulacak varlık yönetim şirketlerine sermaye sağlamak suretiyle kurucu ortak veya hissedar olarak katılmaya yetkilidir.

Fonun en az yüzde yirmi hissedar olduğu varlık yönetim şirketleri, fondan devraldığı alacaklarla ilgili olarak bu kanunun 132'nci maddesinin sekizinci fıkrası ve 138' inci maddesinin beşinci fıkrasında fona tanınan hak ve yetkileri kullanır.

Varlık yönetim şirketleri bu kapsamdaki işlemleri nedeniyle doğmuş veya doğması beklenen, ancak miktarı kesin olarak belli olmayan zararlarını karşılamak amacıyla karşılık ayırmak zorundadırlar. Karşılık ayrılacak alacakların nitelikleri ile karşılıklara ilişkin esas ve usuller kurul tarafından belirlenir. Varlık yönetim şirketlerinin bu fıkra uyarınca ayırdıkları karşılıkların tamamı, ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilir.

Bu kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un bu kanunla yürürlükten kaldırılan 3'üncü maddesinin yedinci fıkrası uyarınca kurulun çıkarmış olduğu yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtlar, kuruluş işlemleri de dahil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'na göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre ödenecek harçlardan, her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden, kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun' un 39' uncu maddesi hükmünden istisnadır.

Varlık yönetim şirketi tarafından, bu borçların, taahhütlerin yüklenilmesi veya alacakların, varlıkların devralınması halinde, bu borç, taahhüt, alacak ve varlıklarla ilgili olarak, takibi şikayete bağlı suçlar dahil olmak üzere açılmış veya açılacak her türlü ceza davalarında, alacağın devralındığı veya borcun, taahhüdün yüklenildiği tarihten itibaren, suçtan zarar gören olarak, varlık yönetim şirketi kendiliğinden müdahil sıfatını kazanır.

Bu kanunun yayımı tarihinden önce kurulmuş olan varlık yönetim şirketleri bu kanun hükümlerine tabi olarak faaliyetlerini yürütürler.> hükmü yer almaktadır.

Benzer bir hüküm, 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun'un 3. maddesinde de mevcuttur.

Açıklanan hükümlerde <muaflıktan> değil <istisna>dan söz edilmektedir. Dolayısı ile harçtan istisna olan doğrudan doğruya varlık yönetim şirketleri olmayıp, varlık yönetim şirketlerinin kuruluşlarından itibaren beş yıl boyunca yaptıkları işlemlerdir.

Diğer taraftan, 2004 sayılı icra ve iflas Kanunu'nun;

<Harçlar> başlıklı 15. maddesinde:

<İcra ve iflas harçlarını kanun tayin eder. Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur.

İcra takiplerinde, müzahereti adliye kararları takibe yetkili icra mahkemesi tarafından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 465 ve müteakip maddelerine tevfikan ittihaz olunur> denilmekte; <Haciz, Talep Müddeti> başlıklı 78. maddesinde ise;

<Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı ref olunduktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı haciz konmasını isteyebilir.

(Değişik fıkra: 06.06.1985 - 3222/9 md.) Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer, itiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz.

Alacaklı isterse, haciz talebinin vukuuna dair bir vesika verilir. Bu vesika hiç bir harç ve resme tabi değildir.

Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse dosya muameleden kaldırılır.

Yeniden haciz istemek, alacaklı tarafından vuku bulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakkıftır, ilama müstenit olmayan takiplerde yenileme talebi üzerine yeniden harç alınır yenileme masraf ve harçları borçluya tahmil edilmez.>

Şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Eldeki şikayete konu olan yenileme harcı İcra İflas Kanunu'nun 78. maddesine göre alınması gereken bir harç olup, tahsil usulü ve şekli 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda gösterilmiştir. Yargı harçları da tıpkı diğer harçlar gibi bu kanuna göre tahsil edilmektedir.

Yukarıya aynen alınan madde metinlerinde de açıkça ifade edildiği üzere; icra ve iflas harçlarını kanun tayin eder. Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur. Yenileme harcının yükümlüsü ise kanunun açık hükmü gereği alacaklıdır ve bu harç yine yasa gereği borçluya yüklenemez.

Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun <istisna ve muaflıklar> başlıklı 13. maddesinde harçtan müstesna işlemler düzenlenmiş; 59. maddesinde ise; <Harçtan müstesna tutulan işlemler> başlığı altında 12 madde halinde hangi işlemlerin harçtan istisna olduğu sıralanmış, son fıkrasında ise; <Yukarıda yer alan istisnalara ilave olarak özel kanunlarda yer alan muafiyet ve istisnalara ilişkin hükümler saklıdır> düzenlemesi getirilmiştir.

Yukarıda ön soruna ilişkin açıklamalarda ayrıntısı ile açıklanan 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun <Özel kanunlardaki hükümler> kenar başlıklı 123. maddesi ise; <Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz> hükmünü amir olup; bu maddede 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5766 Sayılı Kanunun 11. maddesi ile yapılan değişiklikle istisna hükmü getirilmiş ve değişiklik gerekçesinde de bu istisnanın yargı harçlarını da kapsadığı açıkça ifade edilmiştir.

Hal böyle olunca; Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesinde yer alan <varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemlerin... kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince... 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre ödenecek harçlardan., istisnadır> hükmünün yargı harçlarını da kapsamına aldığında kuşku bulunmamaktadır.

Davacı ____Yönetim A.Ş. 2005 yılında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'na göre kurulmuş ve faaliyetini sürdüren bir şirkettir. Açıklanan yasal mevzuat karşısında, kurulduğu takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl boyunca yaptığı işlemler, yargı harcı da dahil 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda düzenlenen her türlü harçtan istisnadır. Üstelik, yenileme harcını ödeme yükümlüsü borçlu değil alacaklı varlık yönetim şirketi olmasına ve bu şirketin işlemlerinin harçtan istisna edilmiş olmasına göre yenileme harcının bu şirketten tahsili de yasal olarak olanaklı değildir.

Sonuç itibariyle; açıklanan tüm yasal düzenlemeler gözetilmeden şikayetçi temlik alacaklısından yenileme harcı tahsil edilmesi gerektiği yolundaki icra müdürünün yaptığı işlemde kanuna uygunluk bulunmamakta; bu işleme yönelik şikayetin kabulü gerekmektedir.

Nitekim, varlık yönetim şirketi tarafından yenileme harcının alınmış olmasının şikayete konu edildiği benzer bir dosyada verilen Hukuk Genel Kurulu'nun 30.04.2008 gün ve 2008/12-337 Esas, 2008/343 Karar sayılı ilamında da aynı ilkeler vurgulanarak, aynı sonuca varılmıştır.

Hemen belirtmekte yarar vardır ki, mahkemece direnme kararına dayanak gösterilen Hukuk Genel Kurulu'nun 03.12.2008 gün ve 2008/12-715-2008/717 sayılı kararma konu harç yenileme harcı olmayıp, ödeme yükümlüsü borçlu olan tahsil harcıdır. Tahsil harcının ödeme yükümlüsünün borçlu olmasına ve harca konu işlemin varlık yönetim şirketinin işlemi olmayıp, istisna kapsamında bulunmamasına göre, bu harç yönünden verilen karar eldeki şikayete konu yenileme harcı yönünden emsal kabul edilemez.

Tüm bu açıklamalar ışığında; mahkemece, şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle şikayetin reddine ilişkin önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Şikayetçi/temlik alacaklısı ____ Yönetim A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 25.11.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

Saygılar,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İdarİ Yargi Mi Adlİ Yargi Mi? av-gülen Meslektaşların Soruları 22 01-07-2013 10:09
Ptt Ye KarŞi AÇilan Davada GÖrevlİ Yargi Adlİ Yargi Midir çiçero fadi Meslektaşların Soruları 1 08-09-2008 16:18
Kooperatif tasfiye olmadan APARTMAN YÖNETİMİ kurulabilir mi? Av.Mustafa Çiçek Meslektaşların Soruları 4 13-08-2008 17:56
Bankalar feza Meslektaşların Soruları 1 23-08-2004 14:48
Sİte YÖnetİmİ SEMRA Hukuk Soruları Arşivi 1 12-02-2002 00:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06235003 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.