Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kamulaştırma kararında tebliğ mazbatasının olmaması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-04-2011, 11:26   #1
av. themis=)

 
Varsayılan kamulaştırma kararında tebliğ mazbatasının olmaması

Merhaba arkadaşlar, sorum şöyle;
Müvekkilin tarlasından yol geçirilmek suretiyle 1972 yılında kamulaştırılmıştır; ;ancak kamulaştırma kararından müvekkilllerin haberi yok. davalı kurum tebliğ yapıldığına dair dosya kapsamına tabliğ mazbatası veya müvekkil tarafından tebliğ alındığına dair bir belge sunamamışlar fakat tebliğ edildiğine dair noterin şerhi var. açtığımız kamulaştırmasız el atma davasını yerel mahkeme reddetti . yerel mahkemenin kararını temyiz edicem.böyle bir durumda tebliğ usulsüzdür diyebilir miyiz ? herkese şimdiden teşekkürler
Old 29-04-2011, 10:16   #2
Müfettiş Ahmet Demir

 
Varsayılan Kamulaştırma

Kamulaştırmasız el atma davasının uygun olmadığını düşünüyorum. Çünkü idare, tebligat hariç kamulaştımaya yönelik işlemleri yapmış görünüyor. bu durumda ilgili adına tebligat olmamasına rağmen tebliğ aşamasına geldiğinden bedel davası açmanız gerekir diye düşünüyorum. bedel tespiti yapılır ve enflasyon düzeltmesi ile taşınmazın bugün ki değeri tespit edilir. Ancak faizi dava tarihi itibari ile başlar.
Old 02-05-2011, 12:01   #3
aykut cura

 
Varsayılan

Soru metninde, bir tarladan yol geçirildiği ve bu konuda 1972 yılında İdarece kamulaştırma kararı alındığı, fakat taşınmaz sahiplerine kamulaştırma evrakının tebliğ edilmediği bildirilmektedir.

Sizin açtığınız kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat konulu davada, İdare; tebligat mazbataasının bir suretini ibraz edememiş, sadece taşınmaz sahiplerine kamulaştırma evrakının tebliğ edildiğine dair bir Noter beyanına dayanmıştır.

Bilindiği gibi, kamulaştırma evrakının, taşınmaz malikine Tebligat Yasası ve Tebligat Tüzüğüne göre tebliğ edildiğini, kamulaştırmayı yapan İdarenin ispat etmesi gerekmektedir. Bu ispat, Tebligat Kanunu m. 23'e göre taşınmaz malikince imzalanmış bir tebligat mazbaaası ile mümkün olabilmektedir.

Diğer anlatımla, "Noter yada diğer bir resmi kurumun (örneğin PTT'nin), Tebligat ...... tarihinde .... adresindeki ..... isimli kişiye bizzat yapılmıştır." şeklindeki bir beyanın hiç bir hukuki değeri ve ispat gücü bulunmamaktadır.

Şunu da ilave edelim ki :

1972 yılında yapılmış usulüne uygun bir tebligat bulunmamakla birlikte, ortada İdarece alınmış bir kamulaştırma kararı ve bu kararın Noter eliyle taşınmaz malikinin adresine gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda usulsüz bir tebligat mevcuttur ve bu usulsüz tebligatın taşınmaz malikince öğrenildiği tarihte tebligat usulüne uygun hale gelir ve Tebligat Kanunu m.32'ye göre Kamulaştırma Yasasındaki 30 günlük yasal süre içinde, bedel artırımı davasının açılması gerekirdi. Oysa ki siz, tebligatın usulsüzlüğünü öğrenmenize rağmen bu davayı açmayıp, onun yerine "Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Tazminat" konulu davayı açmış bulunuyorsunuz.

Yukarıda açıklanan nedeniyle, davanızın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur.

Bu aşamadan sonra, hak düşürücü süre geçmiş olduğundan, kamulaştırma bedelinin arttırılması davası da açılamayacaktır.

Her ne kadar 2001 yılında Kamulaştırma Yasasında önemli değişiklikler yapılarak, taşınmaz malikince açılacak, "kamulaştırma bedelinin arttırılması davası"na son verilmiş ve onun yerine, İdarece açılabilecek "Kamulaştırma Bedelinin Tespiti ve Tescili" konulu dava geçmiş ise de, Yasa değişikliğinden önceki dönemlerde Noterlerce yapılan kamulaştırma evrakının tebliğine ilişkin olarak Tebligat Yasasındaki usule aykırı işlemlerden kaynaklanan durumlarda, taşınmaz maliklerinin, - yukarıda söylendiği gibi - usulsüz tebligatı öğrenmelerinden itibaren işleyecek yasal süre içinde, bedel artışı (tezyidi bedel) davalarını açma imkanı Yasa'ca saklı tutulmuştur.

Taşınmaz malikinin bu tür bir haktan yararlanabilmesi için, İdarece bankaya yatırılan ihtilafsız kamulaştırma bedelini bankadan almamış olması da bir koşul olarak aranmaktadır.

Not 1: İdareler arasındaki; taşınmaz malikine tebligatın yapıldığına dair yazışmaların, tebligatı ispata yeterli olmadığı, malikin tebligat mazbataasında mutlaka imzasının bulunması gerektiği konusunda, Ahmet Cemal RUHİ'nin - Tebligat Hukuku, 7. Basım Seçkin Yayınevi - Ankara 2011 isimli kitapta bir çok açıklama ve içtihatlar yer almaktadır. (Örneğin; s.31'deki YG 7 HD 16.03.2010, E. 2009/8155, K. 2010/1420)

Not 2: Bankaya yatırılan ihtilafsız kamulaştırma bedeli alınmamışsa, (biraz zorlama bir yol olsa da) Noterden ve PTT İdaresinden kamulaştırma evrakının tebliğ edildiğine dair yer sahibinin imzasını taşıyan mazbata sureti istenmeli ve bu İdarelerden mazbatanın bulunmadığı konusunda net cevap alındığında, tebligatın usulsüzlüğünün bu yolla İdarelerce verilen olumsuz cevaplardan sonra öğrenildiği ileri sürülerek, yasal sürede tezyidi bedel davası açılabilecektir. Bilindiği gibi bu dava kısmi dava niteliğinde açılamadığından, artış istenen bedelin tamamı hak düşürücü süre içinde talep edilmelidir.
Old 05-05-2011, 12:17   #4
Av. Tevrat DURAN

 
Varsayılan

Şu ande elimde buna benzer bir olay var. Tebliğat 1989 da şahsa bizzat yapılmış kaydı var noter belgesinde. Fakat tebliğ mazbatası imha edilmiş. Şahıs kamulaştırma bedelini bankadan almamış. Bu durumda usulsüz tebliğat gündem edilip bedel artırım davası açılabilir mi?
Old 05-05-2011, 15:03   #5
aykut cura

 
Varsayılan

Sn. Canbazoğlu

Bir kamulaştırma evrakı tebligatının yapıldığının ispatı ancak tebligat mazbatasıyla mümkündür. Tebligat mazbatasında yeri kamulaştırılan kişinin imzası (imza atamayacak durumda ise) sol elinin baş parmak izi bulunmalıdır.

Mazbatanın herhangi bir nedenle bulunamaması halinde, kamulaştırmayı yapan İdare, kamulaştırma evrakının muhatabına tebliğ edildiğini ispat edememiş duruma düşer. Noterdeki ilgili işlem yazısında ya da Noterin kamulaştırmayı yapan İdareye yazdığı yazıda, tebligatın bizzat taşınmaz sahibine yapıldığına dair açıklamalar kesinlikle tebligat yerine geçmez. Bu konuda Ruhi Bey'in kitabında bir çok içtihat var.

Bankadan paranın alınmaması ve şayet varsa emlak vergilerinin bugüne kadar arsa maliki olan kişi tarafından ödenmiş oluşu gibi nedenler bedel artışı davanızı destekleyebilir.

Usulsüz tebligatı öğrendiğiniz günden itibaren 30 gün içinde bedel artışı davasını Asliye Hukuk Mahkemesine açılması gerekiyor. Usulsüz tebligatı ne günü öğrendiğinizi dava dilekçenizde belirtmelisiniz.
Old 17-06-2011, 14:18   #6
aykut cura

 
Varsayılan

Kamulaştırma Kanunundaki köklü değişim öncesi yani 2000'li yıllardan önce, idare kamulaştırma kararı almış ve kamulaştırma evrakını mal sahibine tebliğ için notere verdiğini varsayalım. Noter bu tebligatı mal sahibine göndermiş fakat usulüne uygun biçimde tebligat yapılamamıştır. Mal sahibi örneğin bu usulsüz tebligatı 01.06.2010 günü öğrenmiştir.
Yapılacak iş 30 gün içinde bedel artışı konusunda dava açmaktır. (idarenin bankaya yatırdığı ihtilafsız bedelin daha önce bankadan alınmamış olması ve tapuda ferağ verilmemiş olması şartıyla)
Daha önce siteye yazdığım yazıda görüşümü ve uygulamanın böyle olduğunu belirtmiştim. Bugün Bursa’dan beni arayan bir genç meslektaşım, yukarıdaki koşullarda bedel artışı davası değil de, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açtığını, Bursa’da lehe hüküm aldığını ve kararın Yargıtayca onandığını söyledi.
[FONT='Calibri','sans-serif'] Bu açıklamayı da hemen bilgilerinize iletiyorum.[/font]
Old 02-01-2015, 23:11   #7
Av. Yasin Yıldız

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan aykut cura
Kamulaştırma Kanunundaki köklü değişim öncesi yani 2000'li yıllardan önce, idare kamulaştırma kararı almış ve kamulaştırma evrakını mal sahibine tebliğ için notere verdiğini varsayalım. Noter bu tebligatı mal sahibine göndermiş fakat usulüne uygun biçimde tebligat yapılamamıştır. Mal sahibi örneğin bu usulsüz tebligatı 01.06.2010 günü öğrenmiştir.
Yapılacak iş 30 gün içinde bedel artışı konusunda dava açmaktır. (idarenin bankaya yatırdığı ihtilafsız bedelin daha önce bankadan alınmamış olması ve tapuda ferağ verilmemiş olması şartıyla)
Daha önce siteye yazdığım yazıda görüşümü ve uygulamanın böyle olduğunu belirtmiştim. Bugün Bursa’dan beni arayan bir genç meslektaşım, yukarıdaki koşullarda bedel artışı davası değil de, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açtığını, Bursa’da lehe hüküm aldığını ve kararın Yargıtayca onandığını söyledi.
[FONT='Calibri','sans-serif'] Bu açıklamayı da hemen bilgilerinize iletiyorum.[/font]

Sayin Aykut Cura;degerli bilgilerinizi paylastiginiz icin tesekkur ederim. Bende bu gunlerde boyle bir davanin hazirliklarini yapmaktayim. Benim acacagim davada muvekille 2942 s. Kanuna uygun yapilan bir tebligat yok ancak muvekkil idareye kamulastirmadan bilgi sahibi olduguna ve kamulastirma evraklarini istedigine dair dilekce vermis. Bunun karsiliginda idarenin cevabinin ne oldugu ve ne tur belgeleri verdigine dair herhangi bir bilgi,belge veya kayit yok. Bir ictihadi birlestirme kararinda eger malike usulune uygun tebligat yoksa, 30 gunluk hak dusurucu surenin ancak tapuda ferag tarihinden itibaren baslayacagi belirtilmisti. Bu IBB kararina gore, eger tapuda ferag yoksa haricen ogrenmenin, surenin baslamasinda etkili olmamasi gerektigini dusunuyorum.
Old 02-03-2016, 18:52   #8
avukat23

 
Varsayılan

Eğer Kamulaştırma Tebligatı yoksa ve usulüne uygun değilse Usülüne uygun bir kamulaştırma olmadığından Kamulaştırmasız el atma hükümlerine göre dava açılır.Ancak diğer kamulaştırmasız el atma davalarından farklı ı olarak 30 gün içinde dava açılması gerekmektedir. Bu konuda mahkemlerden aldığım kararlar var. Avukat N.S.
Old 01-11-2016, 18:53   #9
bozbaak

 
Varsayılan Usulsüz tebligat

Kamulaştırma kanunu 17 madde gereğince tescil kararı verilmiş olsa bile malike yapılan tebligatın usulsüz olması durumunda isterseniz bedel artırım davası isterseniz kamulaştırmasızbel atma davası ikame edebilirsiniz. El atma davası açarsanız 30 günlük hak düşürücü süre söz konusu değildir. Hiç kamulaştırma yokmuş gibi davanızı sürdürebilirsiniz. Saygılar
Old 28-02-2017, 22:55   #10
av__emrah

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat23
Eğer Kamulaştırma Tebligatı yoksa ve usulüne uygun değilse Usülüne uygun bir kamulaştırma olmadığından Kamulaştırmasız el atma hükümlerine göre dava açılır.Ancak diğer kamulaştırmasız el atma davalarından farklı ı olarak 30 gün içinde dava açılması gerekmektedir. Bu konuda mahkemlerden aldığım kararlar var. Avukat N.S.


Sayın Meslektaşım,yazınızda paylaştığınız hususlarda, Yargıtay sizin gibi düşünmemektedir. Elinizdeki kararları bizimle de paylaşır mısınız?





T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 7329
Karar: 2016 / 9268
Karar Tarihi: 09.05.2016

ÖZET: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı ... yönünden; murisi .......'e kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmiş ve otuz günlük hakdüşürücü süre geçmiş olduğundan davanın bu davacı yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; ............ mirasçılarından ..........dışında kalan diğer davacı mirasçılara kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmediğinden geçerli ve kesinleşmiş bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceğinden, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulü ile işin esasına girilerek, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.(2942 S. K. m. 25)

Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın süreden reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

Yapılan incelemede; dava konusu taşınmazların geldisi olan 101.600,00m² yüzölçümlü 673 parsel sayılı taşınmazın 24.586,00m²'lik bölümünün mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce kamulaştırıldığı, tapu maliki muris ......in ölü olması nedeniyle Beşiktaş 6. Noterliği kanalıyla tebliğe çıkartılan kamulaştırma evraklarının 03.01.1989 tarihinde ......... yönünden birlikte Sakin oğlu ...diğer mirasçı davacılara ise birlikte sakin yeğenleri ...'ya tebliğ edildiği, yapılan araştırmada ...'nın tebliğ tarihinde annesi N. G. ile birlikte oturduğu ancak, diğer davacılarla birlikte oturduğuna dair bir kayıt olmadığı anlaşılmıştır.

Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi açısından usulüne uygun olarak yapılan tebligatla başlar.

Bu itibarla;

Davacı ... yönünden; murisi .......'e kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmiş ve 30 günlük hakdüşürücü süre geçmiş olduğundan davanın bu davacı yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;

............ mirasçılarından ..........dışında kalan diğer davacı mirasçılara kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmediğinden geçerli ve kesinleşmiş bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceğinden, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulü ile işin esasına girilerek, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.

Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 09.05.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)

-------------------------------------------

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2011 / 4375
Karar: 2011 / 14734
Karar Tarihi: 26.09.2011

ÖZET: Taşınmaz maliki bedel artırım davası açabileceği gibi kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası da açabilir. Dosya kapsamına göre davanın kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminat davası olarak nitelendirilmesi doğrudur. Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilip davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.(2942 S. K. m. 13, 25)

Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 25. maddesinde <Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından, kamulaştırma işlemi mal sahibi için 13. madde uyarınca yapılan tebligatla başlar> hükmü yer almaktadır.

Davacılara, kamulaştırma işlemi usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş, dava konusu taşınmaza da davalı idarece fiilen el konulmuştur.


Bu durumda, taşınmaz maliki bedel artırım davası açabileceği gibi kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası da açabilir. Dosya kapsamına göre davanın kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminat davası olarak nitelendirilmesi doğrudur.

Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilip davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç: Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına, idare harçtan bağışık olduğundan harç alınmamasına, 26.09.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

-----------------------------------------

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2009 / 16301
Karar: 2010 / 1709
Karar Tarihi: 09.02.2010

ÖZET: Davacının haricen kamulaştırmadan haberdar olması otuz günlük hak düşürücü sürenin başlaması için yeterli değildir. Her ne kadar davacıya kamulaştırma işlemleri ilanen tebliğ edilmişse de, yerlerin her birinden usulüne uygun olarak adres araştırması yapılmadığından ilanen tebligat geçersiz olup otuz günlük hak düşürücü süre başlamamıştır. Bu itibarla kamulaştırmasız el atma davasında işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.(2942 S. K. m. 7, 13, 14, 25) (1086 S. K. 428)

Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının reddine dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş, davacı vekilince de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunulmuş olmakla duruşma için belirlenen 02.02.2010 günü temyiz eden davalı idare vekili Av. Ö. Ö.'ün yüzüne karşı usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden temyiz eden davacı vekili Av. R. Y.'ın yokluğunda duruşmaya başlanarak temyiz isteminin süresinde olduğu görülüp davalı idare vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, 30 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

Davacı vekilinin temyizine gelince;

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25. maddesinde <Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi için 13. madde uyarınca yapılan tebligatla başlar> hükmü yer almaktadır.

Bu nedenle davacının haricen kamulaştırmadan haberdar olması 14. madde de belirtilen 30 günlük hak düşürücü sürenin başlaması için yeterli değildir. Her ne kadar davacıya kamulaştırma işlemleri ilanen tebliğ edilmişse de, Kamulaştırma Kanununun 7. maddesinde sayılan yerlerin her birinden usulüne uygun olarak adres araştırması yapılmadığından ilanen tebligat geçersiz olup 30 günlük hak düşürücü süre başlamamıştır.

Bu itibarla kamulaştırmasız el atma davasında işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi.


Doğru görülmemiştir

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine ve temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalı idareden peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 09.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

----------------------------------------------

T.C YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2006 / 5-327
Karar: 2006 / 316
Karar Tarihi: 24.05.2006

ÖZET: 30 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılan davanın reddi gerekir. Ayrıca davacıların adreste bulunmama nedenleri tevsik edilmeyen tebligatlar geçersizdir. Bu itibarla, adı geçen davacıların payı yönünden henüz başlamış bir kamulaştırma işlemi bulunmadığından, davalı idarece taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığının kabulü ile, işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.(7201 S. K. m. 21) (2942 S. K. m. 9, 13, 14, 17, 25) (2981 S. K. m. 9) (YİBK. 16.05.1956 T. 1956/1 E. 1956/6 K.) (HGK 28.12.2005 T. 2005/5-754 E. 2005/783 K.)

Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine kısmen direnme yoluyla; İzmir Asliye 1. Hukuk Mahkemesinden verilen 03.05.2005 gün ve 2005/273-1989 E.K. sayılı kararın bozulmasını ve yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 5.Hukuk Dairesine gönderilmesini kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 28.12.2005 gün, 2005/5-754 Esas, 2005/783 Karar sayılı ilamın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla;

Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Davacılar vekili; müvekkillerinin hisseli malik oldukları 42081 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalı idarece kamulaştırmasız el atılıp, mülkiyet ve kullanım haklarının engellendiğini; 2981/3290 sayılı Kanunun 9/c maddesi uyarınca Belediye Encümenince alınan kamu yararı kararı Valilikçe onaylanmayıp, bedelin hak sahipleri adına bloke edilmemiş olması nedeniyle, yöntemine uygun bir kamulaştırma işlemden söz edilemeyeceğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.000.000 TL kamulaştırmasız el koyma karşılığının, dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı idare vekili; dava konusu taşınmazın 2981/3290/3366 sayılı Kanunun 9/c maddesi uyarınca Belediye Encümeni'nin 3.10.1991 tarihli kararıyla kamulaştırılmış olup, kamulaştırma bedelinin hak sahipleri adına bankaya bloke edildiğini; ayrıca 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 17. maddesi uyarınca taşınmazın idare adına tesciline dair verilen kararın kesinleştiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemenin, <dava konusu taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca davalı idare adına tesciline dair verilen kararın kesinleşmiş olması nedeniyle, davacıların kamulaştırmasız el koyma nedenine dayanarak taşınmaz bedelinin tahsilini dava edemeyecekleri> gerekçesiyle <davanın reddine> dair verdiği karar, Özel Daire'ce <1- Kamulaştırmasız el atma davasının görülebilmesi için; davacıların tapu malikleri ile hukuki irtibatlarının tesbit edilmesi gerekir. Bu nedenle, öncelikle davacılar vekiline davacıların, tapu malikleri ile hukuki irtibatlarını gösterir belgelerini ibraz etmesi hususunda mehil verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,

<2- Dosya içinde mevcut İzmir 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/399 Esas, 1998/592 Karar sayılı tescil davasındaki davacıların ve ayrıca dava konusu taşınmaz maliklerinin adreslerinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7. maddesinde belirtilen kuruluşlardan sorulup, alınacak cevaplar da denetlenmeden gazete ile yapılan ilanın geçerli olduğunun ve kamulaştırma işlemi ile tescil kararının kesinleştiğinin kabulü, doğru görülmemiştir.> Gerekçesiyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, <kamulaştırma işlemi ile tescil kararının usulüne uygun kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması gereğine> işaret eden bozma nedenine direnilmiştir.

Bilindiği üzere kamulaştırma işlemi, mal sahibi için 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 13 üncü maddesi uyarınca yapılan tebligatla başlar.

Konunun yasal dayanağını oluşturan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25 inci maddesinde, <Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi için 13 üncü madde uyarınca yapılan tebligatla, idare için tebligat çıkarmakla başlar.> Hükmü öngörülmüş; anılan maddede, kamulaştırma işleminin idari yargı yönünden kesinleşmesiyle mülkiyetin idareye geçeceği kuralı benimsenmiştir.

O halde, mal sahibine tebligat yapılmış ve yasal sürede idari yargıda dava açılmamış ise süre bitiminde, dava açılmış ise kararın kesinleştiği tarihte taşınmazın mülkiyetinin idareye geçeceği kuşkusuzdur.

Bu noktada; mal sahibi yönünden, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda, takdir olunan bedele karşı adli yargıda dava açma süresi 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 14/1. maddesinde düzenlenmiş olup; anılan madde uyarınca, taşınmazın malik, zilyet ve diğer ilgilileri, kamulaştırma belgelerinin usulüne uygun tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde adli ve idari yargıda dava açabileceklerdir.

Önemle vurgulanmalıdır ki, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 14/1. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre kamu düzeni ile ilgili olduğundan, Mahkeme kamulaştırma işleminin tebliğ tarihini re'sen araştırmak ve incelemekle yükümlüdür.

Öte yandan, kamulaştırma kararı alınmış ve bedel bankaya bloke edilmiş olsa dahi; idarece tebligat yapılmadan, mal sahibinden taşınmaz malın teslimi istenemeyeceği gibi, mal sahibi yönünden de tamamlanmış bir kamulaştırma işleminden söz edilemeyeceği açıktır.

Bu durumda idarece taşınmaza el konulmuş ise, Kamulaştırma Kanununa uygun hareket edilmediğinden, kamulaştırmasız el koyma olgusunun kabulü gerekir.

Dolayısıyla mal sahibi, 16.5.1956 gün ve 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, idare aleyhine el atmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, değer karşılığının verilmesini de isteyebilecektir.


Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; idarece kamulaştırma kararı alınmış ve bedel bankaya bloke edilmiş olmasına karşın, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 13 ncü maddesi uyarınca mal sahibine yapılmış tebligat bulunmadığı halde, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulü; aksi takdirde kamulaştırma hukuku çerçevesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği duraksamadan uzaktır.

Somut olayda davacıların miras bırakanlarının, 42081 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kayden paydaş oldukları, dava konusu taşınmazın davalı idarece 2981/3290/3366 sayılı Kanunun 9/c maddesi uyarınca kamulaştırıldığı ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilen bedelin bankaya bloke edildiği anlaşılmaktadır.

Kamulaştırma belgeleri, davacılardan Şeniz Tosun'a 13.08.1994 tarihinde; Azra Çetinün, H.Fatma Akay, R.Kadri Güner Çetinün, A.Güner Aslanel, H.Baba Usta, Oğuz Durgut ve Deniz Şenarısoy'a 17.08.1994 tarihinde; F.Hidayet Savat'a 18.08.1994 tarihinde; Mert Durgut, Selin Durgut ve Gülin Durgut'a 28.03.1997 tarihinde usulüne uygun tebliğ edilmiş olup, az yukarıda açıklandığı üzere tebliğ tarihine göre dava, 30 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra 18.04.2003 tarihinde açıldığından, adı geçen davacıların payı yönünden Mahkemece davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Bu nedenle, yukarıda anılan davacılar yönünden davanın reddine dair verilen direnme kararı onanmalıdır.

Ne var ki kamulaştırma işlemi; davacılardan Güven Danişment, Barbaros Kop, M.Necmettin Sertçelikoğlu, M. Kemal Sertçelikoğlu, U.Osman Ertosluk, M.Lütfi Ertosluk, S.Müjgan Kostak, Çiğdem Cinalioğlu, Neriman Talay, Atike Özpamukçu, Fitnat Ertosluk, R.Özcan Ertosluk ve H.Türkan Mumcular'a tebliğ edilmemiş olup; diğer davacı Neval Durgut'a 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca yapılan tebligatın, davacının adreste bulunmama nedeni tevsik edilmediğinden geçersiz olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla, adı geçen davacıların payı yönünden henüz başlamış bir kamulaştırma işlemi bulunmadığından, davalı idarece taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığının kabulü ile, işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yukarıda anılan paydaşların payı yönünden davanın reddine ilişkin olarak verilen direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Taraf vekillerinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, Hukuk Genel Kurulu'nun 28.12.2005 gün ve 2005/5-754-783 sayılı kararının kaldırılmasına; Yerel Mahkeme direnme hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle;

1) Davacılar Şeniz Tosun, Azra Çetinün, H.Fatma Akay, R.Kadri Güner Çetinün, A.Güner Aslanel, H.Baba Usta, Oğuz Durgut, Deniz Şenarısoy, F.Hidayet Savat, Mert Durgut, Selin Durgut ve Gülin Durgut yönünden ONANMASINA,

2) Davacılar Güven Danişment, Barbaros Kop, M.Necmettin Sertçelikoğlu, M.Kemal Sertçelikoğlu, U.Osman Ertosluk, M.Lütfi Ertosluk, S.Müjgan Kostak, Çiğdem Cinalioğlu, Neriman Talay, Atike Özpamukçu, Fitnat Ertosluk, R.Özcan Ertosluk, H.Türkan Mumcular ve Neval Durgut yönünden BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyene iadesine, 24.05.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Kamulaştırmasız el atma davasının görülebilmesi için dava açan kişilerin dava konusu taşınmazın tapu maliki olması gerekir. Dava konusu parselle ilgili olarak, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesince 1997/399 Esas 1998/592 Karar sayılı, 16.7.1998 tarihli kararı ile 2942 sayılı Yasanın 17. maddesi gereğince tescil kararı verilmiş, idare lehine verilen bu karar kesinleşmiştir. Tescil kararı ile taşınmazın mülkiyeti belediyeye geçmiştir. Belediyenin tescil kararını tapuda infaz ettirmemesi, idarenin tasarruf yapmasını engeller. Tescil kararı başkaca kanun yolları ile ortadan kalkmadığı sürece tapuda malik görünenler kamulaştırmasız el atma davası açamazlar.

Davacı yargılama sırasında ısrarla davasının kamulaştırılmasız el atmaya dayandığını bildirmiş, davasını kamulaştırma bedelinin artırılması şeklinde ıslah da etmemiştir. Bu nedenle davanın kamulaştırma bedelinin artırılması olarak yürütülüp sonuçlandırması da HUMK. 74. maddesindeki istekle bağlılık ilkesine aykırıdır

Açıklanan sebeplerle mahalli mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumuzdan çoğunluğun kararına bu yönlerden katılamıyoruz. (¤¤)
Old 28-02-2017, 22:59   #11
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2016 / 1488
Karar: 2016 / 7601
Karar Tarihi: 12.04.2016

ÖZET: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazlara ilişkin yapılan tebligatların usulüne uygun olup olmadığı, kamulaştırma bedellerinin davacılara ödenip ödenmediği incelenip, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile aksi şekilde davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir.(2942 S. K. m. 17, 25)

Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın 6487 sayılı Yasanın 22. maddesi ile Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 7. madde uyarınca reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazdaki davacı payının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 17. maddesi uyarınca davalı idare adına tescil edildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 13/11/2014 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 13/11/2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararının 14/09/2015 günü yürürlüğe girmesiyle; 6487 sayılı Yasanın 22. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma kanununa eklenen geçici 7. maddesinin iptal edildiği anlaşılmakla bu maddenin uygulanması mümkün değildir.

Ayrıca 6830 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi, mal sahibi açısından, usulüne uygun yapılan tebligatla başlar.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak 1982 yılında kamu yararı kararı alındığı, davacılar ve murislere kamulaştırma tebligatlarının yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.


Dava konusu taşınmazlara ilişkin yapılan tebligatların usulüne uygun olup olmadığı, kamulaştırma bedellerinin davacılara ödenip ödenmediği incelenip, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.

Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 12.04.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)
Old 28-02-2017, 23:02   #12
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2014 / 25830
Karar: 2016 / 2225
Karar Tarihi: 11.02.2016

ÖZET: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, dava konusu parsel için davacı murisi adına çıkartılan tebligatın, tebliğden önce vefat etmesi nedeniyle geçersiz olduğu, taşınmaz maliki açısından hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işleminin usulüne uygun tebligatla başlayacağı da göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu 578 parsel yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir. Hükmün bozulmasına karar verilmiştir.(6487 S. K. m. 22) (2942 S. K. m. 25, Geç. m. 7) (1086 S. K. m. 428)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca BOZULMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 01/07/2014 gün ve 2014/11196 Esas - 2014/19449 Karar sayılı ilama karşı davacı vekilince verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş; bu karara karşı, davacı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Dava konusu 511 parsel sayılı taşınmazdaki davacı murisi payının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 17.maddesi uyarınca davalı idare adına tesciline karar verildiğinden bahisle, hüküm davanın reddi gerekir gerekçesiyle bozulmuş ise de;

13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 14.09.2015 günü yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı gereğince 6487 sayılı Yasanın 22. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 7.maddenin iptal edilmiş olması nedeniyle, bu maddenin uygulanması mümkün olmadığı gibi,
Kamulaştırma Kanununun 25.maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi açısından usulüne uygun yapılan tebligatla başlar hükmü gözetildiğinde, dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak 16.12.1969 tarihinde vefat eden davacılar murisine yapılan tebligatlar geçersiz olduğu, bu nedenle de dava konusu 578 parsel yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın bu parsel yönünden reddedildiği, bu kez yapılan incelemede anlaşılmakla;

Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile 01.07.2014 gün 2014/11196 - 19449 sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde;

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince ve ihbar olunan İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı vekilince temyiz edilmiştir.

İhbar olunan İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı'nın taraf sıfatı bulunmadığından, temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve dava konusu 511 ve 665 parsel sayılı taşınmazların tespit edilen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Bu nedenle; davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekilinin temyizine gelince;

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, dava konusu 578 parsel için davacı murisi adına çıkartılan tebligatın, 16.12.1969 tarihinde tebliğden önce vefat etmesi nedeniyle geçersiz olduğu, Kamulaştırma Kanununun 25.maddesine göre taşınmaz maliki açısından hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işleminin usulüne uygun tebligatla başlayacağı da göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu 578 parsel yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince bozulmasına, aşağıda yazılı kalan harcın davalı Toki Başkanlığı'ndan alınmasına, davacıdan peşin alınan karar düzeltme harcının istenildiğinde iadesine, davacı ile ihbar olunandan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyiz edenlerden peşin alınan harçların Hazineye irad kaydedilmesine, 11.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 28-02-2017, 23:04   #13
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2015 / 20869
Karar: 2016 / 1357
Karar Tarihi: 28.01.2016


ÖZET: 4650 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 05.05.2001 tarihinden sonra açılan iş bu davanın kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davası niteliğinde görülerek işin esasına girilip hüküm kurulması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. (2942 S. K. m. 25)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin arttırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, kamulaştırma bedelinin arttırılması istemine ilişkindir.

Mahkemece, süresi içinde açılmadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca, bu yasadan doğan hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahipleri için 13. maddesi uyarınca tebligatla başlar.

Kamulaştırma işleminin tapu malikine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakı davalı idarece gönderilen kamulaştırma evrakları içinde ve Noter cevap yazısında bulunmadığı gibi kamulaştırma bedeli ihtilafsız olarak davacı adına bankaya bloke edilmediğinden kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminden bahsedilemez.

Bu nedenle 4650 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 05.05.2001 tarihinden sonra açılan iş bu davanın kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davası niteliğinde görülerek işin esasına girilip hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.

Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 28.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 28-02-2017, 23:06   #14
av__emrah

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
5.Hukuk Dairesi
Esas: 2015 / 16982
Karar: 2016 / 782
Karar Tarihi: 21.01.2016

ÖZET: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı idarece daha sonra Kamulaştırma Kanunun maddesi istinaden davacılar murisi adına Ü..Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında tescil davası açılmış ve davalı idare adına tescil kararı verilmiş olması davacılar murisi adına usulüne uygun bir kamulaştırma tebligatı yapılmadığından bu davanın açılmasına engel teşkil etmez. Bu nedenle işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.(2942 S. K. m. 25)

Dava: Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 25.maddesinde ''Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi için 13.madde uyarınca yapılan tebligatla başlar'' hükmü yer almaktadır.

Davacılar murisinin 26.03.1938 tarihinde öldüğü ve davalı tarafça sözkonusu kamulaştırma ile ilgili usulüne uygun bir tebligat yapılmadığı ve dava konusu taşınmaza da davalı Karayolları Genel Müdürlüğünce fiilen el atıldığı anlaşılmıştır.

Davalı idarece daha sonra Kamulaştırma Kanunun 17.maddesi istinaden davacılar murisi adına Üsküdar 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1969/641-637 sayılı dosyasında tescil davası açılmış ve davalı idare adına tescil kararı verilmiş olması davacılar murisi adına usulüne uygun bir kamulaştırma tebligatı yapılmadığından bu davanın açılmasına engel teşkil etmez.

Bu nedenle işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir.


Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 21.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 01-03-2017, 20:05   #15
bozbaak

 
Varsayılan Hak düşürücü süre

Sayın meslektaşım paylaştığınız yargıtay içtihatlarında da bahsedildiği gibi 30 günlük hak düşürücü sürenin başlaması için önemli olan noter tebligatının usulüne uygun olması. Bunun dışındaki işlemler (tescil kararı olması, taşınmaz sahibinin tescil davası duruşmasına katılması vb gibi diğer hususlar ) 30 günlük hak düşürücü süre bakımından önemli değildir ve kamulaştırmasız el atma davası ikame edilebilir
Old 01-03-2017, 20:18   #16
bozbaak

 
Varsayılan İstinaf Mahkemesi içtihadı

Sayın meslektaşlarım, istinaf mahkemesi yukarıda paylaşılan yargıtay kararların aksine kararlar vermeye başladı. Kamulaştırma evrakları usulsüz tebliğ edillmiş olsa bile taşınmaz hakkında tescil kararı verilmişse ve kişi ölüpte murisleri intikal işlemlerini yaparsa bu tarihten (intikal) itibaren 30 günlük hak düşürücü sürenin başlayacağına hükmetti. Ayrıca bir başka kararında usulsüz ve yolsuz tescille tapuya şerh edilmiş kamulaştırma konusu taşınmaz satış suretiyle el değiştirirse bu tarihten (satış) itibaren 30 günlük hak düşürücü sürenin başlayacağına hükmetti.
Old 15-03-2018, 19:37   #17
av__emrah

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan bozbaak
Sayın meslektaşlarım, istinaf mahkemesi yukarıda paylaşılan yargıtay kararların aksine kararlar vermeye başladı. Kamulaştırma evrakları usulsüz tebliğ edillmiş olsa bile taşınmaz hakkında tescil kararı verilmişse ve kişi ölüpte murisleri intikal işlemlerini yaparsa bu tarihten (intikal) itibaren 30 günlük hak düşürücü sürenin başlayacağına hükmetti. Ayrıca bir başka kararında usulsüz ve yolsuz tescille tapuya şerh edilmiş kamulaştırma konusu taşınmaz satış suretiyle el değiştirirse bu tarihten (satış) itibaren 30 günlük hak düşürücü sürenin başlayacağına hükmetti.

Sayın meslektaşım, bu yönde bir kararın herhangi bir şekilde izahı bulunmamaktadır. Yargıtay tebligat konusunda çok katı. Usulsüz tebligat varsa, başka hiçbir şeye bakmıyor.

Zahmet olmazsa BAM kararını paylaşır mısınız?
Old 15-03-2018, 21:46   #18
bozbaak

 
Varsayılan Kamulaştırma

Sayın meslektaşım bu konuda elimde birçok BAM kararı mevcut ancak teknik olarak nasıl gönderebileceğimi bilmiyorum. Teknik destek alıp derhal göndereceğim.
Maalesef BAM sizin, benim ve yargıtay 5 hukuk dairesi gibi düşünmüyor. Kararı göndermeyi becerebilirsem sizinde yorumunuzu bekliyorum.
Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kıdem tazminat alacağını kararda yazılı vekile tebliğ etmeyip asile tebliğ erdal düzgün Meslektaşların Soruları 2 22-07-2010 13:34
Cevap dilekçesinin tebliğ olmaması ve ilk itiraz Av.Eren Şener Meslektaşların Soruları 2 04-12-2008 09:58
çocuk olmaması tuba Meslektaşların Soruları 3 24-11-2008 11:18
İhtiyati Haciz-Usulsüz Tebliğ-Borca İtiraz ACİL! Av.Ömer Meslektaşların Soruları 12 06-05-2008 13:23
kira kontratı olmaması? tahsindemirtas Meslektaşların Soruları 4 27-01-2008 18:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07790089 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.