Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Asıl Borçluya Haciz Gitmeden Kefile Haciz Başlatılamayacak

Yanıt
Konu Notu: 6 oy, 4,67 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-05-2009, 16:18   #1
Av.M.Yücel

 
Varsayılan Asıl Borçluya Haciz Gitmeden Kefile Haciz Başlatılamayacak

H.Yılmaz Çağlayan, kefil olduğu borçluya ve kendisine aynı anda icra takibi başlatan bankaya karşı verdiği hukuk mücadelesi nedeniyle `Geleneksel Tüketici Ödüleri` kapsamında `Bilinçli Tüketici Ödülü` dalında ödüllendirilecek.

Hazine Müsteşarlığı`nda Araştırmacı olarak görev yapan Çağlayan, bir bankadan 24 ay vadeli 13.000 TL tüketici kredisi (faiziyle birlikte 19.000 TL) kullanan üst düzey bir bürokrat arkadaşına kefil oldu. 6. taksitten sonra arkadaşının borcunu ödemeye yanaşmaması üzerine ilgili banka asıl borçlu ile müteselsil kefil Çağlayan`a aynı anda icra takibi başlattı.

Asıl borçluya yönelik takip işlemleri tamamlanmadan, müteselsil de olsa kefil hakkında takibe girişilmesinin 4077 sayılı Tüketici Korunması Hakkında Kanun`un 10. maddesine aykırı olduğundan hareketle icra takibine itiraz edip 3 yıl sürecek hukuki mücadelesine başlayan Çağlayan, nihayetinde Yargıtay 13.Hukuk Dairesi`nin kararıyla haklılığını ispatlayarak, diğer mağdur tüketicilere de emsal teşkil edecek kararın çıkmasına vesile oldu.

Çağlayan öyküsünü şöyle anlattı:

`Tüketici hukukuna göre bir müteselsil kefil hakkında takip başlatılabilmesi için asıl borçluya yönelik takibin semeresiz yani sonuçsuz kalması gerekir. Ancak bankalar genellikle kefilleri asıl borçludan daha sağlam gördüklerinden ve kısa yoldan alacaklarını tahsil etmek istediklerinden hukukuna aykırı olmasına rağmen asıl borçlu ile aynı anda kefile de yöneliyorlar.. Çoğu tüketicinin hatta hukukçuların da bir çoğunun bilmediği bu yanlış uygulama bankalarca yıllardır ısrarla sürdürülmektedir. Ödül alınmasına vesile olan dava konusunda ilk ve tektir.`

Yılmaz Çağlayan, bu ödülüne ilaveten, 15 Mart 2009 tarihinde Dünya Tüketici Hakları Günü nedeniyle Çırağan Sarayı`nda düzenlenen 22. Uluslararası Tüketici Zirvesi`nde de tüketici haklarının gelişmesine yaptığı katkılarından dolayı plaket ile taltif edildi.

Yaptığı özgün hukuki mücadelesinin `Kefilleri Kurtaran Tüketici` nitelemesiyle medyada yer almasının ardından Türkiye`nin muhtelif yerlerinden çok sayıda mağdur kişinin ve avukatlarının kendisini arayarak kararın bir suretini istediklerini belirten Çağlayan, tüketicilere `mücadele yorucu ve zaman alıcı olsa da haklarınızın takipçisi olun` tavsiyesinde bulunuyor.

Kaynak : Personelsaglik.net
Old 27-05-2009, 12:00   #2
AVUKAT Z.D.

 
Varsayılan

bu konuya ilişkin yargıtay kararını da eklermisiniz...
Old 27-05-2009, 13:24   #3
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

Bana göre yanlış bir yaklaşım. Tüketici Kanunu tüketiciyi korumaya yönelik bir kanun nitekim korumalı da. Ancak tüketicilerinde her fırsatta bu kanuna başvurup kendilerini kurtarma çabası içinde olmaları bana pek iyiniyetli gelmiyor doğrusu. Kefillik ikiye ayrılır. Adi kefalet ve ticari yani müteselsil kefalet. Önce asıl borçluya gidilmesini istiyorsan adi kefil olursun. Bende esas borçlu kadar sorumlu olacağım dersen müteselsil kefil olursun. Önce müteselsil ve müşterek kefilliği kabul edip sonra da önce asıl borçluya gidin sonra bana gelin demek bana kötüniyetli bir yaklaşım gibi geldi. Saygılar...
Old 27-05-2009, 16:05   #4
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Sayın PINAR YILMAZ' ın görüşlerine katılıyorum. Ancak burada haberin sunumunda bir yanlışlık olduğu görüşündeyim. Zira 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun' da öngörülen tüketici kredilerinde kefaletin müteselsil kefaletten ziyada adi kefalet olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Olayda adı geçen hak ihlaline uğramış tüketici / kefilin kefaleti müteselsil kefalet olarak belirlenmiş olsa bile bunun adi kefalet olarak değerlendirilmesi gerekti yönünde bir karar verilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.


Saygılarımla.


T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2004/19-550
Karar: 2004/550
Karar Tarihi: 20.10.2004
ÖZET : Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4822 sayılı Kanunla eklenen 10/A maddesinde, kredi kartı ile mal ve hizmet alımı sonucu nakdi krediye dönüşen veya kredi kartı ile nakit çekimi suretiyle kullanılan krediler tüketici kredisi hükümlerine tabi olduğundan ve aynı kanun ile değişik 23. maddesine göre ise, bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı hükme bağlandığından, davanın asliye mahkemesinde görülmesine olanak bulunmamaktadır.
(4077 S. K. m. 10/A, 23) (4822 S. K. geç. m. 1) (1086 S. K. m. 7, 58)
Dava: Taraflar aras
ındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ordu Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.06.2001 gün ve 1999/549-2001/496 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 04.04.2003 gün ve 2002/2193-2003/3516 sayılı ilamı ile; ( ...Dava konusu uyuşmazlık, banka kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır. Temyiz aşamasında 14.03.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 4822 Sayılı Kanun"un geçici 1. maddesinde; "Bu kanunun yayımından önce borçlunun temerrüdü nedeniyle ödenmeyerek icra takibi aşamasına gelen veya icra takibine konu edilen kredi kartı borçlarının, temerrüt tarihindeki ana paraya, yıllık yüzde elliyi geçmemek üzere gecikme faizi uygulanmak suretiyle on iki eşit taksitte ödeneceği, kredi kartı borçları nedeniyle gerçekleştirilen her türlü takibin, yukarıda yer alan hükme göre ilk taksidin ödenmesiyle duracağı ve son taksidin ödenmesiyle birlikte tüm sonuçlarıyla ortadan kalkacağı, bu madde hükümlerinin, tüketicinin kredi verene, Kanunun yayımı tarihinden itibaren otuz gün içinde yazılı müracaat etmesi halinde uygulanacağı" öngörülmüştür.
Somut olayda kanunun yayınımdan önce borçlunun temerrüdü gerçekleşmiş olduğundan, anılan yasa hükmü gereğince otuz günlük süre içinde tüketicinin ( borçlunun ) kredi verene ( bankaya ) yazılı müracaatı bulunup bulunmadığı, varsa bankaca yapılan işlemlerin neler olduğu hususları araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı yanın temyizi üzerine Özel Dairece verilen bozma kararına karşı önceki kararda direnilmiş; hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; 4077 sayılı Kanunun 4822 sayılı Kanun ile getirilen geçici 1. maddesi hükmü gereğince otuz günlük süre içinde tüketicinin ( borçlunun ) kredi verene ( bankaya ) yazılı müracaatı bulunup bulunmadığı, varsa bankaca yapılan işlemlerin neler olduğu hususlarının somut olayda araştırılmasının gerekip gerekmediği noktasındadır.
Ne var ki, kamu düzenine ilişkin olmakla, öncelikle; davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine mi, yoksa asliye hukuk mahkemesine mi ait olduğu, hususunun çözümü gerekmektedir.
Somut olayda; Banka ile borçlu/davacı arasında "Elektron mavi kart kredili mevduat hesabı taahhütnamesi" başlıklı 750.000.000 limitli sözleşmenin imzalandığı, hesabın çalışma şeklinin "Kredi kartı" olarak belirtildiği, çekişmesizdir. Bu hesaba dayanılarak davacı tarafından kullanılan kredinin ana parası ödenmekle birlikte dönem faizi ödenmediğinden bankaca hesap kat edilerek, borçlu hakkında takibe girişilmiş; borçlu tarafından eldeki menfi tespit davası açılmıştır.
Bu dava; açıklandığı üzere, temelinde banka kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 4822 sayılı Kanunun 10/A maddesinde, kredi kartı ile yapılan harcamalar ve kullanılan nakit krediler tüketici kredisi kapsamına alınmış, aynı Kanunun 10. maddesine atfı gereği tüketici kredileri için getirilen korumalardan, kredi kartı kullanıcılarının yararlandırılması amaçlanmıştır.
Kanunun açık hükmüne göre; Kredi kartı ile mal veya hizmet alımı sonucu nakdi krediye dönüşen veya kredi kartı ile nakit çekim suretiyle kullanılan kredilerin 10. madde hükümlerine tabi olması nedeniyle, tüketiciler kredi kartı kullandıklarında tüketici kredileri için getirilen korumalardan yararlanırlar.
Bu noktada, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 10/A maddesinin atfı gereği, 10. maddesine göre; Sözleşmede bazı bilgilerin yer alması ( m.10-1, c, d, e, f, g ); Muacceliyet kaydındaki sınırlayıcı hallerin uygulanması ( m 10/III, c. 1-2 ); Tüketici kredilerindeki kefaletin adi kefalet olma zorunluluğu ( m 10/III, c. 3 ) öngörülmüştür.
Öte yandan, mevcut banka kayıtlarından ve icra dosyasından borçlu kart hamilinin Elektron mavi kart/kredili mevduat/kredi kartı hesabından kredi kartı ile para çektiği ve davalı bankanın "Elektron Mavi Kart sözleşmesinden doğan borcun" ödenmemesi nedeniyle, kart hamili borçlu aleyhine icra takibine girişmesi üzerine, menfi tespit istemli bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda, görülmekte olan davaya konu uyuşmazlığın, banka kredi kartı borcundan kaynaklandığı, dolayısıyla, tüketici mahkemesinin görev alanı içerisinde olduğu kuşku ve duraksamadan uzaktır.
Diğer taraftan, görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkeme görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetir ve görevli olmadığı kanısına varırsa görevsizlik kararı verir ( HUMK. m. 7/1 ).
Bu itibarla görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni kanunla kabul edilen görev kuralları, geçmişe de etkilidir ( HUMK. m. 578/1 )
Eş söyleyişle, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme yeni bir kanunla görevsiz hale gelmişse, görevsizlik kararı verilmesi zorunludur.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4822 sayılı Kanunla eklenen 10/A maddesinde, kredi kartı ile mal ve hizmet alımı sonucu nakdi krediye dönüşen veya kredi kartı ile nakit çekimi suretiyle kullanılan kredilerin tüketici kredisi hükümlerine tabi olduğu, aynı kanun ile değişik 23. maddesinde ise; Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı hükme bağlandığından, davanın Asliye mahkemesinde görülmesine olanak bulunmamaktadır.
Sonuç olarak 4077 sayılı Kanuna 4822 sayılı Kanun ile eklenen 10/A ve aynı kanun ile değişik 23. maddesi gereğince davaya bakmakla Tüketici Mahkemesi görevli olup; Yerel Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle işin esasına girilmeksizin öncelikle görev yönünden bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre esasa yönelik temyiz sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.




Old 09-06-2009, 16:40   #5
Av.Ali KAYA

 
Varsayılan

Yukarıda bahsedilen 13 HD nin emsal kararını buraya taşıyan arkadaş olur mu acaba.Zira 12 HD nin 2008-847 E.sayılı kararı 4077 SK nun 10.maddesindeki 'adi kefelet'e ilişkin aksi yönde eksik bir bir karardır.İşbu kararda kefile,asıl borçluyla aynı gün takip açılmasını yeterli saymakta.Takibin asıl borçlu yönünden semeresiz kalmasını aramamaktadır.Yasa da her ne kadar 'asıl borçluya başvurmadan' kefilden borcun ifasını istenemez denilmiş olsa da,Yasa nın adını da dikkate aldığımızda burada murat edilenin takibin asıl borçlu yönünden semeresiz kalmasının arandığıdır.Y 12 HD nin anılan kararının Yasanın amacına aykırı olduğu kanısındayım.Y 13 HD nin foruma konu kararını buraya taşıyan arkadaş olursa bu tartışmaya ışık tutacaktır.
Old 09-06-2009, 17:14   #6
Av.Ali KAYA

 
Varsayılan

Kararın numarasına ulaşabildim: Y 13 HD 06.05.2008 tarih ve 2008-3504/6230..
Old 10-01-2011, 18:23   #7
Ahmet AHMETOĞLU

 
Varsayılan

Karar metnini de buruya almanız faydalanabilmemiz açısından önemlidir. Kararın tam metnini ekleyebilecek meslektaşlara şimdiden teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yurt dışındaki borçluya karşı icra takibi ve haciz işlemi nasıl yapılır askeri hakim Meslektaşların Soruları 15 25-12-2019 15:13
Bankanın haciz kararını yerine getirmeyerek borçluya ödeme yapması BaharB Meslektaşların Soruları 4 19-10-2012 10:28
Kefilin asıl borçluya Rücu erk42 Meslektaşların Soruları 2 24-05-2009 13:18
iki farklı dosyadan aynı anda borçluya yapılan haciz işlemi ve sonuçları obaykan Meslektaşların Soruları 2 22-07-2008 15:23
Kefilin asıl borçluya rücu etmesi av. deno Meslektaşların Soruları 4 22-12-2007 18:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03754401 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.