Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ıslahla müddeabihin arttırılması zamanaşımı defi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-06-2010, 15:45   #1
limpid

 
Varsayılan ıslahla müddeabihin arttırılması zamanaşımı defi

merhabalar

2008 yılında müvekkile ait araziden yol yapımı sırasında toprak alınarak arazinin yapısı bozuluyor. bu sebeple bizde tespit yaptırdık alınan toprak miktarı 20000 m3 çıktı. rayiç bedelide çok düşük olarak hesaplanıp aşağı yukarı 50000 tl belirtildi raporda itiraz edildi ancak zamanaşımı yönünden problem olmasın diye bu miktar üzerinden dava açıldı. karşı taraf zamanaşımı definde blundu ancak hakim bilirkişi raporu tarihini esas alarak öğrenme tarihi kabul edip reddetti. dava aşamasında da elbette keşfe gidildi ancak rapor henüz düzenlendi elimize ulaştı. burada çıkan miktar ise 150 000 tl. şimdi ıslahla müddeabihin değerini arttırmak istiyorum ancak zamanaşımı defi tekrar karşımıza çıkacak. malum haksız fiillerde 1 sene. ancak keşif sırasında karşı tarafın araçları arazideydi ve bende bunu zapta geçirttim. dolayısıyla zamanaşımı benim için yeniden başlamış olur değil mi? bu konuda emin olamıyorum da sizlerin fikirlerini almak istedim.
Old 01-07-2010, 13:12   #2
ozguruyumaz

 
Varsayılan

İyi çalışmalar
Sözünü ettiğiniz durumda sizin davayı açtığınız bedel harç ödememek ve kısmen kabulde vekalet ücreti çıkmaması için düşük gösterilince örneğin 150 bin tl lik alacak dava açılırken 50 bin tl gösterildiği için, kalan 100 bin tl eğer dava sırasında zamanaşımına uğrarsa islah ederken maalesef zamanaşımı sebebi ile reddediliyor.Sebebi aslında dava açılması zaman aşımını kesmesine rağmen siz düşük değerden açınca kalan kısım dava konusu yapılmamış oluyor haliyle dava konusu yapılmayan kısım için zamanaşımı sözkonusu oluyor.Bu durumda maalesef islah edemezsiniz.Eğer araçlar keşif sırasında yine kum alıyorlarsa bu da yeni bir dava konusu alacak olur ve tekrar dava açarak davaların birleştirilmesini talep edebilrisiniz eski davanızdak zaman aşımına etkisi olmaz.
Old 01-07-2010, 18:04   #3
Av.Kaan

 
Varsayılan

Alıntı:
müvekkile ait araziden yol yapımı sırasında toprak alınarak arazinin yapısı bozuluyor.

Ceza zamanaşımı devreye girmez mi? Hırsızlık ya da zayıf bir ihtimalle mala zarardan söz edilemez mi?
Old 02-07-2010, 12:34   #4
limpid

 
Varsayılan

evet keşif sırasında kum alınıyordu hatta zapta da geçti. peki ıslah edildiğinde karşı taraf zamanaşımına itiraz edecek ozaman bende keşif günü dahi haksız fiilin devam ettiği iddiasıyla likit olmadığını alacağımızın ileri sürsem ek bir dava açmadan ıslah kabul edilmezmi ben bunu merak ediyorum
Old 04-07-2010, 22:34   #5
ozguruyumaz

 
Varsayılan cevap yargıtay kararı

Sayın meslektaşım bu konuda sizin malesef islahınız yeni bir dava sayldığından yargıtay kararları ve anayasa mahkemesi kararları aleyhinize gibi görünse de olayın raporla sabitleşmesi zararı öğrenme tarihi sayıldığı için, bu tarihten itibaren 1 yıl zamanaşımı süresi dolmasına rağmen her halükarda olay tarihinden itibaren 5 yıılık üst süreniz dolmamıştır bu sayede ıslh edebileceğinizi düşünüyorum umarım ekteki kararı dikkatli okursanız eğilimin lehinize olduğunu görürsünüz zira olay sizinkiyle benzer bir haksız fiil içermektedir.İyi çalışmalar dilerim:

ZAMANAŞIMI VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
Zamanaşımı Yönünden;
1- Kısmi dava açılması ile alacağın yalnız o kısmı için zamanaşımının kesildiği, dava dışı kalan kısım hakkında bu hak saklı tutulsa bile zamanaşımının kesilmeyeceğine dair Yargıtay kararları kökleşmiştir.
- "İlk davayı açarken sebepsiz mal edinme hükümleri uyarınca davalı kurumdan alacaklı olduğunu bilen davacının bir kısım hakkını saklı tutarak bir kısmını dava etmiş olması saklı tutulan kısım hakkında BK m. 133 uyarınca zamanaşımının kesilmesini gerektirmez. Davalı vekilinin usulünce yaptığı zamanaşımı savunmasının kabulü gerekir." (YHGK 23.11.1966 T., 593-296)
-"İlk davada fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olması zamanaşımını kesemez" (Y. 4. HD 13.03.1981 T., 1164/3171) Aynı doğrultuda; (Y. 9. HD. 11.03.1982 T., 1571/2579) (13. HD. 04.10.1984 T., 4314/5939) (YHGK 18.09.1985 T., 9/101-690) (2. HD. 16.05.1989 T., 1985/4726) (13. HD. 22.09.1992 T., 6218/6892) (4. HD. 21.03.1996 T., 1695/2128) (YHGK 29.05.1996 T., 2/296-424)
(Yukarıdaki kararlar Prof. Dr. Baki Kuru HUMK - 2001 Basım Cilt II. 1541-1542-1543-1544`den alınmıştır.)
-"İşçinin fazla çalışma, hafta tatili ve bayram tatili alacakları için fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan kısmi dava, talep edilmeyen miktarlar bakımından zamanaşımını kesmez." (Y. 9. HD 19.12.2000 T., 14201/19121) (İBD 2002/3-823)
2- Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki dönemdeki kararlar da aynıdır.
-"Davacıların ıslah dilekçesinde ileri sürdükleri istemin ıslah yolu ile talep sonucunun arttırılması şeklinde olsa da, yeni bir dava niteliğinde bulunduğu ve HUMK`un 195 vd. maddelerinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Bu nedenle davalının ıslah dilekçesine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı itirazı öncelikle incelenip bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmelidir." (Y. 4. HD 11.03.2002 T., 2001/11945 E., 2002/2795 K.) (YKD 2002/8-1170-1171)
- "Davacı 20.06.2001 tarihli ıslah dilekçesi ile arta kalan maddi zararını istemiş olup, davalı süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Zararlandırıcı eylem sonucu doğan zararın daha önce açılan davada istenmeyen bölümünün 20.06.2001 günlü dilekçeyle istenmesi ve dilekçenin "ıslah" dilekçesi olduğunun ileri sürülmesi, istemin konusu itibariyle bu dilekçenin ayrı bir dava olduğu özelliğini ortadan kaldırmaz. Böyle olunca da bir dava dilekçesinde bulunması gereken koşulların aranması yine bir davaya karşı ileri sürülebilecek savunmaların buna karşı da sürülebileceği kabul edilmelidir. Bu bağlamda bunun yeni bir istemi ve tazminat miktarını içermesi itibariyle bu bölüm için zamanaşımı itirazının ileri sürülebileceği usul kurallarına uygun bir sonuçtur." (Y. 4. HD. 22.10.2002 T., 8851/11854) (YKD 2003/ 2-188-189)
- "Ek dava kısmi davadan bağımsız bir dava olup, açılan ilk davadan ayrı değerlendirilmesi gerekir. Kısmi dava ek dava için bir tespit niteliğindedir. Islah ise tek taraflı olup, açılan bir dava içinde gerçekleştirilen bir usul işlemidir. Ek dava ve ıslah kavramlarını aynı şekilde yorumlayarak, ek davada ileri sürülen zamanaşımı itirazının ilk davadaki dava tarihine göre reddedilmesi hatalıdır. Ek dava ile istenilen yıllık ücretli izin ve fazla mesai karşılığı ücret alacakları fesih tarihine göre ek davanın açıldığı tarihte beş yıllık zamanaşımına uğradığından ek dava ile istenilen bu alacakların reddi gerekir." (Y. 9. HD. 17.02.2003 T., 13820/1673) (Yargı Dünyası 2003/7-47-48)
3-Yargıtay haksız fiil (trafik kazası) nedeniyle açılan kısmi davada zararı kesinleştiren rapor tarihinden bir yıl, zarara neden olan olay tarihinden itibaren beş yıl (uzamış ceza zamanaşımı) içinde ıslah dilekçesi verilmez ise, ıslahla arttırılan zarar miktarının zamanaşımına uğradığını belirtmektedir.
- "Davaya konu trafik kazası 21.07.1996 tarihinde meydana gelmiş olup, davacının kalıcı iş gücü kaybına ilişkin rapor 15.11.2000 tarihini taşımaktadır. Davacı 05.04.1999 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş, 25.03.2002 tarihli ıslah dilekçesi ile bu saklı tutulan kısmın hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalılar ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını savunmuşlar, yerel mahkeme ıslah edilen dava, önceki davanın devamı olduğu, yeni dava açılmış sayılmayacağı ve ilk dava ile ıslah dilekçesi arasında beş yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı def`ini reddetmiştir. Islah olarak adlandırılan dilekçe HUMK`un 83. ve devamı maddelerinde yer aldığı biçimde ve aynı yasanın 87. maddesindeki usule ait bütün işlemlerin değiştirilmesini öngördüğü halde, bu davaya konu ıslah dilekçesi ilk dava dilekçesinde geriye kalan hakların saklı tutulmasından sonra fazla çıkan zararın istenmesini içermektedir. Davacı bu nitelikteki bir olay için ayrı bir dava ile de geriye kalan zararını isteyebilirdi. Bu hususta Anayasa Mahkemesi`nin HUMK`un 87. maddesinin son cümlesindeki "müddei ıslah suretiyle müddeabihi ıslah edemez" hükmünün iptalinden sonra müddeabihin ıslahı da olanaklı kılınmıştır. Şu durumda Anayasa Mahkemesi`nin kararından sonra bu nitelikteki bir istem için ayrı bir dava açılıp, eldekiyle birleştirme yoluna gidilmeyecek aynı dava içinde geriye kalan miktar istenebilecektir. Bunun için de, yeni bir dava açılmış gibi, istem miktarını içeren dilekçe karşı tarafa tebliğ edilecek, harç yatırılacaktır. Böyle bir dilekçe ıslah olarak nitelendirilse bile, zamanaşımı ve hak düşürücü süre gibi hususları kesmeyecektir. Şu durumda böyle bir dilekçenin bu tür uyuşmazlıklarda başlı başına bir dava olarak kabulü gerekir. Islah dilekçesi ile istenen, daha önceki dava dışında kalan bir alacağı içermektedir. Bu bakımdan ilk dava ile davanın açılması, daha sonraki ıslah dilekçesindeki miktar için zamanaşımını kesmez, bu nedenle yerel mahkemenin gerekçesi doğru değildir. Öte yandan davacının yaralanması sonucu gelişen durumun en geç Adli Tıp Kurumu`nun daimi iş gücü kaybına ilişkin 15.11.2000 tarihli raporuna kadar devam ettiği, böylece davacının bu tarihten itibaren ancak bir yıllık sürede davasını açabileceği kabul edilmelidir. Borçlar Kanunu`nun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı, olay tarihinden başlar ancak, gelişen bir durum olduğu takdirde işlemez. Gelişen durum 15.11.2000 tarihinde sonuçlandığına, olay tarihinden itibaren beş yıl, rapor tarihinden itibaren bir yıl içersinde ıslah dilekçesi verilmediğine göre ıslah dilekçesi ile istenen zarar miktarının zamanaşımına uğradığının kabulü ile bu kalem isteme yönelik davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir." (Y. 4. HD. 04.11.2003 T., 10558/12734) (Legal 2003/12-3127 vd.)
Old 24-08-2010, 09:55   #6
limpid

 
Varsayılan

sayın meslektaşım
cevabınız için teşekkür ederim. kararlardan da anlaşılacağı üzere kesin raporun düzenlenmesinden itibaren 1 sene içerisinde ıslahla müddeabih arttırılabilir. ancak bizim olayımızda 2008de yaptırılan tespit üzerine raporda çıkan miktar üzerinden dava açılıyor. dava aşamasında da keşif yapılıp rapor düzenleniyor ve miktar daha öncekine göre çok yuksek cıkıyor. benim endişem ıslah yaptığımda zamanaşımı defi ile karşılaşacağım kesin. karşı tarafın ilk tespitte zaten zararımı öğrendiğimi dava aşamasında yapılan keşfin zamanaşımını etkkilemeyeceğini ileri sürmesi durumunda bende zaten keşifte halen toprak alındığını ve haksız fiilin devam ettiğini ileri sürersem sorunu çözermiyim onu merak ediyorum. bu konuda beni aydınlatırsanız çok sevinicem malum reddedilen kısım üzerinden bir de vekalet ücreti ödemek istemiyorum.
Old 31-08-2010, 15:44   #7
limpid

 
Varsayılan

bir de şu hususu eklemek istiyorum davanın o miktar üzerinden açılmasının sebebi dava öncesi yapılan tespitte o değerin bulunmasıydı. yoksa az harç ödemek için yapılmamıştı. birim fiyat az gösterilmişti ancak miktar aynıydı.
Old 13-09-2010, 10:49   #8
furugferruhzad

 
Varsayılan

Aynı konuda ben de başlık açtım.Siz ne yaptınız.Sorunu nasıl çözdünüz.Ek dava açıp zamanaşımı (süren bir zarar olduğu için zarar henüz net bir şekilde belli olmadığı için çünkü kamyonlar kum almaya devam ediyorlar zamanaşımı savunmasını bu yolla bertaraf edip)harcını yatırarak devam etmeniz daha doğru bir adım gibi duruyor.Benim olayım da aynı böyle,birlikte düşünelim.Islah sürecini beklemeyip ek davanın 1 yıllık süre içinde açılması gerekirdi aslında)kamyonların halihazırda kum almaya devam etmesi gibi bir durum olmasaydı ne yapacaktık?Islah sürecini beklemeyip ek davanın hangi rakam üzerinden açılacağı ise müphem bir durum tabi ki.Sizin mesleki bir kusurunuz olduğunu düşünmüyorum.Sorun bilirkişi sistemine dayanan yargılamanın belirsizliğinde.
Old 14-09-2010, 11:38   #9
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Haksız fiil devam ettiği sürece ve zarar doğmaya devam ettiği zaman zarfında, zararın tamamen ve net olarak tespiti mümkün değildir. Bu durumda da " zararın ve failin öğrenilmesinden itibaren işleyecek zamanaşımı" süresi de dolmuş olamaz.

Sizin olayda muhtemelen 2008 yılında doğan zarar hesaplanmıştı. Ancak sonradan haksız fiil devam ettiği ve müdahale önlenmediği için zarar doğmaya devam etti.Müdahalenin ve zararın devam ettiği bir olayda bir yıllık zamanaşımının dolduğunu kabul etmek hukuk mantığına ve mevcut yasal düzenlemeye uygun düşmez fikrindeyim.

Dosyadaki ayrıntıları -ve karşı tarafın zarar miktarına ilişkin savunmalarını- ihmal ederek açtığınız davadan sonra doğan zararlar yeni bir dava açmanızda mümkün
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Zamanaşımı defi, bozma üye21665 Meslektaşların Soruları 1 03-09-2010 10:49
Islah yolu ile müddeabihin artırılması ve zamanaşımı defi Av.İsmet Arslan Meslektaşların Soruları 4 18-06-2010 16:51
Islah dilekçesine karşı zamanaşımı defi süresi var mı Hukuka Saygı Meslektaşların Soruları 7 10-12-2009 09:48
ıslah ve zamanaşımı defi ozlm Meslektaşların Soruları 1 04-11-2008 13:45
tedaşın 13 yıl önceki işleminde zamanaşımı defi lawyer003401 Meslektaşların Soruları 0 16-09-2008 11:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12362504 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.