Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Taraf Teşkili Sağlanmadan Keşif

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-06-2022, 08:48   #1
Av.mehmet.av

 
Acil Taraf Teşkili Sağlanmadan Keşif

1- Davacı olduğumuz bir dosyada henüz davalılardan birine tebligat yapılmadan keşif yapıldı ve bilirkişi raporu tanzim edildi.
2- Daha sonra dava dilekçesi ve bilirkişi raporu bu davalıya (yurtdışında) tebliğ edildi.
DAVANIN GEÇİT HAKKI DAVASI OLDUĞUNU ÖZELLİKLE BEİRTEREK;

SORU:
Bilirkişi raporunun içeriğinden bağımsız olarak, sırf taraf teşkili sağlanmadan keşif yapılması bu keşfi ve akabinde raporu geçersiz kılar mı? Davanın geçit hakkı davası olduğunu tekrar belirtmek isterim. Bu dava bu halde istinafa gitse sizce akibeti ne olur?
Old 21-06-2022, 10:53   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
1- Davacı olduğumuz bir dosyada henüz davalılardan birine tebligat yapılmadan keşif yapıldı ve bilirkişi raporu tanzim edildi.
2- Daha sonra dava dilekçesi ve bilirkişi raporu bu davalıya (yurtdışında) tebliğ edildi.
DAVANIN GEÇİT HAKKI DAVASI OLDUĞUNU ÖZELLİKLE BEİRTEREK;

SORU:
Bilirkişi raporunun içeriğinden bağımsız olarak, sırf taraf teşkili sağlanmadan keşif yapılması bu keşfi ve akabinde raporu geçersiz kılar mı? Davanın geçit hakkı davası olduğunu tekrar belirtmek isterim. Bu dava bu halde istinafa gitse sizce akibeti ne olur?
Sayın Av.mehmet.av;

Verilen hükmün, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilemeyeceğine yönelik çok sayıda karara binaen bozulacağı kanaatindeyim. Kaldı ki somut durumda "geçit hakkı" gibi mülkiyeti sınırlandıran bir taleple dava açılmıştır ve davalıya keşiften önce tebligat yapılmamış olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu eksikliğin de bozmayı gerektirdiğini düşünüyorum.

Saygılarımla...

Alıntı:
Yazan YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ 2015/11293 E.-2015/13911 K.-01.12.2015 T.

TEBLİGATA İLİŞKİN YASAL HÜKÜMLERİN GÖZDEN UZAK TUTULMAMASI VE UYGULANMASI ZORUNLUDUR

TEBLİGAT BİLGİLENDİRME YANINDA BELGELENDİRME ÖZELLİĞİ DE BULUNAN BİR USÛLİ İŞLEMDİR TEBLİĞ İLE İLGİLİ TEBLİGAT KANUNU VE TÜZÜK HÜKÜMLERİ ŞEKLİDİR

YASAYA UYGUN BİÇİMDE TARAF TEŞKİLİNİN TAMAMLANMASINDAN SONRA İŞİN ESASINA GİRİLMESİ DELİLLER TOPLANARAK BİR SONUCA ULAŞILMASI ASILDIR

DAVALIYA USÛLÜNE UYGUN OLARAK DAVA DİLEKÇESİNİN TEBLİĞİ İLE TARAF TEŞKİLİ SAĞLANDIKTAN SONRA YANLARIN GÖSTERECEKLERİ KANITLARIN TOPLANMASI VE HASIL OLACAK SONUCA GÖRE BİR KARAR VERİLMESİ GEREKİR

ÖZETİ: Yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması asıldır. Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usûli işlemdir. Tebliğ ile ilgili Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümleri şeklidir. Bu nedenle, tebligata ilişkin yasal hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve uygulanması zorunludur. O hâlde, yukarıda belirtilen işlemler yapılmaksızın ve ilkeler göz ardı edilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu kabul edilemez. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/son maddesi delaletiyle AİHS'nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu durumda dava dilekçesinin tebliğinin yöntemine uygun olduğu söylenemez. Bunun sonucu olarak davalının eldeki davada savunma hakkını kullanamadığı ortadadır. Öyle ise mahkemenin 20.11.2013 tarihli temyiz isteğinin süreden reddine ilişkin kararının ve kesinleşme şerhinin ortadan kaldırılmasına karar verildikten sonra, işin esasının incelenmesinde; davanın davalıya usulen bildirilmediği, davada taraf teşkilinin yasaya uygun biçimde sağlanmadığı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, davalıya usûlüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş, mahkemece temyiz isteğinin süreden reddine dair verilen ek karar yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.12.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ................. ve vekili Avukat .............. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .................. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup davalıya, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren davetiye gönderilmiş ise de, adı geçenin belirtilen adreste tanınmadığından ve mahalle muhtarınca, muhatabın kaydının bulunmadığını bildirdiği şerhiyle tebligat evrakı merciine iade edilmiş, zabıtaca yapılan araştırmada davalının ikamet ettiği adres tespit edilememiş, bunun üzerine de mahkemece başka adres araştırılması yapılmamış, davacı vekilinin talebiyle davalıya Tapu Müdürlüğüne beyan ettiği (aynı zamanda dava dilekçesinde gösterilen) ikamet adresine Tebligat Kanununun 35. maddesine göre 29.11.2007 tarihinde tebligat yapılmış, davalının yokluğunda yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmuş, karar da bu şekilde tebligata çıkarılıp kesinleşme şerhi verilmiş; davalı temyizinde dava dilekçesinin ve gerekçeli kararın usulüne uygun olarak kendisine tebliğ edilmediğini, tebligatların yapıldığı adresten başka bir adreste ikamet ettiğini, savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmüştür. Bilindiği üzere,7201 Sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Davalının, temyiz dilekçesine eklediği çekişmeli taşınmazın vergilerine ilişkin 2000, 2002 ve 2008 yıllarına ait davacı Gaziosmanpaşa Belediyesi tahsilat makbuzlarına göre davalının "Polathane mahallesi, Şafak sokak, No: 12/8 Akçaabat/Trabzon" adresinin yazılı olduğu görülmektedir. Bu durumda davacı belediyenin davalıya ait tahsilat makbuzlarındaki adresini bildiği gözetilerek tebligat yapılan adresin ( muhatabın bilinen son adresi ) olup olmadığı araştırılmaksızın hem gerekçeli kararın hem de dava dilekçesi ve duruşma gününün usûlüne uygun olarak tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Dolayısıyla temyiz isteğinin süresinde bulunduğu kabul edilmelidir. Mahkemece, her ne kadar gerekçeli kararın 17.07.2008 tarihinde kesinleştiğine dair şerh verilmiş ise de, davalıya yapılan tebligatların usûlsüz olması nedeniyle şeklen verilen kesinleşme şerhi de usûlsüz olup, anılan kesinleşme şerhine itibar edilemeyeceği de açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usûlüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 1086 sayılı HUMK' nun 73. (6100 Sayılı HMK'nun 27.) maddesi)hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.Öte yandan, tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı adres araştırması ve tespitinin yöntemi 7201 sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 48 ve diğer maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümler öngörülmüştür.Öncelikle; yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması asıldır. Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usûli işlemdir. Tebliğ ile ilgili Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümleri şeklidir.Bu nedenle,tebligata ilişkin yasal hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve uygulanması zorunludur.O hâlde, yukarıda belirtilen işlemler yapılmaksızın ve ilkeler göz ardı edilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu kabul edilemez. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/son maddesi delaletiyle AİHS'nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu durumda dava dilekçesinin tebliğinin yöntemine uygun olduğu söylenemez. Bunun sonucu olarak davalının eldeki davada savunma hakkını kullanamadığı ortadadır.Öyle ise mahkemenin 20.11.2013 tarihli temyiz isteginin süreden reddine ilişkin kararının ve kesinleşme şerhinin ortadan kaldırılmasına karar verildikten sonra, işin esasının incelenmesinde; davanın davalıya usulen bildirilmediği, davada taraf teşkilinin yasaya uygun biçimde sağlanmadığı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, davalıya usûlüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 23-06-2022, 13:12   #3
hciyiltepe

 
Varsayılan

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27 nci maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, Kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.

Hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak taraflar duruşmaya çağrılmadan, eş anlatımla; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36 ncı maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur.

Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36 ncı maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın 27 nci maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenilmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır. (Yargıtay 9.Hukuk Dairesi Esas: 2021/ 8992 Karar: 2021 / 13918)


Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s.273).

HMK m.137’de Ön incelemenin kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre;
“(1) Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe (EKLENMİŞ İBARE RGT: 22.06.2012 RG NO: 28331 KANUN NO: 6325/35) (YÜR. TAR.: 22.06.2013) veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.

(2) Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez.


Asliye Hukuk Mahkemelerinde uygulanacak yargılama yazılı yargılama usulüdür. (Basit yargılamaya tabi davalarda mevcuttur.) Yazılı yargılama usulünde; dava ve cevap dilekçesi dışında cevaba cevap (replik) ve ikinci cevap (düplik) dilekçeleri verilir. Bu yargılama usulünde; dilekçeler aşaması, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşaması mevcuttur. (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.736). Bu aşamalar içinde yeni olan ise “ön inceleme” aşamasıdır.

Mahkeme, ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği belirtilmiştir.

Yargıtay’ın müstekar kararları kural olarak ön incelemenin duruşmalı yapılması gerektiği yönündedir.


Olayınızda;
a. Mahkemece dava dilekçesi taraflara tebliğ edilmeden ve
b. Tarafların / davalıların cevap dilekçesi vermesi sağlanmadan,
c. ön inceleme duruşması yapılması mümkün değildir.
d. Ön inceleme yapılmadan da tahkikat aşamasına geçmek ve tahkikat aşamasının bir parçası olan keşif / bilirkişi incelemesi yapmak mümkün değildir. Aksi uygulama HMK'ya açıkça aykırı olacak ve mutlak bozma nedeni teşkil edecektir.

Mahkemece yapılması gereken;

a. Dava dilekçesinin davalılara tebliğinin sağlanması,
b. Daha sonra ön inceleme oturumu için tarih belirlenmesi ve
c. Taraflara usulüne uygun şekilde davetiye tebliği ile
d. ön inceleme duruşmasında dava şartları bakımından inceleme yapılarak gerekli kararları vermek,
e. Sonrasında tahkikat aşamasına geçerek delilleri takdir etmektir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taraf Teşkili tegese Meslektaşların Soruları 3 29-11-2016 18:17
Taraf teşkili Av.F.Demirhan Seçilmiş Meslektaşların Soruları 1 08-03-2016 21:25
taraf teşkili? filorinalı 1 Meslektaşların Soruları 0 12-02-2009 22:51
taraf teşkili sağlanmadan davaların birleştirilmesi eylul83 Meslektaşların Soruları 4 12-06-2008 21:12
Davadan Feragat (HUMK.m.91 vd.) Taraf Teşkili Sağlanmadan Mümkün müdür? Av.Turhan Demiroğlu Meslektaşların Soruları 13 02-06-2008 17:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04669309 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.