Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

uyarlama davasında görev

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-02-2008, 12:14   #1
Av.Naci Kılıçarslan

 
Soru uyarlama davasında görev

kiracı tarafından açılacak kira bedelinin değişen sosyal ve ekonomik koşullara uyarlanarak tespiti (sözleşme tarihinden itibaren indirilerek tespiti) husundaki davada görevli mahkemenin hangi mahkeme olacağı hususundaki fikirlerinizi öğrenmek isterim.elimdeki 1965 tarihli i.b.kararına göre görev aylık bedel üzerinden tespit edilir.(hali hazırdaki kira bedeli mi?, talep edilen yeni kira bedeli mi?, yoksa aradaki fark mı? esas alınmalı kestiremedim.) ayrıca 3. hd'ne ait bir başka kararda da yıllık kira bedelinin esas alınacağı yazılı.(e.12391,k.362,10.02.1987)
Old 23-02-2008, 12:22   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/6453
Karar: 2001/9284
Karar Tarihi: 26.11.2001

ÖZET: Konusu dönemsel (devri) edimler olan bir sözleşmede, uyarlamadan kaynaklanan uyuşmazlık, devri edimin bir parçasına ilişkin olmayıp, sözleşmenin geri kalan bölümünün tamamını içermektedir. Böyle bir durumda mahkemenin görevini belirleyecek alacak miktarı, bu tür alacaklar BK.nun 126/1. maddesi hükmü uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğuna göre, talep edilen aylık alacak miktarının 5 yıllık tutarı üzerinden belirlenmelidir.

(818 S. K. m. 126) (1086 S. K. m. 8)

Dava: Taraflar arasında görülen davada (İstanbul İkinci Sulh Hukuk Mahkemesi)nce verilen 7.2.2001 tarih ve 1999/154 - 2001/114 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkili ile davalıya devredilen A... Bankası arasında akdedilen emeklilik geliri sözleşmesi gereği müvekkilince 7 yıl süre ile aylık 150 DM. ödediğini, müvekkili ile A... Bankası arasındaki Ömür Boyu Aylık Gelir Sözleşmesi uyarınca, bağlanan gelirin ülkenin ekonomik durumuna göre düşük kaldığını ileri sürerek, gelirin aylık 65.000.000.-TL. olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini, şartlar elverdiğince artırımlar yapıldığını ve isteğin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulüne, emeklilik gelirinin aylık 11.656.433.-TL. olarak tespitine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Dava konusu uyuşmazlık, yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere A... Bankası'nca belirlenen koşullar çerçevesinde, bu bankanın davacı ile yapmış bulunduğu Emeklilik Geliri Sözleşmesi'nde bankaca sisteme katılan davacıya aylık olarak ödenmesi taahhüt edilen gelir bedelinin sözleşmenin uyarlanması yolu ile artırılması isteminden kaynaklanmaktadır.

Davadaki istem, 1 aylık dönemsel ödemenin uyarlanması şeklinde ise de, taraflar arasındaki akdi ilişki sadece 1 aylık ödemeye ilişkin olmayıp, sözleşmede belirlendiği gibi en az 5 yıl ödeme devamlılığını içeren bir akdi ilişki şeklinde olup, davalı bankaca bu isteme karşı çıkıldığına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmenin bütününe yönelik bir şekilde ortaya çıkmış bulunmaktadır. Nitekim, bu tür uyuşmazlıklarda mahkemelerce verilen uyarlama kararları sözleşmenin tamamına ilişkin olarak kurulmaktadır. Diğer bir deyişle, konusu dönemsel (devri) edimler olan bir sözleşmede, uyarlamadan kaynaklanan uyuşmazlık, devri edimin bir parçasına ilişkin olmayıp, sözleşmenin geri kalan bölümünün tamamını içermektedir. Böyle bir durumda mahkemenin görevini belirleyecek alacak miktarı, bu tür alacaklar BK.nun 126/1. maddesi hükmü uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğuna göre, talep edilen aylık alacak miktarının 5 yıllık tutarı üzerinden belirlenmesi gerekir. Nitekim, doktrinde de bu görüş ileri sürüldüğü gibi, yeni tasarıda da çözüm tarzı bu yolda oluşturulmuş bulunmaktadır (Bkz. Prof. Dr. B. Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, 6. Baskı, C. 1, Sh. 201 ve dipnot 130).

Bu durum karşısında, davacının bu dava ile aylık ödemenin 65.000.000.-TL. olarak uyarlanmasını istemiş bulunmasına göre, alacağın 5 yıllık tutarı Sulh Mahkemesi'nin görevini belirleyen HUMK.nun 8/1. maddesinde belirlenen miktarı aşmış olmakla, bu davaya bakmak Asliye Mahkemesi'nin görevine dahil olduğundan kabulü gerekir.

Her ne kadar mahkemece davalı bankanın göreve ilişkin itirazı, dava dosyası içerisinde bir örneği bulunan Yargıtay Yirminci Hukuk Dairesi'nin 14.7.1998 gün ve 1998/5620-7213 sayılı kararına dayanılarak reddolunmuş ise de, anılan daire kararı sadece o dava bakımından mahkemeyi bağlayıcı olup, görevli mahkemeyi belirleyen genel nitelikli bir karar değildir. Bu nedenle mahkemenin bu gerekçesi isabetli bulunmamış ve görev yönünden mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer, davacı vekilinin ise tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle, kararın mümeyyiz davalı yararına (BOZULMASINA), (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle, davalı vekilinin diğer, davacı vekilinin ise tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 26.11.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
*************************************
Old 23-02-2008, 12:24   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2000/2648
Karar: 2000/2640
Karar Tarihi: 27.03.2000

ÖZET: Kiralayan kira parasının artırılması için kira tespit davası açabileceği gibi, kiracı da kira parasının indirilmesi amacıyla tespit davası açabilir. Sözleşmenin değişen koşullara göre uyarlanması gerekir. Görevli mahkeme yıllık kira parasının tutarına göre belirlenir.

(1086 S. K. m. 8, 76) (818 S. K. m. 249)

Dava dilekçesinde kira parasının 15/09/1999 gününden başlayarak aylık 250.000.000 lira olarak tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile aylık kira parasının 300.000.000 lira olarak tespiti cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

l- İDDİA, SAVUNMA VE HÜKÜM

Davada, davalı Kızılay Derneğine ait işyerinin 15/07/1997 tarihinde kiralandığını ve 15/07/1998 yılına ait kira parasının da 375.000.000 liraya çıkarılmak suretiyle ödendiği halde ilçede yeni kurulan SSK. Eczanesinin işlerini olumsuz yönde etkilemesi ve deprem krizinin bu olumsuz etkiyi daha da arttırdığı ileri sürülerek çevredeki işyerlerinin kira bedellerinin ödenmekte olan kira bedeline göre çok düşük olduğu hususu da gözetilmek suretiyle kira parasının 250.000.000 liraya indirilmek suretiyle tespiti istenilmiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece kira parasının 300.000.000 lira olarak tenkisen tespiti cihetine gidilmiş, hüküm davalı kurum tarafından temyiz edilmiştir.

II- KİRA PARASININ İNDİRİLEREK TESPİTİNİN KOŞULLARI Yargıtay 18/11/1964 tarih ve 2/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının 5 nolu gerekçesi ile 07/07/1965 tarih ve 5/5 sayılı kararının sonuç kısmında kiracıya tespit davası açma yetkisi tanındığı halde bilahare alınan 21/11/1966 tarihli içtihadı Birleştirme Kararında ise yalnız kiralayanın tespit davası açabileceğinden sözedilmesine karşın Yargıtay çeşitli daire kararlarında kiracıların da kiralayan gibi kira parasını tespit davası açabileceklerini kabul etmiştir.

Genellikle kiracı, kiralanan yerin gelecek döneminin aylık kirasının saptanmasını isterken herhalde sözleşmedeki kira parasının arttırılmasını değil ve fakat azaltılmasını talep edecektir. Bunun anlamı, yeni dönemde kira paralarının daha düştüğü, mecurun kira bedelinin de emsali gibi düşürülmesinin icap ettiği iddiasından ibarettir. Zira aksi ileri sürülüp kesin delillerle kanıtlanmadıkça kira sözleşmesi yapılırken, davacının o yılki emsal rayiçleri ve bu rayiç üzerine etki yapan ekonomik ve sair koşulları gözönünde tutmuş bulunduğu ve her türlü etken dışında serbest iradesi ile kira sözleşmesini imzaladığı kabul edilmelidir.

Davacı kiracı, dava dilekçesinde, ilk kira dönemini izleyen ve davaya konu yapılan dönemde kira parasının düşüş göstermesine olağan rayiç dışında neden olan faktörlerden, örneğin kiralananın yüzölçümünde veya diğer nitelilerindeki değişmelerden, paranın satın alma gücündeki değişikliğin memur maaşlarındaki katsayı ve işçi ücretlerindeki asgari ücret değişikliklerinin, kendi lehine olarak kira parasına etki yaptığından sözetmemiştir. Memleketteki ticari ve ekonomik konjoktür ve paranın satın alma gücündeki düşme ise, ilk döneme nazaran yeni kira döneminde kira paralarının azalmayıp artırdığı yönünde gelişme kaydettiği bilinen bir gerçektir.

Eğer, kiracının iddia ettiği gibi gerçekten kiralar ucuzlamışsa, kiracının, hala kira parasının yüksek olduğunu savunduğu mecurda oturmasını (işgörmesini) zorunlu kılan bir neden de kalmamış demektir. Zira sözleşmedeki kira parası kendisine ağır geliyorsa sözleşmenin sonunda kiralanan yeri tahliye ile daha düşük bedelle bir başka yeri kiralamasına herhangi bir engel bulunmamaktadır. Kaldı ki hem aynı yerde oturmayı (işgörmeyi) istemek, hem de tarafların özgür iradeleriyle kararlaştırılan kira parasından daha az bir miktar ödeme çabasında bulunmak Anayasa Mahkemesinin 26/03/1963 gün ve 3/67 sayılı iptal kararının anlam ve amacına aykırı düşer.

Şu hususa önemle değinmek gerekir: Kiracının, geleceğe ilişkin kanaatinin gerçekleşmemesi, örneğin hangi nedenle olursa olsun gerekli kazancı elde edememesi ve bu yüzden edimini yerine getirmekte güçlüğe düşmesi olgusu asla kira parasının tenkisine neden olamaz. Bu halde sözleşme yapıldıktan sonra meydana gelen önemli değişikliğin sözleşmeye etkisi, başka bir ifade ile sözleşmenin feshi veya hükümlerinin değiştirilmesi sorunu sözkonusudur. Bu ise "clausala rebus sic stantibus" ve "emprevizyon" teorilerinin alanına girer ki aşağıda bu konuya bir nebze değinilecektir.

III- SÖZLEŞMENİN DEĞİŞEN ŞARTLARA UYDURULMASI SORUNU

Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme koşulları borçlu (örneğin kiracı) için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile borçlu (örneğin kiracı) sözleşmedeki edimini yine de aynen ifa etmelidir.

Sözleşmenin yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri (örneğin kiracı) aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. Bu durum adaletsizliğe dönüşmüşse taraflar artık o sözleşme ile bağlı tutulamazlar. Zira sözleşmenin işlem temeli çökmüş, sözleşmede kendiliğinden bulunan sözleşme adaleti bozulmuş, taraflar bu durumlar için bir tedbir almamış ve böylece sözleşmede bir boşluk oluşmuştur. İşte hakim bu boşluğu sözleşmenin anlamına ve taraf iradelerine önem vererek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak dolduracaktır.

Şimdi bir sorunun daha açıklığa kavuşturulması gerekir: Acaba kısa süreli (örneğin bir yıl) kira sözleşmelerinde uyarlama davası açılabilir mi? Genelde sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi ve değişen hal ve şartlara uyarlanması daha çok ve önemli ölçüde kısa süreli sözleşmelerde değil ve fakat uzun ve de sürekli borç ilişkilerinde sözkonusu olabilir. Zira sözleşmenin kurulması sırasında kararlaştırılan edimler arasındaki dengenin kısa bir süre içinde aşırı ölçüde ve açık biçimde taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulduğu olayların öngörülmediği veya beklenilmediği, ayrıca bunların işlem temelinin çökmesine neden olacak şekilde olağanüstü bir boyuta kavuştuğunun kabul edilmesi çok istisnai durumlar dışında mümkün değildir. Örneğin (savaş, ekonomik kriz, yüksek develüasyon, tabii afetler, hükümet kararlarında önemli değişiklikler gibi) önemli olağanüstü olaylar nedeni ile edimlerdeki değişmeler henüz ifa süresi tamamlanmamış kısa süreli kira sözleşmelerinde de Hakimin sözleşmeye müdahale etmesine neden olabilir.

Bunun dışında kısa süreli bir sözleşmenin koşulları borçlu için ağırlaşmış olsa bile (sözleşmeye bağlılık) ilkesi içinde borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. O halde denilebilir ki, uyarlamanın gerektirdiği olağanüstü koşullar nedeni ile edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde (kiracı) davacı aleyhine değiştiğinin kanıtlandığı takdirde işlem temelinin çökmesi nedeniyle sözleşmenin kira parasına ilişkin hükmü için uyarlama gerçekleştirilebilir.

IV- HER İKİ DAVA ÇEŞİDİNDE GÖREVLİ MAHKEME

HUMK. md. 8/11-1'e göre: "kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davalarına, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık açılacak davalara" Sulh Mahkemeleri bakmakla görevli kılınmıştır.

Kira parasının değişen durumlara uyarlanması davalarına ise kira sözleşmesinin yıllık tutarı dikkate alınmak suretiyle Sulh ya da Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılmak gerekir. Zira henüz kira sözleşmesi sona ermeden kira parasının saptanmasının istenilmesi 21/11/1966 gün ve 19/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında anılan "yeni dönem kira parasının tespiti" olarak nitelendirilemez. Öte yandan HUMK. 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevleri sınırlı olarak belirlenmiş ve de kira sözleşmesinin yeni duruma uydurulmasına ilişkin davalar bu madde hükümleri kapsamı dışında tutulmuştur.

V- OLAYLARI İZAH DAVACIYA, HUKUKSAL NİTELEME MAHKEMEYE AİTTİR (HUMK. md. 76).

Davacının dava dilekçesinde bildirdiği olaylara uygulanacak hukuk kuralını (veya yasa hükmünü) bulmak ve uygulamak Hakime ait bulunmaktadır. Zira, Hakim Türk Kanunlarını re'sen (kendiliğinden) uygulamakla yükümlüdür (HUMK. md. 76). İşte bu nedenle, Hakim tarafların (ve özellikle davacının) kendisine bildirdiği hukuki sebeple bağlı olmayıp, tarafların dilekçe ve layihalarında bildirdikleri olayların hukuksal nedenini, kendisi re'sen doğru olarak tayin ve tespit eder.

O halde mahkeme, dava dilekçesinde gösterilen hukuki sebebe bağlı kalmayacak ve fakat dava dilekçesinde açıklanan olaylara ve dava sebebine göre taraflar arasındaki hukuksal ilişkiyi saptayıp sorunu çözecektir.

Davacının iddiası sözleşmedeki edimler dengesinin sonradan çıkan olaylar nedeniyle değiştiği ve böylece sözleşme temelinin çöktüğü istikametindedir.

Mahkemece yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmek gerekirken işin esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin ödediği temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 27.03.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 23-02-2008, 12:32   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/3418
Karar: 2002/3908
Karar Tarihi: 15.04.2002

ÖZET: Kira parasının değişen durumlara uyarlanması davalarına ise kira sözleşmesinin yıllık tutarı dikkate alınmak suretiyle Sulh ya da Asliye Hukuk mahkemelerinde bakılmak gerekir. Kiracının istemi <yeni dönem kira parasının tespiti> olarak nitelendirilemez. Öte yandan Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevleri sınırlı olarak belirlenmiş ve de kira sözleşmesinin yeni duruma uydurulmasına ilişkin davalar kapsam dışında tutulmuştur. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmek gerekir.

(1086 S. K. m. 8) (YİBK 21.11.1966 T. 1966/19 E. 1966/10 K.)

Dava: Dava dilekçesinde kira parasının 5.1.2001 gününden başlayarak yıllık 4000 DM olarak tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davada, davacı kiracı, davalıya ait işyerinin 5.1.1998 tarih ve üç yıllık kira sözleşmesi uyarınca yıllık 11.000 DM bedelle kiralandığını ileri sürerek yenilenen 5.1.2001 dönemi kira parasının indirilerek 4 000 DM olarak tespitini istemiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece, dönem öncesinde herhangi bir ihtarın davalı kiralayana gönderilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Davacının iddiası, sözleşmedeki edimler dengesinin Şubat krizi ve dövizdeki aşırı artış gibi sonradan çıkan olaylar nedeniyle değiştiği ve böylece sözleşme temelinin çöktüğü istikametindedir.

HUMK.mad.8/11-1'e göre; <kira sözleşmelerine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davalarına, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık açılacak davalara> Sulh Mahkemeleri bakmakla görevli kılınmıştır.

Kira parasının değişen durumlara uyarlanması davalarına ise kira sözleşmesinin yıllık tutarı dikkate alınmak suretiyle Sulh ya da Asliye Hukuk mahkemelerinde bakılmak gerekir. Kiracının istemi 21.11.1966 gün ve 19/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında anılan <yeni dönem kira parasının tespiti> olarak nitelendirilemez. Öte yandan HUMK 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevleri sınırlı olarak belirlenmiş ve de kira sözleşmesinin yeni duruma uydurulmasına ilişkin davalar bu madde hükümleri kapsamı dışında tutulmuştur.

Mahkemece, yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmek gerekirken ihtarname bulunmadığından bahisle davanın süreden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 15.04.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ipotek - kazandırıcı zamanaşımı - uyarlama Armağan Konyalı Meslektaşların Soruları 28 22-07-2019 21:16
Nesebin reddine dayanan tazminat davasında görev Av.e.aktan Meslektaşların Soruları 3 25-11-2014 14:30
Uyarlama ve Kira Tespit Davası Defensour Meslektaşların Soruları 26 28-12-2013 13:23
Uyarlama salmus Hukuk Soruları Arşivi 1 25-06-2002 00:08
Emeklilik Geliri Hesaplarında Uyarlama Sorunu Sedat KAÇMAZ Meslektaşların Soruları 0 02-04-2002 15:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09519601 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.