Trafik kazalarında faille uzlaşılması halinde sigorta şirketine karşı dava açılabilir mi

Meslektaşlarım merhaba.

Yardımınızı istediğim sorun, Ceza Muhakemesi Kanununa Göre Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in 23. maddesinin 7. fıkrasında yer alan düzenlemeye ilgili. Düzenlemede, soruşturma aşamasında uzlaşmanın sağlanması hâlinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı, açılmış olan davadan da feragat edilmiş sayılacağı belirtiliyor.

Somut olayda müvekkilin geçirdiği trafik kazası sonrası -ceza soruşturması sürerken- araç sürücüsü (aynı zamanda işleten) ile sigorta şirketine karşı maddi ve manevi tazminat davası açtık. Davayı açtıktan bir ay kadar sonra soruşturma dosyasına uzlaştırmacı atandı. Uzlaştırmacı, dosyada vekaletim olduğu halde bana haber vermeksizin müvekkili ve sürücüyü çağırarak müzakereyi yapmış. Müzakerede müvekkile tazminat davasına devam edebileceği, uzlaştırmanın sadece ceza davası için sonuç doğuracağı aktarılmış. Müvekkil de şahsın ceza almaması için uzlaşmayı kabul etmiş. Uzlaşma edimi ise tedavisi sürdüğü müddetçe müvekkilin tedavi ve bakım giderlerinin karşılanması. Miktar içerir, somut bir edim ve ifa zamanı yok. Şu an tazminat davamız derdest durumda. Sürücü de aydan aya değişen miktarlarda ödeme yapıyor.

Bu somut olaya ilişkin olarak:
Öncelikle faille uzlaşma sağlanması sigorta şirketine karşı tazminat davası açma hakkını da ortadan kaldırır mı?
İkinci olarak uzlaşma raporunun iptali için izlenebilecek bir hukuki yol var mıdır?

Soruşturma aşamasında uzlaşmanın hukukî sonuçları
Madde 23 - (1) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def'aten yerine getirmesi hâlinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
(2) Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi hâlinde, Kanunun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir.
(3) Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.
(4) Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmesi hâlinde, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
(5) Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, Kanunun 171 inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır.
(6) Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi hâlinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilâm mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
(7) Uzlaşmanın sağlanması hâlinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.

Sizin de bahsettiğiniz yukarıda yazılan maddenin 2. fıkrası uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi gereklidir.Böyle bir karar verildi mi acaba.Eğer böyle bir karar verildi ise bu karara karşı bir başvuru olabilir diye düşündüm.Ancak CMK'da bu karara karşı bir yargı yolu yok gibi görünüyor.En sonunda verilecek olan takipsizlik kararına itiraz mümkün. O yüzden şu aşamada beklemek gerek diye düşünüyorum.

Uzlaşma sigorta şirketine karşı açılan davayı etkiler. Bence o dava soruşturma dosyasını bekletici mesele yapması gerekir.Eğer uzlaşma sağlandığından takipsizlik kararı verilir ve bu karar da kesinleşirse, sigorta şirketine karşı açılan davaya devam edilemez.Çünkü ortada bir müteselsil borç ilişkisi vardır.

''...Müzakerede müvekkile tazminat davasına devam edebileceği, uzlaştırmanın sadece ceza davası için sonuç doğuracağı aktarılmış..''
yukarıda cümlenizi alıntıladım.Bize uzlaşma semirlerinde üzerine basıla basıla söylenilen cümle şuydu:asla hukuki bilgi verilmeyecek sadece tarafların birbirini anlaması sağlanılacak.sizin cümlenize göre uzlaştırmacı görevini aşmış.
23/7 kanun madddesi ise bana göre saçma.Keza kanun maddesi ile feragat önceden düzenlenebilir mi?ya da doğmamış haktan feragat söz konusu olabilir mi?bu en başta feragatın bozucu yenilik doğuran hak olması niteliğine de aykırılık teşkil eder.

Üstadım, değerlendirmenize katılmamak mümkün değil. Ne var ki uzlaşma raporuna karşı hiçbir kanun yolu yok. Savcının rapora istinaden verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz olanağı var ama ondan da sonuç alacağımızı sanmam.
Yönetmeliğin 23/7 maddesi ise tam bir hukuki sorun. Bugün ulaştığım bir bilgi ise meseleyi daha da karmaşıklaştırdı benim için. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 111. maddesine göre:
"Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir.
Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir."
Somut olayda müvekkilin sol kolu tamamen işlevini yitirdi. Buna karşın uzlaşmada iş gücü kaybına ilişkin hiçbir anlaşma yok. Uzlaşmanın yetersiz olduğu açık. Bir yanda KTK'nin düzenlemesi diğer yanda da ilgili Yönetmelik'teki hüküm...