Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

silahla yaralama

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-12-2009, 14:07   #1
msahinparlak

 
Varsayılan silahla yaralama

Sanık, kurusıkı tabancadan yapılmış tabanca ile eşini, kayınbabasını ve komşusunu birer kurşunla yaralamış, eşinin ve kayınpederinin yaraları yüzde olasına rağmen çok hafif sıyrıklarla atlatmışlar, komşu bayan ise karnından ve bağırsaklarından yaralanmış durumda. Asliye ceza mahkemesi görevsizlik kararı verdi ve ölüme teşebbüsten ağır cezaya göndedi. Bizim savunmamız olay kendiliğinden gelişmiş ve tek kurşun ile ateş edilmiş öldürme kastı yok çünkü jarjör dolu olmasına rağmen öldürmemiş. bu halde yaralamaya nasıl girebilir. öldürme üzerinde duruyorlar. aradım ama yargıtay kararı bulamadım. arkadaşlar inanın ki araştırdım ancak lehime bir karar bulamadığım için yardımınızı bekliyorum. sanığın öldürme kastı yok, ancak ispatlayamıyoruz, tabancayı da götürüp boğazın derin sularına atmış...
Old 07-12-2009, 14:57   #2
cesur_yürek

 
Varsayılan

Failin kastının belirlenmesinde :Taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek husumet olup olmadığı,darbe şiddeti,darbe sayısı,darbenin yöneldiği bölge,olayda kullanılan aracın öldürmeye elverişli olup olmaması,atış mesafesi gibi kriterleri baz alan yargıtayın yerleşmiş içtihatları vardır.


Nihayetinde, kasıt failin iç dünyasında gizlidir.Biz kastı ancak failin iç dünyasından dışa yansıyan hareketlerini gözönünde bulundurarak kastını tespit etmeye çalışıyoruz.Ayrıca şunu belirtmekte yarar var : Kesinlikle şu şu kriterler varsa yaralamadır ya da öldürmeye teşebbüstür diyemeyiz.Zira yargıtay kararları hukuk davalarında gördüğü emsal görevini tam anlamıyla ceza davalarında görmez.Somut olaya göre kendinizde birtakım farklı kriterleri ileri sürebilirsiniz.Nihayetinde karar verecek hakimdir ama gerek sanık müdafii gerek mağdur vekilinin savunmaları davanın gidişatını etkileyecektir.Son olarak Mağdurun aldığı yaranın ölüme sebebiyet verebilecek bir yara olup olmadığı adli tıp kurumuna da sorulabilir bu da maddi gerçeğin tespit edilmesinde destekleyici bir kanaat oluşturur.Saygılarımla...
Old 07-12-2009, 15:29   #3
av.araf

 
Varsayılan

"Kavganın hareketli ortamında, kesici-delici aletle gerçekleştirilen darbelerden sadece birinin batın boşluğuna nafiz olacak şiddette vurulması ile oluşan eylemde; sanığın öldürme kastı şüpheli olup, hükmün kasten öldürmeğe tam teşebbüsten değil yaralamadan kurulması gerekir. "Yargıtay 1CZ D. 2000/2933E 2000/3307

Özet kısmını verdiğim yargıtay kararında yaralama olayının vuku buluş anı kavga olarak nitelendirilmiş ve bu durumda öldürme kastına şüphe ile bakıldığından yaralamadan hüküm kurulması gerektiği bildirilmiş.
Olayınızda buna benzer bir hal varsa belki savunmaınızı bu yönde kurmanız size faydalı olabilir.Yine, kışkırtma,tahrik,meşru müdafa hallerinin varlığını kanıtlayabilirseniz öldürme kastının olmadığından bahisle yaralamadan dolayı ceza almasını sağlayabilirsiniz.
Old 08-12-2009, 16:13   #4
msahinparlak

 
Varsayılan

sayın meslektaşlarım Av. Cesur bey ve Av. Araf, öncelikle ilginiz için çok teşekkür ederim. olayın meydana gelmesinde yaralanan kadın seyirci konumunda ancak daha öncesinde boşanma davasında şüphelinin aleyhine tanık olarak ifade vermiş. tanıkların ifadesine göre kadın şüpheliye bağırarak yapma eşine ve kayınpederine ateş etme diyerek bağırmış. bunun üzerine şüpheli tüm bu olaylar senin yüzünden meydana geldi diyerek kadına doğru yönelmiş ve bir kaç metre mesafeden bir el karın bölgesine ateş etmiş ve daha sonra kendiliğinden olay yerinden yürüyerek ayrılmış ve gidip tabancayı boğazın derin sularına atmış. olayda tek bir kurşun var tek el ateş etmiş yakın mesafeden. adli tıp hayati tehlike geçirdiğine dair rapor vermiş. dava önce yaralama vasfı ile asliye cezaya açıldı, mağdure vekilinin itirazı ile suç vasfı öldürmeye teşebbüstür gerekçesi ile ağır cezaya gitti. ama bizim lehimize olan durumlar var. örneğin bir el ateş edilmiş, öldürme kastı olsaydı müteaddit kere ateş etmesi gerekirdi. öldürmek istese önce eşini öldürürdü. ayrıca diğer müştekiler şikayetten vazgeçtiler ve sanığın bir kişiyi öldürmeye kastedecek kişilikte olmadığına dair ifade verdiler. ben suçun vasfı konusunda umutluyum ama yargıtay kararı bulamadım. araştırıyorum. selam ve saygıyla
Old 08-12-2009, 16:29   #5
msahinparlak

 
Varsayılan

sayın Araf gönderdiğiniz karar sizde var mı?, varsa gönderebilir misiniz? lütfen
Old 08-12-2009, 16:43   #6
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan msahinparlak
sayın Araf gönderdiğiniz karar sizde var mı?, varsa gönderebilir misiniz? lütfen

T.C.

YARGITAY

1. CEZA DAİRESİ

E. 2000/2933

K. 2000/3307

T. 23.11.2000

• ADAM ÖLDÜRME KASTI ( Kesici Delici Aletle Darbelerden Sadece Birinin Batın Boşluğuna Şiddetle Vurulması - Sanığın Öldürme Kastının Şüpheli Olması/Hükmün Yaralamadan Kurulması Gereği )

• ÖLDÜRME KASTINDA ŞÜPHE ( Kesici Delici Aletle Darbelerden Sadece Birinin Batın Boşluğuna Şiddetle Vurulması - Hükmün Yaralamadan Kurulması Gereği )

• YARALAMA ( Kesici Delici Aletle Darbelerden Sadece Birinin Batın Boşluğuna Şiddetle Vurulması - Sanığın Öldürme Kastının Şüpheli Olması )

• DELİL YETERSİZLİĞİ ( Şüphe/Kesici Delici Aletle Darbelerden Sadece Birinin Batın Boşluğuna Şiddetle Vurulması - Sanığın Öldürme Kastının Şüpheli Olması/Hükmün Yaralamadan Kurulması Gereği )

765/m.456/2, 457/1


ÖZET : Kavganın hareketli ortamında, kesici-delici aletle gerçekleştirilen darbelerden sadece birinin batın boşluğuna nafiz olacak şiddette vurulması ile oluşan eylemde; sanığın öldürme kastı şüpheli olup, hükmün kasten öldürmeğe tam teşebbüsten değil yaralamadan kurulması gerekir.
DAVA : Cumhur'u kasten öldürmeğe tam derecede teşebbüsten sanık Özkan'ın bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin ( ANKARA ) YEDİNCİ Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 19.4.2000 gün ve 113/58 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1- Bozma öncesi vaki müdahale talebi usulsüz bulunmakla bozma ilamına konu edildiği cihetle, müdahil lehine tayin olunacak vekalet ücretinin bozma sonrasındaki yargılama aşamasında 4.6.1998 günü verilen müdahale istem dilekçesi tarihinde geçerli tarifeye göre tayin ve takdiri gerekirken, usulsüz önceki istem tarihinde yürürlükte olan tarife uyarınca eksik avukatlık ücretine hükmedilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni sayılmamıştır.
2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, tahrik ve takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozmaya uyularak verilen hükümde isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Bozmaya uyularak gereği yerine getirildiğine, aldırılan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 27.10.1999 gün ve 10481 sayılı raporunda; mağdurun epigastrium bölgesinden ika edilen ve batın boşluğuna nafiz olup, sağ kolon serozasında 0,5x1 cm lik hematoma neden olan kesici-delici alet yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirip ( 25 ) gün mutad iştigaline engel olacak şekilde yaralandığı, torakolomber bölgede tarif edilen diğer dört adet kesici-delici alet yarasının da yumuşak doku seyirli olup herbirinin ayrı ayrı hayati tehlike tevlit etmeyip ( 7 ) gün iş ve gücüne mani derecede yaralamaya neden olduğu bildirildiğine, baş bölgesinde ise ikisi künt darbe ile oluşturulmuş yüzeysel nitelikte toplam dört kesi tarif edildiğine göre; kavganın hareketli ortamında kesici-delici aletle gerçekleştirdiği darbelerden sadece birini batın boşluğuna nafiz olacak şiddette vurup, imkan bulunmasına rağmen diğerlerini yüzeysel yaralanmalar oluşturacak biçimde ve daha az şiddette ika eden sanık Özkan'ın öldürme kastı ile hareket ettiği hususundaki mevcut şüphe sanık lehine yorumlanmak suretiyle, eyleminin yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK.nın 456/2, 457/1, 51/1, 55/3 ve 59. maddeleri ile hüküm kurulması gerekirken suçun öldürmeye teşebbüs olarak vasıflandırılması suretiyle fazla ceza tayini,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık vekilinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi. kazancı
Old 08-12-2009, 16:49   #7
av.araf

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 1996/1-298

K. 1997/3

T. 4.2.1997

• ADAM ÖLDÜRMEYE TAM TEŞEBBÜS ( Meydana Gelen Kavganın Etkisiyle Mağduru Silahla Etkili Mesafeden ve Hayati Bölgeden Vuran Sanık )

• SİLAHLA ETKİLİ MESAFEDEN VE HAYATİ BÖLGESİNDEN MAĞDURU VURUP HAYATİ TEHLİKE GEÇİRMESİNE SEBEP OLAN SANIK ( Adam Öldürmeye Tam Teşebbüs )

• ÖLDÜRMEYE TAM TEŞEBBÜS ( Meydana Gelen Kavganın Etkisiyle Mağduru Silahla Etkili Mesafeden ve Hayati Bölgeden Vuran Sanık )

• MÜESSİR FİİL ( Adam Öldürmeye Tam Teşebbüs Suçundan Ayrılmasında Gözönünde Bulundurulacak Hususlar )

765/m.456, 457/1


ÖZET : Müessir fiil ile adam öldürmeye tam teşebbüs suçlarının ayrımında; sanıkla mağdur arasında önceden varolan husumet, olayın hemen öncesinde taraflar arasında çıkmış olan tartışma ve kavga, sanık tarafından mağdura ateş edilmişse, bu ateşin hayati tehlikeye sebebiyet verip vermeyeceği hususlarının araştırılarak tespiti gerekir.
DAVA : Adam öldürmeye tam teşebbüs suçundan sanık Dursun TEKİN’in değişen suç vasfına göre TCK.nun 456/2, 457/1, 51/2, 59/2 ve 81/2.maddeler uyarınca 10 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına sanığın bu cezasının 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçu nedeniyle verilen hapis ve para cezası ile TCK.nun 71/1 ve 75/2.maddeleri uyarınca toplanarak sonuçta 21 ay 10 gün hapis ve 238.332 lira ağır para cezalarının ayrı ayrı ve tamamen tatbikine, ertelemeye yer olmadığına, tabancanın zoralımına ilişkin Yozgat Ağır Ceza Mahkemesince 12/07/1995 gün ve 622/130 sayı ile verilen karar, katılan vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1.Ceza Dairesince 07/02/1996 gün ve 3745/291 sayı ile;
İncelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, müdahil vekilinin olayda tahrik bulunmadığına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
A- Taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek husumet bulunması, atış mesafesi, hedef seçme imkanı bulan sanığın husule getirdiği yaraların yer ve nitelikleri gözönünde tutulduğunda, sanığın eyleminin öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesinde zorunluluk bulunduğunun düşünülmemesi,
B- Kabule göre de;
Sanığın, yaptığı eylem sonucu, müdahilin dalağının da alınmasına neden olduğunun anlaşılmasına rağmen temel cezanın TCK.nun 456/3 yerine 456/2. maddesi uygulanarak verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 08/05/1996 gün ve 622/33 sayı ile;
Kabule göre olan bozma nedenine uymuş,
Özel Daire kararının ( A ) bendindeki bozma nedenine karşı; "Kalkışmanın 4 koşulundan kastın bulunması koşulu gerçekleşmemiştir. Zira; sanığın mağduru öldürmesi için ciddi bir husumet mevcut değildir. Sanığın kızı Hacer, olay tarihinden 10 yıl kadar önce kendi rızasıyla müdahil mağdur Murat’a kaçmış, ikinci eşi olmuş bu birliktelikleri halen sürmektedir. Bu rıza ile kaçırma olayından sonra 10 yıl içinde taraflar arasında ciddi bir olay cereyan etmemiştir. Sanık Dursun için bu olay adam öldürme nedeni olsaydı 10 yıl içinde açığa çıkardı. Bu nedenle bu olayı adam öldürmeyi gerektirecek bir husumet olarak kabul etmek olası değildir. Mağdur ve kardeşinin sanığı kafatasında çökme kırığı meydana getirecek şekilde dövmeleri de tek başına sanıkta öldürme kastının varlığını göstermez. Keza 5-6 metre mesafeden 1 el atış sonucu dalağın çıkarılmasına neden olacak biçimde yaralama, yani yalnızca yaranın yeri ve niteliği gözönünde bulundurularak öldürme kastının varlığı kabul edilemez.
Mağdurla sanık arasında 5-6 metre gibi yakın bir mesafe olmasına karşın sanığın tek atışla yetinmesi, tabancasında dahi 5 mermi bulunmasına rağmen atış olanağı varken ve savunmasız mağdur yerde yatarken atışa devam etmeyerek eylemine kendiliğinden son vermesi kastının öldürmek değil yaralamak olduğunu açıkça ortaya koyduğundan, olayda gel sebeplerin etken olma koşulu da gerçekleşmemiştir." biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiş ve sanık hakkında, uyulan kabule ilişkin bozma nedenine göre uygulama yapmıştır.
Bu kararın da, katılan vekilince süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma isteyen 13/12/1996 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Adam öldürmeye teşebbüs suçundan açılan ve sanığın etkili eylem suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık yoktur. Çözümlenecek sorun; sanığın eyleminin öldürmeye teşebbüs suçunu mu yoksa etkili eylem suçunu mu oluşturacağına ilişkindir.
Olay tarihinden 10 yıl kadar önce mağdur Murat tarafından, sanığın kızı Hacer kaçırılmış resmi nikahlı eşi üzerine kuma olarak götürülmüştür. Olay günü öğleden önceki saatlerde sanık Dursun Tekin elinde su borusu olduğu halde sulamak için gittiği tarlasının yanında, yine tarla sulama işiyle meşgul olan mağdur Murat ile kardeşi Mehmet’in yanlarına giderek su motorunu tamir etmekte olan Murat’ı elindeki boru ile ittirmiştir. Aralarında çıkan boğuşma sırasında mağdurun kardeşi Mehmet de sanığı orada bulunan su göletine itmiş, arkasından kendileri de gölete girerek sanığı tekme tokat ve kürekle başında çökme kırığı meydana getirecek şekilde dövmüşlerdir. Orada bulunan tanıklar, tarafları ayırmışlar ve sanığı evine göndermişlerdir.
Aradan 2 saat kadar bir zaman geçtikten sonra sanık, oğlu Hazım’ın kullandığı traktörle önceki olayın geçtiği yere gelerek tarlasında çalışmakta olan mağdur Murat’a "Erkeksen tarladan çık dışarı" diye bağırmış, traktörden inerek, o sırada tarlasından çıkıp kaçmakta olan mağdur Murat’ı, elinde tabanca olduğu halde kovalamaya başlamış mağdurun arkasından, önce bir el ateş etmiş, ancak isabet ettirememiştir. Bu kovalama devam ettiği sırada mağdur Murat’ın, durup sanığa dönerek ve elindeki küreği havaya kaldırarak "vuracaksan vur" demesi üzerine, 6-7 metre kadar bir mesafeden bir el ateş eden sanık, mağduru karın ön duvarı midaksiller hatta 11. kosta hizasından giren kurşunla yaralamış, bu atıştan sonra mağdurun yere düştüğünü görünce oğlu Hasan ile birlikte olay yerinden kaçmıştır. Bu yaralamadan mütevellit mağdurun hayati tehlike geçirdiği, 25 gün iş ve gücünden kaldığı ve dalağının alınması sonucu %19 çalışma gücü kaybı nedeniyle uzuv zaafına duçar olduğu ve yapılan ameliyat ve bakım sonucu hayatının kurtarılabildiği dosyadaki delillerle saptanmıştır.
Sanık ile mağdur arasında kızını kaçırmasından dolayı geçmişe dayalı bir husumet bulunması, aynı gün öğleden evvel meydana gelen kavgada, mağdur ile kardeşinin kendisini gölete atıp başında çökme kırığı meydana getirecek şekilde tekme tokat ve kürekle dövmeleri sonucu yeni bir husumetin ortaya çıkması, mağdurun hayati bölgesine tabanca gibi öldürücü nitelikteki bir silahla ve etkili mesafeden ateş etmesi, bu atıştan sonra mağdurun yere düştüğünü görünce sonucu aldığı kanısıyla olay mahallinden kaçması, mağdurdaki yaranın yeri ve niteliği raporlarda bildirilen bulgu ve sonuçlar ve hayatının yapılan ameliyatla kurtarılabildiği gözönüne alındığında sanığın; mağduru öldürmeyi kastettiği sonucuna varılmıştır.
Şu hale göre, Özel Daire bozma kararı yerinde olup uyulmak gerekirken yerinde görülmeyen açıklamalarla direnilmesinde isabet görülmemiştir. Direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Kurul Üyesi M.F. İnan da, Yerel Mahkeme direnme kararının isabetli olduğu gerekçesiyle uyulan kısmın incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerektiği yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi BOZULMASINA, 04/02/1997 günü oyçokluğuyla karar verildi. kazancı
Old 08-12-2009, 17:44   #8
msahinparlak

 
Varsayılan

Sayın av Araf çok teşekkür ederim, bu kararlar çok işime yarayacak...
sayın meslektaşlarım, sanık tek bir kurşunla kadının karnına yakın mesafeden ateş etmiş, ve çekip gitmiş, jarjörün dolu olduğunu ileri sürüyor ve öldürmek isteseydim ateş etmeye devam ederdim diyor. ancak mahkeme öldürmeye teşebnüste ısrarlı, ben de öldürme için neden yok diyorum ama dinletemiyorum, bir karar buldum ama, bıçakla işlenmiş tam olarak slahla işlenen bir suça ilişkin karar bulamadım, acaba silahla olsa dahi yaralama şeklinde vasıflandırılabilir mi 30 gün rapor alınmış altı ay tedavi görmüş bağırsaklarda problem var ama ölmemiş
Old 08-12-2009, 23:53   #9
cesur_yürek

 
İnceleme

Alıntı:
Yazan msahinparlak
olayın meydana gelmesinde yaralanan kadın seyirci konumunda ancak daha öncesinde boşanma davasında şüphelinin aleyhine tanık olarak ifade vermiş. tanıkların ifadesine göre kadın şüpheliye bağırarak yapma eşine ve kayınpederine ateş etme diyerek bağırmış. bunun üzerine şüpheli tüm bu olaylar senin yüzünden meydana geldi diyerek kadına doğru yönelmiş ve bir kaç metre mesafeden bir el karın bölgesine ateş etmiş

olayda tek bir kurşun var tek el ateş etmiş yakın mesafeden. adli tıp hayati tehlike geçirdiğine dair rapor vermiş.

ayrıca diğer müştekiler şikayetten vazgeçtiler ve sanığın bir kişiyi öldürmeye kastedecek kişilikte olmadığına dair ifade verdiler.

Yaralanan kadının, sanık aleyhine boşanma davasında tanık olarak ifade vermiş olması ve sanığın aynı kadına yönelik ateş etme eylemi sırasında sarf ettiği sözler belki de aralarında husumet olduğu kanaati oluşturabilir ki suç vasfı adam öldürmeye teşebbüstür olarak nitelendirilebilir.Yaralanan kadınla sanık arasında husumet olmadığını ispatlamanız gerekecektir diye düşünüyorum.

Yakın mesafeden atış edilmesi de adam öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilmesine neden olabilir.Kadının hayati tehlike geçirip geçirmediğine ve Mağdurun aldığı yaranın ölüme sebebiyet verebilecek bir yara olup olmadığı hususuna ilişkin tekrar rapor aldırılması talep edilebilir.Olayda tek atış yapılması sanığın yaralama kastıyla hareket ettiği kanaati oluşturabilir.Lehe bir husus.

Suçtan zarar gören müştekilerin şikayetlerinden vazgeçmesi ve sanık hakkında vermiş oldukları olumlu düşünceler gayet tabi lehe bir husustur.

Saygılarımla






Old 15-12-2009, 13:03   #10
msahinparlak

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım av. Araf ve Cesur bey, savcı zehir zemberek bir mütala verdi, yaralanan her 3 kişi için de adam öldürmeye teşebbüsten ceza istedi, kayınpederin sonraki ifadelerine itibar edileyemeceğini iddia etti, sanığın çok sinirli şekilde evden çıktığını ve öldürme kastı ile ateş ettiğini söyledi... en son celsede yaralanan kadının kızı tanık olarak dinlendi ve sanığın en son havaya 2 el ateş ettiğini net bir şekilde ifade etti, yani sanık elinde dolu tabanca ile olay yerinden uzaklaşmış ve öldürme kastı olsaydı yaralılara ateş etmesi gerekirdi, ama etmemiş... ayrıca her birinde sadece tek kurşun izinin olması düşündürücü ve kastın öldürme olmadığını gösteriyor, Ağır cezada verilen ifadede sanığın kayınpederi sanığın elinden silahı almaya çalıştığını ancak boğuşma esnasında silahın ateş aldığını ve yanağından yaralandığını, kızının da omuzundan yaralandığını ve diğer mağdurenin ise nasıl isabet aldığını görmediğini şikayetinden de vazgeçtiğini ifade etmiştir. Hiç beklemediğimiz bir mütalaa ne yapacağımızı şaşırdık, bu konuda leyhe karar arıyorum,, saygılar
Old 15-12-2009, 19:52   #11
cesur_yürek

 
İnceleme

Alıntı:
Yazan msahinparlak
Değerli Meslektaşlarım av. Araf ve Cesur bey, savcı zehir zemberek bir mütala verdi, yaralanan her 3 kişi için de adam öldürmeye teşebbüsten ceza istedi, kayınpederin sonraki ifadelerine itibar edileyemeceğini iddia etti, sanığın çok sinirli şekilde evden çıktığını ve öldürme kastı ile ateş ettiğini söyledi... en son celsede yaralanan kadının kızı tanık olarak dinlendi ve sanığın en son havaya 2 el ateş ettiğini net bir şekilde ifade etti, yani sanık elinde dolu tabanca ile olay yerinden uzaklaşmış ve öldürme kastı olsaydı yaralılara ateş etmesi gerekirdi, ama etmemiş... ayrıca her birinde sadece tek kurşun izinin olması düşündürücü ve kastın öldürme olmadığını gösteriyor, Ağır cezada verilen ifadede sanığın kayınpederi sanığın elinden silahı almaya çalıştığını ancak boğuşma esnasında silahın ateş aldığını ve yanağından yaralandığını, kızının da omuzundan yaralandığını ve diğer mağdurenin ise nasıl isabet aldığını görmediğini şikayetinden de vazgeçtiğini ifade etmiştir. Hiç beklemediğimiz bir mütalaa ne yapacağımızı şaşırdık, bu konuda leyhe karar arıyorum,, saygılar

Öncelikle müvekkilinizin silahından çıkan atışın tek olması yargıtayın da bir çok kararında belirttiği üzere sanığın yaralama kastıyla hareket ettiğini gösterir.Gayet tabi müvekkilinizin alehine başka deliller bulunmadığ takdirde.

Aleyhinize olan durum ise mağdurun bağırsaklarından yaralanması.Uygulamada Baş ,göğüs ve karın bölgesinde oluşan yaralanmalar ölüme sebebiyet veren yaralar olarak nitelendirilmektedir.Fakat salt ölüme sebebiyet veren yaralanma durumu nazara alınarak sanığın ödürme kastıyla hareket ettiği sonucu doğru olmaz.Zira yargıtay birçok kararında mağdurun ayağından yaralandığı durumlarda yani ölüme sebebiyet verecek bir yara almadığı durumlarda bile sanığın öldürme kastının bulunduğu yönünde sonuca ulaşmıştır.İzah etmeye çalıştığım şudur :Yaralama kastıyla öldürme kastı arasındaki farkı tek bir kriterle belirlemek mümkün değildir.Yargıtayın da görüşü bu yöndedir.

Yine, sanığın olay öncesi ve olay sonrası göstermiş olduğu davranışlar da kastını belirlemede yardımcı olur.Müvekkilinizin olay öncesi mağdurlarla herhangi bir husumeti yoksa ve olay sonrası tek atış yaparak olay yerinden hızla uzaklaşıyorsa kastı yaralama kastı olarak nitelendirilebilir.

Müvekkiliniz aleyhine olan beyanlar husumet noktasında toplanabilir ki bu beyanları çürütmeniz gerekmektedir.Zira uygulamada sanığın mağdurla arasında husumet bulunması öldürme kastı olarak yorumlanması sonucunu doğurmaktadır.



Silah dolu fakat Tek atış var ,husumet yok,Yakın mesafen atış olmasına rağmen tek bir ağır yaralı var kaldı ki mağdurla sanık arasında husumet yok. Şüpheden sanık yararlanır.Yargıtayın bu doğrutuda görüşleri mevcuttur.

iyi çalışmalar.Saygılarımla.
Old 22-01-2010, 13:52   #12
msahinparlak

 
Varsayılan

bir savcı düşünün olayın nasıl olduğu, sanığın kişiliği, amacı, kastı onun için boşuna formalite detay.. tek istediği önündeki dosyada isteyebileceğinden daha yüksek ceza talep etmek. savcı her üç müşteki için de adam öldürmeye teşebbüsten ceza istedi.. sadece birinde hayati tehlike var ve her bir müştekide sadece tek bir isabet var.. ilköğretimdeki çocuklara dahi dosyayı okutursanız.. sanığın kastının öldürmek olmadığını... öldürmek isteseydi her üçünü de rahatlıkla öldürebileceğini söyler.. Ama bunu bizim hakim ve savcılarımız ne yazık ki göremiyorlar.. Savunma avukatı olmaktan ziyade o kadar tiksindim ki... bir aydır dosyayı elime alıp savunma dahi hazırlayamıyorum... çünkü savcı ve hakimler her şeyin en iyisini kendilerinin bildiğini düşünerek yazılan savunmaları okumayı angarya olarak görüyorlar. ben de öyle bir hukuk dersi vermeliyim ki bunlara hem müvekkilin hak etmediği cezadan kurtulmasını sağlamalıyım hem de utanmalarını.......bu nedenle elinde yargıtay kararı olan arkadaşlardan rica ediyorum.. sanığın kastının öldürme değil de yaralama olduğuna dair karar arıyorum...
Old 22-01-2010, 19:30   #13
cesur_yürek

 
Varsayılan

Sayın msahinparlak ,Ceza davalarında yargıtay kararlarıyla konuşmayı pek sevmem.

Siz devamlı yargıtay kararı istediğiniz için yukarıdaki beyanlarıma yargıtay kararlarından da alıntılar yaptım.

Salt, Yargıtay kararlarıyla hukuk dersi verilmez.

Savunmanızın temelini yargıtay kararları yapmayın derim.

Sanığın eyleminde öldürme kastı yoktur.Çünkü...
Sanığın eylemi yaralamaya yöneliktir Çünkü ...

Diye başlayıp somut olayın hukuki değerlendirmesini yapmak daha olumlu olur.

Savcı iddianamedeki suç vasfını doğru belirlemekle yükümlü değildir.

Siz, savunma makamı olarak suç vasfının yaralama olduğunu ispatlamaya çalışacaksınız.Nihayetinde kararı verecek olan mahkemedir.

İyi çalışmalar.
Old 24-01-2010, 15:51   #14
msahinparlak

 
Varsayılan

verdiğiniz moral üzerine çok iyi bir savunma hazırlamak için hemen işe beaşladım.., teşekkür ederim.
Old 24-01-2010, 16:55   #15
MURAT ACER

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım ;Öncelikle savunmanızda başarılar dilerim.C.Savcısının mütaalasının ne olduğuna kanaatimce takılmayın belirlediğiniz savunma stratejisi neyse harfiyyen uygulayın ve hem yazılı, hem sözlü savunmanızı yapın ve sonucu bekleyin derim.İddianamedeki sevk maddeleri ve mütaalaya fazla takılmayın siz bildiğiniz yoldan ilerleyin zira bir çok yargılamada suçun sevk maddelerinin değiştiğini ve mütaalaadan farklı kararlar verilebildiğini görmekteyiz.Saygıyla kalın.
Old 24-01-2010, 23:48   #16
cesur_yürek

 
Varsayılan

Ceza davalarında, duruşmadan önce dosyaya yazılı savunma sunmak çok önemli.

Duruşmada, eski savunmalarımızı ve dosyaya sunduğumuz yazılı savunmalarımızı tekrar ederiz gibi savunmalar yapılmamalı.

Duruşmadan önce dosyaya yazılı savunma sunulmalı ; duruşmada somut olayın hukuki değerlendirilmesi sözlü savunma olarak yapılmalıdır.

Saygılar.
Old 11-02-2010, 15:29   #17
msahinparlak

 
Varsayılan

Konuyla ilgilenen sayın meslektaşlarım, 5 sayfadan ibaret savunma dilekçemi ve mütatalaya karşı beyanlarımı duruşmadan 10 gün önce mahkemeye verdim. Mahkeme karar duruşmasında, bir sonuca varamadığını, konu ile ilg,li olan sulh cezadaki yaralama dosyası ile boşanma davasının dosyalarının incelenmek üzere celbine karar verdi. Ayrıca bir soru sordular bize, yaralanıp hayati tehlike geçiren kişinin boşanma davasında tanıklık yapmadığının doğru olup olmadığını sordular. Bu durumda tanıklık yapmamışsa lehimize mi sonuçlanır. Ayrıca Mahkemenin savunmamızdan sonra karara varamamış olması lehimize yorumlanabilir mi? Mahkeme sanığın öldürme kastıyla hareket etmediğini düşünüp acaba tahliye etmek için 2 ay daha mı beklemeye karar verdi de böyle erteledi. Acaba nasıl yorumlamalıyım. Benim umudum arttı. müvekkilin hak ettiği cezadan fazla ceza almamasını çok istiyorum. hak ettiğini de mutlaka almalıdır. 3 kişiyi yaralamaktan hüküm giyerse acaba ne kadar ceza verilir. ben aynen şu şekilde ceza verilmesi için talepte bulundum. "......sanığın L ve A’ya karşı eylemine uyan 5237 sayılı yasanın 86/3 a-e maddelerine göre kasten yaralama suçlarından cezalandırılması, B’ye karşı eylemine uyan 87/1-d maddesine göre neticesi ile ağırlaşmış yaralama suçundan cezalandırılması, sanığın N ve K’ya karşı eylemlerinden beraatine karar verilmesi, sanığa verilecek cezalar neticesinde kanunun öngördüğü ceza indrimlerinin uygulanması ve tutukluluk hali de göz önünde bulundurularak sanığın bihakkın tahliyesine karar verilmesini savunma tarafı olarak sayın Mahkemeden talep ediyoruz." şeklinde son paragrafımı yazdım... ayrıca bir çok emsal karardan örnekler verdim... örneğin.... Benzer bir olayda Yargıtay 1. Ceza dairesinin verdiği kararda, bu halde sanığın yaralama suçu işlediği sonucuna varılmıştır. 1. Ceza Dairesi 2007/1422 E., 2008/2586 K. Sanığın tabanca İle yakın mesafeden katılanın hayati bölgelerini doğrudan hedef alarak ateş etme imkanı varken, sol uyluk bölgesini hedef alarak İç organ veya büyük damar yaralaması oluşturmayacak şekilde katılanı yaraladığı, engel durum bulunmamasına rağmen sanığın eylemine devam etmediği anlaşıldığına göre, eylemin yaralama suçunu oluşturduğuna dair nitelendirmede bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Hapis cezası İle adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezası tercih edilmişse, bu ceza para cezasına çevrilemez. Bu ve buna benzer bir çok emsal karar göstermektedir ki somut olayda suç vasfı belirlenirken sanığın mağdura yönelik eyleminde atış sayısı da kastını belirleyen en temel göstergelerden biridir. Bu da suç vasfının belirlenmesinde somut bir kriterdir. .... örneğin..11) Suç vasfının belirlenmesinde sadece neticeden hareket edilemeyeceğine dair ve mağdurun hayati tehlike geçirmiş olmasının tek başına sanığın öldürme kastı ile hareket ettiğini göstermeyeceğine ilişkin Ceza Genel Kurulu kararının tam metni dilekçemiz ekindedir. (T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 1997/1-92 K. 1997/107 T. 13.5.1997 “ Dosyadaki tüm kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde; Açıklandığı üzere; suçun işleniş nedeni ve biçimi, sanıkla mağdur arasında öldürmeyi gerektirecek geçmişe dayalı bir husumetin bulunmaması, mağdurda bıçakla meydana getirilen yaralardan biri dışında diğerlerinin hayati önemi haiz olmayan bölgelerde yer alması ve bu üç yara için hayati tehlikeden sözedilmemesi, hedef seçme halinin bulunmaması gibi olgular gözönünde tutulduğunda; sanığın yaralama kastıyla hareket ettiği sonucuna ulaşılması gerektiği saptanmıştır.”…… Somut olayda ise tek bir hareket mevcuttur. Bu da sanığın kastının öldürmeye yönelik olmadığını göstermektedir....... örneğin.....Benzer bir olayda (T.C.YARGITAY 1.CEZA DAİRESİ E. 2000/2933 K. 2000/3307 T. 23.11.2000) “kavganın hareketli ortamında kesici-delici aletle gerçekleştirdiği darbelerden sadece birini batın boşluğuna nafiz olacak şiddette vurup, imkan bulunmasına rağmen diğerlerini yüzeysel yaralanmalar oluşturacak biçimde ve daha az şiddette ika eden sanık Özkan'ın öldürme kastı ile hareket ettiği hususundaki mevcut şüphe sanık lehine yorumlanmak suretiyle, eyleminin yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK.nın 456/2, 457/1, 51/1, 55/3 ve 59. maddeleri ile hüküm kurulması gerekirken suçun öldürmeye teşebbüs olarak vasıflandırılması suretiyle fazla ceza tayini, SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık vekilinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi” ........Ancak bunlara değinmeden önce Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin sanığın kastı ile ilgili emsal bir kararında sanığın öldürmeye yönelik eylemine devam etmemesinin sanığın yaralama kastı ile hareket ettiğini gösterdiği açıkça vurgulanmıştır. 1. Ceza Dairesi 2007/1742 E., 2008/2636 K. “Sanığın yakın mesafeden yaptığı atışta, hedef alınan vücut bölgesi, meydana gelen yaralamanın niteliği, sonradan mağdurun yanına gidip tekme ile vurmasına rağmen atışlarına devam etmemesi dikkate alındığında kastının öldürmeye yönelik olduğunun şüpheli kaldığı, bu nedenle kasten yaralama suçundan cezalandırılması gerektiği sonucuna varılmalıdır.”
5) Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun sanığın kastı ile ilgili emsal bir kararında ise sanığın kastından söz edilebilmesi için neticenin de istenmiş olmasını aramaktadır. Daire:CGK tarih:2005 Esas No:2004/9-213, Karar No:2005/3 Kasıttan Söz Edilebilmesi İçin Hareketten Doğacak Sonucun Düşünülmüş ve Öngörülmüş Olması Yeterli Olmayıp Ayrıca Sonucun da İstenmiş Olması Gerekir ÖZET Uyuşmazlık, silahla yaralama eyleminin taksirle mi yoksa kasten mi gerçekleştirildiği…… Kasıttan söz edebilmek için hareketten doğacak sonucun düşünülmüş ve öngörülmüş olması yeterli değildir. Ayrıca sonucun da istenilmesi gerekir. .......... Sayın Meslektaşlarım, bana bu dosya ile ilgili olaraka gerek yapmış olduğunuz yorumlardan dolayı, gerekse gönderdiğiniz içtihatlardan dolayı çok teşekkür ederim.. ayrıca savunmamı hazırlamamda umutsuzluğa kapıldığım anlarda yazdıklarınızı okuyarak moral buldum ve son savunmamı bu şekilde hazırlayabildim, bu nedenle başta sayın Cesur Yürek'e ve av. Araf'a çok teşekkür ediyorum... saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taşıma Ruhsatlı Silahla Adliyeye Girmek Suç Mu av.suleyman Meslektaşların Soruları 8 28-11-2009 20:38
oyuncak silahla tehdit -betül- Meslektaşların Soruları 2 08-11-2008 01:25
Ruhsatsız Silahla Meşru Müdafaa Av. Galip DAĞTEKİN Hukuk Soruları Arşivi 11 17-12-2006 21:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07371497 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.