Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

zimmet suçu, avukat, nişanlılık ilişkisi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-06-2011, 22:47   #1
avturker

 
Varsayılan zimmet suçu, avukat, nişanlılık ilişkisi

Merhabalar,
Bir meslektaşımızın nişanlısının kardeşinin icra takibini yürütüyor ve dosyadan tahsil ettiği paraları alacaklıya makbuz almaksızın teslim ediyor.Daha sonra nişan bozuluyor ve eski nişanlısının kardeşi meslektaşımızı, tahsil ettiği paraları kendisine vermediği gerekçesi ile, şikyet ediyor. H.U.M.K. nın ilgili maddesinde tanık dinletilebilecek haller arasında nişanlılık ilişkisi sayılmadığı halde tarafların durumları gereği makbuza bağlanması mümkün olmayan haller deniliyor. Bu durumda bu meslektaşımızın tanık dinletmesi mümkünmüdür.
Teşekkür ederim.
Old 25-06-2011, 23:27   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avturker
Merhabalar,
Bir meslektaşımızın nişanlısının kardeşinin icra takibini yürütüyor ve dosyadan tahsil ettiği paraları alacaklıya makbuz almaksızın teslim ediyor.Daha sonra nişan bozuluyor ve eski nişanlısının kardeşi meslektaşımızı, tahsil ettiği paraları kendisine vermediği gerekçesi ile, şikyet ediyor. H.U.M.K. nın ilgili maddesinde tanık dinletilebilecek haller arasında nişanlılık ilişkisi sayılmadığı halde tarafların durumları gereği makbuza bağlanması mümkün olmayan haller deniliyor. Bu durumda bu meslektaşımızın tanık dinletmesi mümkünmüdür.
Teşekkür ederim.

HUMK 293/4 uyarınca tanıkla ispat mümkündür.
Old 26-06-2011, 00:07   #3
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/7465
Karar: 2007/12504
Karar Tarihi: 25.10.2007

ÖZET: Taraflar arasındaki hukuki ilişki av malzemeleri satımı, verilen mazot ve borç paradan kaynaklanmaktadır. Bilirkişi beyanı ile yazılar dava konusu işlemlerin devamlı olarak senede bağlanmamasının adet haline gelmediği, aksine senet alınarak da bu işlemlerin yapıldığı belirtilmektedir. Öyle olunca mahkemece şahit dinlenilmesi doğru değildir. Murisin tuttuğu davalının imzası bulunmayan defterde ki kayıt ve miktarlarda davalıyı bağlamaz. Davacı iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamamıştır. Ne var ki dava dilekçesinde ve delil listesinde açıkça davacının yemin deliline dayandığı anlaşılmaktadır. Davacıya iddiaları konusunda yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 67) (1086 S. K. m. 293)

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, ticaretle uğraşan murisinin sağlığında davalıya av malzemeleri satıp mazot ve nakit para verdiğini bundan dolayı doğan alacağın örf ve âdete göre senede bağlanmadığını, murisin defterine kayıt edildiğini, davalı borcunu ödemediğinden aleyhinde yaptığı icra takibine davalının itiraz ettiğini bildirip, itirazın iptaline, inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacı murisinin tek taraflı tuttuğu kendi imzası bulunmayan defter ve belgelerin kendisini bağlamayacağını ve iddianın doğru olmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki hukuki ilişki av malzemeleri satımı, verilen mazot ve borç paradan kaynaklanmaktadır. Davacı murisi tarafından davalıya satılan av malzemeleri, verilen mazotun bedeli ve borç para için mahalli örf ve âdete göre senet düzenlenmediğini, bunları murisin özel defterine kayıt edildiğini bildirip, yörede bu kabil işlemlerin senede bağlanmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılmasını istemiştir. Dosyaya sunulan Yumurtalık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/188 Esas sayılı dosyasında dinlenen bilirkişinin beyanını içeren duruşma zaptı fotokopisi C… Ticaret Odası ve S.S Y…. Merkez Su Ürünleri Kooperatifi Başkanlığının yazılarına dayanarak, dava konusu satım ve karz işlemlerinin senede bağlanmasının yörede teamül olmadığı kabul edilerek dinlenen şahit beyanları ve murisin defterinde yazılı olan miktara itibar edilerek dava kabul edilmiştir. HUMK 293/4 maddesi hükmüne dayanılarak tanık dinlenebilmesi için teamül unsurunun gerçekleşmesi ve bir çevrede herhangi bir hukuki işlemin devamlı olarak senede bağlanmamasının adet haline gelmesi ve bu hususun zaman içinde herkes tarafından uyulmak suretiyle istikrarlı bir nitelik kazanmış bulunması ve ayrıca kamuoyunda da bu teamüle inanılmış olması gerekmektedir. Yumurtalık Sulh Hukuk Mahkemesince dinlenen bilirkişi beyanını içeren duruşma zabtındaki açıklamalar ile C… Ticaret Odası Başkanlığının ve Merkez Su Ürünleri Kooperatifi Başkanlığının yazılarından yukarıda açıklandığı şekilde bir teamülün yörede oluşmadığı anlaşılmaktadır. Zira bilirkişi beyanı ile yazılar dava konusu işlemlerin devamlı olarak senede bağlanmamasının adet haline gelmediği, aksine senet alınarak da bu işlemlerin yapıldığı belirtilmektedir. Öyle olunca mahkemece, 293/4. maddesinde ki şartlar gerçekleşmediği halde şahit dinlenilmesi doğru değildir. Murisin tuttuğu davalının imzası bulunmayan defterde ki kayıt ve miktarlarda davalıyı bağlamaz. Davacı iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamamıştır. Ne var ki dava dilekçesinde ve delil listesinde açıkça davacının yemin deliline dayandığı anlaşılmaktadır. Davacıya iddiaları konusunda yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, mahkemece aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafından temyiz edilen kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 25.10.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 26-06-2011, 10:37   #4
avturker

 
Varsayılan

Cevaplarınız için teşekkür ederim. Bu şikayetle ilgili süreçte yardımlarınıza tekrar tekrar ihtiyaç duyabilirim.
Old 26-06-2011, 11:58   #5
tiryakim

 
Varsayılan

Benim düşünceme göre bu durumda tanık dinletme olmayacaktır.
Old 26-06-2011, 20:27   #6
av.elfida

 
Varsayılan

sayın tiryakim gerekçenizi öğrenebilir miyiz?
Old 26-06-2011, 20:34   #7
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.elfida
sayın tiryakim gerekçenizi öğrenebilir miyiz?

HUMK 293/4 maddesi hükmüne dayanılarak tanık dinlenebilmesi için teamül unsurunun gerçekleşmesi ve bir çevrede herhangi bir hukuki işlemin devamlı olarak senede bağlanmamasının adet haline gelmesi ve bu hususun zaman içinde herkes tarafından uyulmak suretiyle istikrarlı bir nitelik kazanmış bulunması ve ayrıca kamuoyunda da bu teamüle inanılmış olması gerekmektedir.

Teşekkürler...
Old 26-06-2011, 20:52   #8
tiryakim

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Onüçüncü Hukuk Dairesi
Esas No : 2002/15332
Karar No : 2003/2070
Tarih : 3.3.2003

ALACAK DAVASI ( Davacı Dünürüne Borç Para Verdiğini Ödenmemesi Nedeni ile Döviz Alacağının Fiili Ödeme Tarihindenki Kur Üzerinden Türk Lirası Olarak Tahsili Talebi )
GELENEK ( Taraflar Arasında Alacağın Senede Bağlanmamasının Gelenek Haline Gelmesinin Gerekmesi )
BİLİRKİŞİ ( Hukuki İlişkinin Senede Bağlanmamasının Gelenek Haline Gelip-Gelmediğinin Uzman Bilirkişi Kurulunun Görüşünün Alınmasının Gerekmesi )
BİLİRKİŞİ GÖRÜŞLERİNİN ÇELİŞKİLİ OLMASI ( Uzman Olmayan Bilirkişilerin Yetersiz ve Çelişkili Görüşlerine Dayanarak Karar Verilmiş Olması )

ÖZET :

Gelenek nedeniyle HUMK.nun 293/4. maddesi hükmüne göre tanık dinlenebilmesi için dava konusu hukuki işlemin devamlı olarak senede bağlanmasının adet ( gelenek ) haline gelmiş olması, bu hususun istikrarlı ( kararlı ) bulunması ve aynı zamanda kamuoyu tarafından bu geleneğe inanılmış olması gerekir. Geleneğin ötedenberi var olduğunun tesbiti için uzmanlık derecesi olmayan bir bilirkişinin düşüncesine dayanılamaz. Bu yönün mahalli ticaret odası, ziraat odası, Belediye gibi ilgili kuruluşlardan soruşturulması ve uzman bilirkişi kurulunun da düşüncelerinin alınması sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

DAVA :

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evraklar üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR :

Davacı, davalı dünürüne 1997 yılının 7. ayında 13.000 Hollanda Florini borç para verdiğini ancak ödenmediğini bildirerek 13.000 Florinin ödeme tarihindeki kur üzerinden TL olarak davalıdan ödetilmesini istemiştir.

Davalı, borçlu olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne 13.000 Florinin ödeme tarihindeki TL karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi avukat, dünürler arasındaki alışverişlerde senet alınmamasının gelenek vasfında olmadığını, güven ve samimiyete dayandığını bildirmiş, bilirkişi olarak dinlenen Belediye Başkanının da yakın hısımlar arasında senet düzenlenmez şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece bu görüşler dikkate alınarak HUMK.nun 293/4. maddesindeki koşulların oluştuğu kabul edilerek tanık dinlenmiş ve tanık beyanlarına itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Gelenek nedeniyle HUMK.nun 293/4. maddesi hükmüne göre tanık dinlenebilmesi için dava konusu hukuki işlemin devamlı olarak senede bağlanmasının adet ( gelenek ) haline gelmiş olması, bu hususun istikrarlı ( kararlı ) bulunması ve aynı zamanda kamuoyu tarafından bu geleneğe inanılmış olması gerekir. Geleneğin ötedenberi var olduğunun tesbiti için uzmanlık derecesi olmayan bir bilirkişinin düşüncesine dayanılamaz. Bu yönün mahalli ticaret odası, ziraat odası, Belediye gibi ilgili kuruluşlardan soruşturulması ve uzman bilirkişi kurulunun da düşüncelerinin alınması sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin yetersiz ve çelişkili bilirkişi görüşlerine dayanılarak tanık dinlenilmesi ve tanık sözlerine göre de hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ :

Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 3.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-06-2011, 23:04   #9
avturker

 
Varsayılan

' Halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede raptı müteamil olmıyan muameleler' madde metni bu şekilde. Burdan yalnızca örf adet sayılan durumlar anlaşılamaz bence. Tarafların iradesinin olmadığı durumlarda bu kapsamdadır örneğin. Bende şöyle bir karar bulmuştum;

1. T.C
Y A R G I T A Y
Ondokuzuncu Hukuk Dairesi
E. 1992/777
K. 1992/2397
T. 26.5.1992
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı tarafından, davalının işyerine girişinde kendisinden güvence olarak tarihsiz alındığı iddia edilen 10.000.000.- liralık senedin, gerçek bir borcu temsil etmediği ve davalının bu senede dayanarak yaptığı icra takibi ile borçlu olmadığı yolunda açılan davada, davalı şirket vekili davacının şirkete olan borcu karşılığında senedin düzenlendiğini ve bu senetle davacıdan alacaklı bulunduğunu savunmuştur. Davacı, davalının bu savunması karşısında, davalıya herhangi bir nedenle borçlu olmadığı iddiasının kanıtı olarak davalının ticari defterlerine dayanmış, ayrıca şahit ikame etmiştir.
Her ne kadar senede karşı borçlu olmadığı yolundaki iddiasının şahitle ispatı mümkün değilse de, iş hayatında genel olarak işçilerden işe girişte bu tür güvence senetleri alınıp alınmadığına yönelik mahalli uygulamanın tesbiti için şahit dinlenmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu konuda dinlenen şahitler, yöresel uygulamada olduğu gibi davalının da iş yerine aldığı işçi ve personelden güvence olarak açık senet aldığını beyan etmişlerdir.


Davacının davalı elindeki senetle borçlu olmadığı iddiasında kanıt olarak dayandığı davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, davada konu senedin, defterlerde kaydı bulunmadığı gibi, davacının borçluluğuna ilişkin bir kayda da rastlanmadığı saptanmıştır.

TTK.nun 84. maddesi hükmünce davalı şirketin alacak kaydı bulunmayan ticari defterlerinin kendi aleyhine delil sayılacağından, davalı elinde bulunan senedin şahit ifadelerinde belirtilen şekilde işe girişte alınan bir güvence senedi olduğu ve davalı şirkete davacının gerçek bir borcu bulunmadığı iddiası sabit görülerek, mahkemece davanın kabul edilmesi usul ve kanuna uygun olduğundan davalının temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmektedir.

S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz eden taraftan alınmasına, davacı vekili için takdir olunan 24.800 lira duruşma vekalet ücretinin davalıdan tahsiline 26.5.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Old 27-06-2011, 10:54   #10
furugferruhzad

 
Varsayılan

Cezai takibat ne oldu?Zimmet demişsiniz zimmet suçu oluşmaz.En kötü ihtimal emniyeti suistimaldır.Şikayet dilekçesinde zimmet mi yazıyor?
Old 27-06-2011, 18:15   #11
av.elfida

 
Varsayılan

avukatlar görevleri nedeni ile işledikleri suçlar yönünden görevi kötüye kullanma suçu ile yargılanırlar
Old 27-06-2011, 18:16   #12
avturker

 
Varsayılan

Soruşturma izni henüz geldi. Suçun niteliği konusunda bizde tartışıyoruz. İcra dosyasından çekilen paralar söz konusu olduğu için zimmet olduğunu düşünüyoruz ancak emniyeti suistimal diyen arkadaşlar da var. Sizin de yorumunuzu öğrenebilirsek seviniriz.
Old 27-06-2011, 18:29   #13
av.elfida

 
Varsayılan

sayın furugferruzhad'ın açtığı ''icra dosyasındaki parayı müvekkile ödemeyen vekilin suçu zimmet midir?'' başlıklı konuda bu konuyu tartışmıştık. benim bu konuda görüşüm aynen devam etmektedir,aşağıya kopyalıyorum.

''Avukatlık Kanunu madde 62'ya göre avukatın eylemi, yeni ceza kanununa göre, eski ceza kanunu 230 ve 240 'ın karşılığı olan 257. maddedeki görevi kötüye kullanma olarak değerlendirilmeli. yargıtay kararlarına göre ise eski ceza kanununda 510. maddede var olan ancak yeni kanunda 155. madde yani güveni kötüye kullanma suçu içerisinde kalmakta olan hizmet nedeni ile emniyeti suistimal içerisinde değerlendirilmeli. avukatla müvekkili arasındaki sözleşme hizmet sözleşmesi değil vekalet sözleşmesi olduğundan hizmet nedeni ile emniyeti suistimal suçu oluşmaz kanımca. zaten eski kanun 510. maddede düzenlenen bu suç yeni kanunda güveni kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilmiş. avukatın eylemi güveni kötüye kullanma ve görevi kötüye kullanma suçlarından birisi kapsamında değerlendirilmeli ve avukat kamu görevlisi olduğundan eylemi görevi kötüye kullanma suç kalıbına uyar.''
Old 28-06-2011, 12:59   #14
furugferruhzad

 
Varsayılan

Bu konuyu çok araştırdım.Bir sürü yargıtay kararı da eklemiştim.Kesinlikle zimmet suçu oluşmaz.Yargıtaya göre zimmet suçunun oluşabilmesi için bu paraların kamu görevlisinin görevinin normal fonksiyonu gereği kendisine teslim edilmiş bakım ve gözetimi ile ilgili kamu malının mal edinilmiş olması durumunda ve zimmet kastının olması gerekir.Görevinin normal fonksiyonundan anladığı da örneğin veznedar icra müdürü vs. gibi kişiler.Sayın elfidanın dediği görevi kötüye kullanma ise mümkün değil yargıtay kararını ekliyorum.
Old 28-06-2011, 13:00   #15
furugferruhzad

 
Varsayılan

HİZMET SEBEBİYLE EMNİYETİ SUİSTİMAL ( Avukatın Müvekkili Adına Tahsil Ettiği Parayı Kendisine Vermemesi )
AVUKATIN MÜVEKKİLİ ADINA TAHSİL ETTİĞİ PARAYI KENDİSİNE VERMEMESİ ( Hizmet Sebebiyle Emniyeti Suistimal )
AVUKATIN GÖREVİYLE İLGİLİ OLARAK İŞLEDİĞİ SUÇ ( Bu Fiil Ceza Kanunlarında Özel Olarak Düzenlenen Suç Tiplerine Uygunsa Avukatlık Kanununun 62. Maddesinin Uygulanmayacağı )



ÖZET :

1136 sayılı avukatlık kanununun 62. Maddesiyle özel nitelikte görevin kötüyekullanılması suç tipi tesbit edilmiş değildir. Bir avukatın, göreviyle ilgiliolarak gerek özel yasalarda ve gerekse TCK.'nunda özel olarak düzenlenmişsuç tiplerini ihlal eden eylemlerini, bu madde kapsamında mütalaa etmeyeolanak bulunmamaktadır.


DAVA :

Ankara Barosu avukatlarından olan sanığın, müşteki Seyhan Şimşek vekil sıfatıyla, AnkaraGayrimenkulsatış İcra Memurluğundan tahsil ettiği 1.376.960 lirayı müştekiye vermediği gibi; hiçbir belge ibraz etmeden,ödediğini de iddia etmek suretiyle ketim ve inkarda bulunduğu, müştekinin aşamalarda uyum gösteren ifadeleri,suçkonusu paranın "davalı Bülent Öcalan'dan alınarak davacı Seyhan Şimşek'e verilmesine" dair Ankara 10.AsliyeHukuk Mahkemesinin Yargıtayca onanarak kesinleşen kararı, Ankara Gayrimenkul Satış İcra Memurluğunun1983/633 esas nolu dosyasındaki belgelerden açıklıkla anlaşılmaktadır.


KARAR :

Oluş ve sübutta Yerel Mahkeme ile, Özel Daire arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Uyuşmazlıkkonusu olan husus: Sanığın açıklanan eyleminin "görevi kötüye kullanmak" mı, yoksa "Hizmet nedeniyleemniyetisuistimal"mi suçunu oluşturacağı hususudur.

Görevi genel nitelikte kötüye kullanma suçu tipi, mevzuatımıza 1274 Ceza Kanununu 102. maddesine 1330tarihinde yapılan tadil ile girmiştir. Bugün yürürlükte olan 1926 tarihli kanunumuza da bazı ufak tefekdeğişikliklerleeski Ceza Kanunumuzun 102. maddesinden nakledilmiştir. 1989 mehaz İtalyan Ceza Kanununuda da görevigenelnitelikte kötüye kullanma suçu düzenlenmiş ve 175. maddesinde tesbit edilmişti. Bu madde kanunumuzakişilerekarşı yapılan keyfi muameleyi cezalandıran 228. madde olarak alınmış, bunun yanında eski kanunumuzun 102.maddesi de, aynı konuyu düzenlemekte olmasına rağmen, genel nitelikte görevi kötüye kullanmayıcezalandıran 240.madde olarak kanunumuza ilave edilmiştir.

Görevi genel nitelikte kötüye kullanma suç tipinin mukayeseli hukuk bakımından ne şekilde düzenlendiğiüzerindede durmak gerekir. Bazı yazarlar ( Dönmezer, İHFM, 1945/227 ), bu hükmün "tamamen yerli" olduğukanısındadırlar.Halbuki bir çok İsviçre Kanton Kanunları ile, 19. yüzyılın ortalarından başlayarak kabul edilen cezakanunlarındakanunumuzun 240. maddelerinde de genel nitelikte görevin kötüye kullanılması suç tipine birçok kanundarastlanmaktadır. Bazı kanunlar memurlar hakkında Özel nitelikte görevin kötüye kullanılması suç tipleri tesbitederlerve bunların dışında genel nitelikte bir suç tipine yer vermezler. Bunlara örnek olarak 1810 Fransız, 1935 Çin,1940Breziyla kanunları gösterilebilir. Gerçekten bu kanunlarda memuriyet görevinin kötüye kullanılmasının hangihallerdesuç olacağı belirtilmiş, kötüye kullanılması ayrı bir suç tipi olarak benimsenmemiştir. Diğer bazı kanunlar ise,kanunumuz sistemi gibi; görevin özel nitelikte kötüye kullanılması hallerini tesbit ettikten başka, bu suç tipleriiçinmütalaa edilemeyecek ve fakat genel nitelikte görevin kötüye kullanılması halini oluşturabilecek fiiller için birsuç tipide yaratılmış bulunmaktadır. Danimarka, İtalya, Polonya, Romanya ve Yunan kanunları örnek olarakgösterilebilir.

Ancak bu sistem de birçok bakımdan değişiklik gösterir. Bu şekle göre, genel nitelikte görevikötüyekullanma bu fasılda genel tali ve tamamlayıcı bir fonksiyon görür; yani fiil özel nitelikte belirtilmiş bulunangörevikötüye kullanma suç tiplerinden birini ihlal etmediği hallerde fiilin genel nitelikte sevkedilmiş norma uygunolupolmadığı düşünülebilir ve ancak özel nitelikte suç tipinin uygulanmaması halinde, tali nitelikte olan suç tipiuygulanabilme alanı bulabilir. Bu sistem kanunumuzun da benimsemiş olduğu sistemdir ( Ayhan Önder, TürkCezaHukuk Özel Hükümler, 2. Bası, 1987, S. 211-212 ).

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 62. maddesinde "Türk Ceza Kanununun 294 ve 295. maddelerinde yazılıhallerden başka ( Her ne şekilde olursa olsun ) bu kanun ve diğer kanunlar gereğince avukat sıfatı ile veyaBarolarBirliğinin yahut baroların organlarında görevli olarak kendisine verilmiş bulunan görev ve yetkiyi ihmal vekötüyekullanan Türk Ceza Kanunun 230 ve 240. maddeleri gereğince cezalandırılır" hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü gibi; bu maddede, avukatlar hakkında özel nitelikte görevin kötüye kullanılması suç tipi tesbitedilmiş ( Başka deyişle, unsurları da açıklanarak, avukatın görevi kötüye kullanılmasının hangi hallerde bu maddeyegöre suçoluşturacağı belirtilmiş ) değildir. Genel nitelikte bazı ibarelerle ".. kendisine verilmiş bulunan görev ve yetkiyiihmalve kötüye kullanan avukatın TCK.'nun 230 ve 240. maddeleri gereğince cezalandırılacağına" değinilmekleyetinildiğinden: bir avukatın, göreviyle ilgili olarak gerek özel yasalarda ve gerekse Türk Ceza Kanununda özelolarak düzenlenmiş suç tiplerini ihlal eden ( Mesela hizmet nedeniyle emniyeti suistimal, sahtekarlık )eylemlerini,1136 sayılı kanunun 62. maddesi kapsamında mütalaa etmeye olanak bulunmamaktadır.

Bu itibarla, sanığın açıklanan eyleminin hizmet nedeniyle emniyeti suistimal olarak nitelendirilmesindezorunlulukbulunduğundan, sanığın temyiz itirazlarının reddi ile, direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.


SONUÇ :

Çoğunluk görüşüne katılmayan üyeler: ( 1136 sayılı kanunun 62. maddesiyle Özel bir düzenlemeyapıldığını; sanık Avukatın eyleminin anılan madde gereğince görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğundandirenme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerektiğini ) ileri sürerek, bu yolda oy kullanmışlardır.
Old 28-06-2011, 13:09   #16
furugferruhzad

 
Varsayılan

Bu arada Sayın Meslektaşımız ne durumda?Çok üzüldüm açıkçası kötü bir durum.Emniyeti suistimalde meslekten men sebebi ancak tanık ta dinleterek kastın olmadığı katınlanabilir bu olmadığı takdirde ise zarar karşılanarak 2 yılın altında ceza verilecektir(Alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirir bir durum yok çünkü)mutlaka hükmün açıklanmasının geri bırakılması düşünülmeli.Hagb kararı verilmesi durumunda ise barolar en kötü ihtimal işten yasaklanma kararı veriyorlar meslekten men değil.Sicil durumu da önemli tabi.Umarım sicilde başka ceza yoktur.Sevgi ve Saygılarımla.
Old 28-06-2011, 13:14   #17
furugferruhzad

 
Varsayılan

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI
Tarih - Esas No - Karar No Konu
T. 30.04.2010
E. 2009/691
K. 2010/179
* Müvekkil adına alınan para veya başkaca değerlerin geciktirilmeksizin müvekkile duyurulması ve verilmesi
* Avukatın mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınması
(1136 sayılı Av. K. m. 34; TBB Meslek Kuralları m. 3, 4,

Yazdırmak için tıklayınız
Şikâyetli avukat hakkında, şikâyetçinin iş akdinin haksız feshedilmesi nedeniyle işçilik alacaklarının tahsili için dava açmak üzere vekil tayin edildiği, açılan davada davanın kısmen kabulüne kısmen de reddine karar verildiği, reddedilen kısım için şikâyetli avukatın kararı temyiz etmediği, ayrıca karar neticesinde hükmedilen miktar için karşı taraf ile haricen 4.600,00.-TL. sına anlaşmış olmasına karşın şikayetçiye 2.400,00.-TL. sı ödeme yaparak bakiye miktarın avukatlık ücreti olduğunu ileri sürerek uhdesinde tuttuğu, iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Şikâyetli avukat savunmasında, söz konusu dava nedeniyle davalı şirket ile 4.600,00.-TL. sına anlaştıklarını, bu bedelden 400,00.-TL. sının mahkemece takdir edilen vekalet ücreti, 400,00.-TL.sının davalı vekiline ödenen vekalet ücreti, 400,00.-TL.sının müvekkilinden avukatlık ücret tarifesi gereğince alması gereken vekalet ücreti, 506,00.-TL.sının İcra müdürlüğünce tahakkuk ettirilen vekalet ücreti olduğunu, 506,00.-TL.sının da avukatlık ücret tarifesi nedeni ile icraya başvurması nedeniyle müvekkilinden alması gereken vekalet ücreti olduğunu ileri sürerek toplam 2.212.00.-TL.sı avukatlık ücreti alacağı olmakla karşı taraftan tahsil edilen alacaktan bunun düşülmesi halinde bakiye 2.388,00.-TL.sı kaldığını bunu da şikayetçiye ödediğini, ayıca kararın temyizinde de bir menfaatleri olmadığını bu hususu müvekkiline izah ettiğini ve iznini aldığını bu nedenle kararı temyiz etmediğini bildirmiştir.

Baro Disiplin Kurulu, şikâyetli avukatın eylemini sabit görmüş, ancak ceza davasında hakkında verilen kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması, disiplin sicilinde cezasının olmayışı sebebiyle şikâyetli avukatın 14,00.-TL. sı para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş, karara şikayetli avukat tarafından itiraz edilmiştir.

Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi ile ilgili olarak Karaman Ağır Ceza mahkemesinin 2007/96 Esasına kayıtlı olarak “Görevi ihmal” ve “Güveni kötüye kullanma” suçlarından dolayı açılan kamu davası sonunda Mahkemece 2008/285 Karar sayılı ve 23.12.2008 tarihli kararında, şikâyetli avukatın kararı temyiz etmemesi nedeniyle görevi ihmal suçunu işlediği kabul edilerek TCK. nun 257/2, 62. maddeleri uyarınca beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, karşı tarafa ödememesi gereken 400,00.-TL. sı vekalet ücretini de müvekkilinin iradesi dışında davalı vekiline ödemesi nedeniyle hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunu işlediği kabul edilerek TCK. nun 155/2, 168/2, 62.maddeleri uyarınca beş ay hapis ve bir gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, karar 19.01.2009 tarihinde kesinleşmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, şikâyetli avukatın müvekkilinin yazılı iznini almaksızın şikâyetçi müvekkili aleyhindeki mahkeme kararını temyiz etmeyerek hak kaybına neden olduğu, ayrıca şikâyetçi adına haricen tahsil etmiş olduğu paranın büyük bir kısmını avukatlık ücreti olarak uhdesinde tuttuğu, hapis hakkının hangi alacağı için, ne miktarda kullandığına dair şikâyetçi müvekkilini bilgilendirmediği, müvekkili olan şikâyetçinin yazılı izni olmaksızın davanın karşı taraf vekiline ödeme yaptığı, yapılan ödemenin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, zira mahkeme kararında reddedilen kısım için karşı taraf lehine avukatlık ücretine hükmedilmediği, bu hususun karşı taraf avukatı tarafından temyiz nedeni olarak ileri sürülmesine karşın talebin Yargıtay’ca reddedilerek kararın onandığı, bu nedenle şikâyetli avukatın karşı taraf vekiline keyfi olarak 400,00.-TL. sı ödeme yapmış olduğu anlaşılmaktadır.

Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi ile ilgili olarak açılan ceza davasında Mahkemece şikâyetlinin görevi ihmal ve güveni kötüye kullanma suçları sabit görülerek mahkûmiyetine karar verilmiş, her iki eylem sebebiyle de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

“Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin olarak verilen kararlar adli sicil kaydına işlenmemekte, başka bir deyişle hakkında cezalandırma kararı verilmiş sanıklar, sabıkalı addedilmemekte, kararlarda belirtilen cezaların infazı ertelenmekte, 5 yıllık süre içinde suç işlenmediği takdirde infaz edilmemektedir. Ancak yapılan yargılama sonucu, ceza mahkemesi suçun unsurlarına ilişkin maddi vakıaları tespit etmekte ve manevi unsuru da nazara almak suretiyle, suç vasfını belirleyerek cezalandırma kararı vermektedir. Bu durumda, hakkında hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına karar verilen sanık, verilen cezanın infaz edilmemesi ve sabıka teşkil etmemesi imkânından yararlanmaktadır. Öte yandan, hakkında bu tür hüküm kurulan sanığın, isnat edilen suçu işlediği ve işlediği suçun ferdileştirilmesi sonucu mahkemesince, kendisine uygun yasa maddesi gereğince ceza verildiği de tartışmasızdır.

Bu durumda, şikâyetli avukat hakkında açılan ve Karaman Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan davada, şikâyetlinin “Görevi ihmal” ve “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçunu işlediğine ilişkin mahkeme yargısını nazara almak ve doğru kabul etmek zorunluluğu bulunduğundan, şikâyetlinin suç olarak kabul edilen bu eylemleri aynı zamanda disiplin suçunu da oluşturmaktadır.

Avukatlık Yasasının 34. maddesine göre, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesine göre “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”, 4.maddesine göre “Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” 43.maddesine göre de “Müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir. Müvekkille ilgili bir hesap varsa uygun sürelerde durum yazı ile bildirilir.”

Şikâyetli avukat hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçunun Avukatlık Yasasının 5/1-a maddesine göre avukatlığa engel suçlardan olduğu ve anılan Yasanın 136/1.maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasını gerektirdiği, ancak bu suç nedeniyle şikâyetli avukat hakkında verilen mahkûmiyet kararının CMK. nun 231/5.maddesi uyarınca hukuki sonuç doğurmaması karşısında Avukatlık yasasının 158/1.maddesinde belirtilen ilkeler uyarınca eylemin niteliği ve ağırlığı dikkate alınarak meslekten çıkarma cezası yerine bir alt ceza olan “işten çıkarma” cezası verilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle Baro Disiplin Kurulunun tayin ettiği “14,00.-TL. sı para cezası verilmesine” ilişkin kararında hukuki isabet bulunmamakta ise de, aleyhe itiraz olmadığından bu hususa sadece değinilmekle yetinilmiş ve kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak, şikâyetli avukatın itirazının reddi ile, Baro Disiplin Kurulunun “14,00.-TL. sı para cezası verilmesine” ilişkin kararının aleyhe itiraz olmaması sebebiyle ONANMASINA oybirliği ile karar verildi.
Old 28-06-2011, 18:39   #18
avturker

 
Varsayılan

İlginize teşekkür ederim. Meslektaşımız moral anlamında çok kötü. Şöyle bir ikilem yaşıyor; şahıslara o parayı ödemek (tabi ki parayı ödemek sorunu çözmek için yeterli değil) veya haklı olduğu için hiç bir pazarlığa girişmeksizin hukuki mücadelesini vermek. Bir çok insanla konuşuyoruz ama bu hayati bir konu olduğundan sabırla bir sonuca varmaya çalışacağız.
Old 27-11-2011, 16:29   #19
avukat062003

 
Varsayılan

Arkadaşlar hakkında bir disiplin soruşturması bulunan kişi var, hakkında dolandırıcık suçundan hükmün geri bırakılması kararı verilmiş. Verilen hüküm, hükmün geri bırakılması ile bekletilmeye alındı ise disiplin kurulunda da aynı şekilde verilecek olan disiplin cezasınında bekletilmesi gerkmiyormu? Barolar birliği bir alt ceza olan işten çıkarmanın verilmesini savunuyor bunun aksine karar var mı? Çok kısa süresi var, ben aksine karar bulamadım ama bazı kararlar olduğunu da duydum. Yardımcı olabilirseniz sevinirim. Ceza davasında da mağdur olunmuş birde işten uzaklaştırılırsa daha çok kötü olacak. Teşekkür ederim.
Old 27-11-2011, 16:33   #20
furugferruhzad

 
Varsayılan

Şikâyetli avukat hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçunun Avukatlık Yasasının 5/1-a maddesine göre avukatlığa engel suçlardan olduğu ve anılan Yasanın 136/1.maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasını gerektirdiği, ancak bu suç nedeniyle şikâyetli avukat hakkında verilen mahkûmiyet kararının CMK. nun 231/5.maddesi uyarınca hukuki sonuç doğurmaması karşısında Avukatlık yasasının 158/1.maddesinde belirtilen ilkeler uyarınca eylemin niteliği ve ağırlığı dikkate alınarak meslekten çıkarma cezası yerine bir alt ceza olan “işten çıkarma” cezası verilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle Baro Disiplin Kurulunun tayin ettiği “14,00.-TL. sı para cezası verilmesine” ilişkin kararında hukuki isabet bulunmamakta ise de, aleyhe itiraz olmadığından bu hususa sadece değinilmekle yetinilmiş ve kararın onanması gerekmiştir.

1)Baro ne ceza verdi?
2)Aleyhe itiraz var mı?
Old 27-11-2011, 20:04   #21
avukat062003

 
Varsayılan

Baro henüz ceza vermedi, duruşma bir hafta sonra

aleyhe itiraz edecek yok.
Old 28-11-2011, 01:11   #22
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat062003
Arkadaşlar hakkında bir disiplin soruşturması bulunan kişi var, hakkında dolandırıcık suçundan hükmün geri bırakılması kararı verilmiş. Verilen hüküm, hükmün geri bırakılması ile bekletilmeye alındı ise disiplin kurulunda da aynı şekilde verilecek olan disiplin cezasınında bekletilmesi gerkmiyormu? Barolar birliği bir alt ceza olan işten çıkarmanın verilmesini savunuyor bunun aksine karar var mı? Çok kısa süresi var, ben aksine karar bulamadım ama bazı kararlar olduğunu da duydum. Yardımcı olabilirseniz sevinirim. Ceza davasında da mağdur olunmuş birde işten uzaklaştırılırsa daha çok kötü olacak. Teşekkür ederim.

Disiplin soruşturması, ceza yargılamasından bağımsız olarak yürür. HAGB kararı verilmesi disiplin soruşturmasının durdurulmasını gerektirmediği gibi disiplin cezası verilmesine de engel değildir.

Unutmayalım ki, sanığın suçluluğu sabit olmadan HAGB kararı verilemez. Bu durumda, disiplin soruşturmasını yürüten makamın bu kararı dikkate alarak uygun disiplin cezası tesis edebilir. Bu duruma göre, disiplin cezası verilmesine mani tek hal sanığın beraat etmesidir.

Netice itibariyle, hiçbir ceza soruşturma ve davası dahi söz konusu olmasa davranış bir disiplin yaptırımına bağlanabilir. Disiplin hukukunun koruduğu yararlar başkadır.

Saygılar.
Old 30-04-2012, 09:53   #23
avturker

 
Varsayılan

Başlıkta bahsettiğim şikayetle ilgili meslektaşımız hakkında beraat kararı verildi, karşı taraf dosyayı temyiz etmiş.
İlginize teşekkür ederim tekrar.
Old 08-05-2012, 16:47   #24
furugferruhzad

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avturker
Başlıkta bahsettiğim şikayetle ilgili meslektaşımız hakkında beraat kararı verildi, karşı taraf dosyayı temyiz etmiş.
İlginize teşekkür ederim tekrar.

Değerli meslektaşım;hangi suçtan dava açıldı?ZİMMET/EMNİYETİ SUİSTİMAL/GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA/TANIK DİNLENDİ Mİ?Durum beni de ilgilendiriyor da.Saygılarımla.
Old 09-05-2012, 08:17   #25
avturker

 
Varsayılan

Hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma dan dava açıldı, tanıklarımız dinlendi. Umarım bahsettiğiniz konuda en yakın zamanda en güzel şekilde sonuçlanır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Nişanlılık ilişkisi yazılı delil avturker Meslektaşların Soruları 1 16-10-2014 11:56
Zimmet suçu oluşur mu? Hasan Bahadır Büyükavcı Meslektaşların Soruları 8 27-06-2011 13:03
Zimmet Suçu Oluşur mu? oceans17 Meslektaşların Soruları 7 25-06-2009 15:22
Zimmet Suçu maninblue Hukuk Soruları Arşivi 0 31-01-2006 08:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09604001 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.