Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

izalei şuyu - intifa hakkının kaldırılması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-12-2012, 23:51   #1
denizizm

 
Varsayılan izalei şuyu - intifa hakkının kaldırılması

izalei şuyu davasına konu olan taşınmaz da taşınmaz satışını zorlaştırmak adına intifa hakkı tesis edildiğini varsayarsak bu hakkın kaldırılması talep edilebilir mi?
Old 25-12-2012, 00:25   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi
Esas: 1990/198
Karar: 1990/479
Karar Tarihi: 23.01.1990

ÖZET: Dava, neticeten bir parça taşınmaz mal ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir.Satış suretiyle ortaklığın giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde intifa hakkı varsa bu hak sahibinin davaya dahil edilmesi zorunlu olduğu gibi taşınmazın 14.3.1960 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca intifa hakkı ile yükümlü olarak satılması gerekir. İntifa hakkı sahibi yalnız başına bu hakkının paraya çevrilmesine, taşınmazın intifasız satışını isterse diğer paydaşların muvafakatlarını aramaksızın taşınmazın itifasız satışına karar verilmesi gerekir.

(818 S.K. m.520)
Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, neticeten bir parça taşınmaz mal ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkeme, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar vermiş; hükmü, davalı Fatma temyiz etmiştir.

Satış suretiyle ortaklığın giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde intifa hakkı varsa bu hak sahibinin davaya dahil edilmesi zorunlu olduğu gibi taşınmazın 14.3.1960 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca intifa hakkı ile yükümlü olarak satılması gerekir. İntifa hakkı sahibi yalnız başına bu hakkının paraya çevrilmesine, taşınmazın intifasız satışını isterse diğer paydaşların muvafakatlarını aramaksızın taşınmazın itifasız satışına karar verilmesi gerekir.

Olayımızda; dava konusu 1979 parsel üzerinde Rıfat eşi Fatma;nın intifa hakkı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıdaki ilkeler nazara alınarak taşınmazın intifa hakkı ile yükümlü olarak satılmasına karar vermek gerekirken bundan zuhul olunması usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 23.1.1990 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 25-12-2012, 00:27   #3
denizizm

 
Varsayılan

karar için teşekkürler ama sorum daha çok muvazaa lı intifa hakkına yönelik.sitede birkaç karar var daha güncel kararlar varsa yararlanabilirim tekrar teşekkürler
Old 25-12-2012, 06:48   #4
olcayhukuk

 
Varsayılan

Değerli meslekdaşım, sorunuza yanıt olan kararı sunuyorum Kuşkusuz dava hakkınız var...


T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/5514

K. 2005/6897

T. 6.7.2005

• İNTİFA HAKKININ TERKİNİ TALEBİ ( Müşterek Mülkiyet Payı Üzerinde Diğer Paydaşlara Zarar Vermek İçin Kurulan Danışıklı İntifa Hakkı Kaldırılması Gereği )

• MÜŞTEREK MÜLKİYET PAYI ÜZERİNDE DİĞER PAŞDAŞLARA ZARAR VERİLMESİ ( Kurulan Danışıklı İntifa Hakkı Kaldırılması Gereği )

• DÜRÜSTLÜK KURALINA AYKIRILIK ( Diğer Paydaşlara Zarar Vermek İçin Danışıklı Kurulan İntifa Hakkı Kaldırılması Gereği )

4721/m. 2, 684, 688, 794, 795

818/m. 18

ÖZET : Müşterek mülkiyette, paydaş payı üzerinde intifa hakkı kurabilir. Ancak paydaş, bu hakkını kullanırken dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadır. Çünkü herkes haklarını kullanırken anılan kurala uymak zorundadır. Açıklanan nedenlerle dürüstlük kuralına aykırı ve diğer paydaşlara zarar vermek için danışıklı kurulan intifa hakkı kaldırılmalıdır. Dosya kapsamından intifa hakkının paydaşlara zarar vermek için danışıklı olarak kurulduğu anlaşıldığından intifa hakkının terkini talebinin kabulü gerekir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.03.2003 gününde verilen dilekçe ile intifa hakkının iptalinin istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.05.2004 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, intifa hakkının terkini istemine ilişkindir.

Davacı, dava konusu 19 parselde davalı kardeşi C. ve diğer iştirakliler ile malik iken 08.03.2002 tarihinde iştirakli mülkiyeti müşterek mülkiyete ( paylı mülkiyete ) çevirdiklerini, müşterek maliklerden C'nin 25.04.2002 tarihinde kendi payı üzerinde 2.000.000.000.- TL değer göstererek yakın tanıdığı diğer davalı Ö. lehine intifa hakkı tesis ettiğini, bundan bir gün sonra 26.04.2002 tarihinde çıplak mülkiyet sahibi C'nin M.K. adlı avukata vekalet vererek, 30.04.2002 tarihinde sulh hukuk mahkemesinin 20021104 Esaslı izale-i şuyuu davasını açtığını, tüm bu işlemlerin sonucunda müşterek malik C'nin asıl amacının taşınmazın değerini düşürerek, tamamım satın almak olduğunu, muvazaalı konulan intifa hakkının terkinini istemiştir.

Davalı C. vekili ve davalı Ö. vekili ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, bu davanın izale-i şuyu davasını uzatmak amacı ile açıldığım, tesis edilen intifa hakkının değeri ödenerek usulüne uygun devredildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece muvazaa ispatlanamadığından dava red edilmiş, hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.

Dava, Medeni Kanun'un 2. maddesine aykırı olarak ve Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca danışıklı kurulan intifa hakkının terkini isteğine ilişkindir.

Türk Medeni Kanunu'nda müşterek mülkiyette paydaş olan kişinin intifa hakkının özelliği gereği payı üzerinde intifa hakkı kurabileceği kabul edilmiştir. Ancak paydaşa bu hak verilirken, pay üzerinde intifa hakkı kurulmasının diğer paydaşların mülkiyet haklarını kullanmalarına zarar veremeyeceği düşünülmüştür. Diğer taraftan intifa hakkı ile yüklü olarak bir taşınmazın satılmasının taşınmaz malın değerini düşüreceği de bir gerçektir. Uygulamada bazı paydaşların haklı ve geçerli bir nedeni bulunmadığı halde diğer paydaşları zarara uğratmak ve onları külfet altına sokmak için paylan üzerinde intifa hakkı tesis ettikleri görülmektedir.

Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. İntifa hakkı ile bir kısım payın yükümlü kılınmasının taşınmazın satışında talepleri azaltmak ve düşük bir bedel karşılığı taşınmazın tamamının ele geçirilmesi amacını taşıdığı ve somut olayda da işlem tarihlerinin birbirine yakınlığı, tesis tarihindeki intifa hakkı bedelinin farklılığı, izale-i şuyu dosyası içeriği intifa hakkı tesis eden C'nin diğer dava dışı paydaşın payını satın alması, taraf ve tanık beyanları ve diğer tüm deliller değerlendirildiğinde intifa hakkının danışıklı olarak diğer paydaşları zarara uğrattığı ve davalı C'nin Medeni Kanun'un 2. maddesince hakkını kötüye kullandığının kabulü ile muvazaalı intifa hakkının kaldırılmasına karar vermek gerekir iken yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 06.07.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 26-12-2012, 16:20   #5
detay82

 
Varsayılan

Aşağıdaki kararda sorunuzun cevabını vermektedir.

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/8306
Karar: 2010/10795
Karar Tarihi: 19.10.2010
 
ÖZET: Daval

ıların el ve işbirliği içinde hareket ederek ortaklığın giderilmesi davası neticesinde taşınmazın satışını zorlaştırmak veya satışta kendilerine avantaj sağlamak amacını taşıdıkları anlaşılmaktadır. Davalıların bu davranışları dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden korunamaz. Açıklanan sebeplerle mahkemece davanın kabulü gerekir.
(4721 S. K. m. 2, 794, 795, 796)
Dava: Davac
ı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.12.2008 tarihinde verilen dilekçe ile intifa hakkının terkini istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 03.05.2010 tarihli hükmün Yargıtay’ca, duruşmalı olarak tetkiki davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin edilen 19.10.2010 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. Y. K. ile karşı taraf davalı A. Ö. vekili Av. E. Ü. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Davacı, 1315 ada 3 parsel s. taşınmazda paydaş olduğunu, davalı K. Y.

ın davalı A. Ö. lehine payı üzerinde intifa hakkı tesis ettirdiğini, ortaklığın giderilmesi davası neticesinde taşınmazın düşük bedelle satışını sağlamak ve taşınmazın tamamına malik olmak amacıyla yapılan bu işlemin gerçekte intifa hakkı tesis etmeye yönelik olmadığını ileri sürerek, tapu kaydındaki intifa hakkının terkinini talep etmiştir.
Davalılar, davanın intifa hakkının tesisinden 11 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra davanın kötüniyetle açıldığını, intifa hakkının kurulduğu tarihte taşınmaz üzerinde sera bulunduğunu ve intifa hakkı sahibi A.

ın serayı üçüncü kişilere kiralamak suretiyle intifa hakkını kullandığını savunmuşlardır.
Mahkemece, intifa hakkının kurulduğu tarihten sonra 11 yıldan fazla bir sürenin geçtiği ve bu süre içinde davacının intifa hakkının muvazaalı olarak kurulduğunu ileri sürmediği ve paydaşın payı üzerinde başkası yararına intifa hakkı tesis etmesinin sair paydaşları zarara uğratacağının da düşünülemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, intifa hakkının terkini istemine ilişkindir.
Türk Medeni Yasasının 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir malvarlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür.
Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise; hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir. (TMK. m. 795)
İntifa hakkı; bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması nedeniyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer (TMK. m. 796). Ayrıca, intifa hakkının danışıklı kurulduğu iddiası veya iradeyi sakatlayan nedenlerin varlığı da ileri sürülerek terkin isteğinde bulunulabilir.
Türk Medeni Kanununda müşterek mülkiyette paydaş olan kişinin intifa hakkının özelliği gereği payı üzerinde intifa hakkı kurabileceği kabul edilmiştir. Ancak paydaşa bu hak verilirken, payı üzerinde intifa hakkı kurmasının sair paydaşların mülkiyet haklarını kullanmalarına zarar vermeyeceği öngörülmüştür. Sair taraftan intifa hakkı ile yüklü olarak bir taşınmazın satılmasının o taşınmaz malın değerini düşüreceği de bir gerçektir. Uygulamada bazı paydaşların haklı ve geçerli bir sebebi bulunmadığı durumda sair paydaşları zarara uğratmak ve onları külfet altına sokmak için payları üzerinde intifa hakkı tesis ettikleri görülmektedir.
Türk Medeni Yasasının 2. maddesi ile getirtilen kural gereği herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bu bağlamda da, görülmekte olan dava sırasında veya dava açılmadan hemen önce payda üçüncü kişi yararına intifa hakkı tesisinin taşınmazın satışında talepleri azaltmak ve düşük bir bedel karşılığı taşınmazın tamamının ele geçirilmesini sağlamak amacına yönelik yapıldığı karine olarak kabul edilmekte, sair paydaşlar tarafından zarar gördüğü ileri sürülerek intifa hakkının terkini istemli açılan davalarda, aksi hak sahibi tarafından kanıtlanamadığı sürece intifa hakkına ait işlemin iptal edilmesine karar verilmektedir.
Somut olayda; Dava konusu 1315 ada 3 parsel s. taşınmazda davacı ve davalı K. Y. ile birlikte 32 kişinin müşterek paydaş olduğu, davalı K. Y.

ın 140/2399 payı üzerine 03.12.1997 gününde davalı A. Ö. yararına 5000.00 TL bedelle intifa hakkı tesis edildiği ve taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı A. Ö. taşınmaz üzerinde sera bulunduğunu ve üçüncü kişilere kiralamak suretiyle intifa hakkını kullandığını bildirmiş ise de, 10.02.2010 günlü bilirkişi raporunda seranın 1996 yılından itibaren peyder pey yıkıldığı ve 2001 yılı hava fotoğraflarına göre basit bir yapının bulunduğu, 8- 10 yıldan beri de üzerinde her hangi bir yapı bulunmadığı bildirildiğinden davalının bu savunmasına itibar edilmesi mümkün değildir. Öte yandan, aynı bilirkişi kurulu Kamil Yıldırım

’a ilişkin 140/2399 payın intifasız değerinin 25.057.20 TL intifa hakkının 11.776.88 TL olduğunu, K. Y.ın çıplak mülkiyeti üzerinde bırakarak 5000.00 TL bedelle davalı A. Ö. lehine intifa hakkı tesis etmesinin, intifalı hissenin semerelerinden istifade etmekten ziyade, taşınmazın satışını zorlaştırmak veya satışta kendilerine avantaj sağlamak olduğu yolunda görüş bildirmişlerdir.
Yukarıda açıklanan maddi olaylar zinciri ve mevcut delil durumuna göre davalı K. Y.

ın sair davalı A. Ö. ile el ve işbirliği içinde hareket ederek ortaklığın giderilmesi davası neticesinde taşınmazın satışını zorlaştırmak veya satışta kendilerine avantaj sağlamak amacını taşıdıkları anlaşılmaktadır. Davalıların bu davranışları Türk Medeni Yasanın 2. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden korunamaz. Açıklanan sebeplerle mahkemece davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz itirazlarının yukarda açıklanan sebeplerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istem halinde peşin yatırılan temyiz harcının iadesine, 750.00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 19.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla.


Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
sözleşmeyle tesis edilen intifa hakkının kaldırılması Semanur Meslektaşların Soruları 5 07-10-2007 17:26
intifa hakkının kaldırılması mduranauhf Meslektaşların Soruları 1 17-07-2007 14:56
izalei şuyu Heradres Meslektaşların Soruları 7 15-12-2006 17:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10733294 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.