Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Anonim şirkette kar pay dağıtımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-06-2009, 10:45   #1
aynur2075

 
Varsayılan Anonim şirkette kar pay dağıtımı

Benim müvekkillerim 2000 yılında kurulmuş olan bir anonim şirketin hissedarlarıdır.
Anonim şirket 2000, 2001, 2002 yıllarına ait kar paylarını müvekkilerin hesaplarına yatırmış daha sonrasında ise 2009 yılına kadar kar dağıtımı yapılmadığı gibi genel kurul toplantıları haber verilmemiş , toplantının ilan edilip edilmediği hakkında da müvekkillerin bilgisi yoktur.
Müvekkiller kar payının ödenmesi hususunda noterden de bir ihtarname çekmişler bu aşamadan sonra da dosya bana gelmiştir.
Şirket ana sözleşmesinde kar dağıtımı ile ilgili olarak giderler vs düşüldükten sonra geri kalan kısmın genel kurulun tespit edeceği şekil ve surette dağıtılacağı düzenlenmiştir.

Bizim bu hususta nasıl bir yol takip etmemizi önerirsiniz?
Old 04-06-2009, 13:57   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan aynur2075
Benim müvekkillerim 2000 yılında kurulmuş olan bir anonim şirketin hissedarlarıdır.
Anonim şirket 2000, 2001, 2002 yıllarına ait kar paylarını müvekkilerin hesaplarına yatırmış daha sonrasında ise 2009 yılına kadar kar dağıtımı yapılmadığı gibi genel kurul toplantıları haber verilmemiş , toplantının ilan edilip edilmediği hakkında da müvekkillerin bilgisi yoktur.
Müvekkiller kar payının ödenmesi hususunda noterden de bir ihtarname çekmişler bu aşamadan sonra da dosya bana gelmiştir.
Şirket ana sözleşmesinde kar dağıtımı ile ilgili olarak giderler vs düşüldükten sonra geri kalan kısmın genel kurulun tespit edeceği şekil ve surette dağıtılacağı düzenlenmiştir.

Bizim bu hususta nasıl bir yol takip etmemizi önerirsiniz?

Sayın meslektaşım,

Anonim şirketler için TTK.nın kar payı ile ilgili hükümleri, 466, 469. vd. da düzenlenmiştir. Keza, TTK.369. maddenin II. fıkrasına göre de kar payının dağıtılması esas ve usullerinin Genel kurul tarafından karara bağlanacağı açıkça ortaya konulmuştur. Kar payının, paydaşın müktesep hakkı olduğu, şirketin kazanç elde etmesi halinde TTK.466. maddenin usullerine uyarak kar dağıtımı yapılmasının kural olduğunu, ancak zorunluluk halinde kar payı dağıtılmamasına da genel kurulu'un karar verebileceği yerleşmiş Yargıtay kararları ile ortadadır.

Hal böyle olmasına rağmen; şirket Genel kurulunun kar pyı dağıtmama kararı verebilmesi demek, keyfi karar verebileceği anlamına gelmeyecektir. BU itibarla şirkete çekilen ihtara karşı şirketin verdiği yanıt önemlidir. Şirket Genel kurulunda, kar payı dağtılmasına yönelik ana sözleşme hükmü değiştirilmediği halde ve şirket kar elde ettiği halde kar payını keyfi olarak Yöneticiler dağıtmamışsa bu durumda TTK.336. madde uyarınca Yönetim kurulu pay sahiplerine karşı da mesul olacağından, Yönetim Kurulu üyelerinin tazminat sorumluluğu da söz konusu olabilir.

Sizin öncelikle gönderilen ihtarnameye karşı şirketin verdiği bir cevabın olup olmadığına bakmanız gerekir. Cevap vermiş ise gerekçesine göre,

Eğer size tebligat yapılmadan Genel kurul toplantısı ile kar payı dağıtılmamasına dair karar alınmışsa, kararın iptalini dava edebilirsiniz. Böyle bir karar yok ve kar da sağlandığı halde yöneticiler keyfen ödemediyse hem alacak davası açıp şirketten kar payını talep edebilirsiniz hem de şirket yönetim kurulu üyelerine karşı TTK.336. madde dairesinde sorumluluk davası açabilirsiniz. Yalnız şirket ile ortakları arasındaki alacak taleplerine dair dava zamanaşımı süresi 5 yıldır. Ona dikkat etmeniz gerekir.
Old 04-06-2009, 14:11   #3
aynur2075

 
Varsayılan

Teşekkür ederim sayın meslektaşım , ihtarın cevabına ilişkin olarak kendilerinden ben de bilgi istedim, getireceklerini söylediler. Bu noktada Genel Kurul toplantısının yapılabilmesi için şirket ana sözleşmesinde ilan yapılacağı belirtilmiş daha sonra da alınan karar tebliğ edilmemiştir. Genel Kurul kararının tebliğ edilme zorunluluğu var mıdır? Bir de 5 yıllık dava zamanaşımı süresinin dayanağını belirtirseniz çok sevinirim.

Yargıtay kararlarını taradım ve şu şekilde bir karara ulaştım.


T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/10060
Karar: 2006/13738
Karar Tarihi: 21.12.2006

ÖZET: Dava, alınan kararın, ortakların müktesep haklarından olan kar payı alma hakkının ihlali niteliğinde olduğu iddiasına dayanılarak genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Kar payının güçlü bir nispi müktesep hak olduğu ve TTK'nun 469/2'nci maddesinin TTK'nun 385'inci maddeye bertaraf eden bir hüküm olmayıp, gerektiğinde uygulanması mümkün istisnai bir nitelik taşıdığı, pay sahibinin yeterli oranda kar payı üzerinde müktesep hakkı bulunduğu ve TTK'nun 469/2'nci maddesinin uygulanması gerektiğinde gerçekten şirketin inkişafı ve sürekli kar dağıtabilir durumda tutulması için kar payı dağıtılmamasının uygun ve faydalı olup olmadığının ispat yükünün davalı şirkete yüklenerek, çeşitli ihtimalleri karşılaştırmalı olarak kapsayan içerikte bilirkişi raporu alınıp, hakların sakınılarak kullanılması ilkesi çerçevesinde genel kurul kararının iyi niyetli olup olmadığının saptanması gerekir


(6762 S. K. m. 271, 385, 469)

Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 08.03.2005 - 2005/132 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 19.12.2006 gününde davacılar avukatı E.Ö. ile davalı avukatı N.A. gelip temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A.O. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra, işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin kurucu A grubu ve B grubu nama ve hamiline yazılı hisse senedi sahibi ortaklarından olduğunu, şirketin 26.03.2004 tarihinde yapılan olağan genel kurulunca müvekkillerinin usulünce çağrılmamalarına rağmen haricen öğrenerek vekaleten temsil edildiklerini, hisselerin davacılara miras yoluyla intikal ettiğini ve 2001 yılına kadar yapılan tüm sermaye artışlarına katıldıklarını, ancak bu tarihten sonra davacıların müzayakalarından yararlanılarak gerekli olmayacak miktar ve şekilde sermaye artışları yapıldığını ve rüçhan haklarının kullanmaları engellenerek paylarının düşürüldüğünü, 03.12.2003 tarihli genel kurulda alınan sermaye artışı kararının ve 02.03.2004 tarihinde yapılan A grubu hissedarlar genel kurulunda alınan kararların iptali davalarının derdest olduğunu, buna rağmen davalı şirketin 26.03.2004 tarihli genel kurulun gündemin 3'üncü maddesi ile yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak karın olağanüstü yedek akçeye ayrılmasına ve ortaklara dağıtılmamasına karar verildiğini ileri sürerek, kar dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının iptalini istemiştir.

Davalı vekili, toplantıya çağrının yasa ve ana sözleşmeye uygun olarak yapıldığını, kar dağıtmama kararının ana sözleşmenin 36/son maddesine uygun olduğu gibi iyi niyet kurallarına aykırılığının da bulunmadığını, önceki yıl 63.000.000.000.000.TL zarar eden şirketin amacına erişmek için kar dağıtılmasının olağan olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlara göre, genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun yapıldığı, davacıların vekaleten temsil edildikleri ve alınan tüm kararlara muhalefet şerhi koyduklarını, ana sözleşmenin 36/son maddesine uygun olarak oyçokluğu ile karın dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçeye ayrılmasına karar verildiği, kararın yasa, ana sözleşme, iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, bilirkişi raporunda da şirketin önceki yıl 63.000.000.000.000.- TL zararının bulunduğu, şirketin mali yapısını güçlendirmek ve halen süren ekonomik sarsıntıların etkisini azaltmak için karın dağıtılmaması yönünde aldığı kararın iptali için bir neden bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davalı anonim şirketin 226.03.2004 tarihli genel kurul toplantısının gündeminin 3'üncü maddesi görüşmeleri sonucunda şirketin karından kanun ve ana sözleşme gereğince ayrılması gereken miktarlar düşüldükten sonra kalan kısmın tamamının olağanüstü yedeklere ayrılmasına karar verilmiş, bu karara davacılar karşı çıkarak muhalefet şerhini genel kurul tutanağına yazdırmışlardır. Dava, alınan bu kararın, ortakların müktesep haklarından olan kar payı alma hakkının ihlali niteliğinde olduğu iddiasına dayanılarak genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, şirketin daha önceki yılda 63.000.000.000.000.- TL zarar ettiği, ana sözleşmenin 36/son maddesinde şirket karının dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçeye ayrılması konusunda genel kurula yetki verildiği, ayrıca şirketin inkişafı ve sürekli kar edebilmesi amacıyla karın dağıtılmamasına karar verebileceği, bu nedenlerle genel kurul kararlarının yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Öncelikle belirtilmelidir ki, her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın nihai amacı kar elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Bu amaç, ana sözleşmelerde yer almaz, çeşitli kanunlardaki kişi birliklerini ayıran, <müşterek gaye> kıstasından ve <ortaklık> kavramından doğar. Başka bir deyişle <anonim şirket kanunen yasak olmayan her türlü İktisadi maksat ve konular için kurulur> (TTK'nun 271) ve kar elde etmek ve paylaştırmak nihai amacını elde etmek hedefine yönelir ve bu yolda çaba harcar. Ortaklığın bütün organları bu nihai amaca uygun kararlar almak zorundadır. İşte, şirketin kar elde etmek ve dağıtmak nihai amacından doğan kar payı, bir vazgeçilmez haktır (TTK m. 385) (Poroyffekinalp/Çamoğlu - Ortaklıklar ve Kop. Hukuku 8. bası, s. 487).

Şirketin nihai amacının kar elde edip ortaklara dağıtması esas olmakla birlikte ana sözleşmeye konulacak hükümler yanında kanunda gösterilen nedenler bu genel ilkenin istisnalarını oluşturmaktadır. Bu istisnaların en önemlisi ve uygulamada da sıkça görülüp dava konusu uyuşmazlığa da konu olan TTK'nun 469/2'nci maddesindeki düzenlemedir. Anılan düzenleme gereğince şirketin devamlı inkişafı ve mümkün mertebe istikrarlı kar dağıtımını temin bakımından ana sözleşmede zikredilenlerden başka yedek akçeler ayrılmasına şirket genel kurulunca karar verilebilir.

TTK'nun 385'inci maddesinde düzenlenen müktesep hak olan kar payı hakkı ile bu hakkın istisnasını oluşturan TTK'nun 469/2'nci fıkrası arasındaki hassas dengenin kurulması zorunludur. Ana sözleşmede ihtiyari ve kanuni yedek akçelerin ayrılmasından sonra kalan safi karın bir kısmının dağıtılmamasına ve olağanüstü yedek akçeye ayrılması mümkün ve bu konudaki genel kurul kararının ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılığı söz konusu olmamakla birlikte, tamamının yedek akçeye ayrılması TTK'nun 469/2'nci maddesinin istisna hükmü olduğu gözetildiğinde; TTK'nun 385'inci maddesinde düzenlenen müktesep hakkın ihlal edilmediğini kanıt yükünün davalı şirkette olması sonucunu doğurur. Olağanüstü yedek akçeye ayırma kararının genel kurul kararında gerekçesi gösterilmemiş olsa bile, yargılama sırasında mahkemece davalıya açıklattırılıp somut delillerinin gösterilmesinin istenmesi gerekmektedir. Bu durum, ister bir defa, isterse süreklilik kazanmış olan kar payı dağıtılmaması kararları için de söz konusudur.

Somut olaya dönüldüğünde; davalı şirketin ana sözleşmesinin 36'ncı maddesinin 1/son maddesi gereğince 1 temettü ve diğer sözleşmesel ve kanuni yedekler ayrıldıktan sonra kalan safi karın 2'nci maddenin d bendi gereğince ikinci tertip temettü payı olarak dağıtılacağı belirtilmiş, son fıkra ile de genel kurulun ekseriyeti ile kar payının dağıtılmayıp olağanüstü yedeklere ayrılabileceği benimsenmiştir. İptali istenen genel kurulunun gündeminin 3'üncü maddesine göre de ana sözleşmenin 36/son maddesine dayanılarak oluşan karın tamamının olağanüstü yedeğe ayrılmasına karar verilmiştir.

Davacılar vekili, davalı şirketin 15 yıldır kar payı dağıtmadığını, bu şekilde azınlık pay sahibi ortakların çoğunluğun tahakkümü altında tutulduğunu, alınan kararların yasa, ana sözleşme ve özellikle iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu iddia etmiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda şirketin bir önceki yıl zarar etmiş olmasına rağmen tekrar kara geçmiş olduğu gözetildiğinde en azından ana sözleşmenin 36/1 'inci maddesi gereğince % 5 oranında kar payı dağıtması ve bu nedenle genel kurul kararının iptali gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece bilirkişi raporundaki değerlendirmelere itibar edilmemesine ilişkin yeterli gerekçe gösterilmemiştir.

O halde, mahkemece, kar payının güçlü bir nispi müktesep hak olduğu ve TTK'nun 469/2'nci maddesinin TTK'nun 385'inci maddeye bertaraf eden bir hüküm olmayıp, gerektiğinde uygulanması mümkün istisnai bir nitelik taşıdığı, pay sahibinin yeterli oranda kar payı üzerinde müktesep hakkı bulunduğu ve TTK'nun 469/2'nci maddesinin uygulanması gerektiğinde gerçekten şirketin inkişafı ve sürekli kar dağıtabilir durumda tutulması için kar payı dağıtılmamasının uygun ve faydalı olup olmadığının ispat yükünün davalı şirkete yüklenerek, çeşitli ihtimalleri karşılaştırmalı olarak kapsayan içerikte bilirkişi raporu alınıp, hakların sakınılarak kullanılması ilkesi çerçevesinde genel kurul kararının iyi niyetli olup olmadığının saptanması gerekir iken, yazılı gerekçeyle eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davacılar yararına BOZULMASINA, takdir edilen 500,00.- YTL duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.12.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 05-06-2009, 08:22   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu noktada Genel Kurul toplantısının yapılabilmesi için şirket ana sözleşmesinde ilan yapılacağı belirtilmiş daha sonra da alınan karar tebliğ edilmemiştir. Genel Kurul kararının tebliğ edilme zorunluluğu var mıdır? Bir de 5 yıllık dava zamanaşımı süresinin dayanağını belirtirseniz çok sevinirim.

TTK.368. maddede Toplantıya davet usul ve esasları belirtilmektedir. Öncelikle şirket ana sözleşmesi hükümleri uygulanır. Her halde ilan yapılacağı gibi nama yazılı hisse senetlerine sahip olan ortaklara "taahhütlü mektup" göndermek suretiyle de tebliğ edilir.

Şirket ile ortaklar arasındaki ihtilaflar bakımından BK.126. maddede düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süreleri geçerlidir.

Şirket Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğu noktasında ise; TTK.336-340 arasındaki hükümlerle ve bu 340. maddenin yollaması nedeniyle 309. madde uyarınca 2 ve 5 yıllık zamanaşımı süreleri de söz konusudur.
Old 10-06-2009, 13:23   #5
aynur2075

 
Varsayılan

Öncelikle teşekkürler dilerim sayın Saim.

Müvekkillerin getirdikleri bilgiye göre 2004 yılından beri şirket genel kurul yapmamış.
Bu durumda şirketin genel kurul yapmasının sağlanması ve arkasından alacak davasının mı açılması gerekli, yoksa doğrudan alacak davası açıp şirkete ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna mı gidilmeli?
Elinde bu konuya ilişkin kararı olan (yargıtay, yada kendi davasına ilişkin ) meslektaşlarımın paylaşımlarını bekliyorum .
Saygılar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Anonim Şirkette Eski Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu (ttk.337,340,336 Ve 309) Saim Dikici Meslektaşların Soruları 6 23-09-2012 16:31
Anonim şirkette yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürün cezai sorumluluğu mertsonmezsoy Meslektaşların Soruları 4 16-08-2011 16:27
Anonim şirkette pay haczi Seher Meslektaşların Soruları 3 04-02-2009 10:34
Anonim Şirkette Denetçi Tayini avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 3 01-02-2008 17:15
Anonim Şirkette Ortağın Çıkarılması özlem özdemir Hukuk Soruları Arşivi 4 11-07-2006 15:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05879807 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.