Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vekille takip edilen davalarda asilin adresi ???

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-07-2008, 11:08   #1
talveq

 
Varsayılan Vekille takip edilen davalarda asilin adresi ???

Merhaba sevgili meslektaşlar...Vekille takip edilen bir hukuk davasında davalı vekili dava dilekçesinde davacı asilin adresinin bulunmadığından bahisle ilk itiraz olarak davanın reddini talep etmiştir. Dava vekille takip ediliyorsa dava dilekçesinde davacı asilin adresinin bulunmaması yasal eksiklik midir?...Davanın reddine gerekçe olabilirmi..Bu konuda Yargıtay kararı varmıdır?? Sizlerden görüş bekliyorum..Teşekkürler..
Old 25-07-2008, 11:37   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Burada davanın reddi değil dava dilekçesindeki eksiklik nedeniyle dava dilekçesinin reddi istenebilir.Ne var ki iptalden önce davacıya adresin tamamlanması için mehil verilmelidir.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/10317
K. 2007/8766
T. 27.6.2007
• DAVA DİLEKÇESİNDE ŞEKİL KOŞULU ( Davacı Adresi Yazılmamış İse İlk İtiraz Yoluyla Dava Dilekçesinin İptali İstenebileceği - İptal Kararından Önce Adres Eksikliğinin Giderilmesi İçin Davacıya Süre Verilmemiş Olmasının İsabetli Olmadığı )
• DİLEKÇEDE DAVACI ADRESİNİN BULUNMAMASI ( İlk İtiraz Yoluyla Dava Dilekçesinin İptali İstenebileceği - İptal Kararından Önce Adres Eksikliğinin Giderilmesi İçin Davacıya Süre Verilmemiş Olmasının İsabetli Olmadığı )
• DAVACI ADRESİNİN TAMAMLANMASI İÇİN DAVACIYA SÜRE VERİLMESİ GEREĞİ ( Dilekçede Davacı Adresi Yazılmamış İse İlk İtiraz Yoluyla Dava Dilekçesinin İptali İstenebileceği )
• DAVACI ADRESİNİN VEKALETNAMEDE BULUNMASI ( Dilekçede Davacı Adresi Yazılmamış İse İlk İtiraz Yoluyla Dava Dilekçesinin İptali İstenebileceği - İptal Kararından Önce Adres Eksikliğinin Giderilmesi İçin Davacıya Süre Verilmesi Gereği )
1086/m.179/1, 187/7
ÖZET : Dava dilekçesinde davacı adresi yazılmamış ise ilk itiraz yoluyla dava dilekçesinin iptali istenebilir. Ancak, iptal kararından önce adres eksikliğinin giderilmesi için davacıya süre verilmemiş olması isabetli değildir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı H. AŞ vd. Aleyhine 19.04.2006 gününde verilen dilekçe ile yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının açık adresi bulunmadığından HUMK'un 179. maddelerine göre dava dilekçesinin iptaline dair verilen 1.06.2006 günlü kararın Yargı tayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat isteğine ilişkindir. Davalı cevabında ileri sürülen ilk itiraz üzerine dava dilekçesinde davacının adresinin bulunmaması nedeniyle dava dilekçesinin iptaline karar verilmiş ve karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

HUMK'un 179/1 maddesi uyarınca, dava dilekçesinde davacının adresinin yazılı olması gerekir. Aynı Kanunun 187/7. Maddesine göre dava dilekçesinde davacının adresi yoksa davalı bunu ilk itiraz olarak ileri sürerek dava dilekçesinin iptalini isteyebilir. Ancak bunun için önce davacı ya dava dilekçesindeki adres noksanlığını gidermesi için süre verilmeli, buna rağmen giderilmez ise dava dilekçesinin iptaline karar verilmelidir. Kaldı ki, dava dilekçesi ekindeki vekaletname örneğinde davacının adresi de bulunmaktadır. Bu duruma göre öncelikle davacıya adres için beyanda bulunma imkanı verilerek bunun sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yerel mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ilk duruşmada yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 27.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 08-10-2012, 18:04   #3
AV.MURAT MEŞELİ

 
Varsayılan Vekİl İle Takİp Edİlen İŞlerde Asİlİn Adresİnİn Bulunmasi Dava Şarti DeĞİl.

Hukuk mantıktır. Vekille takip edilen işlerde,dava dilekçesinde asilin adresi veya TC Kimlik numarası yok diye davanın reddi mümkün olabilir mi? Yukarıdaki örnek içtihat kendi dosya kapsamına göre incelenmeli. Kaldı ki günümüzde davacı asilin TC Kimlik Numarası olmadan UYAP tekniğinde dava açılamaz. UYAP kayıtları ile MERNİS kayıtları da birbirine entegre edilmiştir.Sırf bu nedenle davanın reddi en başta Anayasa'ya aykırıdır.

Yeni HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonraki içtihatlara ulaşanlar yayınlarsa sevinirim.Emsal içtihat (Kazancı Hukuk Yayınları)
YARGITAY8. HUKUK DAİRESİE. 2004/8996K. 2005/150T. 11.1.2005

• DAVA DİLEKÇESİNDE DAVACININ ADRESİNİN BULUNMAMASI ( Dilekçe Ekindeki Vekaletnamede Açık Adres Bulunması Halinde Kanuni Eksiklik Sayılamayacağı - Dava Dilekçesinin İptaline Karar Verilemeyeceği )

• DAVACININ ADRESİNİN DAVA DİLEKÇESİNDE BULUNMAMASI ( Vekaletnamede Açık Adres Bulunduğundan Dava Dilekçesinin İptaline Karar Verilemeyeceği )

• ADRESİN DAVA DİLEKÇESİNDE BULUNMASI MECBURİYETİ ( Dava Dilekçesinde Açık Adresi Bulunmayan Davacının Ekteki Vekaletnamede Adresinin Bulunması - Dava Dilekçesinin İptaline Karar Verilemeyeceği )

• VEKALETNAMEDE DAVACININ AÇIK ADRESİNİN BULUNMASI ( Dava Dilekçesinde Açık Adresi Bulunmayan Davacının - Dava Dilekçesinin Eksiklik Bulunduğundan İptaline Hükmedilemeyeceği )1086/m.179, 187
ÖZET : Dava dilekçesinde davacı adresinin de yazılı olması gerekir. Dava dilekçesinde kanuni eksiklik bulunması halinde davalı ilk itirazda bulunabilir. Somut olayda dava, vekil tarafından açılmıştır. Dilekçe ekindeki vekaletnamede, davacının açık adresi bulunmaktadır. Bu durumda dava dilekçesinde davacı adresinin bulunmaması kanuni eksiklik sayılamaz.
DAVA : R. ile N. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasında dava dilekçesinin iptaline dair Konya 1. Asliye Hukuk Hakimliği'nden verilen 08.04.2004 gün ve 1219/158 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, 17771 ada 7 nolu parselin davalı adına kayıtlı 1/2 payının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde satış bedeli olarak ödenen 65.896 USD'nin dava tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, cevabında öncelikle dava dilekçesinde davacı adresinin olmaması nedeniyle dava dilekçesinin iptaline karar verilmesini istemiş, esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece dava dilekçesinde davacı adresinin bulunmaması nedeniyle dava dilekçesinin iptaline karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, harici satın alma yoluyla oluşan zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde ödenen bedelin iadesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, HUMK'nun 179/1. maddesi hükmüne dayanılarak dava dilekçesinde davacının açık adresinin belirtilmemiş olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin iptaline karar verilmiştir. HUMK'nun 179/1. maddesi uyarınca dava dilekçesinde davacının adresinin de yazılı olması gerekir. Aynı kanunun 187/7. maddesine göre de dava dilekçesinde davacı adresi yoksa davalı dava dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni noksanlık bulunduğunu bildirerek ilk itirazda bulunabilir. Somut olayda, dava dilekçesi davacı vekili tarafından düzenlenmek suretiyle dava açılmış olup, dava dilekçesi ekinde davacı vekilinin vekaletnamesi dosyaya sunulmuştur. Dava dilekçesinde davacının adresinin bulunmamasına karşın, davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde mahkemeye verdiği vekaletnamede davacı adresi yazılı ise artık bu husus kanuni bir noksanlık sayılamaz. Zira, dava dilekçesinde davacı adresinin yazılması zorunluluğu usulünce ve sağlıklı bir şekilde tebliğ yapılabilmesi amacına yöneliktir. Davacı vekilince düzenlenen dava dilekçesi ekindeki vekaletnamede davacının açık adresi belirtilmiştir. Bu bakımdan, dava dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni hır eksiklik söz konusu değildir. Açıklanan nedenlerle mahkemece yazılı gerekçe ile da\'a dilekçesinin iptaline karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 10, 10 YTL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 11.1.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 09-10-2012, 07:45   #4
av_yaseminceylan

 
Varsayılan

Dava dilekçesinin içeriği
MADDE 119- (1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.
c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.
ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.
d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.
e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.
f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.
g) Dayanılan hukuki sebepler.
ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.
h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.
(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.

Madde metninin gayet net olduğunu düşünüyorum. Talep sonucu ve imza dahi sonradan ikmal edilebilmektedir. Kanun değişikliğinden sonra oluşan iki karar ekliyorum.

T.C.YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ - E. 2012/3148 K.2012/4621
T. 4.7.2012
• DAVA DİLEKÇESİNDE BULUNMASI GEREKEN UNSUR ( Sıra Cetveline Dayalı Şikayette Şikayet Olunanın Adresinin Yazılı Olmaması Nedeniyle Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verildiği - Şikayet Dilekçesine Ekli Haciz İhbarnamesinde Adresin Yazılı Olduğunun Gözetileceği )
• SIRA CETVELİNE KARŞI YAPILAN İTİRAZ ( Şikayet Olunanın Adresinin Yazılı Olmaması Nedeniyle Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verildiği - Şikayet Dilekçesine Ekli Haciz İhbarnamesinde Adresin Yazılı Olduğunun Gözetileceği )
• DAVA ŞARTI ( Sıra Cetveline Dayalı Şikayette Şikayet Olunanın Adresinin Yazılı Olmaması Nedeniyle Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verildiği - Şikayet Dilekçesine Ekli Haciz İhbarnamesinde Adresin Yazılı Olduğunun Gözetileceği/Dava Şartlarının İnceleneceği )
• DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİ ( Sıra Cetveline Dayalı Şikayette Şikayet Olunanın Adresinin Yazılı Olmaması Nedeniyle Karar Verildiği - Şikayet Dilekçesine Ekli Haciz İhbarnamesinde Adresin Yazılı Olduğunun Gözetileceği/Dava Şartlarının İnceleneceği )
6100/m.114, 119/b
ÖZET : Sıra cetveline yapılan şikayetin yapılan yargılaması sonunda; şikayet olunanın adresinin yazılı olmaması nedeniyle yasa düzenlemesi gereği mahkemece davalı kişi ya da kişilerin adreslerinin araştırılması zorunluluğu olmadığı gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Şikayet dilekçesine ekli haciz ihbarnamesinde şikayet olunanın adresinin yazılı olduğu görülmekle, mahkemece dava şartlarının incelenmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayete ilişkin davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Şikayetçi vekili, şikayet olunan aleyhine 6183 Sayılı Yasa gereği icra takibine giriştiklerini, 25.01.2001 ve 11.10.2001 tarihlerinde üç parça taşınmazın haczedildiğini, Karacabey İcra Müdürlüğü'nün 1999/1699 E sayılı dosyası kapsamında 17.10.2011 tarihli sıra cetvelinin davacı kuruma 24.10.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak sıra cetvelinde 6183 sayılı yasa gereği amme alacaklarının rüçhan hakkı olmasına rağmen pay verilmediğini, bunun yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre, HMK'nun 119/b maddesine göre, şikayet olunanın adresinin dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlardan olduğu, dava dilekçesinde şikayet olunanın adresinin bulunmadığı, şikayetçiye, adresi bildirilmesi, aksi halde HMK'nun 119/b maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtarını içerir davetiye tebliğ edilmesine rağmen adresin bildirilmediği, yasa düzenlemesi gereği mahkemece davalı kişi ya da kişilerin adreslerinin araştırılması zorunluluğu olmadığı gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1 ) Şikayet, sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. Şikayet dilekçesine ekli haciz ihbarnamesinde şikayet olunanın adresinin yazılı olduğu görülmekle, mahkemece HMK'nun 114 'üncü maddesi gereği dava şartlarının incelenmesi gerekirken, davanın HMK'nun 119/b maddesi gereği açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.

2 ) Bozma nedenine göre, şikayetçi vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ - E. 2012/1757 K.2012/5742
T. 27.2.2012
• KISMİ DAVA ( Kıdem İhbar Tazminatı Ücret ve Fazla Çalışma Ücretinin Tahsili Amacıyla/Kısmi Dava Açılabilmesi İçin Talebin Bölünebilir Olması ve Taraflar Arasında Tartışmalı veya Açıkça Belirli Olmaması Gerektiği - Tazminatın ve Alacakların Tartışmalı Olduğu ve Açıkça Belirli Olmadığı )
• KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI/ÜCRET VE FAZLA ÇALIŞMA ALACAĞI ( Tartışmalı Olduğu ve Açıkça Belirli Olmadığı/Yargılama Sırasında Hesap Raporu Alınması Hizmet Süresi İle Ücretin Tespit Edilmesi Gerektiği - Kısmi Dava Açılmasında Yasanın Aradığı Unsurlar ve Hukuki Yarar Şartı Oluştuğu )
• TEMEL ÜCRETİN BELİRLENMESİ ( Emsal Ücret Araştırılmasına Gidildiği/Ücretle İlgili Tüm Delillerin İşveren Uhdesinde Olduğu - Tespitindeki ve İspatındaki Güçlükler Sebebiyle Kısmi Davanın Açılmasında İşçinin Hukuki Menfaati Olduğunun Gözetileceği )
• HESAP RAPORU ALINMASI GEREKEN ALACAK ( Kısmi Dava Açılabileceği - İşçinin Talebe Konu Alacaklarında Hesap Raporu Alınacağı )
• HAKİMİN TAKDİRİ VEYA YASAL NEDENLERLE İNDİRİM YAPILARAK BELİRLENEN ALACAK ( Belirsiz Alacak Olduğu - Fazla Mesai ve Tatil Çalışmalarının Kayda Dayanmadığı Durumlarda Hakkaniyet İndirimi Yapılacağı )
• HUKUKİ YARAR ( Dava Şartı Olduğu/İşçinin Ücretiyle İlgili Tüm Delillerin İşveren Uhdesinde Olduğu - Tespitindeki ve İspatındaki Güçlükler Sebebiyle Kısmi Davanın Açılmasında İşçinin Hukuki Menfaati Olduğu )
• DAVA ŞARTI ( Noksanlığının Giderilmesi Mümkün İse Tamamlanması İçin Kesin Süre Verileceği/Noksanlık Giderilmemişse Davanın Usulden Reddedileceği - Hukuki Yarar Şartının Tamamlanması Gereken Bir Dava Şartı Olduğu )
• TALEP SONUCUNUN AÇIKÇA BELLİ OLMAMASI ( Açık Olmadığı Kabul Edilse Bile Hakimin Davacıya Talebini Açıkça Belirlemesi İçin Bir Haftalık Kesin Süre Vermesi Gerektiği )
• EK DAVA ( Kıdem İhbar Tazminatı Ücret ve Fazla Çalışma Ücretinin Tahsili Amacıyla Kısmi Dava Açıldığı - Yargılama Sırasında Belirlenen Bakiye Alacağı İçin Davalının Muvafakat Etmemesi Halinde Ek Dava Yolu İle Ayrı Bir Davada İsteyebileceği )
• ISLAH ( Kıdem İhbar Tazminatı Ücret ve Fazla Çalışma Ücretinin Tahsili Amacıyla Kısmi Dava Açıldığı - Bakiye Alacak İçin Ek Dava Yolu İle Ayrı Bir Dava Açılabileceği Gibi Aynı Davada Dava Ettiği Miktarları Arttırarak Talepte Bulunulabileceği )
• KESİN SÜRE ( Talep Sonucunun Açık Olmadığı Kabul Edilse Dahi Dava Dilekçesindeki Bu Eksikliğin Tamamlanması İçin Bir Haftalık Verilmesi Gerektiği/Hukuki Yarar Şartı Bu Davada Bulunduğu - Bulunmasaydı Bile Tamamlanması İçin Süre Verileceği )
6100/m.107/son, 109/1-2, 114/1-h, 115, 119/1-ğ, 176, 177
4857/m. 8/3, 17, 25/II-g, 32, 41, 67
1475/m.14
ÖZET : Davacı fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, son ay ücreti bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydı ile kıdem ve ihbar tazminatının, ücret ve fazla çalışma ücretinin tahsili amacı ile kısmi dava açmıştır. Tazminat ve alacaklar tartışmalı ve açıkça belirli değildir. Yargılama sırasında hesap raporu alınması, tazminat ve alacaklara esas hizmet süresi ile ücretin tespit edilmesi gerekmektedir. Kısmi dava açılmasında yasanın aradığı unsurlar ve hukuki yarar şartı gerçekleştiğinden davanın görülmesi gerekir. Aksi gerekçe ile davanın usulden reddi hukuka aykırıdır. Kabule göre ise: Dava dilekçesinde talep sonucu açıkça bellidir. Kaldı ki talep sonucunun açık olmadığı kabul edilse dahi HMK m. 119/2 maddesi uyarınca bu eksikliğin tamamlanması için süre verilmesi gerekirken bu kurala da uyulmamıştır. Dava şartı olan hukuki yarar şartı tamamlanması gereken şartlardandır. Bu kabule göre ise yine davacı vekiline davasını tam dava olarak devam etmesi ve dava şartı olan hukuki yarar şartında eksikliği gidermesi için HMK.’un 115/2 maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verilmesi gerekirken, kesin süre verilmeden davanın usulden reddi de hukuka aykırıdır.

DAVA : Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen son ay ücret ve fazla mesai ücret alacağının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davacının hukuki yararı olmadığından usulden davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B. Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : A )Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 22.01.2009 tarihinden 28.08.2011 tarihine kadar hafta haftanın 6 günü 08.00 - 20.00 saatleri arası satış elemanı olarak haftalık 45 saati aşan çalışması olmasına rağmen fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, son ay ücreti bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydı ile 1.000.00 TL kıdem tazminatının 500.00 TL ihbar tazminatının, 1.000.00 TL ücret ve 500.00 TL fazla çalışma ücretinin davalı işverenden tahsili amacı ile kısmi dava açmıştır.

B )Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının 30.10.2009 tarihinde işe başladığını, asgari ücretle çalıştığını, hizmet tespiti için dava açtığını, 22.11.2011 tarihinde işe geç geldiğini, nedeni sorulduğunda işyerinden ayrıldığını, işe davet edilmesine rağmen gelmediğini, devamsızlık yaptığını, iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile 30.09.2011 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-g maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, davacının yeni bir iş bulduğunu, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, fazla mesai ücret alacağı da bulunmadığını, fazla mesai ücretinin imzalı bordro ile ödendiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

C )Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece ön inceleme aşamasında davacının çalıştığı süreyi ve ücretini bildiği, kullandırılmayan fazla çalışma süresini de bildiği, bu bilgiler doğrultusunda alacağının tamamını bildiği halde, HMK. 109/1 maddesi anlamında kısmi dava açtığı, aynı madde 2. fıkrasına göre alacak açıkça belli olduğundan kısmi dava açmasının mümkün olmadığı, HMK. 114/1-h maddesine göre hukuki yararın dava şartı olduğu, bunun yanında davacının talep sonucunu dava dilekçesinde HMK.nın 119/1-ğ maddesine göre açıkça bildirmek başka ifade ile taleplerini somutlaştırmak zorunda olduğu, bu zorunluluğu yerine getirmeyen davacının dava açmakta hukuki yararının varlığından söz edilemeyeceği gerekçesi ile HMK. 109/2 maddesine aykırı davanın usulden reddine karar verilmiştir.

D )Temyiz:

Karar davacı vekili tarafından tazminata ve alacağa esas ücretin belirlenmesi gerektiği, ayrıca fazla mesaide hakkaniyet indirimi yapıldığı, hak arama özgürlüğünün kısıtlandığı, kısmi davanın belirsiz alacak davasına göre daha geniş kapsamlı olduğu, kararın hatalı olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.

E )Gerekçe:

Uyuşmazlık davanın niteliği üzerinde toplanmaktadır.

Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir.

Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden ( örneğin iş sözleşmesinden )doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir ( Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22 Bası, Ankara, 2011, s. 286 )

Kısmi dava 6100 sayılı HMK’un 109. maddesinde tanımlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasına göre Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. İkinci fıkrasına göre ise Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılmaz.

Belirtilen düzenleme karşısında kısmi dava açılabilmesi için:

1 )Talep konusunun niteliği itibari ile bölünebilir olması,

2 )Talep konusunun miktarının, taraflar arasında tartışmalı veya açıkça belirli olmaması gerekir.

Talep konusu taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir ise kısmi dava açılamayacaktır. ( Pekcanıtez/Atalay/Özekes: Medeni Usul Hukuku, 10. Bası, Ankara, 2011, s. 313 )

Dava konusu edilen alacak, yargılama sırasında hesap raporu alınmasını gerektiriyor ( Kuru/Budak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Getirdiği Başlıca Yenilikler, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 85, Sayı 2011/5, s. 13 )veya miktar veya değerinin belirlenmesi yargılama sırasında başka bir olgunun tespit edilmesini gerektiriyor ise talep konusu alacağın tartışmalı veya açıkça belirlenemeyeceği kabul edilmeli ve kısmi dava olarak görülmelidir.

Keza alacak miktarı veya değerinin hakimin takdiri veya yasal nedenlerle indirim yapılarak belirlendiği durumlarda da alacak belirsizdir. Fazla mesai ve tatil çalışmalarının kayda dayanmadığı durumlarda Dairemiz istikrarlı olarak hastalık, izin gibi nedenlerle çalışılamayacak günler olduğu düşünülerek bu tür alacaklarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini kabul etmektedir.

Diğer taraftan, işçilik tazminat ve alacaklarının belirlenmesinde ispat yükü dışında ilgili yasalarda hesabın unsurları olarak bazı kriterlere yer verilmiştir.

İşçilikte bu hesabın unsurlarında hizmet süresi ile işçinin aldığı gerçek ücret önemli kriterlerdir. Kıdem ve ihbar tazminatı giydirilmiş ücretten hesaplanırken, diğer tazminat ve alacaklar çıplak ücretten hesaplanmaktadır. Giydirilmiş ücrette, işçinin asıl ücretine ek olarak sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatlerde dahil edilmektedir. Keza yıllık izin ücreti dışında çalışma olgusuna bağlı diğer işçilik alacakları muaccel oldukları tarihteki ücret üzerinden hesaplanmaktadır.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, tazminat ve alacakların belirlenmesine ilişkin kayıtlar ise genelde işveren tarafından tutulmaktadır. Dava konusu edilen alacağın ( talep sonucunun )miktar olarak belirlenmesi, karşı tarafın vereceği ( elindeki belgelerle )bilgi sonucu mümkün ise alacağın tartışmalı ve belirli olmadığı sonucuna varılmalıdır. ( Kılıçoğlu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu El Şerhi, Legal Yayınevi, İstanbul, 2012 s. 582 )

4857 sayılı İş Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca, günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile dinlenme saatleri işyerlerinde işçilere duyurulur. Aynı kanunun 8/3 maddesine göre ise Yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlüdür. Özellikle fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının belirlenmesi için işverenin bu yükümlülüğünü yerine getirmesi şarttır.

HMK.nun 107/son maddesine göre ise kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir. Davacının kısmi dava açılabilmesi için hukuki yararının olması şarttır. Buradan hareketle bir davanın kısmi dava olarak görülebilmesi için dava şartı olan davacının hukuki yararının bulunması gerekir.

Hukuki yarar, kanunun 114/h maddesi uyarınca dava şartı olarak kabul edilmiştir. Takip eden 115/2 maddedeki kurala göre ise Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise, hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanamaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.

Diğer taraftan kanunun 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış ve açık bir şekilde talep sonucunun da bulunacağı belirtilmiş ve maddenin ikinci fıkrasında ise talep sonucunun açık olmaması halinde hakimin davacıya talebini açıkça belirlemesi için süre vermesi gerektiği belirtilmiştir. Gerek 115 ve gerekse 119. maddelerde verilen kesin sürenin bir haftalık süre olacağı da belirtilmiştir.

Dosya içeriğine göre davacı vekili, davacı işçinin aldığı ücreti ve çalışma süresini belirterek, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen son ay ücret ve fazla mesai ücret alacağının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ve her bir talebine ilişkin miktar belirterek kısmi dava olarak davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili, işe öncelikle davacının aldığı ücretin ve çalıştığı sürenin dava dilekçesinde belirtilen süre ve ücret olmadığını savunmuştur.

Davacının istenilen alacağın türü ve hukuki niteliği belli olmasına rağmen miktarını dava açarken tam olarak saptaması, belirlemesi olanaklı olamayabilir. Hesap raporu alınmasını, yargılama yapılmasını gerektiren bu durumda davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kısmi dava yoluna başvurabilir. Kısmi dava olarak açılan bu davada yargılama sırasında belirlenen bakiye alacağı için davalının muvafakat etmemesi halinde, ek dava yolu ile ayrı bir davada isteyebileceği gibi, aynı davada ıslah sureti ile dava ettiği miktarları arttırarak talepte bulunabilir.

Kısmi dava olarak açıldığı uyuşmazlık dışı olan davada yukarıda belirtilen somut maddi ve hukuki olgulara göre;

1. Somut uyuşmazlıkta dava konusu edilen tazminat ve alacaklara esas hizmet süresi ve ücret taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Diğer taraftan fazla mesai ücretinin belirlenmesine esas kayıtlar sunulmadığı gibi, davalı işveren İş Kanunu’nun 8. ve 67. maddesindeki yükümlülüklerini de yerine getirdiğini savunmamıştır.

Tazminat ve alacaklara hak kazanma ve hesap yönlerinden hizmet süresi pek çok etkene bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. En başta işçinin işe giriş ve fesih tarihlerinin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olması halinde tazminata ve alacağa esas süre daima tartışmalı olacaktır. Bu durumdaki belirsizlik, yargılama ile giderilir.

İş davalarına yansıyan yönüyle işçi ve işveren arasında en temel uyuşmazlık temel ücretin belirlenmesi noktasında ortaya çıkmaktadır.

Yargıtay uygulamasına göre işçinin iddia ettiği temel ücret miktarı işverence kabul edilmediğinde meslek kuruluşlarından olası ( adet-emsal olan )ücret yönünden araştırmaya gidilmekte ve çoğunlukla meslek odasının bildirdiği ücret hesaplamaya esas tutulmaktadır. Bu ihtimalde işçi iddia ettiği ücreti kanıtlayamamış olmaktadır. Zira ücretle ilgili tüm deliller işveren uhdesindedir ve işçinin çoğu kez bu delillere ulaşmasına imkan tanınmamaktadır. Bu yönüyle temel ücretin tespitindeki ve ispatındaki ülkemize has güçlükler sebebiyle kısmi davanın açılmasında işçinin hukuki menfaatinin olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca kıdem tazminatı giydirilmiş ücretten, fazla mesai alacağı da muaccel olduğu tarihteki ücret üzerinden hesaplanacak, fazla mesai alacağı kayda dayanmadığı takdirde indirime tabi tutulacaktır.

Tazminat ve alacaklar tartışmalı ve açıkça belirli değildir. Yargılama sırasında hesap raporu alınmasını, tazminat ve alacaklara esas hizmet süresi ile ücretin tespit edilmesini gerektirmektedir. Kısmi dava açılmasında yasanın aradığı unsurlar ve hukuki yarar şartı gerçekleştiğinden davanın görülmesi gerekir. Aksi gerekçe ile davanın usulden reddi isabetsizdir.

2. Kabule göre ise:

a )Dava dilekçesinde talep sonucu açıkça belli olduğundan, mahkemenin davacının talep sonucunu dava dilekçesinde HMK. nun 119/1-ğ maddesine göre açıkça bildirmek başka ifade ile taleplerini somutlaştırmak zorunda olduğu, bu zorunluluğu yerine getirmeyen davacının dava açmakta hukuki yararının varlığından söz edilemeyeceği gerekçesi yerinde değildir. Kaldı ki talep sonucunun açık olmadığı kabul edilse dahi 119/2 maddesi uyarınca dava dilekçesindeki bu eksikliğin tamamlanması için süre verilmesi gerekirken bu kurala da uyulmamıştır.

b )Diğer taraftan mahkemece dava konusu alacağın belli olduğu, kısmi dava açılmasında davacının hukuki yararının olmadığı kabul edilmiştir.

Dava şartı olan hukuki yarar şartı tamamlanması gereken şartlardandır. Bu kabule göre ise yine davacı vekiline davasını tam dava olarak devam etmesi ve dava şartı olan hukuki yarar şartında eksikliği gidermesi için HMK.’un 115/2 maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verilmesi gerekirken, Mahkemece kesin süre verilmeden yazılı şekilde davanın usulden reddi de isabetsizdir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.02.2012 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Davada, iş akdinin haksız feshi nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen aylık ücret ve fazla mesai ücretlerinin kısmen tahsili istemiş; mahkemece davacının kısmi dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Yerel mahkemece karar gerekçesinde de açıkça belirttiği üzere; işçi, çalıştığı süreyi ve ücretini ( subjektif olarak )en doğru şekilde bilen kişidir. Böyle olunca yasal bağlarda, ne kadar ücret, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı olduğunu açıkça belirleyebilecek konumdadır. Dolayısı ile davanın konusu olan işçilik alacakları açıkça belirli bulunmakla, kısmi dava ya da belirsiz alacak davasına değil, aksine belirli bir alacak davasına konu edilebilir. Zira 6100 sayılı yasanın 107/1. maddesine göre; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmiştir. Aynı şekilde HMK’nun 109/2. maddesinde de; dava konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı benimsenmiştir.

Böylece dava açılmadan önce alacağının varlığını ve miktarını açıkça bilen ya da bilebilecek durumda bulunan davacı işçi yönünden belirli bulunan dava konusunun dava açılmakla ( doğal olarak )çekişmeli ve tartışmalı hale gelmesi ya da ispat sorunu ile karşılaşılması da iş bu davanın belirsiz ya da kısmi dava olarak açılmasına haklı gerekçe yapılamaz. Çünkü kural olarak tüm davalarda mahkemeye müracaatla taraflar arasında bir çekişme, tartışma, belirsizlik ve ispat sorunu bulunmaktadır.

Bu nedenle sayın çoğunluğun davacının taleplerinin kısmi davaya konu edilebileceğine ilişkin bozma düşüncesine katılmamaktayım.
Old 09-10-2012, 10:07   #5
thanatos

 
Varsayılan

Bülent Bey'e katılıyorum. dava açılırken davalının adresinin bildirilmesi şekil şartlarındandır. eksikliği halinde tamamlanması için kesin süre verilir. davalı taraf dosyaya vekalet sunsa dahi eksiliğin kesin sürede tamamlanması gerekir; aksi halde davanın açılmamaış sayılmasına karar verilir, davanın esasına girilmediğinden dolayı vekalet ücretinin yarısına hükmedilir. (uygulamada da örneğini gördüm)
adresi de davalı vekilinin vekaletinden alabilirsiniz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Karardan Sonra Kendini Vekille Temsil Edilen İçin Vekalt Ücreti Yerleşik Yabancı Meslektaşların Soruları 3 29-03-2016 15:43
Mal beyanında bulunmamadan dolayı alınan ceza ve iptal edilen takip judgeee Meslektaşların Soruları 5 14-12-2007 05:45
İcra Takibi - Talep Edilen Faizin Kesinleşmesi - Takip Sonrası Uygulanacak Oran fulaydın Meslektaşların Soruları 2 14-08-2007 21:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05957007 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.