Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kesin süre ve ihtarata rağmen yeniden süre verilmesi mümkün mü?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-04-2009, 10:13   #1
myilmaz

 
Varsayılan Kesin süre ve ihtarata rağmen yeniden süre verilmesi mümkün mü?

Sayın Meslektaşlar,

X Ticaret Mahkemesinde davacı taraf ilk inceleme için masraf yatırmadı, daha sonra mahkeme tarafından aynen;

"taraflara bilirkişi incelemesine esas olacak ticari defter ve belgeleri .... inceleme gün ve saatinde ibraz etmeleri için kesin süre verilmesine, ibraz etmedikleri takdirde defterlerin ve belgelerin ibrazından kaçınmış sayılacakları hususunun taraf vekillerine ihtarına(ihtar edildi)"

şeklinde ara karar verildi. Ancak davacı tarafından yine bilirkişi ücreti yatırılmadı. Bu arada biz inceleme gününde defterlerimizle birlikte oradaydık ve buna göre tutanak tutturduk.

Bir sonraki celsede kesin süre ve ihtarat olduğunu ancak yerine getirilmediğini bunedenle muvafakatımızın da olmadığını belirtmeme rağmen hakim tekrar kesin süre verdi ve ihtarat yaptı. Hakimle nezaket kurallarını aşmadan bir tartışma yaşadık ve bana o kesin sürenin defter ibrazı için olduğunu, bilirkişi ücretini yatırma konusunda olmadığını söyledi.

İyi de zaten ikisi bir arada düşünülmesi gerekmiyor mu?
Ozaman ben şimdi inceleme sırasında tamam bilirkişi ücreti yatırıldı ancak ilk kesin sürede defterler ibraz edilmedi süre geçti bu nedenle davacının defterleri incelenemez mi diyeceğim? Böyle iş olur mu?

Elinde inceleme yapılamayacağına dair Yargıtay kararı olan meslektaşlarımdan rica ediyorum, teşekkürler..
Old 28-04-2009, 13:12   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan myilmaz
Sayın Meslektaşlar,

X Ticaret Mahkemesinde davacı taraf ilk inceleme için masraf yatırmadı, daha sonra mahkeme tarafından aynen;

"taraflara bilirkişi incelemesine esas olacak ticari defter ve belgeleri .... inceleme gün ve saatinde ibraz etmeleri için kesin süre verilmesine, ibraz etmedikleri takdirde defterlerin ve belgelerin ibrazından kaçınmış sayılacakları hususunun taraf vekillerine ihtarına(ihtar edildi)"

şeklinde ara karar verildi. Ancak davacı tarafından yine bilirkişi ücreti yatırılmadı. Bu arada biz inceleme gününde defterlerimizle birlikte oradaydık ve buna göre tutanak tutturduk.

Bir sonraki celsede kesin süre ve ihtarat olduğunu ancak yerine getirilmediğini bunedenle muvafakatımızın da olmadığını belirtmeme rağmen hakim tekrar kesin süre verdi ve ihtarat yaptı. Hakimle nezaket kurallarını aşmadan bir tartışma yaşadık ve bana o kesin sürenin defter ibrazı için olduğunu, bilirkişi ücretini yatırma konusunda olmadığını söyledi.

İyi de zaten ikisi bir arada düşünülmesi gerekmiyor mu?
Ozaman ben şimdi inceleme sırasında tamam bilirkişi ücreti yatırıldı ancak ilk kesin sürede defterler ibraz edilmedi süre geçti bu nedenle davacının defterleri incelenemez mi diyeceğim? Böyle iş olur mu?

Elinde inceleme yapılamayacağına dair Yargıtay kararı olan meslektaşlarımdan rica ediyorum, teşekkürler..

Mahkemenin yeni bir kesin süre vermemesi gerekirdi diye düşünüyorum. Bilirkişi incelemesi ticari defter ve belgeler üzerinde veya onlar esas alınarak yapılacaksa ki öyle anlaşılıyor, süresinde ibraz edilmeyen bu defterlerin daha sonra ibraz edilememesi gerekir diye düşünüyorum. Bilirkişi ücretini daha sonra yatırsa da kesin süre içinde ibrazı istenen defter ve belgeleri bilirkişi incelemesinde değerlendirilememesi, değerlendirilmiş olsa da hükümde dikkate alınmaması gerekir. Büyük olasılıkla mahkeme, kararını verirken o defter ve belgelere itibar etmeyecektir. Aşağıda bir işinize yarayabilecek bir Yargıtay kararı da ekliyorum.

Alıntı:

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 1998/10134

K. 1998/11064

T. 15.10.1998

• KESİN SÜRELER ( Hakim Tarafından Azaltılıp Çoğaltılamaması )

• İŞLEMİN KESİN SÜRE İÇERİSİNDE YERİNE GETİRİLMEMESİ ( Süre Geçtikten Sonra Yerine Getirilmesine Yasal Olanak Olmaması )

• ARA KARAR ( Kesin Süreye İlişkin Olması )

• HAKİMİN SÜREYE UYULMAMANIN SONUÇLARINI AÇIKÇA ANLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Kesin Süreye Uyulmaması Halinde Gereğinin Hakim tarafından Yerine Getirilmesi )

1086/m.163


ÖZET : İster kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Bu nedenle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlamayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında, verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim, süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Kesin süreye uyulmaması halinde ise; gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, Mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bilindiği üzere bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle HUMK.nun 159. maddesinde açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, aynı Yasanın 163. maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakimin tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazan davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletinde bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
Somut olayda davacının vekil marifetiyle temsil edilmediği kendisinin vazgeçme beyanının ise hakkın özünden değil, belgeyi getirememe yönündeki usuli işleme yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davacıya yukarda açıklanan anlamda önel ve kesin önel verilmesi, önellere rağmen mirascılık belgesinin getirilememesi halinde davanın değinilen usuli işlemin yerine getirilmemesinden ötürü reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Old 28-04-2009, 20:28   #3
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Kesin süreyle ilgili Yargıtay'ın çok fazla kararı mevcut. Kesin sürenin geçersizliğine dair de kararlar mevcut. Ama Yargıtayın genel düşüncesi ve gerekçesi davanın uzamasına sebebiyet vermemek ve usul ekonomisi çerçevesinde bu hususun düşünülmesidir. Yani davanın uzamasına sebebiyet vermiyorsa ve usul ekonomisini zedelemiyorsa (tabiki kötüniyet de yoksa) verilen kesin süre geçerli olmayacaktır diye düşünüyorum. Benzer bir olayda bir boşanma davasında tanık ücretini yatırmadığımızdan bahisle tanık dinletme talebimizi reddetmişti hakim ancak ikna edici bir dilekçe ve birkaç Yargıtay kararı ile önceki ara karardan vazgeçti hakim. Zaten vazgeçmesi idi de temyizde bozulacağından emindik. Yani aslında kesin süreden dolayı zayi olan hakların herkesçe -kötüniyet müstesna olmak üzere- berteraf edileceğini düşünüyorum.
Saygılarımla.
Old 29-04-2009, 20:21   #4
myilmaz

 
Varsayılan

Sayın Bulut, öncelikle, Yargıtay'ın birçok kararı bulunduğunu biliyorum, ancak Sayın Saim'e de çok teşekkür etmekle birlikte ben spesifik olarak bilirkişi incelemesine ilişkin kesin süre ile ilgili bir karar örneği olup olmadığını kastetmiştim.

Bildiğiniz üzere ticaret meahkemelerinde duruşma tarihi yakın bir güne verilmiyor en azından bize öyle oluyor davacı teminat yatırarak icra takibini durdurdu şu an hiçbir bir işlem yapamıyoruz ve bu verilen süreler yüzünden davada en ufak bir ilerleme olmuyor (ayrıca bir kere de davacının duruşmaya gelmemesi nedeniyle davanın müracaata kaldığını da göz önüne alırsak) yaklaşık 10 aydır dosya yerinde sayıyor.

Burada davacının amacı açıkça anlaşılmıyor mu?

Belki diyeceksiniz ki davacı teminat yatırmış zararlarınızı oradan karşılarsınız, ancak malesef müvekkilin alacaklıları pek anlayışlı olmuyor bir an önce kendi alacağımızı tahsil etmek amacındayız..
Old 29-04-2009, 23:34   #5
M. Emre Bulut

 
Varsayılan

Sayın myilmaz, ben kararların doğruluğu veya yanlışlığından çok ne şekilde verildiği ve hakimlerin bu nedenle biraz çekingen davrandıklarından bahsetmek istemiştim. Her somut olay açısından farklı bakış açıları tabiidir. Burdan bakınca sizin olayınızda kötüniyet olduğu açıktır, hakimlerin de bu doğrultuda talebiniz gibi karar vermesi hakkaniyet gereğidir kanımca. Ancak bahsettiğim gibi hakimler dosyanın bozulmasından ve bu nedenle de mesleklerindeki ilerleyişin zarara uğrayacağından dolayı birazcık çekiniyorlar olsa gerek.

Teminatın da pratikte size bir faydası olmayacaktır,yazıktır ki ülkemizde davalar bir yıldan erken neticelenmiyor.
Hassasiyetinizi ve sorunu anlıyorum. Bizde de benzer dosyalar var ancak, davanın kabulü ve gerekçe olarak defterlerin işaret edilmesi halinde temyizde bunun delil kabul edilemeyeceği iddiasında bulunmaktan başka bir çözüm de akla gelmiyor açıkçası.
Old 01-05-2009, 01:23   #6
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Sayın myılmaz,
Ben de mahkeme gibi; aktarmış olduğunuz ara kararına göre, kesin sürenin ve ihtaratın defterlerin ibrazına ilişkin olduğunu düşünüyorum. Zira ara kararı, "...ibraz etmedikleri takdirde defterlerin ve belgelerin ibrazından kaçınmış sayılacakları hususunun taraf vekillerine ihtarına" şeklinde... Yani kesin süre bilirkişi ücretini yatırması için değil. Kaldı ki; ikisinin bir bütün olduğunu düşünerek yorum yapacak olur isek de bu defa da bilirkişi ücretinin yatırılmaması durumunda ne olacağına dair ihtarat yapılmadığından, "Yargıtay kriterlerine" uygun bir kesin süreden bahsedemeyiz. Saygılar
Old 01-05-2009, 21:52   #7
myilmaz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avferidun
Sayın myılmaz,
Ben de mahkeme gibi; aktarmış olduğunuz ara kararına göre, kesin sürenin ve ihtaratın defterlerin ibrazına ilişkin olduğunu düşünüyorum. Zira ara kararı, "...ibraz etmedikleri takdirde defterlerin ve belgelerin ibrazından kaçınmış sayılacakları hususunun taraf vekillerine ihtarına" şeklinde... Yani kesin süre bilirkişi ücretini yatırması için değil. Kaldı ki; ikisinin bir bütün olduğunu düşünerek yorum yapacak olur isek de bu defa da bilirkişi ücretinin yatırılmaması durumunda ne olacağına dair ihtarat yapılmadığından, "Yargıtay kriterlerine" uygun bir kesin süreden bahsedemeyiz. Saygılar

Sayın Feridun,

Peki ben bu durumda bilirkişi incelemesinde, davacı taraf kesin süre ve ihtarata rağmen süresinde defterlerini ibraz etmemiştir bu nedenle davacının defterleri incelenemez deme imkanına sahip değil miyim?

Ayrıca usul ekonomisi nerede kaldı? Yanlış anlamayın sitemim tabiki size değil, "Yargıtay kriterlerine"
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kesin süre Neslihan Meslektaşların Soruları 30 27-12-2012 08:26
delil listesi - kesin süre - kesin sürenin tarafın yokluğunda verilmesi ve tebliği serdarserdar Meslektaşların Soruları 4 04-03-2010 14:07
kesin süre Şimal Yıldızı Meslektaşların Soruları 6 04-02-2009 21:41
Kesin Süre gurhankoc Meslektaşların Soruları 7 06-11-2008 16:46
Yeniden Atamalarda Süre hamza Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 18:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03061295 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.