Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

baro pulu dosya masrafına dahil midir?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-10-2009, 15:57   #1
Aybüke Kağan

 
Varsayılan baro pulu dosya masrafına dahil midir?

Baro pulu dosya masrafına dahil midir?Yani avukata mı müvekkile mi yüklenir?
Old 15-10-2009, 16:05   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
Baro pulu dosya masrafına dahil midir?Yani avukata mı müvekkile mi yüklenir?

Avukatlık Kanunu 173/2 uyarınca kural olarak iş sahibinin sorumluluğundadır.
Old 15-10-2009, 16:44   #3
Av. R. Onur ÇINAR

 
Varsayılan

1136 S.K. md 27
TBB STAJ KREDİ YÖNETMELİĞİ MD 4'E GÖRE baro pulları staj kredilerinin kaynağını oluşturan ve sadece 'meslektaş' avukatların kullanmak zorunda olduğu bir pul türüdür. TBB bastırır, kullanımını sayıştay denetler.
açıkça müvekkile yüklenemeyeceğine dair bir mevzuat hükmü yoksa da meslektaşların stajyerlerine kredi sağlanması amacıyla oluşturulan bu fonun kaynağını da keselerinden yapmaları gerektiğine inanıyorum.
Old 15-10-2009, 17:43   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın r.o.çınar'ın görüşüne katılıyorum. Kanun maddesinin başlığı ve metni bence müvekkili azade kılmakta:

Avukatlık Kanunu
Stajyerlere barolarca yapılacak yardım:
Madde 27 – Değişik : 2/5/2001 - 4667/14 md.)
Staj süresince stajyerlere Türkiye Barolar birliğince kredi verilir.
Ödenecek kredinin kaynağı; avukatların yetkili mercilere sunduğu vekaletnamelere avukatın yapıştıracağı pul bedelleri ile geri ödemeden gelen paralar ve bunların gelirleridir.
.....
Maddedeki ''Avukatın yapıştıracağı pul..'' ifadesi pulu kimin ıslatacağını değil, pul bedelini kimin vereceğini düzenlemektedir. Eğer pul bedelini müvekkil verecek olsaydı yardımın Barolar tarafından yapılacağını söylemek yanlış olurdu.

Pul parası yargılama giderlerinden olmadığından Avukatlık Kanunu'nun 173/2. maddesi kapsamında düşünülmemeli kanısındayım.

Saygılarımla
Old 15-10-2009, 23:22   #5
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Olan yine avukata oluyor.
Eskiden baroların geliri yok diye ağlardık. Şimdi Barolar yakında mevduat ve taşınmaz zengini olacak bu gelirlerle.
Old 16-10-2009, 00:39   #6
hakikiavukat

 
Soru Daha önce kurum işi yaptığım bir dosyada

Daha önce kurum işi yaptığım bir dosyada yapılan masraf için sarf makbuzu onaylatmaya çalışırken 1-2 saat kalem personeli ve hakimle bu konuyu tartışmış idik . Masrafa eklenemeyeceğini söylemişti. Ben ise icra işinden anlamayacaklarını düşünmeksizin şu durumdan yola çıkarak anlatmaya çalışmıştım. : İcra dosyasından neler masrafa dahil misal baro pulu , belki icra dairesinin verdiği ilk açılış makbuzunda yer almaz ama dosyanın başındaki harç hesabında yer alır . İnsan hakkını icrayla ararken bu masraf oluyor da dava ile ararken mi masraf olmuyor. Başka bir açıdan bunun aksini kabul etmek insan haklarının devletçe korunmadığını gösterir ki savunma hakkının kısıtlanmasına benzer ( hukuk mahkemeleri açısından ) bir yasağı çiğnemiş olmaz mı ?
Old 16-10-2009, 05:34   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Çınar ve sayın Konyalı'nın görüşüne katılmıyorum. Avukatın, müvekkilinin davası ya da işi için yapacağı her masraf 173. Madde uyarınca kural olarak müvekkilce ödenmelidir, aksine sözleşme yapılabilir. Bu masraflardan yargılama gideri sayılanlar karşı tarafa yüklenir. Yapılan harcama Baro pulu olabileceği gibi yol ya da konaklama gideri de olabilir. Harcamanın kime kar sağladığının, neyi fonladığının bir önemi yoktur. Bu konuda yasada genel kural varken, Baro pulu ile ilgili maddenin yazım şeklinden yorum yolu ile bu kurala aykırı sonuç çıkarılmasını doğru bulmuyorum. Saygılarımla.
Old 16-10-2009, 08:02   #8
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Bu konuda bir Anayasa Mahkemesi kararı mevcut. Gerekçeyi incelendiğimde, baro pulunun yargılama gideri olmadığı sonucuna varıyorum.

T.C. Resmi Gazete 10 Kasım 2006 CUMA
Resmi Gazete
Sayı : 26342

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI


Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı : 2002/48

Karar Sayısı : 2006/22
Karar Günü : 15.2.2006

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN :Emirdağ Asliye Hukuk Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU :19.3.1969 günlü, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 4667 sayılı Kanun’la değiştirilen 27. maddesinin üçüncü fıkrasının Anayasa’nın 141. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I - OLAY
Davacı vekili tarafından açılan boşanma davasında davalı vekilinin sunduğu vekaletnamede vekaletname pulu bulunmaması ve davalı vekilinin pulu ibraz etmek için süre istemesi üzerine, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

II - İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

“Davacı Belçika uyruklu Nawal Aissaoui vekili Avukat Ayşe Sarı tarafından, davalı Muharrem Çakır aleyhine açtığı boşanma davasının ilk duruşmasında davalı vekili Avukat Semra Donmaz, 20.02.2002 tarihli vekaletnamesini duruşmada ibraz edip “Baro pulu”nu ibraz etmek için süre istemesi üzerine, bu konuyu düzenleyen 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 27. maddesinin üçüncü fıkrasının Anayasa’nın 141. maddesinin son fıkrasına ve kanunların Anayasa’ya aykırı olamayacağına ilişkin Anayasamızın 11. maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğu düşünüldüğünden, aşağıda açıklanan gerekçeyle itirazen Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak gerekmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 27/3 fıkrasına “Avukatlarca vekaletname sunulan merciiler, pul yapıştırılmamış veyahut pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez, gerektiğinde ilgiliye 10 günlük süre verilerek, bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz” hükmü konularak mahkemelere baro pulunun denetimi ve gerekirse pulun tamamlanması için 10 günlük süre verilmesi yönünde yargılamanın uzamasına neden olacak bir düzenleme yapılmıştır.

Anayasamızın 11/2 fıkrasında “Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz” hükmü bulunmaktadır. Yine Anayasamızın 141. maddesinin son fıkrasında ise “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir” hükmüne yer verilerek, yargılamanın hızlı bir şekilde yapılması için yargıya görev verilmiştir. Oysa Avukatlık Kanunu’nun 27/3 fıkrası ile yukarıda belirtilen Anayasal ilke ve yargıya verilen görevin aksine yargılama sürecini yavaşlatacak ve davaların uzamasına sebep olacak bir durum oluşturulmuştur. Gerçi 1136 sayılı Yasa’nın 27/3. fıkrasında doğrudan “Mahkeme” denmeyip, yine “Mercii” kelimesi kullanılmış ise de vekaletnamelerin büyük bir oranda mahkemelere sunulması veya hiç değilse mahkemelere yönelik olan kısmı yönüyle “Mercii” ifadesinin “Mahkemeleri, Yargıyı”da kapsadığında tereddüt yoktur.

Avukatlık Yasası’nın 27. maddesine bütün olarak bakıldığında “Baro pulu”nun, avukat stajyerlerine verilecek krediye kaynak oluşturmak ve artan miktarın da meslektaşlara destek sağlamak gibi amaçlarla barolar birliği nezdinde oluşturulan yardımlaşma fonu niteliğindeki bir oluşumun gelirinin tahsilinden ibaret olduğu görülmektedir. Bu düzenleme mahkemelerce dikkate alınan yargı harçları ve vekaletname suretlerinin tabi olduğu suret harcına benzer gibi gözükse de nitelik itibarıyla oldukça farklıdır, öncelikle harçlar ve vekaletnamelerin suret harcı Anayasa ve yasadan kaynaklanan devlet geliri niteliğinde, Adalet hizmetlerinden yararlananlardan alınan bir karşılık olduğu gibi bunların tahsili de öncelikle dava açılırken (Yargılamaya henüz başlanmadan önce) Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından yapılmakta, ancak eksiklik olduğu takdirde mahkemelerce yargılama sırasında dikkate alınmaktadır. Yine 27. madde bütünlüğü içinde bakıldığında baro pulunun yargılama giderinde olmadığı anlaşılmaktadır. Oysa baro pulu bu nitelikle bir gelirle ilgili olmadığı gibi vekaletnamelerin büyük bir oranda mahkemelere ve özellikle yargılama sırasında sunulması karşısında, gerek niteliği gerekse yargılamayı uzatıcı olması açısından Anayasa’nın yargılamanın süratle yapılması ilkesine aykırı bir düzenleme olduğu açıktır. Kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Baro’nun bile doğrudan gelirlerinden olmayan, harç ve yargılama gideri niteliğinde olmayan, staj yapacaklara kredi teminine yönelik bir gelirin tahsilini denetleme ve gerekirse bu amaçla yargılamayı uzatma pahasına bu görevin mahkemelere verilmiş olması Anayasa’nın yargıya verdiği hızlandırma görevi ve süratlilik ilkesine aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle 1136 sayılı Yasa’nın 27/3. fıkrasıyla getirilen baro pulunun mahkemelerce de re’sen denetlenip, gerekirse ilgiliye 10 günlük süre vererek yargılamayı uzatıcı hükmünün Anayasamızın 141. maddesinin son fıkrasında kabul edilen yargılama süratliliği ilkesi ve bu hususta yargıya verdiği göreve aykırı olduğu kanaatine varıldığından, düzenlemenin bir kez de Yüksek Mahkemece incelenmesi, hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak ve dosyanın tasdikli suretinin gönderilmesine ve 5 ay süre ile davanın geri bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.”



III - YASA METİNLERİ
A - İtiraz Konusu Yasa Kuralı
1136 sayılı Yasa’nın itiraz konusu fıkrayı da içeren 27. maddesi şöyledir:
“Staj süresince stajyerlere Türkiye Barolar Birliğince kredi verilir.

Ödenecek kredinin kaynağı; avukatların yetkili mercilere sunduğu vekaletnamelere avukatın yapıştıracağı pul bedelleri ile geri ödemeden gelen paralar ve bunların gelirleridir. Bu pullar, Türkiye Barolar Birliğince bastırılır. Yapıştırılacak pulun değeri; 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun Yargı Harçları bölümünde yer alan vekaletname örnekleri için kullanılan harç tarifesi kadardır. Yapıştırılacak pulun değeri; 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun Yargı Harçları bölümünde yer alan vekaletname örnekleri için kullanılan harç tarifesinin yüzde elli fazlası kadarıdır. Bu şekilde toplanan tüm pul bedelleri mali yönden Sayıştay denetimine tabidir.

Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz.

Kredi ödemelerinden arta kalan miktar, meslektaşlara destek ve meslekte gelişmeyi sağlamakta kullanılır.

Bu kredinin ilke ve koşulları, kimlere verileceği, miktarı, geri ödeme şekli, geri ödemeden gelen paralar ile kredi ödemelerinden sonra arta kalan miktarın barolar ve Türkiye Barolar Birliği arasında dağıtım ve sarf esasları ve diğer hususlar Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca hazırlanacak ve Adalet Bakanlığınca onaylanacak yönetmelikte gösterilir.

Pul bedelleri ile geri ödemeden gelen paralar ve bunların gelirleri, kredi ödemelerinden arta kalan miktarın dağıtımı ve sarfı, her yıl Adalet Bakanlığı tarafından ek 4 üncü maddedeki esas ve usullere göre denetlenir.”

B - Dayanılan Anayasa Kuralı

Başvuru kararında Anayasa’nın 141. maddesine dayanılmıştır.

IV - İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Rüştü SÖNMEZ, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN ve Enis TUNGA’nın katılmalarıyla 27.3.2002 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, oybirliğiyle, karar verilmiştir.

V - ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralı ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Başvuru kararında, vekaletnamelere yapıştırılacak pulun mahkemelerce tamamlatılması için ilgiliye on günlük süre verilmesini öngören itiraz konusu kuralın, yargılama sürecini yavaşlatıp davaların uzamasına sebep olduğu, yargılama gideri niteliği olmayan baro pulunun staj yapacaklara kredi teminine yönelik bir gelir olduğu, bunun tahsilinin ve denetiminin yargılamayı uzatma pahasına mahkemeye verildiği, bu nedenlerle Anayasa’nın 141. maddesinin son fıkrasına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen 27. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz.” denilmektedir.

Hukuk sistemimizde avukat aracılığı ile temsil edilme hakkı istisnalar dışında isteğe bağlıdır. Vekalet, vekalet verenin tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşen bir hukuki işlem olup bu yolla müvekkilin temsil yetkisi vekile verilmektedir. Ayrıca, Borçlar Kanunu’nun 396. maddesine göre, vekaletten azil ve istifa her zaman olanaklıdır.

Anayasa’nın 141. maddesinin son fıkrasında “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” denilmiştir.

Vekaletnamelere Yasa kuralı gereğince yapıştırılması gereken pulun yapıştırılmaması halinde sözkonusu eksikliğin giderilmesi için vekaletname sunulan mercilerce avukatlara tanınacak on günlük sürenin, vekaletin dava değil ispat şartı olduğu, ve hukuki işlemlerin geçirmesi gereken diğer aşamalar da gözetildiğinde makul olduğu ve bitirilmesi gereken davaları uzatan bir etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, itiraz konusu kuralla öngörülen vekaletnamelere pul yapıştırma zorunluluğu, aynı maddenin birinci ve ikinci fıkraları gereğince, stajyer avukatlara staj süresince sağlanacak olan krediye kaynak oluşturmak amacı ile getirildiğinden, sosyal hukuk devletinin gereği olarak devletin kişi ile kamu yararı arasında denge kurup, kişilerin maddi ve manevi varlıklarını geliştirmeleri, sosyal güvenliklerinin sağlanması için her türlü mali kaynak yaratabilmesi, sosyal tedbirler alması bağlamında ilgili mercilere denetim yetkisi verilmesinin Anayasa’ya aykırılığından sözedilemez.

Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa’nın 141. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.

VI - SONUÇ

19.3.1969 günlü, 1136 sayılı “Avukatlık Kanunu”nun 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen 27. maddesinin üçüncü fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 15.2.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Old 16-10-2009, 08:39   #9
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Soruyla ilgisi olmasa da baro pulu düzenlemesi hakkındaki eleştirimi sunmak istiyorum:

- Dolaylı vergiler en adaletsiz vergilerdir. Baro pulu uygulaması da dolaylı vergiye benzemekle avukatlar arasında adaletsizlik yaratmaktadır.

Küçük küçük ve çok sayıda icra işi olan yeni bir avukat pek az kazanmasına karşın pek çok vekaletnameye pek çok pul yapıştırmakta iken şirketlerin danışmanı olan ve kazancı çok yüksek olan bir avukat hiç pul bedeli ödememektedir.

- Pul temin etmek, yapıştırmak, ilgili merci tarafından pulu denetlemek, olmayan pul için süre tanımak gibi işlemler pek çok zaman ve emek kaybına yol açmaktadır. Bu çağda pul uygulaması ilkel kalmaktadır.

- Pul kullanılması pulun maliyeti kadar bir zarar oluşturmaktadır.

- Pulu acele yapıştırmak için sağlığa aykırı ilkel yöntemler kullanılmaktadır.

Özetle daha adil, daha sağılıklı ve daha kolay bir yol bulunması kanısındayım.

Saygılarımla
Old 16-10-2009, 08:48   #10
Av.Elkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Soruyla ilgisi olmasa da baro pulu düzenlemesi hakkındaki eleştirimi sunmak istiyorum:

- Dolaylı vergiler en adaletsiz vergilerdir. Baro pulu uygulaması da dolaylı vergiye benzemekle avukatlar arasında adaletsizlik yaratmaktadır.

Küçük küçük ve çok sayıda icra işi olan yeni bir avukat pek az kazanmasına karşın pek çok vekaletnameye pek çok pul yapıştırmakta iken şirketlerin danışmanı olan ve kazancı çok yüksek olan bir avukat hiç pul bedeli ödememektedir.

- Pul temin etmek, yapıştırmak, merciin tarafından pulu denetlemek, olmayan pul için süre tanımak gibi işlemler pek çok zaman ve emek kaybına yol açmaktadır. Bu çağda pul uygulaması ilkel kalmaktadır.

- Pul kullanılması pulun maliyeti kadar bir zarar oluşturmaktadır.

- Pulu acele yapıştırmak için sağlığa aykırı ilkel yöntemler kullanılmaktadır.

Özetle daha adil, daha sağılıklı ve daha kolay bir yol bulunması kanısındayım.

Saygılarımla

Sayın Konyalı

Görüşlerinize katılıyorum. Esasen avukat ücreti bankaya yatırılmalı ve ücret yattığına ilişkin dekont dosyaya konmadan dava yürümemelildir. (tabiiki vergi oranlarının düşürülmesi ve avukatların tüm giderlerini de gösterebilmesi koşulu ile)

Bankaya yatan bu ücretlerden yüzde oranı üzerinde bir para kesilerek bu baroların denetiminde bir fona aktarılmalıdır. Bu fon stajyer avukatlar için yardım için kullanılmalı ve bunun yanında baroların belirleyeceği asgari geçim haddi altında para kazanan genç avukatlara bu hadde uluşana kadar yardım edilmelidir. Böylece stajyle avukatlar ve genç avukatların yaşamlarını idame ettirmek için meslek etiğine aykırı iş ve işlemlere karışması da önlenmiş olur.

Tabii ki bunlar için yasal düzenleme yapılması gerekiyor ve bu iş TBB ve büyük barolara düşüyor.
Old 16-10-2009, 09:07   #11
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Soru biraz arada kaynayacak gibi...
Biz baro pulu bedellerini bir anlamda zaten iki defa ödüyoruz. Aldığımız krediyi iade ediyoruz; mesleğe başlayınca da yine pul bedeli ödüyoruz. Bu garip bir sistem. Meslektaşlar arası bir yardımlaşma için getirilmiş baro pulu uygulaması, meslektaşa külfetten başka bir şey değil. Kredi her stajyere sağlanmış olsa ve geri ödemesiz olsa, baro pulu avukat tarafından ödensin. Bu benim de zoruma gitmez. Ancak stajyer hem aldığı krediyi iade ediyor; hem de kendinden sonrakilerin iade edeceği kredi için kaynak sağlıyor. Bu durumda ne stajyer fayda sağlıyor; ne avukat.

Ayrıca bir önceki mesajımdan barı pulunu avukatın kendi kazancından ödemesi gerektiği gibi bir sonuç çıkıyor olsa da ben baro pulu bedelinin iş sahibi tarafından ödenmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira, iş sahibi adına yapılan işlemler nedeniyle, avukatın ek bir külfet yüklenmesi düşünülemez.
Bu noktada 1136 sayılı kanunun 173/2 hükmü çok açık! "Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harc ve giderler iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekte avukata veya gerektiği yere ödenir. "
Old 16-10-2009, 13:45   #12
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Feridun Yurtsever
Zira, iş sahibi adına yapılan işlemler nedeniyle, avukatın ek bir külfet yüklenmesi düşünülemez.
Baro pulu yapıştırmak iş sahibi adına yapılmamaktadır. Baro pulu yapıştırmak avukat tarafından asaleten yapılmaktadır.
Alıntı:

Bu noktada 1136 sayılı kanunun 173/2 hükmü çok açık! "Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harc ve giderler iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekte avukata veya gerektiği yere ödenir.
Baro pulu "avukata tevdi edilen işin yapılması için" yapıştırılmamaktadır: Baro pulu stajyerlere yardım için yapıştırılmaktadır. Bu nedenle işin yapılması için olan giderlerden değildir. 173/2 her gideri saymamakta, işin yapılması için gerekli giderlerden söz etmektedir.

Eğer bu gider kavramı yanlışa düşülerek çok geniş yorumlanırsa avukatın baro aidatını da müvekkillerin ödemesi beklenir: Avukata tevdi edilen işin yapılması için avukat olmak ve avukat olunca da baroya aidat ödenmesi gerekir. Yazıhane kirası da örnek olabilir.
Old 16-10-2009, 13:52   #13
lawyer_721

 
Varsayılan

pul giderlerinin yargılama gideri olmadığı yönündeki görüşleri anlayabiliyorum. dayandıkları yasa maddesi ile yukarıda aktarılan anayasa mahkemesi kararından hareketle böyle bir sonuca ulaşmak mümkündür.diyelim ki yargılama giderlerinden olmadığını kabul ettik. nedir o zaman pul? avukatların gelir dağılımını bozmamaları için bir önlem midir? medyada çıktığı şekliyle "vergi kaçırmalarına" verilen dolaylı bir ceza mıdır? yukarıda bir meslektaşımızın belirttiği gibi madem stajyer meslektaşlarımıza bir katkıdır; öyleyse niye bu krediler tekrar geri isteniyor?sayın konyalı'nın (9 nolu mesajında)belirttiği hususlara da aynen (hatta fazlasıyla) katılıyorum.
Old 16-10-2009, 14:36   #14
elevent

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı

Baro pulu "avukata tevdi edilen işin yapılması için" yapıştırılmamaktadır: Baro pulu stajyerlere yardım için yapıştırılmaktadır. Bu nedenle işin yapılması için olan giderlerden değildir. 173/2 her gideri saymamakta, işin yapılması için gerekli giderlerden söz etmektedir.

Ama baro pulu olmazsa, mahkeme tarafından da bir eksiklik olarak kabul ediliyor. Yargıtay'dan pul olmadığı için dönen davalar var. Avukatlık Kanunu gereği böyle bir yükümlülük var. Yani pul olmazsa, "iş" "yapılamaz. Doğal olarak, "işin yapılması için olan gider" sayılması gerekmektedir, diye düşünüyorum.
Old 16-10-2009, 14:55   #15
lawyer_721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elevent
Ama baro pulu olmazsa, mahkeme tarafından da bir eksiklik olarak kabul ediliyor. Yargıtay'dan pul olmadığı için dönen davalar var. Avukatlık Kanunu gereği böyle bir yükümlülük var. Yani pul olmazsa, "iş" "yapılamaz. Doğal olarak, "işin yapılması için olan gider" sayılması gerekmektedir, diye düşünüyorum.
diğer yandan vatandaş kendini vekille temsil ettirmeseydi pul yapıştırmak zorunda kalmazdı. avukatı pul yapıştırmadığı için ve bu nedenle "vekalet pulu eksikliğinin giderilmesi için dosyanın mahkemesine tevdiine" kararı verildiğinde avukatın ihmalinden dolayı vatandaş mağdur edilmiş oluyor. nasıl çıkacağız işin işinden?
Old 16-10-2009, 15:46   #16
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Eğer bu gider kavramı yanlışa düşülerek çok geniş yorumlanırsa avukatın baro aidatını da müvekkillerin ödemesi beklenir: Avukata tevdi edilen işin yapılması için avukat olmak ve avukat olunca da baroya aidat ödenmesi gerekir. Yazıhane kirası da örnek olabilir.

Baro aidatı, büro kirası gibi giderler, "avukatlık yapabilmek için" gerekli giderlerdir. Oysa Baro pulu "iş sahibinin işini" vekil olarak yapabilmek için gerekli. Bu açıdan aynı kapsamda değerlendirilemez. Müvekkil nasıl vekaletname için Noter giderini karşılamak zorundaysa, o vekaletname yapıştırılacak pulun bedelini de karşılamak zorundadır.
Hem düşününüz: Pul parasını avukat karşılamak zorunda olsaydı, bir şirkette ya da kurumda 3.750-TL aylık ücretle çalışmaya başlamış olan avukat, daha önce açılmış toplam 1000 dava ve takip varsa hepsine vekaletname ibraz ettiğinde bir aylık ücretini (hem de daha ücretini almadan) pullara verecekti.
Old 16-10-2009, 15:56   #17
Admin

 
Varsayılan

Vekalet akdinin taraflar arasında serbest bir sözleşme ile kurulduğu düşünüldüğünde pul masrafının yasal olarak kime yükleneceği bence biraz önemini yitiriyor.

Bir yeri kiraya vermek için ön görüşme yapılırken bazen kiralayan kiracıya derki, aylık kira olarak 1000-TL istiyorum ama evin boyasını sizin yaptırmanızı istiyorum, o da 1200-TL tutar. "Uyanık" bir kiracı hemen itiraz eder: Evi ben daha tutmadım, şu anda boyasını yaptırmak da sizin yükümlülüğünüzdür, ben karışmam. Bu itirazı hiç anlamamışımdır, zira bu şekilde itiraz edildiğinde o zaman kiralayan şunu söyler: Tamam boyayı ben yaptırıyorum ve artık aylık kira olarak da 1100-TL istiyorum, hoşunuza gitmiyorsa tutmayın.

Vekalet ilişkisi kurulurken neyin masraf olup olmayacağı konusu da buna benziyor. Ben Ankara'da bir dava alırken, Avukat olarak Ankaya'a gidip dönüş uçak biletimin ödenmesini şart koşabilirim. Müvekkil olarak diyebilirsiniz ki, uçakla gitme, otobüsle git. O profesyonel olarak "benim bileceğim birşey", benim bu şartım hoşunuza gitmiyorsa kendinize otobüsle gidecek bir avukat tutmak da sizin bileceğiniz şey.

Neyin dava gideri sayılıp sayılmayacağı için de buna benzer bir durum var. Kimi avukat adliyeye taksiyle gider ve bunun giderini masraf yazar, kimisi kırtasiye giderlerini masrafa ekler, kimisi bütün bunları "kendi cebinden yaptığını" iddia edip öte yandan diğerlerinin talep ettiğinden fazla vekalet ücretini talep edebilir. Neticede şartları serbest şekilde saptanan bir sözleşme var önümüzde, neyin gider olup olmayacağı da aynı şekilde serbestçe müzakere edilebilir.

Öte yandan eğer diyorsak ki, diyelim ki bunlar önceden konuşulmadı, sonradan ihtilaf konusu olursa ne olacak, bu durumda da ben iki kuruşluk pul parası için olayı çekişme konusu yapmanın gerekli olmadığını düşünüyorum. Müvekkil 2 kuruşluk pul parasını ödemem diye diretiyorsa ben memnuniyetle cebimden öder, sonra da bir daha o müvekkille çalışmam konu kapanır.

Eğer derdimiz harcamanın değeri değil de sadece konuyu teorik tartışmanın verdiği keyifse (ki ben de bu keyfin bu iki kuruşluk masrafı tartışmaya kesinlikle değdiği kanaatindeyim!) bu durumda da ben Sayın Aladağ'ın görüşüne katılıyorum: bence işin yapılmasıyla ilgili HER TÜRLÜ GİDER (buna dosyaya takacağınız tek bir iğne dahi dahildir) Av. Kanunu ve işin "doğası gereği" müvekkile ait olmalıdır.
Old 16-10-2009, 16:14   #18
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/2385
Karar: 2004/2082
Karar Tarihi: 15.03.2004
BARO PULU YAPI
ŞTIRILMAYAN VEKALETNAME - GEÇERLİ VEKALETNAME
ÖZET: Vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Bir davanın taraflarının kendilerini o davada temsil edecek avukatlara verecekleri vekaletnamelerde bu kapsamdadır. Vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin, vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur (HUMK.md.67).
Vekil aracılığıyla takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması (temsil yetkisi) ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 10 günlük süre içinde vekaletnameye pul yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar gözönünde tutularak bulunması gerekir.

(1136 S. K. m. 27) (818 S. K. m. 386) (1086 S. K. m. 67) (2709 S. K. m. 36)
Dava dilekçesinde itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40 icra-inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı, kira borcunun ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine yürüttükleri icra takibinin itiraz ile durduğundan bahisle itirazın iptali ile % 40 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, kira sözleşmesinden kaynaklanan bir borçlar olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, "davacı vekilinin baro pulu yapıştırılmamış vekaletnamesi ile icra takibine başladığı, Baro pulu yapıştırılmış vekaletnamesini ibraz etmeyen vekil tarafından yapılmış geçerli bir takipten sözedilemeyeceği, İİK.67. maddesine göre itirazın iptali davaları borçlu hakkında yapılmış geçerli bir takibin bulunması ve takibe itiraz edilmiş olması halinde mümkün bulunduğu" gerekçesiyle davanın "reddine" karar verilmiştir.
Davacı vekilinin duruşmaya ibraz ettiği vekaletnamedeki baro pulu eksikliğini verilen süre içerisinde tamamladığı, ancak icra takibine başladığı (Konya 3.İcra Müd.2002/5471 Es.)dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesinde baro pulunun mevcut olmadığı çekişmesizdir.
Vekaletname ve örneklerine Türkiye Barolar Birliği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2.5.2001 gün ve 4667 sayılı yasa ile değişik 27.maddesi hükmüne dayalıdır. Anılan maddenin ilk fıkrasında, avukat stajyerlerine stajları süresince Türkiye Barolar Birliği tarafından kredi verileceği belirtilmiş, ikinci fıkrada, ödenecek bu kredinin kaynakları arasında, avukatların yetkili mercilere sundukları vekaletnamelere yapıştırılacak pul bedelleri de sayılmış; bu pulların Türkiye Barolar Birliğince bastırılacağı açaklanmıştır.Üçüncü fıkra ise, aynen "Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örnekleri kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz." Hükmünü taşımaktadır.
Bütünüyle değerlendirildiğinde, söz konusu yasa hükmünün, avukat stajyerlerine staj süresi içerisinde kredi sağlanması amacını taşıdığı; kredinin kaynaklarını açıklayan ikinci fıkranın ve bu kaynaklardan biri durumundaki pulun bulunmadığı vekaletnameler yönünden ilgili mercilerce yapılması gereken işlemleri gösteren üçüncü fıkranın da, salt bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler içerdiği görülmektedir. Önemle belirtilmelidir ki; söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekaletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü müvekkile değil, vekaletnameyi ilgili makama sunan avukata aittir.
Bu noktada, açıklamak gerekirki vekalet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır (Borçlar Kanunu 386 ve d.md.) Bir davanın taraflarının kendilerini o davada temsil edecek avukatlara verecekleri vekaletnamelerde bu kapsamdadır. Avukatın mahkemeye sunacağı vekaletname, müvekkil ile vekil arasındaki vekalet akdini ortaya koyan bir yazılı belge niteliğinde olup, sadece bu ilişkinin üçüncü kişiler ve mahkeme nezdinde ispatı açısından önem taşır. Öyleki vekaletnamenin bulunmadığı hallerde bile, müvekkilin, vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur (HUMK.md.67).
O halde, bir vekaletnamede Baro pulunun bulunmamasının, onun geçerliliği açısından sonuca etkili olamayacağı açıktır; böyle durumlarda ortada hukuken geçerli şekilde oluşmuş bir vekalet ilişkisi her halükarda mevcuttur.
Bir avukatın yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan müvekkilin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasanın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz.
Müvekkilin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.
HUMK'nun 67.maddesine değinmekte yarar görülmüştür; Bilindiği üzere, anılan hüküm, vekaletnamenin aslını veya örneğini sunmayan vekilin dava açamayacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir görev yapamayacağı kuralını getirdikten sonra, geçikmesinde zarar umulan hallerde, mahkemenin vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini sunması koşuluyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verilebileceğini; bu süre içinde vekaletname verildiği veya müvekkil tarafından vekilin yaptığı işlemlere icazeti bildiren bir dilekçe sunulmadığı takdirde, davanın açılmamış sayılacağını, vekilce yapılan işlemlerin de hükümsüz kalacağını öngörmüştür. Görüldüğü üzere söz konusu yasa hükmü, vekilin vekaletnamesini hiç sunmadığı hallerde dahi, müvekkilin icazetini bildirmesi durumunda, öngörülen yaptırımların uygulanmayacağını öngörmektedir.
Vekil aracılığıyla takip edilen işlerde, geçerli bir vekaletname bulunması (temsil yetkisi) ve bunun mahkemeye verilmesi dava şartı olduğu halde, mahkemece verilen 10 günlük süre içinde vekaletnameye pul yapıştırılmaması veya pul eksikliğinin tamamlanması bir dava şartı olmadığından çözümün de bu hususlar gözönünde tutularak bulunması gerekir.
Somut olayda, vekile dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesine baro pulu yapıştırılması için 10 günlük süre verildiği halde icra takibine başlanırken ibraz edilen vekaletnamede ki bu eksikliğin gidirilmesi için süre verilmemiştir.
Yukarıda anlatılanlar ışığında; avukatın anılan yükümlülüğü yerine getirmediğinden haberdar bulunmayan müvekkilin salt bu nedenle, açtığı veya davalısı olduğu davayla ilgili olarak herhangi bir şekilde hak kaybına uğraması sonucuna yol açacak bir değerlendirme, her şeyden önce, Anayasa'nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36.maddesine uygun düşmez.
O halde mahkemece yapılacak iş, öncelikle vekile 10 günlük süre vermek, değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal sonuçlardan müvekkili haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat giderebileceği veya usul hukuku açısından aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine açıklanıp bu yönlerden karar almasına ve tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre vermek; böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 16-10-2009, 16:32   #19
lawyer_721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Vekalet akdinin taraflar arasında serbest bir sözleşme ile kurulduğu düşünüldüğünde pul masrafının yasal olarak kime yükleneceği bence biraz önemini yitiriyor.

Bir yeri kiraya vermek için ön görüşme yapılırken bazen kiralayan kiracıya derki, aylık kira olarak 1000-TL istiyorum ama evin boyasını sizin yaptırmanızı istiyorum, o da 1200-TL tutar. "Uyanık" bir kiracı hemen itiraz eder: Evi ben daha tutmadım, şu anda boyasını yaptırmak da sizin yükümlülüğünüzdür, ben karışmam. Bu itirazı hiç anlamamışımdır, zira bu şekilde itiraz edildiğinde o zaman kiralayan şunu söyler: Tamam boyayı ben yaptırıyorum ve artık aylık kira olarak da 1100-TL istiyorum, hoşunuza gitmiyorsa tutmayın.

Vekalet ilişkisi kurulurken neyin masraf olup olmayacağı konusu da buna benziyor. Ben Ankara'da bir dava alırken, Avukat olarak Ankaya'a gidip dönüş uçak biletimin ödenmesini şart koşabilirim. Müvekkil olarak diyebilirsiniz ki, uçakla gitme, otobüsle git. O profesyonel olarak "benim bileceğim birşey", benim bu şartım hoşunuza gitmiyorsa kendinize otobüsle gidecek bir avukat tutmak da sizin bileceğiniz şey.

Neyin dava gideri sayılıp sayılmayacağı için de buna benzer bir durum var. Kimi avukat adliyeye taksiyle gider ve bunun giderini masraf yazar, kimisi kırtasiye giderlerini masrafa ekler, kimisi bütün bunları "kendi cebinden yaptığını" iddia edip öte yandan diğerlerinin talep ettiğinden fazla vekalet ücretini talep edebilir. Neticede şartları serbest şekilde saptanan bir sözleşme var önümüzde, neyin gider olup olmayacağı da aynı şekilde serbestçe müzakere edilebilir.

Öte yandan eğer diyorsak ki, diyelim ki bunlar önceden konuşulmadı, sonradan ihtilaf konusu olursa ne olacak, bu durumda da ben iki kuruşluk pul parası için olayı çekişme konusu yapmanın gerekli olmadığını düşünüyorum. Müvekkil 2 kuruşluk pul parasını ödemem diye diretiyorsa ben memnuniyetle cebimden öder, sonra da bir daha o müvekkille çalışmam konu kapanır.

Eğer derdimiz harcamanın değeri değil de sadece konuyu teorik tartışmanın verdiği keyifse (ki ben de bu keyfin bu iki kuruşluk masrafı tartışmaya kesinlikle değdiği kanaatindeyim!) bu durumda da ben Sayın Aladağ'ın görüşüne katılıyorum: bence işin yapılmasıyla ilgili HER TÜRLÜ GİDER (buna dosyaya takacağınız tek bir iğne dahi dahildir) Av. Kanunu ve işin "doğası gereği" müvekkile ait olmalıdır.
birincisi, bugüne kadar müvekkillerle yargılama giderleri hususunda hiç anlaşmazlığa düşmedim. düşsem de iki kuruşluk meseleyi sanırım hepimiz kapatırız
ikincisi, belirttiğiniz şekilde mesele konuyu teorik olarak tartışmaktır.
üçüncüsü, meselenin meblağ olarak iki kuruşluk olduğunu düşünmüyorum. hem pul yapıştıran avukat açısından (ufak ufak dosya örneği yukarıda verildi), hem de barolar birliğine giden paralar açısından trilyonların döndüğünü düşünüyorum.
dördüncüsü, iki kuruşluk bile olsa vekalet pulunun gerekli olup olmadığı hususunu kendime sorduğumda, tek bir cevabım oluyor:GEREKSİZDİR.
beşincisi, amacına hizmet ettiği yönünde şüphelerim var. yukarıda bir meslektaşımızın dediği gibi; krediler zaten sonradan ödeniyor.
altıncısı, bu haksız bir vergilendirmedir.
yedincisi, eğer ille ödenmesi gerekiyorsa, şekli şemali değiştirilmelidir. ben pul parasını yakışıklı bir şekilde ödemek istiyorum
ve emin olun ki listeyi daha da uzatabilirim.
Old 16-10-2009, 17:01   #20
Admin

 
Varsayılan

Sayın lawyer_721,
Alıntı:
Yazan lawyer_721
üçüncüsü, meselenin meblağ olarak iki kuruşluk olduğunu düşünmüyorum. hem pul yapıştıran avukat açısından (ufak ufak dosya örneği yukarıda verildi), hem de barolar birliğine giden paralar açısından trilyonların döndüğünü düşünüyorum.
dördüncüsü, iki kuruşluk bile olsa vekalet pulunun gerekli olup olmadığı hususunu kendime sorduğumda, tek bir cevabım oluyor:GEREKSİZDİR.
beşincisi, amacına hizmet ettiği yönünde şüphelerim var. yukarıda bir meslektaşımızın dediği gibi; krediler zaten sonradan ödeniyor.
altıncısı, bu haksız bir vergilendirmedir.
yedincisi, eğer ille ödenmesi gerekiyorsa, şekli şemali değiştirilmelidir. ben pul parasını yakışıklı bir şekilde ödemek istiyorum
ve emin olun ki listeyi daha da uzatabilirim.
Takdir edersiniz ki bu başlık altındaki tartışma konumuz baro pullarının gerekli olup olmadığı veya onların parasının ne şekilde nereye harcandığı değil, sadece bir vekalete yapıştırılan baro pulunun ücretinin avukatın mı yoksa müvekkilin mi cebinden çıkacağı. Zira meslektaşımızın sorusu sadece bu hususa ilişkin olduğu gibi, bu konunun bulunduğu forum da "hukuki tartışmalara" değil, "hukuki sorulara" ayrılmış forum alanımız.

THS içinde araştırırsanız baro pullarının gerekli olup olmadığının tartışıldığı oldukça fazla sayıda konu bulabilirsiniz ve bu görüşlerinizi de konu bütünlüğü açısından dilerseniz o başlıklar altında paylaşabilirsiniz.
Old 16-10-2009, 17:08   #21
lawyer_721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Sayın lawyer_721,
Takdir edersiniz ki bu başlık altındaki tartışma konumuz baro pullarının gerekli olup olmadığı veya onların parasının ne şekilde nereye harcandığı değil, sadece bir vekalete yapıştırılan baro pulunun ücretinin avukatın mı yoksa müvekkilin mi cebinden çıkacağı. Zira meslektaşımızın sorusu sadece bu hususa ilişkin olduğu gibi, bu konunun bulunduğu forum da "hukuki tartışmalara" değil, "hukuki sorulara" ayrılmış forum alanımız.

THS içinde araştırırsanız baro pullarının gerekli olup olmadığının tartışıldığı oldukça fazla sayıda konu bulabilirsiniz ve bu görüşlerinizi de konu bütünlüğü açısından dilerseniz o başlıklar altında paylaşabilirsiniz.
bu konuda haklısınız
Old 17-10-2009, 00:03   #22
Av. R. Onur ÇINAR

 
Varsayılan

İzmir barosu olarak Staj kredileri burs olsun karşılıksız olsun imza kampanyasında teklif ettiğimiz kanun değişikliği teklifinin en büyük gerekçesi meslek hayatına giren meslektaşların vekaletine baro pulu yapıştırarak tekrar ödemek durumunda bırakıldığından bahsettik.

bir şehir efsanesine göre ise kendisine icra takibi açılıp ödeme emri gönderilen bir avukat, itiraz dilekçesinde baro pulu kullanarak bu meblağın kaynağına gerekli ödemeyi yaptığını dolayısıyla kredi ödemesinin mükerrer ödem olacağını dolayısıyla ödeme yapmayacağını belirtmiştir. Açtığı menfi tespit davasında da aynı yönde iddiada bulunarak borçlu olmadığını ispat etmeye çalışmış ve şu anda yerel mahkemenin davayı kabul etmesi sonucu dosya temyiz yargılamasındaymış. Tabi bunlar kulaktan dolma ama mantıklı bilgiler.

Avukatlık kanununda avukatın kamu kurumlarından bilgi alma hakkı konusunda yapılan değişiklik ile staj kredileri verilmesi yolunda hükümler konulmuştur. AvK Md 2'yi her şekilde kullanıyorsak aynı kanunun bu maddesini de öyle kullanmalıyız.

Avukatlar 3 Lira 75 kuruşluk fon katkı payını bence kendilerine yük görmesinler. Avukat stajyerleri de kendilerinden istenen kredi geri ödemelerini yapmasınlar. Toplu takip ve dava işlerinde vekalet suret harcının yanında 3 Lira 75 Kuruş vekalet pulunu da katıp öyle hesap çıkarsınlar.

Siz belki bizim geçtiğimiz yollardan geçtiniz ve çakılları unuttunuz. Biz bu yollarda çakılların üzerinde çıplak ayaklarla yürüyoruz. Dileğimiz sadaka değil hak. Ne sosyal güvence ne de ücret... Sadece 'Hak'. Bir lira olsun bu da stajyer maaşı densin en azından angarya ihlalinden kurtulsun.

Saygılarımla
Old 17-10-2009, 01:41   #23
Av. Feyza Altun

 
Varsayılan

"Baro Pulu"nun amacı yukarıda da belirtildiği gibi stajyer avukatlara kredi sağlamak olsa dahi, uygulamada bizler baro pulunu müvekkile masraf olarak gösteriyoruz.

Hiçbir müvekkil baro pulunun neden nasıl nerede nezaman kullanılacağını bilmediği,bilmekle ilgilenmediği için baro pul masrafını dosya masrafına dahil edip etmemek sizin insiyatifinizde diye düşünüyorum.
Old 17-10-2009, 09:07   #24
elevent

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan r.o.cinar
Siz belki bizim geçtiğimiz yollardan geçtiniz ve çakılları unuttunuz.

Saygılarımla


Meselenin özü bu aslında.
Old 17-10-2009, 14:34   #25
avalaattin61

 
Varsayılan

Merhabe sayın meslektaşlarım, baro pulunun, avukat tarafından karşılanması gerektiğine katılmakla birlikte, başka bir fikrim var; Avukatlık mesleğini idame ettirmek için zorunlu giderler, serbest meslek kazanç defterine gider olarak yazılıyor. Peki baro puluna yapıştırmak zorunda olan avukat bu gideri nasıl belgelendirecek, (Bu arada belge, fatura olmak durumunda)Yılda yaklaşık 1000-1500 TL. pul gideri olan bir avukat bu giderini nasıl kaydedecek. Bildiğim kadarıyla barolar pul bedelleri için bir belge düzenlemiyorlar.Ya da önemli değil o da cepten gitsin mi diyelim.
Old 17-10-2009, 15:31   #26
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avalaattin61
Merhabe sayın meslektaşlarım, baro pulunun, avukat tarafından karşılanması gerektiğine katılmakla birlikte, başka bir fikrim var; Avukatlık mesleğini idame ettirmek için zorunlu giderler, serbest meslek kazanç defterine gider olarak yazılıyor. Peki baro puluna yapıştırmak zorunda olan avukat bu gideri nasıl belgelendirecek, (Bu arada belge, fatura olmak durumunda)Yılda yaklaşık 1000-1500 TL. pul gideri olan bir avukat bu giderini nasıl kaydedecek. Bildiğim kadarıyla barolar pul bedelleri için bir belge düzenlemiyorlar.Ya da önemli değil o da cepten gitsin mi diyelim.

Ben kurum avukatlığı yapıyorum. Pulları barodan alıyorum. Baro makbuz veriyor. Makbuzu kuruma veriyorum.
Özel müvekkillerde ise takip açıldığı zaman zaten miktara göre 100-200 alıyorsunuz. Pul parasını hesabını yapıncaya kadar bir çok harcamanız oluyor örneğin eskiden tebligat ücreti 4 veya 4,5 TL iken hep 5 TL alırlardı. Bir seferinde İstanbul'da bir icradayım. Tebligatlar için pul verdim. Bayan memure kabul etmedi. Biz dedi postaneye toplu veriyoruz hepsi makineden geçiyor. Bu yüzden 10 TL rica edim dedi. O zamanlar tebligat 4 TL idi. 2 TL si halk diliyle indirigandi oldu. Şimdi bunu müvekkile izah edebilirseniz pulu çok rahatlıkla izah edersiniz.
Bu arada pul ücretinin borçluya yükletilmediğini biliyorum. Dosya gömleği ücretide yükletilmiyor. Her dosya başına 60 kuruş. Bazı yerlerde 50 kuruş. Piyasadan toptan alırsan 20 kuruşa bile alındığını biliyorum. Dosya+pul alacaklıdan gider. Avukattan gitmez.
BArolar birliğinde pul paraları ile neler yapıldığını bilmiyorum ama, külliyetli miktarda hatırı sayılır paralar biriktiğini biliyorum.

Birde baro pulları mali defterlere gider olarak yazılmaz. Çünkü gider değildir. Gider olması için büroda veya büro dışında mesleğin icrası için vergi usul yasasında yazılan gruplarda harcama yapmak lazım. Baro pulunun masrafını zaten müvekkil verir. Bence dava ile yaptığınız resmi masraflar gider olarak yazılmaz. Baro pulunu gider olarak yazarsanız ödediğiniz dava harçlarını, tebligat paralarını, müzekkere masraflarını hep gider olarak yazmanız gerekecek. Avukat olarak biz gider olarak yazamayız ama müvekkil işletme sahibi ise ve işletme ile ilgili bir alacak ise gider olarak yazabilir.
Old 09-05-2014, 11:08   #27
nızanım

 
Varsayılan Baro pulu yargılama gideri mi?

Değerli meslektaşlarım;
yukarıda detaylıca tartışılmış ancak ben hala baro pulunun yargılama masrafı olarak borçludan alınıp alınamayacağını, alınamayacaksa müvekkile mi yükleneceği ve avuklatın kendisinin mi taşıyacağını net bir şekilde anlamış değilim? Net bir cevap yazabilir misiniz?
Old 12-05-2014, 07:27   #28
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nızanım
Değerli meslektaşlarım;
yukarıda detaylıca tartışılmış ancak ben hala baro pulunun yargılama masrafı olarak borçludan alınıp alınamayacağını, alınamayacaksa müvekkile mi yükleneceği ve avuklatın kendisinin mi taşıyacağını net bir şekilde anlamış değilim? Net bir cevap yazabilir misiniz?

Baro pulu yargılama masraflarından sayılmadığı için borçluya yüklenemiyor. Avukat aldığı baro pulunun ücretini müvekkilinden alması lazım. Çünkü müvekkilin işini yapıyor. İş ile alakalı tüm masraflarını alması lazım. Ama uygulamada ben Bireysel müvekkilden alacağımı alayım da baro pulu ücreti kalsın diyorum. Ücreti vekaletin yanında 6 TL önemli bir rakam değil. Ama kurum işlerinde dosya parası+ baro pulu + fotokopi ücreti vs. ücretleri tabiki alıyoruz.
Old 12-05-2014, 10:29   #29
nızanım

 
Varsayılan

Teşekkür ederim Murat Bey. Birde söylediklerinizi destekleyen yasal mevzuat var mı? Varsa nedir?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İnkar Tazminatı İçin İcra Emrine Gerek Var mıdır? Dosya Hesabına Dahil Midir? buketoz Meslektaşların Soruları 6 03-08-2012 01:48
Baro Pulu Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 3 30-07-2009 18:41
sahte baro pulu Av. Muzaffer ERDOĞAN Hukuk Haberleri 1 18-07-2007 17:39
Baro Pulu tiny lady Meslektaşların Soruları 1 15-07-2004 21:44
2004 Baro Pulu 1.800.00 Tl Av. Bülent Sabri Akpunar Hukuk Haberleri 0 02-01-2004 18:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,20701504 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.