Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mülkiyet hakkını ihlale girmez mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-11-2012, 23:25   #1
rancho

 
Varsayılan Mülkiyet hakkını ihlale girmez mi?

Merhaba sayın meslektaşlarım. Bu olayda müvekkilin bahçesinin sınırına yan arsa sahibi tarafından bir ağıl yapılıyor. Müvekkil buranın kokusundan, önünü kapatmasından rahatsız oluyor. Komşusuna yapmadan önce de sonra da söylüyor fakat komşusu dinlemiyor sınırdan uzak bir yere yapabilecekken gelip sınıra yapıyor. Ancak burada özel bir kast var mı onu tam bilemiyoruz.(en azından ben bilmiyorum). Sorum şu ki bu durum bir mülkiyet hakkı ihlali oluşturmaz mı?Belirtmek isterim ki iki yer de tarla-bahçe konumunda ve köylük bir yerde. Bu durumda her ne kadar kendi arazisi olsa bile biz bu rahatsızlığı gidermek için ne tür bir dava açabiliriz ve şansımız ne olur? Yargıtay içtihatları ile birlikte yardımcı olan meslektaşlara özellikle teşekkür ederim.
Old 12-11-2012, 09:23   #2
av_yaseminceylan

 
Varsayılan

Sn. rancho,

Somut olayın mülkiyet hakkını ihlale girip girmediği konusunda görmeden yorum yapmak zor. Ancak anlatımlarınıza göre olabileceği kanaatindeyim. Tabi durumun bilhassa köy şartlarına göre değerlendirilmesi gerekmektedir. MK.737 uyarınca elatmanın önlenmesi davası açılabilir kanaatindeyim.

T.C. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/2 K. 2004/555 T. 26.1.2004
ÖZET : Komşu parselde bulunan ahırda beslenilen büyükbaş hayvanların çıkardığı gürültüler, sıvı ve katı atıkları nedeniyle yayılan kokular sonucu rahatsız olunduğunu, çevre sağlığı açısından da zarar doğduğu ileri sürülerek, ahırın kullanılmasının engellenmesi istemi ile açılan davada, taşınmazın bulunduğu yerin kullanım amacı, niteliği ve ayrıca yöresel örf dikkate alınmadan mülkiyet hakkının kullanılmasını engelleyecek, sosyal ve ekonomik çıkarların tümü ile ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.5.2003 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukuku gereğince taşınmazın ahır olarak kullanılmasının önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.9.2003 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili 16.5.2003 tarihli dilekçesi ile davacının maliki olduğu 1351 parsel sayılı taşınmaza bitişik, komşu 1350 parsel sayılı taşınmaza yapılan ahırda beslenilen büyükbaş hayvanların çıkardığı gürültüler, sıvı ve katı atıkları nedeniyle yayılan kokular sonucu rahatsız olduğunu, çevre sağlığı açısından da zarar doğduğunu ileri sürerek, ahırın kullanılmasının engellenmesini istemiştir.

Mahkemece, davalıya ait 1350 parsel sayılı taşınmazın ahır olarak kullanılmasının engellenmesine ve taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine, karar verilmiştir.

Davalı vekili kararı temyiz etmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki, isteğin gerek ileri sürülüş ve gerekse nitelendiriliş itibariyle yeni Türk Medeni Kanunu'nun 737. maddesinde deyimini bulan komşuluk hukukuna ilişkin olduğu açıktır. Gerçekten Türk Medeni Kanunu'nun 737. maddesinde,

"Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.

Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.

Yerel adete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır." denilmektedir.

Bilindiği gibi bu hükmün yüklettiği mükellefiyet, mülkün kullanılmasında komşuya zarar verecek taşkınlıktan kaçınmaktır. Taşkınlıktan maksat ise; komşuluğun olağan hoşgörü ölçülerini aşan ve komşu taşınmaz zararına etkili olabilecek davranışlar ve eylemlerdir. Öte yandan kullanmanın taşkınlık sayılıp sayılmayacağının belirlenmesinde taşınmazın bulunduğu yerin kullanım amacının niteliğinin ve ayrıca yöresel örfün de nazara alınması gerekir.

O halde konunun uzmanı olan kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığı ile yerinde yeniden keşif yapılmalı, bilirkişilerden yukarıda değinilen ilkeleri karşılayan ayrıntılı bilimsel ve gerekçeli rapor alınmalı; böylece zarar görme iddiasının derecesi ve zararı giderici önlemlerin neler olabileceği, dosyaya getirtilecek bu konudaki yönetmelik hükümleri de dikkate alınarak kesin biçimde ortaya çıkarılmalıdır. Giderilmesi zorunlu zararın saptanması durumunda da raporda önerilen ya da önlemlerden olaya en uygun düşenine hükmedilmek suretiyle uyuşmazlığa çözüm getirilmelidir. Yerel mahkemenin açıklanan ilke ve olguları gözetmeden mülkiyet hakkının kullanılmasını engelleyecek sosyal ve ekonomik çıkarların tümü ile ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Açıklanan nedenlerle yazılı şekilde tesis edilen kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 26.1.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/16253 K. 2008/359 T. 25.1.2008
ÖZET : Davacı, komşusu davalının açık besi ahırı nedeniyle kokudan ve ayrıca beslediği köpeklerin çıkardığı sesten rahatsız olduğunu ileri sürerek besi ahırının kaldırılmasını ve köpeklerin uzaklaştırılmasını istemiştir.

Komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi istemlerinde komşuluğun katlanma yükümlülüğünü aşan oranda zararın saptanması halinde mahkemenin öncelikle bu zararın giderim şeklini saptaması ve bu hususun hüküm altına alması gerekir. Davalıya ait ahırın çevreye zarar verdiği ve davacının eylemlerinin komşuluk hukukuna aykırılık oluşturduğu ve bunun komşunun katlanma yükümlülüğü sınırlarını da aştığı tanık anlatımları ve doktor bilirkişi raporu ile sabit olmuştur. Doktor bilirkişi alınması gerekli önlemlere de değinmiştir. Bir başka ifade ile ahır tümden kaldırılmadan zararın giderilmesi olanağının bulunduğu saptanmıştır. Mahkemece tüm bu olgular gözetilerek taşınmaz başında yeniden keşif yapılması dinlenecek uzman bilirkişiler aracılığı ile davalının ahır işletmesi ve köpekleri açısından alması gereken önlemlerin belirlenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 4.8.2006 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukuka aykırı davranışın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.6.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, komşusu davalının açık besi ahırı nedeniyle kokudan ve ayrıca beslediği köpeklerin çıkardığı sesten rahatsız olduğunu ileri sürerek besi ahırının kaldırılmasını ve köpeklerin uzaklaştırılmasını istemiştir.

Davalı, taşınmazların bulunduğu bölgede bir çok besi ahırı bulunduğunu yerel örfe göre davacının bu duruma katlanması gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalının besi ahırı için gerekli hijyen koşulları yerine getirmediği, köpeklerinde rahatsızlık yarattığı gerekçesiyle hayvan işletmesi ve köpeklerin kaldırılmasına ilişkin hüküm kurulmuştur.

Hükmü, davalı temyiz etmiştir.

Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi isteğine ilişkindir. Medeni Kanunun 683 maddesi "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü ile malikin mülkiyet hakkının hukuksal sınırlar içinde kullanabileceğini düzenlemiştir. Anılan Kanunun taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen "Komşu hakkı" bölümünde "kullanım biçimi" başlığı altında yer alan 737. maddesi "Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşuların etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle; taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü ve sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır. Yerel adete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır." hükmü ile de malike, mülkün kullanılmasında komşuya zarar verecek taşkınlıklardan sakınma ödevi yükleyerek, yasal kısıtlamalardan birisini düzenlemiştir.

Taşkınlıktan amaç ise, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek iş ve eylemlerdir. Bu eylemlerin saptanmasında, taşınmazın bulunduğu yerin kullanma amacının, niteliğinin, konuya ilişkin düzenlemelerin ve yasal boşluk bulunması halinde mahalli örf ve adetlerin göz önünde tutulması gereklidir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde hakim, gerek zararı saptama, gerekse zararı giderici önlemleri bulma yönünden her somut olayın özelliğini gözetmek, tarafların yarar zarar dengelerini değerlendirmek durumundadır.

Komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde ise, mahkemece, kurulacak hükümde, zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur.

Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde, davalının açık besi ahırının bulunduğu ve bu besi ahırında da köpek beslediği sabittir. Yerelinde yapılan keşifte dinlenen doktor bilirkişi, davalı ahırının mevcut hali ile çevreye kötü koku yaydığı, sinek, sivrisinek, haşere gibi böceklerin oluşumuna uygun ortam yarattığı bu hali ile de çevre ve halk sağlığı açısından zararlı olduğunu bildirmiştir. Raporunda ayrıca, fosoptik çukuru açıldığı, katı ve sıvı atıkların günlük olarak temizlendiği ve etrafının tamamen örtüldüğü takdirde zararın önlenebileceği bildirilmiştir. Mahkeme doktor bilirkişinin zararın giderim şekline ilişkin alınması gereken önlemlerin davalı tarafından alınmadığı belirtilerek dava kabul edilmiştir.

Az yukarıda da değinildiği gibi, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi istemlerinde komşuluğun katlanma yükümlülüğünü aşan oranda zararın saptanması halinde mahkemenin öncelikle bu zararın giderim şeklini saptaması ve bu hususun hüküm altına alması gerekir. Davalıya ait ahırın çevreye zarar verdiği ve davacının eylemlerinin komşuluk hukukuna aykırılık oluşturduğu ve bunun komşunun katlanma yükümlülüğü sınırlarını da aştığı tanık anlatımları ve doktor bilirkişi raporu ile sabit olmuştur. Doktor bilirkişi alınması gerekli önlemlere de değinmiştir. Bir başka ifade ile ahır tümden kaldırılmadan zararın giderilmesi olanağının bulunduğu saptanmıştır. Mahkemece tüm bu olgular gözetilerek taşınmaz başında yeniden keşif yapılması dinlenecek uzman bilirkişiler aracılığı ile davalının ahır işletmesi ve köpekleri açısından alması gereken önlemlerin belirlenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Karar bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 25.01.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/1185 K. 2004/3043 T. 15.4.2004

ÖZET : Davalının avlusunda davacının evine 8.50 metre uzaklıkta hayvan gübrelerini biriktirmesi, tarım ve hayvancılıkla iştigal edilen köy şartlarında "komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek" türden bir iş ve eylem olarak kabul edilemez. Davacının komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan bir kullanım hali saptanmadığından davanın reddine karar vermek gerekir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.12.2002 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.9.2003 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi isteğine ilişkindir. Medeni Kanun'un 683. maddesi "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü ile malikin mülkiyet hakkının hukuksal sınırlar içinde kullanabileceğini düzenlemiştir. Anılan Kanun'un taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen "Komşu Hakkı" bölümünde "kullanım biçimi" başlığı altında yer alan 737. maddesi "Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.

Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü ve sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.

Yerel adete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır." hükmü ile de malike, mülkün kullanılmasında komşuya zarar verecek taşkınlıklardan sakınma ödevi yükleyerek, yasal kısıtlamalardan birisini düzenlemiştir.

Taşkınlıktan amaç ise, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek iş ve eylemlerdir. Bu eylemlerin saptanmasında, taşınmazın bulunduğu yerin kullanma amacının, niteliğinin, konuya ilişkin düzenlemelerin ve yasal boşluk bulunması halinde mahalli örf ve adetlerin göz önünde tutulması gereklidir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde yargıç, gerek zararı saptama, gerekse zararı giderici önlemleri bulma yönünden her somut olayın özelliğini gözetmek, tarafların yarar zarar dengelerini değerlendirmek durumundadır.

Komşuluk hukukunu öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde ise, mahkemece, kurulacak hükümde, zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur.

Somut olayda; Davacı, davalının taşınmazında evine yaslanmış vaziyette "say" vasfında yapı inşaa ettiği ayrıca avlusunda biriktirdiği hayvan gübrelerinin kokusundan ve hayvanların gürültüsünden rahatsız olduğunu ileri sürerek komşuluk hukukuna dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve kal istemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş davalı hükmü temyize getirmiştir.

Dosya içerisindeki bilirkişi raporlarından; davalının inşaa ettiği yapının davalının 13 parsel sayılı taşınmazı kapsamında kaldığı, davacı taşınmazına tecavüzü bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Davalının avlusunda davacının evini 8.50 metre uzaklıkta hayvan gübrelerini biriktirmesi tarım ve hayvancılıkla iştigal edilen köy şartlarında yukarıda belirtilen "komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek" türden bir iş ve eylem olarak kabulü mümkün değildir.

Bu itibarla, davacının yukarıda belirtilen ilkelere aykırı şekilde komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan bir kullanım hali saptanmadığından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 15.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çıplak mülkiyet sahibi ile intifa hakkı sahibinin kiracıyı zarara sokmak kastıyla intifa hakkını kaldırmaları sclnergiz Meslektaşların Soruları 0 22-05-2012 13:53
İştirak halinde mülkiyet-Müşterek mülkiyet-İcrai Satış-İİK 121 Av. Ali YILMAZKARA Miras Hukuku Çalışma Grubu 2 09-05-2012 11:17
İcrayı durdurma kararının taahhüdü ihlale etkisi? advokat34 Meslektaşların Soruları 1 28-09-2011 13:22
Hakaret suçuna girer mi, girmez mi? mutlakadalet Ceza Hukuku Çalışma Grubu 18 04-08-2011 21:40
Herkesin Hakkını Savunmayı Meslek Edinen Avukat Kendi Hakkını Yeterince Savunuyor mu? Oğuzhan Er Hukuk Sohbetleri 4 18-02-2010 23:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04395509 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.