KesİnleŞmİŞ Mahkeme Kararina KarŞi

Merhabalar,

Müvekkil 2009 tarihinde eşi ile boşanmış ve temyizden de feragat etmekle karar kesinleşmiş.

Karar içeriği şöyle ; taraflar yapmış oldukları protokolün kabulü ile boşanmalarına , velayetin anneye verilmesine, çocuk için iştirak nafakasına ve eğitim giderlerini davalının karşılamasına , davacı ile ortak hissesine sahip olduğu gayrımenkulün davalı ve davacı için olan kredi borçlarını ayrı ayrı davalının ödemesine, ve maddi tazminat olarak davalının kendi hissesini davacıya devretmesine karar verilmiş, ayrıca evin bedeli kadar teminat senedi de imzalayarak davacıya vermiştir.Taraflar bu protokolü gayrıkabili rücu olarak imzalamışlardır.

Müvekkil şimdi, yapmış olduğu kredi ödemesinin fazla geldiği, davacının da para kazanmaya başladığı , çocuğun giderlerine katılması gerektiği, kendi ekonomik durumunun kötüleştiği gibi nedenlerle verilen kararın değiştirilmesini istemektedir. Ayrıca velayeti de istemektedir,çünkü annenin herkesçe bilinen bir ilişkisi vardır, ancak evli değildir ve beraber yaşamaktadır.

Yapılabilecek bir şey var mıdır?

Saygılarımla,

Medeni kanun madde 183 'de '...yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim re'sen veya ana ve babanın birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır ' demektedir.Kanun maddesinde 'gibi' denildiği için orada bulunan sebepler dışında da hakimin müdahalesi talep edilebilir sonucu çıkıyor.Buradan annenin başka biriyle ilişkisinin olması çocuk açısından olumsuz sonuçlar doğuracaksa hakim gerekli önlemleri alır sonucu çıkar diye düşünüyorum.Velayet annede olduğu için o zaten belli bir oranda katılmak zorundadır çocuğun giderlerine .Yoksulluk nafakası koşullar değiştiği takdirde(eşin asgari ücretin üstünde bir ücret karşılığı çalışıyor olması) yeniden düzenlenir .Bu durum iştirak nafakasında uygulanır mı onu bilmiyorum .

Velayetin değiştirilmesini veya nezini gerektiren sebepler varsa(diğer tarafın gayrı ahlaki yaşam sürmesi vs.) dava açılabilir. İştirak nafakası fazla geliyora, nafaka yükümlüsünün sosyo ekonomik durumu değişmişse, nafakanın azaltılması davası açılabilir. Yazınızda belirtmemişsiniz ama, yoksulluk nafakası içinde aynı şeyler (ilave olarak nafaka alacaklısının yoksul olmaktan çıkması) geçerli. Ancak, aynı çözüm, kanımca, kesinleşen mahkeme kararının bir parçası olan protokoldeki kredi ödemesi yada diğer tarafa devredilecek pay için geçerli değildir. Burada kesin hüküm engeli karşınıza çıkacaktır. Aksinin kabulü, bugün protokol imzalayıp ve bir takım şeyler vaad edip, anlaşmalı boşanmayı temin eden tarafın, boşanmayı elde ettikten 4 gün sonra, protokolü/mahkeme kararını geçersiz kılacak davranışlar içine girmesine cevaz vermek olurki hukuki güvenlik bundan zarar görür kanısındayım.Saygılar. (Belki, yargıtay denetiminden geçmeden kesinleşmişse, şartları varsa yazılı emirle bozma yoluna gidilebilir)