Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Boşanma davasında tazminat hakkı saklı tutulabilirmi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-10-2012, 12:00   #1
AV. cannn

 
Varsayılan Boşanma davasında tazminat hakkı saklı tutulabilirmi?

Sayın meslektaşlarım,

Devam etmekte olan boşanma davasında, davalı müvekkilem ön inceleme aşamasında tüm süreleri yitirdikten sonra bana geldi. Tahkikat aşamasında delil sunmamız sözkonusu olamadığından, ve müvekkilem illaki bu davada boşanmak istediğinden dolayı, maddi manevi tazminat haklarımızı saklı tutmak istediğimizi beyan ettim. Hakim, boşanmanın feri niteliğindeki hakların saklı tutulamıyacağından bahisle, tazminat ve nafaka taleplerimizi bildirmemiz için bize kesin süre verdi.
Benim düşünceme göre tazminat konusunda kısmi istemde bulunulamaz ama tazminat talep hakkı saklı tutulabilir. Buna karşın ortada kesin süre sözkonusu.
Sizce bu durumda ne yapmalıyım?
Acaba feri hakların saklı tutulabileceğine dair emsal yargıtay kararı bulabilirmiyiz?

Yardımcı olacak meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum.
Old 16-10-2012, 12:18   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın meslektaşlarım,

Devam etmekte olan boşanma davasında, davalı müvekkilem ön inceleme aşamasında tüm süreleri yitirdikten sonra bana geldi. Tahkikat aşamasında delil sunmamız sözkonusu olamadığından, ve müvekkilem illaki bu davada boşanmak istediğinden dolayı, maddi manevi tazminat haklarımızı saklı tutmak istediğimizi beyan ettim. Hakim, boşanmanın feri niteliğindeki hakların saklı tutulamıyacağından bahisle, tazminat ve nafaka taleplerimizi bildirmemiz için bize kesin süre verdi.
Benim düşünceme göre tazminat konusunda kısmi istemde bulunulamaz ama tazminat talep hakkı saklı tutulabilir. Buna karşın ortada kesin süre sözkonusu.
Sizce bu durumda ne yapmalıyım?
Acaba feri hakların saklı tutulabileceğine dair emsal yargıtay kararı bulabilirmiyiz?

Yardımcı olacak meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum.
Sayın AV. cannn;

Medeni Kanun'un 'Zamanaşımı' başlıklı 178. maddesine göre; "Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."

Dolayısıyla, boşanmanın fer'i niteliğindeki haklardan olan tazminat talep hakkının, saklı tutulmasa dahi boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde talep edilebileceği kanaatindeyim.

Saygılarımla..
Old 16-10-2012, 12:38   #3
AV. cannn

 
Varsayılan

Sayın Ekici,

Öncelikle ilginize teşekkür ederim.
Hakimin görüşüne göre, Bu haktan hiç bahsetmeseydik, sizin dediğiniz gibi olabiliyordu. Ankcak, saklı tuttuğumu beyan ettiğim için illaki bu hakkı kullanmam gerekiyormuş. Aksi taktirde talep-dava hakkımızı yitiriyormuşuz.

Ya hakimin ara kararına uyacağım, yada konuyu temyize bırakacağım.
Birinci durumda, davaya delil sunamadığımızdan dolayı red olasılığı yüksek.
İkinci durumda ise, Yargıtayın görüşünü bilmiyorum ve Uygulama hakimin görüşü doğrultusundaysa, hakkın ileri sürülmesi dahi sözkonusu olamıyacak.
Old 16-10-2012, 12:47   #4
egemen48

 
Varsayılan

yargıtaya bırakacağına Allah'a bırak şu an davalar iddia edebilirim okunmadan dönüyor,emin olduğum çoğu dava hiçbir gerekçe gösterilmeden onaylanıyor
Old 16-10-2012, 13:17   #5
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV. cannn
Sayın Ekici,

Öncelikle ilginize teşekkür ederim.
Hakimin görüşüne göre, Bu haktan hiç bahsetmeseydik, sizin dediğiniz gibi olabiliyordu. Ankcak, saklı tuttuğumu beyan ettiğim için illaki bu hakkı kullanmam gerekiyormuş. Aksi taktirde talep-dava hakkımızı yitiriyormuşuz...
Hakimin düşüncesinin yasal dayanağını merak ettim..
Old 16-10-2012, 13:38   #6
AV. cannn

 
Varsayılan

Mümkün olsaydı bunu sormak isterdim.
Aramızda geçen diyalogtan anladığıma göre;
Boşanmanın feri nitaliğindeki haklar ile, borcun ferilerini benzer anlamda değerlendiriyor.
Duruşmada itiraz etmek istedik. Hakim, "Tazminat ve nafaka boşanmanın feri niteliğindedir.Bu nedenle saklı tutulamaz. Eğer hiç bahsetmemiş olsaydınız, sonraki davada bakardık, bu konuda hiçbir karar alınmamış; o zaman olurdu." şeklinde bir söylemde bulundu.
Edindiğim izlenim, hakimin daha önce benzer bir kararının yargıtay tarafından denetlenmiş ve onaylanmış olması.
İtirz'i kayıtla ara karara uysam. Temyiz aşamasında ara kararın iptalini istesem diyorum.
Old 17-10-2012, 13:54   #7
Nill

 
Varsayılan

Bence de hakimin fikri yanlış...öyle şey olurmu.Sizi talepte bulunmaya zorlayamaz mahkeme...Ama yinede feri nitelikteki talepler boşanma davası sonuçlanana kadar bildirilebilir ve delilde gösterilebilir..Siz talebinizi bildirin ekinde de delil gösterin.Zaten manevi tazminat ve nafaka alacağı için karşı tarafın kusurunu ispat etmek için başlangıçta gösterdiğiniz tanık ve diğer deliller yeterli..maddi tazminat içinde maddi tazminat talebine dayanak belgeler ibraz ederseniz mahkeme kabul eder diye düşünüyorum...
Old 19-10-2012, 12:18   #8
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Engin Bey'in görüşüne katılıyorum.
Ayrıca hiç kimse bir hakkı kullanmaya zorlanamaz dolayısı ile Mahkemenin sizi bu şekilde bir zorlamaya sokması da yasaya aykırıdır. Hakkı saklı tutma-tutmama burada bir değişken değildir.

Boşanma kararınızın kesinleşmesinden itibaren dahi 1 yılınız varken, şu anda siz bu hakkınızı saklı tutmuştunuz, hakkı kullanmak zorundasınız şeklindeki yaklaşımın yasal bir dayanağı yoktur. Aksi yönde bir Yargıtay kararı mı varmış merak ettim?

Tavsiyem bu konudaki yerleşik görüşleri içeren Yargıtay kararlarına da ek yaparak ara karardan dönülmesini talep edin.
Old 20-10-2012, 01:25   #9
garani

 
Varsayılan

mahkeme hükmü kurar iken muhtemelen fazlaya ilişkin istemin reddine diyerekten hüküm tesis edecektir ama bu husus MK 178.maddedeki hakkınızı kullanmaya engel teşkil etmez diye düşünüyorum.ayrı bir davayı ikame edip birleştirme talep etmeniz mantıklı gibi görünüyor ama diğer yolda MK 178.
Old 20-10-2012, 17:35   #10
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Bosanma davasi sirasinda acik bir feragat yapilmis olmadikca bosanma hukmunun kesinlesmesini takip eden bir yil icinde nafaka maddi manevi tazminat talepleri konusunda dava acilabilir. Bunun icin bu haklarin sakli tutulmus olmasina da gerek yok. Ama bu haklari sakli tutmak ta mumkun. Engelleyici bir hukum yok...Sakli tutulan haklar icin bosanmanin kesinlesmesinden itibaren 1 yil icinde dava acmak mumkundur. Hakimin ara karari hatalidir.
Old 20-10-2012, 18:24   #11
seçil öğün

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV. cannn
Sayın meslektaşlarım,

Devam etmekte olan boşanma davasında, davalı müvekkilem ön inceleme aşamasında tüm süreleri yitirdikten sonra bana geldi. Tahkikat aşamasında delil sunmamız sözkonusu olamadığından, ve müvekkilem illaki bu davada boşanmak istediğinden dolayı, maddi manevi tazminat haklarımızı saklı tutmak istediğimizi beyan ettim. Hakim, boşanmanın feri niteliğindeki hakların saklı tutulamıyacağından bahisle, tazminat ve nafaka taleplerimizi bildirmemiz için bize kesin süre verdi.
Benim düşünceme göre tazminat konusunda kısmi istemde bulunulamaz ama tazminat talep hakkı saklı tutulabilir. Buna karşın ortada kesin süre sözkonusu.
Sizce bu durumda ne yapmalıyım?
Acaba feri hakların saklı tutulabileceğine dair emsal yargıtay kararı bulabilirmiyiz?

Yardımcı olacak meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum.

Boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat ile nafaka taleplerinizi ayri dava konusu edebilirsiniz. Boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde acabileceğiniz davalar , boşanmanın feri niteliğinde olmayan katkı payı davası gibi, bosanmanin feri niteliginde olan tazminat ve nafaka davasidir. Ayrıca dava devam ettiği surece son celsede dahi yazili veya sozlu maddi-manevi tazminat nafaka talebinde bulunabilirsiniz
Old 21-10-2012, 00:07   #12
tnakres

 
Varsayılan

Arkadaşların yorumları doğru olmakla beraber yapmış olduğum küçük bir araştırmada aşağıdaki kararı buldum sorunuzu cevaplıyor.





2. Hukuk Dairesi 1995/13618 E., 1996/186 K.
BOŞANMA
BOŞANMANIN FERİ
HARÇ
MADDİ TAZMİNAT
MANEVİ TAZMİNAT
TAZMİNAT
ZAMANAŞIMI
ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ
“İçtihat Metni”
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas Karar
95/13618 96/186
11.1.1996
Özet:Boşanma davası devam ederken ayrıca harç ödenmeden maddi, manevi
tazminat istenebilir. Davanın boşanma bölümü kesinleştikten sonra harç
ödenmeden bu istek ileri sürülemez. Böyle bir isteğin reddi dilekçenin reddi
niteliğinde zamanaşımını kesmez. Medeni Kanunun 143. maddesindeki tazminat
istemi BK. 60 maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımına tabidir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Dava tarafların boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan Medeni
Kanunun 143/2. maddesine dayalı manevi tazminat istemidir.
Mahkemece yapılan muhakeme sonunda kesin hüküm sebebi ile davanın
reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki boşanma davasının incelenmesinde;
21.5.1992 tarihinde davalının davacı hakkında fiili ayrılık sebebi ile
boşanma davası açtığı ve Medeni Kanunun 134/son maddesi gereğince
boşanmalarına karar verilmesini istediği mahkemece yapılan yargılama sonunda
16.10.1992 tarihli karar ile tarafların boşanmalarına karar verildiği,
davalının temyizi üzerine dairemizin 2.2.1993 tarih 12968-695 sayılı kararı
ile hükmün boşanmaya yönelik kısmının onandığı manevi tazminat ve tedbir
nafakasına ilişkin bölümlerinin bozulduğu, davacı kocanın karar düzeltme
talebi üzerine dairemizin 19.4.1993 gün 3528-3953 sayılı kararı ile bozma
kararının (2). bendinin yani manevi tazminat ile ilgili bölümünün (yargılama
16.10.1992 tarihinde bittikten sonra davalı kadının 23.10.1992 tarihli
dilekçesi ile manevi tazminat talebinde bulunuşu, boşanma davası devam ettiği
sırada bu tür taleplerin yargılama bitene kadar ileri sürülebileceği
gerekçesi ile) kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkemece bozmaya
uyularak 24.11.1993 tarihli karar ile tedbir nafakasına hükmedilmiş ayrıca
manevi tazminat isteminin yargılamadan sonra ileri sürülmesi nazara alınarak
reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Mahkemece daha önce
tarafların boşanmalarına karar verilmiş hükmün boşanmaya yönelik kısmı
onanmış, hüküm tedbir nafakasına hasren bozulmuştur. Boşanmaya dair olan
karar 9.3.1993 tarihinde kesinleşmiştir. (HGK. 25.3.1992 gün ve 112/197
sayılı kararı) Artık ortada bir boşanma davası olmadığına göre Medeni Kanunun
143/2. maddesindeki manevi tazminat talebinin gerekli harçlar verilerek
müstakil bir dava şeklinde açılması gerekir.
Somut olayda da davacı boşanma davasında verilen karar kesinleştikten
sonra bu davayı açarak manevi tazminat istemiş davalı zamanaşımı definde
bulunmuş, mahkemece zamanaşımı def’i reddedilerek kesin hüküm sebebi ile dava
reddedilmiştir.
Yukarıda izah edildiği üzere boşanma davası sırasında manevi tazminat
istemi yerel mahkemede yargılama bittikten sonra ileri sürüldüğünden bozmadan
sonraki kararda da bu yön açıklanarak red kararı oluşturulduğundan red kararı
davanın reddine ilişkin olmayıp dilekçenin reddi yönünde mütalaa edilmelidir.
Zina bu konuda boşanma davasının duruşması sırasında usulüne uygun yapılmış
bir talep olmadığı ve boşanma davasında verilen kararından sonra da harcı
verilerek açılmış bir dava bulunmamasına göre manevi tazminatın esası
hakkında bir kararın varlığı kabul edilemez. O halde 24.11.1993 tarihli
karardaki red kararı bu dava yönünden kesin hüküm teşkil etmez.
Bu sebeple mahkemenin kesin hüküm sebebi ile red kararı doğru
görülmemiştir.
Davalının zamanaşımı def’i yönünden yapılan incelemede ise;
”Boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler kabahatsiz karı veya
kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir surette haleldar etmiş ise, hakim manevi
tazminat namıyla muayyen bir meblağa dahi hükmedebilir.” (M.K.143 /2).
Kabahatsiz eşin, isteyebileceği manevi tazminata ilişkin davanın zaman
aşımını tayin ve tesbit için her şeyden önce evlilik ilişkisi ile söz konusu
tazminatın niteliğini ortaya koymak gerekir.
Evlenme bir akit ise de bu akit tesirini ve sonucunu ani oluşturur.
Evlenme ile evlilik ilişkisi kurulmuş olur. İşte evlilik ilişkisi içinde
bulunan eşlerin birbirlerine karşı hak ve mükellefiyetleri akti ilişkiden
bağımsız olup çok yerde kanunda düzenlenmiştir. Bu sebepledirki eşlerin
kanunla düzenlenen hak ve mükellefiyetleri ihlal akte riayetsizlik
müeyyideleri ile değil, özel düzenlemelerle hükme bağlanmıştır. Böylece
evlilik içinde eşlerin biri birine karşı davranışlarını Medeni Kanunun 5.
maddesi göndermesi yolu ile Borçlar Kanununun 61. ve müteakip maddeleri bu
arada aynı kanunun 125. maddesi çerçevesinde mütalaa etmek mümkün değildir.
Medeni Kanunun 143/2. maddesinde mümeyyidelendirilen olay, boşanmaya
sebebiyet verme olayı değildir. Manevi tazminatı gerektiren boşanmaya
sebebiyet veren olayın aynı zamanda kabahatsiz eşin şahsi menfaatlerinin ağır
bir suretle haleldar edilmesidir. Şu halde burada bir haksız fiilden söz
edildiğini kabul etmek yanlış olmayacaktır. Dairemizin 7.9.l990 tarihli ve
3059/8653 sayılı kararında ifade edildiği üzere kanun vazı bu hükümde mevsuf
bir haksız fiil müeyyidesini ortaya koymuştur. Öte yandan 22.1.l988 tarihli
5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gerekçesinde açıklandığı gibi, davanın
zamanaşımı süresine tabi olduğu kuşkusuzdur. Bütün bu açıklamalar
çerçevesinde boşanmaya sebep olan olaylar sebebiyle şahsi menfaatleri ağır
ihlale uğrayan eşin açacağı davanın Borçlar Kanunun 60. maddesinde belirtilen
bir yıllık zaman aşımına tabi olduğu, sürenin boşanma hükmünün kesinleştiği
tarihten işlemeye başlayacağını kabul etmek gerekmektedir.
Davada boşanma hükmünün kesinleştiği tarihin belirlenmesi önem
kazanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.3.l992 günlü 121/197 sayılı
kararında açıklandığı üzere, hükmün Yargıtay incelemesi sonunda bozma kapsamı
dışında kalan bölümleri bağımsız olarak infaz kabiliyeti taşıdığından ve
yeniden incelenmesi, değiştirilmesi mümkün olmadığından kesinleşir. Böylece
boşanma hükmü 9.3.1993 tarihinde kesinleşmiştir.
Nitekim mahkemece de bu yön kabul edilerek hükme 9.3.1993 tarihinde
boşanma ile ilgili bölümünün kesinleştiği şerhi verilerek boşanma kısmının
infaza verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı kadının boşanma davasının yargılama safhası bittikten sonra
verdiği 23.10.1992 tarihli dilekçesinde manevi tazminat istemesi ise, usulüne
uygun bir talep ve harcı verilerek açılmış bir dava sayılamayacağına göre
Borçlar Kanununun 133/2. maddesi uyarınca zamanaşımını kesmez.
Bu sebeple 9.3.1993 tarihi ile bu davanın açıldığı 26.9.1994 tarihi
arasında Borçlar Kanununun 60. maddesinde yazılan bir yıllık zamanaşımı
süresinin de dolduğu gözetilerek davanın zamanaşımı sebebi ile reddi
gerekirken kesin hüküm sebebi ile reddi usul ve kanuna aykırıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple
BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla
karar verildi. 11.1.1996
Old 21-10-2012, 16:43   #13
advokat34

 
Varsayılan

Esas : 2006/2-235

Karar : 2006/334

Tarih : 31.05.2006
BOŞANMA DAVASINA EKLENEN TALEPLER ( Harç Yönünden )
BOŞANMANIN FER`i OLAN TALEPLER ( Boşanma İle Hukuki ve Maddi İlişki )
BOŞANMANIN EKİ NİTELİĞİNDEKİ TALEPLER
BOŞANMANIN EKİ NİTELİĞİNDE OLMAYAN TALEPLER

TMK.166, 174
492 Sa.Ka.30, 32
Boşanma davasının asıl konusuna bir takım yan sonuçların eklenmesi, sair bir ifadeyle boşanma sebebiyle nafaka, maddi ve manevi tazminat, çocukların ana baba ile münasebetleri, karı koca mallarının tasfiyesinin talep ve hüküm altına alınması mümkündür; boşanmanın eki niteliğindeki taleplerin ayrıca harca tabi olmadığı açıktır.
Boşanmaya hükmedilmedikçe, ikinci derecede kalan bu talepler hakkında karar verilmesi olanaklı değildir.

Davacının maddi tazminat istemi ile, boşanma davasının dayandıkları hukuki ilişki ve maddi olaylar tamamen ayrı olduğundan; davacının tazminat talebi ayrı bir davanın konusunu teşkil etmektedir.
Bu itibarla, boşanmanın eki niteliğinde olmayan davacının maddi tazminat talebine ilişkin, usulüne uygun açılmış bir davadan söz edilmesi olanaklı değildir.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, davacının maddi tazminat talebi ile ilgili hüküm tesisine yer olmadığına dair verilen direnme kararı usul ve kanuna uygundur.fk


DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

Şişli 3. Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne; müşterek çocuğun velayetinin davalıya verilmesine ve davacı ile şahsi münasebet tesisine; davalı ve müşterek çocuk yararına nafaka takdirine;
davacının nafaka ve manevi tazminat taleplerinin reddi ile maddi tazminat ve ecrimisil istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına;
davalının manevi tazminat talebinin reddi ile, maddi tazminat, mal rejimi tasfiyesi ve taşınmazların yarı payının tesciline dair talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 12.05.2004 tarih ve 2003/159 E, 2004/594 K. sayılı

kararın tetkiki taraf vekillerince istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 07.03.2005 tarih ve 2005/2448 E, 2005/3436 K. s. ilamı ile ;

(...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasal gerektirici nedenlere ve özellikle davalı kadının usulüne uygun harcı verilerek açılmış bir dava ve karşı davasının bulunmamasına göre davalı kadının tüm, davacı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davacının talep etmiş olduğu maddi tazminat boşanmanın eki niteliğinde değildir. Bu konuda başvurma harcı alınmıştır. Eksik nisbi harcı tamamlattırılmadan (Harçlar Yasası md. 30 - 32) işin esası hakkında yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir.

Davacı dava dilekçesinde, davalı ile evlendikleri 1996 yılından beri devam eden şiddetli geçimsizliğin son zamanlarda dayanılmaz boyutlara ulaştığını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; aşamalarda davacı ve vekilince ibraz edilen dilekçelerde, ecrimisil ve manevi tazminat ile, müşterek evin alınması sırasında davacının yaptığı katkı karşılığı 20.000.000.000 TL maddi tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediğini savunarak, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesi ile iştirak nafakası takdirini talep etmiş; aşamalarda ibraz ettiği dilekçelerinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

Mahkemenin, "boşanma davasının kabulüne; müşterek çocuğun velayetinin davalıya verilmesine ve davacı ile şahsi münasebet tesisine; davalı ve müşterek çocuk yararına nafaka takdirine; davacının nafaka ve manevi tazminat taleplerinin reddi ile maddi tazminat ve ecrimisil istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına; davalının manevi tazminat talebinin reddi ile, maddi tazminat, mal rejimi tasfiyesi ve taşınmazların yarı payının tesciline dair talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına" dair verdiği karar, Özel Dairece yukarda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece "boşanmanın fer`i niteliğinde olmayan, davacının maddi tazminat talebine ilişkin, harcı ödenerek açılmış bir dava bulunmadığı gibi, usulüne uygun bir ıslah talebi de olmadığından, bu konuda hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle, direnme kararı verilmiştir.

Davacının, dava dilekçesinde sadece boşanma talebinde bulunduğu ve buna göre başvurma harcı alındığı; yargılama sırasında gerek davacı tarafından gerekse vekilince ibraz edilen 30.1.2003; 29.4.2003 ve 1.7.2003 günlü dilekçelerde, müşterek ev alınırken davacının yaptığı katkı ve onarım giderleri karşılığı 20.000.000.000 TL maddi tazminat talep edilmesine karşın nispi harcın yatırılmadığı anlaşılmaktadır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; davacının maddi tazminat istemine ait usulüne uygun açılmış bir dava bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği ve 6.2.1984 tarih 7/3 s. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı`nda da belirtildiği üzere, harca tabi olmayan davalarda hakimin dava dilekçesini havale tarihinde; harca tabi davalarda ise, harcın ödendiği tarihte dava açılmış sayılır.

Harca tabi davalara ilişkin dilekçe, bu safhadan sonra, esas defterine kaydedilerek onu takip eden işlemlere başlanabilecektir. O durumda davanın, ancak harcı yatırıldıktan sonra açılmış sayılacağı duraksamadan uzaktır.

Genel kural bu olmakla birlikte, asıl davanın eki niteliğindeki talepler ayrıca harca tabi olmadığı gibi, ayrıca vekalet ücretine de hükmedilemeyeceği kuşkusuzdur.

Bu noktada, boşanma davasının asıl konusuna bir takım yan sonuçların eklenmesi, sair bir ifadeyle boşanma sebebiyle nafaka, maddi ve manevi tazminat, çocukların ana baba ile münasebetleri, karı koca mallarının tasfiyesinin talep ve hüküm altına alınması mümkündür. Boşanmaya hükmedilmedikçe, ikinci derecede kalan bu talepler hakkında karar verilmesi olanaklı değildir.

Şu hale göre; ancak boşanmanın eki niteliğindeki taleplerin ayrıca harca tabi olmadığı açıktır.

Somut olayda, dava dilekçesinde salt boşanma isteminde bulunan davacı, aşamalarda ibraz ettiği dilekçelerde, müşterek evin alınması sırasında yaptığı katkı karşılığı maddi tazminat talep etmiş, ne var ki harca ait işlemleri yerine getirmemiştir.

Davacının maddi tazminat istemi ile, boşanma davasının dayandıkları hukuki ilişki ve maddi olaylar tamamen ayrı olduğundan; davacının tazminat talebi ayrı bir davanın konusunu teşkil etmektedir.

Bu itibarla, boşanmanın eki niteliğinde olmayan davacının maddi tazminat talebine ilişkin, usulüne uygun açılmış bir davadan söz edilmesi olanaklı değildir.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, davacının maddi tazminat talebi ile ilgili hüküm tesisine yer olmadığına dair verilen direnme kararı usul ve kanuna uygundur. Direnme kararı bu sebeple onanmalıdır.

SONUÇavacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarda açıklanan sebeplerle ( ONANMASINA ), oybirliğiyle kabul edildi.

YHGK 31.05.2006 E.2006/2-235 - K.2006/334
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Geç teslimat nedeniyle açılacak tazminat davasında mülkiyetin devredilmiş olması halinde dava hakkı. av.onder Meslektaşların Soruları 7 30-03-2012 10:40
HMK uyarınca maddi-manevi tazminat davasında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmaması Av. Aslı Kaya Meslektaşların Soruları 9 28-12-2011 14:21
Kardeşlerin Saklı Pay Hakkı mbs1905 Miras Hukuku Çalışma Grubu 0 26-09-2011 10:13
Kardeşin mirasçı sıfatıyla manevi tazminat davasında tazminat isteme hakkı var mı? avukatderyaozmutlu Meslektaşların Soruları 3 05-02-2011 17:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07104802 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.