Davalı şerhinin taşınmaz satışındaki etkisi+tebligat

Merhabalar
Müvekkilin rehin alacaklısı olduğu dosyada taşınmazın satış hazırlıklarını yaparken X mahkemesince "davalı şerhi" konulduğunu öğrendik.Bunun üzerine ilgili mahkemeye müzekkere ile satışa engel bir durum olup olmadığını sorduk. Mahkemede cevaben herhangi bir tedbirin olmadığını, yalnızca ilgili taşınmazda taraflar arasında bir çekişmenin olduğunu, satış konusunda yetkinin icra müdürlüğünde olduğunu belirtti. Bu aşamada tekrar davalı şerhi koyduran davacıya da durumu bildirir tebligat yapmamız gerekir mi?Kanun metninde buna diar bir açıklık göremedim. Konu ile ilgili düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim

Alıntı: Yazan hukukcu1985 Merhabalar Müvekkilin rehin alacaklısı olduğu dosyada taşınmazın satış hazırlıklarını yaparken X mahkemesince "davalı şerhi" konulduğunu öğrendik.Bunun üzerine ilgili mahkemeye müzekkere ile satışa engel bir durum olup olmadığını sorduk. Mahkemede cevaben herhangi bir tedbirin olmadığını, yalnızca ilgili taşınmazda taraflar arasında bir çekişmenin olduğunu, satış konusunda yetkinin icra müdürlüğünde olduğunu belirtti. Bu aşamada tekrar davalı şerhi koyduran davacıya da durumu bildirir tebligat yapmamız gerekir mi?Kanun metninde buna diar bir açıklık göremedim. Konu ile ilgili düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim

Davalı şerhinden kastınız İhtiyati tedbir kararı olsa gerek, ihtiyati tedbir kararı davacıların varlığını iddia ettikleri alacağın temini için borçluların gayrimenkulleri üzerine konulmuş , bu durumda ihtiyati tedbir konulmuş olmasına rağmen, niteliği bakımından HUMK. 101. maddesine uygun bir ihtiyati tedbir değil, İİK.'nun 257. maddesine eşit bir ihtiyati haczi işaret etmektedir. Zira, HUMK'un 101. maddesinde açıklandığı gibi ihtiyati tedbir gayrımenkul malların aynının çekişmeli olması halinde bunun haciz veya yediemine tevdiine, çekişmeli şeyin muhafazası için lazım gelen hür türlü tedbirlerin alınmasına taalluk edebilir. Muhtemel bir para alacağının ilerde istifasını teminat altına almak için borçlunun bir kısım alacak, hak ve mallarının muhafaza altına alınması söz konusu ise konulan tedbir İİK.'nun 257. maddesinde yazılı ihtiyati haciz niteliği taşımaktadır.
Ancak, tedbirin ihtiyati haciz niteliği taşıması da cebri icra satışına engel olmayacaktır ki mahkeme de bu yönde (satış yetkisinin icrada olduğunu, satışa engel bir durum olmadığı) icraya verdiği cevap yazısında belirtmiştir. Sadece paraların paylaştırılması sırasında Mahkemenin koyduğu ihtiyati tedbir (aslında ihtiyati haciz) nazara alınacaktır. Bu nedenle satışla ilgili tebligatların davada ilgili görünen kişiye (davacıya)de yapılması gerekmetedir.

Sayın Kezzy cevabınız için teşekkür ederim.Yalnız davalı şerhinden kastım ihtiyati tedbir veya haciz değil. Yalnızca gayrimenkul üzerinde çekişme olduğunu gösteren bir şerh.İhtiyati tedbir olduğu zaman satışa engel ama davalı şerhinin böyle bir etkisi yok. Böyle bir durumda taşınmaz satılırsa davacıya seçimlik haklar var. Ama benim sormak istediğim nokta davalı şerhini de haciz gibi değerlendirip kıymet takdir tutanağından tebliğ edip etmeme noktasında Teşekkürler

Bende kıymet takdiri, satış ilanı vs satışla ilgili tebligatların yapılması gerektiğini söylemiştim zaten

Sayın kezz benim de benze bir dava başıma geldi. Gerçi sitede başka bir konu ile açtım ama site içi araştırma yaparken bu konuyu görünce size de sormak istedim.
Müvekkil kooperatif üyesi olup kooperatife karşı yükümlülüklerini gecikmeli olarak yerine getirmiş olup üyelik hakkı olan daireyi almaya hak kazanmıştır. Hatta kurada kendine düşen daire dahi belli olup halen daireyi tasarruf etmektedir. Ne varki kooperatifin 3. şahıslara karşı olan borcu sebebi ile taşınmazın tapu kaydına önce tedbir sonra haciz konmuş ve icracda satış işlemlerine başlanmıştır . Satıştan haberdar olan müvekkil adına hemen Kooperatif aleyhine tapu iptal vetescil talepli dava açılmış ve tapu kaydına tedbir talep edilmiş ve talabin kabulü ile satışı yapılacak dairenin tapau kaydına İHTİYATİ TEDBİR şerhi işlenmiştir. Bu şerh gereği de icra müdürlüğü talebimizi kabul ederek satışı durdurmuştur.
Sonrasında ise bu defa alacaklı vekilinin yeni bir satış talebi ile icra müdürlüğü taşınmazı yeniden satışa çıkarmıştır. ( Belirteyim önceki satışa düşürülmesine karar verilen taşınmaz hakkında alacaklı vekilinin aşağıda ekleyeceğim yargıtay kararları ile yeniden başvurması üzerine yeni satış günü verilmiştir. ) Şimdi 2-3 gün sonra satış yapulacak . Her ne kadar icra hukuk mah. iş bu satışın da durdurulması talepli şikayet yoluna başvurmuş isem de pek ümitli değilim. Çünkü aşağıdaki yaragıtay kararı olumsuz gibi.
Benim sorum şu ; şayet tapu iptal talepli dava açtığımız taşınmaz cebri icra ile satılır ise ; o takdirde benim davamın sonucu ne olur? ( Şayet dava kooperatife karşı tazminat olarak devam ederse alacağın tahsili koop. açısından imkansız ) İcrada ihaleye girip taşınmazı satın alan kişi tapuyu nasıl devralır şayet tapuyu alır ise bizim bu kişiye karşı bir hakkımız doğar mı ( Bu kişi alacaklı taraf olur ise tabiki ) Sizce bu şekilde bir davada adalet nasıl sağlanır ? Konuya ilişkin emsal yaragıtay kararını aşağıda sunuyor cevabınız veya cevap sunacak arkadaşlar için teşekkürlerimi sunuyorum.

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/7667
Karar: 2004/10410
Karar Tarihi: 27.04.2004

İHTİYATİ TEDBİR-CEBRİ İCRA YOLUİLE SATIŞ

ÖZET: Borçluya ait taşınmazların üçüncü kişilere rızaen devir ve temlikinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı, söz konusu taşınmazların cebri icra ile satılmasını önlemez.

(1086 S. K. m. 101)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/238 esas sayılı dosyası üzerinden verilen 09.04.1959 tarihli ihtiyati tedbir kararı, borçluya ait taşınmazların üçüncü kişilere rızaen devir ve temlikinin önlenmesine yönelik olup, bu taşınmazların cebri icra ile satılmasını önleyici nitelikte değildir. İcra Müdürlüğünce satış isteminin anılan ihtiyati tedbir kararının satışa engel teşkil ettiğinden bahisle reddine dair 23.12.2002 tarihli kararı doğru değildir. Mahkemece anılan icra müdürü kararına yönelik şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMKA28. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 27.04.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


nim dava konusu olayım