Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İflas Erteleme KarŞiliksin Çek SuÇu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-10-2009, 21:29   #1
LEVENTDAĞDEVİREN

 
Varsayılan İflas Erteleme KarŞiliksin Çek SuÇu

Elinde iflas erteleme kararının karşılıksız çek keşide etme suçunun oluşumuna engel oluşturmadığına ilişkin Yargıtay kararı olan meslektaşlar bu kararı paylaşırlarsa sevinirim. Şimdiden teşekkürler.
Old 01-11-2009, 15:33   #2
MURAT ACER

 
Varsayılan

Site da daha önce tartışılmıştı.Genel kabul iflas erteleme kararının çek cezaya etkisinin olmayacağı yönündedir.
Old 01-11-2009, 15:45   #3
Av. Umut

 
Varsayılan

Murat Beye katılıyorum. İflas erteleme kararı ibrazıma ragmen cek cezası alan müvekkillerim oldu
Old 02-11-2009, 18:43   #4
Av. Dr. V. SEVEN

 
Varsayılan

Konuya ilişkin makalem “İflâsın Ertelenmesi Kararının Karşılıksız Çek Keşide Etmek Suçundan Doğan Şikâyet Hakkına Etkisi” başlığı altında LEGAL Hukuk Dergisi, Ocak 2009, Yıl 7, S. 73, s. 87-94’de yayınlanmıştır.
İflâsın ertelenmesi talebi, iflâs davası içerisinde, koşulları oluştuktan sonra mahkeme tarafından hükme bağlanabilecek bir geçici hukukî koruma önlemidir. Öğretide bu şekilde borca batıklık bildirimine dayalı iflâs davasında verilen erteleme kararı, niteliği itibariyle düzenleme amaçlı geçici hukukî koruma olarak kabul edilmektedir. İflâsın ertelenmesi kararının, geçici bir hukukî koruma önlemi olduğu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11.10.2005 tarihli kararında da açıkça kabul edilmiştir. Bu çerçevede, iflâsın ertelenmesinin bir geçici hukukî koruma olduğu, iflâsın ertelenmesi kararının mahkemelerce verilmesi zorunluluğu; belirli bir süre ile sınırlı olması; ekonomik durumun iyileştirilmesi ümidi konusunda yaklaşık ispat ile yetinilmesi; şirket tarafından talep edildiği takdirde, alacaklılar dinlenmeden de karar verilebilmesi; erteleme kararının maddî anlamda kesinleşmesinin mümkün olmaması; kararının mahkemece talep üzerine veya re’sen değiştirilip, kaldırılabilmesi; ivedilikle karar verilecek işlerden olmasından anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında öğretide ve Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, iflâs davası içerisinde karar verilebilecek olan iflâsın ertelenmesi kararı, başlı başına bir geçici hukukî koruma önlemidir. İflâsın ertelenmesi kararının başlı başına bir geçici hukukî koruma olması ise, yukarıda belirtmiş olduğumuz iflâsın ertelenmesi sürecinde şirket hakkında verilebilecek diğer muhafaza tedbirlerine veya diğer geçici hukukî koruma önlemlerinin alınmasına engel değildir. Bu anlamda iflâsın ertelenmesi kararının tek başına geçici bir hukukî koruma olması ile iflâsın ertelenmesi sürecinde şirket hakkında uygulanabilecek geçici hukukî korumalar birbirinden tamamiyle farklıdır.
Bu kapsamda konuya yaklaşıldığında, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun madde 16b hükmünün, borçlu hakkında yapılabilecek çek şikâyetleri açısından çok önemli bir düzenleme getirdiği tespit edilecektir. Zira bu düzenlemenin ikinci fıkrasında, çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikâyet hakkının, “...ihtiyati tedbir kararı veya ödeme yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde ise, ihtiyati tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte” doğacağı belirtilmektedir. Başka bir ifade ile çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikâyet hakkı, çek hakkında ihtiyatî tedbir veya ödeme yasağı bulunduğu sürece söz konusu olmayacaktır.
Bu kapsamda söz konusu düzenlemede yer alan “ihtiyatî tedbir” kavramına, bu kurumun çatısını oluşturan “geçici hukukî koruma” kararlarının da gireceği konusunda şüphe duyulmamalıdır. Bu durumda ise, hükmünbir geçici hukukî koruma önlemi olan iflâsın ertelenmesi kararını da kapsayacağı kabul edilmelidir. Her ne kadar söz konusu düzenlemede “özel” olarak çek hakkında verilmiş olan ihtiyatî tedbir kararından söz edilmekte ise de, maddenin uygulanabilmesi için şirketin tüm borçları ve ekonomik durumu hakkında “genel” anlamda bir geçici hukukî koruma önlemi olarak verilen iflâsın ertelenmesi kararının varlığı da yeterlidir.
Old 03-11-2009, 10:14   #5
av.araf

 
Varsayılan

Elimde henüz yargıtay kararı yok ama bir kaç tane yerel mahkemeden beraat kararı aldık.Karşı taraf temyiz etti ben de sabırsızlıkla neticesini bekliyorum.Bunun yanında bir çok yerel mahkeme ise cezaya hükmetti.
Old 15-11-2009, 22:22   #6
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Forum konusuna ilişkin soru sahibinin, istemine aykırı olarak çok değerli bir karşı görüş dile getirilmiş. Ben de istem çerçevesinde Yargıtay görüşünü ekliyorum.

Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
10.Ceza Dairesi

Esas: 2004/7549
Karar: 2004/9186
Karar Tarihi: 27.09.2004

ÖZET: 647 sayılı Yasa’da yapılan değişiklik ile yasada öngörülen gecikme zammı uygulanmasına ilişkin hükmün suç tarihinde yürürlükte olmaması nedeni ile TCK uyarınca sanık aleyhine uygulamayacağının gözetilmemesi, yasaya aykırıdır.


(3167 S. K. m. 16) (647 S. K. m. 5) (765 S. K. m. 2) (1412 S. K. m. 321, 322)

Dava: Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanıklar Mustafa Deniz ve Hamdi Sarıkaya'nın yapılan yargılanmaları sonucunda; hükümlülüklerine ilişkin, Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 11.06.2003 gün ve 2002/701 esas, 2003/548 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar vekili tarafından istenmiş olduğundan, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 20.04.2004 tarihinde Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:

Karar: 10.08.2004 havale tarihli dilekçe ile Avukat Nevzat Irmak sanıklar haklarında davadan vazgeçtiğini açıklamış ise de, ekinde vekaletname örneği bulunmadığından, vekaletname örneği getirtilerek mahallinde düşme kararı alınabilir görülmüştür.

4814 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten (08.03.2003) önceye rastlayan suç tarihi (2002 yılı) itibariyle, aynı ticari ilişki nedeniyle, aynı anda düzenlenen birden fazla çekin karşılıksız çıkması halinde, eylemin tek suç kabul edilip, çek bedellerinin toplamı üzerinden tek bir para cezasına hükmedileceği, verilen ceza miktarının da toplama dahil edilen her bir çek için 80.000.000.000. TL'yi geçemeyeceği göz önünde bulundurularak, her biri 80.000.000.000. TL'yi geçmeyen 40.000.000.000. TL bedelli suça konu üç adet çekin toplam bedeli olan 120.000.000.000. TL ağır para cezasına hükmedilmesi gerekirken, 80.000.000.000.TL ağır para cezasına hükmedilmesi suretiyle, eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya kapsamında yer alan yetki belgesine göre, dava konusu çeklerin keşide edildiği tarihlerde, hesap sahibi şirket adına müştereken çek keşide etme yetkisine sahip olan sanıkların, savunmalarında da şirket yetkilisi olduklarını inkar etmedikleri gibi, çeklerdeki imzaların da kendilerine ait olduğunu belirtmeleri, ayrıca, sanıklar vekilinin temyiz dilekçesinde sunmuş olduğu belgelere göre, suça konu çeklerin keşide edildiği tarihlerde, hesap sahibi şirketin iflası suretiyle sanıkların çek keşide etme yetkilerinin kaldırılmasının söz konusu olmadığı gibi, hali hazırda da şirketin iflas durumunda olmayıp, sadece iflasın ertelenmesine karar verildiğinin anlaşılması ve bu durumun da sadece ödeme güçlüğünü ortaya koyar nitelikte olup, sanıkların hukuki durumlarına etki edecek bir nitelikte olmaması karşısında, tebliğnamedeki 1 nolu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanıklar vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;

15.01.2003 tarih ve 24994 Mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4786 sayılı Yasa ile 647 sayılı Yasa'nın 5. maddesine eklenen 5. fıkrasında öngörülen gecikme zammı uygulanmasına ilişkin hükmünün suç tarihinde yürürlükte olmaması nedeni ile TCK'nın 2. maddesi uyarınca sanık aleyhine uygulamayacağının gözetilmemesi;

Sonuç: Yasaya aykırı olduğundan, hükmün CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; <647 sayılı Yasa'nın 5/5. maddesi uyarınca gecikme zammı uygulanmasına> ilişkin ibarenin çıkarılması suretiyle, hükmün düzeltilerek ONANMASINA, 27.09.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İflas kararının bozulması- İflas idaresinin durumu Koray Ö. Meslektaşların Soruları 2 24-08-2009 22:14
İflas Erteleme ve Tahliye Taahhüdü ile tahliye SSalimoğlu Meslektaşların Soruları 1 25-06-2009 13:21
Erteleme denizyldz_84 Meslektaşların Soruları 3 22-07-2008 20:29
ceza erteleme sebastian Meslektaşların Soruları 1 04-02-2008 18:58
Suçu Bildirmeme suçu - avukatın sorumluluğu Noyan Yiğit Meslektaşların Soruları 3 07-03-2007 18:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04119110 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.