Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mal paylaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-09-2017, 01:59   #1
akilinc

 
Varsayılan Mal paylaşımı

Merhabalar;
Müteveffa baba sağlığında 3 çocuğuna mal varlığındaki 5 adet tarlasını eşit olarak taksim etmek istemektedir. Bu amaçla da oğluna 2 adet tarlasını tapuda satış şeklinde devretmiştir. Diğer 2 kızına da 1'er adet tarlayı aynı gün satış olarak devretmiştir. Müteveffa kalan 1 adet tarlasını ise eşitlik bozulmaması için 2 kızına bırakmak istemektedir. Lakin tapu müdürlüğü tarlanın hisseli olarak satışının yapılamayacağını belirterek devir işlemini yapmamıştır. Bu sebeple büyük kardeş bu tarlanın devrini kendi üzerine almıştır. Ancak anlaşmaya göre tarla 2 kardeşindir. Taşınmazların devir işlemi 2008 yılı olup babanın vefatı da 2008 yılıdır. Aradan geçen zamanda taşınmazın değeri artmış olmakla tapuyu elinde bulunduran abla sözde ortak olduğu tarlayı satmaya yanaşmamakta ve buradan hak vermek istemediğini de söylemektedir. Bu ihtilaf konusu tarlanın 2 kardeşe ait olduğunu ancak resmiyette ablanın adına kayıtlı olduğunu tüm akrabalar bilmektedir.
1) Bu taşınmazın 1/2 payı için tapu iptali ve tescil davası açılma şansı bulunmaktamıdır

2) Eğer böyle bir şansımız var ise hangi hukuksal sebebe dayanabiliriz

Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler
Old 08-09-2017, 12:17   #2
akrd61

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan akilinc
Lakin tapu müdürlüğü tarlanın hisseli olarak satışının yapılamayacağını belirterek devir işlemini yapmamıştır.

Hangi gerekçeyle red etti?
Old 08-09-2017, 13:34   #3
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Sayın akrd61 ; 5403 sayılı yasanın 8.maddesi , 5578 sayılı yasa ile değiştirildiğinden , mevcut değişiklik uyarınca reddedilmiş olabilir.
Sayın akilinc ;muris muvazasına dayalı tapu iptali ve tescil ile , olmazsa tenkis şeklinde kademeli talepte bulunarak dava açmanızı öneririm .
Old 08-09-2017, 14:49   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Tenkis davası açılamaz... Zamanaşımı engeli var... muris 2008 yılında ölmüş...
Old 08-09-2017, 20:12   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

İddia TMK.nun 677 VE 678 maddesine göre murisin katılımı ile mirasçılar arasında yapılan mal paylaşımı sözleşmesi gereği tapu iptali ve tescil, İnaçlı işlem gereği taşınmazın geri verilmesi,TMk.nun 669 ve müt.mad.lerindeki denkleştirme sonucu taşınmazın yarı payının iadesi veya bedelinin ödenmesi davalarına konu olabilir. Fakat tüm bu davalarda iddianın yazılı sözleşme yada belge ile kanıtlanması gerekir. Tanık beyanı ile sonuç alınamaz.

Sorudaki açıklamaya göre muris muvazaası olamaz. Çünkü iddiaya göre miras bırakan tasarrufu mirasçıdan mal kaçırmak gayesi ile değil, kanunun paylı temlike izin vermemesi nedeniyle yapmıştır.( Miras bırakanın davacı mirasçıyı aldatıp mal kaçırmak gayesi ile diğerine taşınmazın tamamını bağışladığı ve mirasçılar arasında yapılan paylaştırmada hoşgörü sınırlarını aşan dengesizlik bulunduğu iddia ediliyorsa muris muvazaası davası açılabilir. Burada süre söz konusu değilse de 2008 den beri uzun süre dava açılmamasının sebebinin izah edilmesi gerekir. ) Tenkis de olabilir. Burada ise bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ihtimali kuvvetli.
Old 08-09-2017, 22:09   #6
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Karşılıksız kazandırma ise mirasta denkleştirme davasında tanıkla ispat mümkün olabilir diye düşünüyorum. Diğerleri Sayın meslektaşlarımın da belirttiği gibi zor gözüküyor.
Old 09-09-2017, 17:19   #7
Av. Suat

 
Varsayılan

Fikir vermesi açısından nısbi muvazaanın bir türü olan namı müstear da düşünülebilir…
Yani nısbi muvazaanın bir türü olan sözleşmenin taraflarında muvazaa
Biraz zorlama olacak ama…………….

Sözleşmenin taraflarında muvazaada hukuki işlemden yararlanacak olan kişi yerine diğer bir kimse ikame edilmektedir.
Aşağıdaki örneği sorudaki konuya ve taraflara uyarlayarak vermeye çalışırsak,

A, B ve C ye bir mal veya hak devretmek istemektedir. Bu miras hissesi de olabilecektir.
Fakat bunu çeşitli nedenlerden ötürü her ikisi adına yapmaz veya yapamaz..
A burada iki seçenek ile karşı karşıyadır.
Ya B ve C nin hakkını onlar adına hareket edecek olan D adında birine devredecektir veya
bu haklarını biri diğerini temsilen ikisinden biri üzerine yapacaktır.

A bu ikinci seçeneği kullanmış ve C nin hakkını da bu zorunluluktan dolayı B ye devretmiştir.
B burada C nin hakkını da iktisap ederken aslında C adına hareket etmektedir.
A ile B bu işlemi ile C nin hakkı için namı müstear kullanmışlardır.

Bu örnekte A muristir.
B ise tapunun son maliki abladır.
C ise hakkı çiğnenen küçük kardeştir.

Burada tüm bu muamelelerin ona karşı yapıldığı son bir taraf daha gerekmektedir.
Bu son taraf, asıl işlemi yapmayarak veya yapamayarak tarafları bu muvazzalı işleme – namı müsteara- zorlayan tapu dairesi olabileceği gibi uyuşmazlık dışında olan ve aslında haklarını daha önceden alan diğer kardeşler de olabilecektir. Zira murisin buradaki amacı hem tapudaki engeli bir şekilde aşmak hem de mirasta denkleştirmeyi sağlamaktır.

İspat konusuna gelince

Hukuk Genel Kurulu 2012/14-422 E. , 2012/618 K.
Özet-Bir sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığını bizzat sözleşmenin tarafları ileri sürebileceği gibi ilgili üçüncü kişiler de ileri sürebilir. Muvazaanın kanıtlanması da bu kişilerin durumuna göre değişecektir.
-Muvazaa iddiasında bulunan muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü sözleşmenin tarafı ise, iddia senede karşı bir iddia sayılacağından bunu ancak aynı nitelikte belge ile kanıtlayabileceği HUMK’nun 288 ve 290. maddelerinde hüküm altına alınmıştır.
-Muvazaa iddiasında bulunan muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü sözleşmenin tarafı değil ise, muvazaayı her türlü delil ile kanıtlayabilir.

Eldeki olayda C nin elinde yazılı delil varsa ne ala,
Eğer C nin elinde yazılı delil yoksa C burada her ne kadar bu sözleşme kendi lehine yapılmış bir sözleşme olsa da aslında A ile B arasında yapıldığını, kendisinin bu sözleşmede taraf olmadığını, murisin muvazaalı bu işlemi ile aslında mirasta denkleştirmeyi amaçladığını, bunun muris A nın tek taraflı bir işlemi olduğunu, işlemin kendisi dışında cereyan ettiğini, bu nedenle taraf olmadığı bu sözleşme ile ilgili olan tüm bu iddialarını tanık dahil her türlü delil ile ispatlayabileceğini beyan edebilir.

Taraflar kardeş olduklarından tanık da dinlenilebilir kanımca .

Zira ortada yazılı bir tapu devri olsa da tanık dinletmek isteyen kişi bu yazılı sözleşmenin tarafı olan biri değildir. Bu nedenle taraflar akraba olsa bile yazılı delile karşı yazılı delil gerektiği kuralının sözleşmenin tarafı olmayan kişiye – kardeşe- karşı ile sürülmesi haksızlık olacaktır.


Bundan ayrı olarak burada A – B arasındaki işlemde üçüncü kişi yararına sözleşmeden de bahsedilebilir.
Old 11-09-2017, 08:45   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.) Sorudaki anlatımda miras bırakanın (satıcının) iradesi ile tapudaki temlik işlemlerinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Nam-ı müstear (eğreti ad,takma ad) da ise satıcının iradesi önem göstermemekte tapuda görünürdeki alıcı ile gizlenen alıcı arasındaki eğreti ad sözleşmesi etkili olmaktadır. Anlatıma göre konunun eğreti ad ile ilgisini göremediğimden ilk cevabımda buna yer vermedim.

Bir an için ortada varsayım olarak eğreti ad ilişkisi bulunduğu kabul edildiğinde ispat konusuna değinecek olursak , somut olayda davacı olacak kardeşin bana göre 3.kişi olarak kabulü imkanı bulunmamaktadır. Tapuda alıcı olarak görünen davalı olacak kardeş görünürde alıcı , kendini gizleyen davacı olacak kardeş ise gizlenen alıcı konumundadır. Alıcı olan kardeş kendi namına fakat gizlenen kardeş hesabına hareket etmiştir . Her iki kardeş tapudaki işlemin ilgilisidir ve her ikisi de eğreti ad sözleşmesinin ve davasının tarafı durumundadır . İddianın 05.02.1947 T. 20/6 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı gereğince yazılı delil ile ispatı gerekir. İkincisi davacı olacak kardeş bizzat muvazaalı işlemi yapan kişi konumunda olmaktadır. Kişinin kendi muvazaası ile ilgili iddiasını yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. Taraflar kardeşlik ilişkisine dayanarak tanık dinletemezler. Yazılı delil başlangıcı varsa tanık dinlenebilir. Yemin teklif edilebilir.

2. Denkleştirme davasında , miras bırakanın denkleştirme konusunda herhangi bir iradesi olmasaydı yada iradesini sözlü olarak ifade etmiş olsaydı olayda tanık dinletilebilecek idi. Oysa somut olayda miras bırakanın tapuda yaptığı işlemlerle ortaya resmi senet ile koyduğu bir irade bildirimi vardır. Davacı olacak kardeş de tapuda alıcı olarak işlem yaparak resmi işleme katılmış ve tapuda kendisine verilen taşınmaza razı olmuştur. Miras bırakanın kendisine tapuda verilenden daha fazla yer verme niyetinde olduğunun bana göre bu olayda yazılı belge ile ispatı gerekir. Kuşkusuz yazılı delil başlangıcı ve yemin teklifi imkanları burada da geçerlidir. Diye düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Mal Paylaşımı Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 20-04-2012 07:52
mal paylaşımı Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 3 15-11-2008 22:48
ev paylaşımı Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 18-06-2008 16:59
mal paylaşımı Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 14-06-2008 12:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08237505 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.