Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

vekalet ücreti

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-12-2012, 23:13   #1
av hasancelil

 
Varsayılan vekalet ücreti

Merhabalar sayın meslektaşlarım .Avukatın vekalet ücreti konusunda derin tercübelerinize ve bilginize ihtiyacım var.
müvekkilimle avukat ücret sözleşmesi yaptım iş davası(alacak) açtım sözleşmeye göre dava sonunda alacagı tazminatın yüzde 20 olarak anlaştık ben gaziantepte görev yapıyorum. müvekkilimde mersinde bir inşaat şirketinde çalışmış ondan dolayı davayı mersinde açtım . Müvekkilim davalı şirketin kendini ayartması sonnuncu davasından benim haberim olmadan feragat etmiş yani tazminatını şirketten almış.benide derve dışı bıraktılar bende hem benim müvekkilime hemde davalı şirkete karşı alacak davası açtım avukatlık sözleşmesine dayanarak davayı gaziantepte açtım . arkadaşalar acaba hata yaptıgım yer var mı yada öneriisi olan var mı?
Old 05-12-2012, 10:28   #3
durgunlu

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/3165

K. 2005/8714

T. 24.5.2005

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

KARAR : Davacı, davalının vekili olarak dava açıp takip ettiğini, kararı icraya koyduğunu, tahsil aşamasında davalının haksız olarak kendisini vekaletten azlettiğini ileri sürerek vekalet ücretinin tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir.

Davalı, ikametgahının Gaziantep olması nedeniyle yetkili mahkemenin de Gaziantep Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek, davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle, olmadığı takdirde ise esastan reddini savunmuştur.

Mahkemece davalının ikametgahı mahkemesi olan Gaziantep Asliye Hukuk Mahkemesinin davada yetkili olduğu kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

HUMK.nun 9. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Davacı, davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birinde açabilir. Dava konusu olayda davacı davalı ile yaptığı vekalet sözleşmesine dayanarak vekalet ücreti alacağının ödenmediğinden bahisle sözleşmeden doğan para alacağının tahsilini istemiştir. Borçlar Kanununun 73. maddesine göre sözleşmeden doğan paraDborcu, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahında dava açabilir. Dava konusu olayda da alacaklı, vekalet sözleşmesinden doğan para alacağının ödenmesi için kendi ikametgahı mahkemesinde dava açmış olup, mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.5.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ
E: 2008/3083 K: 2008/9547 T: 07.07.2008
Vekalet Sözleşmesi Davada Yetki İfa Yeri Kuralı
(BK m. 73/1, HUMK m. 10)
Özet: Vekaletnamenin İstanbul Noteri’nde düzenlenmİş olması, vekalet konusu İşlerin İstanbul mahkemelerinde görüleceği ve davacı alacaklı avukatın İstanbul’da oturduğu dikate alındığında, sözleşmenin icra olunacağı yer mahkemesi olan İstanbul’da dava açılabileceği sonucuna varılır.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı avukat olduğunu, davalının vekili olarak İstanbul 4 ve 8.Ticaret Mahkemelerinde görülen davaları takip ettiğini, ancak davalının kendisini 9.1.2006 tarihinde haksız olarak azlettiğini, vekalet akdinin ifa edildiği yerin İstanbul olduğunu, vekalet ücretini ödemeyen davalının ic-
ra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini istemıştır.
Davalı zamanaşımı süresini dolduğunu , mükerrer takip bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemİştir. Mahkemece, davalının ikametgahının Gaziosmanpaşa olduğu, icra
takibinde yetkiye de itiraz edildiği ve yetki itirazının yerinde bulunduğu, itirazın iptali davası açma koşulları bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmİş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın vekalet ücret sözleşmesinden kaynaklandığı uyuşmazlık konusu değildir. Davacının İstanbul 8. İcra Müdürlüğ
ünde vekalet ücretinin tahsili için yaptığı icra takibine davalının diğer hususlarla birlikte yetki yönünden de itirazda bulunduğu, açılan davada da mahkemece yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalının davacıyı Beşiktaş 1. noterliğinde düzenlenen
vekaletname ile vekil tayin ettiği ve davacının vekil olarak İstanbul 4 ve 8. Ticaret Mahkemelerindeki davaları takip ettiği ve davacının İstanbul Mahkemelerinin yetki sınırları içinde oturduğu da dosya kapsamı ile sabittir. HUMK'un 10. maddesinde davananın makavelenin icra olunacağı yer mahkemesinde de açılabileceği hükme bağlanmış olup BK’nın 73/1. maddesinde de borcun bir miktar paradan ibaret olması halinde tediyenin alacaklının verme anında mukim bulunduğu yerde vuku bulunacağı da hükme bağlanmıştır. Tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde davacı nın yetkili icra dairesinde icra takibi yaptığı gibi yetkili mahkemede de dava açtığının kabulü gerekir Mahkemece değinilen bu hususlar gözetilerek İşin esasına girilip hasıl olarak sonuca uygun bir karar verilmesi
gerekirken yazılı şekilde karar verilmİş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 7.7.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-12-2012, 20:22   #4
av hasancelil

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY


HUKUK GENEL KURULU

E. 1993/13-810

K. 1994/60

T. 16.2.1994

• AVUKATLIK ÜCRETİ ( Asgari Miktar Altında Kalan )

• DAVADAN ÖNCE SULH OLUNMASINDA AVUKATLIK ÜCRETİ

• AVUKATLIK ÜCRET SÖZLEŞMESİNİN GEÇERSİZLİĞİ ( Miktarın Belli Edilmemesi )

• AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİNİN UYGULANMASI ( Davadan Önce Sulh Olunması )

• SULH OLUNAN ANLAŞMAZLIKTA HASMA TAHMİLİ GEREKEN GİDERLER

• MÜTESELSİL SORUMLULUK ( Davadan Önce Sulh Olunmasında Avukatlık Ücreti )

1136/m.165,163,164

ÖZET : Avukatlık Yasası`nın 165. maddesi gereğince sulh ile sonuçlanan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi konusunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar. Öte yandan Avukatlık Yasası ve Avukatlık Asgari Ücret tarifesinde, davadan önce sulh olunması halinde avukatın müvekkilinden hangi miktar üzerinden ve hangi oranlar dahilinde ücret isteyebileceğine dair bir hüküm yoktur.
Böyle durumlarda Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 20. maddesi hükmü uyarınca avukatın müvekkilinden aynı tarifenin 7. maddesine benzer şekilde 1/2 oranında ücret isteyebileceğinin kural olarak kabulünün gerektiği düşünülmelidir.
DAVA: Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 10.4.1992 gün ve 649-236 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilieri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi`nin 8.7.1992 gün ve 4521-6244 sayılı kararı; ( ... Davacı avukat, davalı Genel-İş mensupları 11 no.lu Konut Yapı Kooperatifi vekili olarak Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi`nin 1989/1602 Esas ve aynı mahkemenin 1990/107 Esas sayılı davaları ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi`nin 1989/964 Esas sayılı davasını açarak takip ettiğini, ayrıca açılması kararlaştırılan 3.400.739.341 TL. zarar için de dava hazırlıklarına başlayıp hasma paranın ödenmesi için ihtar çektiğini, bu dava açılmadan davalıların 29.5.1991 tarihli protokol hükümleri gereğince aralarındaki tüm uyuşmazlıkları sulh ile sona erdirip, müvekkili davalının açılmış olan davalardan feragat ettiğini, buna rağmen açılmış davalar ile açılacak davadan dolayı müvekkili ile aralarındaki sözleşmelerde kararlaştırılan ücret alacağı ile hasma tahmili gereken ücret alacağının ödenmediğini, davalıların Avukatlık Yasası`nın 165. maddesi gereğince müteselsilen sorumlu olduklarını, kaldı ki 29.5.1991 tarihli protokolde hasım durumunda olan davalı Kent-Koop`un Kooperatif vekilinin ayrıca dava etmesi ve karar alması halinde yasaların öngördüğü vekalet ücretini Kooperatife ödemeyi taahhüt de ettiğini beyanla ücret alacağı tutarı 321.715.940 TL.nın davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kent-Koop, akti ücretten sorumlu olamayacağını, 29.5.1991 tarihli protokol koşullarının henüz gerçekleşmediğini, protokolun açılan davalara münhasır bulunduğunu, açılmamış dava için istenilen ücretten de sorumlu olamayacağını, esasen ücret sözleşmelerinin de kendisini ilzam etmeyeceğini savunmuş, diğer davalı kooperatif ise avukatlık ücret sözleşmelerinin tek nüsha olarak düzenlenmiş olup, kooperatif kaşesini de ihtiva etmediğini, eski yönetimce kendilerine devir edilen defter ve kayıtlarda görünmediğini, içerik bakımından da geçersiz olduğunu, açılan davalar nedeniyle tarife gereğince hesaplanacak miktardan ancak sorumlu olabileceklerini beyanla davanın reddi dileğinde bulunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek 321.726.692 TL. ücret alacağından ödendiği kabul edilen 2.750.000 TL. mahsup edilerek kalan 318.976.692 TL.nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalılarca ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle açılmış bulunan davalardan feragatın, davalıların karşılıklı fedakarlıklarla aralarındaki uyuşmazlığa son verdikleri 25.9.1991 tarihli protokoldaki mahkeme dışı sulha dayalı bulunmasına, sulhun varlık kazanmasının mahkemece bir karara bağlanması şartına bağlı olmamasına, hatta davanın takipsiz bırakılmasının da bu sonuca etkili bulunmamasına, asıl olanın sulh ile karşılıklı fedakarlıklarla uyuşmazlığın sona erdirilmiş olmasına Avukatlık Yasası`nın 165. maddede açıklanan amaca uygun sulhun gerçekleşmiş bulunmasına göre her iki davalının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2 - Avukatlık Yasası`nın 165. maddesi gereğince sulh ile sonuçlanan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi konusunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar. Bu madde hükmünün uygulanmasında öncelikle 2 hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu da avukatın ücret alacağının kapsamı ile bu ücret alacağından ne kadarından hasmın müteselsilen sorumlu olacağıdır. Avukatın ücret alacağının kapsamında; avukat ile müvekkili arasında geçerli bir ücret sözleşmesi var ise bu sözleşmedeki miktar, sözleşme yok ise Avukatlık Yasası 163/son maddesi gereğince hesaplanacak miktar olduğu gibi aynı Yasa`nın 164/son maddesindeki sıralama koşulu bulunmamak kaydiyle müvekkil lehine yargılama gideri olarak hasma tahmil edilecek ücretin olduğunda duraksama olmamalıdır. Dava sulh ile sonuçlandığında avukat; bu şekliyle müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarın tamamını veya sözleşme yoksa 163/son maddesi gereğince hesaplanacak miktarın tamamını ücret olarak isteyebileceği gibi, sanki davada mahkum olmuşcasına sulh olunan miktara göra hasmın yargılama gideri olarak müvekkile ödemesi gereken ücreti de isteyebilecektir. Avukat kendi müvekkilinden bu yolda belirlenecek ücretten fazlasını isteyemez. Müvekkilin borcunu ödemede müvekkil ile birlikte müteselsilen sorumlu olan hasmın sorumluluğu da bu miktardan fazla olamaz. Hasmın müteselsil sorumluluğunun tesbitinde ise özellikle avukat ile müvekkili arasında geçerli bir yazılı sözleşmenin bulunması durumunda bu sözleşmenin sulhtan sonra yapılmış olması, sulhtan sonra yapılmış olmakla beraber sulhtan önceki bir tarihin atılması ( HUMK. 299. md. ) veya muvazaalı olarak hasmı zararlandırmak amacıyla yapılıp ta bu hususun iddia ve ispat edilmesi halinde böyle bir sözleşmenin hasmı ilzam etmeyeceğinin, ancak müvekkili bağlayabileceğinin, bu halde de hasmın müteselsilen sorumluluk sınırının tesbitinde Yasanın 163/son maddesi hükmünün gözönünde tutulması gerekir.
Somut olayda; davacı müvekkili ile aralarında düzenlenmiş ücret sözleşmelerine dayanmıştır. Bu nedenle öncelikle davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan bu sözleşmelerin içerik bakımından Avukatlık Yasası hükümlerine göre geçerli bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekir. Avukatlık Yasası`nın ücret sözleşmeleriyle ilgili hükümleri kamu düzenine, avukatlık mesleğinin disipline edilmesine yönelik olduğu için taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece bu yön re`sen nazara alınır ve incelenir. Avukatlık Yasası`nın 163. maddesinin 2. fıkrasıyla Avukatlık ücretinin avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılabileceği hükmü getirilmiş, hemen ardından 3. fıkrasıyla tarifedeki asgari miktar altında kalan Avukatlık ücreti karşılığı iş ve dava kabulü yasaklanmıştır. Bu yasağa riayetsizliğin disiplin cezasını gerektirdiğini açıklaması yasak hükmünün konulmasındaki amacı ortadan kaldırmaz ve yasağa aykırı olarak yapılan sözleşmelere geçerlilik tanınmamasını da etkilemez. Bu durumda kanuna aykırı yapılmış bir sözleşmenin varlığından söz edilir ( B.K. 19 ). Davaya dayanak sözleşmelerde davanın reddi halinde kararlaştırılan ücret ise dava değerlerine ve açılması düşünülen davada istenecek miktara göre tarifenin çok altındadır. Avukatlık Yasası`nın bu maddesinin, avukatların öncelikle işin kendilerine verilmesinde meslek içi haksız rekabeti önlemek, avukatları disipline etmek; müvekkillerinin cazip tekliflerle kandırılmalarını önlemek olduğuna göre bu amaç ve yasağa aykırı yapılan her üç sözleşmede bu bakımdan geçersiz olduğu gibi açılacak davalar için yapılan ücret sözleşmesinde dava açılmadığına, sözleşmede açıkça dava açılması halinde hangi miktarda açılacağının açıklanmamasına ve fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydiyle dava açıldığında ücretin tesbit hükmünde belirtilen miktar üzerinden hesaplanacağının açıklanmış olmasına göre belli bir miktarı ( Av. Kanunu 164/1 md. ) içermemesi nedeniyle de bu sözleşme geçersizdir.
Öte yandan Avukatlık Yasası ve Avukatlık Asgari Ücret tarifesinde, davadan önce sulh olunması halinde avukatın müvekkilinden hangi miktar üzerinden ve hangi oranlar dahilinde ücret isteyebileceğine dair bir hüküm yoktur. Ancak, avukatın davanın açılması için hazırlıklara girişmesi, ihtar çekmesi gibi hizmetlerinin de böyle bir durumda karşılıksız bırakılması hizmetin niteliği ile bağdaşmaz. Böyle durumlarda Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 20. maddesi hükmü uyarınca avukatın müvekkilinden aynı tarifenin 7. maddesine benzer şekilde 1/2 oranında ücret isteyebileceğinin kural olarak kabulünün gerektiği düşünülmelidir. Olayımızda ise bu ilke benimsenerek davası açılmayan ancak davadan evvel sulh ile sonuçlanan 3.400.739.341. TL. için, Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre hesaplanacak ücretin 1/2.sinin müvekkil davalıdan tahsiline karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar nazara alındığında mahkemece yapılacak iş; davaya dayanarak yapılan ücret sözleşmelerinin geçersiz olduğu esasından hareketle öncelikle davacı avukatın Avukatlık Yasası 163/son maddesi gereğince müvekkili davalı Kooperatiften her dava için ayrı ayrı, açılacak dava için de açılması kararlaştırılan 3.400.739.341 TL. miktar üzerinden az yukarıda açıklanan biçimde asgari ücret tarifesi gereğince isteyebileceği ücretleri hesaplatmak, ondan sonra da sulh ile sonuçlanan 3 davada sulh ile müvekkile sağlanan menfaatler karşılığını, 25.9.1991 tarihli protokol, dava dilekçelerince açıklanan miktarlar ile dayanak belgeler bu davalardaki taraf iddia ve savunmaları nazara alınarak ve gerektiğinde yerinde uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile keşif yapılarak ayrı ayrı tesbit etmek, tesbit edilecek miktara hasım mahkum olmuşcasına hasmın bu davalarda müvekkile ödemesi gereken yargılama gideri niteliğindeki ücretleri belirlemek ve davalı müvekkil kooperatifi bu yolla hesaplanıp bulunacak ücret alacağından sorumlu tutmaktır.
Mahkemece, bu yolda inceleme ve araştırma yapılmadan ve geçersiz sözleşmeler geçerli kabul edilerek hasma tahmil edilmesi gereken ücret alacağı da yanlış hesaplanarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
3 - Diğer taraftan henüz davası açılmayan bir alacakla ilgili olarak sulh olunması durumunda davada hasma tahmili gereken yargılama gideri niteliğinde bir ücret alacağının varlığından söz edilemez. Kaldı ki Avukatlık Yasası`nın 165. maddesi vekilin müvekkilinden olan ücret alacağının ödenmesinde bu ilişkinin dışında olan üçüncü bir kişinin müteselsil ödeme sorumluluğunu düzenleyen istisnai bir kuraldır. İstisna niteliğindeki kuralları ancak kapsam ve sınırları içinde kullanmak gerektiğinden anılan madde dava açılmadan sonuçlanan işlerde uygulanamaz. Bu nedenle davalı Kent-Koop`un 165. madde gereğince müteselsil sorumluluğu müvekkil diğer davalının açılıp sulh ile sonuçlanan 3 davadaki 2 no.lu bentte açıklanan yöntemle bulunacak ücret sorumluluğu ile sınırlıdır.
Mahkemenin bu yönü de gözden kaçırarak henüz davası açılmayan miktar için tesbit ettiği ücret alacağının ödenmesinde de anılan davalıyı müteselsil sorumlu kabul ederek hüküm tesis etmesi usule ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/2. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve ysaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 16.2.1994 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
yarx
Old 09-12-2012, 00:12   #5
av hasancelil

 
Varsayılan

Arkadaşlar biraz inceleme yaptım vekalet ücreti konusunda da:
Eger avukat vekalet ücreti sözleşmesi yaparsa bürosonda
bu sözleşmenin resmi olması aranıyor.Anlayacağınız avukatlık ücret sözleşmesi üçüncü kişiyi baglaması için resmi olmalır.
Yukarıda benim olayımda olduğu gibi müvekkilim davalıyla anlaştı beni saf dışı bıraktılar .Müvekkil davadan feragat etti.benimd eelimde vekalet ücret sözleşmesi var. hem müvekkile hemde eski davalıya avukatlık kanunu m 165 dava açacam ama önüme huml m 299 engeli çıkıyor. bu konuda düşüncelerinizi bekliyorum arkadaşlar
Old 10-12-2012, 01:28   #6
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av hasancelil
Arkadaşlar biraz inceleme yaptım vekalet ücreti konusunda da:
Eger avukat vekalet ücreti sözleşmesi yaparsa bürosonda
bu sözleşmenin resmi olması aranıyor.Anlayacağınız avukatlık ücret sözleşmesi üçüncü kişiyi baglaması için resmi olmalır.
Yukarıda benim olayımda olduğu gibi müvekkilim davalıyla anlaştı beni saf dışı bıraktılar .Müvekkil davadan feragat etti.benimd eelimde vekalet ücret sözleşmesi var. hem müvekkile hemde eski davalıya avukatlık kanunu m 165 dava açacam ama önüme huml m 299 engeli çıkıyor. bu konuda düşüncelerinizi bekliyorum arkadaşlar

Huml 299 nedir?

Sayın carlito'nun sorusunu ben de soruyorum.
Old 10-12-2012, 19:11   #7
av hasancelil

 
Varsayılan

Sulh ile sonuçlanan işlerde, her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda avukata karşı müteselsilen sorumlu olup, VEKİLİN MÜVEKKİL İLE BİRLİKTE SULH PROTOKOLÜ İMZALAMIŞ OLMASI BU SORUMLULUĞU ORTADAN KALDIRMAZ.
Ancak, avukat ile müvekkili arasında yapılan ücret sözleşmesinin üçüncü kişi konumundaki hasım taraf yönünden bağlayıcı olabilmesi için, ücret sözleşmesinin yargılamayı sona erdiren taraf işleminden önce yapıldığının HUMK.nun 299. maddesine göre kanıtlanması gerekmektedir. Bu durumun ispatlanamadığı hallerde, hasım tarafın sorumluluğu, ücret sözleşmesi yapılmamış olsa idi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tespit edilebilecek miktar kadardır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İlam Vekalet Ücreti için İcra Vekalet Ücreti Ödemek Zorunda Bırakılmak Yasalmıdır? Av.İlker DOLGUN Meslektaşların Soruları 51 15-02-2021 15:50
Mahkeme vekalet ücreti / İcra Vekalet ücreti / Yargıtay Kararı Av.Ufuk Bozoğlu Avukatlık Hukuku Çalışma Grubu 2 07-11-2014 16:41
haksız azil halinde vekalet ücreti, karşı vekalet ücreti talebi için kesinleşme şartı emrahcevik Meslektaşların Soruları 2 10-12-2011 19:02
İlamdaki vekalet ücreti icraya konurken icra vekalet ücreti talep edilebilir mi? avcihansahin Meslektaşların Soruları 9 12-06-2011 23:30
maktu vekalet ücreti icraya verilirken icra vekalet ücreti talep edilebilir mi? avukat.derviş.yıldızoğlu Meslektaşların Soruları 7 13-05-2011 12:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05291009 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.