Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İflas İdaresi Ücreti

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-10-2007, 17:39   #1
Av.Ekin

 
Varsayılan İflas İdaresi Ücreti

Vereceğiniz yanıt için şimdiden teşekkürler.İflas idaresi olarak görev aldığım iflas dosyası yargıtay kararı gereği bozuldu. Böylece şirketin iflası ve iflas idaresi olarak bizim görevimizde sona erdi. Tasfiye yapılmadı.Bu durumda icra tetkik merciine başvurarak şu ana kadar ki hizmet karşılığı ücretimin tespitini istedim. Ücreti artık iflası sona ermiş olan Anonim Şirketten tahsil edebilir miyim? Bu şirket hakkında icra takibi başlatabilir miyim? Yani şirkete taraf husumeti yöneltilebilir mi ?(Bence mümkün ancak buna ilişkin hiçbir yargıtay kararı bulamadım)
Old 05-10-2007, 12:18   #2
Av.Duran Küçüköner

 
Varsayılan

İflas İdaresi Ücreti, Yazı ve Tebliğ Masrafı Tarifesi Hakkında Tebliğ

Resmi Gazete Tarihi: 14/07/2005
Resmi Gazete Sayısı: 25875
Adalet Bakanlığından

BİRİNCİ BÖLÜM : İflas İdaresi Ücreti

Amaç
Madde 1 - Bu Tebliğin amacı; İcra ve İflas Kanununun 223 üncü maddesinin 3 ve 4 üncü fıkraları uyarınca, iflas idarelerine ödenecek ücret tarifesini ve ücretin ödeme şeklini belirlemektedir.

Kapsam
Madde 2 - Tarifede yazılı iflas idaresi ücreti, iflas tasfiyesi sonuçlanıncaya kadar yapılan bütün hizmetlerin karşılığıdır. Ücretin belirlenmesinde iflas idaresi memurlarının emeği, çabası, işin önemi ve niteliği göz önünde tutulur.

Dayanak
Madde 3 - Bu Tebliğ, İcra ve İflas Kanununun 223 üncü maddesinin 3 ve 4 üncü fıkraları uyarınca hazırlanmıştır.

Ücretin ödenmesi
Madde 4 - Ödeme, iflas idaresinin seçildiği tarihte yürürlükte bulunan Tarife hükümlerine göre yapılır. Tarife gereğince takdir olunacak ücret, iflas idare memurlarının her birine ayrı ayrı ve eşit oranda ödenir.

Ücret ödeme zamanı ve avans ödenmesi
Madde 5 - İflas idaresinin ücreti, tasfiyenin sonunda ödenir. Ancak iflas idaresinin talebi üzerine icra hakimi, gerektiğinde iflas dairesinin görüşünü de alarak, ücrete mahsuben makul ölçüde bir miktar avans ödenmesine karar verebilir.

Ücret miktarı
Madde 6 - İfa edecekleri hizmetler karşılığı olarak iflas idaresine; nihai hesapta adi alacaklılara ödenmesi öngörülen toplam alacak miktarı üzerinden aşağıda yazılı olan nispetler nazara alınarak ücret ödenir.
1- İlk ( 1.500 ) YTL için %10
2- Sonra gelen ( 2.250 ) YTL için %8
3- Sonra gelen ( 3.750 ) YTL için %6
4- Sonra gelen ( 7.500 ) YTL için %4
5- Sonra gelen ( 15.000 ) YTL için %2
6- Sonra gelen ( 30.000 ) YTL için %1
7- ( 60.000 ) YTL'den, ( 90.000 ) YTL'ye kadar binde 6
8- ( 90.000 ) YTL'den, ( 400.000 ) YTL'ye kadar binde 2
9- ( 400.000 ) YTL'den yukarısı için binde 1
Rehinli alacağın paraya çevrilmesine ilişkin hizmetler için de, (sarf edilen mesai ve gayret göz önünde tutularak) tasfiye idaresine ek ücret ödenebilir. Ancak bu surette ödenecek ek ücret, rehinli alacak miktarı üzerinden yukarıdaki nispetlere göre bulunacak miktarın %25 ini geçemez.

İcra Mahkemesince ücret takdiri
Madde 7 - İcra mahkemesi, iflas idaresinin emek ve mesaisini, işin önem ve niteliğini göz önünde bulundurarak Tarifede belirtilen miktarın üç katına kadar ücret takdir edebilir.
İcra mahkemesi, iflas idaresinin emek ve mesaisini, işin önem ve niteliğini göz önünde bulundurarak Tarifede belirtilen miktarların altında ücret takdir edebileceği gibi, haklı sebeplerin mevcut olması halinde ücret ödenmemesine de karar verebilir.

İstifa, azil ve ölüm gibi hallerde ücret
Madde 8 - İflas idare memurunun istifası, azli, ölümü gibi hallerde ücret, o zamana kadar sarf ettiği emek ve mesaisi, işin önemi ve niteliği nazara alınarak icra hakimince takdir olunur.
Yukarıdaki fıkrada anılan boşalma hallerinde iflas idaresinde görev alanlara, idareye katılma zamanından sonraki emek ve mesaileri nazara alınarak, yerlerine kaim oldukları şahsın bakiye ücretinden ödeme yapılır.

Konkordato halinde ücret
Madde 9 - Konkordato nedeniyle masa müflise intikal ettiğinde, iflas idare memurlarının o zamana kadar yukarıdaki esaslar dairesinde icra mahkemesince belirlenecek ücretleri, müflis tarafından peşinen iflas dairesine yatırılır.

İKİNCİ BÖLÜM : Masraf ve Tebligat Ücreti

Masraf ve tebligat ücreti
Madde 10 - İflas idaresi, İcra ve İflas Kanununun 223 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince kendilerine tebligat yapılmasını isteyen alacaklılardan, tasfiye sonunda mahsup ve iade edilmek üzere tahmini tebligat sayısı nazara alınarak hesaplanacak yazı ve normal tebligat masrafı toplamının üç misli kadar avansı, iflas dairesine yatırmasını ister.

Yürürlük
Madde 11 - Bu Tebliğ 15/07/2005 tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
Madde 12 - Bu Tebliğ hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.
Old 05-10-2007, 21:34   #3
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

İflas İdaresi Ücreti, Yazı ve Tebliğ Masrafı Tarifesi Hakkında Tebliğ, 2007 yılında yeniden düzenlenmiştir. 2007 yılı düzenlemesi aşağıdadır.

Saygılarımla.

İflas İdaresi Ücreti, Yazı Ve Tebliğ Masrafı Tarifesi Hakkında Tebliğ

Kurum : Adalet Bakanlığı
RGT : 11.07.2007
RG NO : 26579

BİRİNCİ BÖLÜM: İflas İdaresi Ücreti

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; İcra ve İflâs Kanununun 223 üncü maddesinin 3 ve 4 üncü fıkraları uyarınca, iflas idarelerine ödenecek ücret tarifesini ve ücretin ödeme şeklini belirlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Tarifede yazılı iflas idaresi ücreti, iflas tasfiyesi sonuçlanıncaya kadar yapılan bütün hizmetlerin karşılığıdır. Ücretin belirlenmesinde iflas idaresi memurlarının emeği, çabası, işin önemi ve niteliği göz önünde tutulur.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, İcra ve İflâs Kanununun 223 üncü maddesinin 3 ve 4 üncü fıkraları uyarınca hazırlanmıştır.

Ücretin ödenmesi

MADDE 4 – (1) Ödeme, iflas idaresinin seçildiği tarihte yürürlükte bulunan Tarife hükümlerine göre yapılır. Tarife gereğince takdir olunacak ücret, iflas idare memurlarının her birine ayrı ayrı ve eşit oranda ödenir.

Ücret ödeme zamanı ve avans ödenmesi

MADDE 5 – (1) İflas idaresinin ücreti, tasfiyenin sonunda ödenir. Ancak iflas idaresinin talebi üzerine icra hâkimi, gerektiğinde iflas dairesinin görüşünü de alarak, ücrete mahsuben makul ölçüde bir miktar avans ödenmesine karar verebilir.

Ücret miktarı

MADDE 6 – (1) İfa edecekleri hizmetler karşılığı olarak iflas idaresine; nihai hesapta adi alacaklılara ödenmesi öngörülen toplam alacak miktarı üzerinden aşağıda yazılı olan nispetler nazara alınarak ücret ödenir.

1 - İlk (1770) YTL için %10

2 - Sonra gelen (2655) YTL için %8

3 - Sonra gelen (4425) YTL için %6

4 - Sonra gelen (8850) YTL için %4

5 - Sonra gelen (17.700) YTL için %2

6 - Sonra gelen (35.400) YTL için %1

7 - (70.800) YTL’den, (106.200) YTL’ye kadar binde 6

8 - (106.200) YTL’den, (472.000) YTL’ye kadar binde 2

9 - (472.000) YTL’den yukarısı için binde 1

(2) Rehinli alacağın paraya çevrilmesine ilişkin hizmetler için de, (sarf edilen mesai ve gayret göz önünde tutularak) tasfiye idaresine ek ücret ödenebilir. Ancak bu surette ödenecek ek ücret, rehinli alacak miktarı üzerinden yukarıdaki nispetlere göre bulunacak miktarın %25 ini geçemez.

İcra mahkemesince ücret takdiri

MADDE 7 – (1) İcra mahkemesi, iflas idaresinin emek ve mesaisini, işin önem ve niteliğini göz önünde bulundurarak Tarifede belirtilen miktarın üç katına kadar ücret takdir edebilir.

(2) İcra mahkemesi, iflas idaresinin emek ve mesaisini, işin önem ve niteliğini göz önünde bulundurarak Tarifede belirtilen miktarların altında ücret takdir edebileceği gibi, haklı sebeplerin mevcut olması halinde ücret ödenmemesine de karar verebilir.


İstifa, azil ve ölüm gibi hallerde ücret

MADDE 8 – (1) İflas idare memurunun istifası, azli, ölümü gibi hallerde ücret, o zamana kadar sarf ettiği emek ve mesaisi, işin önemi ve niteliği nazara alınarak icra hâkimince takdir olunur.

(2) Yukarıdaki fıkrada anılan boşalma hallerinde iflas idaresinde görev alanlara, idareye katılma zamanından sonraki emek ve mesaileri nazara alınarak, yerlerine kaim oldukları şahsın bakiye ücretinden ödeme yapılır.

Konkordato halinde ücret

MADDE 9– (1) Konkordato nedeniyle masa müflise intikal ettiğinde, iflas idare memurlarının o zamana kadar yukarıdaki esaslar dairesinde icra mahkemesince belirlenecek ücretleri, müflis tarafından peşinen iflas dairesine yatırılır.

İKİNCİ BÖLÜM: Masraf ve Tebligat Ücreti

Masraf ve tebligat ücreti

MADDE 10 – (1) İflas idaresi, İcra ve İflâs Kanununun 223 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince kendilerine tebligat yapılmasını isteyen alacaklılardan, tasfiye sonunda mahsup ve iade edilmek üzere tahmini tebligat sayısı nazara alınarak hesaplanacak yazı ve normal tebligat masrafı toplamının üç misli kadar avansı, iflas dairesine yatırmasını ister.

Yürürlük

MADDE 11 – (1) Bu Tebliğ 15/7/2007 tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 12 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.
Old 08-02-2008, 20:29   #4
engin güvenç

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşım,

Ben sizinle aynı görüşü paylaşmıyorum. İflas kararının bozulması ile iflasın hüküm ve sonuçları geçmişe dönük olarak ortadan kalktığına göre artık daha önce iflasına karar verilen A.Ş.'in, bozma kararına kadar olan tasfiye masrafları ve iflas idaresi üyesi ücretlerinden dolayı sorumlu olmaması gerekir.

Ancak İ.İ.K. m. 160 uyarınca iflası isteyen alacaklı ilk alacaklılar toplanmasına kadarki masraflardan sorumlu olduğu için kanımca iflas idaresi üyesi ücreti için iflas davası açan alacaklıya yönelmek gerekir.

Zira iflas isteyen, tasfiyenin başlamasına ve bozma kararına kadar iflas idaresi üyelerinin görev almasına neden olan, dolayısıyla bu işlerin yegane sorumlusu davacı alacaklı..

Esen kalın
Old 09-02-2008, 16:08   #5
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

İİK m.160, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplanmasına kadar olan masraflardan sorumlu olacağını düzenlemekle birlikte, iflas idaresi ilk alacaklılar toplantısında seçilmekte ve görevini birinci alacaklılar toplantısından sonraki zaman diliminde yerine getirmektedir. Dolayısıyla, İİK m.160'a dayalı olarak, iflas idaresi ücretinden iflas isteyen alacaklıyı sorumlu tutmak pek mümkün olmasa gerektir. Kaldı ki iflas idaresini seçen, iflas isteyen alacaklı değil toplantıya katılan tüm alacaklıların aday göstermesi üzerine, İcra Mahkemesidir.

Öte yandan, daha önce eklenmiş tebliğin 7 inci maddesi uyarınca, iflas idaresi ücreti, doğrudan doğruya istenebilen ve dava konusu edilebilecek bir ücret değildir. İcra Mahkemesince takdir edilmesi gerekir. İcra Mahkemesi duruma göre tarifenin üç katına kadar ücret takdir edebileceği gibi tarifenin altında veya haklı sebeplerin varlığı halinde hiç ödenmemesine dahi karar verebilir.

İcra Mahkemesinin takdir etmiş olduğu ücret yada avans ise iflas giderlerinden olup, masanın borcudur.

İflas idaresi de bir iflas organı olup, sarfetmiş olduğu emek ve mesaisi dolayısıyla diğer iflas organlarından farklı biçimde, ücretini alabilmek için ayrıca dava açmak zorunda kalmamalıdır.

Belirtilen tebliğin 9 uncu maddesinde, iflas içi konkordato sebebiyle iflas idaresinin ücretinin ne şekilde ödeneceği düzenlenmiş, ancak sorulan soruyla ilgili açık bir düzenleme yapılmamıştır.

9 uncu maddenin burada da kıyasen uygulanarak, öncelikle mal varlığı teslimi yapılacak borçlu tarafından, takdir edilen ücretin peşinen yatırılması uygun olacaktır.

Ne de olsa iflas idaresi, o zamana kadar borçluya ait masa mal varlığını idare etmiş, masa mallarının aktifinin artması için gerekli önlemleri almış, birinci alacaklılar toplanması müflisin sanat ve ticaretinin devamı için karar almışsa gerekli verimliliği sağlamaya çalışmıştır.

İcra mahkemesi, iflasın kaldırılması sebebine dayalı olarak ücret takdir ederken, ücretin kimin tarafından ödeneceğini de ayrıca belirtmelidir. Kişisel görüşüm zararını rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, bu ücret borçlu tarafından ödenmelidir.

Bu çözüm şekli, İİK m.164'de belirtilen “iflas kararına karşı kanun yoluna başvurulması iflasın ilanına ve masanın teşkiline mani değildir.” düzenlemesi ile de uyumludur.

Masanın teşkiline imkan veren, görev yaptıran kanun koyucu, görev yapanların ücretlerinin ödenmesini engelleyici yada geciktirici veya külfet yükleyen bir çözüm şeklini tercih etmeyecektir.

Borçlu tarafından ödenmek zorunda kalınacak bedelin, rücuen alacaklıdan alınıp alınmayacağı meselesi ise ayrı bir konudur.

Soruyu soran meslektaşımızın ulaştığı sonucu doğrusu merak ediyorum.

Soru için küçük bir not : Yürürlükteki hükümler uyarınca, Yargıtay bozması üzerine iflas kararı doğrudan doğruya kalkmaz. Borçlunun mal varlığı üzerindeki tedbirler devam eder. Karar düzeltme yolu da tüketildikten sonra, Ticaret Mahkemesi bozma kararına uyarsa, tedbirleri değiştirmeye veya kaldırmaya yetkilidir.

Saygılarımla.
Old 12-02-2008, 16:39   #6
engin güvenç

 
Varsayılan

Öncelikle yanıtlanması gereken soru, iflas kararının temyizi üzerine verilen bozma kararının kesinleşmesi halinde, bunun iflasın hüküm ve sonuçlarına etkisinin ne olacağıdır. Gerek Yargıtay kararlarında, gerekse bilimsel öğretide konuya iki farklı bakış açısı ile çözüm getirilmektedir.

İlki, İ.İ.K. m. 40’tan yararlanılmak suretiyle, hükmün Yargıtay’ca bozulması halinde, icra muamelelerinin (tasfiyenin) olduğu yerde duracağı, tasfiyenin tamamen düşmesi veya kaldığı yerden devam etmesinin, yeniden verilecek hükmün kesinleşmesine bağlı olacağı yönündedir. Bu bakış açısı, İ.İ.K. m. 193 ile desteklenmektedir. Nitekim, iflas kararı ile birlikte takipler hüküm kesinleşinceye kadar duracaktır. Bu nedenle bozma kararının kesinleşmesi ile iflasın hükümlerinin ortadan kalkmasının, hüküm kesinleşinceye kadar takiplerin durması ile bağdaşmayacağı ifade edilmektedir. Bu yaklaşımın bir başka dayanağı da, Sn. Yavuz’un da belirttiği ve İ.İ.K. m. 164 de ifade edildiği üzere, bozma kararının borçlunun malları üzerindeki tedbirlerin devam etmesi olarak gösterilmektedir.

Bu çözüm tarzı İcra ve İflas Kanunu sistemimize uyarlı görünse de, sayısız ve çok büyük sorunları da beraberinde getirmektedir.

Eğer bu çözüm tarzı kabul edilirse, kesinleşmiş bozma kararından sonra davacı davasından feragat da edemeyecektir. Zira İ.İ.K. m. 165/2 iflas kararından sonra davadan feragatin geçersiz olduğunu düzenlemektedir. Yine müflis, davaya konu borcu ödemek sureti ile iflastan kurtulamayacaktır. Çünkü durmuş olsa dahi borçlunun malları üzerinde bir tasfiye ve hakkında müflis statüsü mevcuttur. Müflisin ödeme yapması da düşünülemez. O halde bu çözüm tarzında davacı davasından feragat edemeyeceği gibi müflis de borcunu ödeyerek iflastan kurtulamayacaktır. Eğer bozma, iflas takibinin geçersizliği gibi açıkça iflasın reddi sonucunu doğuracak bir vakıaya ilişkin olsa dahi, bu faraziyede iflas kararının bozulmasından, daha sonra yapılacak yargılama neticesinde verilecek iflasın reddi kararının kesinleşmesine kadar borçluya haksız bir iflas tecrübesi yaşatılacaktır.

Öte yandan bu yaklaşım, bozma kararı üzerine tedbirlerin devam edeceği dayanağı ile de açıklanamaz. Tam aksine, kesinleşmiş bozma kararı ile iflasın hüküm ve sonuçları ortadan kalkmaktadır ki, yasa koyucu daha önce yargılama sürecinde alınan tedbirlerin devam etmesini düzenlemiştir. Eğer kesinleşmiş bozma kararı ile tasfiyenin hüküm ve sonuçları ortadan kalkmayacaksa, müflisin tüm malvarlığının masaya intikal etmesinin ve bu mallar üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlanmasının daha ötesinde bir tedbir türü olabilimi ki, bu tedbir kararı devam etsin? Müflisin tüm malvarlığının masaya intikal etmesi ve bu mallar üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlanması bir tedbir değil yasa buyruğudur. Muhafaza tedbirleri ise yargılama ile ilgilidir. Henüz iflas kararı verilmeden yargılama safhasında alınmaktadırlar. Demek ki yasa koyucu, kesinleşmiş bozma kararı ile iflasın hüküm ve sonuçlarının kalkacağını öngörmektedir ki, bozma sonrası yeniden geçilen yargılama safhasında, önceden alınmış tedbirlerin devam edeceğini düzenlemiştir.

Burada saymayacağım daha bir çok sorun üreten bu bakış açısının aksine, gerek İ.İ.K. m. 165/2, gerekse 193 ve 194. maddelerde zikrolunan iflasın açılması kavramını, sadece verilen ilk iflas kararına münhasır olmak suretiyle anlamak gerekir kanısındayım. Bu bakımdan kesinleşen bozma kararı üzerine iflasın tüm hüküm ve sonuçları ortadan kalkacak, takip ve davalara kaldığı yerden devam edilebilecek, iflas idaresi seçilmiş ise görevi sona erecek, ancak somut olaya özgü bozma nedenleri değerlendirilerek tedbirlerin ne şekilde devam edeceği, değiştirilip değiştirilmeyeceği ve mahiyeti asliye ticaret mahkemesi tarafından belirlenecektir.

Mehaz yasada düzenlenmiş olmasına rağmen, aksine hukuk sistemimizde iflas kararının icrasının geri bırakılması imkanı bulunmamaktadır. Bunun üstüne bir de bozma kararından sonra iflasın hüküm ve sonuçlarını da ortadan kaldırmayarak, çok ağır olan bu sonuçları borçluya yüklemek yerine, kesinleşmiş bozma kararından sonra iflasın hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırarak, İ.İ.K. m. 159 da belirtilen muhafaza tedbirleri ile taraf menfaatlerinin dengelenmeye çalışılmasının, tarafların hak ve menfaatleri için hakkaniyete daha uygun olacak bir çözüm yolu olduğu kanaatindeyim.

Konuyu başlatan Sn. Meslektaşımızın sorusuna gelince, yukarıda belirttiğim ilk çözüm tarzı benimsenir ise, o halde iflas tasfiyesi ortadan kalkmayacağından, iflas idaresi üyesi eğer masada yeterli nakit var ise, ücretini masadan alabilecektir. Eğer masada bunun için yeterli nakit yok ise, o halde tasfiye durduğundan ve iflasın kesinleşmemiş olması nedeni ile kural olarak masa malvarlığı paraya çevrilemeyeceğinden yeni bir sorunla daha karşılaşılacaktır. Bu durumda iflas idaresi üyesinin, yargılamanın kesin olarak neticelenmesini beklemekten başka çaresi bulunmamaktadır. Yapılan yargılama sonunda yeniden iflas kararı verilir ise, tasfiyeye kaldığı yerden devam olunacak iflas kararının kesinleşmesi ile tasfiye yürütülerek ücret masadan alınacak, iflasın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde ise, artık iflasın sonuçları kesin olarak ortadan kalktığından ücretin masadan tahsili söz konusu olmayacak, icranın iadesi kuralları kıyasen uygulanmak sureti başkaca hükme hacet kalmaksızın zarar alacaklı tarafından karşılanacaktır.

İkinci çözüm tarzı benimsenir ise, o halde kesinleşen bozma kararı ile iflasın hüküm ve sonuçları ortadan kalkmış ve iflas idaresi üyesinin görevi sona ermiş olacağından (ki sorudan da somut olayın bu şekilde cereyan ettiği anlaşılıyor), ücretin belirlendiği icra hakimliğinin kararı sunularak, asliye ticaret mahkemesinde devam eden iflas davasına İ.İ.K. m. 158. uyarınca (sadece şekli olarak davalı yanında) müdahil olunabilecektir. Bu durumda bozma öncesi tasfiye giderlerine dahil olan iflas memuru ücreti, bozma sonrasında bir bakıma yargılama giderine dönüşmüş gibi, davada haksız çıkan tarafa yüklenebilecektir. Davanın reddi halinde bu rakama alacaklı katlanacak, aksi halde yeni oluşacak masadan, masa alacağı olarak talep edilebilecektir. Kanımca ücret alacağının, iflas davasının davacısına karşı açılacak müstakil bir davada da ileri sürülmesinde herhangi bir engel yoktur. Ancak böyle bir davada, iflas davası bekletici mesele yapılacağından, asliye ticaret mahkemesinde müdahil olunması daha kısa ve yerinde bir yaklaşım olacaktır.

İflas içi konkordatonun yürürlüğü ancak iflas kararının kesinleşmesi halinde mümkün olabileceğinden, iflas kararının henüz kesinleşmediği bir dönemdeki iflas idaresi ücret alacağı hakkında, tebliğin 9. maddesinin kıyasen uygulanamayacağını düşünüyorum.

İflas idaresinin, ücretini alabilmek için ayrıca bir dava açmak yada açılan davaların sonucu beklemek külfetine katlanmaması gerektiği yönündeki Sn. Yavuz’un ifadelerine canı gönülden katılıyorum. Ancak uygulamada bu külfetlere katlanarak dahi ücretlerin tamamının alınması çoğu zaman mümkün olamamaktadır. İflas idaresi ücretine ilişkin yukarıda çözüm yolu aranan sorunlar, bu konuda varolan sorunlar yumağının çok küçük bir bölümünden ibarettir. Bu sorunlar yasa koyucu tarafından yıllardır ihmal edilmekte, çözüme yönelik yasal düzenlemeler yapılmamakta ve varolan boşluklar, çoğu zaman iflas idaresi üyelerinin maalesef tasfiyeyi gerektiğinin aksine bir an önce bitirmek suretiyle ücrete kavuşmayı istemeye ya da iflas muhataplarından haksız kazançlar elde etmeye itmekte ve imkan tanımaktadır.

Son olarak, gerek Yargıtay’da gerekse bilimsel öğretide farklı yaklaşımlara konu olan bu sorunu, mesleki ortamımıza da taşıyarak engin bilgilerini de eklemek sureti ile tartışılması imkanını yarattığı için Sn. Yavuz’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Gelir İdaresi Başkanlığının Davalı Gösterilmesi Mümkün Müdür? av.remzi sulhan Meslektaşların Soruları 1 25-01-2007 22:16
İflas umtar Meslektaşların Soruları 2 13-11-2005 00:49
İcra Ve İflas fatiherdeyer Hukuk Soruları Arşivi 2 24-04-2005 13:18
Gelir İdaresi bekirbilgu Hukuk Soruları Arşivi 0 14-02-2005 15:38
Nufus İdaresi Aleyhine Dava? ahmet Hukuk Soruları Arşivi 3 11-06-2003 14:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05610394 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.