Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum Ýçi Arama  

Üye Ýsmi
Þifre

Meslektaþlarýn Sorularý Hukukçu meslektaþlarýn hukuki nitelikte sorularýný birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardýmlaþma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunlarý ile hukuk profesyonellerinin (bilirkiþi, icra müdürü vb.) yazýþmasýna açýktýr. [Yeni Soru Sorun]

çeklerin þekil þartlarýnda yapýlan kýsaltmalar

Yanýt
Konuyu Deðerlendirin Konu Ýçinde Arama Konu Araçlarý  
Old 17-08-2007, 09:33   #1
Gürkan Çalýþkan

 
Varsayýlan çeklerin þekil þartlarýnda yapýlan kýsaltmalar

Merhabalar. çekin keþide yerinin kýsaltýlarak ifade edilmesi, örneðin Ankara'nýn ANK olarak yazýlmasý çek vasfýnýn korunmasý açýsýndan önemli midir ve sonuçlarý ne olabilir ? teþekkür ederim.
Old 17-08-2007, 09:50   #2
*sinequanon*

 
Varsayýlan

Bildiðim kadarýyla karýþýklýða mahal vermeyecek kýsaltmalarýn kullanýlmasý senet vasfýný etkilemiyor.Yani Ýst. Ank. gibi.Ancak Ýzm. yazdýðýnýzda Ýzmir mi Ýzmit mi olduðu anlaþýlamayacaðýndan problem çýkacaktýr.

Saygýlar...
Old 17-08-2007, 09:59   #3
avmurat

 
Varsayýlan

T.C Y A R G I T A Y Ýçtihadý Birleþtirme Büyük Genel Kurulu
E. 1992/1 K. 1992/5 T. 14.12.1992
· ÇEK
· ÇEKLERDE KEÞÝDE YERÝ
· ÖZET : Çeklerde keþide yerinin, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek þekilde anlaþýlabilir olmasý koþulu ile kýsaltýlmýþ olarak yazýlmasý halinde, çekin sadece keþide yerinin kýsaltýlmýþ olarak yazýlmýþ bulunmasý sebebiyle geçersiz sayýlamaz. (6762 s. TTK. m. 693)(3167 s. Çek K. m. 16)(765 s. TCK. m. 342, 345/2, 349/2, 509)(743 s. MK. m. 2)

Avukat Murat Cano'nun çkelerde keþide yeri kýsaltýlmýþ olarak yazýlý bulunan durumlarda keþide yerinin gösterilmiþ sayýlýp sayýlmýyacaðý konusunda Yargýtay Altýncý Ceza Dairesi'nin kararlarý ile Yedinci Ceza Dairesi'nin kararlarý arasýnda aykýrýlýk bulunduðundan bahisle bu aykýrýlýðýn içtihadý birleþtirme yolu ile giderilmesi istemini içeren baþvurusu üzerine, Yargýtay Birinci Baþkanlýk Kurulu'nca; Altýncý Ceza Dairesi'nin 10.10.1991 gün ve 5163/6353 sayýlý kararýnda çekteki "Ýst" yazýsýnýn keþide yerini tam olarak ifade etmediði esasýnýn benimsendiði; buna karþýlýk Yedinci Ceza Dairesi'nin 20.12.1991 gün ve 9315/14690 sayýlý kararýnda çekteki "Ýst" yazýsýný keþide yerini gösterir nitelikte kabul eden yerel mahkeme kararýnýn onandýðý, Onbirinci Hukuk Dairesi'nin 30.1.1987 gün ve 384/391 sayýlý kararýnda da Ýstanbul yerine "Ýst" yazýlmýþ olmasý keþide yerinin gösterilmesi açýsýndan yeterli sayýldýðý saptandýktan sonra Altýncý Ceza Dairesi ile Yedinci Ceza Dairesi ve Onbirinci Hukuk Dairesi kararlarý arasýndaki aykýrýlýðýn Yargýtay Ýçtihadý Birleþtirme Büyük Genel kurulu'nda giderilmesi gerektiðine karar verilmiþ olmakla; Yargýtay Ýçtihadý Birleþtirme Büyük Genel Kurulu 14.12.1992 günü toplanarak konuyu usul ve esas yönlerinden incelemiþtir.

A - USUL YÖNÜNDEN YAPILAN ÝNCELEME 1- Altýncý Ceza Dairesi'nin 20.2.1991 gün ve 8474/1305 sayýlý kararýnda "...çekteki (Ýst) yazýsýnýn keþide yeri olarak kabulünün mümkün olmadýðý, bu itibarla özelevrak sayýlmasý gerektiði dikkate alýnmadan Türk Ceza Kanunu'nun 345. maddesi yerine 342/I. maddesi ile ceza tayini..." 26.2.1991 gün ve 762/1556 sayýlý kararýnda "...çek metnindeki (Brs) harflerinin keþide yerini belirtemiyeceði gözetilmeden Türk Ceza Kanunu'nun 345. maddesi yerine 342/I. maddesiyle ceza tayini..." ve 10.10.1991 gün ve 5163/6353 Sayýlý kararýnda "...keþide yerinintam olarak çek üzerinde yazýlmasýnda zorunluluk vardýr. Olayýmýzda suça konu çekteki (Ýst) yazýsýnýn keþide yerini tam olarak ifade eder nitelikte bulunmadýðý gözetilerek Türk Ceza Kanunu'nun 345., 80. maddeleri ile uygulama yapýlmasý gerekirken 342., 80. maddeleriyle hüküm kurulmak suretiyle fazla ceza tayini..." denilmiþ; 2- Yedinci Ceza Dairesi'nin; 19.6.1990 gün ve 10791/7859 sayýlý kararýnda "...keþide yeri ibaresinin altýnda bulunan (Ý.S.T.) harfleri Ýstanbul kelimesinin kýsaltýlmýþ þekli olup keþide yerini ifade ettiði cihetle... 3167 sayýlý Kanunun 16. maddesine muhalefet suçunun oluþtuðu..." denilmiþ, 20.12.1991 gün ve 9315/14690 sayýlý kararý ile çekteki (Ýst) kýsaltmasýný keþide yerini gösterir sayan yerel mahkeme hükmü onanmýþ; 3- Onuncu Ceza Dairesi'nin; 24.3.1992 gün ve 1201/3020 sayýlý kararýnda "...anýlan çeklerde keþide yeri de (ANT) olarak belirlendiði, çek üzerindeki kaþe damgalardan Antalya olduðunun açýkca anlaþýldýðý, bu nedenle yasal unsurlarýnýn tamam olduðu..." ve 25.6.1992 gün ve 9575/7508 Sayýlý kararýnda "...suç konusu çekteki (Ýst) kelimesinin Ýstanbul ilini temsil ettiði..." vurgulanmýþ; 4- Onbirinci Hukuk Dairesi'nin; 30.1.1987 gün ve 384/391 sayýlý kararýnda "...çekte keþideci kaþesi basýlmýþ, kaþenin (........................) ibaresinin altýna matbu isimler arasýna (Ýst) yazýlmýþ bulunmasýna ve keþide yeri gösterilmemiþ olan çekin keþidecinin ad ve soyadý yanýnda yazýlý yerde çekilmiþ sayýlacaðýna..." denilmiþ; 5- Onikinci Hukuk Dairesi'nin 27.10.1980 gün ve 6054/7719 sayýlý kararýnda "...keþidecinin imzasýnýn yanýnda (B.köy) kelimesinin bulunmasýna ve bu kelimenin Bakýrköy olarak kabul edilmesinin gerekmesine ve diðer koþullarý da kapsamasý nedeniyle belgenin çek niteliðinde olmasýna..." denilmiþ; Olduðu görülmekle Altýncý Ceza Dairesi'nin kararlarý ile Yedinci ve Onuncu Ceza, Onbirinci ve Onikinci Hukuk Dairelerinin kararlarý arasýnda Ýçtihat aykýrýlýðý bulunduðuna oybirliðiyle karar verildikten sonra esasýn görüþülmesine geçilmiþtir.

B - ESAS YÖNÜNDEN YAPILAN ÝNCELEME Çek, Türk Ticaret Kanunu'na göre kýymetli evrak mahiyetinde bir kambiyo senedidir ve hukuki niteliði itibariyle bir havaledir. Bu havalenin yazýlý þekilde yapýlmasý, belli þekil þartlarýný içermesi ve kayýtsýz þartsýz bir ödeme yetkisi biçiminde olmasý gerekir. Diðer kambiyo senetlerinde olduðu gibi çekte de sýký sýkýya þekle baðlýlýk esasý geçerlidir. Zorunlu unsurlardan birinin bile eksikliði çekin bu niteliðini ortadan kaldýrýr. Çekin zorunlu unsurlarý Türk Ticaret Kanunu'nun 692-693. maddelerinde gösterilmiþtir. 3167 sayýlý Çek Kanunu'nun 3. maddesi de dikkate alýndýðýnda;
a) Banka tarafýndan mevzuattaki tanýma uygun þekilde bastýrýlmýþ çek yapraðý olmasý;
b) Bu çek yapraðýnýn: Çek kelimesini;
c) Hesabýn bulunduðu muhatabýn banka þubesinin adý ve keþidecinin hesap numarasýný;
d) Kayýtsýz þartsýz bir bedelin ödenmesi için havaleyi;
e) Keþide gününü ve keþide yerini ihtiva etmesi zorunludur.
Ýçtihadý Birleþtirmenin konusu çekte "keþide yeri" ile ilgilidir. Çekin yazýldýðý, ihdas edildiði yerin çekin yüzüne yazýlmasý zorunludur. Keþide yeri çekin zorunlu unsuru olduðu için, keþide yeri gösterilmeyen çek bu nitelikte sayýlmamaktadýr. Ancak Türk Ticaret Kanunu'nun 693. maddesinde "Yukarýdaki maddede gösterilen hususlardan birini ihtiva etmeyen bir senet aþaðýdaki fýkralarda yazýlý haller dýþýnda çek sayýlmaz... keþide yeri gösterilmemiþ olan çek, keþidecinin ad ve soyadýnýn yanýnda yazýlý olan yerde çekilmiþ sayýlýr" denilmiþ ve çekle ilgili düzenlemeler Türk Ceza Kanunu'nda, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunmasý Hakkýndaki 3167 sayýlý Kanunda, Türk Ticaret Kanunu'nda ve Ýcra Ýflas Kanunu'nda yer almaktadýr. Türk Ceza Kanunu açýsýndan çek resmi evrak sayýlmaktadýr. Türk Ceza Kanunu'nun 349/2. maddesine göre "Emre veya hamiline yazýlý olarak tanzim edilen kambiyo senetleri resmi evrak hükmündedir." Bu nedenle çekler üzerinde iþlenen sahtecilik suçlarý resmi evrak hükmündedir." Bu nedenle çekler üzerinde iþlenen sahtecilik suçlarý resmi evrakta sahtekarlýk hükümlerine tabi olacaðýndan, Türk Ceza Kanunu'nun 342. maddesinin uygulanmasýný gerektirmektedir. Ayrýca çekin talimata aykýrý olarak doldurulmasý Türk Ceza Kanunu'nun 509. maddesini de devreye sokabilecektir. 3167 sayýlý Kanunda karþýlýksýz çek keþide edenler yönünden caydýrýcý olabilecek cezai yaptýrýmlar getirilmektedir. Bu kanun Türk Ticaret Kanunu'na göre hem özel kanun, hem de daha sonraki kanun olmasý dolayýsýyla öncelikle uygulanmasý gerekmekle beraber, kanunun 1. maddesindeki "Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanýr" hükmü nedeniyle çek yasasýnda hüküm bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunu'nun çekle ilgili hükümleri uygulama alaný bulacaktýr. Þunu belirtmek gerekir ki, bu kanunun uygulanmasý bakýmýndan çek Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmakta devam etmektedir. Karþýlýksýz bir çek dolayýsýyla cezai takibat yapýlabilmesi için ilk þart, þekil açýsýndan Türk Ticaret Kanunu'na göre geçerli bir çekin bulunmasýdýr. Çekle ilgili düzenlemelerin deðiþik kanunlarda yer almasý, uygulamada bu iþe bakan dairelerden deðiþik kararlar çýkmasýna neden olduðundan, bu durum çeklerde özellikle keþide yerinin kýsaltma biçiminde yazýlmasý halinde gösterilmiþ sayýlýp sayýlmayacaðý konusunda içtihat birliðini saðlamayý zorunlu kýlmaktadýr. Bir belgenin çeþitli kanun uygulamalarý bakýmýndan, yine kanunda tanýmý yapýlmýþ ve unsurlarý gösterilmiþ olan çek niteliðinde olup olmadýðýný tartýþýp saptamanýn hukuki bir sorun olduðu da kuþkusuzdur. Sýký þekilcilik kanununun aradýðý zorunlu unsurlarý çek yapraðý üzerine yazmayý gerektirir. Zira çek keþideci ile lehtar arasýnda havale iliþkisi doðuran bir akittir. Keþideci çeki düzenlemekle o konudaki iradesini beyan etmiþ olmaktadýr. Ýrade beyaný olmadan çekin vücut bulmasý mümkün deðildir. Bu irade beyanýnýn anlaþýlabilir olmasý en önemli özelliðidir. Kanun beyan için yazýlý olmasý dýþýnda baþkaca bir þekil þartý koymamýþtýr. Çekin bu niteliði dikkate alýndýðýnda, keþidecinin çekte kýsaltma kullanmasýný engelleyen bir düzenleme olmadýðý söylenebilir. Bunun gibi keþide yerinin yazýlmasý da bir irade beyaný olduðundan anlaþýlabilir olmasý koþulu ile bu irade beyanýnýn kýsaltýlarak yazýlmasý da mümkündür. Okunduðunda hiçbir duraksama söz konusu olmaksýzýn anlamlarý belirlenebilen kýsaltmalarýn keþide yeri olarak yazýlmasý çeki sadece bu kýsaltma sebebiyle geçersiz hale getirmez. G.antep, Þ.urfa, K.maraþ, G.hacýköy, Þ.koçhisar ve Þ.karahisar gibi kýsaltmalarýn neyi ifade ettikleri kolaylýkla ve hiçbir tartýþmaya yol açýlmaksýzýn belirlenebilecek niteliktedirler. O halde anlamlarýnda hiçbir duraksama olmayan kýsaltmalarýn keþide yeri olarak yazýlmasý halinde çek bu niteliðini korumalý, buna karþýn ne anlama geldiði bilinmeyen kýsaltmalarýn yazýlmasý halinde keþide yeri gösterilmemiþ sayýlmalýdýr. Bu konudaki ölçü keþidecinin irade beyanýnýn hiçbir kuþkuya yer vermeyecek þekilde anlaþýlabilir olup olmamasýdýr. Medeni Kanunun 2. maddesindeki iyi niyet kuralý ve hukuk güvenliði de çeklerde keþide yerinin kýsaltýlmýþ olarak yazýlmasýna olumlu bakýlmasýný gerektirmektedir. Öðretide de keþide yerinin aynen yazýlmasý konusunda katý bir görüþ yoktur. Çekin önemi de yukarýdaki görüþü doðrulamaktadýr. Çek ekonomik ve ticari faaliyetlerde çeþitli yararlar saðlamakta ve önemli ihtiyaçlarý karþýlamaktadýr. Her þeyden önce çek bir ödeme aracýdýr. Geliþmiþ batý ülkelerinde ödemelerin çok büyük bir kýsmý çekle yapýlmaktadýr. Bu sayede de yatýrýmlar kolaylaþmaktadýr. O nedenle ülkeler çek kullanýmýný yaygýnlaþtýrmak amacýyla yasal düzenlemeler yapmaktadýr. Ülkemizde 3167 sayýlý Kanunun yürürlüðe konulmasý da bu ihtiyaçtan doðmuþtur ve çek hamillerini koruyucu hükümler getirilmek suretiyle bu amaca ulaþýlmak istenilmiþtir. Böyle bir amaç keþidecinin iradesini ortadan kaldýracak yolda aþýrý müdahaleciliðe cevaz vermemektedir. Bu doðrultuda olmak üzere Türk Ticaret Kanunu'nun 693. maddesine göre keþide yeri gösterilmemiþ olan çek keþidecinin ad ve soyadý yanýnda yazýlý olan yerde çekilmiþ sayýlmaktadýr. Bu itibarla çeklerde keþide yerinin hiçbir duraksamaya meydan vermeyecek þekilde anlaþýlabilir olmasý koþulu ile kýsaltýlmýþ olarak yazýlmasý halinde sadece bu nedenle çekin geçersiz sayýlamayacaðý doðrultusunda içtihatlarýn birleþtirilmesine karar verilmelidir. Kararlar arasýndaki içtihat aykýrýlýðý, esas itibariyle hangi kýsaltýlmýþ yer adlarýnýn geçerli olduðu veya olmadýðý noktasýnda deðildir. Aykýrýlýk keþide yerinin kýsaltýlmýþ olarak yazýlmýþ olmasýnýn çekin bu özelliðini ortadan kaldýrýp kaldýrmayacaðý, çekin sadece bu sebeple geçersiz hale gelip gelmeyeceði hususunda bulunduðundan kýsaltýlmýþ þekillerin nitelikleri, neden geçerli sayýldýklarý veya sayýlmadýklarý hususlarý üzerinde durulmamýþ, çekte keþide yerinin kýsaltýlarak yazýlmasýnýn hiçbir duraksamaya yer vermeyecek þekilde anlaþýlabilir olmasý koþuluyla çeki sadece bu sebeple geçersiz hale getirmeyeceðinin belirtilmesi ile yetinilmiþtir. Yukarýdaki bazý kýsaltmalara da sadece konunun aydýnlýða kavuþmasý için deðinilmiþtir.

S o n u ç : Yukarýda açýklanan nedenlerle çeklerde keþide yerinin, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek þekilde anlaþýlabilir olmasý koþulu ile kýsaltýlmýþ olarak yazýlmasý halinde, çekin sadece keþide yerinin kýsaltýlmýþ olarak yazýlmýþ bulunmasý sebebiyle geçersiz sayýlamayacaðýna, içtihatlar arasýndaki aykýrýlýðýn bu yolda giderilmesine, 14.12.1992 gününde yapýlan ilk toplantýda üçte ikiyi geçen çoðunlukla Yargýtay Kanunu'nun 45. maddesi uyarýnca karar verildi.

KARÞI OY * Ýçtihatlarý Birleþtirme Yüce Kurulunda, ilkin iki görüþ ortaya atýlmýþ ve bunlar arasýnda aykýrýlýk bulunduðu gerekçesiyle görüþmelere baþlanmýþtýr. Bu görüþlerden birincisine göre, çekte düzenleme yerinin adý, tüm harfleri içerecek biçimde eksiksiz yazýlmalý; "Ank", "Ýst" dahil, tüm kýsaltmalar geçersiz ve böyle bir çek de, kusurlu olduðundan, sahtecilik suçlarýnda, resmi deðil, özel belge sayýlmalýdýr. Karþý görüþe göre ise, "çekte düzenleme yerinin duraksamaya yol açmayacak biçimde anlaþýlabilir olmasý yeterli" görülmek gerekir. Birinci görüþ benimsenseydi ve bu konuda sahtecilik ve karþýlýksýz çek suçlarýyla, icra ve ticaret hukukunu kapsayýcý bir karar alýnsaydý, kuþkusuz, uygulamada Ank (Ankara) ve Ýst (Ýstanbul) gibi kýsaltmalarla düzenlenen bütün çekler; çek olmaktan çýkacak, sýradan belgelere dönüþeceklerdi. Görüþmeler sonunda benimsenen ikinci görüþ ise, ilk bakýþta birinci görüþle çeliþir görünmektedir. Ancak, aslýnda "Ank, Ýst" kýsaltmalarý dýþýnda kalanlarý geçersiz kýlmakta ve son çözümlemede, geniþ bir uygulama alaný içinde ilk çözümle birleþmektedir. Gerçekten, benimsenen görüþe göre, "Çnk", Çanakkale, Çankýrý, Çankaya anlamlarýna gelebileceðinden; "Brs", (Bursa), kapalý olduðundan duraksamaya yol açacak, o yüzden de geçersiz çek, sýradan bir belge sayýlacaktýr. Görülüyor ki, ileri sürülen görüþler arasýndaki çeliþki yalnýzca görünüþtedir ve uygulamada iki il dýþýnda her iki görüþ de ayný sonucu doðurmaktadýr. Dahasý, uygulamada yaygýn biçimde kullanýlan kýsaltmalarýn bütünüyle ya da bir kesiminin geçersiz olacaðý yolunda bir karar, yasa koyucunun yerine geçerek yeni bir kural yaratmaktadýr; var olan bir kuralý yorumlamak deðildir. Yargýtay bunu yapmakla, "çeklerde düzenleme yeri gösterilir" yolundaki yasa hükmünü, yetkisini aþarak, "çeklerde düzenleme yeri duraksamaya yol açmayacak biçimde gösterilir" biçiminde deðiþtirmiþ ve bir olay sorununu çözerek, aþaðýda deðineceðim gibi, saymaca (kazuistik) yöntemin kapýsýný açmýþtýr. Bu beklenmeyen ve mantýða uymayan sonuçlarýn doðmasýnýn baþ nedeni þudur: Yargýtayýmýz, eski Roma'dan beri bilinen olay/hukuk ayrýmýný ve Yüksek Yargý organýmýzýn kuruluþ ve yargýlama yönetimlerini örnek aldýðý batý Yargýtaylarýnda ve benzerlerinde uygulanan ilkeleri göz ardý etmiþtir ve etmektedir. Bunlar; olaya iliþkin sorunlarda içtihat yaratýlmamasý ve Yargýtayýn ilk mahkemenin yerine geçerek bu sorunlarý çözememesi ilkeleridir. Oysa Yargýtay, ne yasa organýnýn yerine geçebilir, ne de olay sorununu çözmeye yetkilidir. Uygulamanýn yarattýðý ve olaya iliþkin bu sorunun nasýl çözüleceði ise bellidir. Çekte düzenleme yerinin uyuþmazlýða yol açtýðý ve çekin bu yüzden kusurlu olduðu ileri sürülürse, duruþma yapan yerel mahkeme, ister yurt içi, ister yurt dýþý olsun, o çevrede, o tür kullanýmýn yaygýnlaþýp yaygýnlaþmadýðý maddi olayýný, o yöredeki tacir, ticaret odasý baþkaný gibi yetkililerden sorarak; keþidecinin iþ ya da oturma yerinin orada olup olmadýðýný araþtýrarak saptayýp çözebilir ve eðer bu saptama olumlu sonuçlanýrsa, çek de çek olarak kalabilirdi; kalmalýydý da. Görülüyor ki, sorun bir hukuk sorunu deðil, bir olay (olgu, eylem) sorunudur ve bu sorunu, ilk mahkemelerin yerine geçerek çözmek, Yargýtayýn yetkisi dýþýndadýr. Hukuk kurallarý ve kurumlarý yüzlerce, hatta binlerce yýldan bu yana süzülüp gelen deneyimlerin ürünüdür ve kimileyin matematik formüller gibi kesin sonuçlar doðururlar. Bu kurallar ve formüllerden ayrýlýndýðý zaman, doðacak sonuçlar, hiç bir zaman saðlýklý olmazlar. Nitekim içtihatlarý birleþtirme kararýyla ulaþýlan çözüm, bunun tipik bir örneðidir. Yargýtay Yasasýnýn 45/5. madde ve fýkrasýnda ancak "benzer hukuksal konularda" içtihatlarýn birleþtirileceði belirtilmesine karþýn; görüþmeler sýrasýnda, Yargýtayýn olaya iliþkin sorunlarý çözmede de yetkili olduðu ileri sürülebilmiþtir. Esasen Yargýtayýmýz, yýllardan beri, dünyada örneði görülmemiþ bir biçimde duruþma yapmadýðý ve istinaf yetkisini haiz olmadýðý halde ilk mahkemelerin yerine geçerek, olay sorunlarýný çözmüþ ve bunu sürdüregelmiþtir. Týpký ilk mahkemeler gibi a'dan z'ye duruþmayý yeni baþtan yapabilme ve dolayýsýyla istinaf yetkisini haiz olan yüksek mahkemeler bile, bu yetkilerini kullanmadýkça, yani duruþma yapmadýkça, ilk mahkemenin yerine geçerek olay sorunlarýný çözmemektedirler. Yüksek mahkeme sistemleri bir yana býrakýlýrsa; dünyada hiçbir Yargýtayýn (bozma mahkemesi = Cour de Cassation, corte di cassazione) esasen bu anlamda duruþma yapma yetkisi yoktur. Bu yokluðun nedenleri ve sonuçlarý ise herkesçe bilinmektedir. Gerçekten duruþma yapmanýn nedeni; birolayýn gerçekten olup olmadýðý, sözgelimi, bir suçun iþlenip iþlenmediði, geçimsizliðin bulunup bulunmadýðý, bir tanýðýn doðru söyleyip söylemediði gibi olaylarý, kanýtlarla ve bulgularla doðrudan iliþki kurarak saptamaktadýr. Olaylar doðrudan, yüksek sesle yapýlan duruþma (tartýþma) sonucu saptanacak; ardýndan da gizli görüþmede olaya hukuksal taný konacak, yazýlý hukuk normlarýna göre olay nitelendirilecektir. Ýþte Yargýtay yargýçlarý, bu iþin birinci evresinde, yani duruþmada bulunmadýklarý için, olayý çözme konusunda yetkisiz; ama hukuksal taný, yani varlýðý kabul edilen olaya taný (niteleme) konusunda ise kesinkes yetkilidirler. Bunun doðal sonuçlarýndan biri de þudur: Hukuk kurallarý, onlarýn yorumlarý ve hukuksal tanýlar, ülke çapýndaki tek olacaklarýndan, Yargýtay her ülkede tektir. Bir baþka deyiþle, Yargýtay tek olduðu için deðil; yorum, kurallar ve tanýlar tek olduðu ve bunlarda, yani içtihatta birlik istediði için, Yargýtay tektir. Buna karþýlýk olaylar, asla tek ve benzer olamazlar. Ayný hukuk kalýbýna, (sözgelimi, hýrsýzlýk suçunun tipine) giren sayýsýz olaylardan hiç biri asla birbirine benzemezler, çakýþmazlar. Zira, ayný akarsuda iki kez yýkanýlamaz; bu konuda tarih tekerrür etmez. O yüzden de olayý duruþma laboratuarýnda saptayan mahkemeler her ülkede tek deðil, çoktur ve bunlar içtihat mahkemeleri deðildirler. Eðer bir ülkede bir yargý organý olay sorununu çözüyorsa, o artýk Yargýtay deðildir; duruþma yapmadýðý için de istinaf deðildir. Yukarýda belirtilen nedenlerle, temyiz yoluna baþvurmanýn davayý aktarýcý yetkisi (effef de volutif), yalnýzca olaya konulan hukuksal taný bölümünde sonuç doðurur. Yargýtay bu hukuksal tanýyý inceler ve ilk mahkemenin yerine geçerek bu konuda karar verebilir. Ancak, olaylarýn olup olmadýðýna iliþkin bölüm, duruþma yapmayan Yargýtayda çözülemeyeceðinden; Yargýtay bu konuda ancak gösterilen gerekçeyi denetlemekle yetinir; eylemin varlýðý/yokluðu, kanýtlarýn yeterliliði/yetersizliði gibi deðerlendirici yargýlarla olay sorunlarýný, duruþma yapan ilk mahkemenin yerine geçerek çözemez. Yargýtayýn bu konudaki denetimini; ilkin olaylarýn Yargýlama Yasasýna uygun bir duruþmayla saptanýp saptamadýklarýný; ikinci olarak da, maddi olaylarýn doða, mantýk, deneyim ve hukuk kurallarýna uygun, çeliþkisiz gerekçeyle yansýtýlýp yansýtýlmadýðýný inceleyerek yapar. O yüzden Yargýtay yargýcý; davanýn deðil, yalnýzca hükmün yargýcýdýr. Böylece Yargýtay birinci yolla (niteleme, hukuk kurallarýnýn yorumu, uygulamasý...) normatif denetim; hükmün gerekçesini inceleyerek de disipliner denetim iþlevlerini yerine getirmiþ olur. Ancak, yineleme pahasýna belirteyim ki, asla ilk mahkemenin yerine geçerek olay sorununu çözemez. Bu konuda, istinaf yetkisini haiz yüksek mahkeme olmayan ve fakat Yargýtayýmýz gibi bozma mahkemesi olup, bozmadan sonra yollama yargýsý ve bozma öncesi gibi duruþma yapýlmasý sistemini benimseyen üç anakara, Avrupa, Latin Amerika, Afrika ülkelerinden, öðretilerini ve uygulamalarýný incelediklerimin yalnýzca adlarýný vermekle yetiniyorum: Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, Ýspanya, Ýsviçre, Ýtalya, Lüksemburg, Dominique, Guatemala, Kolombiya, Meksika, Peru, Þili, Uruguay, Venezuella, Fas, Kongo (Belçika) v.b. Öðreti ve uygulama bu konuda görüþ birliði içindedir. Nitekim, Fransýz ve Ýtalyan Yargýtayý da bir çok kararlarýnda; Yargýtayýn olaya iliþkin sorunlarýnda ilk mahkemenin yerine geçerek onun yetkisine el atamayacaðýný, bu konuda gerekçe denetimiyle yetineceðini belirtmiþlerdir. Son kararlardan kimileri þunlardýr: sez. IV. 31.3.1990 (Rivista penale, Þubat 1991, s. 193; 24.4.1990, s. 193, 194; 9.3.1989, s. 138; sez. I. 7.6.1989, n. 8115, R.P. Nisan 1990, s. 384; 17.11.1989, n. 16011, R.P. Eylül 1990, s. 796; sez. IV. 8.6.1989, n. 8184, R.P. Nisan 1990, s. 384; sez. VI. 20.6.1989, n. 8727, R.P. Nisan 1990, s. 398; sez. I. 31.9.1988, R.P. 1990, s. 666; sez. VI. 30.10.1989, n. 14699, R.P. 1990, s. 666; sez. V. 21.6.1989, R.P. 1990, s. 666; sez. I. 22.2.1990, n. 2544, R.P. Ocak 1991, s. 76; S. IV. 11.2.1990, n. 87, R.P. Kasým 1990, s. 989; sez. IV. 20.12.1989, n. 17678, R.P. Ekim 1990, s. 892; sez. I. 6.12.1989, n. 17096, R.P. Ekim 1990, s. 893, v.b.). Buna karþýlýk Yargýtayýmýz, küreselleþme olgusunun tersine, hukuksal hinterlantýmýz olan ve yasalarýmýzý esinleyen Batý ülkelerindeki öðreti ve uygulamayý hiç gözetmemiþ ve Anayasanýn 141/3; Hukuk Yargýlama Yasanýnýn 240, 388/3, 427, 428; Ceza Yargýlama Yasanýnýn 32, 254, 268, 307, 308/7; Yargýtay Yasasýnýn 45/5. maddelerini göz ardý ederek ve ilk mahkemelerin yerine geçerek olay sorunlarýný kökten çözmeyi sürdürmüþtür. Zaman zaman da, maddi olay deðiþmediði halde, ikinci ya da üçüncü oylamada, ayný yönde birleþen olaylarýn çokluðuna karþýn, son oylamada basit çoðunluk istendiðinden, azýnlýk oylarýnýn sonucu belirlemesi ve adli yanýlgý katsayýsýný artýracak biçimde insanlarýn alýnyazýlarýnýn rastlantýlara býrakýlmasý gibi paradokslar yaþanmýþtýr (Örneðin, C. Genel Kurulu, 11.3.1991, 335-75). Oysa hukuk, insanlarýn alýnyazýlarýný rastlantýlara býrakmayan bir disiplinin adýdýr. Kimi kararlarda ise, bütün Türk yazarlarýnýn batýlý yazarlar gibi Yargýtayýn maddi olaylarý yalnýzca denetleyebileceði yolundaki tutarlý görüþleri, Yargýtayýn ilk mahkemelerin yerine geçerek bu konularý çözeceði biçiminde algýlanmýþ (Örneðin, Ceza Genel Kurulu, 7.10.1991, 227-255; 23.11.1992, 252-308) kavramlar ve kurallar birbirleriyle karýþtýrýlmýþtýr. Ýlk kurulduklarýnda Yargýtaylar, maddi olaylarý denetlemiyorlardý. Daha sonralarý, ilkin Fransýz Yargýtayý maddi olaylarý, gerekçe açýsýndan denetlemeye baþlamýþ, Almanya'da bu geliþmeyi yazarlardan Fezer "geniþletilmiþ temyiz yetkisi" olarak adlandýrmýþtýr. Ancak, hiç bir Yargýtay, hiç bir ülkede, ilk mahkemelerin yerine geçerek, maddi olaylarý çözmeye kalkýþmamýþtýr, Yargýtayýmýz bu konuda tek örnek olma durumunu sürdürmektedir. Bu benzersiz kurumlaþmanýn yarattýðý sonuçlarýn baþlýcalarý þunlardýr: Duruþma evresinin gereksizleþmesi ve duruþmaya yön veren vazgeçilmez ilkelerin anlamsýzlaþýp dýþlanmalarý, duruþma ve duruþmadaki izlenim yerine davanýn tutanaklaþmasý ve buna göre karar verilmesi ve böylelikle de daha iyi araçlara (kanýtlara) sahip olan ilk mahkeme yargýçlarýnýn hükümlerinin yerine daha kötü araçlara (tutanaklara) malik olan yargý organý yargýçlarýnýn hükümlerinin geçmesi, dolayýsýyla "ne kadar yargýlarsan, o kadar sonuç çýkar (tantum judicatum, quantum conclusum)" ilkesinin çiðnenmesi, gerekçe disiplininin saðlanmamasý, Yargýtayýn mahkeme yargýçlarýný eðitme iþlevini yerine getirememesi, temyiz yolunun içtihatta birlik yaratma gibi kamusal yarardan uzaklaþmasý, duruþma öznelerinin seyirci durumuna düþmesi ve karara etkin katýlamadýklarý için hükmün ortaklaþa olmaklýktan soyutlanmasý, bu nedenle kesin hüküm saygýnlýðýnýn örselenmesi, içtihat kavramýnýn, eþyanýn doðasýný zorlayýcý benzerlikler arayýþýna yol açarak, olaylar içtihadýna kaymasýdýr. Bu kayma, saymaca (kazuistik) yöntemi benimseyen hukuk sistemlerinin ve nesneleþmeye (rŽification) duran hukuk anakronizminin doðmasýna yol açmýþtýr (Yargýtay Dergisi, Ocak-Nisan 1992, s. 19-44). Görüþmeler sýrasýnda, Yargýtayýn geçmiþte de olay sorunlarýný içtihatlarý birleþtirme boyutunda çözdüðü belirtilmiþtir. Fransýz Yargýtayýnýn eski baþkanlarýndan Bellet'in dediði gibi, Yargýtayýn gerekçe bahanesiyle ilk mahkemenin yerine geçerek, eþyanýn doðasý gereði, asla olay sorunlarýný çözemeyeceðinin savunulduðu bir dünyada; olay sorununu, içtihatlarý birleþtirme kurumu gibi olaðanüstü bir katta çözmek; yanýlgýyý yalnýzca sürdürmek deðil, geleceðin yargýçlarýný bu yanýlgýya boyun eðmeye zorlamak demektir. Bildiðimce, erkler ayrýlýðýna ve de yargýç baðýmsýzlýðýna aykýrý olan içtihatlarý birleþtirme kurumu, yalnýzca Türkiye'de vardýr. Kaldý ki, geçmiþte bu yolla çýkarýlan içtihatlarýn, bugün, deðiþtirilmelerinde güçlükler çekildiði ayrý bir gerçektir. Uygulamada süreðenleþen bir yanlýþý savunmak ve sürdürmek, bu yanlýþlýðý doðruya dönüþtüremez. Yanlýþ uygulamanýn bilimselleþtirilmesi olanaksýzdýr. Doðru yöntem, bilimin uygulamaya dönüþtürülmesidir. Nitekim, içtihatlarý birleþtirmeye konu yapýlan sorunda, yukarýda belirtilen sakýncalarýn bir bir yaþanacaðý anlaþýlmaktadýr. Gerçekten Yargýtayýn benimsendiði, "duraksamaya yol açmayacak" gibi görece ve normatif (deðerlendirici) ölçüler getiren görüþe göre, "Ank, Ýst" dýþýndaki kýsaltmalar, il il, ilçe ilçe gittikçe büyüyen ve geliþen Türkiye'de, duraksamalara yol açacak ve bir çok çek, bireylerin iradelerine karþýn, geçersiz sayýlacaktýr. Bunu aþmak için, belki de hangi kýsaltmalarýn hangi anlama geleceðini belirten listeler yayýmlanmasýna giriþilecektir. Bu ise, yukarýda deðindiðimiz saymaca yönteme ve normatif öðelerin yarattýðý keyfi sistemlere dönüþ demektir. Oysa, bir hukuk, ne denli bu yöntemlerden ve sistemlerden sýyrýlabilirse, o denli çaðcýl olur. Çaðdaþ hukukun özellikle reddettiði saymaca sistem, hukuktaki geliþmeye terstir ve tipik bir anakronizmdir. Bu anakronizm ise, elbette olgularý/olaylarý/eylemleri içtihat boyutunda a priori olarak çözmenin dayattýðý kaçýnýlmaz bir sonuçtur. Benimsenen görüþle, ayrýca, kötü niyetli keþideciler korunmuþ, iyi niyetli hamiller ise silahsýz býrakýlmýþtýr. Bu sonuç ise, 3167 sayýlý Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin korunmasý Yasasýnýn temel mantýðýna (ratio legis) aykýrýdýr. Esasen, raporda deðinilen ve Yüce Kurulca da benimsendiði anlaþýlan çek tanýmýnýn, özellikle ceza hukukunu, öbür hukuk dallarýnýn yaptýrýmcýsý olarak kabul eden 18. ve 19. yüzyýldaki anlayýþtan esinlendiði açýktýr. Oysa, günümüzdeki anlayýþa göre, ceza hukuku, öbür hukuk dallarýndan yararlanabilir; ancak, amacýna ters düþen sonuçlar doðarsa, kavramlarý kendi amacý doðrultusunda yeniden tanýmlamak zorundadýr ve bu nedenle de özerktir. Nitekim Türkiye'de içtihat, 3167 sayýlý Yasada öngörülen çek kavramýnýn tanýmýný T. Ticaret Yasasýndan olduðu gibi aldýðý halde, bu yasayý esinleyen Fransa'da öðreti ve uygulama bunun tersi bir görüþü benimsemiþtir. Çünkü, T. Ticaret Yasasýndan alýnan bir çek tanýmý, çekin biçimsel koþullarýndan birini bilerek eksik býrakan kötü niyetli ve hilekar keþidecileri korumak, kirli elleriyle haklýlýk iddiasýnda bulunanlar karþýsýnda, iyi niyetli hamilleri silahsýz ve çaresiz býrakmak gibi insan mantýðýný sarsan bir sonuç doðuracak; çek kullanýmýna güven sarsýlacak, yasanýn çek kullanýmýný yaygýnlaþtýrma ve özendirme amacý gerçekleþmeyecektir. Bunu gözeten Fransýz Yargýtayý, çeki çek yapan çek sözcüðünü (9.10.1940, 30.4.1949, 27.7.1964, 11.11.1966) ve düzenleme tarihini (26.11.1974, 26.12.1961, 15.10.1958, 5.6.1956, 8.3.1951, 3.5.1939) içermeyen çekleri bile, hem kusurlu çek ve hem de karþýlýksýz çek düzenleme suçlarýnda çek saymýþ ve cezalandýrmýþtýr. Sonuçta, hem çek kullanýmý yaygýnlaþmýþ, hem de hilekar keþideciler deðil, iyi niyetli hamiller korunmuþtur. Ayrýca bu kararlar, öðretide ceza hukukunun özerkliðini vurgulayan görüþlerin örneði olarak gösterilmiþtir. Görülüyor ki, Türk uygulamasý, daha önceki içtihatlar ve tartýþma konusu içtihatlarý birleþtirme kararýyla bambaþka bir yönde geliþmiþ; ceza hukukunun özerk ve fragmanter niteliklerini birleþtirip gözetecek yerde dýþlamýþtýr (Tullio Padovani, Diritto penale, Milano, 1990, s. 3-5; Giovanni Fiandaca-Enzo Musco, Diritto penale, p. generale, Bologna, 1989, s. 43-47). Bu anlayýþ ise, elbette çaðý yakalamayý engellememiþtir. Bundan baþka içtihatlarý birleþtirme görüþmeleri sýrasýnda üç görüþ ortaya atýlmýþ ve fakat hepsi birden oylanmýþtýr. Oysa, genelden özele doðru oylama yapmak ve dolayýsýyla ilkin, olaya iliþkin olmasý nedeniyle bu konuda içtihatlarý birleþtirme yoluna gidilemeyeceðini ileri süren görüþ oylanmak; gidilebileceði görüþü istenilen çoðunluða ulaþtýðý takdirde, öbür görüþle oylanmak gerekirdi. Bu kurala da uyulmamýþtýr. Belirttiðim nedenlerle sayýn çoðunluðun görüþünü ve oylama biçimini paylaþamamaktayým. Sami SELÇUK Yargýtay 4. Ceza Dairesi Baþkaný KARÞI OY * Özel Hukuk ve Ceza Hukuku olarak, her iki disiplinin kendi kurallarý, kavramlarý içinde deðerlendirilmesi gerektiðine inanýyoruz. Zira, bu hukuk kollarý, çok farklý yapý, görev ve amaçlara sahiptirler. Ceza Hukukunun temeli sadece kanundur. Bu nedenle kýyasýn, hukukun genel ilkelerinin, örf ve adetin ceza hukukunda yeri yoktur. "Kanunsuz suç ve ceza olmaz" kuralý uyarýnca, kanunun açýkca suç saymadýðý bir fiilden dolayý kimse cezalandýrýlamayacaðý gibi, kanunun açýkca cezayý arttýrýcý veya azaltýcý saymadýðý bir sebepten dolayý da kimsenin cezasý ne arttýrýlabilir ne de azaltýlabilir. Anayasa'nýn 38. ve TCK.nun 1. ve 29. maddelerinin emri budur. "... herhangi bir niteliðe veya ölçüye dayanýlarak insanlar arasýnda ayrým yapýlamayacaðý ve insanlar arasýnda kanunlarýn uygulanmasý açýsýndan da hiçbir fark gözetilemeyeceði..." gerekçesiyle vazedilen Anayasa'nýn 10. maddesindeki (Kanun önünde eþitlik) kuralýný da hatýrlamakta yarar vardýr. Bilindiði gibi bazý özel evrak, sosyal ve özellikle ticari hayatta çok önemli bir yer tutmakta ve ciro v.s. ile tedavül etmektedir. Kuþkusuz anýlan belgelerin bu iþlevini yani isbat gücünü saðlýklý biçimde sürdürebilmesi herþeyden evvel bir güven ortamýnýn varlýðýný gerektirir. Filhakika, "Kamunun güveni, hukuk düzeninin her hangi bir hukuki olayý isbat kabiliyetini tanýdýðý þeylerle, doðruluk ve gerekliliðine herkes tarafýndan güvenilmesini emrettiði dýþ þekil ve alametlerin sahtekarlýktan korunmalarýný görmek ve bilmekten ibaret genel ve toplumsal bir hak ve menfaattir" (Prof. Dr. Sahir Erman, Sahtekarlýk Suçlarý, Ýstanbul-1987, Sh. 9). Bu güvenin korunmasýnda özel hukuk ve sair müeyyidelerin yetersiz kalabileceðini düþünen kanun koyucu daha etkin müeyyide öngörmüþ ve bu amaçla TCK.nun 349. madesini düzenlemiþtir. Anýlan madde hükmüne göre, konumuza hasren, kambiyo senetleri ve bu arada çek resmö evraka eþit sayýlmýþtýr. Bilindiði üzere, memur olmayan kiþilerin resmö evrakta yaptýklarý sahtecilik fiilleri TCK.nun 342. maddesine uyan suçu oluþturur. Bu maddedeki ceza, gerek nev'i gerek miktar bakýmýndan, özel evrakta sahtecilik suçuna iliþkin 345. maddedeki cezadan daha aðýrdýr. Tamamen sahte bir çek düzenlemek veya sahih bir çeki tahrif etmek suretiyle iþlenmiþ bir sahtekarlýk olayýnda, TCK.nu uygulayacak olan ceza hakimi, bu belgede TTK.nun 692, 693. maddelerinde öngörülen unsurlarýn, hiçbir kuþku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, bulunup bulunmadýðýný araþtýrmak zorundadýr. Hakimin bu araþtýrmasý "kanunilik " kuralýnýn doðal sonucudur ve bu faaliyette kýyas vs. gibi ceza hukukuna yabancý olan yöntemlere baþvurmaya olanak yoktur. Hiç kuþku yok ki ceza hakiminin bu faaliyeti sadece ceza kanununun uygulanmasý ile sýnýrlýdýr. Herkes tarafýndan bilinen yerler olmalarý nedeniyle (Ýst) harflerinin Ýstanbul'u, (Ank) harflerinin Ankara'yý temsil ettiðinden hareketle çeklerde keþide yerinin bu þekilde belirtilmesi halinde keþide yeri unsurunun varlýðýnýn kabulü, bunun dýþýndaki hallerde kabul edilmemesi yolundaki görüþe katýlamamaktayýz. Bu görüþ, özel hukuk uygullamasýnda geçerli olabilir fakat ceza uygulamasýnda bir çok sakýncayý da beraberinde getireceðinde de kuþku yoktur. TCK.nu, konumuza hasren, ülke düzeyinde her yerde ve buradaki insanlar hakkýnda eþit olarak uygulanma yeteneðini kaybetme tehlikesi ile karþý karþýya kalabilecektir. Ayý fiili iþleyenlere, fiilin iþlendiði yerin coðrafi konumuna göre, farklý uygulamalar yapýlabilecektir. Yani, bir kýsmý TCK.nun 342. maddesiyle, bir kýsmý da TCK.nun 345. maddesiyle cezalandýrýlabileceklerdir. Öte yandan, Ýstanbul'un ancak (Ýst) kýsaltmasý ile gösterilebileceði yönünde bir kural yoktur. Bu keyfiyet kiþinin isteðine baðlýdýr. Ýstanbul'un (Ýst) yerine örneðin (Ýbl) kýsaltmasý ile belirtilmesi durumunda da ayný sakýnca ortaya çýkabilecektir. Ýstanbul mu, Ýnebolu mu duraksamasý gündeme gelecektir. Açýklanan sebeplerle çoðunluk kararýna karþýyým. Muharrem DÝNÇ Dördüncü Ceza Dairesi Üyesi KARÞI OY * Ýçtihadý Birleþtirme kararýna konu olan olay, çek üzerine keþide yerinin açýk olarak yazýlmayýp kýsaltýlmýþ þekliyle (Ýst-Ank. gibi) yazýlmasýndan kaynaklamýþtýr. Yargýtay Büyük Genel Kurulu çoðunluk oylarýyla "þüpheye yer býrakmayacak biçimde olan ve herkesçe bilinen kýsaltmalar için keþide yerinin var sayýlacaðý" sonucuna ulaþmýþtýr. Konuyla ilgili deðerlendirmede saðlýklý bir sonuca ulaþabilmek için öncelikle sorunun niteliði" üzerinde durulmalýdýr. Bir inanç (içtihat) aykýrýlýðýndan söz edebilmek için sorunun olgu (vakýa) deðil hukuki nitelikte olmasý gerekir. Çünkü "olgu sorununda tetlik ilkesi hukuki sorunda ise genellik" söz konusudur. Bilindiði gibi "bir hukuk normuna ait unsurlarý karþýlayacak olan dýþ alem veya insanýn fikri ve ruhi sahasýnda oluþan zaman ve yer bakýmýndan belirli durum ve koþullar olgu olarak nitelendirilir. Diðer taraftan "yargýlama çalýþmalarýnda olgulara uygulanacak hukuk normunun belirlenmesi ve hukuk normlarýndan olgulara uygun hukuksal sonuçlar çýkarýlmasýnda ise hukuki sorun" söz konusudur. Bu tanýmlardan hareket edildiðinde; çek üzerinde keþide yerinin açýk olarak (Ankara-Ýstanbul gibi) yazýlmayýp kýsaltýlmýþ þekliyle yazýlmasýnýn (Ank-Ýst. gibi) nitelendirilmesi" hukuki sorun deðildir, bir olgu sorunudur. Çünkü yargýlama dýþýnda oluþan koþullarýn deðerlendirilmesi söz konusudur; hukuk normlarýndan olgulara uygun hukuksal sorunlarýn çýkarýlmasýyla oluþan bir hukuk sorunu bulunmamaktadýr. Nitekim inançlarýn birleþtirilmesiyle yapýlan nitelendirilmede "hukuk normlarýndan olgulara uygun sonuç çýkarýlmamýþ" yargýlama dýþýnda oluþan belirli durumun deðerlendirilmesi nitelendirilmesi yapýlmýþtýr. Bu nedenle bir hukuki sorunla deðil olgu (vakýa) sorunu ile karþý karþýya kalma söz konusudur. Yargýtay Kanunu'nun 45/5. maddesinde açýkca "içtihadý birleþtirme kararlarý benzer hukuki konularda Yargýtay Genel Kurullarýný, daireleri ve adliye mahkemelerini baðlar" kuralý ile içtihadý birleþtirmenin konusunun "Hukuki sorunla sýnýrlý olduðunu" ortaya koymuþtur. Ortaya çýkan olgu ile ilgili çeliþkili sorunun varlýðý da tartýþýlamaz; kanun çözümlenmesine inançlarý birleþtirme yoluyla deðil Yargýtay'ýn çalýþmasýnda yapýlmasý zorunlu olan yeni düzenlemelerle çözüm aranmalýdýr: Daire sayýsýný azaltmak (kuþkusuz istinaf mahkemelerini kurarak), sorunlara karþýlýklý tartýþmalarýn ürünü olacak uzlaþmalarýn çaðdaþ yüksek mahkemelerde var olan yöntemlerin uygulamaya sokulmasý ve Yargýtay Baþkaný'nýn bu konularda aktif görev yüklenmesi gibi. Bu nedenle "sorunun hukuki olmadýðý ve olgu (vakýa) sorununda inaçlarýn birleþtirilmesi söz konusu olamýyacaðý" gerekçesiyle inançlarýn birleþtirmesine yer olmadýðýna karar verilmeliydi; Yargýtay Kanunu'nun 45. maddesine aykýrý olan çoðunluk görüþüne bu nedenlerle katýlmýyorum. Çetin AÞÇIOÐLU
Old 17-08-2007, 10:02   #4
avseher

 
Varsayýlan

keþide yerinde ank olarak yazýlmasý ankara olarak günlük kullanýmda anlaþýlacaðý için çek vasfýný deðiþtirmez.
Old 17-08-2007, 10:20   #5
Gürkan Çalýþkan

 
Varsayýlan

Çok teþekkür ederim. Uzun zaman sonra tekrar sizlerle olmaktan mutluluk duyuyorum...
Yanýt


Þu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Baþlatan Forum Yanýt Son Mesaj
Ýþçinin çalýþma þartlarýnda deðiþiklik Hammerfall Meslektaþlarýn Sorularý 1 24-07-2007 16:44
Forum Mesajlarýndaki Görsel Düzen Ve Þekil ISIL YILMAZ Site Hakkýnda Yazýþmalar 31 27-04-2007 22:55
senette þekil þartlarý nelerdir? mkaraca Meslektaþlarýn Sorularý 2 10-10-2006 08:29
baðýþlamada þekil þartý? Avukat Kamer Akgül Meslektaþlarýn Sorularý 2 19-09-2006 17:08


THS Sunucusu bu sayfayý 0,06121206 saniyede 16 sorgu ile oluþturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Haklarý Saklýdýr. Kurallar, yararlanma þartlarý, site sözleþmesi ve çekinceler için buraya týklayýnýz. Site içeriði izinsiz baþka site ya da medyalarda yayýnlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, aðýr çalýþma þartlarý içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koþullar altýnda dahi "Adalet" savaþýndan yýlmayan Türk Hukukçularý ile Hukukun üstünlüðü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmýþtýr. Sitemiz ticari kaygýlardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafýndan hazýrlanmakta ve yönetilmektedir.