Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

euro üzerinden düzenlenen faturaya ilişkin icra takibi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-12-2020, 12:55   #1
Av.heren

 
Varsayılan euro üzerinden düzenlenen faturaya ilişkin icra takibi

2018 yılında euro olarak düzenlenen faturaya ilişkin alacağı takibe koymak istiyoruz. Fatura alacağını takip günündeki merkez bankası alış kuru üzerinden TL'ye çevirip mi takibe koymalıyız?

Bir diğer sorum ise, borçluya faturanın ödenmesine ilişkin ihtar gönderilmediyse, faturanın borçluya gönderildiği tarihten itibaren 8 gün sonra temerrüde düştüğünü kabul edip bu tarihten itibaren mi faiz istemeliyiz yoksa takip tarihinden itibaren mi?
Old 17-12-2020, 13:52   #2
LLM. Avukat Ömer Faruk İlgün

 
Varsayılan

YARGITAY
19.HUKUK DAİRESİ

E. 2001/8936

K. 2002/3320

T. 3.5.2002

• İTİRAZIN İPTALİ ( Takip Tarihinden İtibaren Reeskont Faizi Oranında Temerrüt Faizi Uygulanmasının Gerekmesi )

• FATURA ( Faturada Fatura Tarihi Belirtilerek Onbeş Gün İçinde Ödenmeyen Faturalara Aylık %15 Vade Farkı Uygulanacağına Dair Kayıt Bulunması )

• VADE FARKI ( Faturada Fatura Tarihi Belirtilerek Onbeş Gün İçinde Ödenmeyen Faturalara Aylık %15 Vade Farkı Uygulanacağına Dair Kayıt Bulunması )

• GEÇ ÖDEME HALİNDE UYGULANAN VADE FARKI ALACAĞI ( Alacağın Temerrütle Sona Ermesi-Bu Tarihten Sonra ancak Faiz İstenebilmesi )

• TEMERRÜT FAİZİ ( Vade Farkı Alacağının Temerrütle Sona Ermesi-Bu Tarihten Sonra ancak Faiz İstenebilmesi )

2004/m.67


ÖZET : Faturalarda, fatura tarihi belirtilerek 15 gün içinde ödenmeyen faturalar aylık %15 vade farkı uygulanacağına dair kayıt bulunduğundan vade farkı alacağının, fatura tarihine 15 gün eklenerek bulunacak tarihten itibaren hesaplanması gerekirken bu yön gözden kaçırılarak fatura tarihinden bir gün sonrasından vade farkı alacağının hesaplanması doğru olmadığı gibi, geç ödeme halinde uygulanan vade farkı alacağının temerrütle sona erip bu tarihten sonra ancak faiz istenebileceğinden takip tarihinden itibaren reeskont faizi oranında temerrüt faizi uygulanması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vek.Av.Güneş Özaltay gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı hakkında yaptığı icra takibinde 2.506.314.000.TL asıl alacak, 2.743.898.834.TL işlemiş faiz ( vade farkı ) olmak üzere 5.250.212.834.TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek %180 oranında faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili asıl alacak miktarı 2.506.314.000.TL'yi kabul ettiklerini 2.743.898.834.TL işlemiş faiz ve talep olunan %180 faize itiraz ettiklerini belirterek kısmi itirazda bulunmuştur.
Dava kısmi itirazın iptali ve %40 icra inkar tazminatı istemine yöneliktir.
Davalı vekili, bedeli talep edilen faturalarda "15 gün içinde ödenmeyen faturalara aylık %15 vade farkı uygulanır" ibaresinin tek taraflı bir beyan olup, müvekkilini bağlamadığını, kaldı ki faturalarında tebliğ edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre faturaların davalıya tebliğine dair posta alındı belgesi olduğu gibi, asıl alacağa da itiraz edilmediğini bu nedenle faturaların tebliğ edilmediği yolundaki itirazın dinlenemeyeceğini faturalarda "15 gün içinde ödenmeyen faturalara aylık %15 vade farkı uygulanır" ibaresinin olduğu ve bu hususun fatura içeriğinden sayıldığı faturalar münderecatına da 8 gün içinde itiraz edilmediği gerekçesiyle itirazın iptaline faize faiz uygulanmamak koşulu ile takibin devamına %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair posta alındı belgesinin davacı tarafından ibraz edilmiş olmasına ve alacak likit olup hüküm altına alınan miktar üzerinden İİK.nun 67/2.maddesi gereğince %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Faturalarda, fatura tarihi belirtilerek 15 gün içinde ödenmeyen faturalar aylık %15 vade farkı uygulanacağına dair kayıt bulunduğundan vade farkı alacağının, fatura tarihine 15 gün eklenerek bulunacak tarihten itibaren hesaplanması gerekirken bu yön gözden kaçırılarak fatura tarihinden bir gün sonrasından vade farkı alacağının hesaplanması doğru olmadığı gibi, geç ödeme halinde uygulanan vade farkı alacağının temerrütle ( somut olayda icra takibi ile ) sona erip bu tarihten sonra ancak faiz istenebileceğinden takip tarihinden itibaren reeskont faizi oranında temerrüt faizi uygulanması gerekirken takipten itibaren %180 oranında temerrüt faizi uygulanacak şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 97.500.000.TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 3.5.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 17-12-2020, 14:14   #3
LLM. Avukat Ömer Faruk İlgün

 
Varsayılan

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2012/12-1072 esas ve 2013/496 karar sayılı 10.04.2013 tarihli kararı Şikayet kanun yoluna başvuru nedeniyle yapılan yargılama sonunda; ...3.İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin reddine dair verilen 14.10.2010 gün ve E:380, K:1209 sayılı kararın incelenmesi şikayetçi-alacaklı Ali vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi'nin 21.11.2011 gün ve E:6620, K:23099 sayılı ilamı ile; (...Alacaklının borçlu aleyhinde 1.500 ABD doları bedelli bonoya dayalı olarak, 1.500 ABD doları asıl alacak ve 180 ABD doları işlemiş faizi olmak üzere, 1.680 ABD dolarının faiziyle birlikte kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile tahsilini talep ettiği, harca esas değeri 2.268 YTL olarak gösterdiği ve takibin bu şekliyle kesinleşerek dosyada bir kısım tahsilatların yapıldığı, alacaklı vekilinin 01.03.2010 tarihinde döviz kurunun nazara alınarak bakiye borcun hesaplanması talebi üzerine, icra müdürlüğünce alacak takip tarihi itibariyle TL'ye çevrilip, TL faiz oranlarına göre hesaplama yapıldığı, alacaklı vekilinin bu hesaplamaya karşı şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, yabancı paranın takip tarihi itibariyle TL'ye çevrilerek TL olarak tahsilinin talep edildiği kabul edilerek, buna göre dosya borcunun hesaplanmasına ilişkin bilirkişi raporu nazara alınarak sonuca gidildiği görülmektedir. Alacaklının, Borçlar Kanunu'nun 83 ve TTK'nun 623. maddesi uyarınca seçimlik hakkını, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılması yönünde kullanması halinde, takip konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, alacaklı, bu alacağa 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz isteyebilir. Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde: Alacaklının takip talebinde asıl alacağı ve asıl alacağa işlemiş faizi yabancı para olarak gösterdiği ve toplam yabancı para alacağının faiziyle birlikte tahsilini istediği, bu haliyle fiili ödeme günündeki kur üzerinden ödeme yapılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; alacaklı, yabancı para alacağı olan asıl alacak için 3095 Sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işlemiş faiz talep edebilir. Mahkemece alacaklı şikayetinin bu doğrultuda değerlendirilmesi gerekirken, takip tarihinden sonrası için alacağın TL'ye çevrilerek avans faizi istenebileceği kabul edilip buna göre bakiye dosya borcu hesaplattırılarak sonuca gidilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: İstek, İCRA MEMURU İŞLEMİNE AİT ŞİKÂYETİN KANUN YOLU İLE İPTALİ istemine ilişkindir. Şikayetçi-alacaklı Ali vekili, eldeki şikayeti ile; yabancı para borcunun tahsiline ilişkin icra takibinde, alacağın fiili ödeme tarihindeki değeri esas alınarak, bakiye dosya alacağının hesabının isteme aykırı yapıldığından icra müdürlüğünün 17.03.2010 tarihli kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, yabancı paranın takip tarihi itibariyle TL'ye çevrilerek TL olarak tahsilinin talep edildiği kabul edilerek, buna göre dosya borcunun hesaplanmasına ilişkin bilirkişi raporunda, şikayetçi-alacaklının bir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Şikayetçi-alacaklı Ali vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda yazılı nedenlerle karar bozulmuştur. Yerel mahkemece, "davaya konu Ankara 10. İcra Müdürlüğü'nün 2005/1864 Esas sayılı takip dosyasındaki takip talebi ve ödeme emrindeki alacaklı vekilince yapılan düzeltmelerin onaylı olmadığı, sonradan farklı kalemle yazıldığı, ödeme emrinde sadece %24 ibaresinin yazılı olduğu, iki form arasında bile farklılık bulunduğu görülmekle yok hükmünde kabul edildiği" benimsenerek önceki kararda direnilmiş; hükmü şikayetçi- alacaklı Ali vekili temyiz etmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şikayetçi-alacaklının, yabancı para alacağı olan asıl alacak için 3095 Sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince, takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işlemiş faiz talep edip edemeyeceği; dolayısıyla, dosya hesabının buna göre yapılması gerekip gerekmediği, noktasında toplanmaktadır. Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemenin irdelenmesinde yarar vardır: 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu (TTK.)'nun 690.maddesi atfıyla uygulanan 623.maddesi uyarınca, bononun yabancı memleket parası üzerinden düzenlenmesine olanak bulunmaktadır. Bilindiği gibi, 23.11.1990 tarihinde yürürlüğe giren 3678 Sayılı Kanun'un 29.maddesiyle 818 sayılı (mülga) Borçlar Kanunu (BK.)'nun 83.maddesine bir fıkra eklenerek, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde, alacaklının bu alacağını aynen, vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği kabul edilmiştir. Yabancı para alacağı bir kambiyo senedine bağlanmışsa ilke olarak kambiyo senedinde aynen ödeme şartı bulunsun veya bulunmasın, yabancı para alacaklısı, alacağının, vadesinde ödenmemesi halinde, VADE VEYA FİİLİ ÖDEME TARİHİNDEKİ KUR ÜZERİNDEN ödenmesini talep edebilecektir. Bu arada, yabancı para üzerinden tanzim edilmiş kambiyo senedinin icraya konulması halinde olaya uygulanması zorunlu İcra ve İflas Kanunu (İİK.)'nun 58 nci maddesinin 2.fıkrasının 3 ncü bendi hükmünün de irdelenmesi gerekir. Yerleşik görüşe göre, İcra ve İflas Kanunu'nun 58 nci maddesinin 3.bendinin emredici nitelikte olduğu yönündedir. İİK'nun 58/3 ve 3678 Sayılı Kanun ile 818 sayılı (mülga) Borçlar Kanunu'nun 83. maddesine eklenen fıkrası uyarınca, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre, Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Alacaklı takip talepnamesi ile seçim hakkını vade veya takip tarihi itibariyle kullanmış ise, sonradan fiili ödeme günündeki kur üzerinden hesap yapılmasını isteyemez. Takip talebinde, alacaklının yabancı parayı Türk parasına çevirme zorunluluğu yanında yabancı para alacağı için temerrüt faizi talep etmek isterse vade tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş temerrüt faizini yine yabancı para olarak hesaplayıp (3095 sayılı Kanun m.4/a), takip tarihindeki kur üzerinden Türk parası olarak talep etmesi gerekir (Hukuk Genel Kurulu'nun 18.12.2002 gün ve E:2002/12-1058, K:2002/1064 sayılı ilamı). Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Ankara 6.İcra Müdürlüğü'nün 2005/1684 esas sayılı kambiyo senetlerine özgü icra takibinde alacaklı, takip talepnamesinde 1.500 ABD Doları bedelli bonoya dayalı olarak, 1.500 ABD Doları asıl alacak ve 180 ABD Doları işlemiş faizi olmak üzere, 1.680 ABD Doları'nın faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği; yine takip talepnamesine sonradan alacaklı vekilinin parafını da içerecek şekilde elle faiz miktarını '%24′ ve 'ödeme tarihindeki kur üzerinden' ibaresinin yazıldığı, takibin bu şekilde herhangi bir şekilde itiraza uğramadan kesinleştiği anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere, alacaklı takip talepnamesinde yabancı para alacağının fiili ödeme günündeki kur değeri üzerinden ödeme yapılmasını istemiştir. Alacaklı, BK'nun 83 ve TTK'nun 623. maddeleri uyarınca seçimlik hakkını fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesi yönünde kullandığından, 3095 Sayılı Kanun'un 4/a maddesi vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar Devlet Bankalarının Amerikan Doları ile açılmış bir (1) yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre işlemiş faiz isteyebilir. Yerel mahkemece; alacaklı şikayetinin az yukarıda vurgulanan ilke ve kabul çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken, bilirkişi raporu benimsenerek takip tarihinden sonrası için alacağın Türk Lira'sına çevrilerek avans faizi istenebileceği kabul edilip, buna göre bakiye dosya borcu hesaplattırılarak sonuca gidilmesi isabetsizdir. Şu durumda, mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da, benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Şikayetçi-alacaklı Ali vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; direnme kararının, Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici Madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na 5311 sayılı Kanunun 29.maddesi ile eklenen "Geçici Madde 7″ atfıyla uygulanmakta olan aynı Kanun'un 366/III.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi. KAYNAK: http://www.kararara.com
Old 18-12-2020, 13:59   #4
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.heren
2018 yılında euro olarak düzenlenen faturaya ilişkin alacağı takibe koymak istiyoruz. Fatura alacağını takip günündeki merkez bankası alış kuru üzerinden TL'ye çevirip mi takibe koymalıyız?

Bir diğer sorum ise, borçluya faturanın ödenmesine ilişkin ihtar gönderilmediyse, faturanın borçluya gönderildiği tarihten itibaren 8 gün sonra temerrüde düştüğünü kabul edip bu tarihten itibaren mi faiz istemeliyiz yoksa takip tarihinden itibaren mi?

Sayın Meslektaşım,

Öncelikle bahsini ettiğiniz alacak "gerçek yabancı para borcu" mudur? Bu konuyu netleştirirseniz daha doğru sonuca ulaşabiliriz. Taraflar arasında imzalanmış sözleşme var mıdır, varsa sözleşmede ödeme hükümleri ne şekildedir?

Zira gerçek yabancı para borçlarında, borçlunun temerrüde düşmesi halinde, alacaklının, vade veya fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL olarak ödeme yapılmasını isteyemeyeceği yönünde doktrin görüşleri mevcuttur. Diğer yandan konuya ışık tuttuğundan, TBK m.99 'u inceleyiniz.

I. Ülke parası ile

MADDE 99- Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir.

Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.

Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.



Son olarak da bir makale paylaşmak istiyorum, size fayda sağlayabilir, özellikle s.530 ve sonrası;

https://dergipark.org.tr/tr/download...le-file/179441



Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Euro üzerinden icra takibi Av. Serkan Öztürk Meslektaşların Soruları 2 02-11-2011 17:54
faturaya ilişkin icra takibinde yetki itirazı nilkartal Meslektaşların Soruları 3 19-12-2006 17:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04948092 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.