Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Belediyelerin kurulması gerekli atıksuların arıtılması için atıksu tesisi kurmaması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-08-2009, 16:46   #1
Necati ÇEVİRCİ

 
Varsayılan Belediyelerin kurulması gerekli atıksuların arıtılması için atıksu tesisi kurmaması

Belediyenin atıksuların arıtılması için gerekli atıksu tesisi kurmaması halinde kesilen idari para cezasından nasıl kurtulabiliriz?
Old 14-08-2009, 08:47   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Bir an önce arıtma tesisine kavuşmanız dileğiyle ilgili maddeler aşağıda sunulmuştur. Bu maddelere aykırı bir husus bulunması halinde cezanın iptali için dava açabilirsiniz. (Dikkat: dava açma süresi 30 gündür) Ayrıca ceza işlemlerinin (tutanakta bulunması zorunlu hususlar, ceza kararnamesinde bulunması gerekli hususlar, kanun yolunun gösterilmesi, cezanın doğru maddeden verilmesi, tebliği vs. gibi hususlarda) Kabahatler Kanunu hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığını da incelemenizde yarar var.

Çevre Kanunu
Madde 11 : Atıksuları toplayan kanalizasyon sistemi ile atıksuların arıtıldığı ve arıtılmış atıksuların bertarafının sağlandığı atıksu altyapı sistemlerinin kurulması, bakımı, onarımı, ıslahı ve işletilmesinden;

büyükşehirlerde 20/11/1981 tarihli ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’la belirlenen kuruluşlar,

belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler,

bunların dışında iskana konu her türlü kullanım alanında valiliğin denetiminde bu alanları kullananlar

sorumludur.


İDARİ NİTELİKTEKİ CEZALAR
MADDE 20- f) 11 inci maddeye göre kurulması zorunlu olan atık alım, ön arıtma, arıtma veya bertaraf tesislerini kurmayanlar ile kurup da çalıştırmayanlara 77.656 Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.

İDARİ CEZALARDA YETKİ
MADDE 24- Bu Kanunda öngörülen idari yaptırım kararlarını verme yetkisi Bakanlığa aittir. Bu yetki, 12 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca denetim yetkisinin devredildiği kurum ve merciler tarafından da kullanılır.
Bu Kanunda öngörülen idari yaptırım kararları Bakanlık merkez teşkilatında genel müdürler, taşra teşkilatında il çevre ve orman müdürlerince verilir.
Bu Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca denetim yetkisi verilen kurum ve merciler tarafından verilen idari para cezalarının yüzde ellisi, bu Kanun uyarınca yapılacak denetimlerle ilgili harcamaları karşılamak ve diğer çevre hizmetlerinde kullanılmak üzere bu kurumların bütçesine gelir kaydedilir, yüzde ellisi ise genel bütçeye gelir kaydedilir.
Bu Kanun uyarınca yapılacak denetimlerle ilgili harcamaları karşılamak ve diğer çevre hizmetlerinde kullanılmak üzere, Bakanlık bütçesine, genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezaları karşılığı gerekli ödenek öngörülür.



İDARİ YAPTIRIMLARIN UYGULANMASI, TAHSİL USULÜ VE İTİRAZ
MADDE 25- Bu Kanunda öngörülen idari yaptırımların uygulanmasını gerektiren fiillerle ilgili olarak yetkili denetleme elemanlarınca bir tutanak tanzim edilir. Bu tutanak denetleme elemanlarının bağlı bulunduğu ve idari yaptırım kararını vermeye yetkili mercie intikal ettirilir. Bu merci, tutanağı değerlendirerek gerekli idari yaptırım kararını verir. İdari yaptırım kararı, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre idari yaptırım kararını veren merci tarafından ilgiliye tebliğ edilir.
İdari yaptırım kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde idare mahkemesinde dava açılabilir. Dava açmış olmak idarece verilen cezanın tahsilini durdurmaz.
İdari para cezalarının tahsil usulü hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır.
Ceza vermeye yetkili kurum ve merciler tarafından tahsil edilen idari para cezaları, Maliye Bakanlığından izin alınarak Bakanlıkça bastırılan ve dağıtılan makbuz karşılığında tahsil edilir.
Old 28-08-2009, 13:07   #3
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Arıtma tesisi kurulmaması hem suç hem de kabahattir. Kabahatler Kanunu'nun 15.maddesi hükmüne göre hem suç hem kabahat oluşturan fiiller için sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir.

Bir başka deyişle, kişiye kabahat nedeniyle idari para cezası verilemez; sadece adli yargıda TCK maddesine göre yargılanır. Yargılama sürdüğü sürece idari para cezası verilemez. Ancak şüpheli ceza yargılaması sonucunda ceza almazsa o zaman idari para cezası verilebilir.

Eğer sizin sorunuzdaki olayda ceza yargılaması yapılmamış veya yapılmış da ceza alınmışsa idari para cezası verilmemesi gerekir. Bu nedenle itiraz edebilirsiniz kanısındayım.

Kabahatler Kanunu
İçtima
MADDE 15.- (3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.

****
Bu görüşün aksini savunanlar da bulunmaktadır. Çevre Kanunu'nun 20.maddesinin son fıkrasında yazılı "Bu maddenin uygulamasında Türk Ceza Kanunu ile diğer kanunların, fiilin suç oluşturması haline ilişkin hükümleri saklıdır" ifadesi karşı görüşe dayanak gösterilmektedir. Ceza Kanunu hükmünün saklı olması kişilere iki kez ceza verileceği anlamına gelmez. Çevre Kanunu'nu çıkaranlar 20/son maddesinde Çevre Kanun'u hükümleriyle diğer kanunlarda yazılı hükümleri ortadan kaldırmadıklarını beyan etmektedir.

Ayrıca Çevre Kanunu'nun DİĞER KANUNLARDA YAZILI CEZALAR başlıklı 27.maddesindeki "Bu Kanunda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezalar, bu fiilleri için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmaz." ifadesi de karşı görüşe dayanak gösterilmektedir. Çevre Kanunu'nun uygulanması diğer kanunların uygulanmasına engel oluşturmaz ama TCK'nın uygulanması Çevre Kanunu'nun uygulanmasını engeller. (Bakınız: Kabahatler Kanunu Madde 15/son.)

Çevre Kanunu'nun 20 ve 27.maddesi hükümlerine yakından bakıldığında Kabahatler Kanunu hükümlerine ters düşen bir anlam çıkmamaktadır. Üstelik böyle bir anlam çıksa bile Çevre Kanunu 1983 tarihli olup, Kabahatler Kanunu 2005 tarihlidir.

Bir suç için birden fazla ceza verilmesi de adalet duygusunu incitir.

Umarım tartışma içtihat ile sona erer. Saygılarımla
Old 28-08-2009, 13:53   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Doğru görüşe dayanak olacak bir Çevre Bakanlığı Genelgesi için lütfen tıklayınız:

http://www.ankaracevreorman.gov.tr/c...ltugenelge.pdf
Old 28-08-2009, 14:40   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Bir de yanlış görüşü kışkırtan bir karar örneği sunuyorum:
(Kararın sonunda koyu harflerle işaretli gerekçesinin eleştirisi de görüşlerinize sunulmuştur.)


BÖLGE İDARE MAHKEMESİ

Yd itiraz no:2008/...

Y/D İSTEMİ HAKKINDA VERİLEN
KARARA İTİRAZ EDEN (DAVALI) :

KARŞI TARAF (DAVACI) :
VEKİLİ :

İSTEMİN ÖZETİ : Muğla İli, Bodrum İlçesinde faaliyet gösteren davacı şirketin, gürültü kirliliğine sebebiyet verdiğinden bahisle, 2872 sayılı Çevre Kanununun 5491 sayılı Kanunla değiştirilen 20. maddesinin (h) bendi uyarınca 12.000,00- YTL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlem ile tebligatına ilişkin 27.09.2006 tarih ve 3143 sayılı işlemin; Kanun ve usule uygun olarak düzenlenmediği, haksız olduğu, objektif ölçülere uyularak hesaplanmadığı, miktarının fahiş olduğu ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada, 5326 sayılı yasanın 15/3. maddesi uyarınca bir fiil hem kabahat hemde suç oluşturuyor ise sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabileceği, nitekim gürültüye sebeb olmanın T.C.K. 183. maddesi kapsamında da suç teşkil ettiği, bu durumda kabahatler kanunu uyarınca yaptırım uygulanabilmesi için T.C.K. uyarınca işlem yapılmamış olması gerektiği gerekçesiyle işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmesine ilişkin Muğla 1. İdare Mahkemesinin 6.3.2008 gün ve E:2007/2544 sayılı kararının; cezanın 2872 sayılı çevre kanunu uyarınca verildiği, anılan yasanın 27. maddesinin "bu kanunda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezalar bu fiiller için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmaz" hükmünü içerdiği, ayrıca konuyla ilgili T.C.K. hükümleri uyarınca işlem yapıldığına dair bilgi de bulunmadığı, dolayısıyla işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA



Hüküm veren Aydın Bölge İdare Mahkemesi'nce işin gereği görüşüldü:

İstem, davacı şirkete çevre kanunu uyarınca para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması verilmesine dair Muğla 1. İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ilişkindir.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde Kabahat deyiminden; Kanun’un, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağı, 3. maddesinde; Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümlerinin ise, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı öngörülmüş olup, aynı Kanun’un yaptırım türleri başlıklı 16. maddesinde; Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu belirtilerek, idari tedbirlerin de, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu, 27. maddenin 1. fıkrasında ise, İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulacağı hüküm altına alınmıştır. Yine aynı Kanun’un “İçtima” başlıklı 15. maddesinin 3. fıkrasında; Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabileceği ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan; 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun “Gürültü” başlıklı 5491 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinde; Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasak olduğu, ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirlerin alınacağı, aynı Kanun’un 20. maddesinin (h) fıkrasında; bu Kanunun 14. maddesine göre çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olan fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için 12.000 Türk Lirası idarî para cezası verileceği, hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin, Muğla İli, Bodrum İlçesi'nde bulunan işyerinde 06.09.2006 tarihinde saat 01:42 sularında yapılan kontroller neticesinde; işletmenin açık alanda faaliyet gösterdiği, en yakın evlere yaklaşık olarak 50 metre uzaklıkta olduğu, açık alanda 3 adet hoparlörle elektronik olarak yükseltilmiş müzik yayını yapılan anılan işyerinde, arka plan gürültüsünün yasal limit olan Leq:5 dBA’dan fazla olarak 5,3 dBA olarak tespit edilmesi nedeniyle, çevreye gürültü açısından rahatsızlık verdiği hususunun tespit edilerek dava konusu işlemin tesis edilmesi üzerine bakılmakta olan davacının açıldığı anlaşılmaktadır.

İdari Mahkemesince; dava konusu işlemde; anılan fiilin T.C.K. kapsamında da suç teşkil ettiği, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabileceğinden idari para cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmiştir.

Oysa gerek çevre kanununda, gerekse kabahatler kanunda, idari para cezası verilebilmesi için idarenin bu tür bir araştırma yapma yükümlülüğü getirilmemiştir. Dolayısıyla bunun aksini davacının ortaya koyması veya mahkemenin araştırması ve aynı fiil sebebiyle T.C.K. göre müeyyide uygulandığını ortaya koyması gerekir. İdareye, yasa öngörmediği halde T.C.K. kapsamındaki fiillerle ilgili araştırma yapma görevi yüklenmesi hatta mueyyide uygulama yasağı getirilmesi hem idareye yasanın öngörmediği bir yükümlülük yükleme hemde fiilin tamamen müeyyidesiz kalması sonucunu doğurur.

Nitekim anılan hükmün idari müeyyide uygulamaya engel olmadığı Danıştay kararlarında da vurgulanmaktadır. Danıştay 6. Dairesinin 11.9.2007 gün ve E:2007/4440, K:2007/4744 sayılı kararında; "çevre kanununda öngörülen hükümler uyarınca verilen para cezasının iptali istemiyle açılan davanın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken kabahatler kanunu kapsamına girmediği açık olan bir konuda kabahatler kanunun 15. maddesine atıf yapılmak suretiyle karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı" şeklinde hüküm kurulmuştur.

Sonuç olarak dava konusu işlemin esası hakkında araştırma yapmadan verilen yürütmenin durdurulması kararında hukuki isabet bulunmamıştır.

Öte yandan dosyada bulunan belge ve bilgilerin değerlendirilmesinden 2577 sayılı yasanın 27/2. maddesinde belirtilen koşullar gerçekleşmediğinden davacının yürütmenin durdurulması talebinin reddi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle itirazı kabulüne, itiraz konusu Muğla 1. İdare Mahkemesinin 6.3.2008 gün ve E:2007/2544 sayılı kararının kaldırılmasına, işlem hakkında yürütmenin durdurulması talebinin reddine, 28.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

*******





Kararın koyu harflerle işaretli bölümünde "idarenin ceza soruşturması açılıp açılmadığını inceleme yükümlülüğü bulunmadığı" ifade edilmektedir. Halbuki idarenin görevi ceza soruşturması açılıp açılmadığını araştırmak değil; bizzat şikayet ederek ceza soruşturmasını açtırmaktır. İdare önce cesa soruşturmasında müşteki sıfatıyla yer alacak, açılacak ceza davasında katılan sıfatıyla yer alacak ve sonucundan da kendiliğinden haberdar olacaktır.

Bu aşamaları geçirmeden idare kanuna aykırı olarak idari para cezası veremez.
Old 29-08-2009, 10:50   #6
av. Tülin Sarıyar

 
Varsayılan belediyelerin alt yapı sorununu çözmemesi....

Merhaba Armağan bey;
hepimizin bildiği gibi Türkiyenin pek çok beldesinde, ilçesinde hatta ilinde alt yapı sorunları çözümlenmemiş durumda. oturduğunuz evin yanında atık sularınız için beton bir kuyu yapılıyor, atık sularınız dolduğunda ayda bir veya iki kez vidanjörle çektiriyorsunuz. betonun çatlaması halinde bu sular toprağa karışarak bu binaların bahçesindeki meyve ağaçlarına ya da sebzelere ulaşabiliyor. kuyunun taşması halinde sokakları pis sular yıkıyor.
vidanjörlerle toplanan sular uzak bir bölgeye boşaltılıyor. bu yaz o bölgeden geçerken bu suların içinde ineklerin otladığını gördüm ve fotoğrafladım. bu ineklerin sütünü içiyoruz.
özetle belediyeler sağlığımızla oynuyor. belediyelerin asli görevi olan alt yapıların tamamlanmasını nasıl zorlayabiliriz? açacağımız tazminat davalarında şansımız ne olur? cevabınız ve emeğiniz için şimdiden teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
avukatlık mesleği için gerekli vasıflar nelerdir? nehir58 Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 15 05-01-2010 12:04
Davanın ihbarı için ara kararı gerekli mi? Av.Teoman Meslektaşların Soruları 5 13-01-2009 11:14
iskan ruhsatı için ne gerekli av.mansur Meslektaşların Soruları 1 23-04-2008 23:18
aynen paylaşma için gerekli ölçüt? hakan68 Meslektaşların Soruları 2 09-11-2007 16:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03834391 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.