Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Sermaye borcunun imkansızlık nedeniyle ödenemesi ve sonuçları

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-07-2007, 22:17   #1
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Sermaye borcunun imkansızlık nedeniyle ödenemesi ve sonuçları

Sermaye borcunun imkansızlık nedeniyle ödenememesi ve sonuçları:

Merhabalar,

Bir konuyu ilginç bulduğum için tartışmaya açmak istiyorum. Şöyle ki:

Bir A.Ş. 5 gerçek kişi ortak tarafından ana sözleşmesi imz alanarak tescil ve ilan ediliyor. Sermaye borcunun dörtte birinin 3 ay sonra kalanın ise bir yıl sonra ödeneceği ortaklar tarafından taahhüt ediliyor.

Tescil tarihinden yaklaşık 2 ay sonra yani ilk apel ödemesinin vadesi gelmeden tüm ortakların ve şirketin malvarlığı TMSF'nin talebi üzerine mahkeme kararıyla tedbiren donduruluyor.

Bu arada şirketin yönetim ve denetimi de TMSF'nin bankacılık kanunu dairesinde aldığı idari bir kararla TMSF'ye intikal ediyor. TMSF, söz konusu şirketi el koyduğu bir bankanmın iştiraki olatak gördüğünü iddia ediyor ve bankanın TMSF'ye olan borcu nedeniyle de bu şirketi borçlu kabul ediyor. TMSF bu karar üzerine kendi çalışanlarını şirketin yönetimine atıyor. (TTK hükümleri bu noktada Bankacılık kanunu hükümleri uyarınca uygulanmıyor)

TMSF'nin atadığı yeni yöneticiler, hissedarlardan sermaye borcunu gününde ödemedikleri için icra takibiyle talep de bulunuyor. Takibe (Tedbir temelinde) imkansızlık nedeniyle itiraz ediliyor, takip duruyor ve iptal davası açılıyor...

Bilindiği üzere A.Ş. ler ticari amaçla kurulurlar. Kar elde edip, paylaşmak ana gayedir. Hal böyle iken hiç bir ortak sermaye borcunu tedbir nedeniyle yerine getirememektedir. Yani şirket bir bakıma ölü doğuyor. TTK.434/2. madde hükmü, "Şirket maksadının husulü imkansızlaşırsa şirket münfesih olur..." der.

Böyle bir durumda sizce şirketin atanan yöneticilerinin hissedarlardan sermaye taahhütlerinin ifasını istemesi; tüm hissedarların bu ifayı tedbir nedeniyle yerine getirememesi ve buna neden olanın da atanan yöneticileri atayan kurumun talebi olması halinde:

1. Şirket münfesih sayılmalı mıdır?

2. Sermaye borcunun ödenmesi yönündeki talep MK.2 temelinde hakkın kötüye kullanılması olarak nitelenedirilebilir mi?

Saygılarımla....
Old 02-07-2007, 22:31   #2
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

Ortakların bakiye sermaye taahhütlerini yerine getirmemelerinin yaptırımı ortaklıktan çıkartılmaktır. Yönetim Kurulu'nun da anasözleşmede aksine hüküm yoksa ortaklardan bakiye sermaye taahhütlerini yerine getirmeleri istemeleri mümkün değildir. Bu konuda yetkili kurul şirketin genel kuruludur. Anasözleşme ile Yönetim Kurulu'na ortaklardan bakiye sermaye taahhütlerini yerine getirmeleri yekkisi tanınmış olsa dahi burada kastedilen şirket ortaklarından oluşan ve genel kurulca atanan yönetim kuruludur.Yapılan istem hakkın kötüye kullanılması yanında muvazaalıdır.Asıl amaç şirket ortaklarını ortaklıktan çıkarmaktır.
Old 02-07-2007, 23:46   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

Öncelikle sormamız gereken, sermaye koyma borcu imkansızlaşmış mı?

İmkansızlık, edim sonucunun hem borçlu hem de üçüncü kişiler tarfından sürekli olarak yerine getirilmesinin mümkün olmamasını ifade eder.

Olayda da mallara tedbir konulmasının, ya da ekonomik olarak çok güçsüz durumunda olmak, imkansızlık olarak nitelendirilemez.

Tedbir konulsa dahi diğer ortaklar, sermaye koyma borcunu yerine getirilmesini talep edebilirler hatta etmelidirler.

İkinci olarak, eğer şirkete fon karışmışsa; artık apayrı bir hukuki mecradasınız demektir; sizin dediğiniz gibi TTK işe yaramaz, Bankacılık kanunun Fona hizmet eden hükümleri vardır.tek amaç: FON'UN alacakları..

Bu nedenle amaç şirketi yok etmek değil, tam aksine şirketi yaşatıp kaçmalarını engellemek.Bankacılık Kanununa dikkatle bakıldığında bu rahatlıkla görülebilir.Ortaklar çekip gitse, hatta ölseler bile; şirket yaşar.

İyiniyet işlemez, hiçbir şey işlemez. Ta ki fon işini bitirene kadar
Old 03-07-2007, 08:44   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Tedbir konulsa dahi diğer ortaklar, sermaye koyma borcunu yerine getirilmesini talep edebilirler hatta etmelidirler.

Sevgili korayad,

Bu olayda durum biraz farklı. ortakların hepsinin tüm malvarlığı donduruluyor. Tedbire konu alacak iddiası ödenemeyecek türden bir alacak. Bahse konu şirketin hiç bir malvarlığı yoktur. (ki hiç sermaye konmamıştır.)

Böyle bir ölü şirketin yaşatılması neredeyse imkansız. Tasfiyesi ise daha masrafsız ve ehveni şer mahiyette.

Bankacılık kanunu bin yılın harikası konumundadır ve hukuk tarihimizin en nadide eserlerinden birisi olarak eminim ki takip edecek milyarlarca yıl boyunca (hukuktan biraz anlayan) yeni neslin hatıralarından asla silinemeyecektir... (!)
Old 03-07-2007, 08:50   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan osmaniye
Ortakların bakiye sermaye taahhütlerini yerine getirmemelerinin yaptırımı ortaklıktan çıkartılmaktır. Yönetim Kurulu'nun da anasözleşmede aksine hüküm yoksa ortaklardan bakiye sermaye taahhütlerini yerine getirmeleri istemeleri mümkün değildir. Bu konuda yetkili kurul şirketin genel kuruludur. Anasözleşme ile Yönetim Kurulu'na ortaklardan bakiye sermaye taahhütlerini yerine getirmeleri yekkisi tanınmış olsa dahi burada kastedilen şirket ortaklarından oluşan ve genel kurulca atanan yönetim kuruludur.Yapılan istem hakkın kötüye kullanılması yanında muvazaalıdır.Asıl amaç şirket ortaklarını ortaklıktan çıkarmaktır.

Sayın Osmaniye,

Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Ancak durum biraz TTK hükümlerinden farklıdır. Bankacılık kanunu, yönetimine el konulan şirketlere idarece atanan (kayyım sıfatına benzeyen sıfatı olan) memurların! şirketin hem yönetimini hem de (tuhaf ama) hissedarların iradesinin aksine onların iradesini genel kurulda temsil etme yetkisine de sahip oluyor!! Hukukla ilgisiz bir durum ama malesef böyle...

Bu nedenle bilinen TTK hükümleri bir anda anlamsızlaşıyor.

Elin adamı geliyor sizin şirketinize ben atandım, hadi bakayım marş marş diyor. Yetmiyor ben sizin temsilcinizim diyor Genel kurulda sizi temsil ediyor (çoğu zamanda bu temsil siizn aleyhinize alınan karara iştirak şeklinde oluyor!) (Yabancı bir memleketin ünlü anlı şanlı Profesörlerinin katıldığı bir toplantıda tesadüfen bulunuyordum. Adama anlatana kadar göbekler çatladı ama yine de anlamadı olayı... Olur mu hiç öyle, siz sanırım bir şeyleri eksik anlatıyorsunuz diyordu muhataplarına... ))
Old 03-07-2007, 12:25   #6
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Tikici,

Anayasa Çalışma Grubunda da benzer bir tartışmayı yaşadık.Viyana'da ikamet eden bir arkadaşımızın viyanalı hocasına Anayasa mahkemesinin Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili kararını sorduğunda o da benzer tepkiyi göstermiş!

Sanırım yabancılar bizi anlamıyorlar..

Hukuktan anlamıyorumdur belki de ama Bankacılık Kanunun ilgili hükümlerinin Türkiye'de bazı sermaye grupların aklı başına gelinceye kadar (belki de milyarlarca yıl sürse de) yürürlükte kalmasını arzu ediyorum.

Saygılarımla
Old 03-07-2007, 18:33   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan korayad
Sayın Tikici,

Anayasa Çalışma Grubunda da benzer bir tartışmayı yaşadık.Viyana'da ikamet eden bir arkadaşımızın viyanalı hocasına Anayasa mahkemesinin Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili kararını sorduğunda o da benzer tepkiyi göstermiş!

Sanırım yabancılar bizi anlamıyorlar..

Hukuktan anlamıyorumdur belki de ama Bankacılık Kanunun ilgili hükümlerinin Türkiye'de bazı sermaye grupların aklı başına gelinceye kadar (belki de milyarlarca yıl sürse de) yürürlükte kalmasını arzu ediyorum.

Saygılarımla

Sayın Korayad,

Tabi ki bir takım temel tepkilerle olaya duygusal bakmak mümkün. Hukukçuların olaylara duygusal yaklaşması pek sıcak karşılanmayabiliyor. Benim de bazen somut olayın koşulları karşısında duygusal tepki verip, hukukun uygulanmasını istemediğim anlar oluyor.

Fakat doğrusu hukuku çiğnememektir. Hukuk, hukuk gibi olmalıdır. Kanun, hukuka uygun olmalıdır. Bunlar bildiğimiz gibi olması gerekenler.

Bu kanunun bu haliyle milyarlarca yıl kalmasını doğru bulmam. Ancak, hortumculara izin verilmesini de kabullenemem. Hortumculuğa neden bataklık kurutulmalıdır. Siyasetçiler bu bataklığın müsebbibidir. Geçmişte banka hortumcuları gelecekte eminim ki başka hortumcular ortaya çıkacaktır. Duble yol, duble konut hortumculuğu gibi...

Biz hukukçular mevcut hukukun kurallarına saygılı olmak ancak olması gerekeni de dile getirmek mesuliyeti taşıyoruz.

Sizi iyi anladığımı sanıyorum, esasen olaylara yaklaşımım sizden çok farklı da değil...

Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sermaye Arttırımı Av.Hüsnü YILDIRIMER Meslektaşların Soruları 3 19-03-2007 20:40
Sermaye Azaltilmasi gürbüz Ticaret Hukuku Çalışma Grubu 1 28-11-2006 14:37
Eşimin Borcunun Benden Tahsil Edilmesi Hülya Hukuk Soruları Arşivi 3 27-02-2002 20:25
Senet Borcunun Taksitle Ödenmesi Aziz Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 17:18
Ödenen Kefalet Borcunun Asıl Borçludan Tahsili Salak Hukuk Soruları Arşivi 5 20-02-2002 20:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03061795 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.