İhtiyati haczi tamamlayan merasim

Somut olayda alacaklı mahkemeye başvurmak sureti ile ihtiyati haciz kararı almış, teminatı yatırarak ihtiyati haciz kararını icra dosyasına ibraz etmiş borçlunun taşınmazına ihtiyaten haciz koymuştur. Ancak haczin konulduğuna dair tutanak veya tebligat alacaklıya bildirilmiş değildir.

Alacaklı her nedense (belki tahsil etti, bilemiyoruz), esas takibe geçmemiş, dosyadan başkaca her hangi bir talep açmamış, ihtiyati hacizden feragat etmediği gibi, teminatını dahi çekmemiştir. Dosya 2000 yılı esaslı olup, taşınmaz ihtiyati haciz yükü ile birlikte müvekkil adayı tarafından 2008 yılında satın alınmıştır.

O tarihte haczin kaldırılması için icra dairesine müracaat ettiğinde müdürlük ihtiyati haczin konulduğuna dair alacaklıya tebligat yapmak istemiş (7 günlük süreyi başlatmak için), müvekkil takibe devam ederek aldığı/alacağı taşınmazın satılabileceği endişesi ile işlem yapmamıştır. Şimdi müvekkil adayı taşınmazı takyidatsız olarak satmak ve ileride mamelekine zarar gelmemesini istemektedir. Çözüm yolu önerecek meslektaşlarımın yardımını talep ediyorum. Saygılar.

İhtiyati haczin infazını müteakip 7 günlük esas takibe geçilmesi için bir süre vardır. Bu süre ihtiyati haczin infazı ile başlamakta olup, infazdan alacaklının haberdar olması ön şarttır. Bu hususları yazınızda belirtmişsiniz. Burada sıkıntının kaynağı ihtiyati haczin uygulanması süresinin yasada belirlenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu hususta kaynaklarda bir açıklık bulunmamakla birlikte, talih uyarın kitabında yasal hiç bir hakkın süresiz kullanılamayacağı, yasada süreler yönünden bir eksiklik bulunması halinde başkaca yasaların kıyasen uygulanması gerektiği kuralı dairesinde, dosyada işlem yapma süresinin 1 yıl olduğu ve bu sürenin HMUK 'un kıyasen uygulanması sureti ile ihtiyati haczin infazı için sürenin 6 ay olması gerektiği yönündedir. Burada İİK.106-110.maddeleri gereği zorlanabilir diye düşünüyorum. Şöyleki; İİK.78.maddesinde talep müddeti ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıl isede; ihtiyati hacizde ödeme emri tebliğ edilmeksizin haciz talebinde bulunulmuş ve haciz konulmuştur İİK.106.maddesinde ödeme emrinin tebliği hususuna atıfta bulunulmaksızın, alacaklı haczolunan mal taşınmaz ise iki sene içinde satılmasını isteyebilir, İİK.110.madesi bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez ise haciz kalkar hükmünü içermektedir. Bu hali ile konulan haczin ihtiyati haciz olmasına ilişkin özel bir düzenleme yoktur. İcra Müdürlüğünden bu maddeler kapsamında ve ihtiyati haczin yasal geçerliliğini kaybettiğinden dolayı haczin kaldırılması istenmeli, red edilmesi halinde mercii hakimliğine müracaat edilmelidir diye düşünüyorum.

Alıntı: Yazan SEDAT BAYSAL İhtiyati haczin infazını müteakip 7 günlük esas takibe geçilmesi için bir süre vardır. Bu süre ihtiyati haczin infazı ile başlamakta olup, infazdan alacaklının haberdar olması ön şarttır. Bu hususları yazınızda belirtmişsiniz. Burada sıkıntının kaynağı ihtiyati haczin uygulanması süresinin yasada belirlenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu hususta kaynaklarda bir açıklık bulunmamakla birlikte, talih uyarın kitabında yasal hiç bir hakkın süresiz kullanılamayacağı, yasada süreler yönünden bir eksiklik bulunması halinde başkaca yasaların kıyasen uygulanması gerektiği kuralı dairesinde, dosyada işlem yapma süresinin 1 yıl olduğu ve bu sürenin HMUK 'un kıyasen uygulanması sureti ile ihtiyati haczin infazı için sürenin 6 ay olması gerektiği yönündedir. Burada İİK.106-110.maddeleri gereği zorlanabilir diye düşünüyorum. Şöyleki; İİK.78.maddesinde talep müddeti ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıl isede; ihtiyati hacizde ödeme emri tebliğ edilmeksizin haciz talebinde bulunulmuş ve haciz konulmuştur İİK.106.maddesinde ödeme emrinin tebliği hususuna atıfta bulunulmaksızın, alacaklı haczolunan mal taşınmaz ise iki sene içinde satılmasını isteyebilir, İİK.110.madesi bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez ise haciz kalkar hükmünü içermektedir. Bu hali ile konulan haczin ihtiyati haciz olmasına ilişkin özel bir düzenleme yoktur. İcra Müdürlüğünden bu maddeler kapsamında ve ihtiyati haczin yasal geçerliliğini kaybettiğinden dolayı haczin kaldırılması istenmeli, red edilmesi halinde mercii hakimliğine müracaat edilmelidir diye düşünüyorum.

Yorumunuzun büyük bölümüne katılıyorum. Katılmadığım nokta ise koyulaştırdığım bölümdür. Yeni malik hangi sıfatla bu talepte bulunacaktır? Dosyada borçlu değildir?

Öncelikle yorumlar için teşekkür ederim.

Esasen şikayette bulunmak konusunda sadece dosya taraflarının sıfatı olmadığını belirtelim. Yasamız da örneği de mevcuttur. Hissedarın şatış ilanını şikayet edebileceği izahtan aridir.

Diğer taraftan izlenecek yolun 106-110 gereği icra dairesinden talepte bulunmak, reddi halinde de mahkemeye şikayatte bulunmak olduğu yönündeki yolun izlenmesi gerekeceği de kuvvetle muhtemeldir.

Ancak satış isteme süresinin kesin haciz konulan mahcuzlar için istenebileceğini, ihtiyaten haczedilen malın satışının istenemeyeceğini ve satışı istenemeyeceğine göre satış isteme süresinin de başlangıç tarihinin ve süresinin belirsiz olduğunda da hem fikir olduğumuzu düşünüyorum. Bu halde yasal dayanağım olmadan hangi gerekçe ile 106-110 isteyebilirim.

Müvekkilim hakkında yurt dışında alınan bir karara dayanarak ihtiyati haciz tesis edilmiş ve alacaklı taraf ihtiyati haczi tamamlayan merasim olarak tenfiz davası açmıştır.

Tenfiz davası ihtiyati haczi tamamlayan merasim olarak görülebilir mi?

Benim kanaatim görülemeyeceği yönünde. Ancak, sabit bir fikre takılı kalmamak adına, fikirlerinize danışmanın doğru olduğunu düşünüyorum.

Şimdiden teşekkürler.

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/9775
K. 2004/13391
T. 30.12.2004
• YABANCI HAKEM KARARININ TEMYİZİ ( Tenfiz Kararı Kesinleşmeden İfa Edilemez İse de Bu Karara Dayanarak İhtiyati Haciz İstenmesine Yasal Bir Engel Bulunmadığı )
• TENFİZ KARARI ( Kesinleşmeden İfa Edilemez İse de Bu Karara Dayanarak İhtiyati Haciz İstenmesine Yasal Bir Engel Bulunmadığı )
• İHTİYATİ HACİZ ( Tenfiz Kararı Kesinleşmeden İfa Edilemez İse de Bu Karara Dayanarak İhtiyati Haciz İstenmesine Yasal Bir Engel Bulunmadığı )
2675/m.43
ÖZET : Yabancı hakem kararının temyizine ilişkin karara dayanarak alacaklı tarafından ihtiyati haciz istenmiş, verilen ihtiyati haciz kararı borçluların itirazı üzerine kaldırılmıştır. Tenfiz kararı kesinleşmeden ifa edilemez ise de, bu karara dayanarak ihtiyati haciz istenmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. İhtiyati haczi tamamlayan merasimin gerçekleşip gerçekleşmediği sonraki bir aşama olup hükme gerekçe yapılamaz.

DAVA : Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebinin incelenmesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı talebin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde alacaklı Bredamenanhibus S.P.A vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı Bredamenanhibus SPA vekili müvekkili firmanın diğer taraftan 28.175.104.463.136.TL alacağı bulunduğunu, Uluslararası Ticaret Odası Tahkim Kurallarına göre teşekkül etmiş Hakem mahkemesince verilen 22.9.1998 tarihli kararın 24.2.2004 tarihinde temyizine karar verildiğini, ekonomik bunalım içinde bulunan borçluların mal kaçırma ihtimali olduğunu ileri sürerek ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur.

Mahkemece temyizine karar verilen alacak nedeniyle ihtiyati haciz talebi teminatsız olarak kabul edilmiştir.

Borçlu BMC A.Ş ve Çukurova A.Ş. vekili, tenfiz kararının temyiz edilmesi nedeniyle kesinleşmediğini, bu nedenle ihtiyati haciz talep edilemeyeceğini, borçluların mallarını kaçırma veya gizleme yönünde eylemleri bulunmadığını, teminatsız olarak ihtiyati hacze karar verilemeyeceğini ileri sürerek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir.

Mahkemece tenfizine karar verilen hakem kararı kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı ihtiyati haczi tamamlayan merasim tamamlanamayacağından ihtiyati hacze itirazın haklı olduğu gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.

Yabancı hakem kararının temyizine ilişkin karara dayanarak alacaklı tarafından ihtiyati haciz istenmiş, verilen ihtiyati haciz kararı borçluların itirazı üzerine kaldırılmıştır. Tenfiz kararı kesinleşmeden ifa edilemez ise de, bu karara dayanarak ihtiyati haciz istenmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. İhtiyati haczi tamamlayan merasimin gerçekleşip gerçekleşmediği sonraki bir aşama olup hükme gerekçe yapılamaz. Mahkemece bu yön gözetilerek itirazın reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulünde isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bu kararı biliyorum. Ancak, aklıma takılan soruya maalesef bu karar cevap veremiyor. İhtiyati haciz kararı almalarında bir usulsüzlük olmadığı inancındayım.

Ben ihtiyati haczin kaldırılması davası açmayıp tümüyle takibin iptalini isteyeceğim. Zira, haczi tamamlayan merasim olarak esasa geçilmemiş veyahut dava açılmamıştır. Daha doğrusu tenfiz davasını ihtiyati haczi tamamlayan merasim olarak görmediğim için, kendimce davanın açılmadığını varsayıyorum.

Kaldı ki, dosyaya itiraz ettiğimiz halde, 7 günlük kanuni süre içinde itirazın iptali davası da açmadılar. Bu noktadan da hareket edebileceğimi düşünüyorum.

Takibe mi itiraz ettiniz,ihtiyati haciz kararına mı tam anlayamadım.
Ama takibe itiraz etti iseniz,itirazın iptali davası açma süresi 7 gün değil 1 yıldır.İtirazın kaldırılması davası ise 6 ay içinde açılır.Söz konusu süreler ise itirazın alacaklı tarafa tebliği ile başlar..
İlamsız takip söz konusu ise, zaten tebliğin akabinde itiraz süresinde ise takibiniz durmuştur.Bu noktada dava açacak taraf alacaklı taraftır.Ancak siz de tetkik merciine takibin iptaline yönelik ayrı bir dava da açabilirsiniz tabi..Ancak neden ihtiyati hacze itiraz etmediğinizi de anlamış değilim..

İhtiyati haciz kararı ile işleme koyulan takibe itiraz edildiğinde, itirazın alacaklıya tebliğini takiben, 7 gün içinde itirazın kaldırılması davası açılmalıdır. İİK 264/2 böyle öngörmüştür.

Durum şöyle, ihtiyati haciz kararı alınmış ve ardından infazı istenmiştir ancak yine İİK 264'te işaret edilen haczi tamamlayan merasim yerine getirilmemiştir. Yani, borçluya ödeme emri gönderilmemiş veya bir alacak davası açılmamıştır. Ancak alacaklı, ihtiyat hacze dayanak yaptığı yabancı ülke mahkemesi kararının tenfizini talep etmiş ve bu davayı ihtiyati haczi tamamlayan merasim olarak dosyaya bir derkenar ile bildirmiştir.

Benim kanaatimce, tenfiz davası madde 264'te işaret edilen ihtiyati haczi tamamlayan merasim kabul edilemez.

Bu noktadan hareketle, ortada zaten hükümsüz (merasimi tamamlanmamış) bir ihtiyati haciz kararı var iken ihtiyati haczin kaldırılmasını istemenin anlamsız olduğunu düşündüm. Zira, takibin iptali kesin bir çözüm olabilir diye düşündüm. Tabii yanılıyor olabilirim.