Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Sözleşmenin her sayfasında imza zorunluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-04-2022, 17:34   #1
umutlaw

 
Varsayılan Sözleşmenin her sayfasında imza zorunluluğu

Sayın meslektaşlarım
Yargıtay 13. hukuk dairesi vermiş olduğu bir kararında, sözleşme yapıldığında sözleşmenin her bir sayfasının altında imza varsa o sözleşmedeki geçerli kabul edilmiştir ancak:
yapılan X ödünç sözleşmesinde borçlu ikinci sayfanın altına imza atmış olup birinci sayfa ikinci sayfa devamı olduğu; gerek sözleşme maddelerindeki devam ve gerek 'toplam borç' kelimesinden anlaşılmaktadır sözleşmenin bu şekilde geçerli olabileceğını destekleyen herhangi bir karar elinizde varsa paylaşmanızı saygıyla dilerim. Teşekkür ederim
Old 17-04-2022, 23:40   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2015/141
Karar Numarası: 2015/4571
Karar Tarihi: 01.04.2015


Taraflar arasında görülen davada ... (Kapatılan) ... 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/06/2014 tarih ve 2013/548-2014/157 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı Banka vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı banka ile akdettiği üye işyeri sözleşmesi kapsamında davalı bankaya ait POS makinalarını kullandığını, yıllardır 0 komisyon bazında kredi kartı ile tahsil edilen tutarların ertesi gün müvekkilinin hesabına geçmesi şeklinde çalıştıklarını, davalı bankanın müvekkilinin onayı olmaksızın kredili hesabından düşük ciro iddiası ile 9.107,70 TL'nin çekildiğini ileri sürerek, 9.107,70 TL'nin el koyma tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının üye işyeri olarak davalı bankanın POS cihazlarını kullandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 1. maddesindeki ciro oranlarının yer aldığı, 2. paragrafında ciro oranlarının elle doldurulduğu ve rakamlar üzerinde değişiklik yapıldığı, sözleşmede sadece belli sayfaların davacı firma tarafından imzalandığı, komisyon yüzdesi ve ücretlere ilişkin bilgilerin boş bırakıldığı, davalı bankanın kesintiye dayanak gösterdiği sözleşmedeki esaslarda yapılacak kesinti ve yüzde oranına ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı, benzer olayda davalının kesintiyi iade ettiği, buna göre taraflar arasında komisyonsuz çalışma şeklinde teamül oluştuğu, davalı bankanın herhangi bir bildirimde bulunmaksızın tek yanlı olarak komisyon değişikliğine gitmesi ve komisyon uygulamasının haksız olduğu gerekçesi ile 9.107,70 TL' nin 27/12/2011 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı davalı Banka vekili temyiz etmiştir.

Dava, taraflar arasında akdedilen üye iş yeri sözleşmesi gereğince davalı Banka tarafından davacı hesabından çekilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Her ne kadar taraflar arasında akdedilen sözleşmenin tüm sayfaları değil, bazı sayfaları davacı tarafından imzalanmış ise de, sözleşme sayfalarının teselsül etmekte olduğu, son sayfanın imzalandığı ve imzanın da inkar edilmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmenin davacı yönünden bağlayıcı olacağı açıktır. Bunun yanı sıra, 18.03.2011 tarihli elektronik posta esasalınarak, taraflar arasında komisyonsuz çalışma şeklinde bir teamülün oluştuğu sonucuna varılmış ise de, elektronik postanın tarihi de dikkate alındığında, davalı Bankanın sözleşmenin hangi maddesine istinaden iadeyi kabul ettiği açık olmadığı gibi, başka bankalar tarafından bu işler bakımından sürdürülen uygulamanın ne olduğu da araştırılmamıştır. Bu itibarla mahkemece yapılması gereken iade uygulamasının teamül niteliği taşıyıp taşımadığı hususunun, başka bankalara sorulmak ve davalı Banka kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle araştırılması olup, özetlendiği şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı Banka yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 01/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
www.legalbank.net

YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2005/11358
Karar Numarası: 2007/2881
Karar Tarihi: 15.02.2007


KARAR: Davacı vekili, 25.05.2002 tarihli sözleşmeyle beş yıl süre ile ürettiği maden sularının belirtilen bölgelerdeki satış pazarlama ve ihracı konusunda müvekkiline genel distribütörlük yetkisi veren davalının müvekkilinden izin almadan Hollanda'ya ihracat yaparak sözleşmeyi ihlal ettiğini ileri sürerek, şimdilik ( 20.000 ) USD cezai şartın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, sözleşmenin hiçbir zaman hayata geçmediğini, davacının sözleşmeyi fark ettikten sonra böyle bir dava açamayacağını, ihracat iddiasının doğru olmadığını savunmuştur.

Mahkemece, basiretli bir tacirin taraf olduğu sözleşmenin her sahifesinin ayrı ayrı imza ve paraf edilmesinin gerektiği, davanın dayandırıldığı hükümlerin imza ve paraf içermediği, davalının sözleşmeyi kabul etmemesi ve alacağın başka kanıtlarla ispat edilememesi karşısında davanın dayanaksız olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, distribütörlük sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.

Davalı vekili, davaya cevabında, sözleşmenin sonunda müvekkili şirketin kaşesi altında atılan imzaya itiraz etmemiş, cezai şart hükmü içeren ilk sayfaların imzalı yada paraflı olmaması nedeniyle geçerli olmadığını savunmuştur.

Mahkemece, mevcut hali ile geçerli olan sözleşmenin davalı tarafından kabul edilmemesi nedeniyle tarafların imza veya parafını içermeyen sayfalarda yer alan hükümlerin davalıyı bağlayıcı değer taşımadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

[b]Yargıtay uygulaması ve öğretide, tacirler arasında düzenlenmiş olsa bile birden çok sayfadan oluşan yazılı sözleşmelerin devam eden sayfalarının taraflarca imzalanması veya paraf edilmesi zorunluluğu kabul edilmemektedir. Borçlar Kanunu'nda da bu yolda bir hüküm bulunmamaktadır.

Ancak, sözleşme metninin birden çok sayfadan oluşması halinde her sayfanın imzalanması zorunlu değil ise de, metin içerik, anlam ve devam eden maddeler ile başlıkları bakımından mantıksal sıralama ( silsile ) ve bütünlük taşımalıdır.


Davacının dayandığı 24.05.2002 tarihli sözleşme ( 3 ) sayfadan oluşmakta olup, maddelerin başlığı, sırası, içeriği ve imzalı olan son sayfa ile bağlantısı bakımından bir bütünlük taşımaktadır.

Davacı tarafından ibraz edilen ve mahkeme kasasına konulan sözleşme aslının da aynı olduğu mahkemece saptanmıştır.
07.10.2004 tarihli oturumda davalı vekilinin bildirimi üzerine davalıda bulunduğu beyan edilen sözleşme örneğini ibraz için tanınan sürede bu ara kararı yerine getirilmemiş, davalı vekilinin daha sonra verdiği dilekçeyle duruşma tutanağındaki beyanda bulunulmadığı öne sürülmüştür.

Tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade açıklamalarına kesinlik ve bağlayıcılık kazandıran imzaya itiraz edilmediğine, sözleşmede içerik ve anlam birliği bulunduğuna ve imzasız ilk sayfaların farklı içerik taşıdığı ispatlanamadığına göre, uyuşmazlığın esasına girilmek gerekirken, sözleşmenin geçersizliği savunmasının ispatlanamadığı gözden kaçırılarak davanın reddi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 500.00 YTL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden iadesine, 15.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2013/8428
Karar Numarası: 2013/11672
Karar Tarihi: 08.07.2013


İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, kira alacağının tahsili ve kiralananın tahliyesi istemiyle yapılan takibe vaki itirazın kaldırılması ve kiralanın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı alacaklı, davalının 15.03.2008 tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesine istinaden kiracısı olduğundan bahisle, 2012 Mart ayından, Haziran ayına kadar 4 aylık kira parası olan 10.000 TL ve 142,50 TL işlemiş faizin tahsili istemiyle 06.07.2012 tarihinde icra takibi başlatmış, davalı borçlu ödeme emrinin 12.07.2012 tarihinde tebliği üzerine, 18.07.2012 tarihindeki itirazında kira sözleşmesini kabul etmediklerini, müvekkilinin kira sözleşmesini şirket adına imzaladığını, karşı tarafında bunu bildiğini, zira kiraya verenin müvekkiline “benim muhatabım sensin” dediğini, ayrıca kira sözleşmesinin ön yüzünde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, kira sözleşmesinin ön yüzündeki “kira süresi”, “kira miktarı” ve “kira sözleşmesi başlangıç tarihinin” müvekkilinin rızası hilafına doldurulduğunu, iş yerinin kirasının 1000,00 TL olduğunu, davalının banka hesap numarasını bildirmediği için kira parasını ödeyemediğini, takibe konu aylar nedeniyle toplam 4000,00 TL borcunun olduğunu, bu miktarın masraf ve fer'ilerini kabul ettiğini, bunun dışında kalan asıl alacak işlemiş faiz ve vekalet ücretlerine itiraz ettiğini belirtmiş, kabul ettiği kısım ve fer'ilerine yönelik olarak 18.07.2012 tarihinde 4760,00 TL icra dosyasına ödemede bulunmuştur.

Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının takibe konu alacağın itiraz edilen kısımına yönelik itirazının haksız olduğunu itirazın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacı alacaklının yazılı kira sözleşmesine istinaden icra takibinde bulunduğunu, kira sözleşmesinin üç sayfadan oluştuğunu, kira bedeli ve müddetine ilişkin sayfada kiracının imzasının bulunmadığını, davalının imzası bulunmayan kısma ilişkin itirazda bulunduğunu, bu durumda davacının iddiasını yazılı belge ile kanıtlayamadığını, davalının kira alacağından kabul ettiği kısmı da süresinde ödediğini belirterek davanın reddine karar vermiştir.

Davalı, takibe ve davaya dayanak yapılan 15.03.2008 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesindeki imzaya itirazda bulunmamıştır. Davalının itirazı kira sözleşmesinin ön yüzünde imzasının olmadığı ve sözleşmenin ön yüzündeki “kira süresi”, “kira miktarı” ve “kira sözleşmesi başlangıç tarihinin” rızası hilafına doldurulduğuna ilişkindir.

Yargıtay uygulaması ve öğretide, birden çok sayfadan oluşan yazılı sözleşmelerin devam eden sayfalarının taraflarca imzalanması veya paraf edilmesi zorunluluğu kabul edilmediği gibi Borçlar Kanunu'nda da bu yolda bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre sözleşme metninin birden çok sayfadan oluşması halinde her sayfanın imzalanması zorunlu değil ise de, metin içerik, anlam ve devam eden maddeler ile başlıkları bakımından mantıksal sıralama ( silsile ) ve bütünlük taşıması halinde sözleşme geçerlidir.

Davalının kira sözleşmesinin ön yüzünde tahrifat yapıldığına dair itirazı olmayıp, kira sözleşmesinin “kira süresi”, “kira miktarı” ve “kira sözleşmesi başlangıç tarihi” boş olarak imzalanmış olarak davacıya verildiğini, davacının bu kısımları rızası hilafına doldurduğunu iddia etmektedir. Davalı bir kısmı boş olarak verdiği kira sözleşmenin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu, İcra İflas Kanununun 269/c maddesine göre itirazını noterlikçe re'sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge ile ispat etmeye mecburdur. Davalı kiracı takibe itirazını İİK.’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlayamadığından mahkemece işin esası incelenerek esasa ilişkin bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Karar bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 08.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/8379
Karar Numarası: 2014/13968
Karar Tarihi: 15.12.2014


Karar: Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı borçlunun itiraz etmesi üzerine, davacı alacaklı vekili icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında 01.03.2009 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı taraf 09/05/2012 tarihinde başlattığı icra takibi ile 10/03/2011-10/04/2012 tarihleri arası 25.080.-TL kira alacağının tahsilini istemiştir. Uyuşmazlık kira miktarına ilişkindir. Davacı alacaklı kira miktarının aylık 2.300,00 TL olduğunu iddia ederek 25.080,00 TL kira alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatmış davalı borçlu ödeme emrinin 15/05/2012 tarihinde tebliği üzerine, süresinde yaptığı itirazında davacı alacaklı tarafından icra dosyasına dayanak yapılan kira sözleşmesinde kira miktarının sonradan doldurulduğunu, aslında aylık kira bedelinin 560,00 TL olduğunu ileri sürmüş, kira miktarı yazılı olmayan son sayfasında tarafların imzasını taşıyan kira sözleşmesini ibraz etmiştir.
Davalı borçlu takip dayanağı kira sözleşmesindeki imzaya itiraz etmemiştir. İİK.nun 269/2 maddesi hükmüne göre borçlu itirazında kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılır.

Gerek davacı tarafından takip dayanağı yapılan, gerek davalı tarafından ibraz edilen, gerekse mahkemece B. Elektrik Dağıtım A.Ş.'den getirtilen kira sözleşmesinin son sayfasında tarafların imzası bulunmakta olup kira sözleşmesinin her sayfasının imzalanması zorunlu değildir. Mahkemece takip dayanağı kira sözleşmesi ile B. Elektrik Dağıtım A.Ş.'den getirtilen kira sözleşmesinde yazılı olan kira miktarı esas alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aylık kira bedeli davalının savunduğu miktar üzerinden kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Karar bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.12.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
www.legalbank.net
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
işverenlerin online bordro uygulamasına geçmesi halinde imza zorunluluğu ne şekilde sağlanabilir Canavar Avukat Meslektaşların Soruları 4 08-03-2016 10:24
Birden fazla sayfalı hizmet sözleşmesi her sayfaya imza zorunluluğu var mıdır? av.egeko Meslektaşların Soruları 1 04-05-2012 14:45
Okuma ve yazması olmayandan alınan imza ve sözleşmenin iradeye aykırı olması stj.Ercan KILIÇ Meslektaşların Soruları 1 13-09-2011 08:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05168200 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.