Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ortak Alanda Yapılan Adli Arama Sonucu Bulunan Suç Unsurları

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-10-2016, 15:48   #1
the attorney

 
Mutlu Ortak Alanda Yapılan Adli Arama Sonucu Bulunan Suç Unsurları

Merhaba saygıdeğer meslektaşlar, üyeler.
Müvekkilin ikamet ettiği apartmanın birkaç adresinde arama kararına dayalı bir adli arama yapılıyor ve apartmanın ortak alanı olan bahçede uyuşturucu maddeler bulunuyor. Bu bahçe müvekkilin balkonunun önünde olmakla birlikte ortak kullanım alanı olarak tahsis edildiği çekişmesiz bir husus. Burada bulunan maddelerle alakalı müvekkile suç isnat ediliyor ve kovuşturmaya geçiliyor. Benim naçizhane fikrim ortak alanda bulunan unsurlar hakkında o alana daha yakın olan kişi doğrudan, sırf bu nedenle mesul tutulamaz ancak yeterli başka deliller varsa o kişi şüpheli olabilir. Bununla ilgili değerli görüşlerinizi benimle paylaşabilir misiniz? Ayrıca bir ricam bu konuda Yargıtay kararı bulamadım sahip olan arkadaşlarımızın burada paylaşabilirlerse müteşekkir olurum. Teşekkür ederim, iyi çalışmalar herkese!
Old 05-10-2016, 16:58   #2
Av.Hasan KAYA1

 
Varsayılan

Şahsi kanaatimce; bulunan uyuşturucu maddelerin ortak alanda, ancak müvekkilinizin balkonunun önünde bulunuyor olması müvekkiliniz adına basit bir şüphe uyandırır.Devamında soruşturma aşamasında bu bağlantının ortaya çıkması için çalışılmalı,gerekirse müvekkilinizin evine de bir arama kararına dayalı arama yapılmalı veyahut başkaca somut alakayı ortaya koyabilecek delilleri elde etme uğruna işlemler yapılmalıydı ki iddianamenin hazırlanabilmesi için gerekli olan 'yeterli şüphe' oluşabilsin.Eğer ki;başkaca bir ayrıntı bir bağlantı bulunmadan sırf bu nedenle soruşturma tamamlanıp kovuşturma evresine geçilmişse,burada savcının soruşturma evresindeki eksikliği gündeme gelecektir.Sonuçta;balkonunun önünde bulunan uyuşturucu, müvekkiliniz üzerinde bir şüphe oluşturduğu kadar,üst katlardan,belki arama yapılan dairelerden de bu uyuşturucunun aşağı atılmış olması,onlar adına da bir şüphe oluşturmaktadır.Anlattığınız kadarıyla müvekkiliniz için sadece balkonunun önünde bulunması dolayısıyla soruşturmaya girişilmiş ve kovuşturmaya devam olunmuş.Bu haliyle de müvekkilinizin üzerine atılı suçtan hüküm giymesi kanaatimce mümkün değildir.Eğer iddianamede başkaca vakıalardan bahsediliyorsa bildiriniz.
Old 05-10-2016, 18:52   #3
the attorney

 
İnceleme

Alıntı:
Yazan Av.Hasan KAYA1
Şahsi kanaatimce; bulunan uyuşturucu maddelerin ortak alanda, ancak müvekkilinizin balkonunun önünde bulunuyor olması müvekkiliniz adına basit bir şüphe uyandırır.Devamında soruşturma aşamasında bu bağlantının ortaya çıkması için çalışılmalı,gerekirse müvekkilinizin evine de bir arama kararına dayalı arama yapılmalı veyahut başkaca somut alakayı ortaya koyabilecek delilleri elde etme uğruna işlemler yapılmalıydı ki iddianamenin hazırlanabilmesi için gerekli olan 'yeterli şüphe' oluşabilsin.Eğer ki;başkaca bir ayrıntı bir bağlantı bulunmadan sırf bu nedenle soruşturma tamamlanıp kovuşturma evresine geçilmişse,burada savcının soruşturma evresindeki eksikliği gündeme gelecektir.Sonuçta;balkonunun önünde bulunan uyuşturucu, müvekkiliniz üzerinde bir şüphe oluşturduğu kadar,üst katlardan,belki arama yapılan dairelerden de bu uyuşturucunun aşağı atılmış olması,onlar adına da bir şüphe oluşturmaktadır.Anlattığınız kadarıyla müvekkiliniz için sadece balkonunun önünde bulunması dolayısıyla soruşturmaya girişilmiş ve kovuşturmaya devam olunmuş.Bu haliyle de müvekkilinizin üzerine atılı suçtan hüküm giymesi kanaatimce mümkün değildir.Eğer iddianamede başkaca vakıalardan bahsediliyorsa bildiriniz.
Görüşünüzü paylaştığınız için öncelikle teşekkür ederim. Ben de sizinle aynı kanaatteyim ve dosya kapsamında müvekkilin bağlantısını gösteren başkaca bir delil mevcut değil. Bu sebeple dayanbileceğimiz bir Yargıtay kararı olması bu aşamada çok işime yarayacak. Halen de bulabilmiş değilim. Umarım bir karar paylaşabilecek meslektaş mevcuttur.
Old 06-10-2016, 08:39   #4
Lord Mozart

 
Varsayılan

Tam olarak birebir olayınızla örtüşmesede faydalı olacağını düşündüğüm bir karar.


T.C. YARGITAY

Ceza Genel Kurulu
Esas: 2014/10-613
Karar: 2015/35
Karar Tarihi: 10.03.2015


UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU - HER İKİ SANIĞIN ÜZERİNDE YAPILAN ARAMALARDA HERHANGİ BİR SUÇ UNSURUNA RASTLANILMADIĞI - SANIKLARIN ATILI SUÇU İŞLEDİĞİ HUSUSU ŞÜPHE BOYUTUNDA KALDIĞI - ÖZEL DAİRE ONAMA KARARININ KALDIRILMASI

ÖZET: İhbara konu edilen esrar maddesi sanıklardan M..R..'in evinin 20 metre yakınında ele geçirilmiş ise de; sanık M.'in evinde, sanık N.'in aracında ve her iki sanığın üzerinde yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamış olup, ele geçen uyuşturucu maddenin de sanıklara ait olduğunu gösterir somut bilgiler içermeyen ve kim tarafından da yapıldığı belli olmayan ihbar dışında, sanıkların yüklenen suçu işlemediklerine ilişkin savunmalarının aksine her türlü şüpheden uzak somut delil bulunmadığı gözetildiğinde, sanıkların atılı suçu işlediği hususu şüphe boyutunda kalmaktadır. Mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için suçun her türlü şüpheden uzak bir şekilde sabit olması gerekmekte olup, aksi durumda evrensel bir ilke olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca, sanıkların beraatına hükmolunmalıdır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak ve mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, ayrıca bozma nedeni gözönüne alınarak infaza başlanılmış olması halinde sanıkların cezasının infazının durdurulmasına ve tahliyelerine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadıkları takdirde derhal salıverilmeleri için yazı yazılmasına karar verilmelidir.

(5237 S. K. m. 52, 53, 62, 188) (5271 S. K. m. 308)

Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanıklar M.. A.., N.. C.. ve H.. T..'ın 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 62, 52 ve 53. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis ve 40.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.06.2013 gün ve 147-280 sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 03.04.2014 gün ve 12972-2325 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.06.2014 gün ve 214253 sayı ile;

"14.03.2013 tarihinde 02.00 sıralarında kimlik ve adres bilgilerini vermek istemeyen bir şahsın verdiği bilgilere göre polis memurlarının tuttuğu tutanakta 'N..Mahallesi 2 nolu cadde üzerinde 105-107-109 ve yanında nosu olmayan bila sayılı ikametlerde esrar maddesi alım-satımı ve sevkiyatının yapıldığı, ayrıca ...... plaka sayılı Jetta marka siyah otonun bu adresten 6 kg. esrar maddesini numune olarak aldığını beyan etmesi üzerine söz konusu tutanağın tutulduğu,

14.03.2013 tarihinde saat 07.00 de nöbetçi Cumhuriyet savcısından alınan izinle belirtilen adreslerde arama yapılmış, 105 ve 109 nolu evlerde suç unsuruna rastlanılmamış, yine 107 nolu ikamette suç unsuruna rastlanılmamış ancak ikamet sahibi ile evin damına çıkıldığında duvar dibinde gizlenmiş olarak sanıklar N.. C.. ve H.. T.. bulunmuş, 109 nolu ikametin bitişiğinde bila sayılı ikamette yapılan aramada sanık M.. A..'in olduğu, bu şahsın Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile uyuşturucu madde ticareti suçundan arandığı, ihbarda belirtilen ..... plaka sayılı arac üzerinde yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, devam eden aramada bila sayılı ikametin karşı tarafındaki boş arazide bir adet siyah market poşeti içinde bir kısmı yerlere dökülmüş esrar maddesi ve yakınında üç adet telhis çuvalı içinde esrar maddesi bulunarak 14.03.2013 tarihli tutanak tutulmuştur.

Dosya kapsamı ile; olay tarihinde kimliği belirsiz bir kişinin ihbarı ile belirtilen ikametlerde ve araç üzerinde arama yapılmış, herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamış, polis tarafından çizilen krokide görüldüğü üzere ikametlere yakın dere yatağının 20 metre uzağında suça konu uyuşturucu maddeler bulunmuştur.

Ekspertiz raporunda belirtildiği üzere çuvallar üzerinde vücut izi bulunmamıştır. Sanıklar olayın başından beri ve ısrarla taziye için geldiklerini belirterek damda yakalanmadıklarını söylemişler, müşteki olarak ifadesi alınan M.. Y.. polislerin isteği üzerine imza attığını söylediği ifadesinden mahkemede dönmüştür. Sanıklar akrabalarına ait ölüm kaydını ibraz etmişlerdir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanıkların üzerlerine atılı uyuşturucu madde ticaret yapmak suçunu işledikleri konusunda kesin, somut ve mahkûmiyetlerine yeterli deliller olmadığı” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK'nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 10.07.2014 gün ve 5713-5347 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara yüklenen uyuşturucu madde ticareti suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

14.03.2013 günü saat 02.00 sıralarında devriye görevi yapan polis aracına gelen isim ve adresini vermeyen bir kişinin N.... Mahallesi 2. Cadde üzerinde bulunan 105-107-109 ve 109 nolu ikametin yanında numarası bulunmayan evde esrar ticareti yapıldığı, ayrıca ..... plakalı aracın bu adresten 6 kg. esrar numunesi aldığı yönünde ihbarda bulunması üzerine tutanak düzenlenerek Cumhuriyet savcılığına bildirildiği ve alınan arama kararına istinaden ihbarda belirtilen adreslerde arama yapıldığı, 105 ve 109 nolu evlerde ve 107 nolu evin içinde herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, ancak 107 nolu evin damına çıkıldığında duvar kenarında gizlenmiş olarak H.. T.. ve N.. C..’ın yakalandığı, 109 nolu evin bitişiğindeki numarasız evde yapılan aramada oturma odasındaki çekyatın altında bir adet ruhsatsız av tüfeği bulunduğu, üst katındaki yatak odasının kilitli olması nedeniyle zorlanarak açıldığında içeride M.. A..’in olduğunun, yapılan GBT sorgulamasında uyuşturucu madde ticareti suçundan arandığının tespit edildiği, ihbarda belirtilen ... plakalı aracın ise N... mahallesi 64. sokakta park halinde olduğu, yapılan araştırmada aracın N.. C.. adına kayıtlı bulunduğunun belirlendiği araçta, diğer sanıkların üzerinde ve ikametlerde yapılan aramada herhangi bir uyuşturucu maddeye rastlanmadığı, ancak sanık M..R..’e ait numarasız eve 20-25 metre mesafedeki boş arazide 1 adet siyah poşet içerisinde ve bunun 5 metre kuzeyinde 3 adet telhis çuval içerisinde poşetlenmiş toplam 55 paket esrar ele geçirilerek sanıkların gözaltına alındığı,

Ekspertiz raporlarından, incelenen bitkilerin esrar elde edilen kenevir bitkisi olduğu, ele geçirilen kenevirden 26.022,5 gram esrar elde edilebileceği, kenevir bitkilerin sarılı olduğu poşetlerde yapılan incelemede vücut izine rastlanmadığı,

Anlaşılmaktadır.

Tanık kolluk görevlileri A..F.. Z..Ç.. T.. K..ve A..A..; ismini vermeyen bir kişinin ihbarı üzerine arama kararı alarak ihbara konu evlerde ve araçta arama yaptıklarını, N. ve H.'ı 107 nolu evin damında saklanırken, M.'i de evinin kilitli olan yatak odasında yakaladıklarını, araçta ve şahısların üzerinde suç konusu ile ilgili bir şey bulmadıklarını, ancak gün aydınlanırken M.. R..'in evine yaklaşık 20 metre uzaktaki alanda 2-3 çuval esrar bulduklarını, ihbarı yapan kişiyi tanımadıklarını beyan etmişler,

Tanık M.. Y.. kollukta; 14.03.2013 günü 04.30 sıralarında polislerin evinde arama yaptığını, evin içinde suç unsuru bir şey bulunmadığını, ancak beraber evin damına çıktıklarında iki şahsı duvar dibinde saklanırken bulduklarını söylemiş, mahkemede ise polislerin evde arama yaptıktan sonra dışarı çıktıklarını, evin damında kimsenin yakalanmadığı, sanıkları daha önce hiç görmediğini ifade etmiş,

Sanık M..R.. ağabeyinin eşinin vefatı nedeniyle on gündür köyde olduğunu, arama yapıldığı günden bir gün önce evine geldiğini, kayınbiraderi N. ile onun akrabası H.’ın da taziye için olay günü geldiklerini, geç olduğu için eşinin gitmelerine izin vermediğini, alt katta N. ve H.'ın, üst katta ise kendisinin yattığını, gece polisler geldiğinde çok yorgun olduğu için kapı sesini geç duyduğunu, kalkıp kapıyı açtığını, kapının kilitli olmadığını, herhangi bir şekilde gizlenmediğini, suçlamayı kabul etmediğini, ele geçen uyuşturucuyla ilgisinin olmadığını,

Sanıklar N. ve H.; sanık M..R..'in evine taziye için geldiklerini, gece geç olunca ev sahibi izin vermediği için gitmeyip evde kaldıklarını, gece alt katta yatarken polislerin gelerek kendilerini yakaladığını, başka evin damında yakalanmadıklarını, ele geçen uyuşturucuyla ilgilerinin olmadığını savunmuşlardır.

5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. fıkrası; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde iken 28.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanununun 66. maddesiyle; "Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz" biçiminde değiştirilmiş olup, anılan madde uyarınca bir mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için, her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli kanıt elde edilmiş olması gerekmektedir.

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubioproreo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Her ne kadar ihbara konu edilen esrar maddesi sanıklardan M..R..'in evinin 20 metre yakınında ele geçirilmiş ise de; sanık M.'in evinde, sanık N.'in aracında ve her iki sanığın üzerinde yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamış olup, ele geçen uyuşturucu maddenin de sanıklara ait olduğunu gösterir somut bilgiler içermeyen ve kim tarafından da yapıldığı belli olmayan ihbar dışında, sanıkların yüklenen suçu işlemediklerine ilişkin savunmalarının aksine her türlü şüpheden uzak somut delil bulunmadığı gözetildiğinde, sanıkların atılı suçu işlediği hususu şüphe boyutunda kalmaktadır. Mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için suçun her türlü şüpheden uzak bir şekilde sabit olması gerekmekte olup, aksi durumda evrensel bir ilke olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca, sanıkların beraatına hükmolunmalıdır.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak ve mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, ayrıca bozma nedeni gözönüne alınarak infaza başlanılmış olması halinde sanıkların cezasının infazının durdurulmasına ve tahliyelerine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadıkları takdirde derhal salıverilmeleri için yazı yazılmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Genel Kurul Üyesi; itirazın reddi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

Sonuç:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 03.04.2014 gün ve 12972-2325 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

3- Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.06.2013 gün ve 147-280 sayılı hükmünün, sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak ve mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden mahkumiyetlerine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Bozma nedenine göre infaza başlanılmış olması halinde sanıkların cezasının infazının durdurulmasına ve tahliyelerine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadıkları takdirde derhal salıverilmelerinin temini için yazı yazılmasına,

5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğu ile, karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 06-10-2016, 08:51   #5
the attorney

 
Olumlu

Alıntı:
Yazan Lord Mozart
Tam olarak birebir olayınızla örtüşmesede faydalı olacağını düşündüğüm bir karar.


T.C. YARGITAY

Ceza Genel Kurulu
Esas: 2014/10-613
Karar: 2015/35
Karar Tarihi: 10.03.2015


UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU - HER İKİ SANIĞIN ÜZERİNDE YAPILAN ARAMALARDA HERHANGİ BİR SUÇ UNSURUNA RASTLANILMADIĞI - SANIKLARIN ATILI SUÇU İŞLEDİĞİ HUSUSU ŞÜPHE BOYUTUNDA KALDIĞI - ÖZEL DAİRE ONAMA KARARININ KALDIRILMASI

ÖZET: İhbara konu edilen esrar maddesi sanıklardan M..R..'in evinin 20 metre yakınında ele geçirilmiş ise de; sanık M.'in evinde, sanık N.'in aracında ve her iki sanığın üzerinde yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamış olup, ele geçen uyuşturucu maddenin de sanıklara ait olduğunu gösterir somut bilgiler içermeyen ve kim tarafından da yapıldığı belli olmayan ihbar dışında, sanıkların yüklenen suçu işlemediklerine ilişkin savunmalarının aksine her türlü şüpheden uzak somut delil bulunmadığı gözetildiğinde, sanıkların atılı suçu işlediği hususu şüphe boyutunda kalmaktadır. Mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için suçun her türlü şüpheden uzak bir şekilde sabit olması gerekmekte olup, aksi durumda evrensel bir ilke olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca, sanıkların beraatına hükmolunmalıdır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak ve mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, ayrıca bozma nedeni gözönüne alınarak infaza başlanılmış olması halinde sanıkların cezasının infazının durdurulmasına ve tahliyelerine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadıkları takdirde derhal salıverilmeleri için yazı yazılmasına karar verilmelidir.

(5237 S. K. m. 52, 53, 62, 188) (5271 S. K. m. 308)

Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanıklar M.. A.., N.. C.. ve H.. T..'ın 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 62, 52 ve 53. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis ve 40.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.06.2013 gün ve 147-280 sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 03.04.2014 gün ve 12972-2325 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.06.2014 gün ve 214253 sayı ile;

"14.03.2013 tarihinde 02.00 sıralarında kimlik ve adres bilgilerini vermek istemeyen bir şahsın verdiği bilgilere göre polis memurlarının tuttuğu tutanakta 'N..Mahallesi 2 nolu cadde üzerinde 105-107-109 ve yanında nosu olmayan bila sayılı ikametlerde esrar maddesi alım-satımı ve sevkiyatının yapıldığı, ayrıca ...... plaka sayılı Jetta marka siyah otonun bu adresten 6 kg. esrar maddesini numune olarak aldığını beyan etmesi üzerine söz konusu tutanağın tutulduğu,

14.03.2013 tarihinde saat 07.00 de nöbetçi Cumhuriyet savcısından alınan izinle belirtilen adreslerde arama yapılmış, 105 ve 109 nolu evlerde suç unsuruna rastlanılmamış, yine 107 nolu ikamette suç unsuruna rastlanılmamış ancak ikamet sahibi ile evin damına çıkıldığında duvar dibinde gizlenmiş olarak sanıklar N.. C.. ve H.. T.. bulunmuş, 109 nolu ikametin bitişiğinde bila sayılı ikamette yapılan aramada sanık M.. A..'in olduğu, bu şahsın Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile uyuşturucu madde ticareti suçundan arandığı, ihbarda belirtilen ..... plaka sayılı arac üzerinde yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, devam eden aramada bila sayılı ikametin karşı tarafındaki boş arazide bir adet siyah market poşeti içinde bir kısmı yerlere dökülmüş esrar maddesi ve yakınında üç adet telhis çuvalı içinde esrar maddesi bulunarak 14.03.2013 tarihli tutanak tutulmuştur.

Dosya kapsamı ile; olay tarihinde kimliği belirsiz bir kişinin ihbarı ile belirtilen ikametlerde ve araç üzerinde arama yapılmış, herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamış, polis tarafından çizilen krokide görüldüğü üzere ikametlere yakın dere yatağının 20 metre uzağında suça konu uyuşturucu maddeler bulunmuştur.

Ekspertiz raporunda belirtildiği üzere çuvallar üzerinde vücut izi bulunmamıştır. Sanıklar olayın başından beri ve ısrarla taziye için geldiklerini belirterek damda yakalanmadıklarını söylemişler, müşteki olarak ifadesi alınan M.. Y.. polislerin isteği üzerine imza attığını söylediği ifadesinden mahkemede dönmüştür. Sanıklar akrabalarına ait ölüm kaydını ibraz etmişlerdir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanıkların üzerlerine atılı uyuşturucu madde ticaret yapmak suçunu işledikleri konusunda kesin, somut ve mahkûmiyetlerine yeterli deliller olmadığı” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK'nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 10.07.2014 gün ve 5713-5347 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara yüklenen uyuşturucu madde ticareti suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

14.03.2013 günü saat 02.00 sıralarında devriye görevi yapan polis aracına gelen isim ve adresini vermeyen bir kişinin N.... Mahallesi 2. Cadde üzerinde bulunan 105-107-109 ve 109 nolu ikametin yanında numarası bulunmayan evde esrar ticareti yapıldığı, ayrıca ..... plakalı aracın bu adresten 6 kg. esrar numunesi aldığı yönünde ihbarda bulunması üzerine tutanak düzenlenerek Cumhuriyet savcılığına bildirildiği ve alınan arama kararına istinaden ihbarda belirtilen adreslerde arama yapıldığı, 105 ve 109 nolu evlerde ve 107 nolu evin içinde herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, ancak 107 nolu evin damına çıkıldığında duvar kenarında gizlenmiş olarak H.. T.. ve N.. C..’ın yakalandığı, 109 nolu evin bitişiğindeki numarasız evde yapılan aramada oturma odasındaki çekyatın altında bir adet ruhsatsız av tüfeği bulunduğu, üst katındaki yatak odasının kilitli olması nedeniyle zorlanarak açıldığında içeride M.. A..’in olduğunun, yapılan GBT sorgulamasında uyuşturucu madde ticareti suçundan arandığının tespit edildiği, ihbarda belirtilen ... plakalı aracın ise N... mahallesi 64. sokakta park halinde olduğu, yapılan araştırmada aracın N.. C.. adına kayıtlı bulunduğunun belirlendiği araçta, diğer sanıkların üzerinde ve ikametlerde yapılan aramada herhangi bir uyuşturucu maddeye rastlanmadığı, ancak sanık M..R..’e ait numarasız eve 20-25 metre mesafedeki boş arazide 1 adet siyah poşet içerisinde ve bunun 5 metre kuzeyinde 3 adet telhis çuval içerisinde poşetlenmiş toplam 55 paket esrar ele geçirilerek sanıkların gözaltına alındığı,

Ekspertiz raporlarından, incelenen bitkilerin esrar elde edilen kenevir bitkisi olduğu, ele geçirilen kenevirden 26.022,5 gram esrar elde edilebileceği, kenevir bitkilerin sarılı olduğu poşetlerde yapılan incelemede vücut izine rastlanmadığı,

Anlaşılmaktadır.

Tanık kolluk görevlileri A..F.. Z..Ç.. T.. K..ve A..A..; ismini vermeyen bir kişinin ihbarı üzerine arama kararı alarak ihbara konu evlerde ve araçta arama yaptıklarını, N. ve H.'ı 107 nolu evin damında saklanırken, M.'i de evinin kilitli olan yatak odasında yakaladıklarını, araçta ve şahısların üzerinde suç konusu ile ilgili bir şey bulmadıklarını, ancak gün aydınlanırken M.. R..'in evine yaklaşık 20 metre uzaktaki alanda 2-3 çuval esrar bulduklarını, ihbarı yapan kişiyi tanımadıklarını beyan etmişler,

Tanık M.. Y.. kollukta; 14.03.2013 günü 04.30 sıralarında polislerin evinde arama yaptığını, evin içinde suç unsuru bir şey bulunmadığını, ancak beraber evin damına çıktıklarında iki şahsı duvar dibinde saklanırken bulduklarını söylemiş, mahkemede ise polislerin evde arama yaptıktan sonra dışarı çıktıklarını, evin damında kimsenin yakalanmadığı, sanıkları daha önce hiç görmediğini ifade etmiş,

Sanık M..R.. ağabeyinin eşinin vefatı nedeniyle on gündür köyde olduğunu, arama yapıldığı günden bir gün önce evine geldiğini, kayınbiraderi N. ile onun akrabası H.’ın da taziye için olay günü geldiklerini, geç olduğu için eşinin gitmelerine izin vermediğini, alt katta N. ve H.'ın, üst katta ise kendisinin yattığını, gece polisler geldiğinde çok yorgun olduğu için kapı sesini geç duyduğunu, kalkıp kapıyı açtığını, kapının kilitli olmadığını, herhangi bir şekilde gizlenmediğini, suçlamayı kabul etmediğini, ele geçen uyuşturucuyla ilgisinin olmadığını,

Sanıklar N. ve H.; sanık M..R..'in evine taziye için geldiklerini, gece geç olunca ev sahibi izin vermediği için gitmeyip evde kaldıklarını, gece alt katta yatarken polislerin gelerek kendilerini yakaladığını, başka evin damında yakalanmadıklarını, ele geçen uyuşturucuyla ilgilerinin olmadığını savunmuşlardır.

5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. fıkrası; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır” şeklinde iken 28.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanununun 66. maddesiyle; "Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz" biçiminde değiştirilmiş olup, anılan madde uyarınca bir mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için, her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli kanıt elde edilmiş olması gerekmektedir.

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubioproreo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Her ne kadar ihbara konu edilen esrar maddesi sanıklardan M..R..'in evinin 20 metre yakınında ele geçirilmiş ise de; sanık M.'in evinde, sanık N.'in aracında ve her iki sanığın üzerinde yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamış olup, ele geçen uyuşturucu maddenin de sanıklara ait olduğunu gösterir somut bilgiler içermeyen ve kim tarafından da yapıldığı belli olmayan ihbar dışında, sanıkların yüklenen suçu işlemediklerine ilişkin savunmalarının aksine her türlü şüpheden uzak somut delil bulunmadığı gözetildiğinde, sanıkların atılı suçu işlediği hususu şüphe boyutunda kalmaktadır. Mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için suçun her türlü şüpheden uzak bir şekilde sabit olması gerekmekte olup, aksi durumda evrensel bir ilke olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca, sanıkların beraatına hükmolunmalıdır.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak ve mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, ayrıca bozma nedeni gözönüne alınarak infaza başlanılmış olması halinde sanıkların cezasının infazının durdurulmasına ve tahliyelerine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadıkları takdirde derhal salıverilmeleri için yazı yazılmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Genel Kurul Üyesi; itirazın reddi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

Sonuç:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 03.04.2014 gün ve 12972-2325 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

3- Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.06.2013 gün ve 147-280 sayılı hükmünün, sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak ve mahkumiyete yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden mahkumiyetlerine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Bozma nedenine göre infaza başlanılmış olması halinde sanıkların cezasının infazının durdurulmasına ve tahliyelerine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadıkları takdirde derhal salıverilmelerinin temini için yazı yazılmasına,

5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğu ile, karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Teşekkürler Sn. Lord Mozart. Emeğinize sağlık.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Şikayet nedeniyle yapılan arama sonucu el konulan kıymetli evrakların soruşturma ve kovuşturma sırasında iadesi ve sürelerin geçirilmesi problemi sydakrrsln Meslektaşların Soruları 2 05-07-2015 23:12
İmarsız alanda bulunan yapının genişletilerek düğün salonu haline getirilmesi Av.MehmetTürkarslan Meslektaşların Soruları 0 20-04-2015 21:52
Ortak alanda yapılan değişikliğin ticari işletmeye zarar vermesi Gariban_Lawyer Meslektaşların Soruları 0 15-07-2014 09:56
İçinden çıkılmaz hal davası (KMK gereği ortak alanda tadilat) 311 Meslektaşların Soruları 0 09-06-2014 14:23
kat mülkiyetinde, ortak alanda kat malikinin hakkı nedir? burçindmr Meslektaşların Soruları 2 10-09-2012 22:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03959894 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.