Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay Bozmasına Uyup Aynı Kararı Vermek

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-03-2015, 09:16   #1
Avselcuk2014

 
Önemli Yargıtay Bozmasına Uyup Aynı Kararı Vermek

merhaba,
Müvekkil yapılan yargılama sonucunda 10 yıl hapis cezası ve 1000 gün adli para cezası alıyor, karar tarafımızca temyiz ediliyor. Yargıtay da cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak verildiğinden bahisle BOZMA kararı veriyor. Yerel mahkeme de bozmadan sonra yapılan yargılama da mahkeme yargıtayın bozma kararı hukuka uygundur deyip, bozma kararına uyuyor. Ancak hüküm verilirken AYNI ceza veriliyor 10 yıl hapis ve 1000 gün adli para cezası bu durumda yapılabilecek birşey var mı hakimin sorumluluğuna gidilebilir mi ? veya yapılabilecek başka bir yol var mıdır?
Old 24-03-2015, 16:49   #2
Av.Rıdvan Ergün

 
Varsayılan

Olayınıza tam uymasa da, şu karar size fikir verebilir:


T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2012/11-11

K. 2012/229

T. 21.3.2012

• MARKAYA TECAVÜZÜN VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ İLE ÖNLENMESİ DAVASI ( Yerel Mahkemenin Karar Verildikten Sonra Neticei Talepte Yapılan Değişikliğin Bozma Nedeni Yapılamayacağı Yönündeki Kararının Yeni Olguya Dayandığı - Direnme Olmadığı )

• DİRENME KARARI ( Markaya Tecavüzün Tespiti Davası/Yerel Mahkemenin Karar Verildikten Sonra Neticei Talepte Yapılan Değişikliğin Bozma Nedeni Yapılamayacağı Yönündeki Kararının Yeni Olguya Dayandığı - Kararın Direnme Niteliğinde Kabul Edilemeyeceği )

• KARAR VERİLDİKTEN SONRA NETİCEİ TALEPTE DEĞİŞİKLİK YAPILAMAYACAĞI ( Markaya Tecavüzün Tespiti Davası/Yerel Mahkemenin Karar Verildikten Sonra Neticei Talepte Yapılan Değişikliğin Bozma Nedeni Yapılamayacağı Yönündeki Kararının Yeni Olguya Dayandığı - Direnme Olmadığı )

1086/m.429

KHK-556/m.61


ÖZET : Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi ve maddi-manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Yerel Mahkemece, karar aşamasında yer almadığı halde sonradan dava dilekçesinin dosyada bulunan örneğine davacı vekilince veya davacının vekilinin imzası atılmak suretiyle bir başkasınca faiz talebinin ilave edildiği, bu halde de mahkeme kararının dosya içeriği ve mevcut duruma göre verildiği; karar verildikten sonra neticei talepte yapılan değişikliğin ise bozma nedeni yapılamayacağı gerekçeleriyle, direnildiğinden bahisle hüküm kurulmuştur. Mahkemece, direnme olarak adlandırılan temyize konu kararın, bu haliyle tamamen yeni bir olguya ve gerekçeye dayalı olduğu, usul hukuku anlamında direnme olmayıp, yeni bir hüküm niteliğinde bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
DAVA : Taraflar arasındaki “marka hakkına dayalı tecavüzün önlenmesi ve tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 5.11.2008 gün ve 2006/65 E.2008/265 K. Sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 11.10.2010 gün ve 2009/3311 E- 2010/10101 K. sayılı ilamı ile;
( ... Davacı vekili, müvekkilinin sesli ikaz cihazları ve araç üstü ışıklı ikaz sistemleri İmalatı ve ticaretini yaptığı cihazlar için TPE nezdinde 15.10.1999 tarihinden itibaren tescilli " CSR " markasını kullandığını, davalı şirketin ise 8.5.2002 tarihinden itibaren müvekkiline ait tescilli markayı ayırt edilemeyecek derecede benzerini taklit ederek, eylemin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, tecavüzün ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, 10.000,00 YTL manevi, 1.000,00 YTL maddi ve 5.10.2005 tarihli ıslah dilekçesiyle 3.582,80 YTL yoksun kalınan kazancın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkiline ait ürünlerde davacıya ait " CSR " markasının veya buna benzer bir marka veya işaretin bulunmadığını, müvekkilinin ürünlerinin plastik aksamını ... Plastik ve Kalıp San.Tic.Ltd.Şti.`ne yaptırdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan ... Plastik ve Kalıp San.Tic.Ltd.Şti vekili, davanın müvekkili şirket ile bir ilgisinin bulunmadığını, davaya konu ürünün 35 ayrı parçadan oluştuğunu, müvekkilinin ise bu parçalardan yalnızca birinin üretimini yaptığını belirtmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının işyerinde ele geçirilen ürünlerde yapılan ilk tespitte davalının tescilli markaya konu kalıpları kullanarak imal ettiği veya imal edilmiş ürünlerde yapılan kazıntılar üzerine Ses Kom ibaresini sonradan yazarak markaya tecavüzde bulunduğu ve hareketlerin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği, davalıda ele geçirilen çok sayıdaki diğer ürünlerde CSR markasının kazındığı tespit edildiği, aynı mamuller içersinde yine kazınan ancak alttaki marka belirlenemeyen aynı tür 41 adet ürünün davacı markasını taşıyan ve onun kalıbı ile üretilen ürünler olduğu kabulünün hayatın olağan akışına uygun olması sebebiyle kazıntılı tüm ürünlerin aynı şekilde değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davalının markaya tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile önlenmesine, markaya tecavüzlü materyaller üzerinde davacıya mülkiyet hakkı tanınmasına, 1.000,00 YTL maddi tazminatın, takdiren 5.000,00 YTL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1- )Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- )Davacı vekilinin dava dilekçesinde tazminata dair talep ettiği faiz hususunun değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, reddi doğru olmamış, kararın davacı lehine bozulması gerekmiştir... )
Gerekçesiyle ( 1 ) numaralı bentte davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilip, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı yararına bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
H.G.K.'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi ve maddi-manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı markasına davalının tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile önlenmesine, davacının CSR markasına dair kanıtlar ile üretiminde kullanılan makine, araç ve bu konudaki materyallerinin davalının kullanmasının yasaklanmasına ve markaya tecavüzlü materyaller üzerinde davacıya mülkiyet hakkı tanınmasına, 1.000,00 YTL. maddi ve takdiren 5.000,00 YTL. manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer talepler ile fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Daire`ce; yukarda başlık bölümünde yer aldığı üzere davalının tüm ve davacının sair temyiz istemlerinin reddi ile karar salt dava dilekçesinde tazminata dair olmak üzere talep edilen faiz hususunun değerlendirilerek bir karar verilmesi gereğine işaretle ve davacı lehine bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, karar aşamasında yer almadığı halde sonradan dava dilekçesinin dosyada bulunan örneğine davacı vekilince veya davacının vekilinin imzası atılmak suretiyle bir başkasınca faiz talebinin ilave edildiği, bu halde de mahkeme kararının dosya içeriği ve mevcut duruma göre verildiği; karar verildikten sonra neticei talepte yapılan değişikliğin ise bozma nedeni yapılamayacağı gerekçeleriyle, direnildiğinden bahisle hüküm kurulmuştur.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
H.G.K.ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin H.G.K.`nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir ( 6217 Sayılı Kanunun 30.maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 429. maddesi ).
Eş söyleyişle; mahkemenin açıkça uyma kararı vermesi, ya da eylemli uyma anlamına gelecek şekilde kararında değişiklik yapıp; yeni bir delile dayanarak ve bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Buna göre, somut olay değerlendirildiğinde:
Mahkemece, önceki kararın gerekçesinde ve hüküm fıkrasında yer almadığı halde kararın Özel Daire`ce dava dilekçesinde talep edilen tazminata dair faiz hususunun değerlendirilmesine yönelik olarak bozulması üzerine; dava dilekçesinde davacı vekili tarafından talep edilen tazminat kalemlerine faiz istemleri olmadığı; karar verildikten sonra dava dilekçesinin ilgili bölümlerinin sonuna dilekçedeki imzadan farklı kalemle faizle ilgili ilaveler yapılarak paraflandığı; davalı vekiline gönderilen dava dilekçesinde de faiz hususunda hiç bir yazılı ilave yapılmadığının, paraf veya imzanın bulunmadığının görüldüğü; davacı vekilince veya davacı vekilinin imzası atılmak suretiyle, karar verildikten sonra dava dilekçesine faiz talebinin ilave edildiği; bu halde de mahkeme kararının dosya içeriği ve mevcut duruma göre verildiği, talepteki karar verildikten sonra yapılan değişikliğin ise bozma nedeni yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, direnme olarak adlandırılan temyize konu kararın, bu haliyle tamamen yeni bir olguya ve gerekçeye dayalı olduğu, usul hukuku anlamında direnme olmayıp, yeni bir hüküm niteliğinde bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi H.G.K.'na değil, Özel Daire`ye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire`ye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 21.3.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. yarx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sizce İcra Müdürü Mahkeme Kararı ile Yargıtay Kararı Arasında Çelişki Var Gerekçesiyle Yargıtay Kararını Uygulamayabilir mi? denipre Meslektaşların Soruları 3 30-01-2013 15:27
Aynı dosyada kısa karar ve tefrik kararı aynı anda verilebilir mi? aühf Meslektaşların Soruları 0 18-12-2011 13:30
Aynı alacak için ve aynı nedene dayanarak iki kez ihtiyati haciz kararı SHODAN Meslektaşların Soruları 2 03-01-2009 20:57
Sorulara Sadece Yargıtay Kararı İle Yanıt Vermek Yeter Mi? Av. Muzaffer ERDOĞAN Site Hakkında Yazışmalar 5 30-11-2006 22:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04932189 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.